TR Bu izinsiz erişim geçişi güvenlik adı altında savunuldu ancak bu erişim izni çevrimiçi iletişimi saldırıya açık hale getirmektedir ve bütün ayrıntılarıyla yenilik ve teknoloji topluluğunu tehdit etmektedir.
TR Bu izinsiz erişim geçişi güvenlik adı altında savunuldu ancak bu erişim izni çevrimiçi iletişimi saldırıya açık hale getirmektedir ve bütün ayrıntılarıyla yenilik ve teknoloji topluluğunu tehdit etmektedir.
ES Se pidió esta puerta trasera en nombre de la seguridad, pero expone a las comunicaciones en línea a vulnerabilidades y es una amenaza para la innovación y para la comunidad tecnológica en toda su extensión.
turco | espanhol |
---|---|
güvenlik | seguridad |
altında | para |
çevrimiçi | en línea |
ve | y |
bütün | toda |
yenilik | innovación |
teknoloji | tecnológica |
tehdit | amenaza |
TR Bu izinsiz erişim geçişi güvenlik adı altında savunuldu ancak bu erişim izni çevrimiçi iletişimi saldırıya açık hale getirmektedir ve bütün ayrıntılarıyla yenilik ve teknoloji topluluğunu tehdit etmektedir.
ES Se pidió esta puerta trasera en nombre de la seguridad, pero expone a las comunicaciones en línea a vulnerabilidades y es una amenaza para la innovación y para la comunidad tecnológica en toda su extensión.
turco | espanhol |
---|---|
güvenlik | seguridad |
altında | para |
çevrimiçi | en línea |
ve | y |
bütün | toda |
yenilik | innovación |
teknoloji | tecnológica |
tehdit | amenaza |
TR Kampanyanızın organik momnetumunu geliştirin ve kendi kendine devam eden fan topluluğunu yaratın
ES Mejora el momento orgánico de tu campaña y crea una comunidad de seguidores autosuficiente
turco | espanhol |
---|---|
organik | orgánico |
ve | y |
TR Botlar, sektörden bağımsız olarak kullanıcı deneyimini kötü yönde etkiler ve bir uygulamanın topluluğunu ve cironuzu yok edebilir
ES Independientemente de la vertical, los bots arruinan la experiencia de los usuarios, y pueden destruir la comunidad y los ingresos de una aplicación
turco | espanhol |
---|---|
bağımsız | independientemente |
kullanıcı | usuarios |
deneyimini | experiencia |
ve | y |
uygulamanın | aplicación |
edebilir | pueden |
TR Kampanyanızın organik momnetumunu geliştirin ve kendi kendine devam eden fan topluluğunu yaratın
ES Mejora el momento orgánico de tu campaña y crea una comunidad de seguidores autosuficiente
turco | espanhol |
---|---|
organik | orgánico |
ve | y |
TR Edward Snowden'ın 2013'teki küresel kitlesel gözetim ifşalarından sonra, çevrimiçi gizliliğin tehdit altında olduğu ortaya çıktı
ES Después de las revelaciones que hizo Edward Snowden en 2013 acerca de la vigilancia global masiva, se volvió evidente que la privacidad en internet está en peligro
turco | espanhol |
---|---|
küresel | global |
TR tehdit modelimiz, Mailfence'ın sizi koruduğu ve korumayacağı tehditlerin ayrıntılı bir açıklamasını sunar
ES Nuestro modelo de amenaza ofrece una descripción detallada de las amenazas de las cuales Mailfence le protege o no
turco | espanhol |
---|---|
ayrıntılı | detallada |
sunar | ofrece |
TR Mailfence Tehdit Modeli | Güvenli ve özel e-posta
ES El Modelo de Amenaza de Mailfence | e-mail seguro y privado
turco | espanhol |
---|---|
tehdit | amenaza |
modeli | modelo |
güvenli | seguro |
özel | privado |
TR Her kullanıcının Mailfence'in sizi hangi tehditlerden koruduğunu veya korumadığını tam olarak bilme hakkına sahip olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle bu genel Mailfence tehdit modeli oluşturduk.
ES Estamos convencidos de que todos y cada uno de los usuarios tienen derecho a saber exactamente de cuales amenazas les protege Mailfence o no.Es por ello que hemos redactado este modelo de amenaza genérico para Mailfence.
turco | espanhol |
---|---|
kullanıcının | usuarios |
sahip | tienen |
bu | este |
genel | genérico |
modeli | modelo |
TR Tehdit analizi, istatistikler ve Virüs Ansiklopedisi.
ES Consejos y trucos actualizados sobre ciberseguridad que se publican todos los días.
turco | espanhol |
---|---|
ve | y |
TR 2012 Sophos Güvenlik Tehdit Raporuna göre, her gün ortalama 30.000 site saldırıya uğruyor
ES Según el Informe de amenazas de seguridad de Sophos (año 2012), en promedio cada día se hackean alrededor de 30,000 sitios
turco | espanhol |
---|---|
güvenlik | seguridad |
tehdit | amenazas |
raporuna | informe |
göre | según |
her | cada |
gün | día |
ortalama | promedio |
site | sitios |
TR Halk sağlığını tehdit eden bu durum her ne kadar ciddi bir sıkıntı olsa da tarladan sofraya tüm gıda tedarik zinciri boyunca sağlam gıda güvenliği önlemleri alınarak büyük ölçüde önlenebilir.
ES Se trata de una importante carga para la salud pública que puede prevenirse en gran medida aplicando sólidas medidas de seguridad alimentaria a lo largo de toda la cadena de suministro alimentaria: desde el campo hasta la mesa.
turco | espanhol |
---|---|
zinciri | cadena |
güvenliği | seguridad |
önlemleri | medidas |
TR Halk sağlığını tehdit eden bu durum büyük ölçüde önlenebilecek ciddi bir sorundur
ES Se trata de una importante carga para la salud pública que se puede prevenir en gran medida
TR İlerleyen iklim değişikliği ve çevreye yönelik artan tehdit nedeniyle, plastiklerin yeniden işlenmesini ve güvenli kullanımını sağlayan teknolojilerin geliştirilmesi başlamıştır.
ES Debido al avance del cambio climático y la creciente amenaza para el medio ambiente, ha comenzado el desarrollo de tecnologías que permiten el reprocesamiento y la utilización segura de plásticos.
turco | espanhol |
---|---|
değişikliği | cambio |
ve | y |
artan | creciente |
tehdit | amenaza |
geliştirilmesi | desarrollo |
TR Ancak iklim krizi devam ederken tehdit altında
ES Sin embargo, a medida que continúa la crisis climática, está amenazada
turco | espanhol |
---|---|
ancak | sin embargo |
iklim | climática |
krizi | crisis |
devam | continúa |
TR Hizmet Sağlayıcı, Hizmet Sağlama Sözleşmesi kapsamında sağlanan işlevselliklerin veya Elektronik Hizmetlerin güvenliğine yönelik tehdit derecesine uygun teknik ve organizasyonel önlemler sağlar
ES El Proveedor de servicios proporciona medidas técnicas y organizativas adecuadas al grado de amenaza para la seguridad de las funcionalidades o los Servicios electrónicos proporcionados en virtud del Acuerdo de prestación de servicios
turco | espanhol |
---|---|
sözleşmesi | acuerdo |
sağlanan | proporcionados |
veya | o |
elektronik | electrónicos |
yönelik | para |
tehdit | amenaza |
uygun | adecuadas |
ve | y |
sağlar | proporciona |
TR Özgürlüğümüzü potansiyel olarak tehdit eden bir yasa Kongre'de ilerlemektedir, hepimiz açık ve özgür bir internetin aktif taraftarı ve bilgi sahibi olarak kalmalıyız.
ES Mientras las leyes puedan poner en riesgo potencial nuestros avances en las libertades a través del congreso, debemos permanecer informados y defender un Internet abierto y libre.
turco | espanhol |
---|---|
potansiyel | potencial |
ve | y |
TR Günün birindeSorunlu internet ve teknoloji davranışlarımızdan kaynaklanan ayıklık göz korkutucu, tehdit edici veya bunaltıcı görünebilir
ES Un día a la vezLa sobriedad de nuestros comportamientos problemáticos en Internet y la tecnología puede parecer desalentadora, amenazante o abrumadora
turco | espanhol |
---|---|
internet | internet |
ve | y |
teknoloji | tecnología |
veya | o |
günü | día |
TR Uzmanlıklarından ve küresel tehdit istihbaratından yararlanmak için saha lideri güvenlik sağlayıcılarıyla ortaklık kuruyoruz.
ES Nos asociamos con proveedores de seguridad líderes en el campo para aprovechar su experiencia y su inteligencia de amenazas globales.
turco | espanhol |
---|---|
ve | y |
küresel | globales |
tehdit | amenazas |
yararlanmak | aprovechar |
saha | campo |
güvenlik | seguridad |
sağlayıcıları | proveedores |
TR BM tarafından kabul edilen Dünya Arı Günü, tehdit altındaki arılara yardım amacı taşıyor. Almanya’nın desteğini buradan okuyabilirsiniz.
ES La conservación de la biodiversidad es un reto mundial. En Alemania, la Agencia Federal para la Conservación de la Naturaleza se encarga de ello.
turco | espanhol |
---|---|
dünya | mundial |
almanya | alemania |
TR Zararlı olma ihtimali bulunan dosyaları daha tehdit oluşturamadan önce karantinaya gönderin.
ES Ponga al instante en cuarentena los archivos dañinos antes de que supongan una amenaza.
turco | espanhol |
---|---|
dosyaları | archivos |
daha | que |
tehdit | amenaza |
TR Zararlı olma ihtimali bulunan dosyaları tehdit oluşturma şansları olmadan önce hemen karantinaya gönderin.
ES Ponga al instante en cuarentena los posibles archivos dañinos antes de que supongan una amenaza.
turco | espanhol |
---|---|
dosyaları | archivos |
tehdit | amenaza |
TR Bir tehdit tespit edersek onu ortadan kaldırmanıza yardımcı olmak için hazırda bekler; zamandan tasarruf etmenize, finansal kayıp ve stres yaşamamanıza yardım ederiz.
ES Si detectamos una amenaza, estaremos aquí para ayudarle a resolverla en cada paso del camino, ahorrándole tiempo, pérdidas económicas y estrés.
turco | espanhol |
---|---|
tehdit | amenaza |
zamandan | tiempo |
ve | y |
stres | estrés |
TR Tehdit algılama, virüs kaldırma ve performans açısından sektör lideri kurumlar tarafından düzenli olarak teste tabi tutuluyoruz.
ES Nuestros productos se someten continuamente a exámenes realizados por organismos líderes en el sector en materia de detección, eliminación de virus y rendimiento.
turco | espanhol |
---|---|
virüs | virus |
ve | y |
performans | rendimiento |
sektör | sector |
TR Mobil cihazlar ne yazık ki kötü amaçlı yazılımlara, fidye yazılımlara, casus yazılımlara ve diğer tehdit türlerine açıktır
ES Lamentablemente, los dispositivos móviles son susceptibles de sufrir malware, spyware, ransomware y otros tipos de amenazas
turco | espanhol |
---|---|
mobil | móviles |
cihazlar | dispositivos |
ve | y |
diğer | otros |
tehdit | amenazas |
TR Kötü amaçlı yazılımlar gittikçe daha agresif hale gelir ve günlük aktiviteleriniz ve bilgisayarınızda depolanan veriler için ciddi bir tehdit oluşturur
ES El malware se vuelve cada vez más agresivo, creando una seria amenaza para sus actividades diarias y los datos que se almacenan en su PC
turco | espanhol |
---|---|
ve | y |
günlük | diarias |
veriler | datos |
tehdit | amenaza |
TR Bize göre üçüncü kişilerin haklarını tehdit eden veya edebilecek olan veya ırkçı, müstehcen ve ayrımcı resim ve kartpostalları üretmeme ve göndermeme hakkını saklı tutuyoruz
ES Nos reservamos el derecho a no enviar postales con contenido con representaciones racistas, obscenas y discriminatorias, así como postales que infrinjan derechos de terceros o que, en nuestra opinión, los dañen o amenacen con dañarlos
turco | espanhol |
---|---|
üçüncü | terceros |
veya | o |
olan | que |
ve | y |
hakkını | derecho |
hakları | derechos |
TR Riski değerlendirmek ve güvenlik stratejinizi iyileştirmek için tehdit ortamını şekillendiren trendleri keşfedin.
ES Descubra las tendencias que configuran el panorama de amenazas para evaluar el riesgo y perfeccionar su estrategia de seguridad.
turco | espanhol |
---|---|
riski | riesgo |
ve | y |
güvenlik | seguridad |
tehdit | amenazas |
keşfedin | descubra |
TR Veri merkezlerine erişimi sınırlandırmak için fiziksel engeller, güvenlik görevlileri, tehdit algılama teknolojisi ve kapsamlı tarama süreci kullanıyoruz
ES Utilizamos barreras físicas, guardias de seguridad, tecnología de detección de amenazas y un exhaustivo proceso de revisiones para limitar el acceso a los centros de datos
turco | espanhol |
---|---|
veri | datos |
erişimi | acceso |
güvenlik | seguridad |
tehdit | amenazas |
teknolojisi | tecnología |
ve | y |
süreci | proceso |
TR Halk sağlığını tehdit eden bu durum her ne kadar ciddi bir sıkıntı olsa da tarladan sofraya tüm gıda tedarik zinciri boyunca sağlam gıda güvenliği önlemleri alınarak büyük ölçüde önlenebilir.
ES Se trata de una importante carga para la salud pública que puede prevenirse en gran medida aplicando sólidas medidas de seguridad alimentaria a lo largo de toda la cadena de suministro alimentaria: desde el campo hasta la mesa.
turco | espanhol |
---|---|
zinciri | cadena |
güvenliği | seguridad |
önlemleri | medidas |
TR Halk sağlığını tehdit eden bu durum büyük ölçüde önlenebilecek ciddi bir sorundur
ES Se trata de una importante carga para la salud pública que se puede prevenir en gran medida
TR Hemen bir iç tehdit uzmanıyla bir tanıtım ayarlayın.
ES Comuníquese con un experto de amenazas internas hoy mismo.
turco | espanhol |
---|---|
tehdit | amenazas |
TR Tehdit istihbaratını geniş ölçekte kullanarak kötü botları durdurun
ES Detén los bots malos con la información de amenazas a escala.
turco | espanhol |
---|---|
tehdit | amenazas |
TR Sayın Professor Edenhofer, korona pandemisi ve iklim krizi, iki çok farklı tehdit
ES Profesor Edenhofer, la pandemia del coronavirus y la crisis climática, dos amenazas muy diferentes
turco | espanhol |
---|---|
pandemisi | pandemia |
ve | y |
iklim | climática |
krizi | crisis |
çok | muy |
farklı | diferentes |
tehdit | amenazas |
TR Sık sık tehdit edilen kadın barış aktivistlerinin güvenli bir şekilde sığınabilecekleri mekanlara ihtiyaçları var
ES Por ello, los activistas por la paz suelen ser amenazadas y necesitan refugios seguros
turco | espanhol |
---|---|
barış | paz |
var | y |
TR BM tarafından kabul edilen Dünya Arı Günü, tehdit altındaki arılara yardım amacı taşıyor. Almanya’nın desteğini buradan okuyabilirsiniz.
ES El Día Mundial de la Abeja fue proclamado por la ONU para ayudar a estos insectos en peligro de extinción. Aquí puedes leer de qué forma contribuye Alemania.
turco | espanhol |
---|---|
dünya | mundial |
günü | día |
yardım | ayudar |
almanya | alemania |
TR Sayısız hayvan ve bitki türüne ev sahipliği yapan ve milyonlarca insan için önemli bir besin kaynağı olan okyanuslar, iklim değişikliği, denizlerde aşırı avlanma ve plastik atıklar yüzünden tehdit altında
ES El cambio climático, la sobrepesca y los residuos plásticos amenazan los océanos
turco | espanhol |
---|---|
ve | y |
değişikliği | cambio |
TR Karbondioksit düzeyinin yükselmesi suda asit seviyesini artıyor, artan su ısısı da sayısız balığın ve mercanın yaşam ortamını tehdit ediyor.
ES El aumento del dióxido de carbono acidifica el agua y el aumento de la temperatura amenaza el hábitat de numerosos peces y corales.
turco | espanhol |
---|---|
su | agua |
da | del |
ve | y |
tehdit | amenaza |
TR Biz insanlar okyanuslarda yoğun bir değişime yol açsak ve pek çok canlının varlığı tehdit altına girse de denizin altı hala vahşi bir yaşam alanı ve doğasını koruyor
ES Aunque los seres humanos estemos transformando masivamente los océanos y llevando a muchas criaturas al borde de la extinción, el mundo submarino sigue siendo un lugar salvaje y originario
turco | espanhol |
---|---|
ve | y |
vahşi | salvaje |
TR DEEPWAVE Film Festivali: Derin denizin tehdit altındaki güzelliği kısa filmlerde
ES Festival de Cine DEEPWAVE: La belleza amenazada de las profundidades marinas en cortometrajes
turco | espanhol |
---|---|
film | cine |
festivali | festival |
TR İklim değişikliği içme suyunu da tehdit ediyor. BM uzmanı Léo Heller temiz içme suyunun neden bir insan hakkı olduğunu açıklıyor.
ES El cambio climático pone en peligro también el agua potable. Léo Heller, experto de la ONU, explica por qué el acceso a agua potable es un derecho humano.
turco | espanhol |
---|---|
değişikliği | cambio |
insan | humano |
hakkı | derecho |
TR Kuraklık, burada Kenya örneğinde olduğu gibi yaşam dayanaklarını tehdit ediyor.
ES La sequía, como aquí en Kenia, amenaza los medios de vida de la población.
turco | espanhol |
---|---|
kenya | kenia |
gibi | como |
yaşam | vida |
tehdit | amenaza |
TR Sayın Taenzler, iklim değişikliği güvelik için neden bir tehdit oluşturuyor?
ES Sr. Tänzler, ¿por qué el cambio climático es una amenaza para la seguridad?
turco | espanhol |
---|---|
değişikliği | cambio |
tehdit | amenaza |
TR Bu açıdan bakıldığında iklim değişiklikleri barış ve istikrarın taşıyıcı kolonlarını tehdit edebilirler.
ES Por eso, el cambio climático puede amenazar los pilares fundamentales de la paz y la estabilidad.
turco | espanhol |
---|---|
barış | paz |
ve | y |
TR İklim Değişikliği: Almanya tehdit altındaki bölgelere yardım ediyor
ES Cambio climático: Alemania apoya a las regiones amenazadas
turco | espanhol |
---|---|
değişikliği | cambio |
almanya | alemania |
TR Böylesi çoklu monopol (oligopol) oluşumları reklam piyasası açısından bir tehdit oluşturuyor.
ES La formación de un oligopolio es una amenaza para el mercado publicitario.
turco | espanhol |
---|---|
reklam | publicitario |
piyasası | mercado |
tehdit | amenaza |
TR Ne var ki, bu eşsiz oluşuma yönelik tehdit günden güne güçleniyor: dijital devrim, küresel ısınma, kimlik sorunları, milliyetçi gerilimler ve jeopolitik tehditler nedeniyle.
ES Pero esa construcción sin igual se halla cada vez más amenazada: por la revolución digital, el calentamiento global, cuestiones de identidad, tensiones nacionalistas y amenazas geopolíticas.
turco | espanhol |
---|---|
tehdit | amenazas |
dijital | digital |
küresel | global |
kimlik | identidad |
TR Ödüllü, Pazar Lideri Tehdit Koruması
ES Protección contra amenazas premiada y líder en el mercado
turco | espanhol |
---|---|
pazar | mercado |
lideri | líder |
tehdit | amenazas |
koruması | protección |
TR Zararlı olma ihtimali bulunan dosyaları daha tehdit oluşturamadan önce karantinaya gönderin.
ES Ponga al instante en cuarentena los archivos dañinos antes de que supongan una amenaza.
turco | espanhol |
---|---|
dosyaları | archivos |
daha | que |
tehdit | amenaza |
TR Bir tehdit tespit edersek onu ortadan kaldırmanıza yardımcı olmak için hazırda bekler; zamandan tasarruf etmenize, finansal kayıp ve stres yaşamamanıza yardım ederiz.
ES Si detectamos una amenaza, estaremos aquí para ayudarle a resolverla en cada paso del camino, ahorrándole tiempo, pérdidas económicas y estrés.
turco | espanhol |
---|---|
tehdit | amenaza |
zamandan | tiempo |
ve | y |
stres | estrés |
Mostrando 50 de 50 traduções