EN Then Generation Y brought the work-life balance to the fore, and the millennials are now giving a new answer to the question about the meaning of work: work should also make a contribution to society.
"work" u Engleski može se prevesti u sljedećih turski riječi/izraza:
EN Then Generation Y brought the work-life balance to the fore, and the millennials are now giving a new answer to the question about the meaning of work: work should also make a contribution to society.
TR Y kuşağı, Work-Life-Balance (İş ve Özel Hayatın Uyumu) kavramını ön plana çıkardı, milenyum kuşağı mensupları, işin ne anlam taşıdığı sorusuna yeni bir cevap veriyorlar: İş, topluma da katkı sağlamalı.
Engleski | turski |
---|---|
answer | cevap |
society | topluma |
life | hayatın |
work | iş |
should | ne |
and | ve |
meaning | bir |
of | in |
new | yeni bir |
EN The number of children forced to work to support their low-income families has shown a 64% spike in the 2006-2012 period compared to the population of school children who work and attend school
TR Geçim dertlerinden ötürü, ailelerine ekonomik destek vermek zorunda kalan çocukların sayısındaki artış, okula devam ederken çalışmak zorunda kalan çocukların oranına 2006-2012 döneminde %64’lük bir yükseliş olarak yansıyor
Engleski | turski |
---|---|
children | çocukların |
support | destek |
number | sayısı |
a | bir |
work | çalışmak |
EN In habita you can find everything you need in order to work without sacrificing your time, efficiency and quality of your work.
TR Zaman, verim, ve nitelikten ödün vermeden çalışabilmeniz için ihtiyacınız olan her şey habita'da mevcut.
Engleski | turski |
---|---|
time | zaman |
you need | ihtiyacınız |
and | ve |
EN In this way, UNDEF plays a prominent role in complementing the UN's other work—its work with governments—to strengthen democratic governance all over the world.
TR Bu şekilde, UNDEF, BM'nin diğer çalışmalarını --Hükümetlerle olan çalışmalarını- tamamlamada, dünya çapında demokratik yönetişimi güçlendirmek için belirgin bir rol oynamaktadır.
Engleski | turski |
---|---|
other | diğer |
democratic | demokratik |
strengthen | güçlendirmek |
role | rol |
this | bu |
world | dünya |
the | şekilde |
to | için |
EN The team member who will work in this position will take responsibility for the work and duties listed below, depending on the office manager of the institution;
TR Bu pozisyonda çalışacak ekip üyesi, kurumun ofis sorumlusuna bağlı olarak, aşağıda sıralanan iş ve görev konularıyla ilgili sorumluluk alacaktır;
Engleski | turski |
---|---|
responsibility | sorumluluk |
office | ofis |
work | çalışacak |
member | üyesi |
in | da |
and | ve |
this | bu |
team | ekip |
on | ilgili |
below | aşağıda |
depending | bağlı olarak |
the | olarak |
EN 8.5. By 2030, achieve full and productive employment and decent work for all women and men, including for young people and persons with disabilities, and equal pay for work of equal value
TR 8.5. 2030’a kadar gençler ve engelliler de dâhil bütün kadın ve erkeklerin tam ve üretken istihdama ve insana yakışır işlere erişimlerinin sağlanması ve eşit işe eşit ücret ilkesinin tam olarak benimsenmesi
Engleski | turski |
---|---|
young | genç |
productive | üretken |
pay | ücret |
women | kadın |
full | tam |
and | ve |
equal | eşit |
work | iş |
including | de |
EN Cookies are widely used when providing online services and help to make websites work, or work more efficiently as well as to provide information to the website owners
TR Çerezler, çevrimiçi hizmetler sunarken yaygın olarak kullanılır ve web sitelerinin çalışmasına veya daha verimli çalışmasına yardımcı olmanın yanı sıra web sitesi sahiplerine bilgi sağlamaya yardımcı olur
Engleski | turski |
---|---|
widely | yaygın olarak |
used | kullanılır |
efficiently | verimli |
information | bilgi |
owners | sahiplerine |
online | çevrimiçi |
and | ve |
help | yardımcı |
services | hizmetler |
or | veya |
EN Amway compensates and celebrates the hard work and accomplishments of those around us. We understand true success is achieved when earned the right way: through hard work and helping others.
TR Amway çevremizdekilerin zorlu çalışmalarını ve başarılarını ödüllendirir ve kutlar. Gerçek başarıya zorlu çalışmayla ve başkalarına yardım ederek doğru yoldan kazanıldığı zaman ulaşıldığını biliyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
amway | amway |
success | başarı |
helping | yardım |
others | başkaları |
when | zaman |
true | gerçek |
and | ve |
we understand | biliyoruz |
right | doğru |
the | ederek |
EN Engineered to Work Your Way for the Work You Perform
TR Yaptığınız İşe Uyum Sağlayacak Şekilde Tasarlandı
Engleski | turski |
---|---|
to | e |
EN Made for work—rugged and ultra-secure matched with an exclusive suite of software, apps and utilities to accelerate productivity and improve decision making at the point of work
TR İş için tasarlanmış - sağlam ve ultra güvenli, üretkenliği hızlandırmak ve çalışma anında karar alımını geliştirmek için özel bir yazılım, uygulama ve özellik setine sahip
Engleski | turski |
---|---|
ultra | ultra |
productivity | üretkenliği |
decision | karar |
improve | geliştirmek |
and | ve |
software | yazılım |
work | çalışma |
at | anında |
the | özel |
accelerate | hızlandırmak |
EN All your work is saved automatically, as you work.
TR Siz çalışırken tüm işlerinizotomatik olarak kaydedilir.
Engleski | turski |
---|---|
work | iş |
saved | kaydedilir |
all | tüm |
as | olarak |
EN Determination of the Relationship Between the Level of Work-Family Life Conflict and Job Productivity and Work Stress in Nurses
TR Hemşirelerde İş-Aile Yaşam Çatışması Düzeyi ile İş Verimliliği ve İş Stresi Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi
Engleski | turski |
---|---|
determination | belirlenmesi |
level | düzeyi |
life | yaşam |
productivity | verimliliği |
and | ve |
between | arasındaki |
the | ile |
EN All your work is saved automatically, as you work.
TR Siz çalışırken tüm işlerinizotomatik olarak kaydedilir.
Engleski | turski |
---|---|
work | iş |
saved | kaydedilir |
all | tüm |
as | olarak |
EN The average cost was USD 1.07 million higher in breaches where remote work was a factor in causing the breach, compared to those where remote work was not a factor.
TR Uzaktan çalışmanın bir faktör olarak belirtildiği ihlallerde ortalama maliyet, uzaktan çalışmanın faktör olarak belirtilmediklerine kıyasla 1,07 milyon ABD Doları daha yüksekti.
Engleski | turski |
---|---|
average | ortalama |
cost | maliyet |
million | milyon |
remote | uzaktan |
compared | kıyasla |
a | bir |
EN In this way, UNDEF plays a prominent role in complementing the UN's other work—its work with governments—to strengthen democratic governance all over the world.
TR Bu şekilde, UNDEF, BM'nin diğer çalışmalarını --Hükümetlerle olan çalışmalarını- tamamlamada, dünya çapında demokratik yönetişimi güçlendirmek için belirgin bir rol oynamaktadır.
Engleski | turski |
---|---|
other | diğer |
democratic | demokratik |
strengthen | güçlendirmek |
role | rol |
this | bu |
world | dünya |
the | şekilde |
to | için |
EN We are looking for a female teammate to work as a Social Work Specialist in the Istanbul/Esenyurt office of the Mavi Kalem Association.
TR Mavi Kalem Derneği’nin İstanbul/Esenyurt ofisinde Sosyal Çalışma Uzmanı olarak çalışacak kadın ekip arkadaşı arıyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
female | kadın |
social | sosyal |
work | çalışacak |
EN Engineered to Work Your Way for the Work You Perform
TR Yaptığınız İşe Uyum Sağlayacak Şekilde Tasarlandı
Engleski | turski |
---|---|
to | e |
EN Made for work—rugged and ultra-secure matched with an exclusive suite of software, apps and utilities to accelerate productivity and improve decision making at the point of work
TR İş için tasarlanmış - sağlam ve ultra güvenli, üretkenliği hızlandırmak ve çalışma anında karar alımını geliştirmek için özel bir yazılım, uygulama ve özellik setine sahip
Engleski | turski |
---|---|
ultra | ultra |
productivity | üretkenliği |
decision | karar |
improve | geliştirmek |
and | ve |
software | yazılım |
work | çalışma |
at | anında |
the | özel |
accelerate | hızlandırmak |
EN Our bounty list provides extensive information on bounty campaignes including the types of work, amounts of reward for each type of work and outside platforms used to run the bounty campaign.
TR Ödül listemiz, çalışma türleri, her çalışma türü için ödül miktarları ve ödül kampanyasını yürütmek için kullanılan dış platformlar dahil, ödül kampanyaları hakkında geniş bilgi sağlar.
Engleski | turski |
---|---|
provides | sağlar |
platforms | platformlar |
campaign | kampanyası |
work | çalışma |
reward | ödül |
extensive | geniş |
information | bilgi |
including | dahil |
and | ve |
used | kullanılan |
to | hakkında |
for | için |
EN Pilot, software developer, project manager: the coronavirus crisis is forcing many employees into work short-time work. We reveal here what is good about it.
TR Pilot, yazılım uzmanı, proje yöneticisi: Korona kriziyle sayısız çalışan kısa mesaiye geçti. Uygulamanın iyi yanlarını açıklıyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
software | yazılım |
manager | yöneticisi |
coronavirus | korona |
many | sayısız |
good | iyi |
employees | çalışan |
short | kısa |
project | proje |
EN Work-life blending refers to the merging of work and private life in order to take more account of the individual needs of employees
TR Work-Life-Blending kavramıyla, çalışanın bireysel ihtiyaçlarını daha iyi gözetebilmek için iş hayatı ve özel hayatın birbiriyle kaynaşması kastediliyor
Engleski | turski |
---|---|
work | work |
and | ve |
individual | bireysel |
needs | ihtiyaçlarını |
life | hayat |
of | in |
to | için |
the | özel |
more | daha |
EN German expats appreciate creative and interesting tasks, the possibility of mobile work and work from home, flexible working hours and good pay
TR Alman expat’lar yaratıcı ve ilginç görevlere, mobil çalışma olanaklarına ve home office uygulamasına, bir de esnek çalışma saatlerine ve dolgun ücrete değer veriyorlar
Engleski | turski |
---|---|
mobile | mobil |
flexible | esnek |
creative | yaratıcı |
interesting | ilginç |
pay | bir |
work | çalışma |
and | ve |
EN It links work and studies, looks at the latest trends and provides new work tools.
TR Bu öğrenim, işi ve yükseköğrenimi iç içe geçiriyor ve en yeni trendleri ve New Work araçlarını öğretiyor.
Engleski | turski |
---|---|
trends | trendleri |
and | ve |
looks | bu |
work | iş |
new | yeni |
tools | araçlarını |
latest | en |
EN He is the author of the New Work Charter and lecturer for New Work and organizational development at the Technical University of Nuremberg.
TR Modern İş Belgesi’ni (New Work Charta) kaleme alan Väth, Nürnberg Teknik Yüksekokulu’nda öğretim görevlisi ve New Work ve Organizasyon Geliştirme dersleri veriyor .
Engleski | turski |
---|---|
new | new |
work | work |
and | ve |
development | geliştirme |
technical | teknik |
of | alan |
EN Overall, we’re still at the beginning if you’re going to claim that New Work is more than work from home and new office furniture.
TR Ancak, New Work’ten homeoffice ve yeni büro eşyalarından daha fazlası bekleniyorsa, toplamda daha başlangıç safhasında bulunuyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
beginning | başlangıç |
more | fazlası |
at | nda |
new | yeni |
and | ve |
the | ancak |
were | daha |
to | e |
EN What were your reasons as a doctor to work for a public health department? I find it attractive that my work here covers a very wide range of medical matters and at the same time also involves social issues
TR Bir tıpçı olarak sizi sağlık müdürlüğünde çalışmaya iten neydi? Tıp alanında geniş soru ve çözüm yelpazesini kapsaması ve aynı zamanda sosyal ve toplumsal konuları içermesi işimi cazip kılan unsurlar
Engleski | turski |
---|---|
time | zamanda |
issues | konular |
wide | geniş |
social | sosyal |
health | sağlık |
medical | tıp |
at | nda |
and | ve |
the | aynı |
same | bir |
of | sizi |
EN What would you like to achieve? I just hope that my work helps in some way to make people aware of what is going wrong in the world at the moment, and I’m trying to focus on finding small solutions. If that helps someone, then my work is worthwhile.
TR Neye ulaşmak istiyorsun? Gayet basit, benim çalışmamın şu anda dünyada nelerin ters gittiğine biraz dikkat çekmesini umut ediyorum ve küçük çözümlere kafa yoruyorum. Bunun herhangi birine faydası oluyorsa, verdiğim uğraşa değer.
Engleski | turski |
---|---|
just | basit |
hope | umut |
small | küçük |
what | nelerin |
at | de |
in the world | dünyada |
and | ve |
the | anda |
achieve | ulaşmak |
my | benim |
EN One major issue is reconciling work and family life: many women want to work part-time so that they can raise their children or take care of family members
TR Meslek ve ailenin bağdaşırlığı önemli bir konu, birçok kadın çocuklarını eğitmek veya aile fertlerine bakmak için yarım gün çalışmak istiyor
Engleski | turski |
---|---|
family | aile |
women | kadın |
want | istiyor |
or | veya |
time | gün |
and | ve |
many | çok |
of | in |
work | çalışmak |
EN They are prepared for a job in nursing step by step: they began a German course in October 2017, and soon will be embarking on work experience placements that will give them insights into the everyday work of a nurse
TR Bakıcılık mesleğinin günlük akışı hakkında bilgi edinebilmek için yakında stajlar yapacaklar
Engleski | turski |
---|---|
soon | yakında |
everyday | günlük |
insights | bilgi |
of | in |
give | için |
EN All your work is saved automatically, as you work.
TR Siz çalışırken tüm işlerinizotomatik olarak kaydedilir.
Engleski | turski |
---|---|
work | iş |
saved | kaydedilir |
all | tüm |
as | olarak |
EN What may work for one site to get it to the top of the front page may not necessarily work for the next site
TR Bir siteyi ön sayfanın en üstüne çıkarmak için işe yarayabilecek bir şey, bir sonraki site için işe yaramayabilir
Engleski | turski |
---|---|
may | ne |
work | iş |
site | site |
of | in |
next | sonraki |
top | en |
EN Elsevier?s leading information solution that empowers over 15 million researchers, teachers, students, healthcare professionals and information professionals around the world to ensure that their work has more impact
TR Elsevier'in tüm dünyadan 15 milyonun üzerinde araştırmacı, öğretmen, öğrenci, sağlık uzmanı ve bilgi uzmanına daha etkili çalışmalar yapmaları için destek sağladığı lider bilgi çözümüdür
Engleski | turski |
---|---|
healthcare | sağlık |
students | öğrenci |
information | bilgi |
leading | lider |
and | ve |
the | üzerinde |
EN ScienceDirect combines authoritative, full-text scientific, technical and health publications with smart, intuitive functionality so users can stay more informed and can work more effectively and efficiently
TR ScienceDirect, kullanıcıların daha fazla bilgi sahibi olmaları ve daha etkin ve verimli çalışabilmeleri için güvenilir, tam metin bilimsel, teknik ve sağlık yayınlarını birleştirir
Engleski | turski |
---|---|
combines | birleştirir |
health | sağlık |
sciencedirect | sciencedirect |
can | bilgi |
full | tam |
text | metin |
technical | teknik |
and | ve |
scientific | bilimsel |
efficiently | verimli |
users | kullanıcılar |
effectively | etkin |
EN Organise course materials, work together on papers and share information across any device with Mendeley
TR Mendeley ile ders materyallerini düzenleyin, makaleler üzerinde birlikte çalışın ve tüm cihazlardan bilgi paylaşın
Engleski | turski |
---|---|
information | bilgi |
mendeley | mendeley |
and | ve |
share | paylaşın |
on | üzerinde |
EN Welcome to the Editor hub – your source of tools, information and guidance to support your work as an Elsevier editor.
TR Bir Elsevier editörü olarak yaptığınız işte sizi destekleyen araçlar, bilgiler ve kılavuzluğun kaynağı olan Editör Merkezine hoş geldiniz
Engleski | turski |
---|---|
elsevier | elsevier |
support | destekleyen |
tools | araçlar |
information | bilgiler |
source | kaynağı |
editor | editör |
welcome | geldiniz |
and | ve |
EN In your role as editor, you will work closely with reviewers and will oversee submissions from authors
TR Editör olarak rolünüz kapsamında, hakemlerle yakın bir şekilde çalışır ve yazarların yaptığı gönderimleri denetlersiniz
Engleski | turski |
---|---|
editor | editör |
closely | yakın |
work | çalışır |
role | rol |
authors | yazarlar |
and | ve |
EN The peer review system exists to validate academic work, helps to improve the quality of published research and increases networking possibilities within research communities
TR Hakem denetimi sistemi akademik çalışmaların doğrulanması amacını taşır, yayınlanan araştırmaların kalitesinin yükseltilmesine yardımcı olur ve araştırma camiaları içinde ağ oluşturma olanaklarını artırır
Engleski | turski |
---|---|
review | denetimi |
system | sistemi |
academic | akademik |
helps | yardımcı olur |
of | ın |
published | yayınlanan |
and | ve |
increases | artırır |
research | araştırma |
to | içinde |
EN "We were already happy with Cloudflare Access before COVID-19, and it ended up being a big save when our team had to work remotely
TR "COVID-19'dan önce Cloudflare Access'ten zaten memnunduk ve ekibimiz uzaktan çalışmak zorunda kaldığında büyük bir tasarruf sağladı
Engleski | turski |
---|---|
save | tasarruf |
remotely | uzaktan |
cloudflare | cloudflare |
our team | ekibimiz |
big | büyük |
and | ve |
before | önce |
work | çalışmak |
EN Solution Brief: Remote work security over the long haul
TR Çözüm Özeti: Uzun mesafede uzaktan çalışma güvenliği
Engleski | turski |
---|---|
remote | uzaktan |
work | çalışma |
long | uzun |
security | güvenliği |
EN Sustain your work in open source by getting financial support for your time or your project.
TR Zamanınız veya projeniz için maddi destek alarak açık kaynak çabanızı sürdürün.
Engleski | turski |
---|---|
open | açık |
time | zaman |
support | destek |
source | kaynak |
or | veya |
getting | için |
by | alarak |
EN What is SEO and How Does it Work?
TR SEO Nedir ve Nasıl Çalışır?
Engleski | turski |
---|---|
seo | seo |
and | ve |
how | nasıl |
what | nedir |
EN I feel like Ahrefs is more than a tool. Ahrefs is a partner to me in my work as a digital marketer and helps me look like a rockstar to my clients.
TR Ahrefs, sanki bir araçtan daha fazlasıymış gibi hissediyorum. Ahrefs dijital pazarlamada benim ortağım, ve müşterilerimin gözünde bir rock yıldızı gibi görünmemi sağlıyor.
Engleski | turski |
---|---|
tool | araç |
partner | ortağı |
look | göz |
ahrefs | ahrefs |
digital | dijital |
as | gibi |
and | ve |
my | benim |
EN After using Ahrefs for 3 years, I can't imagine my work life without it. We use it for everything SEO-related.
TR Ahrefs’i 3 yıl kullandıktan sonra, çalışma hayatımı onsuz hayal edemiyorum. SEO ile ilgili her şey için kullanıyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
related | ilgili |
years | yıl |
seo | seo |
work | çalışma |
life | hayat |
for | için |
EN During one of his trips to Leipzig, Klautz got the idea to publish the work of (German-language) authors who had not been able to have their books published in their native country
TR Leipzig'e yaptığı seyahatlerden birisinde, Klautz kitaplarını ana vatanlarında yayınlatma şansı bulamamış olan (Almanca konuşan) yazarların çalışmalarını yayınlama fikrini buldu
Engleski | turski |
---|---|
of | ın |
publish | yayınlama |
had | olan |
authors | yazarlar |
german | almanca |
books | kitaplar |
EN All Elsevier journals and books enable text and data mining (TDM). Find out how you can work more efficiently today.
TR Tüm Elsevier dergileri ve kitapları metin ve veri madenciliğine (TDM) imkan vermektedir. Nasıl daha verimli çalışabileceğinizi hemen öğrenin.
Engleski | turski |
---|---|
all | tüm |
efficiently | verimli |
today | hemen |
find out | öğrenin |
more | daha |
elsevier | elsevier |
text | metin |
data | veri |
and | ve |
how | nasıl |
EN We work with partners to make the world of research more inclusive, collaborative and transparent.
TR Araştırma dünyasını daha kapsayıcı, işbirlikçi ve şeffaf hale getirmek için ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
research | araştırma |
world | dünyasını |
inclusive | kapsayıcı |
transparent | şeffaf |
and | ve |
work | çalışıyoruz |
of | in |
to | için |
more | daha |
with | birlikte |
EN All these tools below are seamlessly integrated with one another to avoid double work. All tools have open API?s to allow for local integrations as well.
TR Aşağıdaki tüm bu araçlar işlerin iki kez yapılmasının önüne geçilmesi için pürüzsüz bir şekilde birbirleriyle bütünleştirilmiştir. Bütün araçların yerel entegrasyonlar için açık API'leri de vardır.
Engleski | turski |
---|---|
work | iş |
open | açık |
local | yerel |
integrations | entegrasyonlar |
these | bu |
all | tüm |
below | aşağıdaki |
are | vardır |
tools | araçları |
with | şekilde |
double | bir |
EN Armed with this provisional acceptance of their work, authors can perform the research in the knowledge that the results themselves will not determine the article's publication
TR Çalışmaları bu şekilde koşullu olarak kabul edilen yazarlar, araştırmalarını, makalenin yayınlanmasına etki edecek olan şeyin sonuçların kendisi olmayacağını bilerek yapabilmektedir
Engleski | turski |
---|---|
authors | yazarlar |
this | bu |
will | edecek |
research | araştırmalar |
the | kabul |
EN At the same time, readers of the final paper can feel more confident that the work is reproducible because the initial study predictions and analysis plans were independently reviewed.
TR Aynı zamanda nihai makalenin okuyucuları da kendilerini çalışmanın tekrarlanabilir olduğu konusunda daha emin hisseder, çünkü başlangıçtaki çalışma tahminleri ve analiz planları bağımsız olarak incelenmiştir.
Engleski | turski |
---|---|
time | zamanda |
readers | okuyucular |
analysis | analiz |
independently | bağımsız |
plans | planları |
is | olduğu |
work | çalışma |
of | konusunda |
because | çünkü |
final | nihai |
the | aynı |
and | ve |
were | daha |
EN The taxonomy and its implementation are also intended to provide greater recognition for the work of each author and reduce authorship disputes.
TR Bu taksonominin ve hayata geçirilmesinin bir diğer amacı da her yazarın çalışmasının daha fazla takdir görmesi ve yazarlıkla ilgili ihtilafların azaltılmasıdır.
Engleski | turski |
---|---|
its | bu |
greater | daha fazla |
author | yazar |
and | ve |
to | her |
the | fazla |
Prikazuje se 50 od 50 prijevoda