DE 10. Aufeinanderfolgende Aufenthalte (Check-out und Check-in am gleichen Tag) im gleichen Hotel gelten als ein zusammenhängender Aufenthalt. Für dieses Angebot kann pro Person nur ein Aufenthalt über die [
"gleichen zeit zwei" em alemão pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
DE 10. Aufeinanderfolgende Aufenthalte (Check-out und Check-in am gleichen Tag) im gleichen Hotel gelten als ein zusammenhängender Aufenthalt. Für dieses Angebot kann pro Person nur ein Aufenthalt über die [
TR 10. Aynı otelde art arda gerçekleştirilen konaklamalar (aynı gün giriş ve çıkış) tek konaklama olarak kabul edilir. Bu tek konaklamaya [
alemão | turco |
---|---|
aufenthalt | konaklama |
und | ve |
als | olarak |
dieses | bu |
nur | tek |
DE Anhand des Diagramms kannst du verschiedene Metriken über den gleichen Zeitraum vergleichen. Du kannst z. B. die Anzahl der organischen Checkouts mit den paid unterstützten Checkouts im gleichen Zeitraum vergleichen.
TR Grafik, aynı zaman dilimindeki farklı ölçümleri karşılaştırmanıza olanak tanır. Örneğin, aynı zaman dilimindeki organik ödemelerin sayısını ücretli yardımlı ödemelerin sayısıyla karşılaştırabilirsiniz.
alemão | turco |
---|---|
organischen | organik |
verschiedene | farklı |
anzahl | sayısını |
den | in |
mit | aynı |
DE Weisen zwei oder mehr Aurora-Replikate die gleiche Priorität und Größe auf, befördert Amazon RDS ein beliebiges Replikat in der gleichen Beförderungsstufe
TR İki veya daha fazla Aurora Replikası aynı önceliğe ve boyuta sahip olduğunda Amazon RDS, aynı yükseltme katmanında bulunan replikalardan birini rastgele birincil konumuna yükseltir
alemão | turco |
---|---|
amazon | amazon |
rds | rds |
aurora | aurora |
oder | veya |
und | ve |
mehr | daha fazla |
gleiche | daha |
DE Die Kohleverstromung hat sich seit 2015 mehr als halbiert, während sich die Erzeugung von Windstrom im gleichen Zeitraum um zwei Drittel steigerte
TR 2015’ten beri rüzgârdan kazanılan elektrik üçte iki oranında artarken aynı süre içerisinde Kömürden elde edilen elektrik neredeyse yarıdan daha aza indi
alemão | turco |
---|---|
seit | beri |
mehr | daha |
im | içerisinde |
DE 8 Stunden pro Nacht schlafen, jeden Tag zur gleichen Zeit ins Bett gehen und aufwachen sowie Morgen- und Nachtroutinen können helfen, bessere Schlafgewohnheiten zu etablieren.
TR Her gece 8 saat uyumak, her gün aynı saatte yatmak ve uyanmak, sabah ve gece rutinleri daha iyi uyku alışkanlıklarının oluşmasına yardımcı olabilir.
alemão | turco |
---|---|
nacht | gece |
morgen | sabah |
bessere | daha iyi |
tag | gün |
und | yardımcı |
stunden | saat |
zu | her |
können | olabilir |
gleichen | aynı |
DE Bessere Patientengespräche – in der gleichen Zeit.
TR Hasta-uzman diyaloğunu geliştirirken bir yandan da zaman kazandırıyor
alemão | turco |
---|---|
zeit | zaman |
in | da |
der | bir |
DE Hinweis: Twitter Blue bietet Abonnenten neue Funktionen an, sobald sie verfügbar sind. Daher kann es sein, dass einige Funktionen nicht in allen mobilen Apps oder auf twitter.com zur gleichen Zeit starten.
TR Not: Twitter Blue, abonelere yeni özellikleri kullanılabilir olduğunda sunar, bu nedenle bazı özellikler aynı anda tüm mobil uygulamalarda veya twitter.com'da başlatılamayabilir.
alemão | turco |
---|---|
bietet | sunar |
neue | yeni |
sobald | olduğunda |
verfügbar | kullanılabilir |
mobilen | mobil |
blue | blue |
einige | bazı |
gleichen | aynı |
hinweis | not |
oder | veya |
daher | bu nedenle |
dass | bu |
DE Sie sind die gleichen wie Sie Menschen mit mehr als einer Beziehung zu der Zeit mit dem anderen Geschlecht gesehen haben
TR Onlar, karşıt cinsiyetle birden fazla ilişkiye sahip olan insanları gördüğünüzle aynıdır
alemão | turco |
---|---|
gleichen | aynı |
sie | onlar |
menschen | insanları |
zu | sahip |
DE Ich wache jeden Tag zur gleichen Zeit auf und übe Meditation als Teil meiner Routine
TR Her gün aynı saatte uyanırım ve rutinimin bir parçası olarak meditasyon yaparım
alemão | turco |
---|---|
meditation | meditasyon |
teil | parçası |
und | ve |
jeden | bir |
tag | gün |
zur | her |
zeit | olarak |
gleichen | aynı |
DE Von Zeit zu Zeit bieten wir eventuell Gratis Testangebote für Golden Frog Dienstleitungen an, die für eine festgesetzte Zeit gelten und für die keine Zahlung notwendig ist (ein "Gratis-Testangebot ")
TR Zaman zaman biz deneme sürümü önerebiliriz Golden Frog Bir ödeme gerektirmeksizin belirli bir zaman dilimi için servisler (bir "Ücretsiz Deneme")
alemão | turco |
---|---|
zeit | zaman |
zahlung | ödeme |
wir | biz |
keine | bir |
DE Vom London City Airport: Der Flughafen London City liegt etwa 72 Kilometer östlich vom Fairmont Windsor Park. Sie erreichen das Hotel in zwei Stunden mit dem Auto oder zwei Stunden und 15 Minuten durch eine Kombination von Bus und Bahn.
TR London City’den: Fairmont Windsor Park’ın yaklaşık 72 km güney doğusunda yer alan London City Havaalanı araba ile yaklaşık 2 saat veya otobüs ve tren hizmetlerinin bir birleşimi ile yaklaşık 2 saat 15 dakika mesafededir.
alemão | turco |
---|---|
city | city |
fairmont | fairmont |
park | park |
auto | araba |
bus | otobüs |
london | london |
minuten | dakika |
und | ve |
etwa | yaklaşık |
oder | veya |
in | yer |
airport | havaalanı |
stunden | saat |
DE Sie haben Dash (DASH) mit Dashcoin (DSH) verwechselt. Dies sind zwei verschiedene Coinsn mit zwei verschiedenen Werten.
TR Dashcoin (DSH) ile Dash (DASH) karıştırırsınız. Bunlar iki farklı anlam taşıyan iki farklı coin paralarıdır.
alemão | turco |
---|---|
mit | ile |
zwei | iki |
sie | farklı |
DE Beschreibung: Sehen Sie Frau neckt nach zwei Wochen in Keuschheit und großer Ablehnung HD als völlig kostenlos an. BDSM Porno xxx Frau neckt nach zwei Wochen in Keuschheit und großer Ablehnung Video.
TR Açıklama: Karısı alay sonra iki hafta içinde chastity ve Büyük o inkar hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx Karısı alay sonra iki hafta içinde chastity ve Büyük o inkar video.
alemão | turco |
---|---|
beschreibung | açıklama |
wochen | hafta |
völlig | tamamen |
bdsm | bdsm |
video | video |
hd | hd |
kostenlos | ücretsiz |
und | ve |
sie | o |
in | içinde |
zwei | iki |
großer | büyük |
porno | porno |
xxx | xxx |
als | olarak |
DE Große Milf gestopft im Park eines Schlosses Teil zwei von zwei
TR Bedava Porno Yasal Yaş Genç Videoları
alemão | turco |
---|---|
eines | ya |
DE Zwei Zeilen, Zwei Überschriften Und Text
TR Büyüyen Markalar Için Dijital Pazarlama
alemão | turco |
---|---|
zwei | için |
DE Vom London City Airport: Der Flughafen London City liegt etwa 72 Kilometer östlich vom Fairmont Windsor Park. Sie erreichen das Hotel in zwei Stunden mit dem Auto oder zwei Stunden und 15 Minuten durch eine Kombination von Bus und Bahn.
TR London City’den: Fairmont Windsor Park’ın yaklaşık 72 km güney doğusunda yer alan London City Havaalanı araba ile yaklaşık 2 saat veya otobüs ve tren hizmetlerinin bir birleşimi ile yaklaşık 2 saat 15 dakika mesafededir.
alemão | turco |
---|---|
city | city |
fairmont | fairmont |
park | park |
auto | araba |
bus | otobüs |
london | london |
minuten | dakika |
und | ve |
etwa | yaklaşık |
oder | veya |
in | yer |
airport | havaalanı |
stunden | saat |
DE Sie haben Dash (DASH) mit Dashcoin (DSH) verwechselt. Dies sind zwei verschiedene Coinsn mit zwei verschiedenen Werten.
TR Dashcoin (DSH) ile Dash (DASH) karıştırırsınız. Bunlar iki farklı anlam taşıyan iki farklı coin paralarıdır.
alemão | turco |
---|---|
mit | ile |
zwei | iki |
sie | farklı |
DE Der Grund dafür ist eigentlich witzig: Der Virus überprüft das Auslösedatum, indem er die aktuelle Tag- und Monatszahl mit zwei Konstanten (zwei Bytes) vergleicht
TR Bunun nedeni aslında esprili: virüs, geçerli gün ve ay sayısını iki sabitle (iki bayt) karşılaştırarak tetik tarihini kontrol eder
alemão | turco |
---|---|
grund | nedeni |
virus | virüs |
überprüft | kontrol |
und | ve |
DE Es gibt unzählige Möglichkeiten, wertvolles Feedback von aktuellen und potenziellen Kunden zu erhalten. Jetzt ist es an der Zeit, ihnen ein oder zwei Vorteile zu bieten!
TR Değer verdiğiniz insanların fikirlerini almanın birçok yolu var. forms.app sizin için en etkili ve hızlı yöntemi sunar.
alemão | turco |
---|---|
möglichkeiten | yolu |
bieten | sunar |
und | ve |
ein | bir |
es | var |
DE Das neue System mit zwei Sensoren kombiniert echtes 1-zu-1-Tracking mit einer Lift-Off-Distanzerkennung, die ihrer Zeit weit voraus ist. Zum ersten Mal bist du vollständig in Kontrolle – sogar beim Abheben der Maus.
TR Yeni ikili algılayıcı sistemi, gerçek birebir takibi son teknoloji kalkış mesafesi uzaklık algılama özelliği ile birleştiriyor. İlk defa tam olarak kontrol sizde, kalkışta bile.
alemão | turco |
---|---|
system | sistemi |
tracking | takibi |
mal | defa |
vollständig | tam |
kontrolle | kontrol |
neue | yeni |
das | gerçek |
mit | ile |
zu | bile |
die | olarak |
DE Das neue System mit zwei Sensoren kombiniert echtes 1-zu-1-Tracking mit einer Lift-Off-Distanzerkennung, die ihrer Zeit weit voraus ist
TR Yeni ikili algılayıcı sistemi, gerçek birebir takibi son teknoloji kalkış mesafesi uzaklık algılama özelliği ile birleştiriyor
alemão | turco |
---|---|
system | sistemi |
tracking | takibi |
neue | yeni |
das | gerçek |
DE Schon im Jahr 2015 wurde im Pariser Abkommen das Ziel festgelegt, die globale Erwärmung auf deutlich unter zwei Grad Celsius oder möglichst 1,5 Grad im Vergleich zur vorindustriellen Zeit zu begrenzen.
TR 2015’te imzalanan Paris Anlaşması’nda küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2 ya da 1,5 derece altında tutulması hedef olarak belirlendi.
alemão | turco |
---|---|
ziel | hedef |
globale | küresel |
unter | altında |
oder | ya |
zeit | olarak |
zwei | 2 |
DE „Beim reinen Mehrwert gewinnt Semrush. Das liegt hauptsächlich daran, dass Sie hier eine umfassende SEO-Software-Suite UND Google-Ads-Software zum gleichen monatlichen Preis erhalten.“
TR ''Konu saf değer olduğu zaman, Semrush kazanır. Bunun temel nedeni, tam-özellikli SEO yazılım paketi ve Google Ads yazılımını aylık aynı fiyata elde ediyorsunuz.''
alemão | turco |
---|---|
zum | konu |
semrush | semrush |
seo | seo |
ads | ads |
monatlichen | aylık |
erhalten | elde |
und | ve |
preis | fiyata |
software | yazılım |
DE Semrush startete 2008 als eine kleine Gruppe von SEO- und IT-Spezialisten mit einer gemeinsamen Mission: den Online-Wettbewerb fair und transparent zu gestalten, mit gleichen Chancen für alle
TR Semrush 2008'de, küçük bir grup SEO ve IT Uzmanının çevrimiçi rekabeti herkes için eşit şartlarda, adil ve transparan hale getirme gibi tek bir amaçla bir araya gelmesiyle başladı
alemão | turco |
---|---|
semrush | semrush |
kleine | küçük |
gruppe | grup |
fair | adil |
seo | seo |
online | çevrimiçi |
und | ve |
DE Die URLs, die in den Suchergebnissen für die gleichen Keywords platziert sind.
TR Hedef sayfanızla aynı anahtar kelimeler için hangi sayfaların arama sonuçlarında sıralandığını görün.
alemão | turco |
---|---|
gleichen | aynı |
die | kelimeler |
für | için |
keywords | anahtar |
DE <strong>Gleiche Begriffe</strong> — Keyword-Vorschläge, die die gleichen Einzelbegriffe enthalten wie dein untersuchtes Keyword (in beliebiger Reihenfolge).
TR <strong>Aynı koşullara sahip</strong> — hedef anahtar kelimenizdeki tüm koşulları içeren fikirler (herhangi bir sırayla).
DE <strong>Rückkehrrate</strong> — mit dieser Ahrefs eigenen Metrik ermittelst du Suchanfragen, die tendenziell mehr als einmal von der gleichen Person gesucht werden.
TR <strong>Geri Dönüş Oranı</strong> - Göreceli bir ölçek kullanarak hangi anahtar kelimenin daha fazla sayıda tekrar aratıldığını kıyaslar.
alemão | turco |
---|---|
mit | kullanarak |
mehr | fazla |
DE <strong>Deine top Konkurrenten:</strong> welche Websites mit dir um die gleichen Keywords konkurrieren
TR <strong>En iyi rakipleriniz:</strong> aynı anahtar kelimeler için hangi web sitelerinin rekabet ettiği
alemão | turco |
---|---|
websites | web |
top | en iyi |
welche | hangi |
um | için |
die | kelimeler |
mit | aynı |
keywords | anahtar |
DE Zeitschriften, die zu Open Access wechseln, werden weiterhin die gleichen strengen redaktionellen Standards beibehalten
TR Açık erişimli hale gelen dergiler aynı titiz editoryal standartlara sahip olmaya devam edecektir
alemão | turco |
---|---|
zeitschriften | dergiler |
open | açık |
weiterhin | devam |
standards | standartlara |
gleichen | aynı |
werden | olmaya |
zu | sahip |
DE Steigern Sie Ihre Kundenbindung mit silofreien und skalierbaren Systemen, damit alle auf dem gleichen Stand bleiben.
TR Herkesin aynı alanda olmasını sağlayarak, silosuz ve ölçeklenebilir sistemlerle müşteri etkileşiminizi artırın.
alemão | turco |
---|---|
alle | herkesin |
skalierbaren | ölçeklenebilir |
und | ve |
DE Das kostenlose VPN für Router von Whoer VPN hat keine Traffic-Limits und bietet kostenlosen Nutzern die gleichen Garantien für eine anonyme Verbindung ohne Logging wie den Premium-Kunden
TR Whoer VPN'den yönlendirici için Ücretsiz VPN trafik sınırına sahip değildir ve ücretsiz kullanıcılara premium istemciler olarak oturum açmadan aynı anonim bağlantı garantilerini sağlar
alemão | turco |
---|---|
vpn | vpn |
bietet | sağlar |
anonyme | anonim |
traffic | trafik |
premium | premium |
verbindung | bağlantı |
und | ve |
kostenlose | ücretsiz |
DE Live-Sex-Cams bieten Ihnen die gleichen Vorteile, aber noch besser
TR Canlı seks kameraları size aynı faydaları ama daha iyi verebilir
alemão | turco |
---|---|
live | canlı |
sex | seks |
aber | ama |
besser | daha iyi |
gleichen | aynı |
DE Hier erfahren Sie, wer ähnliche Inhalte erstellt und wer Zugriffe aus den gleichen Quellen erhält wie Sie
TR Burada kimlerin benzer içerikler yaptığını ve sizinle aynı kaynaklardan kimlerin ziyaret ettiğini öğrenebilirsiniz
alemão | turco |
---|---|
quellen | kaynaklardan |
hier | burada |
ähnliche | benzer |
und | ve |
DE An verschiedenen Standorten auf der ganzen Welt haben die SR alle die gleichen Rollen und Rechenleistungen
TR Dünyanın farklı noktalarında yer alan ST'ler aynı rollere ve hesaplama gücüne sahiptir
alemão | turco |
---|---|
welt | dünyanın |
verschiedenen | farklı |
gleichen | aynı |
und | ve |
haben | sahiptir |
DE Es gibt mehrere Bands mit diesem bzw. einem ähnlichen Namen: 1.) Bad Company ist eine 1973 gegründete englische Rockband und ging aus der Gruppe Free hervor, die sich im gleichen Jahr a… mehr erfahren
TR 1973 yılında Free grubundan ayrılan davulcu Simon Kirke ve vokal Paul Rodgers tarafından kurulan grubun basisti Boz Burrell (King Crimson) gitaristi Mick Ralpstir. Peter Grant menajerliğ… Devamını oku
DE Manchmal haben wir keinen Zugang zu einem computer, aber wir können immer in Kontakt bleiben mit dem Lieblings-paar mit unserer Zelle mit Programm. Es bietet uns die gleichen Eigenschaften wie die session, dass ist normal:
TR Bazen bir bilgisayara erişimi var, ama sürekli telefonda en sevdiğim Çiftle program ile cep kullanmaya devam edebiliriz. Normal bir oturum olarak bize aynı özellikleri sağlar:
alemão | turco |
---|---|
manchmal | bazen |
zugang | erişimi |
programm | program |
bietet | sağlar |
eigenschaften | özellikleri |
aber | bir |
immer | sürekli |
unserer | ile |
uns | bize |
es | var |
DE Ein Jahrhundert voller Erfahrung als Hoteliers hat eine Tradition der Gastfreundschaft wachsen lassen, die sich in all unserem Handeln manifestiert – und Fairmont Heritage Place bemüht sich unermüdlich, den gleichen Servicestandard zu bieten.
TR Yaptığımız her şeyde gözüken otel işletmecilerinin yüz yıllık bir deneyimle yarattıkları konukseverlik geleneği; Fairmont Miras Alanı aynı hizmet düzeyini yorulmadan sürdürmektedir.
alemão | turco |
---|---|
gastfreundschaft | konukseverlik |
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
zu | her |
DE Beide merkten bald, dass sie die gleichen musikalischen Interessen teilt… mehr erfahren
TR Grup dört albüm, iki EP ve bir canlı konser kayıt albümü yayımlamış kuruluşundan bug… Devamını oku
DE Changelly Mobile App hat die gleichen Funktionen wie die Vollversion. Wir bieten eine bequeme Möglichkeit, mehr als 150 Kryptowährungen innerhalb weniger Minuten zu den besten Marktkursen umzutauschen.
TR Changelly mobil uygulama, tam web sürümü ile aynı özelliklere sahiptir. Dakikalar içinde 150'den fazla kripto para birimini en iyi piyasa oranlarıyla değiştirmek için uygun bir yol sunuyoruz.
alemão | turco |
---|---|
mobile | mobil |
app | uygulama |
kryptowährungen | kripto para |
minuten | dakikalar |
wir bieten | sunuyoruz |
zu | için |
besten | en |
DE Die Open Internet Order war der erste Schritt zum Konzept der Internetneutralität, das besagt, dass Netzwerk-Dienstleister die Daten, die durch ihre Netzwerke geleitet werden, nicht blockieren dürfen, und dass alle Nutzer den gleichen Zugang erhalten
TR Açık İnternet Düzeni, tarafsız İnternet konseptinin oluşmasına yol açtı ve bu konsept ağ sağlayıcılarının ağlarından geçen bilgiyi kısıtlayamayacağı ve tüm kullanıcılara eşit erişim verilmesi gerektiğini belirtir
alemão | turco |
---|---|
open | açık |
netzwerke | ağ |
nutzer | kullanıcı |
alle | tüm |
zugang | erişim |
und | ve |
war | bu |
zum | e |
DE Ja, die automatisierte Übersetzung ist mit einem Aufpreis verbunden. Es wird zum gleichen Tarif wie Ihre Transkriptionsrate berechnet. Das gleiche gilt für Ausrichtung und Burn-In-Untertitelung.
TR Evet, otomatik çeviri ekstra bir ücrettir. Bu, transkripsiyon oranınızla aynı oranda ücretlendirilir. Aynı hizalama ve yanma alt yazı için de geçerlidir.
alemão | turco |
---|---|
automatisierte | otomatik |
gilt | geçerlidir |
ja | evet |
und | ve |
DE Halten Sie alle auf der gleichen Seite: Mehrbenutzerzugriff
TR Herkesi aynı sayfada tutun: Çok kullanıcılı erişim
alemão | turco |
---|---|
seite | sayfada |
gleichen | aynı |
DE Der Zweck des Gesetzes besteht darin, sicherzustellen, dass Menschen mit Behinderungen die gleichen Rechte und Möglichkeiten haben wie alle anderen.
TR Yasanın amacı, engelli kişilerin herkesle aynı haklara ve fırsatlara sahip olduklarından emin olmaktır.
alemão | turco |
---|---|
rechte | haklara |
haben | sahip |
und | ve |
DE 5G mag eine globale Technologie sein, aber die Bereitstellung erfolgt weltweit nicht im gleichen Tempo oder auf die gleiche Weise. China und Südkorea sprinteten im Rennen um 5G voran und zogen den Rest der asiatisch-pazifischen Region mit sich.
TR 5G global bir teknoloji olabilir ancak yerleştirme dünya genelinde aynı hızda veya aynı şekilde gerçekleşmemektedir. Çin ve Güney Kore, Asya Pasifik bölgesinin geri kalanını da yanlarına alarak 5G yarışında öne geçti.
alemão | turco |
---|---|
globale | global |
technologie | teknoloji |
oder | veya |
und | ve |
aber | bir |
weltweit | dünya |
DE Sie wünschen sich den gleichen Erfolg? Hier gratis testen
TR Aynı başarıyı mı istiyorsunuz? Ücretsiz deneme burada
alemão | turco |
---|---|
erfolg | başarı |
testen | deneme |
sie | istiyorsunuz |
hier | burada |
DE Schenken Sie Ihren Kunden anhand einer Wissensbasis mehr Autonomie. Vergessen sind ständig die gleichen Antworten, versteckte oder nicht indizierbare Hilfe-Informationen, langsame Reaktionszeiten und unselbständige Kunden.
TR Bir bilgi tabanıyla müşterilerinizi daha özerk hale getirin. Tekrarlanan yanıtları, gizli veya dizine eklenemeyen yardım içeriklerini, yavaş yanıtları veya özerk olmayan müşterileri unutun.
alemão | turco |
---|---|
kunden | müşterileri |
vergessen | unutun |
versteckte | gizli |
informationen | bilgi |
hilfe | yardım |
oder | veya |
antworten | yanıtları |
mehr | daha |
nicht | bir |
DE Ethereum Classic zielt darauf ab, die gleichen Probleme wie Ethereum zu lösen
TR Ethereum Classic, Ethereum ile aynı sorunları çözmeyi hedefler
alemão | turco |
---|---|
ethereum | ethereum |
classic | classic |
probleme | sorunları |
DE Wir haben beide Plattformen getestet und festgestellt, dass wir mit der Citrix Lösung für virtuelle Desktops die gleichen Funktionen nutzen können, die wir bisher in VMware Horizon View genutzt haben
TR İki platformdaki deneyimlerimize dayanarak, Citrix’in VMware Horizon View ile yaptıklarımızın yerini alabilecek bir sanal masaüstü çözümü sunduğunu söylemek bizim için kolaydı
alemão | turco |
---|---|
virtuelle | sanal |
vmware | vmware |
lösung | çözümü |
für | için |
und | ile |
DE Umgekehrt bietet VMware jedoch nicht die gleichen Funktionen für virtuelle Anwendungen, die Citrix bereitstellt.
TR Buna karşılık, VMware’in Citrix ile yaptıklarımızın yerini alabilecek bir sanal uygulama çözümü sunduğunu söyleyemedik.
alemão | turco |
---|---|
virtuelle | sanal |
citrix | citrix |
jedoch | bir |
die | buna |
für | ile |
DE Kunden erhalten die gleichen Vorteile von AWS Lambda: Ausführung von Code ohne Bereitstellung oder Verwaltung von Servern, automatische Skalierung, hohe Verfügbarkeit und Bezahlung nur für die verbrauchten Ressourcen.
TR Müşteriler, sunucu tedarik etmeden veya yönetmeden kod çalıştırma, otomatik ölçeklendirme, yüksek erişilebilirlik ve yalnızca kullandığınız kaynaklar için ödeme yapma gibi AWS Lambda'da sunulan aynı avantajlara sahip olur.
alemão | turco |
---|---|
kunden | müşteriler |
aws | aws |
code | kod |
servern | sunucu |
automatische | otomatik |
hohe | yüksek |
verfügbarkeit | erişilebilirlik |
ressourcen | kaynaklar |
bezahlung | ödeme |
gleichen | aynı |
oder | veya |
und | ve |
ohne | etmeden |
nur | yalnızca |
Mostrando 50 de 50 traduções