EN You'll never stuck with obstacles, because our support will answer any questions very fast. Don't worry about the things you don't understand now, because we can help.
英語 の "things you don t" は、次の トルコ語 単語/フレーズに翻訳できます。
EN You'll never stuck with obstacles, because our support will answer any questions very fast. Don't worry about the things you don't understand now, because we can help.
TR Asla engellere takılmayacaksınız çünkü desteğimiz her soruyu çok hızlı bir şekilde cevaplayacaktır. Şimdi anlamadığınız şeyler için endişelenmeyin, çünkü yardım edebiliriz.
英語 | トルコ語 |
---|---|
things | şeyler |
can | edebiliriz |
never | asla |
fast | hızlı |
help | yardım |
the | şekilde |
EN TAKE CONTRARY ACTION – When you don’t want to go to a meeting, run to one; When you don’t want to pick up the phone, call someone; When you don’t want to pray?
TR KARŞI EYLEM YAPIN – Bir toplantıya gitmek istemiyorsanız, bir toplantıya koşun; Telefonu açmak istemediğinizde, birini arayın; Namaz kılmak istemeyince...
EN Instead of paying extra for things that you don’t need, you can use our tiered pricing scheme to ensure that you’re getting exactly what you want out of our SEO site audit tool
TR İhtiyacınız olmayan şeyler için fazladan ödeme yapmak yerine, SEO site denetim aracımızdan tam olarak istediğinizi aldığınızdan emin olmak için katmanlı fiyatlandırma planımızı kullanabilirsiniz
英語 | トルコ語 |
---|---|
pricing | fiyatlandırma |
seo | seo |
audit | denetim |
tool | aracı |
things | şeyler |
paying | ödeme |
site | site |
you can use | kullanabilirsiniz |
exactly | tam olarak |
that | tam |
of | in |
getting | için |
EN Higher Power, grant us the serenity to accept the things we cannot change, the courage to change the things we can, and the wisdom to know the difference.
TR Yüce Güç, bize değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabul etmek için dinginlik, değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirmek için cesaret ve aradaki farkı bilmek için bilgelik ver.
英語 | トルコ語 |
---|---|
things | şeyleri |
and | ve |
power | güç |
difference | fark |
the | kabul |
us | bize |
to know | bilmek |
to change | değiştirmek |
EN These could be hard days. But looking back, I can see that there has never been a single instance in which prioritizing recovery made things worse. Every single time, things got better.
TR Bunlar zor günler olabilir. Ancak geriye dönüp baktığımda, iyileşmeye öncelik vermenin işleri daha da kötüleştirdiği tek bir örnek olmadığını görebiliyorum. Her seferinde işler daha iyiye gitti.
英語 | トルコ語 |
---|---|
hard | zor |
days | günler |
time | seferinde |
in | da |
be | olabilir |
but | ancak |
there | daha |
a | bir |
every | her |
EN If you've signed up, then you've already agreed to abide by these rules. Don't ignore them. Instead, help us to create a collaborative environment where all traders are welcome. Let's build, not break things, people.
TR Kaydolduysanız, bu kurallara uymayı zaten kabul etmiş olursunuz. Onları göz ardı etmeyin. Bunun yerine, tüm işlemcilerin hoş karşılandığı ortak bir çalışma ortamı oluşturmamıza yardımcı olun. İnşa edelim, kırmayalım arkadaşlar.
英語 | トルコ語 |
---|---|
agreed | kabul |
collaborative | ortak |
these | bu |
environment | ortamı |
instead | bunun yerine |
help | yardımcı |
all | tüm |
EN If you've signed up, then you've already agreed to abide by these rules. Don't ignore them. Instead, help us to create a collaborative environment where all traders are welcome. Let's build, not break things, people.
TR Kaydolduysanız, bu kurallara uymayı zaten kabul etmiş olursunuz. Onları göz ardı etmeyin. Bunun yerine, tüm işlemcilerin hoş karşılandığı ortak bir çalışma ortamı oluşturmamıza yardımcı olun. İnşa edelim, kırmayalım arkadaşlar.
英語 | トルコ語 |
---|---|
agreed | kabul |
collaborative | ortak |
these | bu |
environment | ortamı |
instead | bunun yerine |
help | yardımcı |
all | tüm |
EN If you've signed up, then you've already agreed to abide by these rules. Don't ignore them. Instead, help us to create a collaborative environment where all traders are welcome. Let's build, not break things, people.
TR Kaydolduysanız, bu kurallara uymayı zaten kabul etmiş olursunuz. Onları göz ardı etmeyin. Bunun yerine, tüm işlemcilerin hoş karşılandığı ortak bir çalışma ortamı oluşturmamıza yardımcı olun. İnşa edelim, kırmayalım arkadaşlar.
英語 | トルコ語 |
---|---|
agreed | kabul |
collaborative | ortak |
these | bu |
environment | ortamı |
instead | bunun yerine |
help | yardımcı |
all | tüm |
EN If you've signed up, then you've already agreed to abide by these rules. Don't ignore them. Instead, help us to create a collaborative environment where all traders are welcome. Let's build, not break things, people.
TR Kaydolduysanız, bu kurallara uymayı zaten kabul etmiş olursunuz. Onları göz ardı etmeyin. Bunun yerine, tüm işlemcilerin hoş karşılandığı ortak bir çalışma ortamı oluşturmamıza yardımcı olun. İnşa edelim, kırmayalım arkadaşlar.
英語 | トルコ語 |
---|---|
agreed | kabul |
collaborative | ortak |
these | bu |
environment | ortamı |
instead | bunun yerine |
help | yardımcı |
all | tüm |
EN If you've signed up, then you've already agreed to abide by these rules. Don't ignore them. Instead, help us to create a collaborative environment where all traders are welcome. Let's build, not break things, people.
TR Kaydolduysanız, bu kurallara uymayı zaten kabul etmiş olursunuz. Onları göz ardı etmeyin. Bunun yerine, tüm işlemcilerin hoş karşılandığı ortak bir çalışma ortamı oluşturmamıza yardımcı olun. İnşa edelim, kırmayalım arkadaşlar.
英語 | トルコ語 |
---|---|
agreed | kabul |
collaborative | ortak |
these | bu |
environment | ortamı |
instead | bunun yerine |
help | yardımcı |
all | tüm |
EN If you've signed up, then you've already agreed to abide by these rules. Don't ignore them. Instead, help us to create a collaborative environment where all traders are welcome. Let's build, not break things, people.
TR Kaydolduysanız, bu kurallara uymayı zaten kabul etmiş olursunuz. Onları göz ardı etmeyin. Bunun yerine, tüm işlemcilerin hoş karşılandığı ortak bir çalışma ortamı oluşturmamıza yardımcı olun. İnşa edelim, kırmayalım arkadaşlar.
英語 | トルコ語 |
---|---|
agreed | kabul |
collaborative | ortak |
these | bu |
environment | ortamı |
instead | bunun yerine |
help | yardımcı |
all | tüm |
EN If you've signed up, then you've already agreed to abide by these rules. Don't ignore them. Instead, help us to create a collaborative environment where all traders are welcome. Let's build, not break things, people.
TR Kaydolduysanız, bu kurallara uymayı zaten kabul etmiş olursunuz. Onları göz ardı etmeyin. Bunun yerine, tüm işlemcilerin hoş karşılandığı ortak bir çalışma ortamı oluşturmamıza yardımcı olun. İnşa edelim, kırmayalım arkadaşlar.
英語 | トルコ語 |
---|---|
agreed | kabul |
collaborative | ortak |
these | bu |
environment | ortamı |
instead | bunun yerine |
help | yardımcı |
all | tüm |
EN If you've signed up, then you've already agreed to abide by these rules. Don't ignore them. Instead, help us to create a collaborative environment where all traders are welcome. Let's build, not break things, people.
TR Kaydolduysanız, bu kurallara uymayı zaten kabul etmiş olursunuz. Onları göz ardı etmeyin. Bunun yerine, tüm işlemcilerin hoş karşılandığı ortak bir çalışma ortamı oluşturmamıza yardımcı olun. İnşa edelim, kırmayalım arkadaşlar.
英語 | トルコ語 |
---|---|
agreed | kabul |
collaborative | ortak |
these | bu |
environment | ortamı |
instead | bunun yerine |
help | yardımcı |
all | tüm |
EN It's easier to learn something if you don't get worked up about things
TR Kendini kasmayanlar, Almancayı daha kolay öğreniyorlar
英語 | トルコ語 |
---|---|
to | daha |
easier | daha kolay |
EN Compared to producing things like videos, you don’t need much aside from accurate research and sources to make the most of blog posts
TR Video gibi şeyler üretmeye kıyasla, doğru bir şekilde üretmekten başka pek bir şeye ihtiyacınız yok Blog yazılarından en iyi şekilde yararlanmak için araştırma ve kaynaklar
英語 | トルコ語 |
---|---|
compared | kıyasla |
videos | video |
research | araştırma |
blog | blog |
things | şeyler |
need | ihtiyacınız |
most | en |
and | ve |
to | için |
of | in |
the | başka |
EN Don’t waste your brain on busywork: 3 things you need to do instead
TR Bir şirket nasıl büyür: 100 çalışana ulaşma hikayemiz
英語 | トルコ語 |
---|---|
to | nasıl |
英語 | トルコ語 |
---|---|
app | app |
powerful | güçlü |
form | form |
register | kayıt |
and | ve |
to | görmek |
a | bir |
have | gerek |
EN Typically German? These nine things really don’t go down very well in Germany. A tongue-in-cheek warning.
TR Sırf ihracat değil... Almanya’nın ekonomik gücü için önemli yedi etkeni açıklıyoruz.
英語 | トルコ語 |
---|---|
a | a |
down | için |
EN Typically German? These nine things really don’t go down very well in Germany. A tongue-in-cheek warning.
TR Sırf ihracat değil... Almanya’nın ekonomik gücü için önemli yedi etkeni açıklıyoruz.
英語 | トルコ語 |
---|---|
a | a |
down | için |
EN The media don’t report enough about structural discrimination – or about things that work well in daily interaction. One-sided reporting strengthens prejudices.
TR Medya yapısal ayrımcılık ya da gündelik yaşamda bir aradalığın olumlu örnekleri medyada yeterince yer bulmuyor. Tek yönlü haberler ön yarıların kemikleşmesine yol açıyor.
英語 | トルコ語 |
---|---|
structural | yapısal |
discrimination | ayrımcılık |
enough | yeterince |
media | medya |
in | da |
EN This keeps things legible and ensures that words don’t get cut off in the middle
TR Bu, her şeyin okunaklı olmasını ve kelimelerin ortadan kesilmemesini sağlar
英語 | トルコ語 |
---|---|
ensures | sağlar |
that | her |
this | bu |
and | ve |
英語 | トルコ語 |
---|---|
with us | bizimle |
if | eğer |
to | lütfen |
touch | iletişime |
英語 | トルコ語 |
---|---|
information | bilgileri |
EN Don't upload content that you don't own
TR Size ait olmayan içeriği yüklemeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
content | içeriği |
you | size |
EN Nothing’s as easy as sticking your foot in it when you’re abroad. But don’t worry. Here the do's and don’ts.
TR Yenilikçi, uluslararası, küresel çapta ağın parçası: Alman üniversitelerinin başarısındaki beş etken.
英語 | トルコ語 |
---|---|
the | alman |
in | beş |
EN Reserve a seat for your comfort and peace of mind. Don't leave it until the last minute. If you have a Premium ticket, please don’t forget that your fare includes a free “seat selection".
TR Daha fazla konfor için koltuğunu seçebilirsin. Son dakikaya bırakma, aklında kalmasın. Premium biletin varsa, tarifene bağlı olarak koltuk seçimini ücretsiz yapabilirsin.
英語 | トルコ語 |
---|---|
comfort | konfor |
last | son |
premium | premium |
seat | koltuk |
free | ücretsiz |
if | varsa |
for | için |
the | fazla |
EN Nothing’s as easy as sticking your foot in it when you’re abroad. But don’t worry. Here the do's and don’ts.
TR Yenilikçi, uluslararası, küresel çapta ağın parçası: Alman üniversitelerinin başarısındaki beş etken.
英語 | トルコ語 |
---|---|
the | alman |
in | beş |
英語 | トルコ語 |
---|---|
information | bilgileri |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
EN If you don’t have proof that each recipient opted in for your emails or text messages (as applicable), don’t import them into any lists in the Services
TR Her bir alıcının e-postalarınızı ya da kısa mesajlarınızı almayı onayladığına dair kanıtınız yoksa (geçerli durumlarda) bu kişileri Hizmetler kapsamında herhangi bir listeye dahil etmeyin
英語 | トルコ語 |
---|---|
text | dahil |
applicable | geçerli |
services | hizmetler |
in | da |
or | yoksa |
messages | mesajlar |
have | bu |
any | herhangi |
英語 | トルコ語 |
---|---|
copyright | telif |
permission | izin |
websites | internet |
in | da |
content | içeriği |
including | dahil |
third | üçüncü |
respect | saygı |
links | bağlantılar |
EN We don't inspect your online activities and don't maintain any record of them.
TR Çevrimiçi aktivitelerinizi incelemiyoruz ve onların kaydını tutmuyoruz.
英語 | トルコ語 |
---|---|
record | kaydını |
them | onları |
and | ve |
EN We don't hang on the scores, we don't count how many countries we've traveled unless someone asks
TR Skorlara takılmıyoruz, birileri sormadıkça kaç ülke gezdik diye hiç saymıyoruz
英語 | トルコ語 |
---|---|
how many | kaç |
countries | ülke |
EN We don't hang on the scores, we don't count how many countries we've traveled unless someone asks
TR Skorlara takılmıyoruz, birileri sormadıkça kaç ülke gezdik diye hiç saymıyoruz
英語 | トルコ語 |
---|---|
how many | kaç |
countries | ülke |
EN Ten out of 294 rural districts, however, don’t benefit from the emigration of the 30 to 50-year-old age group; almost all of these don’t have a big city nearby.
TR Öte yandan 294 kazanın sadece 10’u, 30 ila 50 yaş grubundakilerden yarar sağlamıyor, zira buraların hemen hepsinin yakınlarında büyük kentler yok.
英語 | トルコ語 |
---|---|
almost | hemen |
big | büyük |
age | yaş |
to | ila |
all | ya |
the | sadece |
EN We don't inspect your online activities and don't maintain any record of them.
TR Çevrimiçi aktivitelerinizi incelemiyoruz ve onların kaydını tutmuyoruz.
英語 | トルコ語 |
---|---|
record | kaydını |
them | onları |
and | ve |
英語 | トルコ語 |
---|---|
copyright | telif |
permission | izin |
websites | internet |
in | da |
content | içeriği |
including | dahil |
third | üçüncü |
respect | saygı |
links | bağlantılar |
EN “I don’t have a website and I don’t know where to start”
TR “Web sitem yok ve işe nereden başlayacağımı bilmiyorum”
EN Don’t cheat. Our games are meant to be played outside on mobile devices and create adventures in the real world. Don’t deny yourself or someone else a fair gameplay experience by cheating.
TR Hile yapmayın. Oyunlarımız dışarı çıkıp mobil cihazlarda oynamanız ve gerçek dünyada macera yaşayabilmeniz için tasarlanmıştır. Hile yaparak kendinizi ve diğer oyuncuları adil bir oyun deneyiminden mahrum etmeyin.
英語 | トルコ語 |
---|---|
mobile | mobil |
devices | cihazlarda |
real | gerçek |
world | dünyada |
fair | adil |
by | yaparak |
and | ve |
games | oyunlar |
yourself | bir |
a | oyun |
to | için |
50翻訳の50を表示しています