EN However, they do work, especially if they’re well written, include a compelling offer, don’t take up the entire page (especially on mobile), and are easy to click out of.
"especially significant" w język angielski można przetłumaczyć na następujące turecki słowa/frazy:
especially | bu da daha de ile için tüm ve çok özel özel olarak özellikle özellikle de |
significant | belirgin önemli |
EN However, they do work, especially if they’re well written, include a compelling offer, don’t take up the entire page (especially on mobile), and are easy to click out of.
TR Ancak, özellikle iyi hazırlanmış, ilgi çekici bir teklif sunuyor, tüm sayfayı kaplamıyor (özellikle mobil cihazlarda) ve kapatılması kolaysa açılır pencerelerin işe yararlar.
język angielski | turecki |
---|---|
work | iş |
well | iyi |
especially | özellikle |
compelling | çekici |
page | sayfayı |
mobile | mobil |
and | ve |
the | ancak |
offer | teklif |
to | tüm |
are | sunuyor |
EN On rail projects, one of the most significant roadblocks is getting regulatory approval of the sign and signaling system, which is paramount for railway safety
TR Demiryolu projelerinde en önemli engellerden biri, demiryolu güvenliği için önemli olan işaret ve sinyalizasyon sistemi için düzenleyici onayını almaktır
język angielski | turecki |
---|---|
regulatory | düzenleyici |
approval | onay |
system | sistemi |
significant | önemli |
safety | güvenliği |
most | en |
and | ve |
getting | için |
is | olan |
EN VIP access to amenities such as golf, spa, tennis and food and beverage outlets add significant value and further differentiate the private home club from traditional home ownership
TR Golf, spa, tenis ve yiyecek ve içecek mekanlarına VIP erişim, ciddi bir değer katmaktadır ve özel ev kulübünü geleneksel ev sahipliğinden daha da farklılaştırmaktadır
język angielski | turecki |
---|---|
vip | vip |
access | erişim |
golf | golf |
tennis | tenis |
food | yiyecek |
beverage | içecek |
traditional | geleneksel |
spa | spa |
further | da |
and | ve |
value | değer |
the | özel |
EN The iconic luxury brand, Fairmont Hotels & Resorts is acquired by AccorHotels Group. This gives Accor a significant presence in the North American luxury market.
TR Simgesel lüks markası Fairmont Hotels & Resorts AccorHotels Group tarafından satın alınıyor. Bu Accor’a Kuzey Amerika lüks pazarında önemli bir varlık kazandırıyor.
język angielski | turecki |
---|---|
iconic | simgesel |
group | group |
presence | varlık |
north | kuzey |
american | amerika |
significant | önemli |
market | pazar |
this | bu |
fairmont | fairmont |
luxury | lüks |
by | tarafından |
a | bir |
hotels | hotels |
EN Significant volatility is often cited as one of the main reasons why many institutions and individuals have remained on the cryptocurrency sidelines to date and stablecoins have been developed to address this issue.
TR Önemli dalgalanmalar, çoğu kurum ve bireylerin bugüne kadar kripto-parazit kenarlarında kalmasının ana nedenlerinden biri olarak gösterilmekte ve bu konuya hitap etmek için sabit borçlar geliştirilmiştir.
język angielski | turecki |
---|---|
main | ana |
individuals | bireylerin |
cryptocurrency | kripto |
developed | geliştirilmiş |
and | ve |
this | bu |
the | çoğu |
EN Kaya emphasized that when supported with access to relevant expertise, refugees have the capacity to make significant contributions to the economy and she shared a number of examples from Turkey and abroad.
TR Kaya, göçmen ve mültecilerin piyasaya katılımlarında uzmanlık desteği aldıkları koşulda ekonomiye ciddi katkı yapabilme potansiyeli olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve dünyadan bazı örnekleri paylaştı.
język angielski | turecki |
---|---|
expertise | uzmanlık |
refugees | mültecilerin |
turkey | türkiye |
examples | örnekleri |
and | ve |
to | bazı |
EN Kaya emphasized that when supported with access to relevant expertise, refugees have the capacity to make significant contributions to the economy and she shared a number of examples from Turkey and abroad.
TR Kaya, göçmen ve mültecilerin piyasaya katılımlarında uzmanlık desteği aldıkları koşulda ekonomiye ciddi katkı yapabilme potansiyeli olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve dünyadan bazı örnekleri paylaştı.
język angielski | turecki |
---|---|
expertise | uzmanlık |
refugees | mültecilerin |
turkey | türkiye |
examples | örnekleri |
and | ve |
to | bazı |
EN Yes, we will notify you about any significant changes via email notification. The latest version of our Privacy Policy will be available on this page. To stay up to date, check out our Privacy Policy page.
TR Evet, önemli değişiklikleri e-posta ile size bildireceğiz. Gizlilik Politikamızın son versiyonu bu sayfada olacak. Son gelişmelerden haberdar olmak için Gizlilik Politikası sayfamızı kontrol edin.
język angielski | turecki |
---|---|
changes | değişiklikleri |
page | sayfada |
significant | önemli |
policy | politikası |
posta | |
this | bu |
yes | evet |
privacy | gizlilik |
of | in |
version | versiyonu |
our | ile |
latest | son |
to | için |
the | size |
will | olacak |
EN Being visible and undertaking significant activities will make great contributions in terms of protecting and strengthening your company?s image.
TR Görünür olmak ve kayda değer aktiviteler gerçekleştirmek, imajınızın korunması ve güçlenmesi noktasında size büyük katkılar sunacaktır.
język angielski | turecki |
---|---|
visible | görünür |
great | büyük |
of | ın |
and | ve |
EN The world has a significant problem with financial inequality
TR Dünyada finansal eşitsizliğe yönelik ciddi sorunlar bulunuyor
język angielski | turecki |
---|---|
world | dünyada |
financial | finansal |
with | yönelik |
EN Reserved Instances provide you with a significant discount (up to 75%) compared to On-Demand Instance pricing
TR Rezerve Edilmiş Bulut Sunucuları, İstek Üzerine Bulut Sunucusu fiyatlandırmasına kıyasla önemli oranda indirim (%75'e kadar) sunar
język angielski | turecki |
---|---|
provide | sunar |
discount | indirim |
compared | kıyasla |
significant | önemli |
to | kadar |
EN The antivirus software industry, in which Microsoft is now a significant player, prefers you to use Windows.
TR Microsoft'un artık önemli bir oyuncu olduğu antivirüs yazılımı sektörü, sizin Windows kullanmanızı tercih etmektedir.
język angielski | turecki |
---|---|
antivirus | antivirüs |
industry | sektör |
player | oyuncu |
windows | windows |
significant | önemli |
is | olduğu |
a | bir |
software | yazılımı |
EN Turkey is a country that is experiencing a significant youth bulge
TR Türkiye, oldukça büyük bir genç nüfusa sahip
język angielski | turecki |
---|---|
turkey | türkiye |
youth | genç |
a | bir |
EN Cooperatives made significant progress with the statement "The State shall take measures to ensure the development of cooperatives" in Article 51 of the 1961 Constitution, and the "Cooperatives Law No
TR Kooperatifçilik, 1961 Anayasası’nın 51
język angielski | turecki |
---|---|
of | nın |
EN Özgür Arun explained that with the program, students and academics see that there is a significant potential for the civic field and that thanks to the program, they can attract young researchers to the association and the field
TR Özgür Arun, programla birlikte öğrencilerin ve akademisyenlerin sivil alan için önemli bir potansiyel olduğunu gördüklerini ve program sayesinde genç araştırmacıları derneğe ve sahaya çekebildiklerini anlattı
język angielski | turecki |
---|---|
potential | potansiyel |
significant | önemli |
young | genç |
program | program |
is | olduğunu |
and | ve |
researchers | araştırmacılar |
a | bir |
EN It provides significant advantages for the group by securing all trades in close collaboration with leading financing institutions and insurances in Switzerland, Europe and United Kingdom
TR Şirket, İsviçre, Avrupa ve Birleşik Krallık'taki önde gelen finans ve sigorta kuruluşları ile yakın iş birliği içerisinde tüm ticari operasyonları güvence altına alarak gruba büyük avantajlar sağlamaktadır
język angielski | turecki |
---|---|
advantages | avantajlar |
close | yakın |
leading | büyük |
institutions | kuruluşlar |
europe | avrupa |
united | birleşik |
and | ve |
all | tüm |
by | alarak |
EN Kibar Group makes a significant contribution to Turkey's economy with its high production capacity industrial plants, its employment creation capacity, exports and social investments.
TR Kibar Grubu; yüksek üretim kapasiteli sanayi tesisleri, yarattığı istihdam, ihracat ve toplumsal yatırımlarıyla Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır.
język angielski | turecki |
---|---|
kibar | kibar |
group | grubu |
high | yüksek |
employment | istihdam |
and | ve |
social | toplumsal |
significant | önemli |
industrial | sanayi |
production | üretim |
EN Asım Kibar Sevgi Forest is a significant representation of our environmental consciousness.
TR Asım Kibar Sevgi Ormanı, Holdingimizin çevre bilincini gururla yansıtır.
język angielski | turecki |
---|---|
asım | asım |
kibar | kibar |
forest | orman |
environmental | çevre |
EN So many templates bootstrap and bootstrap 4 allow you to make modern, elegant landing pages easily expandable to more significant sites
TR Önyükleme ve önyükleme 4 şablonlarının çoğu, modern, zarif açılış sayfalarını daha önemli sitelere kolayca genişletilebilir hale getirmenize olanak tanır
język angielski | turecki |
---|---|
modern | modern |
elegant | zarif |
easily | kolayca |
bootstrap | önyükleme |
significant | önemli |
many | çoğu |
pages | sayfalarını |
and | ve |
EN A significant key to our success has been listening to our customers who need very purpose-driven devices, in different form factors to support different workflows and varying price points based on their needs
TR Başarımızın önemli bir anahtarı, ihtiyaçlarına bağlı olarak farklı iş akışları ve değişken fiyat noktalarını destekleyecek farklı form faktörlerine sahip, amaca yönelik cihazlara ihtiyaç duyan müşterilerimizi dinlemek olmuştur
język angielski | turecki |
---|---|
success | başarı |
devices | cihazlara |
form | form |
price | fiyat |
support | destekleyecek |
purpose | amaca |
need | ihtiyaç |
key | anahtar |
and | ve |
different | farklı |
needs | ihtiyaçları |
to | yönelik |
EN Socios.com to Receive Significant Exposure Throughout Knicks and Rangers Games at The Garden and (...)
TR LONDRA ? 9 ARALIK: Crystal Palace, spor ve eğlence endüstrisi için dünyanın önde gele (...)
język angielski | turecki |
---|---|
and | ve |
to | için |
EN The iconic luxury brand, Fairmont Hotels & Resorts is acquired by AccorHotels Group. This gives Accor a significant presence in the North American luxury market.
TR Simgesel lüks markası Fairmont Hotels & Resorts AccorHotels Group tarafından satın alınıyor. Bu Accor’a Kuzey Amerika lüks pazarında önemli bir varlık kazandırıyor.
język angielski | turecki |
---|---|
iconic | simgesel |
group | group |
presence | varlık |
north | kuzey |
american | amerika |
significant | önemli |
market | pazar |
this | bu |
fairmont | fairmont |
luxury | lüks |
by | tarafından |
a | bir |
hotels | hotels |
EN VIP access to amenities such as golf, spa, tennis and food and beverage outlets add significant value and further differentiate the private home club from traditional home ownership
TR Golf, spa, tenis ve yiyecek ve içecek mekanlarına VIP erişim, ciddi bir değer katmaktadır ve özel ev kulübünü geleneksel ev sahipliğinden daha da farklılaştırmaktadır
język angielski | turecki |
---|---|
vip | vip |
access | erişim |
golf | golf |
tennis | tenis |
food | yiyecek |
beverage | içecek |
traditional | geleneksel |
spa | spa |
further | da |
and | ve |
value | değer |
the | özel |
EN The iconic luxury brand, Fairmont Hotels & Resorts is acquired by AccorHotels Group. This gives Accor a significant presence in the North American luxury market.
TR Simgesel lüks markası Fairmont Hotels & Resorts AccorHotels Group tarafından satın alınıyor. Bu Accor’a Kuzey Amerika lüks pazarında önemli bir varlık kazandırıyor.
język angielski | turecki |
---|---|
iconic | simgesel |
group | group |
presence | varlık |
north | kuzey |
american | amerika |
significant | önemli |
market | pazar |
this | bu |
fairmont | fairmont |
luxury | lüks |
by | tarafından |
a | bir |
hotels | hotels |
EN VIP access to amenities such as golf, spa, tennis and food and beverage outlets add significant value and further differentiate the private home club from traditional home ownership
TR Golf, spa, tenis ve yiyecek ve içecek mekanlarına VIP erişim, ciddi bir değer katmaktadır ve özel ev kulübünü geleneksel ev sahipliğinden daha da farklılaştırmaktadır
język angielski | turecki |
---|---|
vip | vip |
access | erişim |
golf | golf |
tennis | tenis |
food | yiyecek |
beverage | içecek |
traditional | geleneksel |
spa | spa |
further | da |
and | ve |
value | değer |
the | özel |
EN Astana has a significant amount of rainfall during the year
TR Astana ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
EN Pavlodar is a city with a significant rainfall
TR Pavlodar ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
EN There is significant rainfall throughout the year in Zurich
TR Zürih ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
EN There is significant rainfall throughout the year in Moscow
TR Moskova ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
moscow | moskova |
EN Yekaterinburg is a city with a significant rainfall
TR Yekaterinburg ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
EN Sheffield is a city with a significant rainfall
TR Sheffield ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
EN Reutlingen is a city with a significant rainfall
TR Reutlingen ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
EN Munich has a significant amount of rainfall during the year
TR Münih ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
munich | münih |
significant | belirgin |
EN There is significant rainfall throughout the year in Augsburg
TR Augsburg ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
EN Ingolstadt has a significant amount of rainfall during the year
TR Ingolstadt ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
EN In Berlin, the climate is cold and temperate. There is significant rainfall throughout the year in Berlin. Even the driest month still has a lot of rainfall. This climate is considered to be Dfb according to the Köppen-Geiger climate classification.
TR Berlin iklim ılıman geçmektedir. Berlin ilinde belirgin yağış görülmektedir. En kurak aylarda bile yağış miktarı oldukça fazladır. Köppen-Geiger iklim sınıflandırmasına göre bu iklim Dfb olarak kabul edilmektedir.
język angielski | turecki |
---|---|
berlin | berlin |
significant | belirgin |
a | a |
climate | iklim |
this | bu |
the | kabul |
EN Friedrichshafen has a significant amount of rainfall during the year
TR Friedrichshafen ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
EN In Brandenburg, the climate is cold and temperate. Brandenburg is a region with a significant rainfall. Even in the driest month there is a lot of rain. This location is classified as Dfb by Köppen and Geiger.
TR Brandenburg iklim ılıman geçmektedir. Brandenburg ilinde belirgin yağış görülmektedir. En kurak aylarda bile yağış miktarı çok fazladır. Bu yer Köppen ve Geiger tarafından Dfb olarak sınıflandırılmıştır.
język angielski | turecki |
---|---|
brandenburg | brandenburg |
significant | belirgin |
this | bu |
climate | iklim |
and | ve |
even | bile |
by | tarafından |
EN Potsdam has a significant amount of rainfall during the year
TR Potsdam ilinde belirgin yağış görülmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
significant | belirgin |
EN It is possible to conduct many tests with low loss of product and significant results within a short period of time.
TR Bu sayede kısa süre içinde düşük ürün kayıplarıyla ve kesin sonuçlarla birçok deney gerçekleştirilebilir.
język angielski | turecki |
---|---|
low | düşük |
results | sonuç |
short | kısa |
product | ürün |
a | bir |
and | ve |
many | çok |
period | süre |
to | içinde |
EN Moroğlu Arseven has significant experience helping clients to establish, manage and terminate their distribution, franchising and agency arrangements in Turkey
TR Moroğlu Arseven; Türkiye’de franchising ve distribütörlük sözleşmeleri akdedilmesine, bunların yönetilmesine ve feshedilmesine yönelik büyük deneyim sahibidir
język angielski | turecki |
---|---|
moroğlu | moroğlu |
arseven | arseven |
experience | deneyim |
and | ve |
to | yönelik |
EN The firm has significant experience supporting multinational companies to launch their brand in Turkey, as well as supporting local companies to launch outside Turkey
TR Çok uluslu şirketlerin markalarını Türkiye’de pazara sürmelerine ve yerel şirketlerin yurtdışı pazarlara açılmalarına destek olur
język angielski | turecki |
---|---|
supporting | destek |
multinational | uluslu |
their | ve |
local | yerel |
companies | şirketlerin |
EN Moroğlu Arseven has significant experience helping clients to successfully navigate complex and often highly technical public procurement processes and government contract mechanisms
TR Moroğlu Arseven; müvekkillerin, karmaşık ve teknik bilgi gerektiren kamu ihale süreçlerini ve idari sözleşmeleri yönetmelerini sağlayan, güçlü bir deneyime sahiptir
język angielski | turecki |
---|---|
moroğlu | moroğlu |
arseven | arseven |
has | sahiptir |
clients | müvekkillerin |
complex | karmaşık |
technical | teknik |
and | ve |
to | bir |
experience | deneyime |
public | kamu |
processes | bilgi |
EN Moroğlu Arseven has significant experience assisting clients with all aspects of their sale and lease arrangements, including real estate as well as substantial assets and industrial equipment
TR Moroğlu Arseven müvekkillere gayrimenkullerin yanı sıra önemli varlıkların ve endüstriyel teçhizatın satış ve kiralama sözleşmelerinin her aşamasında destek sağlar
język angielski | turecki |
---|---|
moroğlu | moroğlu |
arseven | arseven |
industrial | endüstriyel |
significant | önemli |
sale | satış |
assets | varlıklar |
and | ve |
of | her |
EN On the finance side, Moroğlu Arseven has significant experience in negotiating, reviewing and drafting loan documents, supporting borrowers, as well as major financial institutions.
TR Moroğlu Arseven; finans alanındaki uzmanlığı çerçevesinde, rehin belgelerinin müzakere edilmesi, gözden geçirilmesi ve hazırlanması, kredi alanların ve büyük finans kuruluşlarının temsil edilmesi konularında da danışmanlık verir.
język angielski | turecki |
---|---|
moroğlu | moroğlu |
arseven | arseven |
institutions | kuruluşlar |
in | da |
and | ve |
major | büyük |
finance | finans |
EN Moroğlu Arseven has significant experience advising on a full spectrum of capital markets products or transactions, including debt and equity markets, derivatives, structured finance and securitisation, as well as equity-linked notes
TR Moroğlu Arseven, borç ve hisse senedi piyasası, türevleri, yapılandırılmış finansman ve menkul kıymetleştirme ve hisse senedi bağlantılı tahviller gibi çeşitli sermaye piyasası ürünleri veya işlemlerine ilişkin danışmanlık verir
język angielski | turecki |
---|---|
moroğlu | moroğlu |
arseven | arseven |
capital | sermaye |
structured | yapılandırılmış |
linked | bağlantılı |
products | ürünleri |
and | ve |
or | veya |
as | gibi |
EN The firm has significant experience assisting clients with the unique issues which arise within the agricultural sector
TR Moroğlu Arseven, tarım sektörünün kendine özgü sorunlarına çözüm bulma konusunda deneyimlidir
język angielski | turecki |
---|---|
agricultural | tarım |
with | konusunda |
sector | sektör |
issues | sorunları |
EN Moroğlu Arseven has a significant track record supporting clients to establish, maintain and terminate distribution networks, including all related negotiation and dispute resolution.
TR Moroğlu Arseven müvekkillerin dağıtım ağları oluşturması, sürdürmesi ve sonlandırması konularına yönelik, her türlü müzakere ve uyuşmazlık çözümü süreçleriyle ilgili son derece deneyimlidir.
język angielski | turecki |
---|---|
moroğlu | moroğlu |
arseven | arseven |
clients | müvekkillerin |
distribution | dağıtım |
related | ilgili |
dispute | uyuşmazlık |
resolution | çözümü |
and | ve |
including | da |
EN The firm has significant expertise assisting during complex, inter-jurisdictional transactions, where strategic guidance is required to deal with the legal, commercial and operational factors simultaneously
TR Dava takibi, danışmanlık ve uyuşmazlık çözümü destek kapsamındadır
język angielski | turecki |
---|---|
guidance | destek |
and | ve |
EN We also have significant experience advising on patent and design protection for new products of processes, counterfeiting, contract manufacturing structures, as well as reasonable and non-discriminatory licensing issues (F/RAND).
TR Moroğlu Arseven; yeni teknolojilere ilişkin patent ve tasarım korumaları, taklitle mücadele, sözleşmeli üretim yapıları ve aynı zamanda makul ve fark gözetmeyen (F/RAND) lisanslama konuları hakkında da son derece deneyimlidir.
język angielski | turecki |
---|---|
structures | yapılar |
reasonable | makul |
licensing | lisanslama |
issues | konular |
as | aynı |
new | yeni |
design | tasarım |
manufacturing | üretim |
and | ve |
Pokazuję 50 z 50 tłumaczeń