TR En büyük oğlu ve eşiyle beraber yaşıyorlar
TR En büyük oğlu ve eşiyle beraber yaşıyorlar
EN They are living with her eldest son and his wife
トルコ語 | 英語 |
---|---|
ve | and |
beraber | with |
TR En büyük oğlu ve eşiyle beraber yaşıyorlar
EN They are living with her eldest son and his wife
トルコ語 | 英語 |
---|---|
ve | and |
beraber | with |
TR En büyük oğlu ve eşiyle beraber yaşıyorlar
EN They are living with her eldest son and his wife
トルコ語 | 英語 |
---|---|
ve | and |
beraber | with |
TR En büyük oğlu ve eşiyle beraber yaşıyorlar
EN They are living with her eldest son and his wife
トルコ語 | 英語 |
---|---|
ve | and |
beraber | with |
TR Müşteri adayları ve müşteriler artık birden çok kanalla etkileşim kurdukları ve hızlı ve kaliteli yanıtlar almayı bekledikleri çok kanallı bir dünyada yaşıyorlar
EN Leads and customers are now living in an omnichannel world where they engage on multiple channels and expect to get fast and qualitative replies
トルコ語 | 英語 |
---|---|
artık | now |
etkileşim | engage |
hızlı | fast |
TR Tahmin etmek, zar atmak, bağlantı kurmak... Almanlar oyuncu ruhlarını böyle yaşıyorlar. İşte en sevilen oyunlar ve 2018 yılının bir trendi.
EN A successful career isn’t everything. Young employees want flexible working hours, flat hierarchies and a positive work-life balance – but also security.
TR Birinci Ağızdan Dinle: Çevremizde yaşıyorlar ama onları pek tanımıyoruz
EN Listen from the First Person: They live around us, but we don't know them much
トルコ語 | 英語 |
---|---|
birinci | first |
TR Tahmin etmek, zar atmak, bağlantı kurmak... Almanlar oyuncu ruhlarını böyle yaşıyorlar. İşte en sevilen oyunlar ve 2018 yılının bir trendi.
EN A successful career isn’t everything. Young employees want flexible working hours, flat hierarchies and a positive work-life balance – but also security.
TR Almanya’da insanlar pandemiyi birbirinden çok farklı yaşıyorlar. Bugün size bir doktorun bakış açısını tanıtıyoruz.
EN People in Germany have had very different experiences of the corona pandemic. Today we present one doctor’s view.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
almanya | germany |
insanlar | people |
bugün | today |
bakış | view |
TR Almanya’da insanlar pandemiyi birbirinden çok farklı yaşıyorlar. Bugün size bir üniversite öğrencisinin deneyimlerini tanıtıyoruz.
EN What is student life in Germany like during the pandemic? A student from Italy tell us how he is coping.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
almanya | germany |
TR Müşteri adayları ve müşteriler artık birden çok kanalla etkileşim kurdukları ve hızlı ve kaliteli yanıtlar almayı bekledikleri çok kanallı bir dünyada yaşıyorlar
EN Leads and customers are now living in an omnichannel world where they engage on multiple channels and expect to get fast and qualitative replies
TR Etkinlikler yerel ortaklarla beraber düzenlenmekte ve araştırmaların topluma tanıtılmasına yardımcı olmaktadır.
EN The events are co-organized with local partners and help to promote research to the wider public.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
etkinlikler | events |
yerel | local |
beraber | with |
ve | and |
TR Cell geçen yıl makaleleri STAR Yöntemleri ile yayınlamaya başlamasıyla beraber olumlu tepkiler almıştır
EN When Cell began publishing papers with STAR Methods last year, the response was very positive
トルコ語 | 英語 |
---|---|
geçen | last |
yıl | year |
makaleleri | the |
star | star |
yöntemleri | methods |
olumlu | positive |
TR 12 Haziran Dunya Çocuk İsçiliğiyle Mücadele Günü kapsamında Bilgi Üniversitesi tarafından düzenlenen seminerde mevsimlik tarımda çocuk isçiliğinin olumsuz etkilerini saha deneyimlerimizle beraber anlattık.
EN In the seminar organized by Bilgi University within the scope of 12 June World Day Against Child Labor, we explained the negative effects of child labor in seasonal agriculture together with our field experiences.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
haziran | june |
günü | day |
mevsimlik | seasonal |
çocuk | child |
olumsuz | negative |
etkilerini | effects |
saha | field |
TR Elazığ Depremi: 24 Ocak’ta Elazığ’da meydana gelen depremin ardından ihtiyaç ve durum tespiti yaparak Afet Platformu ile beraber insani yardım çalışmaları yürüttük
EN Elazığ Earthquake: After the earthquake that occurred in Elazığ on January 24, we carried out humanitarian works together with the Disaster Platform after identifying the needs and the situation
トルコ語 | 英語 |
---|---|
ocak | january |
ihtiyaç | needs |
durum | situation |
afet | disaster |
platformu | platform |
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
トルコ語 | 英語 |
---|---|
ve | and |
etkinlikler | activities |
topluluk | community |
TR Platformu kullanmaya başlamamızla beraber tüm müşterilerimiz büyümeye başladı. Örneğin, müşterimiz olan Hospital Amazônia, Mart'tan Eylül'e kadar 13.500'den fazla gösterim artışı elde etti.
EN All of our clients are growing after we use the platform. For instance, our client Hospital Amazônia had a growth of more than 13.500 impressions from March to September.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
platformu | platform |
kullanmaya | use |
tüm | all |
müşterilerimiz | our clients |
mart | march |
eylül | september |
TR Tedarik zincirinizdeki tüm taraflarla beraber Fayda Paylaşımı Erişimine bağlılık.
EN Commitment to the Access of Benefit Sharing with all the parties in your supply chain.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
tedarik | supply |
tüm | all |
fayda | benefit |
paylaşımı | sharing |
トルコ語 | 英語 |
---|---|
amerikan | american |
ve | and |
swift | swift |
oku | read |
TR En kapsamlı yem güvenliği sertifikasyon programı olan GMP+FSA, Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP) entegrasyonu ile beraber ISO kalite yönetimi gerekliliklerini temel alır.
EN The largest feed safety certification program, GMP+ FSA, is based on ISO quality management requirements with the integration of Hazard Analysis and Critical Control Points (HACCP).
トルコ語 | 英語 |
---|---|
güvenliği | safety |
sertifikasyon | certification |
programı | program |
olan | is |
analizi | analysis |
kritik | critical |
noktaları | points |
entegrasyonu | integration |
iso | iso |
kalite | quality |
temel | based |
トルコ語 | 英語 |
---|---|
beraber | in |
müzik | music |
トルコ語 | 英語 |
---|---|
oku | read |
TR Arctis Pro, orijinal Arctis kulaklıkların şık Danimarkalı tasarımıyla beraber kayak gözlüğü süspansiyon bandı, geri çekilebilir ClearCast mikrofon ve kulaklık üzerindeki kontrol tuşları gibi önemli özellikleri taşıyor
EN The Arctis Pro retains the elegant Danish design of the original Arctis headsets, as well as important features like the ski goggle suspension headband, the retractable ClearCast microphone, and the on-headset controls
トルコ語 | 英語 |
---|---|
arctis | arctis |
orijinal | original |
şık | elegant |
kayak | ski |
mikrofon | microphone |
kulaklık | headset |
kontrol | controls |
önemli | important |
özellikleri | features |
tasarımı | design |
トルコ語 | 英語 |
---|---|
kaliforniya | california |
devletler | states |
rock | rock |
grubun | band |
devamını | more |
oku | read |
TR Meryem, pandemide 3 çocuğuyla beraber sağlıklı kalmaya çalışan genç bir mülteci kadın
EN Meryem is a young refugee woman trying to stay healthy with her three children amidst the coronavirus the pandemic
トルコ語 | 英語 |
---|---|
sağlıklı | healthy |
genç | young |
mülteci | refugee |
kadın | woman |
トルコ語 | 英語 |
---|---|
ekip | team |
içeriklerinizi | your content |
planlayın | plan |
raporlar | reports |
alın | get |
トルコ語 | 英語 |
---|---|
paylaşılan | shared |
videolar | videos |
fotoğraflar | photos |
insanlara | people |
şansı | chance |
トルコ語 | 英語 |
---|---|
kurumsal | corporate |
şirket | company |
başarılı | successfully |
トルコ語 | 英語 |
---|---|
youtube | youtube |
kullanıcı | user |
paylaşım | sharing |
arayüzü | interface |
TR 12 Haziran Dunya Çocuk İsçiliğiyle Mücadele Günü kapsamında Bilgi Üniversitesi tarafından düzenlenen seminerde mevsimlik tarımda çocuk isçiliğinin olumsuz etkilerini saha deneyimlerimizle beraber anlattık.
EN In the seminar organized by Bilgi University within the scope of 12 June World Day Against Child Labor, we explained the negative effects of child labor in seasonal agriculture together with our field experiences.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
haziran | june |
günü | day |
mevsimlik | seasonal |
çocuk | child |
olumsuz | negative |
etkilerini | effects |
saha | field |
TR Elazığ Depremi: 24 Ocak’ta Elazığ’da meydana gelen depremin ardından ihtiyaç ve durum tespiti yaparak Afet Platformu ile beraber insani yardım çalışmaları yürüttük
EN Elazığ Earthquake: After the earthquake that occurred in Elazığ on January 24, we carried out humanitarian works together with the Disaster Platform after identifying the needs and the situation
トルコ語 | 英語 |
---|---|
ocak | january |
ihtiyaç | needs |
durum | situation |
afet | disaster |
platformu | platform |
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
トルコ語 | 英語 |
---|---|
ve | and |
etkinlikler | activities |
topluluk | community |
TR Amazon SageMaker ve Amazon EC2 P3 bulut sunucularının NVIDIA V100 Tensor Core GPU’ları ile kullanımı NerdWallet’in esnekliğini ve performansını arttırmakla beraber veri bilimcilerinin ML modellerini eğitmesi için gereken zamanı azalttı
EN The use of Amazon SageMaker and Amazon EC2 P3 instances with NVIDIA V100 Tensor Core GPUs has also improved NerdWallet’s flexibility and performance and has reduced the time required for data scientists to train ML models
トルコ語 | 英語 |
---|---|
amazon | amazon |
nvidia | nvidia |
core | core |
gpu | gpus |
veri | data |
ml | ml |
modellerini | models |
gereken | required |
zamanı | the time |
TR Mina ile yönetimi ucuz ve gizli zincirleri halka açık zincirlerle beraber kullanın.
EN Use Mina to combine the cost-efficiency and privacy of a private chain with the interoperability of a public chain.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
mina | mina |
gizli | private |
kullanın | use |
TR Control Union'ın küresel ofis ağı sertifikasyonu daha verimli ve etkin hale getirmemizi ve bununla beraber aynı sıkı profesyonel denetim ve sertifikasyon prosedürlerini sürdürmemizi sağlar.
EN Control Union Certifications global network of offices allows us to make certification more efficient and cost effective, whilst upholding the same stringent professional auditing and certification procedures.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
union | union |
küresel | global |
ağı | network |
ve | and |
beraber | of |
sıkı | stringent |
profesyonel | professional |
sertifikasyon | certification |
sağlar | allows |
TR Küresel ofis ağımız sertifikasyonu daha etkin ve uygun maliyetli yapmamızı ve bununla beraber aynı sıkı profesyonel denetim ve sertifikasyon prosedürlerini sürdürmemizi sağlar.
EN Our global network of offices allows us to make certification more efficient and cost effective, whilst upholding the same stringent professional auditing and certification procedures.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
küresel | global |
ve | and |
maliyetli | cost |
beraber | of |
sıkı | stringent |
profesyonel | professional |
denetim | auditing |
sertifikasyon | certification |
sağlar | allows |
TR TrueMove3, gerçek 1 'e 1 izlemeye ve iyileştirilmiş gecikmeyle beraber, 12.000 CPI değerine, 350+ IPS'e, 50G ivmelenmeye sahip sensörümüzdür
EN The TrueMove3 is our 12,000 CPI, 350+ IPS, 50G sensor with True 1 to 1 tracking and optimized latency
トルコ語 | 英語 |
---|---|
gerçek | true |
ve | and |
beraber | with |
sahip | is |
TR Kupon ve indirimli hediye çekleri, kendilerine uygulanan mevcut indirimlere sahip ürünlerle beraber kullanılamaz.
EN Coupons and vouchers with discounts are not eligible to be used with products that have existing discounts applied to them.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
ve | and |
uygulanan | applied |
beraber | with |
TR Ürünlerimiz hakkında sorularınız mı var? Beraber çalışmak mı istiyorsunuz? Bize geri bildirimleriniz mi var? Bizimle iletişim kurun.
EN Questions about one of our products? Feedback on our service? Interested in working with us? We're here for you.
トルコ語 | 英語 |
---|---|
çalışmak | working |
bizimle | with us |
soruları | questions |
TR Şenay, annesiyle beraber röportaja gelmişti
EN Şenay had come to our meeting with her mother
トルコ語 | 英語 |
---|---|
beraber | with |
TR Şenay, annesiyle beraber röportaja gelmişti
EN Şenay had come to our meeting with her mother
トルコ語 | 英語 |
---|---|
beraber | with |
TR Bu nedenle tüm dost ve müttefik ülkelerin sorumluluğu bizimle beraber taşımasını bekliyoruz
EN Thus, we expect all friends and allies to claim responsibility together with us
トルコ語 | 英語 |
---|---|
tüm | all |
ve | and |
sorumluluğu | responsibility |
bizimle | with us |
TR Bu nedenle tüm dost ve müttefik ülkelerin sorumluluğu bizimle beraber taşımasını bekliyoruz
EN Thus, we expect all friends and allies to claim responsibility together with us
トルコ語 | 英語 |
---|---|
tüm | all |
ve | and |
sorumluluğu | responsibility |
bizimle | with us |
トルコ語 | 英語 |
---|---|
yeni | new |
ve | and |
hızlı | quick |
kararlar | decisions |
トルコ語 | 英語 |
---|---|
aile | family |
iyi | good |
kötü | bad |
inanıyoruz | we believe |
50翻訳の50を表示しています