EN Smaller spaces such as a phone booth, focus room, or executive office are ideal for one-on-one meetings or personal focus spaces
"focus on creating" v Angličtina možno preložiť do nasledujúcich Turecký slov/fráz:
EN Smaller spaces such as a phone booth, focus room, or executive office are ideal for one-on-one meetings or personal focus spaces
TR Telefon kulübesi, odak odası veya idari ofis gibi daha küçük alanlar, bire bir toplantılar veya kişisel odak alanları için idealdir
Angličtina | Turecký |
---|---|
phone | telefon |
focus | odak |
office | ofis |
ideal | idealdir |
personal | kişisel |
room | odası |
or | veya |
smaller | daha küçük |
for | için |
a | bir |
meetings | toplantılar |
as | gibi |
EN Optimise the productivity and effectiveness of your frontline workers through the automation of the simple, repetitive tasks your business requires, creating the freedom your workers need to focus on higher-value tasks.
TR Mobil çalışanlarınızın iletişim konusundaki etkililiğini, gün boyu ihtiyaç duydukları verilere ve insanlara ulaşmak için birden fazla cihaz kullanma ihtiyacını ortadan kaldırarak artırın.
Angličtina | Turecký |
---|---|
of | in |
need | ihtiyaç |
the | gün |
and | ve |
EN That is why our Professional Services focus on making the most of technology and data—creating new sources of competitive advantage and ensuring Zebra technologies deliver more efficient operations.
TR İşte bu nedenle Profesyonel Hizmetlerimiz, teknolojiden ve veriden en iyi şekilde faydalanmaya odaklanır ve rekabet avantajı için yeni kaynaklar yaratırken, Zebra teknolojilerinin daha etkin operasyonlar gerçekleştirmesini sağlar.
Angličtina | Turecký |
---|---|
professional | profesyonel |
services | hizmetlerimiz |
competitive | rekabet |
advantage | avantajı |
new | yeni |
zebra | zebra |
efficient | etkin |
operations | operasyonlar |
ensuring | sağlar |
most | en |
and | ve |
the | şekilde |
more | daha |
of | için |
EN Durable, versatile Zebra guest wristbands empower your front-line staff to focus on creating memorable experiences—not inconveniencing your guests with reprinting and rebanding
TR Dayanıklı, değişken Zebra misafir bileklikleri, ileri hatlarda çalışan personelinizin, misafirlerinizi yeniden yazdırma ve yeniden bileklik takma işlemleriyle oyalamak yerine akılda kalacak deneyimler yaratmaya zaman ayırabilmesini sağlar
Angličtina | Turecký |
---|---|
durable | dayanıklı |
zebra | zebra |
guest | misafir |
wristbands | bileklikleri |
your guests | misafirlerinizi |
experiences | deneyimler |
and | ve |
to | yerine |
EN Optimize the productivity and effectiveness of your frontline workers through the automation of the simple, repetitive tasks your business requires, creating the freedom your workers need to focus on higher-value tasks.
TR Mobil çalışanlarınızın iletişim konusundaki etkililiğini, gün boyu ihtiyaç duydukları verilere ve insanlara ulaşmak için birden fazla cihaz kullanma ihtiyacını ortadan kaldırarak artırın.
Angličtina | Turecký |
---|---|
of | in |
need | ihtiyaç |
the | gün |
and | ve |
EN With its flexible licensing, the site enables you to buy stock video footage at an affordable price so you can focus on creating
TR Esnek lisanslama özelliği sayesinde site, hazır video görüntülerini uygun fiyata satın alıp yaratmaya odaklanmanıza imkan verir
Angličtina | Turecký |
---|---|
flexible | esnek |
licensing | lisanslama |
site | site |
price | fiyata |
video | video |
buy | satın |
EN With its flexible licensing, the site enables you to buy stock video footage at an affordable price so you can focus on creating
TR Esnek lisanslama özelliği sayesinde site, hazır video görüntülerini uygun fiyata satın alıp yaratmaya odaklanmanıza imkan verir
Angličtina | Turecký |
---|---|
flexible | esnek |
licensing | lisanslama |
site | site |
price | fiyata |
video | video |
buy | satın |
EN Augment core strengths, offset skilled-labor shortages, and give employees more time to focus on creating new value.
TR Temel güçlü özellikleri bir araya getirin, kalifiye işgücü eksikliklerini giderin ve yeni değer yaratmaya odaklanmaları için çalışanlara daha çok zaman verin.
Angličtina | Turecký |
---|---|
time | zaman |
new | yeni |
and | ve |
value | değer |
give | için |
to | araya |
more | daha |
EN We take care of invoices, payments, and tax stuff so you can keep your focus on creating. Based in the EU? We've got your back on VAT.
TR İçerik oluşturmaya odaklanabilmeniz için faturalar, ödemeler ve vergi işleriyle biz ilgileniriz. AB'de mi yaşıyorsunuz? Öyleyse KDV konusunda endişelenmenize gerek yok.
Angličtina | Turecký |
---|---|
tax | vergi |
creating | oluşturmaya |
payments | ödemeler |
we | biz |
and | ve |
in | için |
the | yok |
EN Simply focus on building the website, creating the content, and growing your traffic.
TR Böylece yalnızca web sitesini oluşturmaya, içeriği hazırlamaya ve trafiğinizi artırmaya odaklanabilirsiniz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
focus | odaklanabilirsiniz |
content | içeriği |
website | web |
creating | oluşturmaya |
the | yalnızca |
and | ve |
EN Creating an engaging and enticing custom thumbnail is one of the most important parts of creating YouTube content
TR Etkileşimli ve ayartıcı bir kişiselleştirilmiş kücük ekran resmi Youtube içeriği oluşturmanın en önemli kısımlarından birisi
Angličtina | Turecký |
---|---|
content | içeriği |
custom | kişiselleştirilmiş |
and | ve |
most | en |
important | önemli |
EN You will also see an option called ?Create? in the YouTube menu.There are some slight differences between creating a personal channel and creating an account for a brand
TR Youtube menüsü içinde ?kanal oluştur? şeklinde bir bölümle karşılaşacaksınız.Kişisel kanal oluşturma ve marka hesabı oluşturma arasında ufak farklar vardır
Angličtina | Turecký |
---|---|
differences | farklar |
channel | kanal |
brand | marka |
account | hesabı |
create | oluştur |
creating | oluşturma |
and | ve |
personal | kişisel |
between | arası |
in | içinde |
menu | menü |
EN Creating a cohesive brand experience is important, even down to standard business documents like proposals, training documents, invoices, and letterheads. Visme makes creating brand documents easy in every department.
TR Teklifler, eğitim dokümanları, faturalar ve antetli kâğıtlar gibi standart iş dokümanlarında bile uyumlu bir marka deneyimi yaratmak önemlidir. Visme, her departmanda markayı öne çıkaran dokümanlar oluşturmayı kolay hâle getirir.
Angličtina | Turecký |
---|---|
creating | yaratmak |
standard | standart |
training | eğitim |
visme | visme |
important | önemlidir |
experience | deneyimi |
easy | kolay |
brand | marka |
and | ve |
even | bir |
EN Creating an engaging and enticing custom thumbnail is one of the most important parts of creating YouTube content
TR Etkileşimli ve ayartıcı bir kişiselleştirilmiş kücük ekran resmi Youtube içeriği oluşturmanın en önemli kısımlarından birisi
Angličtina | Turecký |
---|---|
content | içeriği |
custom | kişiselleştirilmiş |
and | ve |
most | en |
important | önemli |
EN Open Access focus and experience
TR Açık Erişimli odak ve deneyim
Angličtina | Turecký |
---|---|
open | açık |
access | erişimli |
focus | odak |
and | ve |
experience | deneyim |
EN They can focus on internal projects instead of spending time managing remote access."
TR Artık uzaktan erişimi yönetmeye zaman harcamak yerine şirket projelerine odaklanabiliyorlar."
Angličtina | Turecký |
---|---|
remote | uzaktan |
access | erişimi |
time | zaman |
of | yerine |
EN Back in 1930, the Elsevier publishing house struggled with unsold books and large bank debt, but one director's decision to focus on technology, medicine and history turned the company's fortunes around.
TR 1930'da Elsevier yayın evinin başı satamadığı kitaplar ve bankaya olan borçlarıyla dertteydi ancak yöneticilerinden birinin teknoloji, tıp ve tarihe yönelme kararı şirketin şansını döndürdü.
Angličtina | Turecký |
---|---|
books | kitaplar |
decision | karar |
technology | teknoloji |
medicine | tıp |
elsevier | elsevier |
and | da |
EN Klautz (1904-1990), Elsevier’s prospects slowly turned as the newly appointed director put a strong focus on the development of new projects for an international market
TR Klautz'un (1904-1990) önderliğinde, yeni göreve gelen bu yöneticinin uluslararası piyasa için projeler geliştirmeye büyük önem vermesi sayesinde, Elsevier’in şansı yavaş yavaş dönmeye başladı
Angličtina | Turecký |
---|---|
development | geliştirmeye |
projects | projeler |
international | uluslararası |
new | yeni |
market | piyasa |
of | in |
put | için |
EN It was Dekker who advised Elsevier to fully focus on establishing an English language scientific catalogue.
TR Elsevier'e tamamen İngilizce dilinde bir bilimsel katalog oluşturmaya odaklanmasını tavsiye eden Dekker'di.
Angličtina | Turecký |
---|---|
fully | tamamen |
scientific | bilimsel |
to | bir |
EN You will be able to focus on each patient's unique needs to support an optimal treatment experience and outcomes.
TR En iyi tedavi deneyimini ve sonuçlarını desteklemek için her bir hastanın kendine has ihtiyaçlarına odaklanabileceksiniz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
optimal | en |
treatment | tedavi |
experience | deneyimini |
outcomes | sonuçları |
and | ve |
to support | desteklemek |
needs | ihtiyaç |
EN Lead generation: Build demand for your products and generate highly relevant leads. Target by expertise, discipline, regional and global focus, platform or via one of our established research journals.
TR Talep yaratma: Ürünleriniz için talep oluşturun ve son derece uygun talepler bulun. Uzmanlık, disiplin, bölgesel ve global odak, platform ile veya köklü araştırma dergilerimiz vasıtasıyla hedeflerinizi belirleyin.
Angličtina | Turecký |
---|---|
demand | talep |
highly | son derece |
expertise | uzmanlık |
regional | bölgesel |
global | global |
focus | odak |
platform | platform |
research | araştırma |
or | veya |
build | oluşturun |
of | in |
and | ve |
EN Reveal focus of your competitors’ digital campaigns
TR Rakiplerinizin dijital kampanya odağını açığa çıkarın
Angličtina | Turecký |
---|---|
of | ın |
digital | dijital |
EN Get more of what you need. Your Enterprise plan comes with 20,000 keywords and unlimited projects so that your team can focus on their work without worrying about hitting data limits.
TR İhtiyacınız olandan daha fazlasını edinin. Enterprise tarifeniz, 20.000 anahtar kelime ve sınırsız miktarda proje içerir, böylece ekibiniz veri limitlerini aşma konusunda endişelenmeksizin işlerine odaklanabilir.
Angličtina | Turecký |
---|---|
unlimited | sınırsız |
data | veri |
your team | ekibiniz |
more | fazlasını |
keywords | anahtar |
so | böylece |
enterprise | enterprise |
and | ve |
work | iş |
of | konusunda |
EN We do not take sides in any of the conflict zones we operate in and focus on basic needs and rights.
TR Afet müdahale planımızı kendi ihtiyaç analizlerimize göre oluşturur, yardım önceliğimizde siyasi, ekonomik, askeri çıkar gözetmeden hayatı destekleriz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
needs | ihtiyaç |
the | kendi |
EN Our algorithms do all the searching so you can focus on staying in touch.
TR Algoritmalarımız tüm aramayı yapar, böylece siz iletişimi korumaya odaklanabilirsiniz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
algorithms | algoritmaları |
do | yapar |
so | böylece |
focus | odaklanabilirsiniz |
all | tüm |
the | siz |
EN Focus your efforts with View Prediction and see forecasted performance for each idea.
TR Emeklerinizi Görüntülenme Tahminine yoğunlaştırın ve her bir fikir için öngörülen performansı görün.
Angličtina | Turecký |
---|---|
idea | fikir |
see | görün |
for | için |
and | ve |
EN You focus on your business, we manage your hosting
TR Siz işinize odaklanın, hostinginizi biz yönetelim
Angličtina | Turecký |
---|---|
focus | odaklanın |
business | iş |
we | biz |
your | siz |
EN We focus on solving your supply chain needs from end to end, taking the complexity out of container shipping for you.
TR Tedarik zincirinizin gereksinimlerini uçtan uca çözümlemeye odaklanarak, konteyner taşımacılığının karmaşıklığını sizin için ortadan kaldırırız.
Angličtina | Turecký |
---|---|
supply | tedarik |
container | konteyner |
of | in |
the | sizin |
EN Dash is an open source peer-to-peer cryptocurrency with a strong focus on the payments industry
TR Dash, ödeme endüstrisine güçlü bir şekilde odaklanan eşler arası açık kaynak kodlu bir kripto paradır
Angličtina | Turecký |
---|---|
source | kaynak |
cryptocurrency | kripto |
dash | dash |
strong | güçlü |
open | açık |
to | arası |
the | şekilde |
a | bir |
EN At Yeux (French for eyes), our primary focus is to bring awareness to eye care and eye health across the globe
TR Yeux?ta (Fransızcada göz), öncelikli odağımız, dünya genelinde göz bakımı ve göz sağlığı konusunda farkındalık yaratmaktır
Angličtina | Turecký |
---|---|
awareness | farkındalık |
globe | dünya |
health | sağlığı |
care | bakım |
and | ve |
to | konusunda |
eye | göz |
EN We’re constantly working to make our clients’ experiences as fast and seamless as possible, so they can focus more on their business and less on implementation
TR Müşterilerimizin uygulamadan ziyade işlerine odaklanabilmeleri için, onların deneyimlerini mümkün olduğunca hızlı ve sorunsuz hâle getirmek üzere hiç durmadan çalışıyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
seamless | sorunsuz |
fast | hızlı |
possible | mümkün |
and | ve |
business | iş |
EN With our Summer Camp Consent Forms ready to go, you can send your worries on vacation and focus on making this summer the best (and safest) one yet!
TR Kullanıma hazır Yaz Kampı Onay Formlarımızla, endişelerinizi tatile gönderebilir ve bu yazı şimdiye kadarki en iyi (ve en güvenli) yazı yapmaya odaklanabilirsiniz!
Angličtina | Turecký |
---|---|
summer | yaz |
focus | odaklanabilirsiniz |
safest | en güvenli |
ready | hazır |
this | bu |
to | güvenli |
forms | formlar |
and | ve |
best | en |
EN The four main focus points of the standard are:
TR Standardın dört ana odak noktası şöyledir:
Angličtina | Turecký |
---|---|
main | ana |
focus | odak |
standard | standardı |
EN Designed with a focus on high flow rate and low pressure drops this coupling is perfect for smaller connection lines.
TR Yüksek akış hızı ve daha az basınç düşüşü sunması hedeflenerek tasarlanan bu kaplin, daha küçük bağlantı hatları için mükemmeldir.
Angličtina | Turecký |
---|---|
flow | akış |
pressure | basınç |
connection | bağlantı |
and | ve |
this | bu |
high | yüksek |
smaller | daha küçük |
designed | için |
EN Much of Autechre's music has a strong focus on complex rhythm and driving percussion, and more recently, on meticulous sequencing
TR Elemanlar Rob Brown ve Sean Booth'un projesi, Warp Records'un en dikkat çeken gruplarından biri olarak kabul ediliyor
Angličtina | Turecký |
---|---|
and | ve |
much | en |
of | biri |
EN A key focus in this primer is laying out the differences of the Stellar and Ripple projects, as well as shedding light on XLM’s consistently impressive transaction growth and flexibility.
TR Bu primerdeki bir anahtar odak noktalarından birisi de Stellar ve Ripple projelerinin farklılıklarını ortaya koymanın yanı sıra, XLM'in artan oranda etkileyici işlem artışı ve esnekliğidir.
Angličtina | Turecký |
---|---|
key | anahtar |
focus | odak |
projects | iş |
impressive | etkileyici |
transaction | işlem |
stellar | stellar |
ripple | ripple |
and | ve |
this | bu |
a | bir |
EN Thanks to this process, she started to focus on consultancy sector in her career
TR Bu süreç profesyonel kariyerinde yörüngesini danışmanlık sektörüne dönmesini sağladı
Angličtina | Turecký |
---|---|
consultancy | danışmanlık |
process | süreç |
this | bu |
sector | sektör |
her | ne |
EN She uses her experience in public and private sector on economic and social development issues with a focus on construction of business collaborations and works on utility design to create common value
TR Ekonomik ve sosyal kalkınma konularında kamu ve özel sektördeki birikimini iş birlikleri kurgulama odağında kullanarak ortak değer yaratma amaçlı fayda tasarımı üzerinde çalışmaktadır
Angličtina | Turecký |
---|---|
economic | ekonomik |
social | sosyal |
issues | konular |
value | değer |
public | kamu |
common | ortak |
and | ve |
design | tasarım |
to | kullanarak |
on | üzerinde |
development | kalkınma |
a | özel |
EN Find out how Maersk manages integrated supply chain services with 4th Party Logistics solutions and let you focus on your business. Learn more here.
TR Maersk'in entegre tedarik zinciri hizmetlerini, 4. Taraf Lojistik Çözümleri ile nasıl yönettiği ve işinize rahatlıkla odaklanabilmenizi nasıl sağladığı konusunda bilgi edinin.
Angličtina | Turecký |
---|---|
integrated | entegre |
supply | tedarik |
chain | zinciri |
services | hizmetlerini |
party | taraf |
logistics | lojistik |
business | iş |
how | nasıl |
with | ile |
on | konusunda |
EN We focus on solving your supply chain needs from end to end, taking the complexity out of container shipping for you
TR Tedarik zincirinizin gereksinimlerini uçtan uca çözümlemeye odaklanarak, konteyner taşımacılığının karmaşıklığını sizin için ortadan kaldırırız
Angličtina | Turecký |
---|---|
supply | tedarik |
container | konteyner |
of | in |
the | sizin |
EN Designed for large medical customers with a focus on higher HIPAA transcription volume.
TR Daha yüksek HIPAA transkripsiyon hacmine odaklanan büyük tıbbi müşteriler için tasarlanmıştır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
medical | tıbbi |
customers | müşteriler |
hipaa | hipaa |
transcription | transkripsiyon |
volume | hacmine |
higher | daha yüksek |
large | büyük |
on | yüksek |
EN Sonix uses the latest AI-technologies to convert audio to text so you can focus deriving insights rather than transcribing your audio or video interviews.
TR Sonix, sesi metne dönüştürmek için en son yapay zeka teknolojilerini kullanır, böylece ses veya video görüşmelerinizi transkripsiyon yapmak yerine türetilen içgörülere odaklanabilirsiniz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
uses | kullanır |
focus | odaklanabilirsiniz |
video | video |
interviews | görüşmelerinizi |
sonix | sonix |
latest | en |
the latest | son |
text | metne |
transcribing | transkripsiyon |
or | veya |
EN With Sonix you can focus on assimilating key data points and synthesizing information rather than spending time transcribing.
TR Sonix ile anahtar veri noktalarını asimile etmeye ve zaman transkripsiyonu yapmak yerine bilgileri sentezlemeye odaklanabilirsiniz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
sonix | sonix |
focus | odaklanabilirsiniz |
key | anahtar |
transcribing | transkripsiyonu |
data | veri |
information | bilgileri |
time | zaman |
and | ve |
with | ile |
EN Automatically convert hours of video to text or subtitles in minutes. Focus on the storytelling—easily send notes and edits to your video editors.
TR Videonun saatlerini dakikalar içinde metne veya altyazılara otomatik olarak dönüştürün. Hikaye anlatmaya odaklanın; video editörlerinize kolayca notlar ve düzenlemeler gönderin.
Angličtina | Turecký |
---|---|
automatically | otomatik |
focus | odaklanın |
easily | kolayca |
notes | notlar |
edits | düzenlemeler |
send | gönderin |
and | ve |
minutes | dakikalar |
video | video |
text | metne |
or | veya |
in | içinde |
EN Automatically convert hours of video or audio to text in minutes. Focus on the case and let us securely transcribe your evidence and research.
TR Video veya ses saatlerini dakikalar içinde metne otomatik olarak dönüştürün. Davaya odaklan ve kanıtlarınızı ve araştırmalarınızı güvenli bir şekilde yazalım.
Angličtina | Turecký |
---|---|
video | video |
minutes | dakikalar |
securely | güvenli bir şekilde |
automatically | otomatik olarak |
or | veya |
text | metne |
in | içinde |
research | araştırmalar |
to | güvenli |
EN Focus on the research and synthesis of the evidence at hand
TR Eldeki kanıtların araştırılmasına ve sentezine odaklanın
Angličtina | Turecký |
---|---|
focus | odaklanın |
and | ve |
of | ın |
EN Focus on the call, not on note taking. Just record the call and Sonix will automatically transcribe it for you in minutes. Improve your selling skills. Leave the busywork to us.
TR Çağrıya odaklan, not almaya değil. Sadece aramayı kaydedin ve Sonix dakikalar içinde sizin için otomatik olarak yazdıracaktır. Satış becerilerinizi geliştirin. İşi bize bırak.
Angličtina | Turecký |
---|---|
record | kaydedin |
sonix | sonix |
minutes | dakikalar |
leave | bırak |
selling | satış |
improve | geliştirin |
automatically | otomatik olarak |
and | ve |
us | bize |
in | içinde |
the | değil |
note | not |
EN Focus on the content, we will do the heavy lifting.
TR İçeriğe odaklanın, ağır kaldırma işlemini yapacağız.
Angličtina | Turecký |
---|---|
focus | odaklanın |
we will | yapacağız |
EN We believe that work is more than lines of code or a to-do list. It all starts with an amazing team that thoroughly enjoys what they do. With a relentless focus on customers, Sonix has a winning formula.
TR Çalışmanın kod satırlarından veya yapılacaklar listesinden daha fazlası olduğuna inanıyoruz. Her şey yaptıklarını iyice hoşlanan inanılmaz bir ekip ile başlar. Müşterilere acımasız bir odaklanma ile Sonix kazanan bir formülü var.
Angličtina | Turecký |
---|---|
code | kod |
list | listesinden |
starts | başlar |
team | ekip |
focus | odaklanma |
customers | müşterilere |
sonix | sonix |
winning | kazanan |
formula | formül |
we believe | inanıyoruz |
more | fazlası |
or | veya |
lines | bir |
with | ile |
EN With a focus on listed real estate and infrastructure securities, CBRE Clarion Securities provides actively managed investment solutions for clients worldwide.
TR İşlem gören gayrimenkul ve altyapı menkul kıymetlerine odaklanan CBRE Clarion Menkul Kıymetler, dünya genelindeki müşteriler için etkin olarak yönetilen yatırım çözümleri sağlamaktadır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
cbre | cbre |
managed | yönetilen |
investment | yatırım |
clients | müşteriler |
worldwide | dünya |
real estate | gayrimenkul |
infrastructure | altyapı |
solutions | çözümleri |
and | ve |
for | için |
Zobrazuje sa 50 z 50 prekladov