EN Psychologist Susan David shares how the way we deal with our emotions shapes everything that matters: our actions, careers, relationships, health and happiness
"emotions shapes everything" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN Psychologist Susan David shares how the way we deal with our emotions shapes everything that matters: our actions, careers, relationships, health and happiness
TR Psikolog Susan David duygularımızla baş etme şeklimizin önemli olan her şeye şekil verdiğini anlatıyor: hareketlerimiz, kariyerlerimiz, ilişkilerimiz, sağlığımız ve mutluluğumuz
inglês | turco |
---|---|
david | david |
health | sağlığı |
the | etme |
matters | önemli |
everything | şeye |
and | ve |
with | her |
EN Middle lines can be IT behaviors, situations or emotions that trigger these urges
TR Orta çizgiler, bu dürtüleri tetikleyen BT davranışları, durumları veya duyguları olabilir
inglês | turco |
---|---|
middle | orta |
these | bu |
or | veya |
be | olabilir |
it | bt |
EN I was always searching for the next interesting piece of media to give a kick to my emotions, but as I was becoming numbed by the great amount I had already consumed, this was getting harder
TR Duygularıma bir tekme atmak için her zaman bir sonraki ilginç medya parçasını arıyordum, ama zaten tükettiğim büyük miktarda uyuştuğum için bu daha da zorlaşıyordu
inglês | turco |
---|---|
media | medya |
interesting | ilginç |
but | ama |
this | bu |
great | büyük |
always | her zaman |
next | sonraki |
amount | bir |
the | zaten |
EN Genuine and appealing slideshows are a great way to establish trust with your audience. They share your emotions with the viewer, thus strengthening your relationship with them.
TR Samimi ve göz alıcı slayt gösterileri, hedef kitlenizin güvenini kazanmak için harika bir yöntemdir. Slayt gösterileri sayesinde duygularınızı izleyicilerle paylaşır ve onlarla aranızdaki bağı güçlendirirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
great | harika |
trust | güvenini |
your audience | kitlenizin |
to | alıcı |
a | bir |
and | ve |
EN A plan keeps you disciplined and stops your emotions getting the better of you.
TR Bir plan disiplinli olmanızı sağlar ve duygularınızın daha iyi yönetmenize yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
plan | plan |
a | yardımcı |
better | daha iyi |
and | ve |
EN English idioms to express feelings and emotions
TR Yazla İlgili İngilizce 10 Deyim
EN An engaging personalized video with unique cartoon characters, icons and animated scenes will bring emotions to your very own story
TR Benzersiz çizgi film karakterleriyle dolu sürükleyici kişiselleştirilmiş videonuzla, ikonlar ve animasyonlu sahneler hikayenize duygu katacaktır
inglês | turco |
---|---|
video | film |
unique | benzersiz |
animated | animasyonlu |
personalized | kişiselleştirilmiş |
and | ve |
EN inject a splash of emotions into your conversations
TR konuşmalarınıza bir dizi duygu enjekte edin
inglês | turco |
---|---|
a | bir |
EN *Nurses need to be flexible because shift and weekend work is usual. They also need to be sensitive to the needs and emotions of others, must be able to cope with stress and be physically fit.
TR *Bakıcıların zaman konusunda esnek olmaları gerekiyor, çünkü vardiya hizmeti yapılması ve hafta sonunda çalışılması normal. Ayrıca duyarlı olamaları, strese tahammül edebilmeleri ve bedensel açıdan dayanıklı olmaları gerekir.
inglês | turco |
---|---|
flexible | esnek |
sensitive | duyarlı |
and | ve |
because | çünkü |
the | hafta |
EN But now I have a different bag of children’s clothes, and their scent triggers equally strong emotions in me
TR Onların yerine şimdiki dolabımızda çocuk kıyafetleriyle dolu bir başka torba var
inglês | turco |
---|---|
different | bir |
EN She was the first artist to have her first five singles reach number one on the Billboard Hot 100, from "Vision of Love" to "Emotions"
TR Aynı zamanda, ABD'de en çok 1 numaraya ulaşmış single'ı olan kadın şarkıcı ve The Beatles'ın ardında en çok 1 numaraya ulaşmış single'ı olan ikinci şarkıcıdır (ABD'de 18 tane 1 numara single'ı vardır)
inglês | turco |
---|---|
the | aynı |
she | ve |
to | çok |
EN 10. Do you use streaming video to avoid or cope with your emotions?
TR 10. Duygularınızdan kaçınmak veya bunlarla başa çıkmak için video akışı kullanıyor musunuz?
inglês | turco |
---|---|
video | video |
do you | musunuz |
or | veya |
with | kullanıyor |
to | için |
avoid | kaçınmak |
EN Middle lines could be tech-related behaviors such as online shopping or checking email, non-tech related situations such as an approaching deadline or travel, or difficult emotions like loneliness or fear
TR Orta çizgiler, çevrimiçi alışveriş veya e-postaları kontrol etme gibi teknolojiyle ilgili davranışlar, yaklaşan bir son tarih veya seyahat gibi teknolojiyle ilgili olmayan durumlar veya yalnızlık veya korku gibi zor duygular olabilir
inglês | turco |
---|---|
middle | orta |
checking | kontrol |
related | ilgili |
travel | seyahat |
difficult | zor |
fear | korku |
online | çevrimiçi |
shopping | alışveriş |
lines | bir |
or | veya |
be | olabilir |
as | gibi |
EN You will feel in tune with your emotions, and you will know peace.
TR Duygularınızla uyum içinde hissedeceksiniz ve huzuru bileceksiniz.
inglês | turco |
---|---|
in | içinde |
and | ve |
EN After a slip or relapse, we may consider disconnecting from our devices for a day or two, or longer, to help us reconnect to our bodies, our emotions, and our Higher Power.
TR Bir kayma veya tekrarlamadan sonra, bedenlerimize, duygularımıza ve Yüksek Gücümüze yeniden bağlanmamıza yardımcı olması için bir veya iki gün veya daha uzun süre cihazlarımızdan bağlantıyı kesmeyi düşünebiliriz.
inglês | turco |
---|---|
devices | cihazlar |
power | gücü |
day | gün |
higher | yüksek |
and | ve |
help | yardımcı |
or | veya |
longer | daha uzun |
two | iki |
EN Genuine and appealing slideshows are a great way to establish trust with your audience. They share your emotions with the viewer, thus strengthening your relationship with them.
TR Samimi ve göz alıcı slayt gösterileri, hedef kitlenizin güvenini kazanmak için harika bir yöntemdir. Slayt gösterileri sayesinde duygularınızı izleyicilerle paylaşır ve onlarla aranızdaki bağı güçlendirirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
great | harika |
trust | güvenini |
your audience | kitlenizin |
to | alıcı |
a | bir |
and | ve |
EN Even the gaming logo background color you choose can tell a lot about your preferences and evoke certain emotions.
TR Logonun arkaplan rengi bile tercihleriniz hakkında çok şey anlatır ve izleyicilerde belli başlı duyguları uyandırır.
inglês | turco |
---|---|
background | arkaplan |
color | rengi |
certain | belli |
even | bile |
about | hakkında |
and | ve |
the | çok |
EN An astronaut on board the space station must be able to do everything: make coffee, do the washing, set up experiments, carry out extra-vehicular activities, conduct interviews – simply everything.
TR Bir uzay istayonundaki astronot ise her şeyi becerebilmek zorundadır: kahve yapabilmeli, çamaşır yıkayabilmeli, deneyleri düzenleyebilmeli, dış gövdedeki işleri uygulayabilmeli, röportajlar yapabilmeli; kısacası her şeyi yapabilmelidir.
inglês | turco |
---|---|
space | uzay |
coffee | kahve |
interviews | röportajlar |
the | ise |
out | dış |
to | şeyi |
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN “[Maya] was very cohesive. I understood precisely how to build everything and where everything was.”
TR "[Maya] çok tutarlıydı. Her şeyi nasıl yapacağımı ve her şeyin nerede olduğunu tam olarak anladım."
EN It shapes our perception of the world and our fellow human beings and can lead to us make questionable decisions
TR Dünya ve diğer insanlarla ilgili algılarımızı biçimlendirir ve bizi tartışmaya açık kararlar almaya sevk edebilir
inglês | turco |
---|---|
world | dünya |
can | edebilir |
decisions | kararlar |
and | ve |
us | bizi |
Mostrando 50 de 50 traduções