EN Rare Situation which Mixed with Serious Emergency Diagnosis: Cyst Hydatic Rupture, A Case Report
"serious emergency diagnosis" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
serious | ciddi |
emergency | acil durum |
EN Rare Situation which Mixed with Serious Emergency Diagnosis: Cyst Hydatic Rupture, A Case Report
TR Ciddi Acil Tanılarıyla Karışan Nadir Bir Durum: Kist Hidatik Rüptürü, Bir Olgu Sunumu
inglês | turco |
---|---|
rare | nadir |
serious | ciddi |
a | bir |
situation | durum |
EN Developing Lateral Flow Assay Based Rapid Diagnosis Kit for Serologic Diagnosis of Cattle Brucellosis
TR Sığır Brusellozunun Serolojik Teşhisinde Lateral Flow Temelli Hızlı Tanı Kiti Geliştirilmesi
inglês | turco |
---|---|
based | temelli |
kit | kiti |
rapid | hızlı |
developing | geliştirilmesi |
EN Evaluatıon Of A Case Involvıng An Electrıc Shock In Terms Of Emergency Healthcare And Occupatıonal Health And Safety In Prehospıtal Emergency Health Servıce
TR Hastane Öncesi Acil Sağlık Hizmetlerinde Elektrik Çarpması Vakasının Acil Bakım Ve İş Sağlığı Güvenliği Açısından Değerlendirilmesi
inglês | turco |
---|---|
a | a |
and | ve |
in terms of | açısından |
safety | güvenliği |
of | nın |
health | sağlığı |
EN Emergency Response: When you experience an emergency, you need to recover quickly
TR Acil Durum Yanıtı: Acil bir durumla karşılaştığınızda, hızlı bir şekilde eski haline getirmeniz gerekir
inglês | turco |
---|---|
emergency | acil durum |
when | şekilde |
response | yanıt |
to | bir |
EN We do this via high-quality scientific content that experts make time to read and consistently rely upon to make important research, diagnosis and treatment decisions.
TR Bunu, uzmanların okumak için zaman ayırdığı ve önemli araştırma, teşhis ve tedavi kararları almak için her zaman güvendiği yüksek kaliteli bilimsel içerikler vasıtasıyla yaparız.
inglês | turco |
---|---|
do | yapar |
time | zaman |
treatment | tedavi |
important | önemli |
high | yüksek |
research | araştırma |
scientific | bilimsel |
quality | kaliteli |
decisions | kararlar |
read | ve |
EN Validate the medical condition of the patient by giving them a Doctor's Note Template. This PDF template shows the medical diagnosis of the patient and medical treatment.
TR Personelin kişisel bilgileri, iletişim bilgisi ve eğitim bilgilerinin yer aldığı, yetkili mercilerin onaylarını barındıran bir personal kayıt formu örneği.
inglês | turco |
---|---|
template | formu |
and | ve |
them | e |
the | kişisel |
a | bir |
of | yer |
EN They are the foundation of an optimal diagnosis and a successful treatment plan.
TR En uygun tanı ve başarılı bir tedavi planının temelini oluştururlar.
inglês | turco |
---|---|
treatment | tedavi |
successful | başarılı |
and | ve |
a | bir |
plan | plan |
optimal | uygun |
EN The patient shares detailed information with us about her/his medical history, like treating’s in the past, reports, test results and any other documents about her/his possible current conditions for the preliminary diagnosis.
TR Hasta ön tanı için şikayetlerini, eğer daha önce tedavi olduysa detaylı bilgileri ve varsa rapor, film, test sonucu vb. belgeleri bizimle paylaşır.
inglês | turco |
---|---|
patient | hasta |
information | bilgileri |
reports | rapor |
test | test |
documents | belgeleri |
detailed | detaylı |
with us | bizimle |
his | in |
the | önce |
and | ve |
for | için |
EN Effects of bedside adequacy assessment in thyroid cytology on cytological sufficiency and the final histopathological diagnosis
TR Tiroid sitolojisinde hasta başı yeterlilik çalışmasının sitolojik yeterlilik ve kalıcı histopatolojik tanıya etkisi
inglês | turco |
---|---|
effects | etkisi |
and | ve |
of | nın |
EN Case of ulcerative colitis presented at the time of diagnosis with erythema nodosum and pyoderma gangrenosum
TR Tanı anında eritema nodozum ve pyoderma gangrenozum birlikteliği ile prezente olan ülseratif kolit vakası
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
at | nda |
with | ile |
EN A postpartum septic case: Differential diagnosis of COVID-19 infection and urosepsis.
TR Postpartum septik olgu: COVID-19 ve ürosepsisin ayırıcı tanısı
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN Diagnosis and treatment of community acquired pneumonia
TR Toplum kökenli pnömonilerde tanı ve tedavi
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
treatment | tedavi |
community | toplum |
EN Can Neutrophil to Lymphocyte Ratio and Monocyte to Lymphocyte Ratio Be Used in the Diagnosis of Childhood Tuberculosis?
TR Nötrofil Lenfosit Oranı ve Monosit Lenfosit Oranı Çocukluk Çağı Tuberkülozu Tanısında Kullanılabilir mi?
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN The Efficacy of Blood Parameters and Its Derivatives in the Diagnosis of Acute Cholecystitis
TR Akut Kolesistit Tanısında Kan Parametreleri ve Türevlerinin Tanı Koymadaki Etkinliği
inglês | turco |
---|---|
blood | kan |
and | ve |
acute | akut |
EN EVIDENCE BASED APPROACHES AND NURSERY CARE IN DIAGNOSIS AND THERAPY OF PREMENSTRUAL SYNDROME
TR PREMENSTRUAL SENDROMUNUN TANI VE TEDAVİSİNDE KANIT TEMELLİ YAKLAŞIMLAR VE HEMŞİRELİK BAKIMI
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN A Computer-Assisted Diagnosis Tool for Classifying COVID-19 based on Chest X-Ray Images
TR Göğüs Röntgeni Görüntülerine Dayalı COVID-19'u Sınıflandırmak için Bilgisayar Destekli Bir Tanı Aracı
inglês | turco |
---|---|
images | görüntü |
computer | bilgisayar |
tool | aracı |
a | bir |
for | için |
based | dayalı |
EN Evaluation of Potential Usage of Antigens Prepared from Some Bacterial Genera of Alpha-Proteobacteria in Serologic Diagnosis of Brucellosis
TR Alfa-proteobacteria Grubuna Ait Bazı Bakteri Cinslerinden İzole edilen antijenlerin Brusellozisin Serolojik Tanısında Potansiyel Uygulanabilirliğinin Araştırılması
inglês | turco |
---|---|
potential | potansiyel |
some | bazı |
EN Rapid Diagnosis of Bovine Brucellosis by Loop Mediated Isothermal Amplification (LAMP) assay
TR Loop Mediated Isothermal Amplification (LAMP) Yöntemi ile Sığır Brusellozunun Hızlı Teşhisi
inglês | turco |
---|---|
rapid | hızlı |
of | ile |
EN Evaluation of Usage Indirect ELISA Using Antigens From Two Different Brucella Strains in Serological Diagnosis of B. canis Infection
TR Brucella canis İnfeksiyonunun Serolojik Tanısında İki Farklı Brucella Suşundan Hazırlanan Antijenlerin İndirekt ELISA’da Kullanılabilirliğinin Araştırılması
inglês | turco |
---|---|
different | farklı |
EN Diagnosis of Covid-19 in Children and Nursing Approach: A Systematic Review
TR Çocuklarda Covid-19’un Tanılanmasında Hemşirelik Yaklaşımı: Sistematik Bir İnceleme
inglês | turco |
---|---|
nursing | hemşirelik |
approach | yaklaşım |
a | bir |
EN We do this via high-quality scientific content that experts make time to read and consistently rely upon to make important research, diagnosis and treatment decisions.
TR Bunu, uzmanların okumak için zaman ayırdığı ve önemli araştırma, teşhis ve tedavi kararları almak için her zaman güvendiği yüksek kaliteli bilimsel içerikler vasıtasıyla yaparız.
inglês | turco |
---|---|
do | yapar |
time | zaman |
treatment | tedavi |
important | önemli |
high | yüksek |
research | araştırma |
scientific | bilimsel |
quality | kaliteli |
decisions | kararlar |
read | ve |
EN PHI includes a very wide set of personally identifiable health and health-related data, including insurance and billing information, diagnosis data, clinical care data, and lab results such as images and test results
TR PHI sigorta ve fatura bilgileri, tanı verileri, klinik bakım verileri ve görüntüler ile test sonuçları gibi laboratuvar sonuçları dahil olmak üzere kapsamlı kişisel sağlık bilgilerini ve sağlıkla ilgili verileri içerir
inglês | turco |
---|---|
personally | kişisel |
health | sağlık |
insurance | sigorta |
billing | fatura |
clinical | klinik |
care | bakım |
test | test |
phi | phi |
related | ilgili |
includes | içerir |
and | ve |
including | dahil |
images | görüntü |
data | verileri |
results | sonuçları |
set | ile |
information | bilgileri |
as | gibi |
EN Everywhere in the world products from Tuttlingen are used in diagnosis and operations.
TR Dünyanın dört bir köşesinde Tuttlingen’de üretilen ürünlerle teşhisler gerçekleştiriliyor, ameliyatlar yapılıyor.
inglês | turco |
---|---|
world | dünyanın |
products | bir |
the | dört |
EN Unlike in a clinic or in medical practice, we do not focus on the diagnosis and treatment of individual cases, but take a broader perspective covering the whole population
TR Hastane ve muayenehanelerde çalışan doktorlardan farklı olarak bizim çalışmalarımızın odağında bireysel vakaların teşhis, ve tedavisine dönük tekil bir bakış değil, toplumun genelini göz önüne alan bir bakış yer alıyor
inglês | turco |
---|---|
unlike | farklı |
perspective | bakış |
and | ve |
take | ne |
individual | bireysel |
but | de |
a | bir |
the | değil |
EN They aim to improve diagnosis and prevention
TR Bu merkezlerin teşhis ve hastalık önlemede iyileşmelere önayak olması hedefleniyor
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN They are the foundation of an optimal diagnosis and a successful treatment plan.
TR En uygun tanı ve başarılı bir tedavi planının temelini oluştururlar.
inglês | turco |
---|---|
treatment | tedavi |
successful | başarılı |
and | ve |
a | bir |
plan | plan |
optimal | uygun |
EN "When Peter Hahn transitioned to working remotely, we found that our VPN was causing serious performance issues
TR "Peter Hahn uzaktan çalışmaya geçtiğinde VPN'imizin ciddi performans sorunlarına neden olduğunu gördük
inglês | turco |
---|---|
peter | peter |
remotely | uzaktan |
serious | ciddi |
performance | performans |
to | neden |
issues | sorunları |
EN When it comes to backlink analysis, Ahrefs is my #1 go-to tool. If you’re serious about SEO, you need Ahrefs.
TR Konu backlink analizi olduğunda, Ahrefs benim 1 numaralı araç tercihim. SEO konusunda ciddiyseniz, Ahrefs’e ihtiyacınız var.
inglês | turco |
---|---|
backlink | backlink |
analysis | analizi |
tool | araç |
my | benim |
seo | seo |
when | olduğunda |
ahrefs | ahrefs |
to | konusunda |
you need | ihtiyacınız |
is | var |
EN We delivered community-based health and hygiene trainings in disaster areas where access to clean water and insufficient sewage infrastructure are serious risks
TR Temiz su kaynaklarına erişim ve kanalizasyon sistemi eksikliğinin ciddi risk oluşturduğu afet bölgesinde toplum temelli sağlık ve hijyen eğitimleri gerçekleştirdik
inglês | turco |
---|---|
health | sağlık |
hygiene | hijyen |
disaster | afet |
access | erişim |
clean | temiz |
water | su |
serious | ciddi |
risks | risk |
community | toplum |
based | temelli |
and | ve |
to | e |
EN Breaching fight against corruption laws have serious consequences and might include legal and criminal sanctions for our association and the relevant individuals.
TR Yolsuzlukla mücadele kanunlarını ihlal etmenin sonuçları hem Derneğimiz için hem de ilgili bireyler için ağırdır ve bu sonuçlar hukuki ve cezai yaptırımları içerebilir.
inglês | turco |
---|---|
fight | mücadele |
legal | hukuki |
relevant | ilgili |
individuals | bireyler |
have | bu |
and | ve |
EN We do serious things but with passion
TR Ciddi şeyler yapıyoruz ama tutkuyla
inglês | turco |
---|---|
serious | ciddi |
things | şeyler |
but | ama |
EN The rise in Ethereum transactions fees has caused serious friction and costs for DeFi users
TR Ethereum işlem ücretlerindeki artış, DeFi kullanıcıları için ciddi sürtüşme ve maliyetlere neden oldu
inglês | turco |
---|---|
ethereum | ethereum |
transactions | işlem |
serious | ciddi |
defi | defi |
and | ve |
users | kullanıcıları |
for | için |
EN Despite the date, it seems to be serious stuff.
TR Farkları görebilmek hiç kolay değil.
inglês | turco |
---|---|
to | hiç |
the | değil |
EN For almost two years now, the world has been struggling with one of the most serious health crises of the modern world, COVID-19 pandemic. While the pandemic has resulted in major changes in various sectors of life from...
TR Yaklaşık iki yıldır, tüm dünya modern çağın en ciddi sağlık krizlerinden biri olan COVID-19 salgını ile mücadele ediyor. Salgın, iş piyasasından sağlık hizmetlerine kadar hayatın çeşitli sektörlerinde büyük değişiklikle...
inglês | turco |
---|---|
serious | ciddi |
health | sağlık |
modern | modern |
pandemic | salgın |
world | dünya |
most | en |
various | çeşitli |
years | kadar |
life | hayat |
for | tüm |
with | ile |
in | yaklaşık |
EN 19 years since my last serious relationship.
TR Son ciddi ilişkimin üzerinden 19 yıl geçti.
inglês | turco |
---|---|
years | yıl |
last | son |
serious | ciddi |
EN However, some special days that have been celebrated for only 25-30 years, for example, can make a serious difference with the effects that they create.
TR Fakat örneğin sadece 25-30 yıldan bu yana kutlanan kimi özel günler, yarattığı etkiyle ciddi bir fark yaratabiliyor.
inglês | turco |
---|---|
serious | ciddi |
difference | fark |
been | bu |
years | bir |
EN Although there are hundreds of special days in a calendar year, very few of them actually make a serious impact
TR Bir sene içinde yüzlerce özel gün olsa da aslında bunların çok azı ciddi bir etki yaratıyor
inglês | turco |
---|---|
although | olsa |
days | gün |
actually | aslında |
serious | ciddi |
impact | etki |
in | da |
EN Brands need to make serious and professional preparations to celebrate special days
TR Markaların özel günleri kutlamak adına ciddi ve profesyonel bir hazırlık yapmaları gerekir
inglês | turco |
---|---|
serious | ciddi |
professional | profesyonel |
and | ve |
special | özel |
to | bir |
brands | markalar |
EN We delivered community-based health and hygiene trainings in disaster areas where access to clean water and insufficient sewage infrastructure are serious risks
TR Temiz su kaynaklarına erişim ve kanalizasyon sistemi eksikliğinin ciddi risk oluşturduğu afet bölgesinde toplum temelli sağlık ve hijyen eğitimleri gerçekleştirdik
inglês | turco |
---|---|
health | sağlık |
hygiene | hijyen |
disaster | afet |
access | erişim |
clean | temiz |
water | su |
serious | ciddi |
risks | risk |
community | toplum |
based | temelli |
and | ve |
to | e |
EN Breaching fight against corruption laws have serious consequences and might include legal and criminal sanctions for our association and the relevant individuals.
TR Yolsuzlukla mücadele kanunlarını ihlal etmenin sonuçları hem Derneğimiz için hem de ilgili bireyler için ağırdır ve bu sonuçlar hukuki ve cezai yaptırımları içerebilir.
inglês | turco |
---|---|
fight | mücadele |
legal | hukuki |
relevant | ilgili |
individuals | bireyler |
have | bu |
and | ve |
EN Muhammed is disabled from birth and mentions that in many cities, but especially in Adana he had serious problems finding a job due to the approach towards his disability: “People look down on me and sometimes it becomes hard to work with someone
TR Doğuştan engelli olan Muhammed, pek çok şehirde ama özellikle Adana’da engeline yönelik yaklaşım yüzünden iş bulmada büyük sıkıntı yaşadığını belirtiyor: “Millet üstten bakıyor bana, biriyle çalışmak çok zor geliyor bazen
EN Muhammed is disabled from birth and mentions that in many cities, but especially in Adana he had serious problems finding a job due to the approach towards his disability: “People look down on me and sometimes it becomes hard to work with someone
TR Doğuştan engelli olan Muhammed, pek çok şehirde ama özellikle Adana’da engeline yönelik yaklaşım yüzünden iş bulmada büyük sıkıntı yaşadığını belirtiyor: “Millet üstten bakıyor bana, biriyle çalışmak çok zor geliyor bazen
EN The commercial consequences of expiring a certificate can be serious
TR Bir sertifikanın süresinin dolmasının ticari sonuçları ciddi olabilir
inglês | turco |
---|---|
commercial | ticari |
certificate | sertifikanın |
serious | ciddi |
be | olabilir |
a | bir |
EN The German industry has a share of 22.9% in gross value production; The highest share among the G7 countries has a serious part in the electronics industry, machinery manufacturing and chemistry
TR Almanya endüstrisi, gayri safi değer üretiminde % 22,9’luk pay sahibidir; G7 ülkeleri arasındaki en yüksek pay elektronik endüstrisi, makina imalatı ve kimya alanında ciddi söz sahibidir
inglês | turco |
---|---|
value | değer |
serious | ciddi |
electronics | elektronik |
manufacturing | imalat |
chemistry | kimya |
and | ve |
highest | en yüksek |
in | arasındaki |
EN Protection on-the-go just got serious
TR Hareket halindeyken koruma ciddi bir konu
inglês | turco |
---|---|
protection | koruma |
serious | ciddi |
the | bir |
EN For almost two years now, the world has been struggling with one of the most serious health crises of the modern world, COVID-19 pandemic. While the pandemic has resulted in major changes in various... Read more
TR Yaklaşık iki yıldır, tüm dünya modern çağın en ciddi sağlık krizlerinden biri olan COVID-19 salgını ile mücadele ediyor. Salgın, iş piyasasından sağlık hizmetlerine kadar hayatın çeşitli... Daha fazla
inglês | turco |
---|---|
world | dünya |
serious | ciddi |
health | sağlık |
modern | modern |
pandemic | salgın |
most | en |
various | çeşitli |
read | daha |
years | kadar |
for | tüm |
with | ile |
in | yaklaşık |
EN After 2019, which saw serious fluctuations caused by trade wars, Brexit, and cyclical political movements, economic indicators for 2020 were positive
TR Ticaret savaşları, Brexit ve konjonktürel politik hareketlerin etkisiyle ciddi dalgalanmaların yaşandığı 2019’un ardından, ekonomik göstergeler 2020 için umut vericiydi
inglês | turco |
---|---|
serious | ciddi |
trade | ticaret |
political | politik |
economic | ekonomik |
indicators | göstergeler |
and | ve |
for | için |
EN A new model would be a serious investment
TR Yeni model ciddi bir yatırım olur
inglês | turco |
---|---|
a | bir |
new | yeni |
model | model |
serious | ciddi |
investment | yatırım |
be | olur |
EN Decide to start a blog and looking for a blog news website template? Time to get serious about it
TR Bir blog başlatmaya karar verdiniz ve bir blog haber sitesi şablonu mu arıyorsunuz? Bu konuda ciddi olma zamanı
inglês | turco |
---|---|
decide | karar |
blog | blog |
news | haber |
website | sitesi |
time | zaman |
serious | ciddi |
template | şablonu |
looking for | arıyorsunuz |
and | ve |
get | bu |
a | bir |
EN The rise in Ethereum transactions fees has caused serious friction and costs for DeFi users
TR Ethereum işlem ücretlerindeki artış, DeFi kullanıcıları için ciddi sürtüşme ve maliyetlere neden oldu
inglês | turco |
---|---|
ethereum | ethereum |
transactions | işlem |
serious | ciddi |
defi | defi |
and | ve |
users | kullanıcıları |
for | için |
Mostrando 50 de 50 traduções