EN The full simulation experience. Step into a living, breathing football world where the fate of your club rests on your managerial genius.
영어의 "take the fate"는 다음 터키어 단어/구로 번역될 수 있습니다.
EN The full simulation experience. Step into a living, breathing football world where the fate of your club rests on your managerial genius.
TR Eksiksiz simülasyon deneyimi. Kulübünüzün kaderinin sizin menajerlik dehanıza bağlı olduğu canlı, nefes alan futbol dünyasına adım atın.
영어 | 터키어 |
---|---|
full | eksiksiz |
simulation | simülasyon |
experience | deneyimi |
step | adım |
football | futbol |
world | dünyasına |
of | alan |
the | sizin |
EN Around 160 other journalists were imprisoned with him at the time, all of them sharing the same fate: arbitrary detention and the lack of a fair trial
TR O dönemde yaklaşık 160 diğer gazeteci onunla birlikte hapsedildi ve hepsi aynı kaderi paylaştılar: Hukuki keyfilik ve adil yargılanma eksikliği
영어 | 터키어 |
---|---|
other | diğer |
fair | adil |
and | ve |
the | aynı |
around | yaklaşık |
with | onunla |
EN Step into the shoes of a real manager in a living, breathing football world where the fate of your club rests with you
TR Kulübünüzün kaderinin sizin elinizde olduğu canlı, nefes alan futbol dünyasında kendinizi gerçek bir menajerin yerine koyun
영어 | 터키어 |
---|---|
real | gerçek |
football | futbol |
a | bir |
the | sizin |
EN We can take distance from the other person by leaving the area, ending the call, or not responding to their messages. This can help us take the space we need to get some breathing room and gain clarity on the situation.
TR Alanı terk ederek, aramayı sonlandırarak veya mesajlarına cevap vermeyerek diğer kişiden uzaklaşabiliriz. Bu, biraz nefes almak için ihtiyacımız olan alanı almamıza ve duruma netlik kazandırmamıza yardımcı olabilir.
영어 | 터키어 |
---|---|
other | diğer |
clarity | netlik |
help | yardımcı |
can | olabilir |
this | bu |
need | ihtiyacımız |
or | veya |
messages | mesajlar |
and | ve |
to | için |
EN After verification according to the verification type you selected, transactions take an average of 10 minutes. For certified SSL Certificates, this process can take between 1-5 days depending on the preferred SSL brand.
TR Seçtiğiniz doğrulama türüne göre doğrulama yapıldıktan sonra işlemler ortalama 10 dakika sürmektedir. Belgeli SSL Sertifikalarındaysa bu işlem tercih edilen SSL markasına göre 1-5 gün arasında sürebilmektedir.
영어 | 터키어 |
---|---|
minutes | dakika |
ssl | ssl |
this | bu |
average | ortalama |
verification | doğrulama |
type | tür |
transactions | işlemler |
certificates | sertifikaları |
process | iş |
the | gün |
EN Description: View Chastity take up with the tongue hd as completely free. BDSM porn xxx Chastity take up with the tongue video.
TR Açıklama: İffet dil ile başlar hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx İffet dil ile başlar video.
영어 | 터키어 |
---|---|
description | açıklama |
hd | hd |
completely | tamamen |
bdsm | bdsm |
free | ücretsiz |
video | video |
view | ile |
porn | porno |
xxx | xxx |
EN However, there may be sensitive situations where MobiRoller may take a decision that requires us to take emergency measures without notice
TR Ancak, MobiRoller?ın önceden haber vermeksizin acil durum önlemleri almamızı gerektiren bir karar alabileceği hassas durumlar olabilir
영어 | 터키어 |
---|---|
sensitive | hassas |
mobiroller | mobiroller |
decision | karar |
emergency | acil durum |
measures | önlemleri |
be | olabilir |
EN After verification according to the verification type you selected, transactions take an average of 10 minutes. For certified SSL Certificates, this process can take between 1-5 days depending on the preferred SSL brand.
TR Seçtiğiniz doğrulama türüne göre doğrulama yapıldıktan sonra işlemler ortalama 10 dakika sürmektedir. Belgeli SSL Sertifikalarındaysa bu işlem tercih edilen SSL markasına göre 1-5 gün arasında sürebilmektedir.
영어 | 터키어 |
---|---|
minutes | dakika |
ssl | ssl |
this | bu |
average | ortalama |
verification | doğrulama |
type | tür |
transactions | işlemler |
certificates | sertifikaları |
process | iş |
the | gün |
EN We can take distance from the other person by leaving the area, ending the call, or not responding to their messages. This can help us take the space we need to get some breathing room and gain clarity on the situation.
TR Alanı terk ederek, aramayı sonlandırarak veya mesajlarına cevap vermeyerek diğer kişiden uzaklaşabiliriz. Bu, biraz nefes almak için ihtiyacımız olan alanı almamıza ve duruma netlik kazandırmamıza yardımcı olabilir.
영어 | 터키어 |
---|---|
other | diğer |
clarity | netlik |
help | yardımcı |
can | olabilir |
this | bu |
need | ihtiyacımız |
or | veya |
messages | mesajlar |
and | ve |
to | için |
EN Take your performance and security even further with Cloudflare’s paid add-ons for Free, Pro, and Business plans.
TR Cloudflare'ın Ücretsiz, Pro ve İşletme planları için ücretli eklentileri ile performansınızı ve güvenliğinizi daha da ileri taşıyın.
영어 | 터키어 |
---|---|
security | güvenli |
paid | ücretli |
plans | planları |
for | için |
performance | performans |
and | ve |
pro | pro |
even | da |
EN Take up to 30% off Science & Technology books + get free shipping. No code needed, products already discounted.
TR Bilim ve Teknoloji kitaplarında %30'a varan indirimden + ücretsiz kargodan yararlanın. Kod gerekli değildir, ürünlerde zaten indirim yapılmış durumdadır.
영어 | 터키어 |
---|---|
code | kod |
needed | gerekli |
free | ücretsiz |
no | değildir |
technology | teknoloji |
science | bilim |
already | zaten |
off | ve |
books | kitaplar |
EN With you, we will take a long-term view, including underwriting financial offers and structuring terms to help you transition to new business models in a sustainable way.
TR Sizlerle birlikte, yeni iş modellerine sürdürülebilir bir şekilde geçmenize yardımcı olmak için finansal teklifler ve yapılandırma koşulları da dahil, uzun vadeli bir bakış açısına sahip olacağız.
영어 | 터키어 |
---|---|
financial | finansal |
offers | teklifler |
new | yeni |
models | modellerine |
sustainable | sürdürülebilir |
long | uzun |
term | vadeli |
view | bakış |
in | da |
including | dahil |
and | ve |
help | yardımcı |
EN Find out how our measurable, integrated solutions can take your brand even further ? and ensure your content resonates with your target audiences.
TR Ölçülebilir, entegre çözümlerimizin markanızı daha da ileri taşımaya ve içeriklerinizin hedef kitlenize ulaşmasına nasıl yardımcı olabileceğini keşfedin.
영어 | 터키어 |
---|---|
integrated | entegre |
target | hedef |
your brand | markanızı |
how | nasıl |
find | keşfedin |
and | ve |
even | da |
EN Ahrefs’ proprietary data is what makes the platform unique in the first place. But we take things a step further by bringing you many unique features that give you a real edge over your competitors.
TR Ahrefs’in tescilli verileri, esas olarak platformu benzersiz kılan şeydir. Ancak size rakipleriniz üzerinde gerçek bir avantaj sağlayan birçok benzersiz özellik daha getirerek işleri bir adım ileri taşıyoruz.
영어 | 터키어 |
---|---|
proprietary | tescilli |
platform | platformu |
place | iş |
features | özellik |
by | getirerek |
step | adım |
further | ileri |
real | gerçek |
data | verileri |
unique | benzersiz |
many | çok |
the | size |
but | ancak |
EN Many institutes and organizations now deliver specific training on UB so familiarize yourself with what?s available where you work and take advantage of whatever is on offer.
TR Pek çok enstitü ve kuruluş artık bilinçsiz önyargıyla ilgili özel eğitimler vermektedir, bu yüzden çalıştığınız yerde sunulan imkanları öğğrenin ve size sunulanlardan yararlanın.
영어 | 터키어 |
---|---|
organizations | kuruluş |
on | ilgili |
many | pek |
and | ve |
now | bu |
is | artık |
so | bu yüzden |
of | özel |
EN We’ll take care of the information submitted, and trace it in the directories, and you’ll be able to handle multiple locations. You can edit or update your listing any time you want in order to make it correct and more consistent.
TR Gönderilen bilgilerle ilgileneceğiz ve dizinlerde takip edeceğiz bu sayede birden çok konumu yönetebileceksiniz. Listenizi düzeltmek ve daha tutarlı bir hale getirmek için dilediğiniz zaman düzenleyebilir veya güncelleyebilirsiniz.
영어 | 터키어 |
---|---|
submitted | gönderilen |
trace | takip |
edit | düzenleyebilir |
consistent | tutarlı |
time | zaman |
multiple | bir |
of | in |
or | veya |
and | ve |
EN All issues found are divided into three groups, depending on their severity: errors, warnings, and notices. We’ll also take into account the frequency of detected issues, and show you what needs immediate attention.
TR Bulunan tüm sorunlar önemine göre üçe ayrıldı: hatalar, uyarılar ve bildirimler. Ayrıca tespit edilen sorunların sıklığını da dikkate alacağız ve neyin derhal ilgilenilmesi gerektiğini göstereceğiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
errors | hatalar |
notices | bildirimler |
of | ın |
immediate | derhal |
all | tüm |
depending | göre |
are | bulunan |
and | ve |
what | neyin |
issues | sorunları |
EN Take a closer look at your competitors’ Google Ads campaigns to gain even more great insights. Discover which subdomains your competitors are directing their paid traffic to the most
TR Daha iyi içgörüler almak için rakiplerinizin Google Ads kampanyalarına daha yakından bakın. Rakiplerinizin, ücretli trafiğini en çok hangi alt domainlere yönlendirdiğini keşfedin
영어 | 터키어 |
---|---|
take | almak |
insights | içgörüler |
discover | keşfedin |
traffic | trafiğini |
ads | ads |
paid | ücretli |
their | in |
most | en |
campaigns | kampanyalar |
to | için |
more | daha |
at | iyi |
EN Ahrefs can be overwhelming to a newcomer. Take this short course to learn about our major features and how to apply them in your marketing.
TR Ahrefs yeni gelen biri için bunaltıcı olabilir. Ana özelliklerimiz hakkında bilgi edinmek için ve bunları pazarlamanıza nasıl uygulayacağınızı öğrenmek için bu kısa kursa katılın.
영어 | 터키어 |
---|---|
short | kısa |
major | ana |
this | bu |
ahrefs | ahrefs |
be | olabilir |
about | hakkında |
how | nasıl |
EN When entering multiple keywords, Keywords Explorer will take 10 of the most popular keywords and generate thousands of ideas in six different ways:
TR Birden fazla anahtar kelime girerken, Anahtar Kelimeler Gezgini en popüler anahtar kelimelerden 10 tanesini alır ve altı farklı yolla binlerce fikir oluşturur:
영어 | 터키어 |
---|---|
popular | popüler |
ideas | fikir |
most | en |
and | ve |
multiple | birden fazla |
different | farklı |
keywords | anahtar |
six | altı |
the | kelimeler |
EN Upgrades take effect immediately, while downgrades and cancellations become effective at the end of your current billing period
TR Yükseltmeler derhal gerçekleşirken düşürme ve iptaller mevcut fatura döneminizin sonunda yürürlüğe girer
영어 | 터키어 |
---|---|
immediately | derhal |
billing | fatura |
and | ve |
current | mevcut |
the end | sonunda |
EN Take inspiration for your search ads from their ad copy.
TR Arama reklamlarınız için onların reklam metinlerinden ilham alın.
영어 | 터키어 |
---|---|
inspiration | ilham |
search | arama |
take | alın |
for | için |
ad | reklam |
their | onların |
ads | reklamlar |
EN Guidewords take you to the exact meaning you are looking for
TR Sayfa başındaki kelimeler sizi aradığınız gerçek anlama götürür
영어 | 터키어 |
---|---|
the | kelimeler |
to | anlama |
EN In some cases, for example where we see strong appetite for or take up of gold open access in a journal, we might assess the journal?s publication model accordingly.
TR Bazı durumlarda, örneğin bir dergideki altın açık erişim için güçlü bir talep ya da kullanım olduğunu görmemiz halinde, derginin yayınlama modelini buna uygun olarak değerlendirmeye alabiliriz.
영어 | 터키어 |
---|---|
cases | durumlarda |
gold | altın |
open | açık |
access | erişim |
journal | derginin |
model | modelini |
strong | güçlü |
some | bazı |
of | in |
a | bir |
in | da |
for | için |
EN Learn digital marketing with Semrush, take Academy courses and become a certified professional
TR Semrush ile dijital pazarlamayı öğrenin, Akademik kurslar alın ve sertifikalı bir profesyonel haline gelin
영어 | 터키어 |
---|---|
semrush | semrush |
courses | kurslar |
certified | sertifikalı |
professional | profesyonel |
digital | dijital |
EN If you are interested in supporting tens of thousands of lives in different cities, take a look at the vacancies below and write to us at
TR Türkiye’nin farklı kentlerinde on binlerce insanın hayatına destek olmak ilginizi çekiyorsa, aşağıdaki açık pozisyonları inceleyin ve bize yazın.
영어 | 터키어 |
---|---|
supporting | destek |
and | ve |
different | farklı |
the | aşağıdaki |
to | olmak |
us | bize |
a | a |
EN We do not take sides in any of the conflict zones we operate in and focus on basic needs and rights.
TR Afet müdahale planımızı kendi ihtiyaç analizlerimize göre oluşturur, yardım önceliğimizde siyasi, ekonomik, askeri çıkar gözetmeden hayatı destekleriz.
영어 | 터키어 |
---|---|
needs | ihtiyaç |
the | kendi |
EN It depends of objective judgement of its employees observing ethical standards in order to take the correct steps when there are no written rules.
TR Yazılı bir kuralın olmadığı durumlarda doğru adımların atılabilmesi için çalışanlarının etik standartları gözeteceği öznel muhakemelerine güvenir.
영어 | 터키어 |
---|---|
ethical | etik |
written | yazılı |
standards | standartları |
steps | adımlar |
of | in |
EN take any action that imposes or may impose (as determined by Foursquare in its sole discretion) an unreasonable or disproportionately large load on Foursquare's (or its third party providers') infrastructure;
TR Foursquare'in (veya onun üçüncü taraf sağlayıcılarının) altyapısına mantık haricinde veya orantısız ölçüde büyük bir yük getiren veya getirebilecek (Foursquare'in takdirine göre belirlenerek) bir işlem yapmak;
영어 | 터키어 |
---|---|
large | büyük |
load | yük |
party | taraf |
action | işlem |
infrastructure | altyapı |
by | göre |
third | üçüncü |
or | veya |
sole | bir |
EN otherwise take any action in violation of Foursquare's guidelines and policies.
TR Foursquare'in yönerge ve ilkelerini ihlal eden eylemlerde bulunmak.
영어 | 터키어 |
---|---|
violation | ihlal |
and | ve |
EN As such, you agree to take reasonable precautions and exercise the utmost personal care in all interactions with any individual you come into contact with through the Services, particularly if you decide to meet such individuals in person
TR Bu itibarla, Hizmet yoluyla temas ettiğiniz herhangi bir bireyle olan ilişkilerinizde mantık dahilinde önlem anlamayı ve son derece dikkatli olmayı kabul etmektesiniz, özellikle de bu kişilerle şahsen buluşmayı planlıyorsanız
영어 | 터키어 |
---|---|
utmost | son derece |
contact | temas |
and | ve |
the | kabul |
any | herhangi |
exercise | hizmet |
come | bu |
particularly | özellikle |
EN If there is any contradiction between what the English language version of these Terms of Use says and what a translation says, then the English language version shall take precedence.
TR Bu Şart ve Koşulların İngilizce sürümünün söyledikleri ile tercümenin söyledikleri arasında bir çelişki olması halinde, İngilizce dilindeki sürüm öne geçecektir.
영어 | 터키어 |
---|---|
contradiction | çelişki |
version | sürümünü |
these | bu |
and | ve |
terms | koşullar |
a | bir |
between | arası |
take | ile |
EN Foursquare knows that you take your privacy seriously
TR Foursquare gizliliğinizi ciddiye aldığınızı bilir
영어 | 터키어 |
---|---|
knows | bilir |
foursquare | foursquare |
EN Do you want to travel with your pet? Are you planning to take your sports equipment with you? Don't worry we can help.
TR Evcil hayvanınla mı seyahat etmek istiyorsun? Spor ekipmanını yanında götürmeyi mi düşünüyorsun? Endişelenme, yardımcı olabiliriz.
영어 | 터키어 |
---|---|
sports | spor |
help | yardımcı |
to | etmek |
travel | seyahat |
equipment | ekipman |
with | yanında |
EN Take Advantage of Corendon Airlines campaign offers!
TR Corendon Airlines'?n kampanyalar?ndan yararlan!
영어 | 터키어 |
---|---|
corendon | corendon |
airlines | airlines |
EN How long does it take to fly from Germany to Trabzon?
TR Trabzon Havalimanı?ndan şehir merkezine nasıl giderim?
영어 | 터키어 |
---|---|
from | ndan |
how | nasıl |
영어 | 터키어 |
---|---|
often | genellikle |
connections | bağlantıları |
영어 | 터키어 |
---|---|
website | web |
our service | hizmetimizi |
this | bu |
policy | politikası |
privacy | gizlilik |
applications | uygulamalar |
or | veya |
영어 | 터키어 |
---|---|
vpn | vpn |
algorithms | algoritmaları |
game | oyun |
traffic | trafiğini |
account | hesaba |
ddos | ddos |
whoer | whoer |
servers | sunucuları |
specific | belirli |
which | ve |
resources | kaynaklar |
against | için |
the | özel |
EN This service is provided as is, without warranty of any kind. Use of this service is entirely at your own risk. We cannot take responsibility for any direct or indirect damages resulting from the use of this service.
TR Bu hizmet, herhangi bir tür garanti olmaksızın sağlanır. Bu hizmetin kullanımının riski tamamen size aittir. Bu hizmetin kullanımından kaynaklanan doğrudan veya dolaylı zararlardan sorumluluk alamayız.
영어 | 터키어 |
---|---|
provided | sağlanır |
warranty | garanti |
kind | tür |
risk | riski |
responsibility | sorumluluk |
direct | doğrudan |
the use of | kullanımının |
service | hizmet |
this | bu |
entirely | tamamen |
without | olmaksızın |
or | veya |
any | herhangi |
use | kullanım |
the | size |
of | bir |
EN We use software that take security seriously
TR Güvenliği ciddiye alan yazılımlar kullanıyoruz
영어 | 터키어 |
---|---|
use | kullan |
software | yazılımlar |
security | güvenliği |
EN We use operating systems and open source software that take security seriously
TR Ciddi güvenlik işletim sistemleri ve açık kaynak yazılım kullanıyoruz
영어 | 터키어 |
---|---|
systems | sistemleri |
and | ve |
open | açık |
source | kaynak |
security | güvenlik |
software | yazılım |
EN An Ahrefs account is required to take this course. Sign up for a free
TR Bu kursa katılmak için bir Ahrefs hesabı gerekli. Ücretsiz bir
영어 | 터키어 |
---|---|
required | gerekli |
account | hesabı |
this | bu |
ahrefs | ahrefs |
a | bir |
EN We can take you there as soon as you log in.
TR Giriş yapar yapmaz seni oraya götürebiliriz.
영어 | 터키어 |
---|---|
you | seni |
log | giriş |
EN "Pretty picnic spot in Paris. Absolutely gorgeous park and surrounding architecture. Take the doors in the SW corner to access the courtyard at the Hotel du Sully"
TR "4 tarafı avlu olan çimenlik bir bölge. Yorulmuş ve bu bölgenin yakınındaysanız çimenlere uzanmak ve dinlenmek için buraya gelebilirsiniz."
영어 | 터키어 |
---|---|
and | ve |
to | için |
the | bir |
EN "Good sized park that has a petting zoo, athletic park, restaurants and a bathhouse I believe. You can take the public transport boats to and from either side of the City. Buda or Pest. Nice park."
TR "Kesinlikle yeşile doyuyorsunuz. Adaya girdiğinizde farklı yerleden kiralayabileceğiniz 2-4 kişilik pedallı araçlarla gezinizi daha eğlenceli kılabilirsiniz."
영어 | 터키어 |
---|---|
to | ile |
the | daha |
you | farklı |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
영어 | 터키어 |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN They hide behind copyright claims to take down online repair manuals and scare people away from DIY repair.
TR Çevrimiçi tamir kılavuzlarını ortadan kaldırmak ve insanları DIY(kendin-yap) tamirden uzaklaştırmak için telif hakkı iddialarının arkasına saklanıyorlar.
영어 | 터키어 |
---|---|
copyright | telif |
repair | tamir |
people | insanları |
manuals | kılavuzlar |
and | ve |
EN We need more e-waste repair and refurbishment, worldwide. We need to take a page from the book of expert repairers in developing countries. We need to stop throwing away computers that could be fixed with a 25-cent part.
TR Dünya çapında daha fazla e-atık tamiri ve yenilemesine ihtiyacımız var. Gelişmekte olan ülkelerdeki tamir ustalarını örnek almalıyız. 25 sentlik bir parçayla düzeltilebilecek bilgisayarları çöpe atmayı bırakmalıyız.
영어 | 터키어 |
---|---|
repair | tamir |
developing | gelişmekte |
countries | ülkelerdeki |
and | ve |
need | ihtiyacımız |
worldwide | çapında |
computers | bilgisayarlar |
in | örnek |
EN Just how much energy does it take to make a computer? Almost as much as it takes to make that big refrigerator in your kitchen.
TR Bir bilgisayar yapmak için ne kadar enerji gerekir? Nerdeyse o mutfağındaki büyük buzdolabını yapmak için gereken miktarda.
영어 | 터키어 |
---|---|
energy | enerji |
computer | bilgisayar |
big | büyük |
that | o |
does | ne |
a | bir |
to | için |
50 번역 중 50 표시 중