EN These organizations tend to restrict the flow of money with fees, currency exchange charges, and processing delays.
EN These organizations tend to restrict the flow of money with fees, currency exchange charges, and processing delays.
TR Bu organizasyonlar paranın akışını işlem masrafları, para birimi çevrim masrafları ve işlem gecikmeleri ile sınırlama eğilimindedir.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
currency | para birimi |
flow | akışını |
exchange | işlem |
to | e |
with | ile |
EN To prevent costly construction delays due to inadequate signs and signals, Norconsult used 3D modeling and VR gamification in infrastructure design to help foresee potential design problems
TR Norconsult, yetersiz işaret ve sinyallerden kaynaklanan maliyetli inşaat gecikmelerini önlemek için, potansiyel tasarım problemlerini öngörmek üzere altyapı tasarımında 3D modelleme ve VR oyunlaştırmadan yararlandı
inglês | turco |
---|---|
costly | maliyetli |
potential | potansiyel |
infrastructure | altyapı |
construction | inşaat |
and | ve |
design | tasarım |
to | için |
prevent | önlemek |
EN Expedited shipping: Cope with challenges like inventory errors, breakdowns, or short-term production changes—avoiding delays, higher costs, and unhappy end customers.
TR Hızlandırılmış sevkiyat: Envanter hataları, sistem arızaları ve üretimde ani değişiklikler gibi zorluklarla başa çıkarak gecikmelerden, yüksek maliyetlerden ve mutsuz müşterilerden kaçının.
inglês | turco |
---|---|
inventory | envanter |
errors | hataları |
changes | değişiklikler |
higher | yüksek |
and | ve |
like | gibi |
EN All the features you need to centralize your social media operations for all networks. No more spreadsheets, approval delays, or disorganized workflows.
TR Sosyal medya yönetiminizi kolaylaştırmak için ihtiyacınız olan tüm özellikler bir arada. Böylece işlerinizi ekip arkadaşlarınız ile birlikte organize bir şekilde yönetebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
features | özellikler |
social | sosyal |
the | şekilde |
all | tüm |
to | böylece |
media | medya |
you need | ihtiyacınız |
or | olan |
you | ile |
for | için |
EN No more email threads and approval delays...
TR Sonu gelmeyen e-postalar arasında kaybolmayın...
inglês | turco |
---|---|
and | e |
EN A powerful social media scheduling tool allows your team to work together and ensures your content is published without delays, even outside of office hours
TR Güçlü bir sosyal medya planlama aracı, ekibinizin birlikte çalışmasını kolaylaştırarak, içeriklerinizin mesai saatleri dışında bile aksamadan yayınlanmasını sağlar
inglês | turco |
---|---|
outside | dışında |
hours | saatleri |
powerful | güçlü |
tool | aracı |
your team | ekibinizin |
allows | sağlar |
social | sosyal |
media | medya |
even | bir |
to | bile |
EN True 1 to 1 tracking. No tracking errors. No response time delays.
TR Gerçek 1'e 1 İzleme İzleme hatası yok. Tepki süresi gecikmesi yok.
inglês | turco |
---|---|
true | gerçek |
no | yok |
time | süresi |
EN Avoid inbound processing delays that result in costly bottlenecks in production
TR Üretimde masraflı darboğazlarla sonuçlanan, gelen ürünlerin işlemlerinden kaynaklanan gecikmelerden kaçının
inglês | turco |
---|---|
avoid | kaçının |
result | sonuç |
in | gelen |
EN Automate the line side replenishment process to keep exactly the right amount of material on hand to prevent production line delays or shutdowns
TR Üretim hattı gecikmeleri veya kesintilerini önlemek için elinizde tam olarak doğru miktarda malzeme olmasını sağlamak adına, üretim hattı ikmal sürecini otomatikleştirin
inglês | turco |
---|---|
automate | otomatikleştirin |
process | sürecini |
amount | miktarda |
material | malzeme |
production | üretim |
exactly | tam olarak |
line | hattı |
of | in |
or | veya |
to | sağlamak |
right | doğru |
prevent | önlemek |
hand | sağ |
EN Visibility into plant floor machinery enables the migration from reactive to proactive maintenance. Ensure a smooth production process without maintenance interruptions, machine delays or breakdowns.
TR Üretim bölümü makinelerinde görünürlük, tepkisel (reaktif) bakımdan önleyici (proaktif) bakıma doğru geçiş sağlar. Bakım kesintileri, makine gecikmeleri veya arızalar olmadan sorunsuz bir üretim süreci sağlayın.
inglês | turco |
---|---|
visibility | görünürlük |
proactive | proaktif |
maintenance | bakım |
smooth | sorunsuz |
process | süreci |
machine | makine |
production | üretim |
without | olmadan |
enables | sağlar |
or | veya |
a | bir |
to | doğru |
EN No more delays, disconnections and disjointed workflows
TR Artık gecikmelere, bağlantı kesintilerine ve kesintili iş akışlarına son
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
workflows | iş akışları |
more | artık |
EN Integrating with legacy IT systems can be a tricky operation, with many opportunities for project delays, issues with data integrity and poor performance
TR Eski bilişim sistemleriyle entegrasyon zorlu bir operasyon olup, proje gecikmeleri, veri bütünlüğü sorunları ve düşük performansla ilgili sorunlara yol açabilir
inglês | turco |
---|---|
project | proje |
data | veri |
can | açabilir |
and | ve |
issues | sorunları |
a | bir |
integrity | bütünlüğü |
it | olup |
EN Delays are not acceptable ? because they risk pausing the assembly line
TR Montaj hattında duraklama riski yaratacağından, gecikmeler kabul edilemez
inglês | turco |
---|---|
risk | riski |
assembly | montaj |
line | hattı |
the | kabul |
EN These organizations tend to restrict the flow of money with fees, currency exchange charges, and processing delays.
TR Bu organizasyonlar paranın akışını işlem masrafları, para birimi çevrim masrafları ve işlem gecikmeleri ile sınırlama eğilimindedir.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
currency | para birimi |
flow | akışını |
exchange | işlem |
to | e |
with | ile |
EN Since your code is stateless, Lambda can start as many instances as needed without lengthy deployment and configuration delays.
TR Kodunuzda durum bilgisi olmadığından Lambda, dağıtım ve yapılandırma kaynaklı uzun gecikme süreleri olmadan işlevinizin istenen sayıda örneğini başlatabilir.
inglês | turco |
---|---|
lambda | lambda |
without | olmadan |
deployment | dağıtım |
configuration | yapılandırma |
and | ve |
EN It is based on single threaded MySQL binlog replication, so the replication lag will be influenced by the change/apply rate and delays in network communication between the specific regions selected.
TR Bu, tek iş parçacıklı MySQL binlog replikasyonunu temel alır ve replikasyon gecikmesi, değişiklik/uygulama hızının yanı sıra seçilen bölgeler arasındaki ağ iletişiminde yaşanan gecikmelerden etkilenir.
inglês | turco |
---|---|
mysql | mysql |
replication | replikasyon |
change | değişiklik |
regions | bölgeler |
and | ve |
between | arasındaki |
EN For MySQL Read Replicas, the replication lag can grow indefinitely based on change/apply rate as well as delays in network communication
TR MySQL Okuma Replikaları için replikasyon gecikmesi, değişiklik/uygulama hızının yanı sıra ağ iletişimindeki gecikmeler nedeniyle sınırsız bir şekilde büyüyebilir
inglês | turco |
---|---|
mysql | mysql |
read | okuma |
replication | replikasyon |
change | değişiklik |
the | şekilde |
for | için |
EN Cross-region replicas using logical replication will be influenced by the change/apply rate and delays in network communication between the specific regions selected
TR Mantıksal replikasyon kullanılarak gerçekleştirilen bölgeler arası replikasyon, seçilen bölgeler arasındaki ağ iletişiminde yaşanan gecikmelerden etkilenir
inglês | turco |
---|---|
using | kullanılarak |
logical | mantıksal |
replication | replikasyon |
and | ya |
regions | bölgeler |
between | arasındaki |
EN Lowering down the production time and disallow delays and repetitions,
TR Döküm parça tasarım süresinin kısalması ve tek seferde başarılı üretim,
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
the | tek |
time | seferde |
production | üretim |
EN There are few betting options in the game, the rules are very simple, and the rounds are fast and have no delays
TR Oyunda çok az bahis seçeneği var, kurallar çok basit ve oyunlar hızlı ve gecikmesiz gerçekleşir.
inglês | turco |
---|---|
betting | bahis |
rules | kurallar |
simple | basit |
fast | hızlı |
and | ve |
few | az |
EN The rules are very simple, and the rounds are fast and have no delays
TR Kurallar çok basit, turlar hızlı ve gecikmesiz
inglês | turco |
---|---|
rules | kurallar |
simple | basit |
fast | hızlı |
and | ve |
the | çok |
EN No need to carry printed drawings. Collaborate, review and make changes in real time, reducing communication delays and trips to and from the construction site.
TR Basılı çizimleri yanınızda taşımanıza gerek yok. Gerçek zamanlı olarak iş birliği, inceleme ve değişiklikler yaparak gereksiz iletişim gecikmelerini ve şantiyeye gitme gereksinimlerini azaltın.
inglês | turco |
---|---|
need | gerek |
review | inceleme |
make | de |
changes | değişiklikler |
real | gerçek |
communication | iletişim |
printed | basılı |
time | zamanlı |
and | ve |
EN Thanks to 000webhost’s cloud infrastructure, your free website will load fast and without any delays
TR 000webhost bulut altyapısı sayesinde ücretsiz siteniz hızlı ve gecikme olmadan yüklenir
inglês | turco |
---|---|
cloud | bulut |
free | ücretsiz |
fast | hızlı |
without | olmadan |
to | sayesinde |
infrastructure | altyapı |
and | ve |
Mostrando 23 de 23 traduções