TR Şirket içi altyapı ve bulut bilişim iş yükü işlemeyi merkezileştirirken, edge bilişim bunu merkezi olmaktan çıkarır. Edge ağları, doğası gereği, başka türlü mümkün olmayacak bazı uygulama türlerini mümkün kılar.
TR Şirket içi altyapı ve bulut bilişim iş yükü işlemeyi merkezileştirirken, edge bilişim bunu merkezi olmaktan çıkarır. Edge ağları, doğası gereği, başka türlü mümkün olmayacak bazı uygulama türlerini mümkün kılar.
EN While on-premise infrastructure and cloud computing centralize workload processing, edge computing decentralizes it. By its very nature, edge networks enable certain types of applications that wouldn?t be possible otherwise.
터키어 | 영어 |
---|---|
ve | and |
bulut | cloud |
edge | edge |
başka | otherwise |
bazı | certain |
uygulama | applications |
türlerini | types |
TR Kullanıcılarınızın mümkün olan en iyi sayfa yükleme sürelerini elde etmesini sağlamak için doğru ana bilgisayarı kullandığınızdan ve kullanıcıların sitenize mümkün olduğunca kolay bağlanabildiğinden emin olmanız gerekir
EN To ensure that your users are getting the best possible page loading times, you’ll have to make sure that you’re using the right host and that people can connect to your site as easily as possible
터키어 | 영어 |
---|---|
yükleme | loading |
elde | getting |
sitenize | to your site |
kolay | easily |
TR Elsevier, finansörler, kuruluşlar ve yayıncılarla kurduğu ortaklıklar sayesinde finanse edilen araştırmaların içerik raporlarına kamusal erişimi mümkün kılan bir hizmet olan CHORUS'un kurucu üyelerindendir
EN Elsevier is a founding member of CHORUS, a service that enables public access to content reporting on funded research, through partnerships with funders, instituions and publishers
터키어 | 영어 |
---|---|
elsevier | elsevier |
içerik | content |
kamusal | public |
erişimi | access |
mümkün | that |
hizmet | service |
olan | is |
chorus | chorus |
TR Editör olarak rolünüz, derginin profilini ve itibarını korumak ve mümkün olan her durumda geliştirmektir. Bu konuyla, sorumluluklarınızla ve birlikte çalışıyor olabileceğiniz diğer editörlerin rolleriyle ilgili daha fazla bilgi edinin
EN Your role as editor is to maintain and develop wherever possible the journal's profile and reputation. Find out more about this, your responsibilities and the other editor roles with which you may be working
터키어 | 영어 |
---|---|
editör | editor |
derginin | journal |
profilini | profile |
mümkün | possible |
bu | this |
çalışıyor | working |
ilgili | about |
bilgi | find out |
rolü | role |
TR Örneğin, biyomedikal literatürde rapor edilen kaynaklar (örn., antikorlar, model organizmalar ve yazılımlar) genellikle tekrarlanabilirlik veya yeniden kullanımı mümkün kılan yeterli detaydan yoksundur.
EN For example resources (e.g., antibodies, model organisms, and software) reported in the biomedical literature often lack sufficient detail to enable reproducibility or reuse.
터키어 | 영어 |
---|---|
kaynaklar | resources |
model | model |
yazılımlar | software |
genellikle | often |
veya | or |
yeterli | sufficient |
TR Elsevier'in yüksek seviyede kanıt tabanlı içerikler ve kaynaklarını istikrarlı olarak sağlama becerisi, sağlık ve bilim camiaları ve önde gelen IT aracıları ve tedarikçileri ile kurulan güçlü ortaklıklar sayesinde mümkün olmaktadır.
EN Elsevier's ability to consistently provide its high level of evidence-based content and resources is made possible by strong partnerships with the science and health communities and leading HIT vendors, resellers and suppliers.
터키어 | 영어 |
---|---|
elsevier | elsevier |
yüksek | high |
seviyede | level |
kanıt | evidence |
sağlık | health |
bilim | science |
güçlü | strong |
mümkün | possible |
kaynakları | resources |
TR Elsevier akademik yayıncılığın mümkün olduğunca adil ve önyargısız olması gerektiğine inanmaktadır
EN Elsevier considers it vital that academic publishing is as fair and unbiased as possible
터키어 | 영어 |
---|---|
elsevier | elsevier |
akademik | academic |
adil | fair |
ve | and |
TR Mümkün olan en iyi internet deneyimini sunmak için en yeni ve en iyi teknolojileri kullanıyoruz.Lütfen tarayıcı ayarlarından JavaScript'i etkin hale getir.
EN We use the latest and greatest technology available to provide the best possible web experience.Please enable JavaScript in your browser settings to continue.
터키어 | 영어 |
---|---|
mümkün | possible |
internet | web |
deneyimini | experience |
teknolojileri | technology |
tarayıcı | browser |
javascript | javascript |
터키어 | 영어 |
---|---|
sonuç | result |
çapında | around |
internet | internet |
TR COVID-19 Müdahale Planımız ile acil ihtiyaçlara yanıt verilmesini sağlarken, tüm faaliyetlerimize uzaktan devam edebilmemizi mümkün kılacak dijital çözümler ve araçlarla de kendimizi yeniledik.
EN With our COVID-19 Response Plan, we have renewed ourselves with digital solutions and tools that will enable us to continue all our activities remotely while ensuring that urgent needs are met.
터키어 | 영어 |
---|---|
acil | urgent |
yanıt | response |
uzaktan | remotely |
dijital | digital |
çözümler | solutions |
kendimizi | ourselves |
planı | plan |
TR Hayata Destek, rehberleri aracılığı ile mümkün olduğunca açık bir şekilde kurallarını ve doğrularını yazılı olarak belirtir
EN Support to Life specifies its rules and codes in writing as clear as possible through its guides
터키어 | 영어 |
---|---|
destek | support |
mümkün | possible |
açık | clear |
yazılı | writing |
TR Bitcoin, Litecoin, Ethereum, XRP, Bitcoin Cash, Binance Coin ve daha fazlasını mümkün olan en iyi fiyatlarla alın.
EN Get your first $50 of Bitcoin, Ethereum, Binance Coin and many other cryptocurrencies.
터키어 | 영어 |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
ethereum | ethereum |
binance | binance |
coin | coin |
ve | and |
alın | get |
ın | of |
daha | other |
터키어 | 영어 |
---|---|
kişisel | personal |
kuruluş | affiliate |
satışları | sales |
mümkün | possible |
şekilde | way |
soruları | questions |
터키어 | 영어 |
---|---|
kullanıcıları | users |
en | most |
hız | speed |
macos | macos |
dns | dns |
터키어 | 영어 |
---|---|
kullanıcıları | users |
en | most |
hız | speed |
dns | dns |
windows | windows |
터키어 | 영어 |
---|---|
android | android |
kullanıcıları | users |
en | most |
hız | speed |
dns | dns |
터키어 | 영어 |
---|---|
ios | ios |
kullanıcıları | users |
en | most |
hız | speed |
iphone | iphone |
dns | dns |
터키어 | 영어 |
---|---|
kullanıcıları | users |
en | most |
hız | speed |
linux | linux |
dns | dns |
TR Uyarlanabilen Canlı Yayın özelliği ile hızınıza en uygun kalite otomatik olarak seçilir ve mümkün olan en yüksek kalitede kesintisiz izlemeniz sağlanır
EN Adaptive streaming automatically select a suitable video streaming quality but you can always manually select a video quality
터키어 | 영어 |
---|---|
uygun | suitable |
mümkün | can |
TR Sistemimizin% 100 güvenli olduğunu iddia edemeyiz - hiç kimse bu düzeyde bir güvenlik sunamaz - ancak size mümkün olan en yüksek düzeyde koruma sunmak için çok çalışıyoruz.
EN We cannot claim that our system is 100% secure - no one can offer that level of security - but we work hard to offer you the highest level of protection possible.
터키어 | 영어 |
---|---|
düzeyde | level |
TR Tarafından tehlikeye atılmışsa (bu günlerde çok sayıda güçlü devlet aktörü düşmanıyla mümkün olabilir), uçtan uca şifreleme veya diğer güvenlik önlemleri işe yaramaz
EN (quite possible these days with so many strong state actor adversaries) then end-to-end encryption or other security measures are useless
터키어 | 영어 |
---|---|
güçlü | strong |
devlet | state |
mümkün | possible |
veya | or |
diğer | other |
önlemleri | measures |
TR Bununla birlikte, bu tür tehditleri azaltmak için mümkün olan her şeyi (insanca) yaptık.
EN However, we have done everything (humanly) possible to mitigate such threats.
터키어 | 영어 |
---|---|
tehditleri | threats |
mümkün | possible |
olan | have |
şeyi | everything |
TR Elektroniklerimizin çevresel etkisini azaltmak için elimizden gelen en iyi şey, onları mümkün olduğunca uzun süre kullanmaktır.
EN The best shot we have at reducing the environmental impact of our electronics is to keep them around for as long as possible.
터키어 | 영어 |
---|---|
çevresel | environmental |
etkisini | impact |
azaltmak | reducing |
mümkün | possible |
uzun | long |
터키어 | 영어 |
---|---|
milyondan | million |
olan | is |
düzey | level |
güvenliği | security |
emin | assured |
터키어 | 영어 |
---|---|
genel | general |
eposta | |
office | office |
last | last |
buradan | here |
TR Tüm geri bağlantıları izleyin ve bunlardan herhangi birinin ne zaman kaybedeceğine dair bilgi alın. Kayıp linkleri hayata döndürün ve backlink profilinizi mümkün olduğunca güçlü tutun.
EN Monitor all backlinks and get notified when any of them will lost. Find backlinks which were lost links and bring them back to life, keep your inbound link profile strong as possible.
터키어 | 영어 |
---|---|
geri | back |
dair | to |
alın | get |
kayıp | lost |
güçlü | strong |
ın | of |
TR Bu süreci mümkün olduğunca kolaylaştırdık.
EN We made this process as easy as possible.
터키어 | 영어 |
---|---|
bu | this |
süreci | process |
mümkün | possible |
TR Müşterilerimizin uygulamadan ziyade işlerine odaklanabilmeleri için, onların deneyimlerini mümkün olduğunca hızlı ve sorunsuz hâle getirmek üzere hiç durmadan çalışıyoruz
EN We’re constantly working to make our clients’ experiences as fast and seamless as possible, so they can focus more on their business and less on implementation
터키어 | 영어 |
---|---|
onların | their |
hızlı | fast |
sorunsuz | seamless |
TR Harika ortaklarımız da, kullanıcı tarafından oluşturulan içerik ile mümkün olduğu daha önce hiç düşünülmemiş şeyleri başarmamıza olanak sağlarlar./p>
EN Our brilliant partners also allow us to achieve things never before thought possible with user-generated content.
터키어 | 영어 |
---|---|
kullanıcı | user |
oluşturulan | generated |
içerik | content |
mümkün | possible |
hiç | never |
터키어 | 영어 |
---|---|
varlık | asset |
önceden | before |
yönetin | manage |
uyumluluk | compliance |
gereksinimlerini | requirements |
TR İyi haberler hızlı, kötü haberler daha hızlı duyulur. Dürüstçe iletişim kurarız. En iyi kararlar, hızlı ve mümkün olan en iyi bilgilerle alınır. Asla tek başımıza mücadele etmeyiz.
EN Good news fast, bad news faster. We communicate honestly. The best decisions are made quickly and with the best information possible. We never struggle alone.
터키어 | 영어 |
---|---|
haberler | news |
kötü | bad |
iletişim | communicate |
kararlar | decisions |
ve | and |
mümkün | possible |
asla | never |
TR DataNumen PDF Repair is en iyi PDF dünyadaki kurtarma aracı. Bozuk veya hasar görmüş Acrobat'ı onarabilir PDF dosyalarınızı kaydedin ve verilerinizin mümkün olduğunca çoğunu kurtarın, böylece dosya bozulmasındaki kaybı en aza indirin.
EN DataNumen PDF Repair is best PDF recovery tool in the world. It can repair the corrupt or damaged Acrobat PDF files and recover as much of your data as possible, thereby minimizing the loss in file corruption.
터키어 | 영어 |
---|---|
datanumen | datanumen |
repair | repair |
dünyadaki | in the world |
kurtarma | recovery |
aracı | tool |
veya | or |
hasar | loss |
acrobat | acrobat |
ve | and |
verilerinizin | your data |
ın | of |
TR Acrobat'ınız ne zaman PDF dosyalar zarar görmüş veya bozulmuşsa ve bunları normal şekilde açamıyorsanız, DataNumen PDF Repair taramak için PDF dosyaları ve dosyaları mümkün olduğunca kurtarın.
EN When your Acrobat PDF files are damaged or corrupt and you cannot open them normally, you can use DataNumen PDF Repair to scan the PDF files and recover the data from the files as much as possible.
터키어 | 영어 |
---|---|
acrobat | acrobat |
datanumen | datanumen |
repair | repair |
TR DataNumen Word Repair olduğunu en iyi Dünyada Word onarım ve kurtarma aracı. Bozuk veya hasarlı Word doc ve docx belgelerini onarabilir ve verilerinizin mümkün olduğunca çoğunu kurtarabilir, böylece dosya bozulmasındaki kaybı en aza indirir.
EN DataNumen Word Repair is the best Word repair and recovery tool in the world. It can repair the corrupted or damaged Word doc & docx documents and recover as much of your data as possible, thereby minimizing the loss in file corruption.
터키어 | 영어 |
---|---|
datanumen | datanumen |
word | word |
dünyada | in the world |
ve | and |
kurtarma | recovery |
aracı | tool |
veya | or |
hasarlı | damaged |
doc | doc |
docx | docx |
verilerinizin | your data |
dosya | file |
TR Koruma kaydı olmayan kişilerin ise bu hizmetlere erişimi dahi mümkün olmuyor
EN People without official protection status do not have access basic services
터키어 | 영어 |
---|---|
koruma | protection |
erişimi | access |
TR Outfox, mümkün olan en iyi oyun performansını sağlamak için ağımız aracılığıyla oyuncuların trafiğini yönlendiren, en uygun hale getirilmiş bir oyun ağıdır
EN Outfox is an optimized gaming network that routes a gamer's traffic through our network to provide the best gaming performance possible
터키어 | 영어 |
---|---|
olan | is |
oyun | gaming |
TR Vurgulanan iletimin regülasyonu rekabetin mümkün olması için gerekli iken, İnternet erişim sağlayıcıları serbest piyasada hizmet sağlama ve hizmetlere erişim için ücretlendirme yapabilmelidir
EN While regulation of the underlying transmission is necessary so that competition is possible, Internet access providers should be allowed to charge for access and provide services in a free market
터키어 | 영어 |
---|---|
gerekli | necessary |
erişim | access |
sağlayıcıları | providers |
serbest | free |
hizmet | services |
TR Lojistik zincirin mümkün olan her noktasında alternatif hizmetler geliştiriyoruz; müşteri hizmetleri ekiplerimiz size bu bağlamda daha fazla bilgi sağlayabilir.
EN We are developing alternative services across the logistic chain where possible and our customer service teams are able to provide more context.
터키어 | 영어 |
---|---|
mümkün | possible |
alternatif | alternative |
TR Doğayı koruma ve enerji tüketimi üzerinde mümkün olan en az düzeyde etkili olma konusunda taahhüdümüz bulunmaktadır
EN We have a commitment to protecting the environment and to making sure we have as small an impact on energy consumption as possible
터키어 | 영어 |
---|---|
koruma | protecting |
ve | and |
enerji | energy |
mümkün | possible |
olan | have |
터키어 | 영어 |
---|---|
zor | hard |
işi | work |
zaten | already |
sıkıcı | tedious |
içeriği | content |
olan | have |
her | every |
pazarlama | marketing |
kanalı | channel |
터키어 | 영어 |
---|---|
mümkün | possible |
olmadığını | not |
biliyoruz | we know |
video | video |
ses | audio |
TR Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır
EN This website uses cookies so that we can provide you with the best user experience possible
터키어 | 영어 |
---|---|
size | you |
kullanıcı | user |
deneyimini | experience |
TR Adım 9: Kendilerine veya başkalarına zarar verecek durumlar dışında, mümkün olan her yerde bu tür insanlara doğrudan düzeltmeler yaptık.
EN Step 9: We made direct amends to such people wherever possible, except when to do so would injure them or others.
터키어 | 영어 |
---|---|
adım | step |
dışında | except |
mümkün | possible |
olan | do |
insanlara | people |
doğrudan | direct |
TR Çok işlevli laboratuvar değirmeni LabStar ile özellikle zorlu araştırma ve geliştirme görevlerinde bilimsel akademik çalışma mümkün olmaktadır ve kullanımı kolaydır
EN The multi-functional laboratory mill LabStar enables scientific academic work even at difficult research and development tasks and convinces by easy handling
터키어 | 영어 |
---|---|
laboratuvar | laboratory |
geliştirme | development |
akademik | academic |
터키어 | 영어 |
---|---|
anket | survey |
yanıt | response |
soruları | questions |
mümkün | possible |
kısa | short |
oranını | rate |
TR Yapay zeka desteği sayesinde, kendi logonuzu, tasarımcılara ihtiyaç duymadan tasarlamanızı mümkün hale getiriyor.
EN Powered by artificial intelligence, it enables you to create your own logo without a designer’s help.
터키어 | 영어 |
---|---|
zeka | intelligence |
desteği | help |
logonuzu | logo |
TR Tüm simgeler, mümkün olan en iyi sonucu verecek şekilde benzersiz ve titiz tasarımlara sahip.
EN Every icon has a unique and thoughtful design to give you the best results possible.
터키어 | 영어 |
---|---|
tüm | every |
mümkün | possible |
benzersiz | unique |
ve | and |
TR Kıyafet, ilaç, mobil uygulama ya da herhangi bir ürün satıyorsanız, mockup'lar sizin için düşük maliyetli bir marka çalışmasını mümkün hale getirir
EN Whether you’re selling clothes, pharmaceuticals, mobile apps, or something else, mockups can make affordable branding a reality
터키어 | 영어 |
---|---|
mobil | mobile |
uygulama | apps |
sizin | you |
marka | branding |
mümkün | can |
TR Kullanımı kolay slayt gösterisi aracımız ile her türlü amaç için cazip videoları sadece birkaç dakika içinde oluşturmak mümkün.
EN With our easy-to-use slideshow maker, you can create engaging videos for any purpose in only a few minutes.
터키어 | 영어 |
---|---|
kullanımı | use |
amaç | purpose |
videoları | videos |
dakika | minutes |
oluşturmak | create |
mümkün | can |
50 번역 중 50 표시 중