TR "Her şey değişimdir, her şey yerini verir, her şey gelir geçer"
터키어의 "şey"는 다음 영어 단어/구로 번역될 수 있습니다.
TR "Her şey değişimdir, her şey yerini verir, her şey gelir geçer"
EN “All is change, all yields its place, all comes and goes”
터키어 | 영어 |
---|---|
gelir | comes |
TR "Her şey değişimdir, her şey yerini verir, her şey gelir geçer"
EN “All is change, all yields its place, all comes and goes”
터키어 | 영어 |
---|---|
gelir | comes |
TR zor bulunur olan bir şey nadir bir şey haline gelebilir.
EN the uncommon can become the exceptional.
터키어 | 영어 |
---|---|
bir | the |
TR Daha da iyisi, bir şeyler tamir edildiğinde, üretim sırasında kullandığı tüm enerjiyi ve tüm malzemeleri de bünyesinde tutar. Hiçbir şey boşa gitmez. Hiçbir şey kaybolmaz.
EN Even better, when stuff is repaired, it holds on to all the energy and all the materials it used up during manufacturing. Nothing is wasted. Nothing is lost.
터키어 | 영어 |
---|---|
üretim | manufacturing |
kullandığı | used |
malzemeleri | materials |
TR zor bulunur olan bir şey nadir bir şey haline gelebilir.
EN the uncommon can become the exceptional.
터키어 | 영어 |
---|---|
bir | the |
TR Daha da iyisi, bir şeyler tamir edildiğinde, üretim sırasında kullandığı tüm enerjiyi ve tüm malzemeleri de bünyesinde tutar. Hiçbir şey boşa gitmez. Hiçbir şey kaybolmaz.
EN Even better, when stuff is repaired, it holds on to all the energy and all the materials it used up during manufacturing. Nothing is wasted. Nothing is lost.
터키어 | 영어 |
---|---|
üretim | manufacturing |
kullandığı | used |
malzemeleri | materials |
TR Pandemiden ne öğrenebiliriz? Pandemi yönetiminden şu ana kadar çok şey öğrendik ve sanıyorum, siyasetçiler de her adımda yeni bir şey daha öğreniyorlar
EN What can we learn from the pandemic? We have already learned a great deal about pandemic management, and I believe that policymakers are also learning something new with every step we take
터키어 | 영어 |
---|---|
pandemi | pandemic |
TR Bu yeni bir şey değil, ama günümüzde bunun için daha fazla şey yapmamız gerekiyor
EN That is not new, but we have to do more today to succeed
터키어 | 영어 |
---|---|
günümüzde | today |
gerekiyor | have to |
TR "Ranktracker" ile her şey çok basit, "yaygara yok" ve ihtiyaç duyduğumuz her şey gerektiği zaman tek bir yerde.
EN With "Ranktracker," all is very simple "no muss no fuss", and all we need is in one place as and when required.
터키어 | 영어 |
---|---|
ranktracker | ranktracker |
basit | simple |
yok | no |
ihtiyaç | need |
yerde | place |
TR Bu nedenle, anahtar kelime ve analiz stratejinizi formüle etmeye başlamadan önce kullanmanız gereken ilk şey Google SERP kontrol aracı gibi bir şey olacaktır.
EN This is why something like a Google SERP checker tool will be the first thing that you’ll have to use before you start formulating your keyword and analysis strategy.
터키어 | 영어 |
---|---|
bu | this |
analiz | analysis |
kullanmanız | use |
serp | serp |
kontrol | checker |
aracı | tool |
TR Covid-19 pandemisi nedeniyle pek çok şey askıya alındı ancak iklimimize yönelik tehdidin üstesinden gelmek bekleyebilecek bir şey değil. Dünyayı karbondan arındırırken sürdürülebilir bir şekilde nasıl besleyebiliriz?
EN The Covid-19 pandemic has put a lot on hold – but tackling the threat to our climate can’t wait. How can we feed the world sustainably whilst also decarbonising it?
터키어 | 영어 |
---|---|
pandemisi | pandemic |
sürdürülebilir | sustainably |
TR Başka bir şey mi arıyorsunuz? Hostinger'ın herkes ve her şey için bir planı vardır. Rakipsiz fiyatlandırma, eşsiz esneklik ve sınırsız potansiyel.
EN Looking for something else? Hostinger has a plan for everyone and everything. Start today and enjoy unbeatable pricing, unmatched flexibility, and unlimited potential.
TR Sabah açtığım ilk şey ve akşam kapattığım son şey hep Todoist oluyor. Todoist işlerimin pusulası.
EN Todoist is the first thing I open in the morning and the last thing I shut in the evening, it's the compass for my work.
TR ScienceDirect Önerilen Makaleleri ile daha fazla şey keşfedin
EN Explore more through ScienceDirect Recommended Articles
터키어 | 영어 |
---|---|
sciencedirect | sciencedirect |
keşfedin | explore |
TR "Area 1 gibi hızlı büyüyen, güvenlik odaklı bir şirket olduğunuzda, gelişmeyi yavaşlatan her şey düşmandır
EN "When you're a fast-growing, security-focused company like Area 1, anything that slows development down is the enemy
터키어 | 영어 |
---|---|
hızlı | fast |
büyüyen | growing |
güvenlik | security |
odaklı | focused |
şirket | company |
TR ''Semrush kullanarak, takım arkadaşlarım doğru içerik üzerinde ve veriye dayalı şekilde çalışarak çok fazla zaman kazanıyor. Burada yaptığımız her şey veriyle destekleniyor ve aracınız bize daha fazla cephane veriyor.
EN By using Semrush, my team saves a lot of time by working on the right content and in a more data-driven way. Everything we do here is backed up with data, and your tool is giving us more ammunition.
터키어 | 영어 |
---|---|
semrush | semrush |
takım | team |
ve | and |
şekilde | way |
zaman | time |
burada | here |
yaptığımız | we do |
mı | my |
TR Semrush ile ilgili en çok takdir ettiğim şey, araçlar ile birlikte arama alanlarının tümünü kapsıyor, bu sayede projelerim üzerinde 360-derecelik bir görüş elde ediyorum
EN “What I appreciate most about Semrush is that it covers all areas of search with its tools, so I can have a 360-degree view of my projects.”
터키어 | 영어 |
---|---|
semrush | semrush |
araçlar | tools |
arama | search |
görüş | view |
TR Yalnızca Ahrefs’in yapabildiği onlarca şey
EN Dozens of things only Ahrefs can do
터키어 | 영어 |
---|---|
yalnızca | only |
ahrefs | ahrefs |
şey | things |
TR Ahrefs’i 3 yıl kullandıktan sonra, çalışma hayatımı onsuz hayal edemiyorum. SEO ile ilgili her şey için kullanıyoruz.
EN After using Ahrefs for 3 years, I can't imagine my work life without it. We use it for everything SEO-related.
터키어 | 영어 |
---|---|
yıl | years |
çalışma | work |
ilgili | related |
hayatı | life |
TR Ahrefs’in yaptığı en önemli şey, yazılımlarını bloglarında ve YouTube kanallarında uygulanabilir içeriklerle desteklemek.
EN The most important thing that Ahrefs does is back up their software with amazing actionable content on their blog and YouTube channel.
터키어 | 영어 |
---|---|
ahrefs | ahrefs |
en | most |
şey | thing |
youtube | youtube |
TR Kısmen, bu tür bir çalışmada “çığır açan” bir şey olmaması ve dolayısıyla yazarlarının pek takdir toplamaması, çünkü atıfların orijinal makaleye gitmesi
EN In part, the lack of a ?breakthrough? in such a study, and thus the little recognition that its author(s) receive(s), as relevant citations tend to go to the original paper
터키어 | 영어 |
---|---|
orijinal | original |
TR İhtiyacınız olan şey ister sayılar, ister tablolar, ister çizimler, ister özetler olsun, dergi makalelerimizden bilgi alınması için yapılan tüm izin taleplerini yerine getirebiliriz.
EN Whether you require figures, tables, illustrations, or abstracts, we can fulfil any permission requests for information excerpts from our journal articles.
터키어 | 영어 |
---|---|
olan | whether |
tablolar | tables |
dergi | journal |
bilgi | information |
tüm | any |
izin | permission |
TR Kalıntılar, Şehir Savunma Duvarı ve Şehir Planı Karasu?dan Aphrodisias?a yaklaşırken göreceğiniz ilk şey Aphrodithe?in arkasında güçlendirici sütunları ile şehir duvarlarıdır
EN When you approach to the Aphrodisias from ruins, the City Defense Walls and City Plan Karasu, you can see the city’s walls with reinforcing pillars firstly
터키어 | 영어 |
---|---|
savunma | defense |
planı | plan |
aphrodisias | aphrodisias |
şehir | city |
터키어 | 영어 |
---|---|
anonimleştirici | anonymizer |
en | most |
şey | things |
hız | speed |
dns | dns |
TR OpenPGP anahtarlarını kolayca oluşturun, içe aktarın, yayınlayın ve yönetin. Yüklenecek bir şey yok. Tam kontrol ve tam özgürlük sunuyoruz.
EN Create, import, publish and manage OpenPGP keys easily. Nothing to install. We offer full control and total freedom.
터키어 | 영어 |
---|---|
oluşturun | create |
şey | nothing |
tam | full |
özgürlük | freedom |
TR Hizmetin mükemmel olduğunu garanti edemeyiz - hiçbir şey
EN We cannot guarantee that the Service is perfect - nothing ever is
터키어 | 영어 |
---|---|
mükemmel | perfect |
olduğunu | is |
garanti | guarantee |
TR Websitenizi daha akıcı, sağlıklı ve yüksek performanslı yapmak için gereken her şey.
EN Everything you need to make your website smoother, healthier, and high-performing.
터키어 | 영어 |
---|---|
sağlıklı | healthier |
yüksek | high |
TR Bu altı bölüm, SEO bilgisi konusunda güçlü bir temel oluşturmak ve Google’da daha üstlerde sıralanmaya başlamak için ihtiyacınız olan tek şey
EN These six chapters are all you need to build a strong foundation of SEO knowledge and start ranking higher in Google
터키어 | 영어 |
---|---|
seo | seo |
bilgisi | knowledge |
güçlü | strong |
temel | foundation |
başlamak | start |
şey | all |
TR Daha önce SEO hakkında herhangi bir şey okuduysanız, endüstri jargonu kullanımının yaygın olduğunu bilirsiniz. Ancak şimdilik işleri basit tutmak için bilmeniz gereken birkaç anahtar terim ve kavram var.
EN If you've read anything about SEO before, you'll know there's lots of industry jargon. But to keep things simple for now, here are a few key terms and concepts you should know.
터키어 | 영어 |
---|---|
seo | seo |
endüstri | industry |
basit | simple |
anahtar | key |
TR Bu videodan oldukça fazla şey öğrendim! Ahrefs ve Sam’e bu harika ve değer yüklü video için çok teşekkür ederim!
EN I have learned so many things from this video! Thank you so much Ahrefs and Sam for this amazing and value-loaded video!
터키어 | 영어 |
---|---|
şey | things |
ahrefs | ahrefs |
sam | sam |
harika | amazing |
değer | value |
video | video |
TR <strong>Teknik problemler:</strong> Sayfalarınızın arama motorlarında görünüp sıralanmasının önüne geçen bir şey olup olmadığı.
EN <strong>Technical problems:</strong> If anything’s stopping your pages from appearing and ranking in search engines.
터키어 | 영어 |
---|---|
strong | strong |
teknik | technical |
arama | search |
olup | if |
motorları | engines |
TR Yalnızca Ahrefs’in Yapabildiği 8 Şey
EN 8 Things That Only Ahrefs Can Do
터키어 | 영어 |
---|---|
yalnızca | only |
ahrefs | ahrefs |
TR Her hafta yeni bir şey öğren:
EN Learn something new every week:
터키어 | 영어 |
---|---|
hafta | week |
TR Elimizde Hatıralar Dışında Hiçbir Şey Kalmadı
EN When There is Bread and Butter…
터키어 | 영어 |
---|---|
bir | and |
TR Sıralamanızı yükseltmek için ihtiyacınız olan her şey tek bir platformda
EN All you need to increase your rankings all on one platform
터키어 | 영어 |
---|---|
platformda | platform |
TR Web sitesi anahtar kelime performansını düzenli olarak izleyin, büyümeye yol açan eylemleri tespit edin ve kritik bir şey olduğunda bundan ilk haberdar olan siz olun.
EN Track website keyword rankings regularly, find out what of your actions led to growth and be the first to know when something critical happens.
터키어 | 영어 |
---|---|
eylemleri | actions |
kritik | critical |
siz | your |
TR Web sitenize kritik bir şey olduğunda anında uyarı alın.
EN Get instant alerts when something critical happens to your website.
터키어 | 영어 |
---|---|
web | website |
kritik | critical |
olduğunda | when |
anında | instant |
alın | get |
터키어 | 영어 |
---|---|
e-posta | |
barındırma | hosting |
diğer | more |
kolayca | simple |
터키어 | 영어 |
---|---|
bir | of |
터키어 | 영어 |
---|---|
etkinlik | activity |
kullandığınız | you use |
yaptığınız | you do |
TR SEO ve dijital pazarlamada on yılı aşkın pratik deneyimiyle, onu mükemmel şekilde optimize edilmiş ve ölçeklenebilir süreçlerden daha fazla heyecanlandıran hiçbir şey yoktur.
EN With over a decade of practical experience in SEO and digital marketing, there's nothing that excites him more than perfectly optimized and scalable processes.
터키어 | 영어 |
---|---|
pratik | practical |
mükemmel | perfectly |
ölçeklenebilir | scalable |
ın | of |
터키어 | 영어 |
---|---|
standart | standard |
şey | what |
özel | custom |
çözüm | solution |
TR Her şey için, binlerce adım-adım kılavuz
EN Thousands more step-by-step guides for every thing
터키어 | 영어 |
---|---|
binlerce | thousands |
kılavuz | guides |
TR Tamir edilemeyecek hiçbir şey üretilmemelidir.
EN Nothing should be made that can't be fixed.
TR Her yıl milyonlarca cihaz kullanım ömrünün sonuna geliyor. Onları geri dönüştürmek sandığın kadar etkili bir şey değil.
EN Millions of gadgets reach the end of their life every year. Recycling them isn’t nearly as effective as you’d think.
터키어 | 영어 |
---|---|
yıl | year |
etkili | effective |
TR Elektroniklerimizin çevresel etkisini azaltmak için elimizden gelen en iyi şey, onları mümkün olduğunca uzun süre kullanmaktır.
EN The best shot we have at reducing the environmental impact of our electronics is to keep them around for as long as possible.
터키어 | 영어 |
---|---|
çevresel | environmental |
etkisini | impact |
azaltmak | reducing |
mümkün | possible |
uzun | long |
TR Bu, çöplüklerde ve bir geri dönüştürücünün öğütücüsünde daha az şey olacak anlamına gelir.
EN That means less stuff in landfills and less things in a recycler’s shredder.
터키어 | 영어 |
---|---|
şey | things |
anlamına | means |
터키어 | 영어 |
---|---|
barındırma | hosting |
böylece | so |
터키어 | 영어 |
---|---|
başarılı | successful |
mağaza | store |
planı | plan |
터키어 | 영어 |
---|---|
web | website |
günlük | daily |
diğer | other |
tarar | scans |
bu | this |
sistemi | system |
50 번역 중 50 표시 중