EN Discover Citroën C1 Origins The 2 CV A “Very Small Car” or “umbrella on four wheels” able to “transport a basket of eggs over a field without a single one breaking”
Traduzir "eggs for lunch" para turco
Mostrando 50 de 50 traduções da frase "eggs for lunch" de inglês para turco
Traduções de eggs for lunch
"eggs for lunch" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
| lunch | akşam yemeği öğle yemeği |
Tradução de inglês para turco de eggs for lunch
inglês
turco
TR Discover Citroën C1 Origins The 2 CV “Tek bir kırılmadan tarla üzerinde bir sepet yumurta taşıyabilen” Çok Küçük Bir Araba ”veya“ dört tekerlekli şemsiye ”
EN Determining the Internal and External Quality Traits of Eggs With Different Weights
TR Farklı Ağırlığa Sahip Yumurtaların İç ve Dış Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi
| inglês | turco |
|---|---|
| and | ve |
| quality | kalite |
| of | ın |
| different | farklı |
| external | dış |
EN Discover Citroën C1 Origins The 2 CV A “Very Small Car” or “umbrella on four wheels” able to “transport a basket of eggs over a field without a single one breaking”
TR Discover Citroën C1 Origins The 2 CV “Tek bir kırılmadan tarla üzerinde bir sepet yumurta taşıyabilen” Çok Küçük Bir Araba ”veya“ dört tekerlekli şemsiye ”
EN Discover Citroën C1 Origins The 2 CV A “Very Small Car” or “umbrella on four wheels” able to “transport a basket of eggs over a field without a single one breaking”
TR Discover Citroën C1 Origins The 2 CV “Tek bir kırılmadan tarla üzerinde bir sepet yumurta taşıyabilen” Çok Küçük Bir Araba ”veya“ dört tekerlekli şemsiye ”
EN This applies particularly to eggs (86 percent) and to fruit and vegetables (86 percent)
TR Bu yaklaşım, özellikle de yumurta (yüzde 86) ve sebze-meyve (yüzde 86) için geçerli
| inglês | turco |
|---|---|
| applies | geçerli |
| percent | yüzde |
| fruit | meyve |
| particularly | özellikle |
| and | ve |
| this | bu |
| to | için |
EN We therefore want to levy a tax of 40 cents per kilogram on meat and meat products, 15 cents per kilo on cheese and butter, and two cents on milk, milk products and eggs
TR Bu yüzden et ve et ürünlerinin kilogramına 40 cent, peynir ve tereyağına kilo başına 15 cent, süt ve süt ürünleriyle yumurtaya ise iki cent vergi koymak istiyoruz
| inglês | turco |
|---|---|
| tax | vergi |
| meat | et |
| cheese | peynir |
| milk | süt |
| products | ürünlerinin |
| and | ve |
| we | istiyoruz |
| two | iki |
EN of the eggs produced in Germany come from hens on organic farms.
TR Almanya’da üretilen yumurtaların % 10’u organik beslenen tavuklardan elde ediliyor.
| inglês | turco |
|---|---|
| of | ın |
| organic | organik |
| produced | üretilen |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN "Great place and wonderful atmosphere. The Benedict eggs were delicious, and we tried a dessert called "happy childhood" that was superb! You can even draw while you wait for your plates. :)"
TR "Egg benedict pulled pork lezzetli değildi.Pancake’de nutellayı basmışlar fazla bir özelliği yok. Limonata ve kahve içtim bir numarasını görmedim.Hayır fiyatlar ucuz da değil, bu puana anlam veremedim."
| inglês | turco |
|---|---|
| delicious | lezzetli |
| were | bu |
| even | bir |
| and | ve |
| the | değil |
EN When you rely solely on your host’s built-in backups, you’re putting all your eggs in one basket
TR Yalnızca barındırma sağlayıcınızın yerleşik yedeklemelerine güvendiğinizde, tüm yumurtalarınızı tek bir sepete koymuş olursunuz
| inglês | turco |
|---|---|
| built-in | yerleşik |
| all | tüm |
| you | yalnızca |
EN In the 2008-2009 Academic Year, a total of 797 students are transferred to 6 primary schools selected as centers and lunch is given to these students.
TR 2008-2009 Eğitim Öğretim Yılında toplam 797 öğrenci merkez seçilen 6 ilköğretim okuluna taşınmakta ve bu öğrencilere öğle yemeği verilmektedir.
| inglês | turco |
|---|---|
| in | yılında |
| year | yıl |
| to | e |
| and | ve |
| these | bu |
EN "Our building is just down the street from the La Jolla Cove... We are always taking the short walk to enjoy the scenery. Bring your lunch to the park- such a refreshing view to break up the day!"
TR "Seal ve sealions'ların sahil ve kayalıklarda yaptığı keyfi izlemek gibisi yok.. dilerseniz yüze de bilirsiniz aynı yerde. Sahilde sabah yürüyüp elinizde kahve ve müzik ile tadını çıkarabilirsiniz"
| inglês | turco |
|---|---|
| enjoy | tadını |
| the | aynı |
| your | ve |
| view | ile |
EN Restaurant Cafe Cafeteria French food Lunch Geometric Square Turquoise
TR Restoran Kafe Kafeterya Fransız yemeği Öğle yemeği Geometrik Meydan Turkuaz
| inglês | turco |
|---|---|
| french | fransız |
| geometric | geometrik |
| square | meydan |
| restaurant | restoran |
| cafe | kafe |
EN The café is open for lunch and dinner with Asian and Continental dishes.
TR Cafe, Asya ve Kontinental yemekler ile öğle yemeği ve akşam yemeği için açıktır.
| inglês | turco |
|---|---|
| asian | asya |
| and | ve |
| dinner | akşam yemeği |
| for | için |
| with | ile |
EN Lunch is served Monday to Friday (11:30 - 14:00hrs), dinner is served Monday to Saturday (18:00-21:00hrs)
TR Öğle Yemeği Pazartesi - Cuma arası servis edilir (11.30 - 14.00), akşam yemeği Pazartesi - Cumartesi arası servis edilir (18.00 - 21.00)
| inglês | turco |
|---|---|
| monday | pazartesi |
| to | arası |
| dinner | akşam yemeği |
EN In the 2008-2009 Academic Year, a total of 797 students are transferred to 6 primary schools selected as centers and lunch is given to these students.
TR 2008-2009 Eğitim Öğretim Yılında toplam 797 öğrenci merkez seçilen 6 ilköğretim okuluna taşınmakta ve bu öğrencilere öğle yemeği verilmektedir.
| inglês | turco |
|---|---|
| in | yılında |
| year | yıl |
| to | e |
| and | ve |
| these | bu |
EN The café is open for lunch and dinner with Asian and Continental dishes.
TR Cafe, Asya ve Kontinental yemekler ile öğle yemeği ve akşam yemeği için açıktır.
| inglês | turco |
|---|---|
| asian | asya |
| and | ve |
| dinner | akşam yemeği |
| for | için |
| with | ile |
EN The café is open for lunch and dinner with Asian and Continental dishes.
TR Cafe, Asya ve Kontinental yemekler ile öğle yemeği ve akşam yemeği için açıktır.
| inglês | turco |
|---|---|
| asian | asya |
| and | ve |
| dinner | akşam yemeği |
| for | için |
| with | ile |
EN The café is open for lunch and dinner with Asian and Continental dishes.
TR Cafe, Asya ve Kontinental yemekler ile öğle yemeği ve akşam yemeği için açıktır.
| inglês | turco |
|---|---|
| asian | asya |
| and | ve |
| dinner | akşam yemeği |
| for | için |
| with | ile |
EN The café is open for lunch and dinner with Asian and Continental dishes.
TR Cafe, Asya ve Kontinental yemekler ile öğle yemeği ve akşam yemeği için açıktır.
| inglês | turco |
|---|---|
| asian | asya |
| and | ve |
| dinner | akşam yemeği |
| for | için |
| with | ile |
EN Musical delights in your lunch break: from September to June, first-class concerts are staged in the foyer of the Philharmonie concert hall every Tuesday at 1 pm
TR Öğle arasında müzik ziyafeti: Eylül-Haziran arasında Filarmoni’nin fuayesinde Salı günleri saat 13’te birinci sınıf konserler sunuluyor
| inglês | turco |
|---|---|
| musical | müzik |
| september | eylül |
| june | haziran |
| concerts | konserler |
| class | sınıf |
| at | nda |
| first | birinci |
| the | arasında |
EN The term has become established as the lunch-break greeting and should be understood to mean “Guten Appetit” (Enjoy your meal), but it is no longer so common among younger work colleagues.
TR Bu kavram, öğlen yemeği için kullanılan bir sözcük olarak yerleşmiştir ve „afiyet olsun“ anlamına gelir, ama daha genç meslektaşlar arasında artık pek öyle yaygın değildir.
EN To avoid misunderstandings: between the lunch break, coffee break and the end of the day people do actually work rather hard in Germany.
TR Yanlış anlamaları önlemeye yönelik bir not: Öğlen molası, kahve molası ve paydos arasında Almanya’da gerçekten çalışkan bir biçimde çalışılır.
| inglês | turco |
|---|---|
| coffee | kahve |
| actually | gerçekten |
| and | ve |
| between | arası |
| the | arasında |
EN The special feature is the spatial proximity, which allows time for breastfeeding, having lunch together or an occasional cuddle session
TR İşin püf noktası, mekanların birbirine yakınlığı: Bu yakınlık, çocuk emzirmeyi, birlikte öğlen yemeği yemeyi ya da arada bir birbirine sarılmayı mümkün kılıyor
| inglês | turco |
|---|---|
| which | bu |
| the | bir |
EN Children learn to arrive at school on time and be home for lunch punctually, too
TR Burada çocuklar dahi okula zamanında gidip öğlen yemeği için zamanında eve gitmeyi öğreniyorlar
| inglês | turco |
|---|---|
| time | zaman |
| children | çocuklar |
| on time | zamanında |
| at | nda |
EN Give yourself time to take some exercise and have lunch
TR Hareket etmek ve öğlen yemeği için yeterli zamanı ayır
| inglês | turco |
|---|---|
| time | zaman |
| and | ve |
| give | için |
EN Lunch groups in Australia | Meetup
TR Türkiye ülkesinde Öğle Yemeği grupları | Meetup
| inglês | turco |
|---|---|
| meetup | meetup |
| in | ülkesinde |
| groups | grupları |
EN Find out what's happening in Lunch Meetup groups around the world and start meeting up with the ones near you.
TR Dünya genelindeki Öğle Yemeği Meetup gruplarında olup bitenleri öğrenin ve yakınınızdakilerle buluşmaya başlayın.
| inglês | turco |
|---|---|
| world | dünya |
| start | başlayın |
| near | yakın |
| in | genelindeki |
| find out | öğrenin |
| meetup | meetup |
| and | ve |
EN He came over pretty much right away, we had a good time just talking about random stuff and I ended up making lunch for us both
TR Hemen yanımıza geldi, rastgele şeyler hakkında konuşurken iyi vakit geçirdik ve sonunda ikimiz için de öğle yemeği hazırladım
| inglês | turco |
|---|---|
| came | geldi |
| random | rastgele |
| time | vakit |
| right | hakkı |
| and | ve |
| good | iyi |
| about | hakkında |
| both | de |
| just | hemen |
| for | için |
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN "It's four—maybe more—restaurants in one! Breakfast: sleepy, quiet, delicious. Lunch: hopping; sit at the bar at back. Afternoon: get bread and cured meat to go. Evening: slammed; yummers."
TR "Nefis italyan servis 10 numara"
EN Brunch, Lunch, Dinner, Happy Hour
TR Brunch, Öğle yemeği, Akşam yemeği, Happy Hour
| inglês | turco |
|---|---|
| brunch | brunch |
| dinner | akşam yemeği |
Mostrando 50 de 50 traduções
Traduções semelhantes
eggs for lunch eggs two eggs eggs are easily mix the eggs cake without eggs hidden easter eggs particularly to eggs eggs over a traits of eggs eggs with different fresh eggs benedict eggs were cold eggs straight lunch lunch break friday lunch eat lunch lunch served bring your lunch lunch break greeting lunch all morning lunch is served home for lunch between the lunch stay for lunch
Tcheco
alemão
chinês
coreano
espanhol
finlandês
francês
holandês
húngaro
indonésio
italiano
japonês
norueguês
polonês
português
russo
sueco
turco
vietnamita
árabe