DE Alle Seiten, die es auf die erste Seite von Google geschafft haben, haben es nicht manuell geschafft. Sie haben es geschafft, indem sie recherchiert, ihre Konkurrenten im Auge behalten und ihre Website täglich verbessert haben.
"wir haben" dalam Jerman dapat diterjemahkan ke dalam kata/frasa Turki berikut:
DE Alle Seiten, die es auf die erste Seite von Google geschafft haben, haben es nicht manuell geschafft. Sie haben es geschafft, indem sie recherchiert, ihre Konkurrenten im Auge behalten und ihre Website täglich verbessert haben.
TR Google'ın ilk sayfasına çıkan tüm sayfalar oraya manuel olarak ulaşmadı. Araştırma yaparak, rakiplerini izleyerek ve sitelerinde günlük olarak iyileştirmeler yaparak oraya ulaştılar.
Jerman | Turki |
---|---|
erste | ilk |
manuell | manuel |
täglich | günlük |
und | ve |
seite | sayfası |
alle | tüm |
DE Wir haben unser "Doge with Phemex" Twitter Giveaway abgeschlossen und hier sind die Ergebnisse! Wir haben ein paar Preise, die wir gerne an die Gewinner geben möchten, um unsere Wertschätzung für d……
TR Değerli kulanıcılar, Phemex, sizi “Race for Glory” Twitter etkinliğine davet ediyor! Amaç, yeni ürünlerimiz ve tekliflerimiz hakkında geniş kitlelere yaymak için özelleştirilmiş ……
DE “Als wir mit Crisp anfingen, haben wir sehr schnell gemerkt, dass wir damit ein neues Medium für die Kommunikation geschaffen haben.“
TR “Crisp'i kullanmaya başladığımızda, iletişim için yeni bir ortam yarattığını çok çabuk fark ettik.“
DE Wir haben beide Plattformen getestet und festgestellt, dass wir mit der Citrix Lösung für virtuelle Desktops die gleichen Funktionen nutzen können, die wir bisher in VMware Horizon View genutzt haben
TR İki platformdaki deneyimlerimize dayanarak, Citrix’in VMware Horizon View ile yaptıklarımızın yerini alabilecek bir sanal masaüstü çözümü sunduğunu söylemek bizim için kolaydı
Jerman | Turki |
---|---|
virtuelle | sanal |
vmware | vmware |
lösung | çözümü |
für | için |
und | ile |
DE “Als wir mit Crisp anfingen, haben wir sehr schnell gemerkt, dass wir damit ein neues Medium für die Kommunikation geschaffen haben.“
TR “Crisp'i kullanmaya başladığımızda, iletişim için yeni bir ortam yarattığını çok çabuk fark ettik.“
DE Wir haben eine Kultur der Innovation geschaffen – Reevolver (das sind wir) entwickeln ständig neue Tools, damit sich Verbraucher äußern können, und verbessern die, die wir schon haben.
TR Bir yenilik kültürü yarattık. ?Reevolvers? (yani bizler), tüketicilerin kendilerini ifade etmesi için sürekli yeni araçlar yaratıyor ve elimizdekileri de geliştirmek için çalışıyoruz.
Jerman | Turki |
---|---|
innovation | yenilik |
wir | bizler |
ständig | sürekli |
neue | yeni |
tools | araçlar |
und | ve |
verbessern | geliştirmek |
DE Liebe Phemexer, um zu feiern, dass wir mehr als 5 Millionen Mitglieder rund um den Globus erreicht haben, sind wir mehr als stolz darauf, unsere Registrierung-Kampagne zu starten! Dafür haben wir ……
TR Sevgili Kullanıcılarımız, Karşınıza yeni bir etkinlikle çıkmaktan dolayı çok mutlu ve heyecanlıyız! 16 Eylül'den itibaren, sizin için hazırladığımız sınırsız sayıdaki n……
DE Wir haben unser "Doge with Phemex" Twitter Giveaway abgeschlossen und hier sind die Ergebnisse! Wir haben ein paar Preise, die wir gerne an die Gewinner geben möchten, um unsere Wertschätzung für d……
TR Sevgili Phemex Kullanıcıları İyi haberlerimiz var! Kullanıcılarımızın deneyimini geliştirmek ve topluluğumuza teşekkürlerimizi sunmak için, Phemex üyelik programı Mayıs’ta kapsam……
DE Sie sind die Verhaltensformen, bei denen wir, wenn wir anfangen, nicht wissen, wann wir aufhören werden, und wenn wir aufhören, können wir nicht "aufgehört bleiben", da wir früher oder später wieder damit anfangen
TR Sonuç olarak, başladığımızda ne zaman duracağımızı bilmediğimiz ve durduğumuzda duramayacağımız davranışlardır
Jerman | Turki |
---|---|
und | ve |
früher | zaman |
DE Jetzt müssen wir nur noch die Menge der ETH eingeben, die wir tauschen wollen. Während wir das tun, erhalten wir eine Schätzung, wieviel DAI wir erhalten werden. Und wir sind startklar! Drücken Sie auf Swap.
TR Artık tek yapmamız gereken takas etmek istediğimiz ETH miktarını seçmek. Bunu yaparken, ne kadar DAI alacağımıza yönelik tahmini bir değer sunulacak. Ve artık hazırız! Swap'a (Takas Et) tıklayın.
Jerman | Turki |
---|---|
tauschen | takas |
eth | eth |
wollen | etmek |
während | yaparken |
und | ve |
jetzt | artık |
tun | ne |
müssen | gereken |
sind | bir |
DE Jedes Mal, wenn wir ein Keyword für Sie prüfen, verwenden wir einen neuen Proxy, und wir haben insgesamt über 20.000.000 Proxies, die wir nutzen können.
TR Sizin için bir anahtar kelimeyi her kontrol ettiğimizde yeni bir proxy kullanıyoruz ve toplamda 20.000.000'dan fazla proxy'den yararlanıyoruz.
Jerman | Turki |
---|---|
keyword | anahtar |
prüfen | kontrol |
proxy | proxy |
und | ve |
neuen | yeni |
DE „Mit Hilfe von Semrush haben wir jedes einzelne Marketing-Team innerhalb der Universität in die Lage versetzt, seinen Traffic zu verdoppeln, wie wir es für die zentralen Sites geschafft haben.“
TR Semrush yardımı ile, merkezi sitelerde yaptığımız gibi, üniversitedeki her bir pazarlama ekibi için trafiklerini ikiye katlama izni verdik. "
Jerman | Turki |
---|---|
semrush | semrush |
zentralen | merkezi |
marketing | pazarlama |
team | ekibi |
mit | ile |
wie | gibi |
DE „Wir haben eine umfassende Content-Strategie entwickelt, um das organische Trafficpotenzial um 123 % zu erhöhen. Wir haben aktiv Semrush-Tools eingesetzt, um unsere Ziele zu erreichen.“
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
Jerman | Turki |
---|---|
organische | organik |
umfassende | kapsamlı |
content | içerik |
strategie | stratejisi |
semrush | semrush |
aktiv | aktif |
erreichen | ulaşmak |
eine | bir |
DE Wir haben uns verpflichtet, die Umwelt zu schützen und dafür zu sorgen, dass wir einen möglichst geringen Einfluss auf den Energieverbrauch haben
TR Doğayı koruma ve enerji tüketimi üzerinde mümkün olan en az düzeyde etkili olma konusunda taahhüdümüz bulunmaktadır
Jerman | Turki |
---|---|
schützen | koruma |
möglichst | mümkün |
haben | olan |
und | ve |
zu | konusunda |
DE Als Team von SaaS-Gründern haben wir viele Apps wie Zoho Social, Hootsuite und andere verwendet. Aber den RADAAR auszuprobieren ist die BESTE Entscheidung, die wir bisher getroffen haben.
TR Uzun zamandır farklı bir çok sosyal medya yönetim platformunu kullanma fırsatı buldum. Hootsuite'ten Buffer'a, Stackposts'tan, Social Champ'e birçok yazılımı denedim...Söylemeliyim ki, RADAAR taptaze yeni bir soluk!
Jerman | Turki |
---|---|
aber | bir |
social | sosyal medya |
DE Wir haben für dich das SteelSquad-Programm eingerichtet. Zu deinem und unserem Schutz haben wir die folgenden Teilnahmebedingungen stipuliert.
TR SteelSquad programını ve bu şartları ve koşulları hem sizi hem de bizi korumak için yaptık.
Jerman | Turki |
---|---|
schutz | korumak |
und | ve |
unserem | de |
DE „Mit Hilfe von Semrush haben wir jedes einzelne Marketing-Team innerhalb der Universität in die Lage versetzt, seinen Traffic zu verdoppeln, wie wir es für die zentralen Sites geschafft haben.“
TR Semrush yardımı ile, merkezi sitelerde yaptığımız gibi, üniversitedeki her bir pazarlama ekibi için trafiklerini ikiye katlama izni verdik. "
Jerman | Turki |
---|---|
semrush | semrush |
zentralen | merkezi |
marketing | pazarlama |
team | ekibi |
mit | ile |
wie | gibi |
DE „Wir haben eine umfassende Content-Strategie entwickelt, um das organische Trafficpotenzial um 123 % zu erhöhen. Wir haben aktiv Semrush-Tools eingesetzt, um unsere Ziele zu erreichen.“
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
Jerman | Turki |
---|---|
organische | organik |
umfassende | kapsamlı |
content | içerik |
strategie | stratejisi |
semrush | semrush |
aktiv | aktif |
erreichen | ulaşmak |
eine | bir |
DE „Mit Hilfe von Semrush haben wir jedes einzelne Marketing-Team innerhalb der Universität in die Lage versetzt, seinen Traffic zu verdoppeln, wie wir es für die zentralen Sites geschafft haben.“
TR Semrush yardımı ile, merkezi sitelerde yaptığımız gibi, üniversitedeki her bir pazarlama ekibi için trafiklerini ikiye katlama izni verdik. "
Jerman | Turki |
---|---|
semrush | semrush |
zentralen | merkezi |
marketing | pazarlama |
team | ekibi |
mit | ile |
wie | gibi |
DE „Wir haben eine umfassende Content-Strategie entwickelt, um das organische Trafficpotenzial um 123 % zu erhöhen. Wir haben aktiv Semrush-Tools eingesetzt, um unsere Ziele zu erreichen.“
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
Jerman | Turki |
---|---|
organische | organik |
umfassende | kapsamlı |
content | içerik |
strategie | stratejisi |
semrush | semrush |
aktiv | aktif |
erreichen | ulaşmak |
eine | bir |
DE „Mit Hilfe von Semrush haben wir jedes einzelne Marketing-Team innerhalb der Universität in die Lage versetzt, seinen Traffic zu verdoppeln, wie wir es für die zentralen Sites geschafft haben.“
TR Semrush yardımı ile, merkezi sitelerde yaptığımız gibi, üniversitedeki her bir pazarlama ekibi için trafiklerini ikiye katlama izni verdik. "
Jerman | Turki |
---|---|
semrush | semrush |
zentralen | merkezi |
marketing | pazarlama |
team | ekibi |
mit | ile |
wie | gibi |
DE „Wir haben eine umfassende Content-Strategie entwickelt, um das organische Trafficpotenzial um 123 % zu erhöhen. Wir haben aktiv Semrush-Tools eingesetzt, um unsere Ziele zu erreichen.“
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
Jerman | Turki |
---|---|
organische | organik |
umfassende | kapsamlı |
content | içerik |
strategie | stratejisi |
semrush | semrush |
aktiv | aktif |
erreichen | ulaşmak |
eine | bir |
DE In dieser Hinsicht haben wir uns einen Vorteil verschafft, indem wir wichtige Marken wie Comodo SSL, Geotrust SSL, RegTrust SSL, Sectigo SSL und E-Tuğra SSL auf einer einzigen SSL-API gesammelt haben.
TR Comodo SSL, Symantec SSL, Digicert SSL, Sectigo SSL, Rapid SSL, Thawte SSL, Geotrust SSL, Etuğra SSL, Alpha SSL, Regtrust SSL, Symantech SSL, GlobalSign SSL gibi tüm büyük SSL markalarını tek SSL API üzerinde topladık.
Jerman | Turki |
---|---|
wichtige | büyük |
marken | markalar |
ssl | ssl |
api | api |
wie | gibi |
auf | üzerinde |
wir | tüm |
DE „Mit Hilfe von Semrush haben wir jedes einzelne Marketing-Team innerhalb der Universität in die Lage versetzt, seinen Traffic zu verdoppeln, wie wir es für die zentralen Sites geschafft haben.“
TR Semrush yardımı ile, merkezi sitelerde yaptığımız gibi, üniversitedeki her bir pazarlama ekibi için trafiklerini ikiye katlama izni verdik. "
Jerman | Turki |
---|---|
semrush | semrush |
zentralen | merkezi |
marketing | pazarlama |
team | ekibi |
mit | ile |
wie | gibi |
DE „Wir haben eine umfassende Content-Strategie entwickelt, um das organische Trafficpotenzial um 123 % zu erhöhen. Wir haben aktiv Semrush-Tools eingesetzt, um unsere Ziele zu erreichen.“
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
Jerman | Turki |
---|---|
organische | organik |
umfassende | kapsamlı |
content | içerik |
strategie | stratejisi |
semrush | semrush |
aktiv | aktif |
erreichen | ulaşmak |
eine | bir |
DE „Mit Hilfe von Semrush haben wir jedes einzelne Marketing-Team innerhalb der Universität in die Lage versetzt, seinen Traffic zu verdoppeln, wie wir es für die zentralen Sites geschafft haben.“
TR Semrush yardımı ile, merkezi sitelerde yaptığımız gibi, üniversitedeki her bir pazarlama ekibi için trafiklerini ikiye katlama izni verdik. "
Jerman | Turki |
---|---|
semrush | semrush |
zentralen | merkezi |
marketing | pazarlama |
team | ekibi |
mit | ile |
wie | gibi |
DE „Wir haben eine umfassende Content-Strategie entwickelt, um das organische Trafficpotenzial um 123 % zu erhöhen. Wir haben aktiv Semrush-Tools eingesetzt, um unsere Ziele zu erreichen.“
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
Jerman | Turki |
---|---|
organische | organik |
umfassende | kapsamlı |
content | içerik |
strategie | stratejisi |
semrush | semrush |
aktiv | aktif |
erreichen | ulaşmak |
eine | bir |
DE Hast du auch in deiner Heimat fotografiert? Ja, wir haben auch viel Natur und schöne Landschaften. Aber wir haben nicht so viele Burgen, mehr Wasserfälle (lacht).
TR Kendi ülkende de fotoğraf çekiyor muydun? Evet, bizde de çok doğa ve güzel manzaralar var. Ama bizde bu kadar çok kale yok, daha ziyade şelaleler var (gülüyor).
Jerman | Turki |
---|---|
natur | doğa |
schöne | güzel |
ja | evet |
und | ve |
aber | ama |
viel | kadar |
auch | de |
nicht | yok |
DE Wir sind stolz auf die Produkte und ganz besonders darauf, was Sie mit ihnen geschaffen haben. Aber wir haben erkannt, dass das Portfolio komplex geworden ist.
TR Bu ürünlerle çok gurur duyuyoruz ve onlarla YAPTIKLARINIZDAN daha da gurur duyuyoruz. Ancak portföyün karmaşık hale geldiğinin farkındayız.
Jerman | Turki |
---|---|
stolz | gurur |
portfolio | portföy |
aber | ancak |
und | ve |
sie | onlarla |
dass | bu |
DE Wir sind stolz auf die Produkte und ganz besonders darauf, was Sie mit ihnen geschaffen haben. Aber wir haben erkannt, dass das Portfolio komplex geworden ist.
TR Bu ürünlerle çok gurur duyuyoruz ve onlarla YAPTIKLARINIZDAN daha da gurur duyuyoruz. Ancak portföyün karmaşık hale geldiğinin farkındayız.
Jerman | Turki |
---|---|
stolz | gurur |
portfolio | portföy |
aber | ancak |
und | ve |
sie | onlarla |
dass | bu |
DE Wir sind stolz auf die Produkte und ganz besonders darauf, was Sie mit ihnen geschaffen haben. Aber wir haben erkannt, dass das Portfolio komplex geworden ist.
TR Bu ürünlerle çok gurur duyuyoruz ve onlarla YAPTIKLARINIZDAN daha da gurur duyuyoruz. Ancak portföyün karmaşık hale geldiğinin farkındayız.
Jerman | Turki |
---|---|
stolz | gurur |
portfolio | portföy |
aber | ancak |
und | ve |
sie | onlarla |
dass | bu |
DE Es gibt zwar viele Funktionen, die wir in dieses SEO-Audit-Tool integriert haben, aber es gibt ein paar, von denen wir glauben, dass sie einen größeren Einfluss haben als die anderen
TR Bu SEO denetim aracına dahil ettiğimiz birçok özellik olsa da, diğerlerinden daha fazla etkiye sahip olduğuna inandığımız birkaç tanesi var
Jerman | Turki |
---|---|
seo | seo |
audit | denetim |
funktionen | özellik |
in | da |
haben | sahip |
viele | çok |
dass | bu |
sie | birkaç |
einen | bir |
es | var |
DE Wir haben keine Abgaben oder Gebühren, aber wir haben Ausgaben
TR Masraflarımız olmasına rağmen hiçbir aidatımız veya ücretimiz yok
Jerman | Turki |
---|---|
oder | veya |
aber | bir |
DE Wir haben dies als wesentlich empfunden – wir haben unsere Ausrutscher und Rückfälle nicht für uns behalten und dauerhafte Nüchternheit finden können
TR Bunu gerekli bulduk - kaymalarımızı ve tekrarlamalarımızı kendimize saklayamadık ve kalıcı bir ayıklık bulamadık
Jerman | Turki |
---|---|
dauerhafte | kalıcı |
dies | bunu |
und | ve |
DE Wir haben ehrliche Beziehungen zu uns selbst und anderen erlebt und wir haben ein Gefühl von am Leben sein, in der Welt zu sein.
TR Kendimizle ve başkalarıyla dürüst ilişkiler yaşadık ve Hayatta olmak, dünyada olmanın.
Jerman | Turki |
---|---|
leben | hayatta |
welt | dünyada |
zu | olmak |
und | ve |
DE “Wir erstellen viel mit Visme. Wir erstellen jede erdenkliche Art von Slick, wir erstellen darin Fallstudien, die wir als PDF herunterladen, wir erstellen Präsentationen, Begleitmaterialien, LinkedIn-Posts und andere Social-Media-Grafiken.”
TR “Visme’yle çok fazla içerik üretiyoruz. Her türden akıllı içerik, PDF olarak indirilebilecek örnek olaylar, sunumlar, tamamlayıcı araçlar, LinkedIn paylaşımları ve diğer sosyal medya grafikleri yaratabiliyoruz.”
DE “Wir erstellen viel mit Visme. Wir erstellen jede erdenkliche Art von Slick, wir erstellen darin Fallstudien, die wir als PDF herunterladen, wir erstellen Präsentationen, Begleitmaterialien, LinkedIn-Posts und andere Social-Media-Grafiken.”
TR “Visme’yle çok fazla içerik üretiyoruz. Her türden akıllı içerik, PDF olarak indirilebilecek örnek olaylar, sunumlar, tamamlayıcı araçlar, LinkedIn paylaşımları ve diğer sosyal medya grafikleri yaratabiliyoruz.”
DE ““Wir erstellen viel mit Visme. Wir erstellen jede erdenkliche Art von Slicks, wir erstellen darin Fallstudien, die wir als PDFs herunterladen, wir erstellen Präsentationen, Begleitmaterial, LinkedIn-Beiträge und andere Social-Media-Grafiken.””
TR ““Visme’yle çok fazla içerik üretiyoruz. Her türden akıllı içerik, PDF olarak indirilebilecek örnek olaylar, sunumlar, tamamlayıcı araçlar, LinkedIn paylaşımları ve diğer sosyal medya grafikleri yaratabiliyoruz.” ”
DE Wir schaffen viel mit Visme. Wir erstellen jede erdenkliche Art von Slick, wir erstellen darin Fallstudien, die wir als PDF herunterladen, wir erstellen Präsentationen, Begleitmaterialien, LinkedIn-Posts und andere Social-Media-Grafiken.
TR Visme ile çok şey yaratıyoruz. Akla gelebilecek her tür dosyayı oluşturuyoruz, PDF olarak indirdiğimiz vaka çalışmaları oluşturuyoruz, sunumlar, materyaller, LinkedIn gönderileri ve diğer sosyal medya grafikleri oluşturuyoruz.
Jerman | Turki |
---|---|
visme | visme |
präsentationen | sunumlar |
social | sosyal |
media | medya |
grafiken | grafikleri |
art | ile |
und | ve |
andere | diğer |
wir | her |
DE Wenn Sie einen vollständigen Plan haben, ja! Nachdem Sie das Outro auf Ihren Computer heruntergeladen haben, laden Sie es einfach in Ihre Videobibliothek hoch und Sie haben es für alle Ihre mit Visme erstellten Videos zur Verfügung.
TR Tam abonelik planınız varsa, evet! Outro’yu bilgisayarınıza indirdikten sonra, video kütüphanenize yüklemeniz yeterlidir, bundan sonra Visme ile yapılan tüm videolarınızla kullanmaya hazır olacaktır.
Jerman | Turki |
---|---|
computer | bilgisayar |
visme | visme |
verfügung | hazır |
ja | evet |
videos | videoları |
plan | plan |
wenn | varsa |
auf | sonra |
und | ile |
DE Wenn wir ein Mädchen an der Bar treffen, unterhalten wir uns und kaufen Getränke, und niemand kann garantieren, dass wir uns in dieser Nacht hingelegt haben
TR Barda bir kızla tanıştığımızda, sohbet ediyoruz, ona içki ısmarlıyoruz ve kimse o gece yatabileceğimizi garanti edemez
Jerman | Turki |
---|---|
niemand | kimse |
garantieren | garanti |
nacht | gece |
dieser | o |
und | ve |
DE Wenn wir uns wohl fühlen, können wir uns direkt an die Person wenden, die sich unangemessen verhalten hat, sie wissen lassen, wie wir uns durch ihr Verhalten gefühlt haben, und sie bitten, ihr Verhalten in Zukunft zu ändern.
TR Kendimizi rahat hissedersek, uygunsuz davranan kişiye doğrudan ulaşabilir, davranışlarının bize nasıl hissettirdiğini bildirebilir ve ileride davranışlarını değiştirmeleri için talepte bulunabiliriz.
Jerman | Turki |
---|---|
direkt | doğrudan |
unangemessen | uygunsuz |
wie | nasıl |
und | ve |
zu | için |
DE "Wir behalten nur das, was wir haben, indem wir es verschenken."
TR "Sahip olduğumuz şeyi ancak onu vererek saklarız."
Jerman | Turki |
---|---|
das | şeyi |
haben | sahip |
es | onu |
DE Wenn wir problematische Verhaltensweisen loslassen, können wir Schwierigkeiten haben, mit dem Verlust fertig zu werden, von dem wir befürchten, dass er damit verbunden ist
TR Sorunlu davranışları bırakırken, dahil olabileceğinden korktuğumuz kayıpla yüzleşmek için mücadele edebiliriz
Jerman | Turki |
---|---|
mit | dahil |
von | in |
zu | için |
DE Wir haben unsere Marke gemeinsam mit unseren Mitarbeitern aufgebaut, und wir glauben, dass wir in guten und in schlechten Zeiten zusammenhalten müssen
TR Markamızı büyütürken çalışanlarımızla tek yürek olmak, bir aile gibi beraber hareket ederek iyi ve kötü günleri birlikte paylaşmaya inanıyoruz
Jerman | Turki |
---|---|
guten | iyi |
wir glauben | inanıyoruz |
und | ve |
haben | olmak |
dass | gibi |
DE „Ich denke, wir können zusammenarbeiten, wenn wir eine besondere Herausforderung bei der Implementierung haben, für die wir eine Lösung finden müssen
TR Uygulama açısından daha önce görülmemiş bir zorluk yaşadığımızda bir çözüm bulmak için birlikte çalışabiliyoruz
Jerman | Turki |
---|---|
implementierung | uygulama |
lösung | çözüm |
finden | bulmak |
die | önce |
eine | bir |
für | için |
DE Wir erstellen viele Infografiken, wir erstellen Banner für Ankündigungen in sozialen Netzwerken, wir haben die neue Version verwendet, um animierte E-Books zu erstellen
TR Çok sayıda infografik oluşturuyoruz, sosyal medyadaki duyurular için afişler oluşturuyoruz, animasyonlu e-kitaplar oluşturmak için yeni sürümden yararlanıyoruz
Jerman | Turki |
---|---|
erstellen | oluşturmak |
sozialen | sosyal |
neue | yeni |
animierte | animasyonlu |
in | da |
DE Wenn wir problematische Geräte und Verhaltensweisen loslassen, können wir Schwierigkeiten haben, uns mit dem Verlust abzufinden, von dem wir befürchten, dass er damit verbunden sein könnte
TR Sorunlu aygıtları ve davranışları bırakırken, dahil olabileceğinden korktuğumuz kayıpla yüzleşmek için mücadele edebiliriz
Jerman | Turki |
---|---|
wenn | için |
und | ve |
DE Wir schreiben über alle Triebe, die wir haben, oder über nicht hilfreiche Verhaltensweisen, an denen wir teilhaben.
TR Sahip olduğumuz dürtüler veya meşgul olduğumuz yararsız davranışlar hakkında yazıyoruz.
Jerman | Turki |
---|---|
haben | sahip |
über | hakkında |
oder | veya |
DE Um dem entgegenzuwirken, haben viele von uns es als hilfreich empfunden, eine Woche zu warten, bevor wir entscheiden, welches Label wir gegebenenfalls für unsere Erfahrung verwenden und ob wir unsere Tageszählung zurücksetzen möchten
TR Buna karşı koymak için çoğumuz, eğer varsa, deneyimimizi hangi etikete vereceğimize ve gün sayımızı sıfırlamak isteyip istemediğimize karar vermeden önce bir hafta beklemeyi yararlı bulduk
Jerman | Turki |
---|---|
entscheiden | karar |
hilfreich | yararlı |
woche | hafta |
und | ve |
viele | bir |
Menampilkan 50 dari 50 terjemahan