TR Metal aksesuar detayı ve kumaş ya da deri kartela seçeneklerine sahip minderi ile fark yaratırken, kahverengi, gri ve taba renk kombinasyonu ile şık ve trend bir görsellik sunuyor.
"kombinasyonu ile şık" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Metal aksesuar detayı ve kumaş ya da deri kartela seçeneklerine sahip minderi ile fark yaratırken, kahverengi, gri ve taba renk kombinasyonu ile şık ve trend bir görsellik sunuyor.
EN While making a difference with its metal accessory detail and its cushion with fabric or leather color chart, it offers a stylish and trendy visual with its brown, gray and tan color combination.
turco | inglês |
---|---|
metal | metal |
kumaş | fabric |
deri | leather |
sahip | its |
fark | difference |
gri | gray |
renk | color |
şık | stylish |
sunuyor | offers |
TR Kompozit metaller olarak kabul edilen bu malzeme grubu metalik doğası ve sertlik ile direnç özelliklerinin kombinasyonu ile öne çıkar.
EN Considered as composite materials, this materials group is characterized by its metallic nature and the particular combination of the properties hardness and toughness.
turco | inglês |
---|---|
malzeme | materials |
grubu | group |
TR Deniz taşımacılığı ve lojistik hizmetlerimizin eşsiz kombinasyonu ile yüksek düzeyde esneklikten yararlanın ve tedarik zincirinizi -teslim etmek- istediğiniz şekilde biçimlendirin.
EN Experience a high level of flexibility through our unique combination of ocean and logistics services and shape your supply chain the way you want it – to deliver.
turco | inglês |
---|---|
deniz | ocean |
lojistik | logistics |
eşsiz | unique |
yüksek | high |
düzeyde | level |
tedarik | supply |
istediğiniz | you want |
şekilde | way |
siz | you |
TR En son teknolojilerin bir kombinasyonu ile tasarlanan bu devrim niteliğindeki cihaz, ilk kullanımdan itibaren anında beslenen cildinize sağlıklı bir ışıltı sağlar
EN Designed with a combination of cutting-edge technologies, this revolutionary device leaves you with an instantly nourished, healthy glow from the very first use
turco | inglês |
---|---|
cihaz | device |
anında | instantly |
sağlıklı | healthy |
TR Alina Dekoratif Yastık, gold ve mor renk kombinasyonu ile zengin bir görselliğe sahiptir
EN Alina Decorative Pillow has a rich visual with a combination of gold and purple colours
turco | inglês |
---|---|
mor | purple |
zengin | rich |
sahiptir | has |
TR Anlamlı ışık imzası, 21 üstyapı kombinasyonu / Airbump, çatı çubukları.
EN Expressive light signature, 21 bodywork combinations / Airbump, roof bars.
turco | inglês |
---|---|
ışık | light |
imzası | signature |
çatı | roof |
TR Yüksek kaliteli POM ve PMMA tasarımlı 5.25 "çift sürücü yuvası haznesi/pompa kombinasyonu
EN A 5.25" dual drive bay slot reservoir/pump combo with high-quality POM and PMMA design
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
ve | and |
çift | dual |
pompa | pump |
TR Ziraat yükseköğrenimi, farklı bölümlerin iddialı bir kombinasyonu ve iyi fırsatlar sunuyor. İşte size liste başı dört tavsiyemiz.
EN Agricultural studies are an ambitious combination of different subjects and offer good prospects. Four top tips.
turco | inglês |
---|---|
farklı | different |
sunuyor | offer |
TR Zebra’nın donanım, yazılım ve hizmetlerden oluşan kombinasyonu, belirli iş ihtiyaçlarınızı karşılaştırmak için doğru seçimdir.
EN Zebra’s combination of hardware, software and services are the right choice to meet your specific business need.
turco | inglês |
---|---|
belirli | specific |
TR Zebra’nın donanım, yazılım ve hizmetlerden oluşan kombinasyonu, belirli sektör ihtiyaçlarınızı karşılaştırmak için doğru seçimdir.
EN Zebra’s combination of hardware, software and services are the right choice to meet your specific industry needs.
turco | inglês |
---|---|
belirli | specific |
sektör | industry |
ihtiyaçları | needs |
TR Mavi LED Işık ve T-Sonic™ titreşimlerinin güçlü kombinasyonu, epidermiste akneye neden olan bakterilerin etkili bir şekilde ortadan kaldırılmasını sağlayıp mikrosirkülasyonu uyarırarak cilt yenilenmesini hızlandırır.
EN A potent combination of Blue LED Light & T-Sonic™ pulsations ensures effective elimination of acne-causing bacteria in the epidermis, while stimulating microcirculation and accelerating skin renewal.
turco | inglês |
---|---|
mavi | blue |
led | led |
etkili | effective |
şekilde | while |
cilt | skin |
TR Zebra’nın donanım, yazılım ve hizmetlerden oluşan kombinasyonu, belirli iş ihtiyaçlarınızı karşılaştırmak için doğru seçimdir.
EN Zebra’s combination of hardware, software and services are the right choice to meet your specific business need.
turco | inglês |
---|---|
belirli | specific |
TR Zebra’nın donanım, yazılım ve hizmetlerden oluşan kombinasyonu, belirli sektör ihtiyaçlarınızı karşılaştırmak için doğru seçimdir.
EN Zebra’s combination of hardware, software and services are the right choice to meet your specific industry needs.
turco | inglês |
---|---|
belirli | specific |
sektör | industry |
ihtiyaçları | needs |
TR Zebra Android/Windows cihazlar için kablosuz bir DEX iletişim çözümüne izin veren DX30/SmartDEX kombinasyonu
EN The DX30/SmartDEX combination allows a wireless DEX communication solution for Zebra Android/Windows devices
turco | inglês |
---|---|
zebra | zebra |
android | android |
windows | windows |
cihazlar | devices |
kablosuz | wireless |
iletişim | communication |
TR Anlamlı ışık imzası, 21 üstyapı kombinasyonu / Airbump, çatı çubukları.
EN Expressive light signature, 21 bodywork combinations / Airbump, roof bars.
turco | inglês |
---|---|
ışık | light |
imzası | signature |
çatı | roof |
TR Anlamlı ışık imzası, 21 üstyapı kombinasyonu / Airbump, çatı çubukları.
EN Expressive light signature, 21 bodywork combinations / Airbump, roof bars.
turco | inglês |
---|---|
ışık | light |
imzası | signature |
çatı | roof |
TR Yüksek kaliteli POM ve PMMA tasarımlı 5.25 "çift sürücü yuvası haznesi/pompa kombinasyonu
EN A 5.25" dual drive bay slot reservoir/pump combo with high-quality POM and PMMA design
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
ve | and |
çift | dual |
pompa | pump |
TR Ziraat yükseköğrenimi, farklı bölümlerin iddialı bir kombinasyonu ve iyi fırsatlar sunuyor. İşte size liste başı dört tavsiyemiz.
EN Agricultural studies are an ambitious combination of different subjects and offer good prospects. Four top tips.
turco | inglês |
---|---|
farklı | different |
sunuyor | offer |
TR Poker'dekine benzer altı kart kombinasyonu vardır
EN There are six card combinations that are similar to those in Poker
turco | inglês |
---|---|
benzer | similar |
kart | card |
TR Igor, şirketimizin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Şirket kurulduktan kısa bir süre sonra katılmış ve profesyonelliği ve sosyal becerilerinin olağanüstü kombinasyonu sayesinde, şirketin büyümesine yardımcı oldu.
EN Igor has played one of the essential roles in the development of our company. He joined the company soon after it was established, and helped it grow with his outstanding combination of professional and soft skills.
turco | inglês |
---|---|
önemli | essential |
olağanüstü | outstanding |
oldu | was |
TR Mavinin sofistike derin tonlarından hafif bir dinginlik yaratan açık tonlarına uzanan şık bir renk harmonisi sunan Irene Nevresim Takımı, dinamik desenleri ile yatak odalarında şık bir atmosfer yaratıyor
EN Irene Duvet Cover Set, which offers a stylish color harmony from the sophisticated deep tones of blue to the light tones that create a light calm, creates a stylish atmosphere in the bedrooms with its dynamic patterns
turco | inglês |
---|---|
derin | deep |
renk | color |
sunan | offers |
dinamik | dynamic |
TR Domain kayıt durumlarında uyuşmazlık yaşanması, hak ihlalleri ile karşılaşılması ve fikri mülkiyet problemleri gibi sorunlar sık sık ortaya çıkmaktadır.
EN In this article, we’ll outline both methods and go through the reasons you might choose each. In addition, we’ll expand on some of our favorite WordPress backup plugins and why you must go with a tool that offers incremental backups.
TR Aynı zamanda yapay zeka ile bağlantılı olarak sık sık bahsedilen makine öğrenmesi ve derin öğrenme alt alanlarını da kapsar
EN It also encompasses sub-fields of machine learning and deep learning, which are frequently mentioned in conjunction with artificial intelligence
turco | inglês |
---|---|
zeka | intelligence |
sık | frequently |
makine | machine |
derin | deep |
öğrenme | learning |
alt | sub |
TR Araştırmaların doğruluğu araştırma kuruluşlarının eğitim ve öğrenim oturumlarında sık sık işlenen bir konudur
EN The integrity of research is frequently addressed in education and training sessions by research institutions
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
sık | frequently |
TR Gereğini yerine getirmek, sık sık ve hızlı bir şekilde yol almak için şamalataları geçip gittik.
EN We cut through the noise in order to execute, ship often and fast.
TR Tüm medya türlerinde sürekli olarak düşük WER elde etmek için tüm dillerde sık sık test yapıyoruz. Testlerimiz, piyasadaki en büyük oyunculardan bazılarına kıyasla en düşük WER oranını göstermektedir.
EN We are frequently testing across all languages to get consistently low WER across all media types. Our testing demonstrates the lowest WER when compared to some of the largest players on the market.
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
medya | media |
sık | frequently |
test | testing |
piyasadaki | on the market |
bazıları | some |
TR Telefonunuz sık sık dikkatinizi yemek yemek, tuvalete gitmek, yürümek veya araba kullanmak gibi temel işlevlerden uzaklaştırıyor mu?
EN Does your phone often distract you from basic functions, such as eating, going to the bathroom, walking or driving?
turco | inglês |
---|---|
kullanmak | driving |
temel | basic |
TR Gerçek hayatta da yapmak istediğim şeyleri yapan insanların içeriklerini sık sık tüketmeyi severdim ve onlara çok şaşırırdım
EN I often liked to consume content of people doing things I would like to do in real life as well, and I would be so amazed by them
turco | inglês |
---|---|
gerçek | real |
onlara | them |
ın | of |
insanları | people |
TR Sık sık erteliyordum ve ödevimi yapmıyordum, kendime sadece bir video daha izleyeceğimi ya da bir seviye daha yapacağımı söylüyordum
EN I was often procrastinating and not doing my homework, telling myself I would just watch one more video, or do one more level
turco | inglês |
---|---|
video | video |
daha | more |
seviye | level |
TR Alastyr sık sık indirim ve fırsat sunuyor mu?
EN Does Alastyr provide frequent discounts and deals?
turco | inglês |
---|---|
sık | frequent |
indirim | discounts |
ve | and |
TR Son olarak, duyarlı ve SEO için optimize edilmiş bir web sitesi tasarımı, tüm cihazlarda sık sık varlığını ve çarpıcı görünümlerini güvence altına alacaktır
EN Finally, a responsive and SEO-optimized website design will secure its frequent presence and stunning looks on all devices
turco | inglês |
---|---|
duyarlı | responsive |
seo | seo |
tasarımı | design |
tüm | all |
cihazlarda | devices |
sık | frequent |
çarpıcı | stunning |
TR Sık Kullanılanlara Ekle: Kolay erişim ve hızlı güncellemeler için sık kullanılan belirli kripto para birimlerini yalnızca tek bir tıklamayla ekleme.
EN Add to Favorites: Just one click to favorite specific cryptocurrencies for convenient access and quick updates.
turco | inglês |
---|---|
erişim | access |
hızlı | quick |
güncellemeler | updates |
TR Şirketimiz hızlı bir şekilde büyüyor. Sık sık yeni projeleri hayata geçiriyoruz.
EN Our company is developing rapidly. We often initiate new projects.
turco | inglês |
---|---|
hızlı | rapidly |
yeni | new |
projeleri | projects |
TR Sık sık yapılan güncellemeler güvenlik seviyenizi artıracak, LifeGuard ise bunları ister lokal ister uzaktan olmak üzere isteğinize bağlı olarak kurmanıza izin verecektir.
EN Frequent updates will enhance your security, and LifeGuard makes them easy to install at your discretion, either locally or remotely.
turco | inglês |
---|---|
sık | frequent |
güncellemeler | updates |
güvenlik | security |
uzaktan | remotely |
olmak | will |
TR Bu belgeler üzerinde değişiklik yapılabilir; lütfen olası güncellemeler için bu sayfayı sık sık ziyaret edin.
EN These documents are subject to change, please check this page frequently for updates.
turco | inglês |
---|---|
belgeler | documents |
değişiklik | change |
güncellemeler | updates |
sayfayı | page |
sık | frequently |
edin | check |
TR Buna rağmen tam da bu kökleri sık sık önüne sürülüyormuş, Stuttgart’ın merkezindeki “Ützel Brützel” adını taşıyan ayaküstü yemek lokantasının müşterileri ve başkaları tarafından
EN Yet time and again she is reminded of precisely these roots by customers, co-workers or others, at her kebab restaurant Ützel Brützel in Stuttgart city centre
turco | inglês |
---|---|
buna | is |
stuttgart | stuttgart |
müşterileri | customers |
başkaları | others |
TR Moroğlu Arseven, mevzuatın geliştirilmesi ve değiştirilmesine ilişkin idari süreçlerde aktif olarak görev alır ve Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne sık sık görüş bildirir.
EN Our firm actively participates in administrative processes for improving and modifying regulations, frequently submitting position papers to the Turkish Customs Directorate.
turco | inglês |
---|---|
idari | administrative |
sık | frequently |
TR Sık sık tehdit edilen kadın barış aktivistlerinin güvenli bir şekilde sığınabilecekleri mekanlara ihtiyaçları var
EN As a result, female peace activists are often threatened and need a safe place to go
turco | inglês |
---|---|
kadın | female |
barış | peace |
güvenli | safe |
şekilde | as |
TR Buna rağmen tam da bu kökleri sık sık önüne sürülüyormuş, Stuttgart’ın merkezindeki “Ützel Brützel” adını taşıyan ayaküstü yemek lokantasının müşterileri ve başkaları tarafından
EN Yet time and again she is reminded of precisely these roots by customers, co-workers or others, at her kebab restaurant Ützel Brützel in Stuttgart city centre
turco | inglês |
---|---|
buna | is |
stuttgart | stuttgart |
müşterileri | customers |
başkaları | others |
TR Ameliyatlarda sık sık robotlar kullanılıyor
EN Robots are often used in medical operations
TR Kapı kolları, tırabzanlar, masalar ve başka yüzeylerin sık sık dezenfekte edilmesi gerekiyor
EN Door handles, handrails, tables and other surfaces need to be frequently disinfected
turco | inglês |
---|---|
kapı | door |
ve | and |
başka | other |
sık | frequently |
edilmesi | to |
gerekiyor | need |
TR En iyisi, dinlerken şarkı sözlerini birlikte okumak ve prçaları sık sık tekrarlamak.
EN Best is to read the lyrics while listening and replay the songs often.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Sık sık alay konusu olan ve eğri salatalıklara yönelik düzenleme AB’nin düzenleme ve kısıtlama çılgınlığının en büyük örneği olarak gösteriliyor olsa da bu düzenleme dönemin tarım bakanlarının talebi üzerine getirilmişti
EN The frequently ridiculed directive concerning bent cucumbers is still seen as the prime example of EU regulation madness
turco | inglês |
---|---|
sık | frequently |
olan | is |
düzenleme | regulation |
ab | eu |
örneği | example |
TR Flexbed, sık sık yatıya misafiri gelenlere ya da dar alanlarda yaşayanlara yönelik özel bir tasarım
EN Flexbed is a special design for people who have frequent overnight guests or for those living in confined spaces
turco | inglês |
---|---|
sık | frequent |
özel | special |
tasarım | design |
TR Devlet bütçeleri sık sık değişmektedir
EN Government budgets are often changing
turco | inglês |
---|---|
devlet | government |
TR Otomatik sıralama takibi harika ve sık sık güncellenmesi ilerlememi takip etmemi kolaylaştırıyor
EN Its automatic rank tracking is awesome and frequently updated make it easy for me to track my progress
turco | inglês |
---|---|
otomatik | automatic |
sıralama | rank |
harika | awesome |
ve | and |
sık | frequently |
TR Web sitesi denetiminde birkaç iyileştirmeye ihtiyaç var, ancak iyileştirmeler hızla geliyor, geliştiriciler ve ürün yönetimi müşterilere karşı gerçekten duyarlı ve yeni özellikler sık sık piyasaya sürülüyor
EN Needs a few improvements in the website audit, but improvements are coming rapidly, the developers and the product management are really responsive to the customers and new features are launched often
turco | inglês |
---|---|
ancak | but |
hızla | rapidly |
geliyor | coming |
geliştiriciler | developers |
müşterilere | customers |
karşı | to |
gerçekten | really |
duyarlı | responsive |
yeni | new |
özellikler | features |
TR Tüm medya türlerinde sürekli olarak düşük WER elde etmek için sık sık tüm dillerde test ediyoruz. Testlerimiz, piyasadaki en büyük oyunculardan bazılarına kıyasla en düşük WER"yu gösteriyor.
EN We are frequently testing across all languages to get consistently low WER across all media types. Our testing demonstrates the lowest WER when compared to some of the largest players on the market.
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
medya | media |
sık | frequently |
test | testing |
piyasadaki | on the market |
bazıları | some |
TR Telefonunuz sık sık dikkatinizi yemek yemek, tuvalete gitmek, yürümek veya araba kullanmak gibi temel işlevlerden uzaklaştırıyor mu?
EN Does your phone often distract you from basic functions, such as eating, going to the bathroom, walking or driving?
turco | inglês |
---|---|
kullanmak | driving |
temel | basic |
TR Kendimden zevk almayı öğreniyorum ve artık sabahları sık sık yürüyüşe çıkıyorum ve telefonumu evde bırakıyorum
EN I’m learning to enjoy myself and I now often go on walks in the morning and leave my phone at home
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
artık | now |
Mostrando 50 de 50 traduções