TR Tye beynin nasıl depresyon, kaygı ve yalnızlık gibi karmaşık duygu durumlarını ortaya çıkardığını araştırıyor
"karmaşık duygu durumlarını" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
karmaşık | complex complicated |
TR Tye beynin nasıl depresyon, kaygı ve yalnızlık gibi karmaşık duygu durumlarını ortaya çıkardığını araştırıyor
EN Tye investigates how your brain gives rise to complex emotional states like depression, anxiety or loneliness
TR Kadın tüketiciler için tasarlanan dış giysi tasarımlarını kendi duygu ve hislerinize göre değerlendirmeniz, size uygun giysilerin oluşturulması için önemlidir.. Lütfen uygulayıp ve paylaşarak destek olunuz.
EN An Apparel Purchase Order form is used to track orders and manage order fulfillment through an online e-commerce website.
TR Azize Duygu Yılmaz Kaplan - Hayata Destek
EN Azize Duygu Yılmaz Kaplan - Support to Life
turco | inglês |
---|---|
destek | support |
TR Değer verdiğin bir şey üzerinde çalışmak, vakit geçirmekten zevk aldığın insanlarla çalışmak çok enerji verici bir duygu
EN It feels so energizing to work on something you care about, with people you enjoy spending time with
turco | inglês |
---|---|
vakit | time |
insanlarla | people |
TR 8 “duygu yüklü” İngilizce deyim
EN 9 Bizarre English phrases you need to know
TR 3D Polaroid Slayt Gösterisini hemen bugün deneyin ve duygu dolu bu hediye dakikalar içinde hazır olsun!
EN Try 3D Polaroid Birthday Slideshow today, and let your touching gift be ready in minutes!
turco | inglês |
---|---|
slayt | slideshow |
bugün | today |
deneyin | try |
ve | and |
hediye | gift |
dakikalar | minutes |
içinde | in |
hazır | ready |
olsun | be |
TR Benzersiz çizgi film karakterleriyle dolu sürükleyici kişiselleştirilmiş videonuzla, ikonlar ve animasyonlu sahneler hikayenize duygu katacaktır
EN An engaging personalized video with unique cartoon characters, icons and animated scenes will bring emotions to your very own story
turco | inglês |
---|---|
benzersiz | unique |
film | video |
kişiselleştirilmiş | personalized |
ve | and |
animasyonlu | animated |
TR konuşmalarınıza bir dizi duygu enjekte edin
EN inject a splash of emotions into your conversations
TR Azize Duygu Yılmaz Kaplan - Hayata Destek
EN Azize Duygu Yılmaz Kaplan - Support to Life
turco | inglês |
---|---|
destek | support |
TR Chemnitz Hastanesinde İtalya’dan korona hastaları tedavi gördü. Duygu yüklü haftaları hastanede çalışan bir başhekimden dinledik.
EN The Chemnitz Hospital treated Corona patients from Italy. A chief physician reports on how he experienced these emotional weeks.
turco | inglês |
---|---|
korona | corona |
hastaları | patients |
hastanede | hospital |
TR “Çoğu zaman ikisiyle de atış yapar ve günün havasına göre karar veririm; doğru duygu burada önemli bir rol oynar.”
EN “Usually I warm up with both and then make a decision, depending on my form that day – the right feeling plays an important role.”
turco | inglês |
---|---|
karar | decision |
burada | that |
önemli | important |
rol | role |
TR İnsanın bir perspektifinin olması çok iyi bir duygu.”
EN It's a very good feeling to have future prospects."
turco | inglês |
---|---|
iyi | good |
TR Kadın tüketiciler için tasarlanan dış giysi tasarımlarını kendi duygu ve hislerinize göre değerlendirmeniz, size uygun giysilerin oluşturulması için önemlidir.. Lütfen uygulayıp ve paylaşarak destek olunuz.
EN This is my stock sales product list for Color Street
TR Değer verdiğin bir şey üzerinde çalışmak, vakit geçirmekten zevk aldığın insanlarla çalışmak çok enerji verici bir duygu
EN It feels so energizing to work on something you care about, with people you enjoy spending time with
turco | inglês |
---|---|
vakit | time |
insanlarla | people |
TR Alternatif olarak, yeni bir sayfa çevirdiğime dair yüksek, umutlu bir duygu hissedebilirim - bu sefer farklı olacak
EN Alternatively, I might feel a high, a sense of hope that I was turning over a new page – that this time it will be different
turco | inglês |
---|---|
sayfa | page |
yüksek | high |
bu | this |
TR Bastırıyor olabileceğimiz herhangi bir ihtiyaç, kırgınlık, duygu veya stresle temasa geçmek için günlüğe kaydederiz. Sahip olduğumuz dürtüler veya meşgul olduğumuz yararsız davranışlar hakkında yazıyoruz.
EN We journal to get in touch with any needs, resentments, feelings, or stresses that we may be suppressing. We write about any urges we have or unhelpful behaviors we’re engaging in.
turco | inglês |
---|---|
ihtiyaç | needs |
TR Tüm bağlantı kurma faaliyetlerinizin hızlı bir görünümünü elde edin. Yeni potansiyel müşteriler olup olmadığını izleyin ve görün ve e-posta durumlarını ve alan güncellemelerini kontrol edin.
EN Get a quick view of all your link building activities. Track and see if there are new prospects, and check email statuses and domain updates.
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
bağlantı | link |
hızlı | quick |
yeni | new |
olup | if |
e-posta |
TR Mobil uyumluluk test aracımız ücretsiz olarak çalışır, kritik hataları ve temanızda yaşanan uyumsuzluk durumlarını görmenize yardımcı olur
EN Our mobile-friendly tester works free of charge and helps you see critical bugs and incompatibilities in your theme
turco | inglês |
---|---|
mobil | mobile |
çalışır | works |
kritik | critical |
TR Davetiyeniz postada kaybolmadan ilgilisine ulaşsa bile davetlilerin katılım durumlarını iletmelerini beklemek, hele ki zaman sıkıntınız varsa son derece stresli olabilir.
EN Plus it can be stressful waiting for RSVPs, especially when they’re sent at the last minute.
turco | inglês |
---|---|
son | last |
olabilir | can |
TR NATO gibi Ticari Olmayan Kuruluşlar yasal durumlarını bildirmeleri gereklidir
EN Noncommercial Organizations such as NATO are required to report their legal status
turco | inglês |
---|---|
kuruluşlar | organizations |
yasal | legal |
gereklidir | required |
TR Nitelikli tesislere yönelik durumlarını destekleyen kayıtlar tutmaları için değiştirilmiş uyum tarihi.
EN Modified compliance date for qualified facilities to retain records supporting their status.
turco | inglês |
---|---|
nitelikli | qualified |
destekleyen | supporting |
uyum | compliance |
tarihi | date |
TR Fondation Franklinia, 2005 yılında kurulmuş özel bir vakıftır. Doğa koruma projelerini desteklemek için hibeler sağlar. Amacı, dünya çapında tehdit altındaki ağaç türlerini korumak ve koruma durumlarını iyileştirmektir.
EN Fondation Franklinia is a private foundation established in 2005. It provides grants to support nature conservation projects. Its objective is to preserve threatened tree species throughout the world and improve their conservation status.
turco | inglês |
---|---|
kurulmuş | established |
özel | private |
doğa | nature |
koruma | conservation |
sağlar | provides |
ağaç | tree |
TR Çeşitli günlük kullanım durumlarını test etmesi gereken işletmeler için, Solution Validation dahili bilişim ekiplerinin omzundaki yükü hafifletir
EN For businesses that need to test various day-to-day use cases, Solution Validation reduces the burden on internal IT teams
turco | inglês |
---|---|
kullanım | use |
test | test |
işletmeler | businesses |
validation | validation |
dahili | internal |
TR Tek tıkla siparişlerinizin detaylarını görebilir, durumlarını değiştirebilir ve müşterilerinizi bilgilendirebilirsiniz.
EN You can see the details of your orders, change their status and notify your customers with a single click.
turco | inglês |
---|---|
tıkla | click |
ve | and |
detayları | details |
TR Diyabet Hastalarında İnfluenza, Hepatit B ve Pnömokok Aşılama Oranları ve Aşılanma Durumlarını Etkileyen Faktörler
EN Influenza, Hepatitis B and Pneumococcal Vaccination Rates and Factors Influencing Vaccination Status in Patients with Diabetes
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
faktörler | factors |
hastaları | patients |
TR Edirne İlinde Üreticilerin Damla Sulama Desteklemelerinden Faydalanma Durumlarını Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi
EN Factors Affecting the Utilization from Drip Irrigation Subsidies of the Farmers in Edirne Province
turco | inglês |
---|---|
sulama | irrigation |
etkileyen | affecting |
ın | of |
TR Mobil uyumluluk test aracımız ücretsiz olarak çalışır, kritik hataları ve temanızda yaşanan uyumsuzluk durumlarını görmenize yardımcı olur
EN Our mobile-friendly tester works free of charge and helps you see critical bugs and incompatibilities in your theme
turco | inglês |
---|---|
mobil | mobile |
çalışır | works |
kritik | critical |
TR NATO gibi Ticari Olmayan Kuruluşlar yasal durumlarını bildirmeleri gereklidir
EN Noncommercial Organizations such as NATO are required to report their legal status
turco | inglês |
---|---|
kuruluşlar | organizations |
yasal | legal |
gereklidir | required |
TR Nitelikli tesislere yönelik durumlarını destekleyen kayıtlar tutmaları için değiştirilmiş uyum tarihi.
EN Modified compliance date for qualified facilities to retain records supporting their status.
turco | inglês |
---|---|
nitelikli | qualified |
destekleyen | supporting |
uyum | compliance |
tarihi | date |
TR Anlık olarak Craftgate servis durumlarını görüntüleyebilir ve güncellemelerden haberdar olmak için abone olabilirsiniz.
EN You can view the Craftgate service status instantly and subscribe for information about the updates.
turco | inglês |
---|---|
craftgate | craftgate |
servis | service |
abone | subscribe |
TR Tüm masaüstü arama motorlarındaki anahtar kelime durumlarını izleyin. Mobil ve tablet cihazların artan popülaritesine rağmen, masaüstü bilgisayarlar hala birçok insan için web'de arama yapmanın tercih edilen yöntemidir.
EN Monitor keyword standings on all desktop search engines. Despite the growing popularity of mobile and tablet devices, desktop computers are still the preferred method of searching the web for many people.
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
masaüstü | desktop |
mobil | mobile |
tablet | tablet |
artan | growing |
bilgisayarlar | computers |
birçok | many |
insan | people |
motorları | engines |
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek.
EN To monitor abuse and troubleshoot.
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek;
EN To monitor abuse and troubleshoot;
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek.
EN To monitor abuse and troubleshoot.
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek;
EN To monitor abuse and troubleshoot;
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek.
EN To monitor abuse and troubleshoot.
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek;
EN To monitor abuse and troubleshoot;
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek.
EN To monitor abuse and troubleshoot.
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek;
EN To monitor abuse and troubleshoot;
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek.
EN To monitor abuse and troubleshoot.
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek;
EN To monitor abuse and troubleshoot;
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek.
EN To monitor abuse and troubleshoot.
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek;
EN To monitor abuse and troubleshoot;
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek.
EN To monitor abuse and troubleshoot.
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek;
EN To monitor abuse and troubleshoot;
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek.
EN To monitor abuse and troubleshoot.
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek;
EN To monitor abuse and troubleshoot;
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek.
EN To monitor abuse and troubleshoot.
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek;
EN To monitor abuse and troubleshoot;
TR Kötüye kullanım ve sorun giderme durumlarını takip etmek.
EN To monitor abuse and troubleshoot.
Mostrando 50 de 50 traduções