TR “Yeni bir topluma alışmak kolay değil” diyor Kassar, ayrılmadan kısa süre önce. Zorluklar yiyecek içecekte başlıyor. “Sıcak şarabı denedim. Ama körili sosis bana fazla geliyor.”
TR “Yeni bir topluma alışmak kolay değil” diyor Kassar, ayrılmadan kısa süre önce. Zorluklar yiyecek içecekte başlıyor. “Sıcak şarabı denedim. Ama körili sosis bana fazla geliyor.”
EN “It’s not easy finding your feet in a new society,” Hamdi says shortly before we say goodbye. And it starts with the food and drink. “I even tried mulled wine. But currywurst, that’s simply one step too far.”
turco | inglês |
---|---|
kolay | easy |
değil | not |
diyor | says |
kısa | shortly |
önce | before |
yiyecek | food |
bana | i |
TR Bir bağımlıyı davranışının sonuçlarından koruyan her şey etkinleştirir ve yiyecek, barınak, para, arkadaşlık, ev işleri ve eğitim, istihdam ve yasal zorluklar için güvence sağlama gibi temel şeyleri içerebilir
EN Anything that shields an addict from the consequences of his or her behavior is enabling, and can include such basic things as providing food, shelter, money, companionship, housekeeping, and covering for education, employment and legal difficulties
turco | inglês |
---|---|
yiyecek | food |
eğitim | education |
istihdam | employment |
yasal | legal |
temel | basic |
TR Yiyecek ve içecek ürünleri, süt ve süt ürünleri, peynir, dondurma, farklı yiyecek türleri ve bitki bazlı ürünler hakkında bilgi edinin.
EN Find insights about food and beverages products, milk and dairy, cheese, ice cream, different types of food and plant-based products.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
farklı | different |
türleri | types |
bitki | plant |
hakkında | about |
TR Zorluklar sadece çözüm bekleyen problemlerdir
EN Challenges are just problems waiting for solutions
turco | inglês |
---|---|
zorluklar | challenges |
sadece | just |
çözüm | solutions |
TR Bununla birlikte çeşitli zorluklar çıkarırlar
EN However, they present various difficulties
turco | inglês |
---|---|
çeşitli | various |
TR Sosyal kooperatiflere ilişkin ayrı bir düzenleme bulunmaması ya da farklı bir süreç yürütülmemesi alanda çeşitli zorluklar yaşanmasına neden olmaktadır
EN The absence of a separate regulation on social cooperatives or the lack of a different process causes various difficulties in the field
turco | inglês |
---|---|
sosyal | social |
ayrı | separate |
düzenleme | regulation |
süreç | process |
TR İlaç şirketleri, tedarik zinciri boyunca sıkı düzenlemeler, masraflı piyasadan geri çekmeler, sahtecilik ve ürün koruma nedeniyle artan zorluklar ile karşı karşıya
EN Pharmaceutical companies are facing increased challenges presented by strict regulations, costly recalls, counterfeiting and product protection across the supply chain
turco | inglês |
---|---|
şirketleri | companies |
tedarik | supply |
zinciri | chain |
sıkı | strict |
düzenlemeler | regulations |
ürün | product |
koruma | protection |
zorluklar | challenges |
TR Bununla birlikte çeşitli zorluklar çıkarırlar
EN However, they present various difficulties
turco | inglês |
---|---|
çeşitli | various |
TR İdeal olmayan bu koşullara eklenebilecek diğer zorluklar arasında;
EN Other challenges that we may meet include:
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
zorluklar | challenges |
TR Merkezi olmayan, dijital ve karbon salımına yol açmayan bir enerji tedariki: Enerji sektörünün önünde aşması gereken büyük zorluklar var
EN Decentralization, digitization and decarbonisation: the energy industry is facing major challenges
turco | inglês |
---|---|
enerji | energy |
büyük | major |
zorluklar | challenges |
TR Gönüllülerin karşılaştığı zorluklar neler?
EN Which kind of challenges do volunteers face?
turco | inglês |
---|---|
zorluklar | challenges |
TR Devasa zorluklar, parlamak için büyük fırsatlar anlamına gelir
EN Huge challenges mean huge opportunities to shine
turco | inglês |
---|---|
zorluklar | challenges |
büyük | huge |
fırsatlar | opportunities |
TR Meyve suyu, nektar ve gazsız içecek endüstrisinde karşılaşılan zorluklar, eğilimler ve fırsatlar
EN Challenges, trends and opportunities in juice, nectar and still drinks industry
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
zorluklar | challenges |
fırsatlar | opportunities |
TR Meyve suyu, nektar ve gazsız içecek endüstrisinde karşılaşılan zorluklar, eğilimler ve fırsatları keşfedin
EN Explore the Challenges, trends and opportunities in juice, nectar and still drinks industry
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
zorluklar | challenges |
fırsatları | opportunities |
keşfedin | explore |
TR Web semineri: Bitki bazlı gıda üretimine ilişkin zorluklar ve çözümleri
EN Webinar: Challenges and solutions of producing plant-based foods
turco | inglês |
---|---|
bitki | plant |
zorluklar | challenges |
çözümleri | solutions |
TR Gıda İnsan Gezegen - zorluklar ve fırsatlar | Tetra Pak
EN Food People Planet - challenges and opportunities | Tetra Pak
turco | inglês |
---|---|
gıda | food |
gezegen | planet |
zorluklar | challenges |
fırsatlar | opportunities |
tetra | tetra |
TR Kıtlık, toprak erozyonu ve kuraklık gibi iklimle ilgili zorluklar gıda üretiminin azalmasına neden oluyor ve tedarik zincirlerinde COVID-19'un neden olduğu aksaklıklar yaşanıyor.
EN Climate-related challenges such as scarcity, soil erosion and drought are leading to reduced food production, and supply chains are experiencing disruptions caused by COVID-19.
turco | inglês |
---|---|
toprak | soil |
kuraklık | drought |
ilgili | related |
zorluklar | challenges |
gıda | food |
tedarik | supply |
TR Dünyanın ve tüketicilerin ihtiyaçları değiştikçe, sektörümüzde bazı zorluklar yaşanıyor
EN As the needs of the world and consumers change, our industry faces several challenges
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
tüketicilerin | consumers |
ihtiyaçları | needs |
zorluklar | challenges |
ın | of |
TR Sürdürülebilir gıda paketlemesinde zorluklar
EN The challenges of sustainable food packaging
turco | inglês |
---|---|
sürdürülebilir | sustainable |
gıda | food |
zorluklar | challenges |
TR Çalışan deneyimine dayalı kararlar alan WFS, ileride karşılaşılabilecek zorluklar için geleceğe hazır operasyonlar gerçekleştirip hızlı bir şekilde hizmet sunuyor. Sonuç mu? Verimli çalışanlar ve mutlu müşteriler.
EN By letting employee experience inform its decision-making, WFS offers nimble service delivery while still future-proofing operations for any changes still ahead. The end result? Effective workers and happy customers.
TR "Burası mükemmel bir pazar alanı. Yiyecek olarak ne ararsanız var hepsi birbirinden leziz. Adeta panayır alanı gibi bir yer. Philadelphia'ya gelen çanı falan bırakıp buraya gelmeli!"
EN "Reading Terminal Market in Philadelphia opened in 1892 and is a favorite among locals and visitors. Choose from ethnic restaurants, including the Food Network famed pork & roast beef at DiNic's."
turco | inglês |
---|---|
pazar | market |
yiyecek | food |
philadelphia | philadelphia |
TR Stripe ile yapılacak tek seferlik ödemeler için örnek şablon. Bu formu kurabiye ve yiyecek içecek siparişleri için kullanabilirsiniz.
EN A simple Cookie Order Form which allows your customers to select the type of cookies they want to order, provide their contact information, shipping address and pay online.
turco | inglês |
---|---|
formu | form |
TR Yiyecek ve İçecek - Fairmont, Luxury Hotels & Resorts
EN Dining - Fairmont, luxury Hotels & Resorts
turco | inglês |
---|---|
yiyecek | dining |
TR Golf, spa, tenis ve yiyecek ve içecek mekanlarına VIP erişim, ciddi bir değer katmaktadır ve özel ev kulübünü geleneksel ev sahipliğinden daha da farklılaştırmaktadır
EN VIP access to amenities such as golf, spa, tennis and food and beverage outlets add significant value and further differentiate the private home club from traditional home ownership
turco | inglês |
---|---|
golf | golf |
tenis | tennis |
yiyecek | food |
içecek | beverage |
vip | vip |
erişim | access |
özel | private |
geleneksel | traditional |
TR Ve yerel topluluklarımızla işbirliği içinde, çevreyi temizleme günleri, yiyecek bağışları ve organik bahçecilik çalışmalarında gönüllü olarak çalışıyoruz.
EN And we work in concert with our local communities as volunteers for environmental clean-up days, food drives and organic gardening efforts.
turco | inglês |
---|---|
yerel | local |
temizleme | clean |
yiyecek | food |
organik | organic |
TR Kıyafet, yiyecek ve içecek, hediyelik eşya veya kozmetik malzemeleri olsun her bir ürün otel ve tatil köylerimizin cazibesi, inceliği ve ortamını yansıtmakta ve sunduğumuz ince ve konuksever hizmetimizi hatırlamanıza yardımcı olmaktadır.
EN Whether clothing, provisions, souvenirs or beauty products, every item reflects the charm, elegance and environment of our hotels and resorts, and help recall the thoughtful, welcoming service we offer.
turco | inglês |
---|---|
veya | or |
her | every |
ürün | products |
TR Otel spa’sı veya yiyecek ve içecek için kullanılmak üzere kredi
EN Credit to enjoy hotel spa or food & beverages
turco | inglês |
---|---|
otel | hotel |
spa | spa |
veya | or |
yiyecek | food |
için | to |
kredi | credit |
TR #ALLSAFE Konaklamaları + Yiyecek ve İçecek Kredileri hakkında
EN about #ALLSAFE Stays + F&B Credits
turco | inglês |
---|---|
hakkında | about |
TR Yiyecek ve İçecek - Fairmont, Luxury Hotels & Resorts
EN Dining - Fairmont, luxury Hotels & Resorts
turco | inglês |
---|---|
yiyecek | dining |
TR Yiyecek ve İçecek - Fairmont, Luxury Hotels & Resorts
EN Dining - Fairmont, luxury Hotels & Resorts
turco | inglês |
---|---|
yiyecek | dining |
TR Laktasyon Hottie ile Yiyecek Anal Yumruk
EN Chunky booty sissy acquires fisted by headmistress in gaping wet crack aperture
TR Yiyecek ve içecek sektörü operasyonlarını yönetmek 'beraberinde birçok sorumluluk getirir
EN Running food and beverage operations means there's a lot on your plate
turco | inglês |
---|---|
yiyecek | food |
içecek | beverage |
TR Gıda güvenliğini sağlamak başarılı yiyecek içecek ve ağırlama operasyonlarının temelini oluşturur
EN Fundamental to successful food and beverage and hospitality operations is the ability to ensure food safety
turco | inglês |
---|---|
güvenliğini | safety |
başarılı | successful |
içecek | beverage |
TR Başarılı yiyecek-içecek ve konaklama-ağırlama operasyonları için gıda güvenliği şarttır
EN Food safety is fundamental to the success of any food and beverage and hospitality operation
turco | inglês |
---|---|
gıda | food |
güvenliği | safety |
TR Yiyecek-içecek ve konaklama-ağırlama sağlayıcıları, HACCP prosedürlerini izleyerek doğru işleme, kritik sıcaklıklar ve diğer faktörleri kontrol edebilir ve böylece yiyecekleri konuklar ve çalışanlar için güvenli hale getirebilir.
EN By following HACCP procedures, food and beverage and hospitality providers can control proper handling, critical temperatures and other factors that make food safe for guests and employees.
turco | inglês |
---|---|
sağlayıcıları | providers |
kritik | critical |
diğer | other |
faktörleri | factors |
kontrol | control |
edebilir | can |
çalışanlar | employees |
güvenli | safe |
TR Günümüzün mobil teknolojileri, yiyecek-içecek ve konaklama sektörü işletmecilerinin, gıda nakliyesinden depolama, hazırlama ve hizmete kadar gıda güvenliğinin sağlandığı bir ortam yaratmalarına yardımcı olur.
EN Today’s mobile technologies help food and beverage and hospitality operators create an environment in which food safety is ensured — from food transport and storage to preparation and service.
turco | inglês |
---|---|
mobil | mobile |
teknolojileri | technologies |
gıda | food |
depolama | storage |
hizmete | service |
ortam | environment |
TR Zebra hizmetleri, yiyecek-içecek teknolojisi çözümünüzü uygularken size her aşamada destek sağlar.
EN Zebra services provide support at every step of your food and beverage technology solution implementation.
turco | inglês |
---|---|
zebra | zebra |
teknolojisi | technology |
her | every |
sağlar | provide |
TR Gıda etiketleri ve takip edilebilirlik için karmaşık düzenlemelere ve standartlara uyma gereği karşısında, yiyecek-içecek ve konaklama-ağırlama işletmecileri güvenilir ve güvenli bir gıda etiketleme sistemine ihtiyaç duyar
EN Faced with the need to comply with complex regulations and standards for food labelling and traceability, food and beverage and hospitality operators need a reliable and secure food-labelling system
turco | inglês |
---|---|
gıda | food |
karmaşık | complex |
standartlara | standards |
etiketleme | labelling |
sistemine | system |
ihtiyaç | need |
TR Tüketicilerin yiyecek seçimleriyle ilgili daha fazla bilgi sahibi olmaları için açık, okunması kolay içerik ve beslenme bilgileri sağlayan profesyonel gıda etiketleri oluşturun.
EN Create professional food labels that provide clear, easy-to-read ingredient and nutritional information so consumers have greater insights about their food selections.
turco | inglês |
---|---|
tüketicilerin | consumers |
açık | clear |
kolay | easy |
beslenme | nutritional |
sağlayan | provide |
etiketleri | labels |
oluşturun | create |
TR Golf, spa, tenis ve yiyecek ve içecek mekanlarına VIP erişim, ciddi bir değer katmaktadır ve özel ev kulübünü geleneksel ev sahipliğinden daha da farklılaştırmaktadır
EN VIP access to amenities such as golf, spa, tennis and food and beverage outlets add significant value and further differentiate the private home club from traditional home ownership
turco | inglês |
---|---|
golf | golf |
tenis | tennis |
yiyecek | food |
içecek | beverage |
vip | vip |
erişim | access |
özel | private |
geleneksel | traditional |
TR Ve yerel topluluklarımızla işbirliği içinde, çevreyi temizleme günleri, yiyecek bağışları ve organik bahçecilik çalışmalarında gönüllü olarak çalışıyoruz.
EN And we work in concert with our local communities as volunteers for environmental clean-up days, food drives and organic gardening efforts.
turco | inglês |
---|---|
yerel | local |
temizleme | clean |
yiyecek | food |
organik | organic |
TR Golf, spa, tenis ve yiyecek ve içecek mekanlarına VIP erişim, ciddi bir değer katmaktadır ve özel ev kulübünü geleneksel ev sahipliğinden daha da farklılaştırmaktadır
EN VIP access to amenities such as golf, spa, tennis and food and beverage outlets add significant value and further differentiate the private home club from traditional home ownership
turco | inglês |
---|---|
golf | golf |
tenis | tennis |
yiyecek | food |
içecek | beverage |
vip | vip |
erişim | access |
özel | private |
geleneksel | traditional |
TR Ve yerel topluluklarımızla işbirliği içinde, çevreyi temizleme günleri, yiyecek bağışları ve organik bahçecilik çalışmalarında gönüllü olarak çalışıyoruz.
EN And we work in concert with our local communities as volunteers for environmental clean-up days, food drives and organic gardening efforts.
turco | inglês |
---|---|
yerel | local |
temizleme | clean |
yiyecek | food |
organik | organic |
TR Söz konusu kimyasallar; ilaç, tarım, yiyecek, kozmetik ve parfümeri, tekstil, metalurji, imalat ve sanayi gibi çok çeşitli sektörlerde hayati rol oynarlar.
EN These chemicals go on to play vital roles within a wide range of other industries, such as pharmaceuticals, agriculture, food, cosmetics and fragrances, textiles, metallurgy, manufacturing and industrial, among many others.
turco | inglês |
---|---|
tarım | agriculture |
yiyecek | food |
sanayi | industrial |
hayati | vital |
TR Yiyecek ve İçecek - Moroğlu Arseven
EN Food and Beverage - Moroğlu Arseven
turco | inglês |
---|---|
yiyecek | food |
ve | and |
arseven | arseven |
TR Moroğlu Arseven; Türkiye ve bölge genelinde, üretim ve dağıtım zincirlerinin herhangi bir kolunda faaliyet gösteren, farklı boyutlardaki yiyecek ve içecek müvekkillerine danışmanlık verir
EN Moroğlu Arseven supports food and beverage clients of all sizes and perspectives, spanning the full spectrum of production and distribution chains, both within Turkey and across the region
turco | inglês |
---|---|
arseven | arseven |
türkiye | turkey |
bölge | region |
genelinde | across |
üretim | production |
dağıtım | distribution |
yiyecek | food |
içecek | beverage |
TR Moroğlu Arseven, yiyecek ve içecek sektörlerinin karşı karşıya olduğu çok çeşitli hukuki konularda ticaret odaklı öneriler geliştirir
EN The firm provides grounded and commercially-focused advice on a wide range of legal matters facing the food and beverage sectors
turco | inglês |
---|---|
yiyecek | food |
ve | and |
içecek | beverage |
hukuki | legal |
odaklı | focused |
öneriler | advice |
TR Moroğlu Arseven’in deneyimli fikri mülkiyet ekibi yiyecek ve içecek sektörlerinde faaliyet gösteren müvekkillerin Türkiye’deki fikri mülkiyet haklarını proaktif olarak korumalarına destek olur
EN Moroğlu Arseven’s strong intellectual property team helps food and beverage clients to proactively protect their intellectual property in Turkey
turco | inglês |
---|---|
arseven | arseven |
mülkiyet | property |
ekibi | team |
yiyecek | food |
içecek | beverage |
türkiye | turkey |
destek | helps |
TR Yiyecek ve içecek sektörlerinde faaliyet gösteren müvekkiller, Moroğlu Arseven’in uyuşmazlık çözümü ekibinden; tam kapsamlı ve entegre destek alırlar
EN The firm’s dispute resolution team provides full-scope and integrated support to food and beverage clients, meaning conflict specialists are involved from the early stages of emerging issues
turco | inglês |
---|---|
yiyecek | food |
içecek | beverage |
çözümü | resolution |
entegre | integrated |
destek | support |
TR İştah Açan Yiyecek ve İçecek Logoları | Renderforest
EN Appetizing Food and Drinks Logos | Renderforest
turco | inglês |
---|---|
yiyecek | food |
ve | and |
renderforest | renderforest |
Mostrando 50 de 50 traduções