TR Sevgili Kullanıcılarımız, Haftanın en eğlenceli günü Cuma geldi çattı! Hafta sonuna giriş, ve dolayısıyla en eğlenceli ve en favori gün olan Cuma gününü daha da güzelleştirecek ……
TR Sevgili Kullanıcılarımız, Haftanın en eğlenceli günü Cuma geldi çattı! Hafta sonuna giriş, ve dolayısıyla en eğlenceli ve en favori gün olan Cuma gününü daha da güzelleştirecek ……
EN Dear Phemexers, It’s time to rekindle your burning passion and light it up with us here at Phemex! Check out our new Limited Time Task, “Deposit Bright” and light up as many boxes as you can ……
Turc | Anglès |
---|---|
sevgili | dear |
gün | time |
TR Diğer insanların eğlenceli aktiviteleri hakkında okumaya veya kendi eğlenceli aktiviteleriniz hakkında gönderiler yazmaya gerçekten kendi eğlenceli aktivitelerinize ayırdığınız zamandan daha mı fazla zaman harcıyorsunuz?
EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
Turc | Anglès |
---|---|
eğlenceli | fun |
veya | or |
gerçekten | actually |
insanları | people |
TR Diğer insanların eğlenceli aktiviteleri hakkında okumaya veya kendi eğlenceli aktiviteleriniz hakkında gönderiler yazmaya gerçekten kendi eğlenceli aktivitelerinize ayırdığınız zamandan daha mı fazla zaman harcıyorsunuz?
EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
Turc | Anglès |
---|---|
eğlenceli | fun |
veya | or |
gerçekten | actually |
insanları | people |
TR Bu bağlamda, sarmaşıkla sarılmış ağaç ve üzüm asması verimli bir ilişkiyi temsil etmekte, dolayısıyla hikaye bir ders içermektedir
EN In this context the intertwined tree and vine represent a fruitful relationship – and the story therefore carries a moral
Turc | Anglès |
---|---|
bu | this |
ağaç | tree |
temsil | represent |
dolayısıyla | therefore |
hikaye | story |
TR Kısmen, bu tür bir çalışmada “çığır açan” bir şey olmaması ve dolayısıyla yazarlarının pek takdir toplamaması, çünkü atıfların orijinal makaleye gitmesi
EN In part, the lack of a ?breakthrough? in such a study, and thus the little recognition that its author(s) receive(s), as relevant citations tend to go to the original paper
Turc | Anglès |
---|---|
orijinal | original |
TR BAZI EYALETLER / ÜLKELER ZIMNİ TAAHHÜTLERİN KISITLANMASINA İZİN VERMEMEKTEDİR, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ KISITLAMALAR SİZİN İÇİN GEÇERLİ OLMAYABİLİR.
EN SOME STATES / COUNTRIES DO NOT ALLOW LIMITATIONS ON IMPLIED WARRANTIES, SO THE ABOVE LIMITATIONS MAY NOT APPLY TO YOU.
Turc | Anglès |
---|---|
bazi | some |
eyaletler | states |
kisitlamalar | limitations |
TR Electric Light Orchestra (ELO) 1970'lerde ve 1980'lerde İngiltere Birmingham'ın başarılı rock müzik grubuydu. Grup yaylıları, ses kodlayıcıları ve ekoları, rock şarkılarıyla birleştirdiler dolayısıyla, rock'un ço… Devamını oku
EN Electric Light Orchestra is a symphonic rock band which formed in Birmingham, England in 1970. The band was formed by Jeff Lynne (vocals, guitar, multiple instruments), Roy Wood (multiple instruments, vocals), Richard Tandy (keyboards,… read more
Turc | Anglès |
---|---|
electric | electric |
light | light |
orchestra | orchestra |
rock | rock |
devamını | more |
oku | read |
TR Grup yaylıları, ses kodlayıcıları ve ekoları, rock şarkılarıyla birleştirdiler dolayısıyla, rock'un çok sofistike bir stüdyo sürümünü yaratmış oldular
EN The band was formed by Jeff Lynne (vocals, guitar, multiple instruments), Roy Wood (multiple instruments, vocals), Richard Tandy (keyboards, vocals) and Bev Bevan (drums)
TR Dolayısıyla, özgürlüğe karşı küresel meydan okumayla karşı karşıyayız
EN As a result, we are faced with a global challenge to freedom
Turc | Anglès |
---|---|
küresel | global |
TR Tüm web sitesi tasarımlarımız SEO uyumlu ve dolayısıyla ticari kullanım için ideal. Bunun yanında, arama motorlarında üst sıralara çıkmanıza yardımcı olmak adına ekstra SEO araçları da sunuyoruz.
EN All of our website designs are SEO-friendly, making them perfectly suitable for business use. Additional SEO tools are provided to help you further improve your search engine rankings.
Turc | Anglès |
---|---|
tüm | all |
seo | seo |
ticari | business |
kullanım | use |
ekstra | additional |
tasarımları | designs |
TR Dolayısıyla halihazırda yaygın olarak desteklenmektedir ve insanların bildiği yaygın ve popüler dillerde akıllı kontratlar yazmanıza olanak sunar
EN Thus, it is widely supported already, and the architecture allows you to write smart contracts in mainstream popular languages that people know
Turc | Anglès |
---|---|
halihazırda | already |
popüler | popular |
akıllı | smart |
insanları | people |
TR Domain adresinize girdiğinizde size atanan bu IP adresi üzerinden web hostinginize dolayısıyla web sitenize ulaşılmaktadır
EN When you enter your domain address, your web hosting and therefore your website can be accessed through this IP address which is assigned to you
Turc | Anglès |
---|---|
domain | domain |
bu | this |
adresi | address |
dolayısıyla | therefore |
TR Dolayısıyla marka başvurusu ilgili mallar bakımından ayırt edici ve ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanmamaktadır.
EN In this regard, the subject trademark application is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
Turc | Anglès |
---|---|
ilgili | related |
ticari | commercial |
kaynak | origin |
TR Dolayısıyla, özellikle yemek pişirme videolarıyla veya çocuk içerikleriyle ilgilenmiyorsanız, bu karşın Apex efsanelerine çok ilgi duyuyorsanız, bu araçla sayesinde ilgilendiğiniz kategoriye direkt dalabilirsiniz.
EN So, if you’re not particularly interested in cooking videos or children’s content, but are very interested in Apex legends, you can dive into that category via the tool.
Turc | Anglès |
---|---|
özellikle | particularly |
yemek | cooking |
veya | or |
TR Dolayısıyla, Kullanıcı Raffles Sitesini görüntüler veya tararsa, geçerli olan kullanım koşullarını okuduğu, onayladığı ve uymayı kabul ettiği varsayılır
EN Accordingly, if the User views or browses the Raffles Site, the User will be deemed to have read and accepted the terms of use in effect and to have agreed to abide by them
Turc | Anglès |
---|---|
raffles | raffles |
koşullarını | terms |
ve | and |
ın | of |
TR Tarayıcılar ziyaret ettiğiniz her web sitesini kaydeder. Dolayısıyla geçmişi ve çerezleri yöneterek verilerinizi kontrol etmeniz önemlidir.
EN Browsers log every website you visit – so it’s important to control your data by managing history and cookies.
Turc | Anglès |
---|---|
tarayıcılar | browsers |
ziyaret | visit |
her | every |
geçmişi | history |
ve | and |
verilerinizi | your data |
TR Dolayısıyla, proje geliştirmek isteyen Sivil Toplum Örgütlerinin belirli sıklıklarda (örneğin haftada bir kere) MFİB tarafından yapılan çağrıları web sayfası aracılığı ile takip etmesi gerekmektedir
EN Therefore, CSOs wishing to develop projects are required to follow the calls made by the CFCU at certain intervals (for example once a week) via the web page
Turc | Anglès |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
proje | projects |
geliştirmek | develop |
belirli | certain |
yapılan | made |
takip | follow |
gerekmektedir | required |
TR Kibar Holding grup şirketleri Posco Assan, Kibar Dış Ticaret ve Assan Panel ihracat performansları dolayısıyla ödüle layık görüldü.
EN Kibar Holding group companies Posco Assan, Kibar Dış Ticaret, and Assan Panel have been awarded for their export performances.
Turc | Anglès |
---|---|
holding | holding |
grup | group |
şirketleri | companies |
assan | assan |
ve | and |
panel | panel |
ihracat | export |
TR Dolayısıyla, Üst Kurul üye seçimi süreci gereği bağımsız olamıyor.
EN Therefore, the Supreme Council lacks independence because of its election process.
Turc | Anglès |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
süreci | process |
TR Ufalama işlemine bağlı olarak parçacık yüzeyinin büyümesiyle birlikte çözünme hızı ve dolayısıyla etken maddelerin biyolojik aktivitesi kısmen ciddi şekilde artırılabilir.
EN The increase of the particle surface caused by the comminution results in a considerably better dissolution rate and bioavailability of the agents and therefore the APIs act faster.
Turc | Anglès |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
TR Her işlem kendine özgüdür, dolayısıyla özel stratejilere ihtiyaç duyulur
EN Each deal is different, requiring tailored strategies and support
Turc | Anglès |
---|---|
her | each |
kendine | and |
özel | tailored |
TR Dolayısıyla bu sektörde, birçok alanı kapsayan akılcı hukuki öneriler son derece önemlidir.
EN These characteristics mean that well-integrated and multi-disciplinary legal advice is crucial.
Turc | Anglès |
---|---|
hukuki | legal |
öneriler | advice |
bir | and |
TR Dolayısıyla, yerli sanayi ve üretim sektörleri; küresel emtia trendlerinden, döviz kurlarındaki değişimlerden, uluslararası ticaret ve vergi politikalarından fazlaca etkilenmektedir
EN As a result, the local industrial and manufacturing sectors are influenced by global commodity trends, fluctuations in exchange rates and international trade or tax policies
Turc | Anglès |
---|---|
yerli | local |
ve | and |
ticaret | trade |
vergi | tax |
TR Dolayısıyla, eğlence ve konaklama sektörlerinde faaliyet gösteren müvekkillere sunulan danışmanlık ; gayrimenkul ve istihdamla ilgili konulardan ibaret değildir, çok daha geniş bir alanı kapsamaktadır
EN As a result, our support to leisure and hospitality clients extends beyond mere real estate or employment advice
Turc | Anglès |
---|---|
gayrimenkul | real estate |
TR Dolayısıyla, eğer insanlarda, işletmelerde ve teknolojide TUTARLILIĞI kutlayanlardansanız (ve insanların hayatlarını güzelleştirmeyi seviyorsanız), FOREO tam size göre olabilir.
EN So, if you’re the type to celebrate INTEGRITY in humans, businesses and technology (and you’re into beautifying peoples’ lives), FOREO just might be the place for you.
Turc | Anglès |
---|---|
eğer | if |
ve | and |
foreo | foreo |
tam | just |
olabilir | might |
TR Bu atamadan sonra, $a'nın değerinin 5 olmasını beklersiniz, dolayısıyla $b = $a yazdığınızda, bunun $b = 5 yazmışsınız gibi davranmasını beklersiniz
EN After this assignment, you'd expect $a's value to be 5 as well, so if you wrote $b = $a, you'd expect it to behave just as if you wrote $b = 5
Turc | Anglès |
---|---|
a | a |
TR Domain adresinize girdiğinizde size atanan bu IP adresi üzerinden web hostinginize dolayısıyla web sitenize ulaşılmaktadır
EN When you enter your domain address, your web hosting and therefore your website can be accessed through this IP address which is assigned to you
Turc | Anglès |
---|---|
domain | domain |
bu | this |
adresi | address |
dolayısıyla | therefore |
TR Dolayısıyla, proje geliştirmek isteyen Sivil Toplum Örgütlerinin belirli sıklıklarda (örneğin haftada bir kere) MFİB tarafından yapılan çağrıları web sayfası aracılığı ile takip etmesi gerekmektedir
EN Therefore, CSOs wishing to develop projects are required to follow the calls made by the CFCU at certain intervals (for example once a week) via the web page
Turc | Anglès |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
proje | projects |
geliştirmek | develop |
belirli | certain |
yapılan | made |
takip | follow |
gerekmektedir | required |
TR Dolayısıyla marka başvurusu ilgili mallar bakımından ayırt edici ve ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanmamaktadır.
EN In this regard, the subject trademark application is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
Turc | Anglès |
---|---|
ilgili | related |
ticari | commercial |
kaynak | origin |
TR Aktif bir e-posta adresine ve T.C. Kimlik numarası bilginiz istenmektedir. T.C. vatandaşı olmayan ve dolayısıyla T.C. kimlik numarası bilgisine sahip olmayan adaylarımız e-posta adresleriyle kayıt işlemlerini yapabilirler.
EN A valid e-mail address as well as a T.R. ID number are required. Candidates who are not Turkish citizens and hence do not have information about their Turkish ID numbers can register using their e-mail addresses.
Turc | Anglès |
---|---|
adresine | address |
t | t |
kimlik | id |
olmayan | not |
kayıt | register |
yapabilirler | can |
TR Dolayısıyla, özellikle yemek pişirme videolarıyla veya çocuk içerikleriyle ilgilenmiyorsanız, bu karşın Apex efsanelerine çok ilgi duyuyorsanız, bu araçla sayesinde ilgilendiğiniz kategoriye direkt dalabilirsiniz.
EN So, if you’re not particularly interested in cooking videos or children’s content, but are very interested in Apex legends, you can dive into that category via the tool.
Turc | Anglès |
---|---|
özellikle | particularly |
yemek | cooking |
veya | or |
TR Dolayısıyla sırf bu üç CDU’lu siyasetçi Federal Almanya Cumhuriyeti'ni 46 yıl boyunca yönetti
EN This means the Federal Republic of Germany has been governed for 46 years by these three CDU politicians alone
Turc | Anglès |
---|---|
bu | this |
federal | federal |
cumhuriyeti | republic |
yıl | years |
TR Dolayısıyla son 35 yıldır çocuk kuşağı, anne babalarının kuşağından üçte bir oranında daha az sayıda; bugün 50 yaş gurubu insanların sayısı yeni doğanların iki katı
EN At the same time life expectancy is rising
TR Dolayısıyla bu ülkelerin Almanya’yı tanımlamak için kullandıkları sözcükler birbirinden ayrılıyor.
EN As a result, the respective names for Germany don’t match.
Turc | Anglès |
---|---|
almanya | germany |
TR Almanya, yeni Federal Meclisi ve dolayısıyla yeni başbakanını 26 Eylül’de seçecek. Seçilme şansı en yüksek adayları burada tanıtıyoruz.
EN Germany will be electing a new Bundestag on September 26 – and thus the country’s next head of government. We present the most promising candidates.
Turc | Anglès |
---|---|
almanya | germany |
yeni | new |
ve | and |
eylül | september |
en | most |
ın | of |
TR Almanya ve AB öncelikli olarak, yenilenebilir enerjiden elde edilen ve dolayısıyla iklim açısından nötr olan yeşil hidrojene güveniyor
EN To achieve this, Germany and the EU are pinning their hopes chiefly on eco-friendly hydrogen; obtained from renewable energy, it is climate neutral
Turc | Anglès |
---|---|
almanya | germany |
ab | eu |
yenilenebilir | renewable |
elde | achieve |
iklim | climate |
TR 2035’e kadar Almanya’nın nüfusunda çok az değişiklik olacak. Buna rağmen yapılan tahminlere göre kaza ve illerin yaklaşık yüzde 60’ının nüfusu azalacak, dolayısıyla yüzde 40’lık kısmında da bir artış görülecek.
EN Germany’s population will hardly change until 2035. According to forecasts, however, around 60 per cent of rural districts and cities will lose population, and 40 per cent will grow correspondingly.
Turc | Anglès |
---|---|
almanya | germany |
değişiklik | change |
olacak | will |
yüzde | per cent |
TR 2020 yılında korona pandemisi dolayısıyla Almanya’ya turistik ziyaretler sadece çok kısıtlı bir çerçevede mümkün oldu
EN In 2020 visits to Germany were very restricted because of the pandemic
Turc | Anglès |
---|---|
pandemisi | pandemic |
almanya | germany |
TR Dolayısıyla her ülkeye özgü perspektifler var gibi görünüyor
EN There would therefore appear to be country-specific perspectives
Turc | Anglès |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
ülkeye | country |
TR Dolayısıyla ekibimizin bütün güçlüklere ve ağır koşullara rağmen birbirlerine destek olarak ellerinden gelenin en iyisini ortaya koyduklarını görmek daha da mutluluk verici.
EN It is therefore really good to see that the team is holding up and doing its best despite all the pressure.
Turc | Anglès |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
rağmen | despite |
TR Dolayısıyla bu alanda tüm sorunları çözecek sihirli formül olarak “blockchain”, yani blok zincir teknolojisi giderek daha sık dile getiriliyor.
EN In the current discussion, therefore, the magic word “blockchain” is heard more and more frequently.
Turc | Anglès |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
blockchain | blockchain |
sık | frequently |
TR Steffens bu çalışmaları dolayısıyla Alman Televizyon Ödülü’ne layık görülmüştü.
EN For this he received the Golden Camera and the German Television Award.
Turc | Anglès |
---|---|
bu | this |
alman | german |
televizyon | television |
ne | and |
TR Korona dolayısıyla insanlar bu konuda daha bilinçlendi
EN Covid-19 has increased people’s awareness of this
Turc | Anglès |
---|---|
korona | covid-19 |
insanlar | people |
bu | this |
daha | increased |
TR Ama şimdilerde tıbbı bakım hizmeti veren bir firmada kısmi zamanlı çalışıyor, dolayısıyla da zamanı daha esnek
EN These days she works for a temping agency for nurses, which means she is more flexible
Turc | Anglès |
---|---|
çalışıyor | works |
esnek | flexible |
TR Ayrıca ülkelerine dönen göçmenlerin profilleri ve ihtiyaçları konusunda da daha fazla bilgiye, dolayısıyla veri toplanmasına ihtiyaç olduğu vurgulandı
EN Furthermore, it was agreed to find out more about the profiles and needs of the migrants who return to their home countries – this would require improved data collection
Turc | Anglès |
---|---|
ayrıca | furthermore |
veri | data |
TR Tarayıcılar ziyaret ettiğiniz her web sitesini kaydeder. Dolayısıyla geçmişi ve çerezleri yöneterek verilerinizi kontrol etmeniz önemlidir.
EN Browsers log every website you visit – so it’s important to control your data by managing history and cookies.
Turc | Anglès |
---|---|
tarayıcılar | browsers |
ziyaret | visit |
her | every |
geçmişi | history |
ve | and |
verilerinizi | your data |
TR Dolayısıyla geleneksel virüsler ve kötü amaçlı yazılımlar sorun yaratamaz.
EN So then, traditional viruses and malware aren’t a problem.
Turc | Anglès |
---|---|
geleneksel | traditional |
ve | and |
sorun | problem |
TR Dolayısıyla, özgürlüğe karşı küresel meydan okumayla karşı karşıyayız
EN As a result, we are faced with a global challenge to freedom
Turc | Anglès |
---|---|
küresel | global |
TR ki bu, yukarıda açıklanan şekilde bazı parametreleri filtrelemek suretiyle en düşük ortalama pozisyona ve dolayısıyla yetersiz tıklamaya sahip URL’lere erişim için kullanılabilir.
EN which, by filtering the same parameters as explained above, can be used to access the URLs with the lowest average position and, therefore, insufficient clicks.
Turc | Anglès |
---|---|
ortalama | average |
dolayısıyla | therefore |
sahip | be |
url | urls |
TR Entegre altyapı önceden doğrulanır ve birkaç gün içinde yerleştirmeye hazır hale gelir; dolayısıyla, çözüm tasarlamaya veya bileşenleri entegre etmeye gerek yoktur
EN Integrated infrastructure is pre-validated and ready to deploy in days, so there?s no need to design solutions or integrate components
Turc | Anglès |
---|---|
altyapı | infrastructure |
önceden | pre |
ve | and |
gün | days |
hazır | ready |
çözüm | solutions |
veya | or |
gerek | need |
yoktur | no |
Es mostren 50 de 50 traduccions