TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
"bazen bir bireyin" u turski može se prevesti u sljedećih Engleski riječi/izraza:
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
turski | Engleski |
---|---|
olmak | being |
bazen | sometimes |
destek | supporting |
demek | means |
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN The Coronavirus pandemic has made extraordinary measures necessary to deal with unprecedented challenges
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
turski | Engleski |
---|---|
olmak | being |
bazen | sometimes |
destek | supporting |
demek | means |
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
turski | Engleski |
---|---|
olmak | being |
bazen | sometimes |
destek | supporting |
demek | means |
TR Orkestrayla bazen bir hafta içinde birkaç konserimiz olur ya da bazen kısa bir süre olmazdı… Şimdi hiç yok
EN With the band we had several performances each week, or occasionally none
turski | Engleski |
---|---|
hafta | week |
birkaç | several |
TR Bazen kendimi daha gençken ve bağımlılığımdan kurtulmak için güce ihtiyacım olduğunu düşünüyorum ve bazen de muhtemelen sizin gibi bunu okuyan diğer üyeleri düşünüyorum
EN Sometimes I think of myself when I was younger and needed strength to get out of my addiction, and sometimes I think of other members, possibly such as you who are reading this
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
de | out |
üyeleri | members |
TR Fakat bu her bir bireyin Alman toplumu ve toplumsal yaşam için kendi inançları doğrultusunda çalışmasını ve angaje olmasının önünde bir engel teşkil etmez
EN Nevertheless, that does not rule out someone becoming involved in German society and contributing to the life of the community because of their personal faith
turski | Engleski |
---|---|
alman | german |
yaşam | life |
etmez | not |
TR Oy kullanmak için kaydolmak, oy kullanmak ve nüfus sayımında sayılmak dahil olmak üzere, bir seçimin adilliğini veya bir bireyin ya da grubun vatandaşlık katılımını engelleyen yanlış veya yanıltıcı içerikler.
EN False or misleading content that impedes an election’s integrity or an individual's or group's civic participation, including registering to vote, voting and being counted in a census.
TR Raffles Hotels & Resorts her bir bireyin otellerimizde kendisini iyi karşılanmış hissetmesini sağlamaya özellikle bağlıdır.
EN Raffles Hotels & Resorts is particularly committed to ensuring that each and every person feels welcome in our hotels.
turski | Engleski |
---|---|
raffles | raffles |
özellikle | particularly |
TR CUC, kanunun bir bireyin veya şirketin özel koşullarına uygulanması hakkında fikir beyan etmez
EN CUC does not advise on the application of law to an individual?s or company?s specific circumstances
turski | Engleski |
---|---|
veya | or |
özel | specific |
etmez | not |
TR Raffles Hotels & Resorts her bir bireyin otellerimizde kendisini iyi karşılanmış hissetmesini sağlamaya özellikle bağlıdır.
EN Raffles Hotels & Resorts is particularly committed to ensuring that each and every person feels welcome in our hotels.
turski | Engleski |
---|---|
raffles | raffles |
özellikle | particularly |
TR CUC, kanunun bir bireyin veya şirketin özel koşullarına uygulanması hakkında fikir beyan etmez
EN CUC does not advise on the application of law to an individual?s or company?s specific circumstances
turski | Engleski |
---|---|
veya | or |
özel | specific |
etmez | not |
TR Çok sayıda bireyin, doğa koruma kuruluşları ve derneklerin yanı sıra Federal Yönetim adına türlerin korunması ve biyolojik çeşitlilik görevlerini üstlenen kurum Federal Doğa Koruma Ofisi
EN Alongside numerous individuals, nature conservation organizations and groups, the Federal Agency for Conservation takes care of species protection and biodiversity
turski | Engleski |
---|---|
doğa | nature |
federal | federal |
TR Bazen yeni bir kripto projesi hakkında bilgi edinmenin en iyi yolu, ondan bir miktar edinmektir
EN Sometimes the best way to learn about a new crypto project is to own some
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
kripto | crypto |
projesi | project |
bilgi | learn |
yolu | way |
TR Bazen hafta sonları veya tatil günlerinde bu alemler birkaç gün sürebilir.Özellikle bir yaz, bağımsız bir projede çalışmak için burs kazanmıştım ve videoları izlemeden duramıyordum
EN Sometimes on weekends or holidays, these binges could last for multiple days.One summer in particular I?d gotten a scholarship to work on an independent project and I just couldn?t stop watching videos
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
veya | or |
tatil | holidays |
gün | days |
yaz | summer |
bağımsız | independent |
videoları | videos |
TR Yeni bir dil öğrenmek bazen gayet zor bir iş olabilir. Üç dil öğrencisi, Almanca öğrenmeyle ilgili pratik tavsiyelerini ve kestirme yollarını paylaşıyor.
EN A new language can sometimes be complicated. Three language students reveal their tips and tricks for learning German.
turski | Engleski |
---|---|
öğrenmek | learning |
bazen | sometimes |
olabilir | can |
TR Bazen, ekibinize, müşterilerinize göstermek veya eylemlerinizi yönlendirmek için bir sitenin genel performansının hızlı bir görüntüsüne ihtiyacınız vardır
EN Sometimes, you just need a quick snapshot of a site's overall performance to show your team, clients or to guide your actions
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
veya | or |
sitenin | site |
genel | overall |
hızlı | quick |
ihtiyacınız | need |
TR Bazen yeni bir kripto projesi hakkında bilgi edinmenin en iyi yolu, ondan bir miktar edinmektir
EN Sometimes the best way to learn about a new crypto project is to own some
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
kripto | crypto |
projesi | project |
bilgi | learn |
yolu | way |
TR Sevgili Kullanıcılarımız, Alım-satım sadece hayatımızın önemli bir parçası değil, bazen ise Phemex'de sürprizlerle dolu bir yarışmadır... İşte bu nedenle özel ödüller kaz……
EN Dear Phemexers, It seems like the aliens have left us in a dire situation! Their alien juices have ruined our power supply, which is why we need your help to generate electricity and keep our serve……
turski | Engleski |
---|---|
sevgili | dear |
nedenle | why |
TR Bazen bir formu gönderen bir düğme bulamazsınız
EN Sometimes you won't find a button submitting a form
TR Üstelik bazen bir istisna yapmam gerekti ve şifreyi aradım - elbette karar verdiğim anlarda
EN Moreover, sometimes I needed to make an exception and I looked up the password—at moments that I decided of course
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
istisna | exception |
elbette | of course |
TR Bazen bir video oluşturmak için tek ihtiyacınız iki tıklamadır – Fastreel bunu mümkün kılar. Programın sezgisel arayüzü sayesinde tüm özelliklerin ve işlevlerin kullanımı kolaydır.
EN Sometimes two clicks are all you need to create a video – Fastreel makes it possible. Thanks to the intuitive interface, all the features and functions are easy to use.
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
video | video |
mümkün | possible |
sezgisel | intuitive |
arayüzü | interface |
tüm | all |
kullanımı | use |
TR Bazen bir video oluşturmak için tek ihtiyacınız iki tıklamadır – Fastreel bunu mümkün kılar. Programın sezgisel arayüzü sayesinde tüm özelliklerin ve işlevlerin kullanımı kolaydır.
EN Sometimes two clicks are all you need to create a video – Fastreel makes it possible. Thanks to the intuitive interface, all the features and functions are easy to use.
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
video | video |
mümkün | possible |
sezgisel | intuitive |
arayüzü | interface |
tüm | all |
kullanımı | use |
TR İdeal kent (özellikle de küresel düzeyde bakınca) şimdilik bir ütopya gibi duruyor. Ancak yine de bunun için yola çıkmak hepimizin elimizde; coşkuyla ve ortaya çıkan dirençlere bazen aldırmaksızın çalışmak gerek.
EN The ideal city will probably remain a utopia for the time being, especially globally speaking. However, it is up to all of us to work towards this goal – with enthusiasm and sometimes, given all the resistance one faces, with some pretty thick skin.
turski | Engleski |
---|---|
kent | city |
özellikle | especially |
küresel | globally |
bazen | sometimes |
TR Havaya alışmam kolay olmadı, kimi zaman Ren’deki nemli havaya uyum sağlamak bazen gerçek bir meydan okuma
EN It can be quite challenging to adapt to the sometimes humid climate in the Rhine Area
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
TR Bazen Kimi muzip kişiler koridorlarda, biraz da bastırılmış bir esnemeyi çağrıştıran, „Morgähn (sabah esnemesi)“ sözcüğünü saçmaktan hoşlanır.
EN Because that sometimes sounds rather like a suppressed yawn, some jokers like to cry “Morgähn” (morning yawn) across the corridor.
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
sabah | morning |
TR Bazen insan hayatı, ufacık bir valf parçasının mevcudiyetine bağlı oluyor: parçanın aşınmış olması, solunum cihazının kullanılamamasına neden olabiliyor
EN Sometimes human lives depend on a tiny valve: if the small part is worn out, the entire ventilator is useless
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
insan | human |
bağlı | depend |
TR SEO mantıklı bir kavram gibi görünse de, bazen çok opak olabilir, özellikle de bu konuda rahat olacak kadar deneyimli değilseniz
EN While SEO may seem like a logical concept, it can sometimes be very opaque, especially if you're not experienced enough to be comfortable with it
turski | Engleski |
---|---|
seo | seo |
bazen | sometimes |
özellikle | especially |
rahat | comfortable |
deneyimli | experienced |
TR Bazen tek bir komponent, yiyecek ve içecek prosesiyle ilgili karşılaştığınız zorluklarda fark yaratmaya yeterli olabilir.
EN Sometimes a single component can make all the difference to your food or beverage processing challenge.
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
yiyecek | food |
içecek | beverage |
fark | difference |
olabilir | can |
TR Düzeltildi: Bazen içeriğe eklenebilen fazladan bir belge düzeltildi.
EN Fixed: Fixed an extra doctype that would sometimes get added to the content.
TR Bir bebek doğduğunda anne de onunla beraber doğar -- ama bu anneliğe geçişin doğal (bazen de istikrarsız) süreci, çoğu zaman utanç ve doktorların doğum sonrası depresyonu dedikleri yanlış teşhisle susturuluyor
EN When a baby is born, so is a mother -- but the natural (and sometimes unsteady) process of transition to motherhood is often silenced by shame or misdiagnosed as postpartum depression
TR Düzeltildi: Bazen içeriğe eklenebilen fazladan bir belge düzeltildi.
EN Fixed: Fixed an extra doctype that would sometimes get added to the content.
TR Bütün bilgiler başta zor bulunur — tanınması zordur, değer verilmez ve bazen kabul edilmez.
EN All knowledge begins as uncommon — unrecognised, undervalued and sometimes unaccepted.
turski | Engleski |
---|---|
bütün | all |
bilgiler | knowledge |
ve | and |
bazen | sometimes |
TR Benzer şekilde bazen Last.fm'de diğer web sitelerine ait bağlantılar bulabilirsin; Last.fm bu sitelerin içeriğinden sorumlu tutulamaz
EN Likewise, you may sometimes find links on Last.fm to other websites; Last.fm cannot be held responsible for the content of those sites
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
bağlantılar | links |
sitelerin | sites |
sorumlu | responsible |
TR Araçlar, algoritmalarına göre veri toplar ve bazen sayısal değerler biraz farklılık gösterebilir.
EN The tools collect data according to their algorithms, and sometimes, the numerical values may differ slightly.
turski | Engleski |
---|---|
araçlar | tools |
veri | data |
ve | and |
bazen | sometimes |
değerler | values |
biraz | slightly |
TR Üstelik bazen kullanmasanız daha iyi bile olur— bazı durumlarda üreticiler onarım yapılmasının önüne geçmek için parçaları çok yüksek fiyatlarla satar
EN And sometimes, you don’t want them to be—manufacturers sometimes set ridiculously high parts prices to discourage repair
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
üreticiler | manufacturers |
onarım | repair |
fiyatlarla | prices |
TR Bazen tüm transkripti iş arkadaşlarınızla ya da arkadaşlarla paylaşmak istemezsiniz. Crystal, transkriptinizden kısa paylaşılabilir klipleri nasıl oluşturacağınızı gösterir.
EN Sometimes you don't want to share the entire transcript with co-workers or friends. Crystal shows you how to create short sharable clips from your transcript.
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
tüm | entire |
transkripti | transcript |
crystal | crystal |
kısa | short |
klipleri | clips |
gösterir | shows |
TR Kullanımımız düzenli olarak bizi gecenin çok ilerisine götürür ve bazen sadece bayıldığımızda uykuya dalabiliriz
EN Our usage regularly takes us far into the night, and sometimes we can only fall asleep only when we pass out
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
kullanımı | usage |
TR Bazen ailem uyuduktan sonra uyanır ve sabaha kadar bilgisayarın başına geçer, sonra yatağa geri döner ve sonra hastaymışım gibi davranırdım
EN Sometimes after my family had gone to sleep, I would wake up and go on the computer until dawn, before getting back in bed and then pretending I was sick
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
geri | back |
TR Bazen profesyonel tasarımcılar bile arzu ettiğiniz sonucu size sağlama konusunda başarısız olabilirler
EN Sometimes even professional designers fail to deliver you the result you wanted
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
profesyonel | professional |
tasarımcılar | designers |
sonucu | result |
size | you |
başarısız | fail |
TR Ayarlar aynı olsa bile, bazen sıralamalar gün içinde değişebilir, böylece sadece yeni güncellenmiş konumu görebilirsiniz
EN However, even when the settings are the same, the rankings can sometimes change throughout the day, so you can see only the new updated position
turski | Engleski |
---|---|
ayarlar | settings |
bile | even |
bazen | sometimes |
gün | day |
böylece | so |
konumu | position |
görebilirsiniz | you can see |
TR Doğuştan engelli olan Muhammed, pek çok şehirde ama özellikle Adana’da engeline yönelik yaklaşım yüzünden iş bulmada büyük sıkıntı yaşadığını belirtiyor: “Millet üstten bakıyor bana, biriyle çalışmak çok zor geliyor bazen
EN Muhammed is disabled from birth and mentions that in many cities, but especially in Adana he had serious problems finding a job due to the approach towards his disability: “People look down on me and sometimes it becomes hard to work with someone
turski | Engleski |
---|---|
özellikle | especially |
adana | adana |
yaklaşım | approach |
bana | me |
zor | hard |
bazen | sometimes |
TR Doğuştan engelli olan Muhammed, pek çok şehirde ama özellikle Adana’da engeline yönelik yaklaşım yüzünden iş bulmada büyük sıkıntı yaşadığını belirtiyor: “Millet üstten bakıyor bana, biriyle çalışmak çok zor geliyor bazen
EN Muhammed is disabled from birth and mentions that in many cities, but especially in Adana he had serious problems finding a job due to the approach towards his disability: “People look down on me and sometimes it becomes hard to work with someone
turski | Engleski |
---|---|
özellikle | especially |
adana | adana |
yaklaşım | approach |
bana | me |
zor | hard |
bazen | sometimes |
TR Bazen büyük özellikler küçük paketler halinde gelir ve burda da tam olarak bu yaşanıyor. Hiçbir şeyden eksik kalmamak için hem ABD hem de Avrupa modellerini söküyoruz:
EN Sometimes big specs come in small packages, and that's certainly the case here. We grabbed both the US and EU models so as not to miss anything:
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
büyük | big |
küçük | small |
paketler | packages |
gelir | come |
hiçbir | anything |
abd | us |
avrupa | eu |
modellerini | models |
TR Bazen hayal ettiğiniz bu alan adı başkası tarafından tescil edilmiş olabilir
EN Sometimes, this domain you dream of, may have been registered by others
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
hayal | dream |
olabilir | may |
TR Bazen, sadece alkış yeterli değildir.
EN Sometimes, applause is just not enough.
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
sadece | just |
yeterli | enough |
değildir | not |
TR Aynı zamanda, hükümetlerin uyguladığı Mali Eylem Görev Gücü (FATF) standartları, bazen sivil topluma zarar vermek için kötüye kullanılıyor
EN At the same time, standards by the Financial Action Task Force (FATF) which governments apply, are sometimes misused to harm civil society
turski | Engleski |
---|---|
zamanda | time |
mali | financial |
eylem | action |
görev | task |
standartları | standards |
bazen | sometimes |
sivil | civil |
zarar | harm |
TR İlk olarak, çevrimiçi öğelerle satırlar ve sütunlar oluşturmanız gerekir, ancak bazen web geliştirme verileri kendi sayfa şablonlarını görüntüler
EN First, need to create rows and columns with online items however sometimes web development data displayed their own page template
turski | Engleski |
---|---|
ancak | however |
bazen | sometimes |
geliştirme | development |
verileri | data |
TR Bazen, WordPress temasının yapım aşamasında olduğu ve bu, düzeni birkaç kez indirebileceğiniz anlamına gelir.
EN Sometimes you can find information, that the WordPress theme is under construction and it means, that you will be able to download the layout after several times.
turski | Engleski |
---|---|
bazen | sometimes |
wordpress | wordpress |
olduğu | is |
ve | and |
düzeni | layout |
birkaç | several |
kez | times |
gelir | will |
TR Yoğun gündem ve işlerin üst üste bindiği takvimlerimiz nedeniyle takip etmemiz gerektiğini bildiğimiz beslenme tarzına uymak bazen güç olabilir
EN With busy diaries and hectic schedules, it can sometimes be tricky to eat the way we know we should
turski | Engleski |
---|---|
ve | and |
gerektiğini | should |
bazen | sometimes |
Prikazuje se 50 od 50 prijevoda