DE „Wir liefen durch das Hotel, planten mit großer Sorgfalt die Erfahrungen, was die Gäste an einem Tag hier gerne erleben würden, und wogen ab, was dafür notwendig wäre“, erzählt Sakairi
DE „Wir liefen durch das Hotel, planten mit großer Sorgfalt die Erfahrungen, was die Gäste an einem Tag hier gerne erleben würden, und wogen ab, was dafür notwendig wäre“, erzählt Sakairi
TR Sakairi, "Oteli gezdik ve bir gününü burada geçiren misafirlerin ne tür bir deneyim yaşamak isteyeceğini ve bunu ortaya çıkarmak için ne yapılması gerektiğini dikkatlice planladık" diyor
alemão | turco |
---|---|
hotel | oteli |
hier | burada |
und | ve |
was | ne |
DE „Wir liefen durch das Hotel, planten mit großer Sorgfalt die Erfahrungen, was die Gäste an einem Tag hier gerne erleben würden, und wogen ab, was dafür notwendig wäre“, erzählt Sakairi
TR Sakairi, "Oteli gezdik ve bir gününü burada geçiren misafirlerin ne tür bir deneyim yaşamak isteyeceğini ve bunu ortaya çıkarmak için ne yapılması gerektiğini dikkatlice planladık" diyor
alemão | turco |
---|---|
hotel | oteli |
hier | burada |
und | ve |
was | ne |
DE „Das ist natürlich für die gesamte Hotelbranche eine Herausforderung“, so Sakairi
TR Sakairi, “Doğal olarak, bu tüm otel sektörü için bir zorluk” diye ifade ediyor
DE „Auch wenn der Architekt einen Raum mit einer klaren Absicht entwirft, reicht das Design allein nicht aus, um dem Kunden die Gesamtidee nahezubringen“, sagt Sakairi
TR Sakairi, “Mimar bir alanı net bir niyetle tasarlasa bile, tasarımın kendisi tüm fikri müşteriye ulaştırmaya yetmez” diyor
DE „Einen Ort wie diesen zu entwickeln war ursprünglich eine Art Experiment “, so Sakairi
TR Sakairi, “Böyle bir yerin geliştirilmesi aslında daha çok bir deney gibiydi” diyor
DE „Bei unserem Gestaltungsvorschlag für das Moxy-Hotel haben wir den Charakter des Bereichs Shin Umeda berücksichtigt“, so Sakairi
TR Sakairi, “Shin Umeda'nın ne tür bir alan olduğunu dikkate alarak, Moxy otel hakkındaki görüşümüz için bir öneride bulunduk” diyor
DE „AutoCAD ist so praktisch“, sagt Sakairi
TR Sakairi, “AutoCAD çok rahat” diye ifade ediyor
DE „AutoCAD ist zudem ist sehr stabil,“ fährt Sakairi fort. „In puncto Benutzerfreundlichkeit und Kompatibilität bietet es absolute Genauigkeit.“
TR Sakairi, "AutoCAD aynı zamanda oldukça stabil” diye devam ediyor. “Çalışabilirlik ve uyumluluk açısından tamamen hatasız."
DE „Das ist natürlich für die gesamte Hotelbranche eine Herausforderung“, so Sakairi
TR Sakairi, “Doğal olarak, bu tüm otel sektörü için bir zorluk” diye ifade ediyor
DE „Auch wenn der Architekt einen Raum mit einer klaren Absicht entwirft, reicht das Design allein nicht aus, um dem Kunden die Gesamtidee nahezubringen“, sagt Sakairi
TR Sakairi, “Mimar bir alanı net bir niyetle tasarlasa bile, tasarımın kendisi tüm fikri müşteriye ulaştırmaya yetmez” diyor
DE „Einen Ort wie diesen zu entwickeln war ursprünglich eine Art Experiment “, so Sakairi
TR Sakairi, “Böyle bir yerin geliştirilmesi aslında daha çok bir deney gibiydi” diyor
DE „Bei unserem Gestaltungsvorschlag für das Moxy-Hotel haben wir den Charakter des Bereichs Shin Umeda berücksichtigt“, so Sakairi
TR Sakairi, “Shin Umeda'nın ne tür bir alan olduğunu dikkate alarak, Moxy otel hakkındaki görüşümüz için bir öneride bulunduk” diyor
DE „AutoCAD ist so praktisch“, sagt Sakairi
TR Sakairi, “AutoCAD çok rahat” diye ifade ediyor
DE „AutoCAD ist zudem ist sehr stabil,“ fährt Sakairi fort. „In puncto Benutzerfreundlichkeit und Kompatibilität bietet es absolute Genauigkeit.“
TR Sakairi, "AutoCAD aynı zamanda oldukça stabil” diye devam ediyor. “Çalışabilirlik ve uyumluluk açısından tamamen hatasız."
DE Das gemeinnützige Logo erzählt seine Geschichte durch eine warme und friedliche Aussicht mit ruhigen Farben
TR Kar amacı gütmeyen Logo, hikayesini dingin renklerle sıcak ve huzurlu bir manzarayla anlatıyor
alemão | turco |
---|---|
gemeinnützige | kar amacı gütmeyen |
logo | logo |
erzählt | anlatıyor |
und | ve |
DE Die Geschichte unserer Marke erzählt die Schriftstellerin Natasha Fraser-Cavassoni – eine bekannte Autorin und Expertin in den Bereichen Lifestyle, Reisen und Luxus
TR Yaşam tarzı, seyahat ve lüks yaşam konularının tanınmış yazarı ve uzmanı Natasha Fraser Cavassoni tarafından anlatılan kapsamlı marka tarihimizdir
alemão | turco |
---|---|
reisen | seyahat |
luxus | lüks |
in | tarafından |
marke | marka |
und | ve |
DE Legacy Landscapes Fund – Stefanie Lang erzählt, wie der neue Fonds die Biodiversität auf der ganzen Welt schützen wird.
TR Legacy Landscapes Fund… Stefanie Lang, bu yeni fonun tüm dünyadaki biyoçeşitliliği nasıl koruyacağını anlatıyor.
DE Das iranische Paar erzählt seine hawt Liebesgeschichte vor der Kamera, sehr sexy
TR Lezbiyen MİLF baştan 2 seksi yasal yaş genç melekler
alemão | turco |
---|---|
sexy | seksi |
DE Die Geschichte unserer Marke erzählt die Schriftstellerin Natasha Fraser-Cavassoni – eine bekannte Autorin und Expertin in den Bereichen Lifestyle, Reisen und Luxus
TR Yaşam tarzı, seyahat ve lüks yaşam konularının tanınmış yazarı ve uzmanı Natasha Fraser Cavassoni tarafından anlatılan kapsamlı marka tarihimizdir
alemão | turco |
---|---|
reisen | seyahat |
luxus | lüks |
in | tarafından |
marke | marka |
und | ve |
DE Die Geschichte unserer Marke erzählt die Schriftstellerin Natasha Fraser-Cavassoni – eine bekannte Autorin und Expertin in den Bereichen Lifestyle, Reisen und Luxus
TR Yaşam tarzı, seyahat ve lüks yaşam konularının tanınmış yazarı ve uzmanı Natasha Fraser Cavassoni tarafından anlatılan kapsamlı marka tarihimizdir
alemão | turco |
---|---|
reisen | seyahat |
luxus | lüks |
in | tarafından |
marke | marka |
und | ve |
DE 50 Jahre Döner Kebap: eine Erfolgsgeschichte, die auch viel über den gesellschaftlichen Wandel in Deutschland erzählt.
TR Döner’in Almanya’da 50 yılı: Almanya’da toplumsal dönüşüm hakkında da pek çok ipucu veren bir başarı öyküsü.
alemão | turco |
---|---|
jahre | yıl |
über | hakkında |
in | da |
DE So nachhaltig leben wie möglich: Tobias Pastoors aus Köln erzählt, auf was er verzichtet und wie er seinen Alltag umweltbewusst gestaltet.
TR Mümkün olduğunca sürdürülebilir yaşamak: Köln’de yaşayan Tobias Pastoors nelerden feragat ettiğini ve günlük hayatına bilinçli olarak nasıl düzen verdiğini anlatıyor.
alemão | turco |
---|---|
nachhaltig | sürdürülebilir |
möglich | mümkün |
erzählt | anlatıyor |
alltag | günlük |
und | ve |
wie | nasıl |
leben | hayat |
DE Ali Can setzt sich gegen Rassismus ein. Hier erzählt er, was dagegen wirkt und was Toleranz für ihn bedeutet.
TR Ali Can ırkçılıkla mücadele ediyor. Bu alanda neyin etkili olduğunu ve hoşgörünün onun için ne anlama geldiğini bizimle paylaştı.
alemão | turco |
---|---|
bedeutet | anlama |
und | ve |
was | ne |
setzt | için |
DE Clara Philippi arbeitet in einer Notaufnahme. Hier erzählt die Medizinstudentin von ihrem Alltag und ihren Zukunftsplänen.
TR Clara Philippi, bir acil serviste çalışıyor. Genç tıp öğrencisi, günlük hayatını ve gelecek planlarını bize bu yazıda anlatıyor.
alemão | turco |
---|---|
erzählt | anlatıyor |
alltag | günlük |
arbeitet | çalışıyor |
in | da |
und | ve |
hier | bu |
DE Friseurin Sherlym Hernandez aus Venezuela erzählt, wie sie bei ihrer Arbeit in einem Berliner Friseursalon ihr großes Glück gefunden hat.
TR Venezuelalı kuaför Sherlym Hernandez, Berlin’deki bir kuaför salonunda büyük mutluluğunu nasıl bulduğunu anlatıyor.
alemão | turco |
---|---|
erzählt | anlatıyor |
wie | nasıl |
großes | büyük |
DE Journalismus in Krisenzeiten: ein Auslandskorrespondent erzählt
TR Kriz dönemlerinde gazetecilik: Bir yurt dışı muhabir anlatıyor
alemão | turco |
---|---|
erzählt | anlatıyor |
ein | bir |
DE Wie trainieren künftige Astronauten für die Raumfahrt? Die ehemalige ESA-Ausbilderin Laura Winterling erzählt.
TR Geleceğin astronotları uzay yolculuğuna nasıl hazırlanıyorlar? ESA eğiticisi Laura Winterling, işini anlatıyor.
alemão | turco |
---|---|
erzählt | anlatıyor |
wie | nasıl |
für | e |
die | in |
DE „Vor 20 Jahren suchte ich tagelang in zehn CDs nach einem wissenschaftlichen Paper“, erzählt Angelo Pio Rossi, Professor für Erd- und Planetenwissenschaften an der Jacobs University Bremen
TR „Bundan 20 yıl önce, bir bilimsel yazıyı on tane CD içinde günlerce arardım” diye anlatıyor Jacobs University Bremen Dünya ve Gezegen Bilimleri Profesörü Angelo Pio Rossi
DE Toll, weil es leise erzählt sei und sich dem Thema Herkunft aus unterschiedlichen Perspektiven nähere und vor allem die soziale Klasse einbeziehe
TR Harika, çünkü; öyküyü sessizce anlatıyor, köken konusuna farklı perspektiflerden yaklaşıyor ve özellikle sosyal sınıfı da içine alıyormuş
alemão | turco |
---|---|
erzählt | anlatıyor |
soziale | sosyal |
klasse | sınıf |
unterschiedlichen | farklı |
weil | çünkü |
und | ve |
DE Interesse für Fotonachlässe habe sie schon als Schülerin gehabt, erzählt die gebürtige Münchnerin, die in Berlin und Istanbul Freie Kunst und Visuelle Kommunikation studiert hat.
TR Eskiden kalma fotoğraflara daha okul çağlarında ilgi duyduğunu söylüyor, Berlin ve İstanbul’da serbest sanat ve görsel iletişim yükseköğrenimi yapan, Münih doğumlu Bach.
alemão | turco |
---|---|
interesse | ilgi |
berlin | berlin |
kunst | sanat |
visuelle | görsel |
kommunikation | iletişim |
schon | daha |
und | ve |
DE „Die regelmäßigen Dienstagstreffen fanden digital und sobald es ging im Garten statt“, erzählt sie
TR “Düzenli salı buluşmaları dijital ortamda ve mümkün olduğunca bahçede yapılıyordu” diye anlatıyor
DE Die Zeit bei ihrer Gastfamilie habe sie „nachhaltig geprägt“, erzählt die 28-Jährige
TR Bir ailenin yanında konuk olarak geçirdiği bu sürenin kendisini “kalıcı biçimde etkilediğini” söylüyor, 28 yaşındaki Dayala
DE Wie die dpa ihre deutschen und internationalen Kunden trotzdem mit zuverlässigen Meldungen versorgt, erzählt Froben Homburger im Interview.
TR Kendisiyle yaptığımız röportajda Froben Homburger, dpa’nın Alman ve uluslararası müşterilerine hala nasıl güvenilir haberler sunabildiğini anlatıyor.
alemão | turco |
---|---|
deutschen | alman |
zuverlässigen | güvenilir |
erzählt | anlatıyor |
internationalen | uluslararası |
und | ve |
wie | nasıl |
DE Wie sie auf die Idee zu dem Magazin kam, hat Hoeder in einem Interview so erzählt: „Es gibt drei Magazine über Weihnachtsbäume, zwei über Ufos, eines für Fleischesser
TR Böyle bir dergi çıkarma fikrinin nasıl oluştuğunu Hoder, bir röportajında şu sözlerle aktarmış: “Piyasada Noel ağaçları hakkında üç, UFO’lar hakkında iki, et yiyiciler için bir dergi mevcut
DE Legacy Landscapes Fund – Stefanie Lang erzählt, wie der neue Fonds die Biodiversität auf der ganzen Welt schützen wird.
TR Legacy Landscapes Fund… Stefanie Lang, bu yeni fonun tüm dünyadaki biyoçeşitliliği nasıl koruyacağını anlatıyor.
DE Sarah Slik erzählt von ihrem Start in Deutschland.
TR Sarah Slik Almanya’da nasıl bir başlangıç yaptığını anlatıyor.
alemão | turco |
---|---|
erzählt | anlatıyor |
deutschland | nasıl |
start | başlangıç |
in | bir |
DE „Finding van Gogh“ erzählt auf Deutsch und Englisch die bewegte Geschichte des legendären „Bildnis des Dr
TR Gachet’nin Portresi“nin heyecanlı öyküsünü Almanca ve İngilizce anlatıyor
DE Eine Multimediashow erzählt die bewegte Geschichte der Hütte, die 1986 stillgelegt wurde.
TR Bir multimedya gösterisi, 1986’da kapatılan bu dökümhanenin etkileyici öyküsünü anlatıyor.
alemão | turco |
---|---|
erzählt | anlatıyor |
der | bu |
DE Mit gedrechselten Figuren und Tieren werden christliche und weltliche Szenen nachgestellt, oftmals ganze Geschichten erzählt
TR Süslü figürler ve hayvanlarla; çoğunlukla bütün bir öyküyü anlatan, hristiyan inancına ait ve dünyevi sahneler temsil ediliyor
alemão | turco |
---|---|
und | ve |
ganze | bir |
DE Deutsch lernen im Gespräch mit Muttersprachlern: Die YouTuberin Andy Giménez hat uns von ihren Sprachtandems erzählt.
TR Anadili Almanca olanlarla konuşarak Almanca öğrenmek: Youtubçu Andy Giménez bize kendi dil tandemlerini anlattı.
alemão | turco |
---|---|
deutsch | almanca |
uns | bize |
lernen | öğrenmek |
DE „In Kenia werden mehr als 50 Sprachen und Dialekte gesprochen, wir nutzen ganz automatisch je nach Kontext und Situation die passende Sprache“, erzählt der 37-Jährige.
TR 37 yaşındaki Tony “Kenya’da 50’dan fazla dil ve ağız konuşuluyor, biz de duruma göre otomatik olarak uygun dili kullanıyoruz” diyor.
DE Die Pandemie trifft viele Gastronomen besonders hart. Wie sie es bisher trotzdem erfolgreich durch die Krise geschafft hat, erzählt uns die Berlinerin Laurel Kratochvila.
TR Pandemi birçok otel ve lokantacıyı acımasız vurdu. Berlinli Laurel Kratochvila, krizi buna rağmen nasıl başarıyla aştığını bize anlatıyor.
alemão | turco |
---|---|
pandemie | pandemi |
erfolgreich | başarıyla |
krise | krizi |
erzählt | anlatıyor |
trotzdem | rağmen |
wie | nasıl |
viele | çok |
durch | bir |
uns | ve |
sie | bize |
DE Corona-Krise in Deutschland: Eine Berliner Gastronomien erzählt
TR Almanya’da korona krizi: Berlinli bir gastronom anlatıyor
alemão | turco |
---|---|
erzählt | anlatıyor |
corona | korona |
krise | krizi |
eine | bir |
DE Eine Eigenschaft, die sie ausmacht? Sie sei schon immer sehr verantwortungsbewusst gewesen, das sagten zumindest andere über sie, erzählt Catarina Dos Santos
TR Onu karakterize eden bir özellik mi? Catarina Dos Santos, her zaman çok sorumlu olduğunu, en azından başkalarının onun hakkında böyle düşündüğünü söylüyor
alemão | turco |
---|---|
immer | her zaman |
über | hakkında |
DE „Dort sind wir mit einer mobilen Hilfsstation in die Dörfer und die kleinen Städte gefahren“, erzählt sie.
TR “Orada bir seyyar revirle köylere ve kasabalara gidiyorduk” diye anlatıyor.
DE „In den meisten Fällen werden wir als Gesprächspartner akzeptiert“, erzählt Heidi Anguria
TR “Çoğu durumda sizi bir muhatap olarak benimsiyorlar” diyor Heidi Anguria
DE Alltag in Deutschland: Ein Krankenpfleger erzählt
TR Almanya’da gündelik yaşam: Bir hasta bakıcı anlatıyor
alemão | turco |
---|---|
erzählt | anlatıyor |
ein | bir |
DE Steffen Roesel ist Krankenpfleger aus Leidenschaft, auch wenn die Arbeit belastend ist. Hier erzählt er von seinem Alltag.
TR Steffen Roesel güçlüklerine rağmen işine tutkuyla bağlı bir hasta bakıcı. Bize iş yaşamından bir kesit sunuyor.
alemão | turco |
---|---|
ist | ya |
arbeit | iş |
wenn | rağmen |
DE Asyraf, warum bist du nach Deutschland zum Studium gekommen? Eine Cousine, die in Berlin arbeitet, hat mir viel Gutes von Deutschland erzählt
TR Asyraf, üniversitede okumak için neden Almanya’yı seçtin? Berlin‘de çalışan bir kuzinim bana Almanya hakkında birçok güzel şey anlattı
alemão | turco |
---|---|
deutschland | almanya |
viel | çok |
warum | neden |
bist | bir |
mir | için |
DE Expat Spomenka lebt mit ihrer Familie in München. Sie erzählt, warum sie sich wohl fühlt und verrät wichtige Links für den Start.
TR Expat Spomenka, ailesiyle birlikte Münih’te yaşıyor. O, bu şehirde neden severek yaşadığını anlatıyor ve start için önemli linkleri adlandırıyor.
alemão | turco |
---|---|
lebt | yaşıyor |
erzählt | anlatıyor |
start | start |
wichtige | önemli |
und | ve |
warum | neden |
ihrer | bu |
Mostrando 50 de 50 traduções