TR Sadece 10 yıl içinde dünyanın en büyük pamuk sürdürülebilirlik programı haline geldik. Misyonumuz: çevreyi korurken ve eski haline getirirken pamuk topluluklarının hayatta kalmasına ve gelişmesine yardımcı olmak.
TR Sadece 10 yıl içinde dünyanın en büyük pamuk sürdürülebilirlik programı haline geldik. Misyonumuz: çevreyi korurken ve eski haline getirirken pamuk topluluklarının hayatta kalmasına ve gelişmesine yardımcı olmak.
EN In just over 10 years we have become the world’s largest cotton sustainability programme. Our mission: to help cotton communities survive and thrive, while protecting and restoring the environment.
TR Editoryal eklerElsevier'in hakem denetimli dergilerinin pek çoğu bir Ek biçiminde ortak bir konudaki makale koleksiyonlarının basılmasına imkân verir. Eklerin kitlenize ulaşmakta nasıl mükemmel ortağınız haline gelebileceğini keşfedin
EN Editorial supplementsMany of Elsevier?s peer-reviewed journals offer the possibility to publish a collection of articles on a common theme in the form of a Supplement. Discover how Supplements can be the perfect partner to engage with your audience.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
editoryal | editorial |
mükemmel | perfect |
keşfedin | discover |
TR SEO’yu iyileştirmek için bu sitelerden bağlantı kurmayı öncelik haline getirin.
EN Prioritize building links from these sites to improve SEO.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
seo | seo |
bağlantı | links |
TR Bilgiyi hızla kullanılabilir talimatlar haline getirin.
EN Quickly translate knowledge into actionable orders.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
bilgiyi | knowledge |
hızla | quickly |
haline | into |
TR Elsevier'in dijital arşivinde yer alan tüm makaleler elektronik tekrar baskı PDF'si haline getirilebilir ve 100 ya da daha fazla miktarlarda sipariş edilebilir
EN Any article available in Elsevier’s digital archive can be made into an eReprint PDF and ordered in quantities of 100 or more
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
elsevier | elsevier |
dijital | digital |
tüm | any |
edilebilir | can be |
TR Yıllar boyunca 13, çevrimiçi pazarlama için dünyanın önde gelen rekabetçi araştırma hizmetlerinden biri haline dönüştük.
EN In 13 years, we've grown into one of the world's leading competitive research services for online marketing.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
çevrimiçi | online |
pazarlama | marketing |
rekabetçi | competitive |
araştırma | research |
TR Ahrefs’in sunduğu her şeye tam erişim sağlayın ve SEO uzmanı haline gelin.
EN Get full access to everything Ahrefs has to offer and become an SEO pro.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
tam | full |
TR zor bulunur olan bir şey nadir bir şey haline gelebilir.
EN the uncommon can become the exceptional.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
bir | the |
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
müşteri | customer |
destek | support |
sana | you |
indirim | discounts |
sunan | offer |
name | name |
kişiler | people |
TR Semrush ile dijital pazarlamayı öğrenin, Akademik kurslar alın ve sertifikalı bir profesyonel haline gelin
EN Learn digital marketing with Semrush, take Academy courses and become a certified professional
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
semrush | semrush |
öğrenin | learn |
kurslar | courses |
sertifikalı | certified |
profesyonel | professional |
TR Bizans Dönemi?nde Afrodisias, Karya Bölgesi Baş Piskoposluğu haline getirilmiştir. İ.S. 6-11. yüzyıllarda bölge siyasi, dini ve ekonomik sıkıntılarla Vizigot ve Arap akınları yüzünden önemini yitirmiştir.
EN In the Byzantine period, Aphrodisias was transformed into the Archbishop of the Carian Region. BUSINESS. 6-11. In the 17th century, the region lost its importance due to the political, religious and economic problems and the Visigoth and Arab invasions.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
afrodisias | aphrodisias |
siyasi | political |
dini | religious |
ve | and |
ekonomik | economic |
TR Semrush SEO denetleme raporları, websitenizin sağlığının sürekli geliştiğinden emin olmak için websitenizi düzenli olarak izleyecek ve hataları sorun haline gelmeden önce yakalayacaksınız.
EN The Semrush SEO audit reports will regularly monitor your website, to make sure that its health is ever-improving, and you catch all upcoming issues before they become trouble.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
semrush | semrush |
seo | seo |
raporları | reports |
websitenizin | your website |
sürekli | ever |
emin | sure |
sorun | issues |
haline | make |
TR Ev sahibi davetiyeyi hazırlamak için bu kadar özendiyse partiye nasıl özenmiştir kim bilir! Ancak ne yazık ki basılı davetiyeler artık hem çok zaman alan hem de ilgilisine ulaşmadan postada kaybolabilen nesneler hâline geldi
EN If a host puts a lot of thought into the invitation, just imagine how the party will be! Unfortunately, physical invitations are often time-consuming and can get lost in the mail
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
ancak | just |
TR Trust Cüzdan için değerlendirilen ve optimize edilen merkeziyetsiz uygulamalar (Dapp'ler) Pazar yerinin bir parçası haline gelir
EN Decentralized applications (DApps) that have been vetted and optimized for Trust Wallet become a part of the Marketplace
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
trust | trust |
cüzdan | wallet |
merkeziyetsiz | decentralized |
uygulamalar | applications |
parçası | part |
TR 1964 yılında inşa edilmiş olan tünel, Kuzey Avrupa'daki en çok trafik yapılan tek pistli tünel ve yıllardır büyük bir darboğaz haline gelmiş
EN Built in 1964, it’s the most-trafficked single-track tunnel in Northern Europe—and it has been a major bottleneck for years
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
inşa | built |
kuzey | northern |
avrupa | europe |
yıllardır | for years |
TR Ekip 3B modelleri 3ds Max ile anime etti ve ReCap (İngilizce) kullanarak tren kokpitinin tasarımı gibi gerçek dünya verilerini lazer taramaları ile artırılmış gerçeklik haline getirdi.
EN The team animated the 3D models with 3ds Max and augmented them with laser scans of real-world data, such as the layout of the train cockpit, using ReCap (US site).
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
ekip | team |
max | max |
tren | train |
gerçek | real |
dünya | world |
verilerini | data |
lazer | laser |
TR Norconsult, Ulriken Tüneli'ndeki ilk başarısına dayanarak, VR oyunlaştırmayı, tüm demiryolu projelerinde sinyalleme tasarımı ve onayını desteklemek için standart bir işletim prosedürü haline getirmiştir
EN Based on its initial success with the Ulriken Tunnel, Norconsult has made VR gamification a standard operating procedure on all of its rail projects to support signaling design and approval
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
tüneli | tunnel |
ilk | initial |
dayanarak | based on |
tüm | all |
projelerinde | projects |
tasarımı | design |
standart | standard |
başarısı | success |
TR Kolejiniseç Kolej Tercih Platformu 2015 yılı Ocak ayında 3 genç iş adamı tarafından kurulmuş, kısa süre içerisinde önemli bir kolej tercih platformu haline gelmiş bir platformdur
EN Kolejiniseç College Preference Platform was established in January 2015 by 3 young businessmen and has become an important college preference platform in a short time
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
tercih | preference |
platformu | platform |
ocak | january |
genç | young |
kurulmuş | established |
kısa | short |
süre | time |
önemli | important |
TR Sonuç olarak, temel ihtiyaçların zar zor temin edildiği ya da erişilemediği koşullar altında hayat mücadelesi veren göçmenler ve mülteciler için ‘Avrupa’ya gitmek,’ ne getireceği netleşmemiş de olsa parlak bir düş hâline geliyor.
EN As a result, for refugees and migrants struggling for dignified lives, ‘going to Europe’ becomes a bright dream even though its consequences are unclear.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
sonuç | result |
mülteciler | refugees |
avrupa | europe |
parlak | bright |
TR Bilgiyi gizli tutmak ve sadece doğrudan erişim verilenlere erişebilir tutmak, çevrimiçi olarak saklanan içerik miktarı katlanarak artmaya devam ederken artan bir endişe haline geldi
EN Keeping information private and accessible only to those given direct access has become an increasing concern as the amount of content being stored online continues to increase exponentially
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
gizli | private |
doğrudan | direct |
erişim | access |
çevrimiçi | online |
devam | continues |
artan | increasing |
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
sonix | sonix |
platformu | platform |
haline | makes |
optimum | optimal |
güvenlik | security |
dahili | internal |
harici | external |
izin | permission |
seviyeleri | levels |
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
kullanıcı | user |
dostu | friendly |
zaman | times |
üst | high |
düzey | level |
haline | makes |
başlangıç | start |
ayarlamak | adjust |
altyazıları | subtitles |
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
hızlı | quick |
sözcük | word |
verilerini | data |
arama | searching |
haline | makes |
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
sonix | sonix |
araştırma | research |
projeleri | projects |
işbirliği | collaborate |
çevrimiçi | online |
dosyalar | files |
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
tüm | all |
ses | audio |
video | video |
merkezi | central |
konuma | location |
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
ve | and |
transkripsiyonu | transcription |
parçası | part |
haline | make |
sonix | sonix |
atlas | atlas |
olmak | the |
tüm | all |
popüler | popular |
nitel | qualitative |
çalışır | works |
ın | of |
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
çalışanlar | employees |
tutkulu | passionate |
fark | difference |
yer | place |
yardım | helping |
insanları | people |
TR Gitmek için motivasyonum olmadığı için üniversite derslerimin yarısını atlamayı alışkanlık haline getirdim ya da önceki gece uzun saatler ayakta kaldığım için uyuyakaldım
EN I got into a habit of skipping half of my university classes because I felt no motivation to go, or I overslept because I had been up for long hours the previous night
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
üniversite | university |
önceki | previous |
gece | night |
uzun | long |
saatler | hours |
TR Online logo aracımızın kolayca anlaşılan ve sade arayüzü sayesinde logo oluşturmak eğlenceli ve basit bir süreç haline geliyor
EN The interface of our online logo maker is intuitive and straightforward, making logo creation a fun and easy process
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
online | online |
logo | logo |
arayüzü | interface |
eğlenceli | fun |
süreç | process |
haline | making |
TR Crisp, ekip işbirliği ve gerçek zamanlı iletişim için tasarlanmıştır, bu da onu bireysel posta kutunuza mükemmel bir alternatif haline getirir
EN Crisp is designed for team collaboration and real-time communication, making it the perfect alternative to your individual mailbox
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
crisp | crisp |
ekip | team |
işbirliği | collaboration |
gerçek | real |
iletişim | communication |
mükemmel | perfect |
alternatif | alternative |
haline | making |
TR Decred, onu daha üstün bir uzun vadeli değer saklama aracı haline getiren yerleşik yönetime sahip topluluk idaresindeki bir dijital paradır
EN Decred is a community-directed digital currency with built-in governance to make it a superior long-term store of value
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
üstün | superior |
uzun | long |
vadeli | term |
topluluk | community |
TR Ethereum cüzdanı olarak yola çıkan fakat zamanla Ethereum ERC20 tokenlarının ve diğer kripto paraların tutulabileceği bir çoklu coin kripto cüzdanı haline gelen Trust Cüzdan'ta birkaç Ethereum cüzdanı seçeneği bulunur.
EN The Trust Wallet mobile app started off as an Ethereum wallet but has since evolved its offering of storage capabilities and has become a multi coin crypto wallet which is capable of storing Ethereum ERC20 coins and other cryptocurrencies as well.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
ethereum | ethereum |
diğer | other |
kripto | crypto |
çoklu | multi |
trust | trust |
TR 1982'de kurulan Symantec, 35'ten fazla ülkede 11.000'den fazla çalışanıyla siber güvenlik endüstrisinde küresel bir lider haline geldi
EN Founded in 1982, Symantec has become a global leader in the cybersecurity industry with over 11,000 employees in more than 35 countries
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
kurulan | founded |
symantec | symantec |
küresel | global |
lider | leader |
TR Ancak, GeoTrust, 2001'de yeniden doğana kadar bugün bildiğimiz SSL sertifika sağlayıcısı haline gelmedi
EN However, GeoTrust did not become the SSL certificate provider we know today until it was reborn in 2001
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
geotrust | geotrust |
bugün | today |
ssl | ssl |
sertifika | certificate |
sağlayıcısı | provider |
TR GeoTrust çoklu alan sertifikaları, en yeni UC platformlarıyla tamamen uyumludur ve bu da onları herhangi bir UC ortamı için kullanımı kolay, uygun maliyetli bir çözüm haline getirir
EN GeoTrust multi-domain certificates are fully compatible with the latest UC platforms and this makes them an easy-to-use, cost-effective solution for any UC environment
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
geotrust | geotrust |
çoklu | multi |
sertifikaları | certificates |
tamamen | fully |
kullanımı | use |
maliyetli | cost |
çözüm | solution |
haline | makes |
TR Daha önce tartışıldığı gibi, yeşil EV çubuğu ziyaretçilere bir web sitesinin güvenli olduğuna dair net bir mesaj göndererek, onu halka açık web sitelerinin hayati bir güvenlik bileşeni haline getirir.
EN As discussed earlier, the green EV bar sends visitors a clear message that a website is safe, making it a vital security component of public websites.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
yeşil | green |
mesaj | message |
hayati | vital |
haline | making |
TR Başvuran, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü tarafından atanan bir hakem talep ederek askıya alınmış herhangi bir alan adının eski haline getirilmesini isteyebilir.
EN The applicant may request an arbitrator appointed by the World Intellectual Property Organization to request reinstatement of any suspended domain name.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
dünya | world |
mülkiyet | property |
talep | request |
TR Her sertifika için bir satın alma siparişi oluşturmanız gerekiyorsa, bu çok külfetli bir sorun haline gelebilir
EN This can become a very cumbersome problem if you have to create a purchase order for each certificate
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
sertifika | certificate |
siparişi | order |
sorun | problem |
TR GlobalSign çoklu alan sertifikaları, en yeni UC platformlarıyla tamamen uyumludur ve bu da onları herhangi bir UC ortamı için kullanımı kolay, uygun maliyetli bir çözüm haline getirir
EN GlobalSign multi-domain certificates are fully compatible with the latest UC platforms and this makes them an easy-to-use, cost-effective solution for any UC environment
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
globalsign | globalsign |
çoklu | multi |
sertifikaları | certificates |
tamamen | fully |
kullanımı | use |
maliyetli | cost |
çözüm | solution |
haline | makes |
TR Bazı köklü şirketler bile araçlarımızı pazarlama süreçlerinin ayrılmaz bir parçası haline getirdi.
EN Even well-established businesses have made our tools an inseparable part of their marketing efforts.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
bile | even |
pazarlama | marketing |
parçası | part |
TR Günümüzde QR Kodları, akıllı telefonların kullanımının artışı sayesinde mobil pazarlamanın bir parçası haline gelmiştir
EN Now, it has found its way into mobile marketing with the widespread adoption of smartphones
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
mobil | mobile |
TR Raffles Hotels & Resorts’un duyarlı bir lüks ve düşünceli, samimi, zarif bir hizmet anlayışı otel ve tatil köylerini her seferinde ilgi odağı haline getirir. En son alınan ödüller:
EN Raffles Hotels & Resorts’ philosophy of delivering emotional luxury, thoughtful, welcoming and graceful service has put its hotels and resorts in the spotlight time and time again. Recent awards include:
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
raffles | raffles |
lüks | luxury |
hizmet | service |
son | recent |
ödüller | awards |
TR Bizimle konakladığınızda iyi yaşayın.Rahatlamak ve yenilenmiş hissetmek için günlük yaşamınızdan uzaklaşmanız artık bir şımarıklık olarak görülmüyor ve hızla akan dünyamızda bir gereklilik haline geliyor
EN Live it well when you stay with us.Stepping away from your everyday life to relax and feel restored is no longer considered an indulgence and is increasingly becoming a necessity in our fast-paced world
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
bizimle | with us |
iyi | well |
günlük | everyday |
artık | no longer |
hızla | fast |
TR Nestlé, hisselerini satar ve otel grubu SAirRelations/SAirGroup'un yüzde yüz iştiraki haline gelir.
EN Nestlé sells its stake and the hotel group becomes a fully owned subsidiary of SAirRelations/SAirGroup.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
ve | and |
otel | hotel |
grubu | group |
TR “Gündelik Kahramanlar” için ideal bir ortak haline getiren, sürücü yardım ve motor teknolojilerindeki en yeni özelliklere sahiptir
EN It boasts the latest in driver assistance and engine technologies, making it the ideal partner for ?Everyday Heroes?
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
ideal | ideal |
ortak | partner |
sürücü | driver |
yardım | assistance |
motor | engine |
TR Her yolculuk kendi başına bir deneyim haline gelir.
EN Each journey becomes an experience in its own right.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
her | each |
yolculuk | journey |
deneyim | experience |
TR Merkezi Mainz kentinde olan startup kuruluşu Biontech çok kısa sürede bir küresel aktör ve korona ile mücadelenin eş anlamlı sözcüğü haline geldi.
EN Mainz-based start-up Biontech has rapidly become a global player and synonymous with the fight against coronavirus.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
olan | has |
küresel | global |
TR Milyonlarca renk seçeneği ve tepkili yazı efektleri ile nihai setinizin tasarımcısı haline gelin. Gelmiş geçmiş en harika set için öbür SteelSeries ürünleriniz ile senkronize edin.
EN Millions of color options and reactive typing effects make you the designer of your ultimate setup. Sync up with your other SteelSeries gear for the most gorgeous setup ever.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
renk | color |
efektleri | effects |
haline | make |
en | most |
steelseries | steelseries |
TR Sonuç olarak, temel ihtiyaçların zar zor temin edildiği ya da erişilemediği koşullar altında hayat mücadelesi veren göçmenler ve mülteciler için ‘Avrupa’ya gitmek,’ ne getireceği netleşmemiş de olsa parlak bir düş hâline geliyor.
EN As a result, for refugees and migrants struggling for dignified lives, ‘going to Europe’ becomes a bright dream even though its consequences are unclear.
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
sonuç | result |
mülteciler | refugees |
avrupa | europe |
parlak | bright |
TR 6.6. 2020’ye kadar dağları, ormanları, sulak alanları, nehirleri, akiferleri ve gölleri kapsayan su ekosistemlerinin korunması ve eski haline getirilmesi
EN 6.6. By 2020, protect and restore water-related ecosystems, including mountains, forests, wetlands, rivers, aquifers and lakes
ቱሪክሽ | እንግሊዝኛ |
---|---|
su | water |
የ 50 የ 50 ትርጉሞችን በማሳየት ላይ