TR Sağladığımız İş Fırsatı, Amway Serbest Girişimcilerinin kendileri ve aileleri için daha iyi bir yaşam kurmalarına yardımcı olur.
"aileleri için daha" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Sağladığımız İş Fırsatı, Amway Serbest Girişimcilerinin kendileri ve aileleri için daha iyi bir yaşam kurmalarına yardımcı olur.
EN The opportunity we provide helps Amway Business Owners build a better life for themselves and their families.
turco | inglês |
---|---|
fırsatı | opportunity |
amway | amway |
kendileri | their |
yaşam | life |
TR Almanlar neden daha geç çocuk sahibi oluyor ve devlet aileleri nasıl destekliyor?
EN Nothing’s as easy as sticking your foot in it when you’re abroad. But don’t worry. Here the do's and don’ts.
TR Almanlar neden daha geç çocuk sahibi oluyor ve devlet aileleri nasıl destekliyor?
EN Nothing’s as easy as sticking your foot in it when you’re abroad. But don’t worry. Here the do's and don’ts.
TR Ek olarak, bağımlıların aileleri ve arkadaşları için diğer kurtarma burslarının literatürü ve toplantıları, bazıları çevrimiçi olarak da mevcut olan yararlı rehberlik sağlar
EN Additionally, the literature and meetings of other recovery fellowships for family and friends of addicts have helpful guidance, some of which is available online as well
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
kurtarma | recovery |
bazıları | some |
çevrimiçi | online |
yararlı | helpful |
rehberlik | guidance |
TR Al-Anon bursu, alkoliklerin aileleri ve arkadaşları için 1939'dan beri var
EN The Al-Anon fellowship has existed since 1939 for the family and friends of alcoholics
TR Nar-Anon. Nar-Anon bursu, 1968'den beri bağımlılıktan muzdarip olanların aileleri ve arkadaşları için var.
EN Nar-Anon. The Nar-Anon fellowship has existed since 1968 for the family and friends of those suffering from addiction.
TR Aileleri ve İşverenleri Bilgilendiriyoruz
EN We Inform Families and Employers
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Çalışan tarım işçisi ve mülteci çocukların aileleri ve işverenlerini ziyaret ediyor, çocukların çalışmaları durumunda maruz kaldıkları hak ihlalleri, çocuk hakları ve çocuk gelişimi konusunda bilgilendiriyoruz.
EN We visit the families and employers of child labourers. We inform them about the rights violations child labour entails and about children’s development.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
ziyaret | visit |
hakları | rights |
konusunda | about |
ın | of |
TR Aileleri ve İşverenleri Bilgilendiriyoruz
EN We Inform Families and Employers
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Çalışan tarım işçisi ve mülteci çocukların aileleri ve işverenlerini ziyaret ediyor, çocukların çalışmaları durumunda maruz kaldıkları hak ihlalleri, çocuk hakları ve çocuk gelişimi konusunda bilgilendiriyoruz.
EN We visit the families and employers of child labourers. We inform them about the rights violations child labour entails and about children’s development.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
ziyaret | visit |
hakları | rights |
konusunda | about |
ın | of |
TR Büyük yazarlar, yıldızlar, siyasetçiler ve kraliyet aileleri statülerini Raffles’ın simgesel hizmeti ve şıklığı ile ödüllendiriyor
EN Great writers, stars, politicians and royalty choosing to reward their status with Raffles’ iconic service and elegance
turco | inglês |
---|---|
büyük | great |
raffles | raffles |
simgesel | iconic |
hizmeti | service |
TR İHTİYACI OLAN AİLELERİ BARINDIRACAK ACİL DURUM SEPETLERİ VE ÇADIRLAR
EN A new phase in project supporting families most in need
TR İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği'nden emsal niteliğinde karar*
EN The decision of the European Court of Human Rights on Domestic Violence in Turkey
turco | inglês |
---|---|
nden | of |
karar | decision |
TR İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği Başkan Yardımcısı Onur Cantimur, işitme cihazı ücretinin…
EN Opuz v. the judgment of the European Court of Human Rights (ECHR) on 9 June 2009. Feride Eroğlu…
TR Aileleri ve İşverenleri Bilgilendiriyoruz
EN We Inform Families and Employers
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Çalışan tarım işçisi ve mülteci çocukların aileleri ve işverenlerini ziyaret ediyor, çocukların çalışmaları durumunda maruz kaldıkları hak ihlalleri, çocuk hakları ve çocuk gelişimi konusunda bilgilendiriyoruz.
EN We visit the families and employers of child labourers. We inform them about the rights violations child labour entails and about children’s development.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
ziyaret | visit |
hakları | rights |
konusunda | about |
ın | of |
TR Aileleri ve İşverenleri Bilgilendiriyoruz
EN We Inform Families and Employers
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Çalışan tarım işçisi ve mülteci çocukların aileleri ve işverenlerini ziyaret ediyor, çocukların çalışmaları durumunda maruz kaldıkları hak ihlalleri, çocuk hakları ve çocuk gelişimi konusunda bilgilendiriyoruz.
EN We visit the families and employers of child labourers. We inform them about the rights violations child labour entails and about children’s development.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
ziyaret | visit |
hakları | rights |
konusunda | about |
ın | of |
TR Büyük yazarlar, yıldızlar, siyasetçiler ve kraliyet aileleri statülerini Raffles’ın simgesel hizmeti ve şıklığı ile ödüllendiriyor
EN Great writers, stars, politicians and royalty choosing to reward their status with Raffles’ iconic service and elegance
turco | inglês |
---|---|
büyük | great |
raffles | raffles |
simgesel | iconic |
hizmeti | service |
TR Büyük yazarlar, yıldızlar, siyasetçiler ve kraliyet aileleri statülerini Raffles’ın simgesel hizmeti ve şıklığı ile ödüllendiriyor
EN Great writers, stars, politicians and royalty choosing to reward their status with Raffles’ iconic service and elegance
turco | inglês |
---|---|
büyük | great |
raffles | raffles |
simgesel | iconic |
hizmeti | service |
TR “Babam, oyunu daima aileleri destekleyen partilere veriyordu, bizim güvende olmamızı ve en kısa zamanda kendimize ait bir evimiz olmasını istiyordu” diyen Alexander şu an Frankfurt’ta spor editörü olarak çalışıyor
EN The family was naturalized in 2001 when Alexander was thirteen
turco | inglês |
---|---|
alexander | alexander |
TR Okulların, anaokullarının ve kreşlerin kapalı olduğu veya kısıtlamalar çerçevesinde sınırlı bir kesime dönük olarak açık olduğu bu dönemde aileleri desteklemek Federal Hükümet’in merkezi hedeflerinden biri oldu
EN A key concern of the Federal Government is providing support for families when schools and childcare centres are closed or only working to a very limited extent
turco | inglês |
---|---|
kapalı | closed |
olduğu | is |
veya | or |
sınırlı | limited |
desteklemek | support |
federal | federal |
hükümet | government |
TR Almanlığın diğer sosyopolitik özelliğiyse tüm bireylerin yaşamlarını kendi tahayyülleri doğrultusunda sürdürebilmeleri ve yaşam biçimlerinin aileleri tarafından koşullanmamasıdır
EN And another principle of Germanness is that everyone is free to lead their life in accordance with their own beliefs and this can not be prescribed by their family
turco | inglês |
---|---|
diğer | another |
yaşam | life |
TR Özel Eğitim İhtiyaçlı Çocuk Aileleri
EN Parents of Kids with Asperger's
TR Tüm bu faktörler sizi, daha az sürede daha fazla siparişi, daha az çalışan ile işleme koymanız için daha fazla baskı altına sokmakta
EN All these factors are putting you under greater pressure to fulfill more orders in less time with fewer long-term employees
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
faktörler | factors |
sizi | you |
çalışan | employees |
altına | under |
TR Bundan kaçınmak ve daha iyi bir işletme barışı, daha çok istikrar ve daha az grev olmasını sağlamak için çalışanların yönetime daha fazla katılmaları amaçlanıyor.
EN The idea is that this can be achieved by involving employees in decision-making processes to a considerable extent, thereby ensuring a more peaceful working environment, greater stability and fewer strikes.
turco | inglês |
---|---|
daha az | fewer |
TR Aynı durum tersi için de geçerlidir. Başlığınız daha kısa kelimeler içeriyorsa, bir kelimenin ikiye bölünme olasılığı daha düşük olacağından daha fazla karakter görüntülenme şansı daha yüksektir.
EN The same applies in reverse. If your title contains shorter words, then there’s a higher chance of it displaying more characters since it’s less likely that a word will need to be cut in half.
turco | inglês |
---|---|
geçerlidir | applies |
kısa | shorter |
kelimeler | words |
düşük | less |
şansı | chance |
TR Inline karıştırmada, günlük olarak aynı miktarda ürün üretmek için daha az tank gereklidir ve tanklar daha küçük olduğundan, daha az yer kaplar ve daha küçük binalara yerleştirilebilir
EN Inline blending requires fewer tanks to produce the same amount of product per day, and since they are smaller, they have smaller footprints and can be housed in smaller buildings
turco | inglês |
---|---|
inline | inline |
miktarda | amount |
ürün | product |
olduğundan | since |
daha az | fewer |
TR Yeni çift hatlı demiryolu tamamlandığında daha fazla tren, Arna ve Bergen arasında daha fazla insanı ve yükü daha hızlı ve daha sık aralıklarla taşıyabilecek.
EN When the new double-track railway is complete, more trains will be able to transport more people and cargo between Arna and Bergen, at faster speeds, and at more frequent intervals.
turco | inglês |
---|---|
çift | double |
hızlı | faster |
sık | frequent |
insan | people |
TR Kit oluşturma: Alandan daha iyi yararlanarak, montajı basitleştirerek, eğitim taleplerini azaltarak ve daha fazlası ile üretim sürecinizi daha hızlı ve daha verimli çalışacak şekilde optimize edin.
EN Kit building: Optimize your production process to work faster and more efficiently—making better use of space, simplifying assembly, reducing training demands, and more.
turco | inglês |
---|---|
oluşturma | building |
eğitim | training |
üretim | production |
hızlı | faster |
verimli | efficiently |
TR Dura-Kote daha uzun ömür, daha düşük değişim maliyeti ve daha iyi bir görünüm sağlamak amacıyla çelik adaptörlere korozyona karşı daha iyi koruma sunan yenilikçi bir kaplama teknolojisidir
EN Dura-Kote is an innovative plating technology for steel adaptors, offering more corrosive protection for longer life, lower replacement costs and improved appearance
turco | inglês |
---|---|
maliyeti | costs |
çelik | steel |
koruma | protection |
sunan | offering |
yenilikçi | innovative |
TR Daha iyi gıda güvenliği protokolleri, daha verimli çalışanlar, daha mutlu konuklar ve daha karlı, sürdürülebilir bir işletme anlamına gelir.
EN Enhanced food safety protocols lead to more productive employees, more delighted guests and a more profitable, sustainable business.
turco | inglês |
---|---|
gıda | food |
güvenliği | safety |
verimli | productive |
çalışanlar | employees |
karlı | profitable |
sürdürülebilir | sustainable |
işletme | business |
TR Bunlar, kaynakları daha verimli kullanır, daha az makine (sanal ve fiziksel) ve daha az işletim sistemi eşgörünümüyle daha fazla uygulama çalıştırmanıza imkan tanır
EN They’re more resource-efficient — they let you run more applications on fewer machines (virtual and physical), with fewer OS instances
turco | inglês |
---|---|
verimli | efficient |
sanal | virtual |
ve | and |
fiziksel | physical |
sistemi | os |
daha az | fewer |
TR Bu, kanalizasyon sisteminde daha az yük, daha az ekipman ve boru tesisatı, daha düşük su ve deterjan tüketimi ve aslında, genel olarak daha düşük kaynak kullanımı anlamına gelir
EN This puts less load on the sewage system, less equipment and piping, lower water and detergent consumption – in fact, lower resource usage overall
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
yük | load |
ekipman | equipment |
su | water |
genel | overall |
kaynak | resource |
kullanımı | usage |
TR Psikolog Barry Schwartz Batı toplumlarının temel inançlarından birini hedef alıyor: seçme özgürlüğü. Schwartz'a göre, seçim bizleri daha özgür değil, aksine daha fazla felç ediyor, daha mutlu değil, daha tatminsiz kılıyor.
EN Psychologist Barry Schwartz takes aim at a central tenet of western societies: freedom of choice. In Schwartz's estimation, choice has made us not freer but more paralyzed, not happier but more dissatisfied.
TR Daha hızlı yükleme süreleri, daha iyi kullanıcı deneyimi, daha iyi arama motoru optimizasyonu ve daha yüksek dönüşüm oranları anlamına gelir.
EN Faster load times mean better user experience, better search engine optimization, and higher conversion rates.
TR Çevreleyen piksellerin değerlerinin incelemesini temel alan daha kesin ancak daha yavaş bir yöntemdir. Bikübik, daha karmaşık hesaplamalar kullanarak En Yakın Komşu veya Çift Doğrusal yöntemine göre daha yumuşak ton geçişleri oluşturur.
EN A slower but more precise method based on an examination of the values of surrounding pixels. Using more complex calculations, Bicubic produces smoother tonal gradations than Nearest Neighbor or Bilinear.
TR ChatMix tuşundan kulaklığa bağlanan kabloyu daha da uzattık, daha iyi konfor için kulak yastıklarının kalınlığını artırdık ve daha derin bass çıkışı için ince ayarlar yaptık
EN We made the cable from the ChatMix dial to the headset longer, increased the thickness of the ear cushions for greater comfort, and tweaked the sound for deeper bass output
turco | inglês |
---|---|
konfor | comfort |
kulak | ear |
TR Sonix daha fazla otomasyon ihtiyacını anlar. Sonix API'si sağlamdır ve üretkenliği artırmak ve daha yüksek hacimleri ölçekte işlemek için daha fazla özelleştirmeye olanak tanır.
EN Sonix understands the need for further automation. The Sonix API is robust and allows for further customizations to boost productivity and process higher volumes at scale.
turco | inglês |
---|---|
sonix | sonix |
otomasyon | automation |
api | api |
artırmak | boost |
ölçekte | at scale |
TR Diğer yazılımlar ile çalışmıyorsa harika bir teknoloji platformunun kullanımı nedir? Sonix, iş akışınızı daha hızlı, daha kolay ve daha büyülü hale getirmek için endüstri lideri yazılımlarla derinden bütünleşir.
EN What's the use of a great technology platform if it doesn't work with other software? Sonix deeply integrates with industry-leading software to make your workflow faster, easier, and more magical.
turco | inglês |
---|---|
yazılımlar | software |
harika | great |
teknoloji | technology |
sonix | sonix |
hızlı | faster |
endüstri | industry |
lideri | leading |
derinden | deeply |
TR Bu, internet kullanımını gizlediğim yerde bir gizlilik ve utanç döngüsü yarattı, bu benim için daha fazla sorun yarattı, bu bende daha çok kaçma isteği uyandırdı, bu da daha çok kullanmama neden oldu
EN This created a cycle of secrecy and shame where I was hiding the internet usage, which caused more problems for me, which made me want to escape even more, which made me use more
turco | inglês |
---|---|
internet | internet |
döngüsü | cycle |
sorun | problems |
oldu | was |
kullanımı | usage |
TR Dağıtılmış makine öğrenimi ve yüksek performanslı bilgi işlem için optimize edilmiş yeni, daha hızlı, daha güçlü ve daha büyük bulut sunucusu boyutu
EN New faster, more powerful and larger instance size optimized for distributed machine learning and high performance computing
turco | inglês |
---|---|
dağıtılmış | distributed |
makine | machine |
yeni | new |
hızlı | faster |
güçlü | powerful |
boyutu | size |
TR Ayarlanmaya daha müsait parametrelerle deneme yapmak için simülasyon işlerinin ölçeğini genişletin ve böylelikle daha hızlı ve daha isabetli sonuçlar elde edin.
EN Scale out simulation jobs to experiment with more tunable parameters, leading to faster, more accurate results.
turco | inglês |
---|---|
simülasyon | simulation |
hızlı | faster |
sonuçlar | results |
TR Yeni FX7500 sabit RFID Okuyucu daha yüksek, daha hatasız okuma hızları ve zorlu ortamlarda dahi daha tutarlı performans için gelişmiş RFID radyo teknolojisini sunuyor
EN The new FX7500 Fixed RFID Reader introduces advanced RFID radio technology for faster, more accurate read rates and more consistent performance even in challenging environments
turco | inglês |
---|---|
sabit | fixed |
rfid | rfid |
okuyucu | reader |
okuma | read |
ortamlarda | environments |
tutarlı | consistent |
performans | performance |
gelişmiş | advanced |
radyo | radio |
teknolojisini | technology |
TR Düşük frekanslı masaj, toksinlerin atılmasına ve yüzdeki gerginliğin hafifletilmesine yardımcı olmak için cildin mikro dolaşımını iyileştirir - daha pürüzsüz, daha yumuşak ve daha parlak bir cilt sağlar.
EN Low-frequency massage improves skin's microcirculation to help eliminate toxins & ease facial tension - resulting in a smoother, softer, more glowing complexion
turco | inglês |
---|---|
düşük | low |
masaj | massage |
cilt | skin |
TR Daha iyi bir temizlik için LUNA ile birlikte kullanın! T-Sonik™ titreşimler, formülün cilde masaj yapmasına yardımcı olur, cildin daha derin bir şekilde temizlenmesini ve ürünün daha iyi emilimini sağlayarak cildinizi nemlendirir.
EN Combine with LUNA for a better cleanse! T-Sonic™ pulsations help massage the formula into the skin, allowing for a deeper cleanse and better absorption of product, leaving your skin happy and hydrated.
turco | inglês |
---|---|
luna | luna |
masaj | massage |
TR AWS Nitro System, AWS'nin daha hızlı inovasyon yapmasını, müşterilerimiz için maliyeti daha da azaltmasını ve daha yüksek güvenlik ile yeni bulut sunucusu tipleri gibi ekstra avantajlar sunmasını sağlar
EN The AWS Nitro System enables AWS to innovate faster, further reducing cost for our customers, and deliver added benefits like increased security and new instance types
turco | inglês |
---|---|
aws | aws |
system | system |
hızlı | faster |
müşterilerimiz | our customers |
maliyeti | cost |
güvenlik | security |
yeni | new |
tipleri | types |
avantajlar | benefits |
sağlar | enables |
TR Ayarlanmaya daha müsait parametrelerle deneme yapmak için simülasyon işlerinin ölçeğini genişletin ve böylelikle daha hızlı ve daha isabetli sonuçlar elde edin.
EN Scale out simulation jobs to experiment with more tunable parameters, leading to faster, more accurate results.
turco | inglês |
---|---|
simülasyon | simulation |
hızlı | faster |
sonuçlar | results |
TR Yeni FX7500 sabit RFID Okuyucu daha yüksek, daha hatasız okuma hızları ve zorlu ortamlarda dahi daha tutarlı performans için gelişmiş RFID radyo teknolojisini sunuyor
EN The new FX7500 Fixed RFID Reader introduces advanced RFID radio technology for faster, more accurate read rates and more consistent performance even in challenging environments
turco | inglês |
---|---|
sabit | fixed |
rfid | rfid |
okuyucu | reader |
okuma | read |
ortamlarda | environments |
tutarlı | consistent |
performans | performance |
gelişmiş | advanced |
radyo | radio |
teknolojisini | technology |
TR Bu dallarda öncü konumunu koruyabilmek için daha fazla denemeler yapmak, daha cesur olmak ve daha erken safhada disiplinlerarası iş birliği yapmak zorundayız
EN If we want to remain pioneers in these fields, we need to experiment more, be bolder and work together earlier in an interdisciplinary way
Mostrando 50 de 50 traduções