EN Local meetups are great for many reasons: sharing knowledge, swapping stories, exchanging ideas, solving problems, exchanging resources, networking - that’s why we love to join, love to sponsor, and love to host one every now and then.
"love being rocked" ინგლისური-ში შეიძლება ითარგმნოს შემდეგ თურქული სიტყვებად/ფრაზებად:
EN Local meetups are great for many reasons: sharing knowledge, swapping stories, exchanging ideas, solving problems, exchanging resources, networking - that’s why we love to join, love to sponsor, and love to host one every now and then.
TR Sektörel buluşmalar; bilgi-birikim paylaşımı, fikir ve kaynak alışverişi, problem çözümü ve networking için harikadır. İşte bu yüzden bu tarz buluşmalara katılmayı, sponsor olmayı ve ev sahipliği yapmayı çok seviyoruz.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
ideas | fikir |
resources | kaynak |
sponsor | sponsor |
are | ev |
and | ve |
now | bu |
sharing | paylaşımı |
knowledge | bilgi |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN If you want to love what you do and love the team your work with, you’ll want to explore opportunities at Sonix.
TR Yaptığınız işi sevmek ve birlikte çalıştığınız ekibi sevmek istiyorsanız Sonix'te fırsatları keşfetmek isteyeceksiniz.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
you do | yaptığınız |
if you want | istiyorsanız |
team | ekibi |
work | iş |
do | işi |
opportunities | fırsatları |
and | ve |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Express your love with a grand romantic gesture: a luxurious weekend getaway brimming with romance. We'll deliver the perfect details. You just bring the love
TR Aşkınızı büyük bir romantik jestle ifade edin: Romantizm ile dolup taşan lüks bir hafta sonu. Mükemmel ayrıntıları biz sağlayacağız. Siz sadece aşkınızı getirin
ინგლისური | თურქული |
---|---|
luxurious | lüks |
brimming | taşan |
perfect | mükemmel |
romantic | romantik |
weekend | hafta sonu |
details | ayrıntıları |
grand | büyük |
bring | getirin |
romance | romantizm |
a | bir |
the | sadece |
EN Thus began the love for cars, and the love for speed and power.
TR Böylece araba sevgisi, hız ve güç sevgisi başladı.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
thus | böylece |
and | ve |
speed | hız |
power | güç |
the | araba |
EN If you want to love what you do and love the team your work with, you’ll want to explore opportunities at Sonix.
TR Yaptığınız işi sevmek ve birlikte çalıştığınız ekibi sevmek istiyorsanız Sonix'te fırsatları keşfetmek isteyeceksiniz.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
you do | yaptığınız |
if you want | istiyorsanız |
team | ekibi |
work | iş |
do | işi |
opportunities | fırsatları |
and | ve |
EN With video being such a growing part of our digital marketing efforts today, it helps to have a tool that makes it easier to provide clients with videos they love.
TR Günümüzde, dijital pazarlama alanında videonun önemi bu kadar artarken, müşterilere sevdikleri videoları kolayca sunmamızı kolaylaştıran bir araca sahip olmak çok güzel.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
clients | müşterilere |
marketing | pazarlama |
videos | videoları |
digital | dijital |
today | günümüzde |
EN Because it's such a great place to be and being part of a steady growth, Kubix Digital’s team is made up of amazing people who love to work together
TR Bize göre büyümenin parçası olmak, başarılı olan her adımı izleme şansına sahip olmak demek
ინგლისური | თურქული |
---|---|
and | bize |
a | olan |
EN 8. Do you use streaming video as a way to avoid other activities, including being productive, or doing other things you usually love to do?
TR 8. Akan videoyu, üretken olmak veya genellikle yapmayı sevdiğiniz diğer şeyleri yapmak da dahil olmak üzere diğer etkinliklerden kaçınmanın bir yolu olarak mı kullanıyorsunuz?
ინგლისური | თურქული |
---|---|
video | videoyu |
way | yolu |
usually | genellikle |
love | sevdiğiniz |
productive | üretken |
other | diğer |
or | veya |
things | şeyleri |
including | dahil |
a | bir |
EN With video being such a growing part of our digital marketing efforts today, it helps to have a tool that makes it easier to provide clients with videos they love.
TR Günümüzde, dijital pazarlama alanında videonun önemi bu kadar artarken, müşterilere sevdikleri videoları kolayca sunmamızı kolaylaştıran bir araca sahip olmak çok güzel.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
clients | müşterilere |
marketing | pazarlama |
videos | videoları |
digital | dijital |
today | günümüzde |
EN Imagine being able to find a mention in an audio or video file by typing into a search box, clicking on a link, and being immediately transported to the exact moment that your word or phrase of interest was spoken. That's the power of Sonix.
TR Bir ses veya video dosyasında bir arama kutusuna yazarak, bir bağlantıya tıklayarak ve sözcüğünüzün veya ilgili cümlenizin konuşulduğu ana anında aktarıldığını hayal edin. Bu Sonix'in gücü.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
power | gücü |
video | video |
link | bağlantı |
by | yazarak |
search | arama |
on | ilgili |
file | dosyası |
or | veya |
a | bir |
in | anında |
moment | an |
EN Instead of dealing with such a big commitment, we do not think about being sober for a whole lifetime; we just work on being sober for the next 24 hours
TR Bu kadar büyük bir taahhütle uğraşmak yerine, bir ömür boyu ayık olmayı düşünmüyoruz; Sadece önümüzdeki 24 saat ayık olmaya çalışıyoruz
ინგლისური | თურქული |
---|---|
big | büyük |
lifetime | ömür |
work | çalışıyoruz |
such | bu |
the | sadece |
EN Therefore, being a brand on Facebook means being visible on a top-ranking platform with billions of active users
TR Bu nedenle Facebook?ta bir markanın var olması demek; reyting sıralamasında zirvede yer alan, milyonlarca aktif kullanıcının yer aldığı bir platformda görünür olmak demek
ინგლისური | თურქული |
---|---|
brand | markanın |
means | demek |
visible | görünür |
platform | platformda |
active | aktif |
users | kullanıcı |
being | bu |
therefore | bu nedenle |
a | bir |
of | yer |
EN Being aware of the value of these achievements, STGM sees being alongside the Convention and civil society organizations strengthened with its support as a part of its future mission
TR Bu kazanımların değerinin farkında olan STGM, Sözleşme’nin ve onun desteğiyle güçlenen sivil toplum örgütlerinin yanında yer almayı gelecek misyonunun bir parçası olarak görmektedir
ინგლისური | თურქული |
---|---|
aware | farkında |
stgm | stgm |
civil | sivil |
society | toplum |
support | desteğiyle |
future | gelecek |
organizations | örgütlerinin |
and | ve |
these | bu |
value | bir |
EN Being aware of the value of these achievements, STGM sees being alongside the Convention and civil society organizations strengthened with its support as a part of its future mission
TR Bu kazanımların değerinin farkında olan STGM, Sözleşme’nin ve onun desteğiyle güçlenen sivil toplum örgütlerinin yanında yer almayı gelecek misyonunun bir parçası olarak görmektedir
ინგლისური | თურქული |
---|---|
aware | farkında |
stgm | stgm |
civil | sivil |
society | toplum |
support | desteğiyle |
future | gelecek |
organizations | örgütlerinin |
and | ve |
these | bu |
value | bir |
EN Altınay acts not only the mission of being a company using technology but also the mission of being a company that produces and directs the technological requirements of the future
TR Altınay; teknolojiyi kullanan değil, üreten ve geleceğin teknolojik gereksinimlerine yön veren bir şirket olma misyonuyla hareket etmektedir
ინგლისური | თურქული |
---|---|
requirements | gereksinimlerine |
future | geleceğin |
company | şirket |
technological | teknolojik |
technology | teknolojiyi |
and | ve |
of | in |
a | bir |
the | değil |
EN Emphasizing that Turkey is now taking firm steps from being an importing country to being an exporting country, Defense Industry...
TR “Barış istiyorsan, savaşa sürekli hazır ol!” savı konusunda çok yazı yazılmış ve öğüt tüketilmiştir. Zamanında “Modern çağda savaşmanın ne gereği...
ინგლისური | თურქული |
---|---|
now | zaman |
being | ne |
EN A new feature is the AI map that shows where AI solutions are being used, institutes where research is being carried out and which universities are training new AI talent
TR Yeni olan şey; nerelerde YZ çözümlerinin kullanıldığını, hangi enstitülerde araştırma yapıldığını ve hangi yüksekokulların yeni nesil YZ uzmanları eğittiğini gösteren YZ haritası
ინგლისური | თურქული |
---|---|
new | yeni |
research | araştırma |
map | haritası |
where | nerelerde |
and | ve |
that | şey |
a | olan |
EN Last but not least, the keyword rank tracker also displays how competitive the target keywords are on a scale of 0 to 100 (0 being the least competitive, and 100 being the most competitive)
TR Son olarak, anahtar kelime sıralama izleyicisi, hedef anahtar kelimelerin 0 ila 100 arasında ne kadar rekabetçi olduğunu da gösterir (0 en az rekabetçi ve 100 en çok rekabetçi)
ინგლისური | თურქული |
---|---|
rank | sıralama |
displays | gösterir |
competitive | rekabetçi |
target | hedef |
most | en |
last | son |
least | az |
being | ne |
and | ve |
to | kadar |
the | arasında |
EN In a world where up-to-date info can mean the difference between being at the top of the search results and being on the second page, we’ll never compromise when it comes to our data.
TR Güncel bilginin, en üst sıralarda yer almakla en alt sıralarda yer almak arasındaki fark anlamına gelebildiği bir dünyada arama sonuçlarında ve ikinci sayfada yer aldığımızda asla ödün vermeyeceğiz. verilerimize geliyor.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
world | dünyada |
up-to-date | güncel |
never | asla |
page | sayfada |
search | arama |
at | nda |
and | ve |
second | ikinci |
to | anlamına |
difference | fark |
between | arasındaki |
top | en |
a | bir |
EN Imagine being able to find a mention in an audio or video file by typing into a search box, clicking on a link, and being immediately transported to the exact moment that your word or phrase of interest was spoken. That's the power of Sonix.
TR Bir ses veya video dosyasında bir arama kutusuna yazarak, bir bağlantıya tıklayarak ve sözcüğünüzün veya ilgili cümlenizin konuşulduğu ana anında aktarıldığını hayal edin. Bu Sonix'in gücü.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
power | gücü |
video | video |
link | bağlantı |
by | yazarak |
search | arama |
on | ilgili |
file | dosyası |
or | veya |
a | bir |
in | anında |
moment | an |
EN We have experienced honest relations with ourselves and others, and we have experienced a sense of being alive, of being in the world.
TR Kendimizle ve başkalarıyla dürüst ilişkiler yaşadık ve Hayatta olmak, dünyada olmanın.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
honest | dürüst |
others | başkaları |
of | ın |
the | olmak |
and | ve |
in the world | dünyada |
EN When you see a Tweet you love, tap the heart – it lets the person who wrote it know that you appreciate them.
TR Hoşuna giden bir Tweet gördüğün zaman, kalbe dokun. Bu işlem, Tweeti yazan kişinin, beğeninden haberdar olmasını sağlar.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
when | zaman |
person | kişinin |
lets | sağlar |
a | bir |
EN It's Friday! Invest a few hours contributing to the software you use and love: opensourcefriday.com
TR Bugün cuma! Kullandığınız ve sevdiğiniz yazılıma katkıda bulunmak için birkaç saat ayırın: opensourcefriday.com
ინგლისური | თურქული |
---|---|
you use | kullandığınız |
its | in |
and | ve |
a | birkaç |
hours | saat |
EN “I love the feature that lets you analyze the keyword and backlink gap with your competitors. This is very useful in determining which keywords you aren't ranking for, that you could be getting.”
TR Rakiplerinizle anahtar kelime ve backlink boşluklarını analiz etmenize olanak tanıyan özelliği seviyorum. Bu, hangi anahtar kelimeleri sıralamaya sokmadığınız ve hangilerini alabileceğinizin belirlenmesinde çok yararlıdır. "
ინგლისური | თურქული |
---|---|
backlink | backlink |
analyze | analiz |
feature | özelliği |
i love | seviyorum |
you | etmenize |
and | ve |
this | bu |
the | kelimeleri |
which | hangi |
competitors | rakiplerinizle |
EN Some love on Twitter to wrap things up:
TR Bazıları Twitter’da olayları özetlemeye bayılır:
ინგლისური | თურქული |
---|---|
some | bazı |
to | bazıları |
EN legoktm doesn't love this track
TR legoktm bu parçayı beğenmiyor
ინგლისური | თურქული |
---|---|
legoktm | legoktm |
this | bu |
EN You are going to love Sitechecker
TR Sitechecker'a bayılacaksınız
EN You will love this service which will make your flight experience more pleasant
TR Uçuş deneyiminizi bir adım daha keyiflendiren bu hizmetimizi çok seveceksiniz
ინგლისური | თურქული |
---|---|
experience | deneyiminizi |
flight | uçuş |
this | bu |
more | daha |
EN If you still have questions please contact us directly, We’d love to help.
TR Hala sorularınız varsa lütfen doğrudan bizimle iletişime geçin, yardımcı olmak isteriz.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
still | hala |
directly | doğrudan |
help | yardımcı |
contact | iletişime |
questions | sorular |
please | lütfen |
if | varsa |
EN He incorporates his commitment to education and love for entrepreneurship into actionable and easy-to-digest tutorials
TR Eğitime olan bağlılığını ve girişimcilik sevgisini, eyleme dönüştürülebilir nitelikte ve anlaması kolay eğitimler ile birleştiriyor
ინგლისური | თურქული |
---|---|
commitment | bağlılığı |
tutorials | eğitimler |
easy | kolay |
and | ve |
his | olan |
to | e |
EN zeldman doesn't love this track
TR zeldman bu parçayı beğenmiyor
ინგლისური | თურქული |
---|---|
zeldman | zeldman |
this | bu |
EN Giving people the information and tools they need to fix products cuts down on support costs. Customers love it when they can get their stuff fixed quickly—whether by themselves or at a local repair shop.
TR Ürünleri tamir edebilmeleri için insanlara ihtiyaç duydukları bilgi ve aletleri vermek, destek maliyetlerini düşürür. Müşteriler, eşyalarının hızlıca tamir edilmesine bayılır; bunu ister kendileri yapsınlar ister yerel bir tamirhane.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
people | insanlara |
support | destek |
costs | maliyetlerini |
customers | müşteriler |
quickly | hızlıca |
local | yerel |
and | ve |
repair | tamir |
need | ihtiyaç |
information | bilgi |
a | bir |
EN Roguelazer doesn't love this track
TR Roguelazer bu parçayı beğenmiyor
ინგლისური | თურქული |
---|---|
this | bu |
EN Tailor Positionly to perfectly fit your needs by picking the third-party applications that you love.
TR Sevdiğiniz üçüncü kişi uygulamalarını seçerek, Positionly'yi ihtiyaçlarınıza mükemmelen uyacak biçimde uyarlayın.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
fit | uyacak |
love | sevdiğiniz |
your needs | ihtiyaçlarınıza |
needs | ihtiyaç |
applications | uygulamalar |
third | üçüncü |
EN Tracks loved by the most listenersHit play to see if you love it too
TR En çok dinleyici tarafından sevilen parçalarSevip sevmediğini görmek için çala bas
ინგლისური | თურქული |
---|---|
most | en |
by | tarafından |
EN Tell us an artist you love to get personalised recommendations.
TR Sana özel öneriler alabilmek için bize sevdiğin bir sanatçıyı söyle.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
artist | sanatçı |
recommendations | öneriler |
you | sana |
us | bize |
tell | için |
EN Find music to love on your personalized music page, Next_30 playlist or recommended radio.
TR Kişiselleştirilmiş müzik sayfanda, Next_30 çalma listesinde veya önerilen radyoda seveceğin müzikler bul.
ინგლისური | თურქული |
---|---|
find | bul |
music | müzik |
personalized | kişiselleştirilmiş |
recommended | önerilen |
or | veya |
ნაჩვენებია 50 სულ 50 თარგმანიდან