EN Yes, you can modify the priority tier for an instance at any time. Simply modifying priority tiers will not trigger a failover.
EN Yes, you can modify the priority tier for an instance at any time. Simply modifying priority tiers will not trigger a failover.
TR Evet, bir bulut sunucusunun öncelik katmanını dilediğiniz zaman değiştirebilirsiniz. Yalnızca öncelik katmanlarının değiştirilmesi bir yük devretme işlemi tetiklemez.
英語 | トルコ語 |
---|---|
time | zaman |
priority | öncelik |
at | de |
yes | evet |
EN However, if the higher priority replicas on the cluster are unhealthy or unavailable for some reason, then Amazon RDS will promote the lower priority replica.
TR Bununla birlikte, kümedeki daha yüksek önceliğe sahip replikalar herhangi bir nedenden dolayı iyi durumda değilse veya bunlara erişilemiyorsa Amazon RDS düşük öncelikli replikayı yükseltir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
amazon | amazon |
rds | rds |
lower | düşük |
priority | öncelikli |
higher | daha yüksek |
some | de |
or | veya |
however | bir |
on | yüksek |
are | sahip |
the | durumda |
EN Priority for this waiver program will be given to applications by authors from countries eligible for the Research4Life program.
TR Bu feragat programında, Research4Life programına katılmaya uygun ülkelerin yazarların başvurularına öncelik verilecektir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
waiver | feragat |
this | bu |
countries | ülkelerin |
priority | öncelik |
eligible | uygun |
program | programı |
applications | başvurular |
authors | yazarlar |
EN Priority is given to the organizations that have not previously benefited from funding
TR Öncelik, fondan daha önce yararlanmamış kurumlara verilir
英語 | トルコ語 |
---|---|
previously | daha önce |
the | önce |
to | daha |
EN Priority for this waiver program will be given to applications by authors from countries eligible for the Research4Life program.
TR Bu feragat programında, Research4Life programına katılmaya uygun ülkelerin yazarların başvurularına öncelik verilecektir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
waiver | feragat |
this | bu |
countries | ülkelerin |
priority | öncelik |
eligible | uygun |
program | programı |
applications | başvurular |
authors | yazarlar |
EN Priority is given to the organizations that have not previously benefited from funding
TR Öncelik, fondan daha önce yararlanmamış kurumlara verilir
英語 | トルコ語 |
---|---|
previously | daha önce |
the | önce |
to | daha |
EN Cooperation with China, one of the world’s largest consumers of energy, is given particular priority
TR Yeryüzünün en büyük enerji tüketicilerinden biri olan Çin’le yürütülen işbirliğinin özel bir önemi var
英語 | トルコ語 |
---|---|
energy | enerji |
is | olan |
EN Directly after the site visit, a report will be uploaded into a client information system, which offers a round-the-clock status of supply audits, reports and the time given to work out action plans for given non-conformities.
TR Saha ziyaretinin hemen sonrasında müşteri bilgi sistemine tedarik denetimlerinin kesintisiz durumu, incelemeler ve ilgili uyumsuzluklara yönelik eylem planlarının oluşturulması için tanınan süre hakkında bilgi veren bir rapor yüklenir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
client | müşteri |
system | sistemine |
supply | tedarik |
action | eylem |
information | bilgi |
time | süre |
report | rapor |
and | ve |
status | durumu |
plans | planları |
a | bir |
be | hemen |
to | hakkında |
EN More specifically, given the average time T between mined blocks and a difficulty D, the estimated hash rate per second H is given by the formula
TR Kazınan bloklar arasındaki ortalama süre T, zorluk D ise, saniye başına tahmini işlemci gücü, yani H değeri
英語 | トルコ語 |
---|---|
time | süre |
blocks | bloklar |
difficulty | zorluk |
estimated | tahmini |
t | t |
average | ortalama |
second | saniye |
per | başına |
more | de |
the | ise |
EN Directly after the site visit, a report will be uploaded into a client information system, which offers a round-the-clock status of supply audits, reports and the time given to work out action plans for given non-conformities.
TR Saha ziyaretinin hemen sonrasında müşteri bilgi sistemine tedarik denetimlerinin kesintisiz durumu, incelemeler ve ilgili uyumsuzluklara yönelik eylem planlarının oluşturulması için tanınan süre hakkında bilgi veren bir rapor yüklenir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
client | müşteri |
system | sistemine |
supply | tedarik |
action | eylem |
information | bilgi |
time | süre |
report | rapor |
and | ve |
status | durumu |
plans | planları |
a | bir |
be | hemen |
to | hakkında |
EN More specifically, given the average time T between mined blocks and a difficulty D, the estimated hash rate per second H is given by the formula
TR Kazınan bloklar arasındaki ortalama süre T, zorluk D ise, saniye başına tahmini işlemci gücü, yani H değeri
英語 | トルコ語 |
---|---|
time | süre |
blocks | bloklar |
difficulty | zorluk |
estimated | tahmini |
t | t |
average | ortalama |
second | saniye |
per | başına |
more | de |
the | ise |
英語 | トルコ語 |
---|---|
technical | teknik |
service | hizmet |
EN Open at all times and available to all users. Paying users get priority support.
TR Tüm kullanıcılar için her zaman açık ve kullanılabilir. Ücretli kullanıcılar öncelikli destek alır.
英語 | トルコ語 |
---|---|
times | zaman |
get | al |
support | destek |
priority | öncelikli |
open | açık |
and | ve |
available | kullanılabilir |
all | tüm |
users | kullanıcılar |
EN Your protection is more than just our priority. It’s our passion.
TR Korunmanız sadece önceliğimiz değil, tutkumuz.
英語 | トルコ語 |
---|---|
your | değil |
our | de |
just | sadece |
EN Your satisfaction is our top priority, and we’re so confident that you’ll be pleased with our services:
TR Memnuniyetiniz en büyük önceliğimiz ve hizmetlerimizden memnun kalacağınızdan eminiz:
英語 | トルコ語 |
---|---|
top | en |
and | ve |
EN B2Trader is B2Broker's state-of-the art matching engine which delivers price-time priority matching algorithms, implied matching and quotes for exchanges and dark pools
TR B2Trader, B2Broker'ın fiyat-zaman öncelikli eşleştirme algoritmalarını sunan, eşleştirme yapan ve exchange ve karanlık havuzlar için teklifler hazırlayan son teknoloji eşleştirme motorudur
英語 | トルコ語 |
---|---|
matching | eşleştirme |
algorithms | algoritmaları |
pools | havuzlar |
priority | öncelikli |
and | ve |
for | için |
英語 | トルコ語 |
---|---|
sonix | sonix |
confidential | gizli |
automated | otomatik |
no | hiçbir |
human | insan |
has | hiç |
your data | verileriniz |
security | güvenlik |
completely | tamamen |
all | tüm |
and | ve |
with | ile |
英語 | トルコ語 |
---|---|
app | app |
provide | sağlayan |
capacity | kapasite |
support | destek |
features | özelliklerini |
paid | ücretli |
free | ücretsiz |
all | tüm |
you can use | kullanabilirsiniz |
and | ve |
of | olarak |
EN SGC SuperCerts is best suited for sites that give high priority to the protection of information transfer between site users and the website organization such as financial, personal and e-commerce data
TR SGC SuperCerts, site kullanıcıları ile mali, kişisel ve e-ticaret verileri gibi web sitesi organizasyonu arasındaki bilgi aktarımının korunmasına yüksek öncelik verilen siteler için en uygunudur
英語 | トルコ語 |
---|---|
protection | korunması |
financial | mali |
priority | öncelik |
and | ve |
best | en |
high | yüksek |
site | site |
users | kullanıcıları |
give | için |
information | bilgi |
personal | kişisel |
data | verileri |
sites | siteler |
of | in |
between | arasındaki |
EN High level authentication is not a priority
TR Yüksek düzeyde kimlik doğrulama bir öncelik değildir
英語 | トルコ語 |
---|---|
priority | öncelik |
high | yüksek |
level | düzeyde |
a | bir |
not | değildir |
authentication | kimlik doğrulama |
EN HD exports have a higher priority in the queue.
TR HD kalitesinde dışa aktarmalar bu kuyrukta önceliğe sahiptir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
hd | hd |
a | a |
have | bu |
EN The health, safety and well-being of our staff, guests and partners remains our top priority as the World goes through this unprecedented crisis.
TR Dünya daha önce görülmemiş böylesi krizden geçerken çalışanlarımızın, misafirlerimizin ve ortaklarımızın sağlığı, güvenliği ve esenliği en yüksek önceliğimiz olmayı sürdürmektedir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
of | ın |
world | dünya |
health | sağlığı |
safety | güvenliği |
top | en |
well | yüksek |
the | önce |
and | ve |
EN Try new things.Embrace an alternative way of travelling where wellbeing of the mind, body and soul are your top priority
TR Yeni şeyler deneyin.Zihin, vücut ve ruh sağlığının en büyük önceliğiniz olduğu alternatif seyahatleri kucaklayın
英語 | トルコ語 |
---|---|
try | deneyin |
new | yeni |
alternative | alternatif |
mind | zihin |
body | vücut |
things | şeyler |
top | en |
and | ve |
of | nın |
EN As a priority whilst the account restructuring was underway, we conducted a detailed bid-optimization, changing bids location-based, audience and device-based.
TR Hesabın yeniden yapılandırması devam ederken; teklifleri lokasyon, hedef kitle ve cihaz bazlı olarak değerlendirerek ayrıntılı bir teklif optimizasyonu yaptık.
英語 | トルコ語 |
---|---|
audience | kitle |
device | cihaz |
detailed | ayrıntılı |
optimization | optimizasyonu |
and | ve |
based | bazlı |
account | hesabı |
as | ederken |
a | bir |
EN Knowledge for identifying priority conservation areas, establishing effective and resilient ecological networks, enhancing species-based protection and preserving genetic diversity
TR Öncelikli koruma alanlarını belirleme, etkili ekolojik ağlar kurma, türe dayalı korumayı geliştirme ve genetik çeşitliliği koruma bilgisi,
英語 | トルコ語 |
---|---|
effective | etkili |
ecological | ekolojik |
networks | ağlar |
based | dayalı |
diversity | çeşitliliği |
and | ve |
protection | koruma |
areas | alanlarını |
EN This year's priority will be health and will mobilise volunteers to work on projects addressing health challenges, including the impact of the COVID-19 pandemic, and recovery.
TR Bu yılın öncelik sağlık olacak ve gönüllüleri COVID-19 salgınının etkisi ve bu etkinin azaltılması dahil olmak üzere sağlık sorunlarını ele alan projelerde çalışmak üzere destekleyecektir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
years | yıl |
health | sağlık |
impact | etkisi |
pandemic | salgın |
priority | öncelik |
and | ve |
this | bu |
including | dahil |
to | olmak |
work | çalışmak |
of | alan |
EN Development of advocacy, campaign, research, training, and lobbying activities in its priority target areas in order to make the voice of civil society heard in decision-making processes.
TR Sivil toplumun kendi dışındaki karar alma süreçlerinde söz sahibi olması için, kendi öncelik alanları içinde savunuculuk, kampanya, araştırma, eğitim ve lobi çalışmaları yürütmenin geliştirilmesidir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
advocacy | savunuculuk |
campaign | kampanya |
civil | sivil |
society | toplumun |
priority | öncelik |
research | araştırma |
training | eğitim |
and | ve |
activities | çalışmaları |
areas | alanları |
of | in |
in | içinde |
to | için |
decision-making | karar |
EN The Canada Fund provides grants to Civil Society Organizations, community-based organizations and communities that are in line with the political goals of the Government of Canada and address their priority areas of work
TR Kanada Fonu, Kanada Hükümeti’nin siyasal amaçlarıyla bağdaşan ve öncelikli çalışma alanlarına hitap eden sivil toplum örgütlerine, toplum temelli örgütlere ve toplululuklara hibe yardımı yapar
英語 | トルコ語 |
---|---|
canada | kanada |
civil | sivil |
priority | öncelikli |
based | temelli |
to | yapar |
in | da |
society | toplum |
work | çalışma |
and | ve |
EN At the same time, organizations working in regions or sectors that are not funded by other institutions take priority.
TR Aynı zamanda, diğer kurumlar tarafından fon sağlanmayan bölge ya da sektörlerde çalışan kurumlar öncelik kazanır.
英語 | トルコ語 |
---|---|
time | zamanda |
other | diğer |
priority | öncelik |
in | da |
by | tarafından |
the | aynı |
EN 12.1.1. Number of countries with sustainable consumption and production (SCP) national action plans or SCP mainstreamed as a priority or a target into national policies
TR 12.1.1. Bir öncelik ya da ulusal politikalardaki bir hedef olarak sürdürülebilir tüketim ve üretimi (SCP) yaygınlaştıran ya da sürdürülebilir tüketim ve üretim SCP - Ulusal Eylem Planları'na sahip ülke sayısı
英語 | トルコ語 |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
consumption | tüketim |
national | ulusal |
action | eylem |
target | hedef |
priority | öncelik |
countries | ülke |
production | üretimi |
and | ve |
plans | planları |
a | bir |
EN SGC SuperCerts is best suited for sites that give high priority to the protection of information transfer between site users and the website organization such as financial, personal and e-commerce data
TR SGC SuperCerts, site kullanıcıları ile mali, kişisel ve e-ticaret verileri gibi web sitesi organizasyonu arasındaki bilgi aktarımının korunmasına yüksek öncelik verilen siteler için en uygunudur
英語 | トルコ語 |
---|---|
protection | korunması |
financial | mali |
priority | öncelik |
and | ve |
best | en |
high | yüksek |
site | site |
users | kullanıcıları |
give | için |
information | bilgi |
personal | kişisel |
data | verileri |
sites | siteler |
of | in |
between | arasındaki |
EN High level authentication is not a priority
TR Yüksek düzeyde kimlik doğrulama bir öncelik değildir
英語 | トルコ語 |
---|---|
priority | öncelik |
high | yüksek |
level | düzeyde |
a | bir |
not | değildir |
authentication | kimlik doğrulama |
EN The priority areas of the grant programme are:
TR Hibe programının öncelikli alanları şunlardır:
英語 | トルコ語 |
---|---|
grant | hibe |
priority | öncelikli |
areas | alanları |
of | nın |
EN Knowledge for identifying priority conservation areas, establishing effective and resilient ecological networks, enhancing species-based protection and preserving genetic diversity
TR Öncelikli koruma alanlarını belirleme, etkili ekolojik ağlar kurma, türe dayalı korumayı geliştirme ve genetik çeşitliliği koruma bilgisi,
英語 | トルコ語 |
---|---|
effective | etkili |
ecological | ekolojik |
networks | ağlar |
based | dayalı |
diversity | çeşitliliği |
and | ve |
protection | koruma |
areas | alanlarını |
EN This year's priority will be health and will mobilise volunteers to work on projects addressing health challenges, including the impact of the COVID-19 pandemic, and recovery.
TR Bu yılın öncelik sağlık olacak ve gönüllüleri COVID-19 salgınının etkisi ve bu etkinin azaltılması dahil olmak üzere sağlık sorunlarını ele alan projelerde çalışmak üzere destekleyecektir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
years | yıl |
health | sağlık |
impact | etkisi |
pandemic | salgın |
priority | öncelik |
and | ve |
this | bu |
including | dahil |
to | olmak |
work | çalışmak |
of | alan |
EN Development of advocacy, campaign, research, training, and lobbying activities in its priority target areas in order to make the voice of civil society heard in decision-making processes.
TR Sivil toplumun kendi dışındaki karar alma süreçlerinde söz sahibi olması için, kendi öncelik alanları içinde savunuculuk, kampanya, araştırma, eğitim ve lobi çalışmaları yürütmenin geliştirilmesidir.
英語 | トルコ語 |
---|---|
advocacy | savunuculuk |
campaign | kampanya |
civil | sivil |
society | toplumun |
priority | öncelik |
research | araştırma |
training | eğitim |
and | ve |
activities | çalışmaları |
areas | alanları |
of | in |
in | içinde |
to | için |
decision-making | karar |
EN The Canada Fund provides grants to Civil Society Organizations, community-based organizations and communities that are in line with the political goals of the Government of Canada and address their priority areas of work
TR Kanada Fonu, Kanada Hükümeti’nin siyasal amaçlarıyla bağdaşan ve öncelikli çalışma alanlarına hitap eden sivil toplum örgütlerine, toplum temelli örgütlere ve toplululuklara hibe yardımı yapar
英語 | トルコ語 |
---|---|
canada | kanada |
civil | sivil |
priority | öncelikli |
based | temelli |
to | yapar |
in | da |
society | toplum |
work | çalışma |
and | ve |
EN At the same time, organizations working in regions or sectors that are not funded by other institutions take priority.
TR Aynı zamanda, diğer kurumlar tarafından fon sağlanmayan bölge ya da sektörlerde çalışan kurumlar öncelik kazanır.
英語 | トルコ語 |
---|---|
time | zamanda |
other | diğer |
priority | öncelik |
in | da |
by | tarafından |
the | aynı |
EN You can assign a promotion priority tier to each instance on your cluster
TR Kümenizdeki her bir bulut sunucusuna yükseltme öncelik katmanı atayabilirsiniz
英語 | トルコ語 |
---|---|
priority | öncelik |
to | her |
EN If two or more Aurora Replicas share the same priority, then Amazon RDS promotes the replica that is largest in size
TR İki veya daha fazla Aurora Replikası aynı önceliğe sahip olduğunda Amazon RDS, boyutu en büyük olan replikayı birincil konumuna yükseltir
英語 | トルコ語 |
---|---|
aurora | aurora |
amazon | amazon |
rds | rds |
size | boyutu |
or | veya |
share | e |
is | olan |
that | sahip |
the | aynı |
EN If two or more Aurora Replicas share the same priority and size, then Amazon RDS promotes an arbitrary replica in the same promotion tier
TR İki veya daha fazla Aurora Replikası aynı önceliğe ve boyuta sahip olduğunda Amazon RDS, aynı yükseltme katmanında bulunan replikalardan birini rastgele birincil konumuna yükseltir
英語 | トルコ語 |
---|---|
aurora | aurora |
amazon | amazon |
rds | rds |
and | ve |
or | veya |
share | e |
the | aynı |
EN You can assign lower priority tiers to replicas that you don’t want promoted to the primary instance
TR Birincil bulut sunucusu konumuna yükseltilmesini istemediğiniz replikalara daha düşük öncelik katmanları atayabilirsiniz
英語 | トルコ語 |
---|---|
primary | birincil |
priority | öncelik |
lower | düşük |
EN For this reason, Unidef analyses the operational needs of the end user as a priority
TR Bu nedenle Unidef olarak, öncelikle son kullanıcının operasyonel ihtiyaçlarını analiz ediyoruz
英語 | トルコ語 |
---|---|
unidef | unidef |
analyses | analiz |
operational | operasyonel |
a | öncelikle |
this | bu |
user | kullanıcı |
needs | ihtiyaçlarını |
end | son |
for | nedenle |
the | olarak |
EN Our Priority is Customer Demands and Needs
TR Önceliğimiz Müşteri Talep ve İhtiyaçları
英語 | トルコ語 |
---|---|
customer | müşteri |
and | ve |
EN Check out our priority services! Make your journey feel more special starting from the airport.
TR Öncelikli hizmetlerimizden birini seçip havalimanından başlayarak yolculuğun boyunca kendini daha özel hissedebilirsin.
英語 | トルコ語 |
---|---|
airport | havalimanı |
the | özel |
more | daha |
from | boyunca |
EN Merkel’s governments gave the highest priority to transatlantic relations and cultivated the traditionally close relations between Germany and the USA
TR Merkel hükümetleri Atlantik ötesi ilişkilere en büyük önceliği vererek, ABD ve Almanya arasındaki geleneksel sıkı ilişkilere özen gösterdiler
英語 | トルコ語 |
---|---|
highest | en |
and | ve |
traditionally | geleneksel |
germany | almanya |
usa | abd |
between | arasındaki |
EN Climate protection has “top priority”
TR İklimin Korunması “Birinci Önceliğe” Sahip
EN Make internet security the top priority by shielding your personal and financial data.
TR Kişisel ve finansal verilerinizi koruyarak internet güvenliğini bir numaralı önceliğiniz yapın.
英語 | トルコ語 |
---|---|
make | yapın |
internet | internet |
financial | finansal |
security | güvenliğini |
top | bir |
personal | kişisel |
and | ve |
EN Your protection is more than just our priority. It’s our passion.
TR Korunmanız sadece önceliğimiz değil, tutkumuz.
英語 | トルコ語 |
---|---|
your | değil |
our | de |
just | sadece |
EN Your satisfaction is our top priority, and we’re so confident that you’ll be pleased with our services:
TR Memnuniyetiniz en büyük önceliğimiz ve hizmetlerimizden memnun kalacağınızdan eminiz:
英語 | トルコ語 |
---|---|
top | en |
and | ve |
50翻訳の50を表示しています