TR Gelişen teknoloji, bununla beraber hayatımıza yeni giren kavramlar, değişen iş yapış şekilleri ve öncelikler karşısında her daim çevik ve hızlı kararlar aldık
土耳其 中的 "öncelikler karşısında her" 可以翻译成以下 英语 单词/短语:
土耳其 | 英语 |
---|---|
yeni | new |
ve | and |
hızlı | quick |
kararlar | decisions |
TR 12.7. Ulusal politikalar ve öncelikler doğrultusunda sürdürülebilir olan kamu ihalesi uygulamalarının desteklenmesi
EN 12.7. Promote public procurement practices that are sustainable, in accordance with national policies and priorities
土耳其 | 英语 |
---|---|
ulusal | national |
politikalar | policies |
ve | and |
sürdürülebilir | sustainable |
olan | are |
kamu | public |
土耳其 | 英语 |
---|---|
grubu | group |
duyarlı | sensitive |
özellikle | especially |
eğitim | education |
ve | and |
sağlık | health |
TR Almanya’daki gazeteciler, haber ajanslarından, sosyal ağlardan, basın açıklamalarından, polis raporlarından ya da soruşturma ekiplerinden akan enformasyon seli karşısında her gün bir seçim yapmak zorunda
EN Each day, journalists in Germany need to choose which stories to feature from a deluge of information from agencies, social media, press releases, police reports and investigation teams
土耳其 | 英语 |
---|---|
almanya | germany |
gazeteciler | journalists |
polis | police |
her | each |
ajansları | agencies |
raporları | reports |
TR "Bina harika,yakınlarda la fayatte alışveriş merkezi ve opera binasının hemen karşısında lindt var mutlaka uğrayın ve geniş bir çember çizerek etrafı mutlaka dolaşın.mağazaları beğeneceksiniz."
EN "Beautiful as always. Takes the breath away. The stairs and the metro in front are popular meeting spots. You can spot exclusive events at the Opera from here - black cars everywhere"
土耳其 | 英语 |
---|---|
harika | beautiful |
opera | opera |
TR Whitehall üzerinde Horse Guards karşısında bulunan otel St James’s Park ve Mall’den çok kısa bir mesafededir
EN Located opposite Horse Guards on Whitehall, the property is a stone’s throw from St James’s Park and the Mall
土耳其 | 英语 |
---|---|
bulunan | located |
st | st |
james | james |
s | s |
park | park |
TR WATAN, Suriye’deki ve Türkiye’deki insani krizler karşısında mülteciler, yerinden edilenler ve ev sahibi topluluklarıyla ilgili acil müdahale söz konusu olduğunda en hızlı ve en önde gelen kuruluşlardan biri olarak kabul edilir.
EN Thousands of Syrian children dropped out of primary education for years due to war and found themselves on the streets. We were able to send thousands of children
TR Bütün üçüncü şahıslar karşısında tarafsız ve bağımsızdır.
EN is impartial to and independent of third parties.
土耳其 | 英语 |
---|---|
ve | and |
土耳其 | 英语 |
---|---|
gıda | food |
karmaşık | complex |
standartlara | standards |
etiketleme | labelling |
sistemine | system |
ihtiyaç | need |
TR Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un Washington’daki ilk ziyaretinde ABD ve Almanya Rusya karşısında yekvücut olduklarını vurguladı.
EN Defence Minister Christine Lambrecht has visited German soldiers in Jordan and Iraq during her first trip of the new year.
土耳其 | 英语 |
---|---|
daki | in |
ilk | first |
ve | and |
ın | of |
TR Kendinizi kalabalık bir grup karşısında tanıtın
EN Present yourself in front of a wider audience
土耳其 | 英语 |
---|---|
kendinizi | yourself |
TR Bütün üçüncü şahıslar karşısında tarafsız ve bağımsızdır.
EN is impartial to and independent of third parties.
土耳其 | 英语 |
---|---|
ve | and |
TR Whitehall üzerinde Horse Guards karşısında bulunan otel St James’s Park ve Mall’den çok kısa bir mesafededir
EN Located opposite Horse Guards on Whitehall, the property is a stone’s throw from St James’s Park and the Mall
土耳其 | 英语 |
---|---|
bulunan | located |
st | st |
james | james |
s | s |
park | park |
TR Whitehall üzerinde Horse Guards karşısında bulunan otel St James’s Park ve Mall’den çok kısa bir mesafededir
EN Located opposite Horse Guards on Whitehall, the property is a stone’s throw from St James’s Park and the Mall
土耳其 | 英语 |
---|---|
bulunan | located |
st | st |
james | james |
s | s |
park | park |
TR Almanya uluslararası acil durumlar karşısında sorumluluk üstleniyor: finans kaynakları, somut projeler ve güçlü bir ağla.
EN Germany helps when international emergencies occur – with financial support, concrete projects and a strong network.
土耳其 | 英语 |
---|---|
almanya | germany |
uluslararası | international |
finans | financial |
somut | concrete |
projeler | projects |
güçlü | strong |
TR Kriz karşısında yenilikçi ve esnek yaklaşım
EN Flexible and innovative in the crisis
土耳其 | 英语 |
---|---|
kriz | crisis |
yenilikçi | innovative |
ve | and |
esnek | flexible |
TR Almanya, türlerin yok olması tehlikesi karşısında türlerin korunması yolunda daha fazla çaba göstermeye kararlı
EN In order to counteract species extinction, Germany is committed to greater species protection
土耳其 | 英语 |
---|---|
almanya | germany |
TR Yeterli suya sahip olmak, güvenlik riski yaşamadan kendimize gıda maddesi tedarik etmek veya aşırı hava olayları karşısında ihtiyaç halinde barınak bulmak, bizim için çok doğal şeyler
EN It is perfectly normal for us here to have access to sufficient water, to be able to supply ourselves with food without any risk to our safety and, if necessary, find protection from extreme weather events
土耳其 | 英语 |
---|---|
yeterli | sufficient |
riski | risk |
gıda | food |
tedarik | supply |
aşırı | extreme |
hava | weather |
olayları | events |
bulmak | find |
TR Reinemann: Benim nezdimde medyanın geleceği ciddi gazetecilik yapan medya kuruluşlarında yatıyor. Çünkü bu kuruluşlar, karşı karşıya olduğumuz yarı gerçekler ve sahte haber yoğunluğu karşısında giderek daha önem kazanıyor.
EN Reinemann: Serious journalistic media are the media of the future in my opinion. I think they will become increasingly important on the net in view of the huge amount of sources, half-truths and fake news.
土耳其 | 英语 |
---|---|
ciddi | serious |
ve | and |
sahte | fake |
giderek | increasingly |
TR Okulun açılışı, popülistlerin siyaset ve medya içindeki kendini beğenmiş bir elit tabaka karşısında vatandaşların sözde acizliği hakkında şikayetçi oldukları bir zamana denk geliyor
EN The opening comes at a time when populists are bemoaning the supposed powerlessness of citizens in face of an arrogant elite in politics and the media
土耳其 | 英语 |
---|---|
siyaset | politics |
vatandaşların | citizens |
TR Onların mesajı: Vatandaş devlet karşısında asla aciz değildir
EN Their message is: citizens are by no means powerless against the state
土耳其 | 英语 |
---|---|
onların | their |
devlet | state |
değildir | no |
TR Bununla birlikte, koronavirüsün toplumlar ve ekonomiler üzerinde yarattığı devasa etki karşısında insanların şaşkınlığını paylaşıyor
EN And yet she shares with people all over the world her surprise at the intensity with which the coronavirus has struck societies and economies
土耳其 | 英语 |
---|---|
ve | and |
insanları | people |
TR Rakip sıralamalarının kendi sıralamalarınız karşısında nasıl durduğunu görün
EN See how competitor rankings stack up against your own
土耳其 | 英语 |
---|---|
rakip | competitor |
görün | see |
TR "Bina harika,yakınlarda la fayatte alışveriş merkezi ve opera binasının hemen karşısında lindt var mutlaka uğrayın ve geniş bir çember çizerek etrafı mutlaka dolaşın.mağazaları beğeneceksiniz."
EN "Beautiful as always. Takes the breath away. The stairs and the metro in front are popular meeting spots. You can spot exclusive events at the Opera from here - black cars everywhere"
土耳其 | 英语 |
---|---|
harika | beautiful |
opera | opera |
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Bu fıkra, sizin veya Zoom'un toplu bir hak talebi karşısında uzlaşmaya katılmanızı engellemez.
EN This subsection does not prevent you or Zoom from participating in a class-wide settlement of claims.
TR Küresel Amaçlar'ı, billboardlarda, her TV kanalı ve radyo istasyonunda, her sinema ve sınıfta, her toplulukta ve her cep telefonunda göstermek için çalışıyoruz
EN We’re working to get the Global Goals onto every website and billboard, broadcast on every TV station and radio station, in every cinema and classroom, pinned to every community noticeboard and sent to every mobile phone
土耳其 | 英语 |
---|---|
küresel | global |
tv | tv |
radyo | radio |
cep | mobile |
土耳其 | 英语 |
---|---|
güçlü | powerful |
yazılım | software |
çözümleri | solutions |
envanter | inventory |
ve | and |
takip | track |
sağlar | enable |
böylece | so |
konuk | guest |
deneyimi | experience |
TR Her adımda ödeme alın: Her yeni satış için 200$, her yeni deneme için 10$, her yeni kayıt için 0,01$ kazanın
EN Get paid every step of the way: Earn $200 for every new sale, $10 for every new trial, $0.01 for every new sign-up
土耳其 | 英语 |
---|---|
ödeme | paid |
alın | get |
yeni | new |
satış | sale |
deneme | trial |
kazanın | earn |
TR Her adımda ödeme alın: Her yeni satış için 200$, her yeni deneme için 10$, her yeni kayıt için 0,01$ kazanın
EN Get paid every step of the way: Earn $200 for every new sale, $10 for every new trial, $0.01 for every new sign-up
土耳其 | 英语 |
---|---|
uzaktan | remote |
土耳其 | 英语 |
---|---|
veya | or |
kaydı | recording |
土耳其 | 英语 |
---|---|
her | every |
yeni | new |
bilgiler | information |
çevrimiçi | online |
ve | and |
analiz | analyzing |
ın | of |
TR "Her şey değişimdir, her şey yerini verir, her şey gelir geçer"
EN “All is change, all yields its place, all comes and goes”
土耳其 | 英语 |
---|---|
gelir | comes |
土耳其 | 英语 |
---|---|
veya | or |
ay | month |
trend | trending |
e-posta |
TR Her Tehdit, Her Zaman, Her Yerde. Çevrimiçi Güvenliğin İdeal Hali.
EN Any Threat, Anytime, Anywhere. Online Security, Done Right.
土耳其 | 英语 |
---|---|
tehdit | threat |
TR Türkiye’de 0-8 yaş grubunda çocuğu olan her 4 ebeveynden 3’ü çocuğuna duygusal şiddet, her 4'ünden 1’i ise fiziksel şiddet uyguluyor. Her birey ve...
EN In Turkey, 3 in every 4 parents with children aged 0 to 8 use emotional violence, 1 in 4 use physical violence against their children. Every...
土耳其 | 英语 |
---|---|
türkiye | turkey |
yaş | aged |
duygusal | emotional |
şiddet | violence |
fiziksel | physical |
土耳其 | 英语 |
---|---|
veya | or |
ay | month |
trend | trending |
e-posta |
TR Her Tehdit, Her Zaman, Her Yerde. Çevrimiçi Güvenliğin İdeal Hali.
EN Any Threat, Anytime, Anywhere. Online Security, Done Right.
土耳其 | 英语 |
---|---|
tehdit | threat |
TR Her yeni satış için 200$, her yeni deneme için 10$, her yeni kayıt için 0,01$ kazanın
EN Earn $200 for every new sale, $10 for every new trial, $0.01 for every new sign-up
土耳其 | 英语 |
---|---|
yeni | new |
satış | sale |
deneme | trial |
kazanın | earn |
显示了 50 个翻译的 50