TR S3'teki nesneleri Lambda'da özel kodu tetikleyen olaylar olarak kullanarak yaygın sorunlara sağlam, ölçeklenebilir çözümler oluşturmak için bu iki sunucusuz hizmeti birleştirebilirsiniz.
TR S3'teki nesneleri Lambda'da özel kodu tetikleyen olaylar olarak kullanarak yaygın sorunlara sağlam, ölçeklenebilir çözümler oluşturmak için bu iki sunucusuz hizmeti birleştirebilirsiniz.
EN You can combine these two serverless services to build robust, scalable solutions to common problems by using objects in S3 as events that trigger custom code in Lambda.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
lambda | lambda |
özel | custom |
kodu | code |
olaylar | events |
yaygın | common |
sağlam | robust |
ölçeklenebilir | scalable |
sunucusuz | serverless |
TR Veri merkezinizin yaşam döngüsü boyunca bir servis iş ortağıyla iş birliği yapmak, istenmeyen kesintilere neden olabilecek bu yaygın sorunlara karşı korunmanıza yardımcı olacaktır:
EN Partnering with a service partner across your data center lifecycle will help protect you against these common issues, that could cause unwanted outages:
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
veri | data |
servis | service |
istenmeyen | unwanted |
neden | cause |
yaygın | common |
TR Dolayısıyla halihazırda yaygın olarak desteklenmektedir ve insanların bildiği yaygın ve popüler dillerde akıllı kontratlar yazmanıza olanak sunar
EN Thus, it is widely supported already, and the architecture allows you to write smart contracts in mainstream popular languages that people know
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
halihazırda | already |
popüler | popular |
akıllı | smart |
insanları | people |
TR Bu, kapsamlı bir tip listesi olmamakla birlikte, aşağıdakiler, yaygın kullanım senaryolarında karşınıza çıkacak en yaygın nöral ağ tiplerini temsil etmektedir:
EN While this isn’t a comprehensive list of types, the below would be representative of the most common types of neural networks that you’ll come across for its common use cases:
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
bu | this |
kapsamlı | comprehensive |
yaygın | common |
kullanım | use |
en | most |
TR Ayrıca internetle uyuşturduğum ve kaçtığım tüm temel sorunlara farkındalık getirmeye başlayabildim - çocuklukta istismar, boşanmış ebeveynler, sosyal kaygı, depresyon, başarısızlık korkusu, terk edilme ve reddedilme korkusu
EN I also was able to start bringing awareness to all the underlying issues that I?d been numbing and escaping from with the internet – childhood abuse, divorced parents, social anxiety, depression, fear of failure, fear of abandonment and rejection
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
ayrıca | also |
ve | and |
farkındalık | awareness |
ebeveynler | parents |
sosyal | social |
TR Website Score web site teknik sağlığının genel bir göstergesidir. Bu, web sitesinin sahip olduğu sayfa sayısı ile site ve sayfa düzeyindeki sorunlara bağlıdır.
EN Website Score is an overall indicator of technical website health. It depends on the number of pages and site-level and page-level issues that the website has.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
teknik | technical |
genel | overall |
TR Projede her kritik sorun veya uyarı ortaya çıktığında bir e-posta alacaksınız. Bu tür bildirimler, düzeltmelerin gerçekten uygulandığından ve yeni sorunlara karşı hemen harekete geçildiğinden emin olmaya yardımcı olur.
EN You will receive an email each time critical issues or warnings appear in the project. Such notifications help to ensure that fixes are really implemented and allow you to act immediately on new issues.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
her | each |
kritik | critical |
sorun | issues |
veya | or |
e-posta | |
bildirimler | notifications |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR Belirli bir sayfanın sahip olduğu sorunlara hızlı bir genel bakış atın. Meta etiketlerini, içerik alaka düzeyini, yapılandırılmış verileri, resimleri, bağlantıları, PageSpeed Insights'ı test edin.
EN Get a quick overview of the issues that the specific page has. Test meta tags, content relevance, structured data, images, links, and PageSpeed Insights.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
belirli | specific |
hızlı | quick |
meta | meta |
yapılandırılmış | structured |
resimleri | images |
test | test |
edin | get |
TR Türkiye’nin öncü sanayi gruplarından Kibar Holding, yarım asra yaklaşan tarihinde olduğu gibi bugünde toplumsal sorunlara karşı duyarlı duruşu ve sorumluluk bilincini ortaya koyan faaliyetleriyle ön plana çıkıyor.
EN As one of Turkey’s leading industrial groups, Kibar Holding stands out with its sensitivity to social issues and its activities showing its sense of responsibility, as it has always done throughout its history of nearly fifty years.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
türkiye | turkey |
sanayi | industrial |
holding | holding |
toplumsal | social |
sorumluluk | responsibility |
grupları | groups |
TR Eski bilişim sistemleriyle entegrasyon zorlu bir operasyon olup, proje gecikmeleri, veri bütünlüğü sorunları ve düşük performansla ilgili sorunlara yol açabilir
EN Integrating with legacy IT systems can be a tricky operation, with many opportunities for project delays, issues with data integrity and poor performance
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
proje | project |
veri | data |
sorunları | issues |
açabilir | can |
TR Bünyesinde, işlemsel ve düzenleyici alanlara ilişkin çift yönlü uzmanlığı barındıran Moroğlu Arseven, bu kapsamdaki en karmaşık sorunlara bile çözüm üretir.
EN The firm’s dual strengths in transactional and regulatory areas enable us to assist with the most complex and innovative matters in this context.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
ve | and |
düzenleyici | regulatory |
alanlara | areas |
çift | dual |
bu | this |
en | most |
karmaşık | complex |
bile | to |
TR Moroğlu Arseven, uluslararası ticaret kapsamında ortaya çıkan sorunlara yönelik danışmanlık verir
EN Moroğlu Arseven regularly advises clients on a full array of issues for which arise during international trade
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
arseven | arseven |
uluslararası | international |
ticaret | trade |
TR Moroğlu Arseven; yurt içi ve yurt dışında sanayi ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren müvekkillerin karşılaştığı pazar trendlerine ve bunun sonucu ortaya çıkan hukuki sorunlara hakimdir
EN Moroğlu Arseven understands market trends and consequent legal issues which face industrial and manufacturing clients, both in Turkey and overseas
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
arseven | arseven |
ve | and |
pazar | market |
bunun | which |
hukuki | legal |
TR Düzeltilmesi gereken başlıca sorunlara dikkat çekeceğiz veya gelişmiş filtreleri ve Site Yapısı görünümünü kullanarak bunları kendiniz önceliklendirebilirsiniz
EN We'll point out the top issues that need fixing, or you can prioritize them yourself using the advanced filters and Site Structure view
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
gelişmiş | advanced |
ve | and |
site | site |
yapısı | structure |
kullanarak | using |
bunları | that |
kendiniz | yourself |
TR Website Score web site teknik sağlığının genel bir göstergesidir. Bu, web sitesinin sahip olduğu sayfa sayısı ile site ve sayfa düzeyindeki sorunlara bağlıdır.
EN Website Score is an overall indicator of technical website health. It depends on the number of pages and site-level and page-level issues that the website has.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
teknik | technical |
genel | overall |
TR Projede her kritik sorun veya uyarı ortaya çıktığında bir e-posta alacaksınız. Bu tür bildirimler, düzeltmelerin gerçekten uygulandığından ve yeni sorunlara karşı hemen harekete geçildiğinden emin olmaya yardımcı olur.
EN You will receive an email each time critical issues or warnings appear in the project. Such notifications help to ensure that fixes are really implemented and allow you to act immediately on new issues.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
her | each |
kritik | critical |
sorun | issues |
veya | or |
e-posta | |
bildirimler | notifications |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR Belirli bir sayfanın sahip olduğu sorunlara hızlı bir genel bakış atın. Meta etiketlerini, içerik alaka düzeyini, yapılandırılmış verileri, resimleri, bağlantıları, PageSpeed Insights'ı test edin.
EN Get a quick overview of the issues that the specific page has. Test meta tags, content relevance, structured data, images, links, and PageSpeed Insights.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
belirli | specific |
hızlı | quick |
meta | meta |
yapılandırılmış | structured |
resimleri | images |
test | test |
edin | get |
TR Düzeltilmesi gereken başlıca sorunlara dikkat çekeceğiz veya gelişmiş filtreleri ve Site Yapısı görünümünü kullanarak bunları kendiniz önceliklendirebilirsiniz
EN We'll point out the top issues that need fixing, or you can prioritize them yourself using the advanced filters and Site Structure view
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
gelişmiş | advanced |
ve | and |
site | site |
yapısı | structure |
kullanarak | using |
bunları | that |
kendiniz | yourself |
TR Konuşmacılar, mikroplastik ve benzeri sorunlara ilişkin fikirlerin tanıtımını da yapıyorlar.
EN The speakers will also present ideas on environmental problems such as microplastics.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
da | also |
TR „Fikirler Ülkesi Almanya“ adlı girişim, her yıl düzenlediği „Fikirler Ülkesindeki Mükemmel Yerler“ yarışmasıyla, toplumsal sorunlara inovatif çözümler üreten projeleri ödüllendiriyor
EN The Landmarks in the Land of Ideas competition is organised every year by the Germany – Land of Ideas initiative to honour projects that deliver innovative answers to questions that affect society
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
fikirler | ideas |
almanya | germany |
her | every |
yıl | year |
projeleri | projects |
TR Kimi zaman ağır sorunlara yol aşabilen hastalığın etkileri genellikle yıllar sonra kendini gösteriyor
EN The health impacts are sometimes serious, and they often only appear years later
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
genellikle | often |
sonra | later |
TR Malzeme farklılıkları, kaynak çizgileri, batırma işaretleri, bükülme, uzun döngü süreleri ve tamamlanmamış boşluk dolguları bu sorunlara örnek olarak verilebilir.
EN Some examples of these challenges include material variations, weld lines, sink marks, warpage, long cycle times and incomplete cavity filling.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
malzeme | material |
uzun | long |
döngü | cycle |
süreleri | times |
örnek | examples |
TR Gecikme süresi, maliyet, güvenlik, veri gizliliği veya diğer sorunlara dayalı olarak önemli iş yüklerinin nerede çalıştırılacağına karar verme.
EN Deciding where to run key workloads based on latency, cost, security, data privacy, or other issues.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
gecikme | latency |
maliyet | cost |
veri | data |
veya | or |
diğer | other |
önemli | key |
TR Malzeme farklılıkları, kaynak çizgileri, batırma işaretleri, bükülme, uzun döngü süreleri ve tamamlanmamış boşluk dolguları bu sorunlara örnek olarak verilebilir.
EN Some examples of these challenges include material variations, weld lines, sink marks, warpage, long cycle times and incomplete cavity filling.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
malzeme | material |
uzun | long |
döngü | cycle |
süreleri | times |
örnek | examples |
TR Malzeme farklılıkları, kaynak çizgileri, batırma işaretleri, bükülme, uzun döngü süreleri ve tamamlanmamış boşluk dolguları bu sorunlara örnek olarak verilebilir.
EN Some examples of these challenges include material variations, weld lines, sink marks, warpage, long cycle times and incomplete cavity filling.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
malzeme | material |
uzun | long |
döngü | cycle |
süreleri | times |
örnek | examples |
TR Malzeme farklılıkları, kaynak çizgileri, batırma işaretleri, bükülme, uzun döngü süreleri ve tamamlanmamış boşluk dolguları bu sorunlara örnek olarak verilebilir.
EN Some examples of these challenges include material variations, weld lines, sink marks, warpage, long cycle times and incomplete cavity filling.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
malzeme | material |
uzun | long |
döngü | cycle |
süreleri | times |
örnek | examples |
TR Malzeme farklılıkları, kaynak çizgileri, batırma işaretleri, bükülme, uzun döngü süreleri ve tamamlanmamış boşluk dolguları bu sorunlara örnek olarak verilebilir.
EN Some examples of these challenges include material variations, weld lines, sink marks, warpage, long cycle times and incomplete cavity filling.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
malzeme | material |
uzun | long |
döngü | cycle |
süreleri | times |
örnek | examples |
TR SEO hataları siz farkında olmadan ilerlemenizi yavaşlatabilir. Derinlemesine web denetimimiz tüm sitenizi sorunlara karşı kontrol eder ve bunları nasıl düzelteceğinizi size söyler.
EN SEO errors can slow down your progress without you realizing. Our in-depth web audit checks your whole site for problems and tells you how to fix them.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
seo | seo |
hataları | errors |
olmadan | without |
ilerlemenizi | your progress |
tüm | whole |
TR Düşük SEO sıralamalarınıza neden olan sorunların belirlenmesine yardımcı olmanın yanı sıra, size bu sorunlara çözümler sunacak bir SEO denetim aracı da kullanmak isteyeceksiniz
EN Along with helping identify the issues that are causing your low SEO rankings, you’ll also want to use an SEO audit tool that will provide you with solutions to these problems
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
düşük | low |
seo | seo |
olan | are |
size | you |
çözümler | solutions |
denetim | audit |
aracı | tool |
da | also |
sorunları | issues |
TR Çoğu zaman, bir web sayfasının arama sıralamasını aşağı çeken olağanüstü sorunlar olabilir ve bu sorunlara neyin neden olduğunu belirlemenin tek yolu bir denetim olacaktır.
EN Often, there may be outstanding issues that are dragging down a web page’s search ranking, and an audit will be the only way to determine what’s causing those problems.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
web | web |
arama | search |
aşağı | down |
olağanüstü | outstanding |
yolu | way |
denetim | audit |
TR Bu puan, durum kodları, meta etiketler, dahili ve harici bağlantı hataları, yapılandırılmış veriler ve Javascript ve CSS hataları dahil (ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere) çok çeşitli teknik sorunlara dayanmaktadır.
EN This score is based on a huge range of technical issues, including (but not limited to): status codes, meta tags, internal and external linking errors, structured data, and Javascript and CSS errors.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
bu | this |
durum | status |
kodları | codes |
meta | meta |
etiketler | tags |
dahili | internal |
ve | and |
harici | external |
bağlantı | linking |
hataları | errors |
yapılandırılmış | structured |
javascript | javascript |
css | css |
ancak | but |
sınırlı | limited |
olmamak | not |
çok | to |
teknik | technical |
ın | of |
TR Semrush, tam anlamıyla bunu yerine getiren çok sağlam bir pakettir.
EN Semrush is a very solid package that delivers exactly that.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
semrush | semrush |
tam | exactly |
çok | very |
sağlam | solid |
bir | a |
TR Hemen bugün Ahrefs deneme sürenizi başlatın, ve içerik pazarlama stratejinizi sağlam verilerle destekleyin.
EN Start your Ahrefs trial today and back your content marketing strategy with rock-solid data.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
bugün | today |
ahrefs | ahrefs |
deneme | trial |
ve | and |
sağlam | solid |
TR Özel SSL Sertifikaları, ışık hızında performans ve uyumluluk ile birlikte sağlam şifreleme sağlayan küresel içerik dağıtım ağımız genelinde otomatik olarak oluşturulur ve yayılır.
EN Dedicated SSL Certificates are automatically generated and propagate throughout our global content delivery network, providing robust encryption, along with lightning fast performance and compatibility.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
ssl | ssl |
sertifikaları | certificates |
performans | performance |
uyumluluk | compatibility |
sağlam | robust |
şifreleme | encryption |
sağlayan | providing |
küresel | global |
içerik | content |
TR İki bölümlü oturma sıralarının alt bölümü (alt kavea) ve sahne binasının alt katı sağlam olarak ele geçti
EN The lower part of the two-part bench (lower cavea) and the ground floor of the stage building were seized intact
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
alt | lower |
sahne | stage |
TR Varlığınızı genişletmek için yeni fikirler ve sağlam bir temel alın
EN Get new ideas and a sound foundation for broadening your presence
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
yeni | new |
fikirler | ideas |
temel | foundation |
alın | get |
TR Arctis Pro Kablosuz, oyunculuk için çok sağlam, kayıpsız 2,4G kablosuz ses ile birlikte mobil cihazlar için Bluetooth bağlantısı özellikleri taşıyor
EN The Arctis Pro Wireless features rock solid, lossless 2.4G wireless audio for gaming, combined with Bluetooth connectivity for mobile devices
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
arctis | arctis |
oyunculuk | gaming |
sağlam | solid |
ses | audio |
mobil | mobile |
cihazlar | devices |
özellikleri | features |
TR iPad Tamir Setlerini, kendi kendine yapacağın tamirler için ekibimiz tarafından tasarlanmış yeni araçlar içerecek şekilde yeniledik—daha sağlam bir tornavida, yeni bir Pil Açıcı ve sımsıkı yapışan bir Vantuz Tutucu ile.
EN We revamped our iPad Fix Kits to include brand new tools, designed by our team for your DIY repair—including an even tougher driver, a new Battery Blocker, and a super-grippy Suction Handle.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
ipad | ipad |
ekibimiz | our team |
araçlar | tools |
pil | battery |
TR AWS Uygunluk Programları, müşterilerin bulutta güvenliği ve uygunluğu korumak için AWS'de uygulanan sağlam denetimleri anlamasına yardımcı olur
EN The AWS Compliance Program helps customers to understand the robust controls in place at AWS to maintain security and compliance in the cloud
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
uygunluk | compliance |
müşterilerin | customers |
sağlam | robust |
denetimleri | controls |
TR Birçok kurumsal firma güçlü ve uygun fiyatlı güvenlik konusunda sağlam bir üne sahip bir isim olan GeoTrust'a geçmeye karar verdi
EN Many enterprise firms have decided to switch to GeoTrust, a name with a solid reputation for strong and affordable security
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
kurumsal | enterprise |
güçlü | strong |
güvenlik | security |
sağlam | solid |
isim | name |
geotrust | geotrust |
TR Açıkça söyleyebiliriz ki herhangi bir SSL sertifikasının ciddiye alınması için, SSL sertifikasını düzenleyen CA'nın (sertifika sağlayıcısı) sağlam ve güvenilir olduğundan emin olmak önemlidir
EN We can clearly say that for any SSL certificate to be taken seriously, it is important to make sure that the CA (certificate provider) issuing the SSL certificate is robust and reliable
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
açıkça | clearly |
ssl | ssl |
ca | ca |
sertifika | certificate |
sağlayıcısı | provider |
sağlam | robust |
güvenilir | reliable |
emin | sure |
önemlidir | it is important |
TR Birçok kurumsal firma güçlü ve uygun fiyatlı güvenlik konusunda sağlam bir üne sahip bir isim olan GlobalSign'a geçmeye karar verdi
EN Many corporate firms have decided to switch to GlobalSign, a name with a solid reputation for strong and affordable security
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
kurumsal | corporate |
güçlü | strong |
güvenlik | security |
sağlam | solid |
isim | name |
globalsign | globalsign |
TR Sonix'in sunucuları, fiziksel erişimi engellemek için sağlam fiziksel güvenlik denetimlerine sahip kurumsal sınıf barındırma tesislerinde bulunur
EN Sonix’s servers are located within enterprise-grade hosting facilities that have robust physical security controls to prevent physical access
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
sonix | sonix |
sunucuları | servers |
fiziksel | physical |
erişimi | access |
engellemek | prevent |
için | to |
sağlam | robust |
güvenlik | security |
kurumsal | enterprise |
sınıf | grade |
barındırma | hosting |
TR Stil, bir LED ışık imzası içeren krom kaplama köşegenlerin altı çizili yüksek kaputlu, sağlam ve koruyucudur.
EN Styling is robust and protective, with a high bonnet underlined by chrome-finish chevrons incorporating an LED light signature.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
led | led |
ışık | light |
imzası | signature |
yüksek | high |
sağlam | robust |
TR Sağlam ve koruyucu Yeni Citroën Berlingo Van, agresiflik olmadan akışkan hatları ile enerjik bir dış stil benimser
EN Robust and protective, New Citroën Berlingo Van adopts an energetic exterior style with fluid lines, without aggressiveness
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
sağlam | robust |
koruyucu | protective |
yeni | new |
olmadan | without |
akışkan | fluid |
dış | exterior |
stil | style |
TR Eğitim ve istihdam piyasası –iki sağlam sütun
EN Training and the employment market – two stable pillars
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
eğitim | training |
ve | and |
istihdam | employment |
piyasası | market |
iki | two |
TR Eğitim ve istihdam piyasası – iki sağlam sütun
EN Training and the employment market – two stable pillars
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
eğitim | training |
ve | and |
istihdam | employment |
piyasası | market |
iki | two |
TR Arctis Pro + GameDAC Yüksek Çözünürlüklü oyun ses sisteminin her bileşeni, sağlam ve güçlü sesi, PS4 veya bilgisayarın dijital çıkışından kulaklarınıza kadar taşıyabilmek için titizlikle tasarlanmıştır.
EN Each component of the Arctis Pro + GameDAC Hi-Res gaming audio system is meticulously engineered to maintain pristine, powerful audio, from the digital output of the PS4 or PC all the way to your ears.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
arctis | arctis |
gamedac | gamedac |
oyun | gaming |
ses | audio |
güçlü | powerful |
veya | or |
dijital | digital |
TR Dayanıklı, kaymaz kauçuk taban rekabetçi oyunlar için istenmeyen hareketleri önler ve daha sağlam platform sağlar.
EN The durable, non-slip rubber base is designed to eliminate unwanted movement and provide a solid platform for intense gaming.
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
dayanıklı | durable |
istenmeyen | unwanted |
sağlam | solid |
platform | platform |
sağlar | provide |
TR 5.c. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ilerletilmesi ve kadınların ve kız çocuklarının her düzeyde güçlenmeleri için sağlam politikaların ve yasal olarak uygulanabilir mevzuatların kabul edilmesi ve güçlendirilmesi
EN 5.c. Adopt and strengthen sound policies and enforceable legislation for the promotion of gender equality and the empowerment of all women and girls at all levels
ภาษาตุรกี | ภาษาอังกฤษ |
---|---|
c | c |
cinsiyet | gender |
kız | girls |
düzeyde | levels |
กำลังแสดงคำแปล 50 จาก 50 รายการ