EN She was born in London of refugee parents from Kosovo, where she grew up part of her life, but saw everything change when as a child she moved back to her parents' homeland
Prevedi "her parents" na turski
Prikazuje se 50 od 50 prijevoda fraze "her parents" s Engleski na turski
Prijevod Engleski na turski od her parents
Engleski
turski
TR 22 Ağustos 1995), İngiliz şarkıcı ve şarkı yazarıdır
| Engleski | turski |
|---|---|
| she | ve |
| a | a |
EN Add file upload fields to securely receive student essays, gather e-signatures from parents for field trip consent forms, or use an autoresponder to automatically send student evaluations to parents via email
TR Formlarınıza dosya yükleme alanları ekleyerek öğrencilerden ödev toplayın, gezi onayı için velilerden e-imza alın veya otomatik yanıtlayıcılarla öğrenci değerlendirmelerini e-posta yoluyla otomatik olarak velilerle paylaşın
| Engleski | turski |
|---|---|
| file | dosya |
| upload | yükleme |
| gather | toplayın |
| receive | alın |
| student | öğrenci |
| or | veya |
| posta | |
| automatically | otomatik olarak |
| forms | formlar |
EN Parents can protect kids and teens if something they are doing wrong on the cell phone and on social media apps with remotely phone controller. It empowers the parents to view all inappropriate installed apps,
TR Ebeveynler cep telefonunda ve sosyal medya uygulamalarında yanlış yaptıklarında çocukları ve gençleri koruyabilirler. uzaktan telefon denetleyicisi. Tüm uygunsuz yüklenmiş uygulamaları görmek için ebeveynleri güçlendirir.
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | ebeveynler |
| phone | telefon |
| remotely | uzaktan |
| inappropriate | uygunsuz |
| wrong | yanlış |
| to | görmek |
| all | tüm |
| and | ve |
| social | sosyal |
| apps | uygulamalar |
| media | medya |
EN Today the farm is run by her siblings and parents
TR Çiftliği kardeşleriyle birlikte anne ve babası çekip çeviriyor
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| parents | anne |
| by | birlikte |
EN Meghu Kapoor was born in 1990, and came to Germany with her parents as a baby. Today, she works as a human resources business partner in the consumer goods industry in Hamburg.
TR Meghu Kapoor, 1990 doğumlu, bebekliğinde anne babasıyla birlikte Almanya’ya geldi. Bugün Hamburg’da tüketim sanayisi sektöründe “human resources business partner” olarak çalışıyor.
| Engleski | turski |
|---|---|
| born | doğumlu |
| came | geldi |
| parents | anne |
| today | bugün |
| industry | sektör |
| as | olarak |
EN Dua Lipa (born August 22, 1995) is an English singer-songwriter. She was born in London of refugee parents from Kosovo, where she grew up part of her life, but saw everything change when as… read more
TR Dua Lipa (/ˈduːə ˈliːpə/; d. 22 Ağustos 1995), İngiliz şarkıcı ve şarkı yazarıdır. Kariyerine modellik yaparak başlasa da 2015'te Warner Music Group ile anlaşma imzalayarak şarkıcıl… Devamını oku
EN Reem Alabali-Radovan is the German government’s new integration commissioner. The issues she will be dealing with in her new office have accompanied her throughout her life.
TR Reem Alabali-Radovan, federal hükümetin yeni Entegrasyon Görevlisi. Resmi görevinin konuları ise aslında bütün yaşamı boyunca ona eşlik eden konular.
| Engleski | turski |
|---|---|
| new | yeni |
| integration | entegrasyon |
| issues | konular |
| life | yaşam |
| the | ise |
| in | boyunca |
EN Jordan Beck Wagner from the USA completed her master's degree at the University of Heidelberg. During this time she explored Germany by train and shared her experiences on her blog.
TR ABD’de yaşayan Jordan Beck Wagner, yüksek lisansını Heidelberg Üniversitesi’nde yapmış. Bu süre içinde Almanya’yı trenle gezip deneyimlerini kendi blog sayfasında paylaşmış.
| Engleski | turski |
|---|---|
| blog | blog |
| this | bu |
| at | nda |
| time | süre |
| on | yüksek |
| by | içinde |
| the | kendi |
EN Anja shows her followers a lot of things from her personal life including a tour of her house.
TR Anja takipçilerine kendi yaşamından çok şey gösteriyor; örneğin evini dolaştırıyor.
| Engleski | turski |
|---|---|
| shows | gösteriyor |
| things | şey |
| life | yaşam |
| of | in |
| a | çok |
EN Initially, Heidi Anguria would take unpaid leave from her job at Lübeck University Hospital whenever she went abroad – with “Médecins Sans Frontières” paying her salary instead for the duration of her assignment
TR İlk zamanlar Heidi Anguria yurt dışı görevler için, asıl görev yeri olan Üniversite kliniğinden izin alıyormuş; bu çalışmalarda “Sınır Tanımayan Doktorlar” onun maaşını ödemeye devam etmişler
EN Taylor Alison Swift is an American singer-songwriter. Her discography spans multiple genres, and her narrative songwriting, which is often inspired by her personal life, has received widesp… read more
TR 11 Grammy ödüllü Amerikan Country/Pop şarkıcısı ve söz yazarıdır. 1989 Pennsylvania doğumlu Swift, daha sonraları ailesiyle beraber Tennessee'deki Hendersonville kasabasına taşınmış… Devamını oku
EN Her discography spans multiple genres, and her narrative songwriting, which is often inspired by her personal life, has received widespread media coverage and critical praise
TR 1989 Pennsylvania doğumlu Swift, daha sonraları ailesiyle beraber Tennessee'deki Hendersonville kasabasına taşınmıştır
| Engleski | turski |
|---|---|
| multiple | daha |
EN Taylor Alison Swift is an American singer-songwriter. Her discography spans multiple genres, and her narrative songwriting, which is often inspired by her personal life, has received widespread media coverage and critical praise.
TR 11 Grammy ödüllü Amerikan Country/Pop şarkıcısı ve söz yazarıdır.
| Engleski | turski |
|---|---|
| american | amerikan |
| and | ve |
EN Luckily, she has received support from her entire family – everyone is on board, from her father to her husband and daughter
TR Neyse ki tüm ailesinden destek almış - babasından kocasına ve kızına kadar herkes ona destek veriyor
EN Accept uniform orders smoothly by using this School Uniform Order Form. This form template is convenient and intuitive letting the parents or guardians order school products conveniently.
TR Örnek üniforma sipariş kart formu.
| Engleski | turski |
|---|---|
| form | formu |
| order | sipariş |
EN Aphex Twin, born Richard David James, August 18, 1971, in Limerick, Ireland to Welsh parents Lorna and Derek James, is an electronic music artist
TR Asıl adı Richard David James olan 18 Ağustos 1971 doğumlu İrlanda kökenli İngiliz müzisyen, DJ, prodüktör
| Engleski | turski |
|---|---|
| born | doğumlu |
| richard | richard |
| david | david |
| james | james |
| august | ağustos |
| is | olan |
EN I also was able to start bringing awareness to all the underlying issues that I?d been numbing and escaping from with the internet – childhood abuse, divorced parents, social anxiety, depression, fear of failure, fear of abandonment and rejection
TR Ayrıca internetle uyuşturduğum ve kaçtığım tüm temel sorunlara farkındalık getirmeye başlayabildim - çocuklukta istismar, boşanmış ebeveynler, sosyal kaygı, depresyon, başarısızlık korkusu, terk edilme ve reddedilme korkusu
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| awareness | farkındalık |
| parents | ebeveynler |
| social | sosyal |
| all | tüm |
| also | ayrıca |
EN Preschoolers whose parents don’t want them to fall behind in school
TR Anne babalarının okula hazırlamak istediği okul öncesi çocuklar
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | anne |
| school | okul |
EN Book a Kid's Room for 50% of the price of the parents’ room and enjoy a relaxing family stay.
TR Ebeveynlerin odasının %50 fiyatına bir Çocuk Odası rezerve edin ve dinlendirici bir aile konaklamasının keyfini çıkarın.
| Engleski | turski |
|---|---|
| book | rezerve |
| room | odası |
| enjoy | keyfini |
| family | aile |
| and | ve |
| price | fiyat |
| a | bir |
EN Why many Germans do not become parents until late in life, and how families are supported by the state.
TR Almanlar espri yapabilirler mi? Ciddi mi? Küçük bir inceleme.
| Engleski | turski |
|---|---|
| germans | almanlar |
EN In Turkey, 3 in every 4 parents with children aged 0 to 8 use emotional violence, 1 in 4 use physical violence against their children. Every...
TR Türkiye’de 0-8 yaş grubunda çocuğu olan her 4 ebeveynden 3’ü çocuğuna duygusal şiddet, her 4'ünden 1’i ise fiziksel şiddet uyguluyor. Her birey ve...
| Engleski | turski |
|---|---|
| emotional | duygusal |
| physical | fiziksel |
| aged | yaş |
| violence | şiddet |
| their | ve |
| to | her |
EN Hello Sesame: A project supporting parents during the crisis
TR WATAN VAKFI KADIN ÜRETİCİLERİ YETİŞTİRMEYİ NASIL BAŞARDI?
EN We recommend any and all kinds of uses of the Services by minors to be directly monitored by parents and guardians
TR Hizmetlerin reşit olmayanlar tarafından her türlü kullanımının ebeveynler ve vasiler tarafından doğrudan izlenmesini tavsiye ederiz
| Engleski | turski |
|---|---|
| services | hizmetlerin |
| directly | doğrudan |
| parents | ebeveynler |
| the | ederiz |
| and | ve |
| uses | kullanım |
| by | tarafından |
| to | her |
EN Health Care Satisfaction Levels of Parents Whose Children Are in Hospital Because of Acute and Chronic Illnesses
TR Akut ve Kronik Hastalık Nedeniyle Çocuğu Hastanede Yatan Ebeveynlerin Sağlık Bakımına Yönelik Memnuniyet Düzeyleri ve Etkileyen Faktörler
| Engleski | turski |
|---|---|
| health | sağlık |
| levels | düzeyleri |
| hospital | hastanede |
| acute | akut |
| and | ve |
| care | bakım |
| of | yönelik |
EN Preschoolers whose parents don’t want them to fall behind in school
TR Anne babalarının okula hazırlamak istediği okul öncesi çocuklar
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | anne |
| school | okul |
EN Book a Kid's Room for 50% of the price of the parents’ room and enjoy a relaxing family stay.
TR Ebeveynlerin odasının %50 fiyatına bir Çocuk Odası rezerve edin ve dinlendirici bir aile konaklamasının keyfini çıkarın.
| Engleski | turski |
|---|---|
| book | rezerve |
| room | odası |
| enjoy | keyfini |
| family | aile |
| and | ve |
| price | fiyat |
| a | bir |
EN Sahin, who was born in Turkey and did his PhD in Cologne, came to Germany with his parents because his father had found a job at a car factory
TR Türkiye’de doğan Şahin tıpta uzmanlığını Köln’de yapmış ve babası bir otomobil fabrikasında iş bulduğu için anne babasıyla birlikte Almanya’ya gelmiş
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | anne |
| car | otomobil |
| and | ve |
| his | in |
| at | nda |
| a | bir |
| because | için |
EN This can involve proof of your parents’ income, a banker’s guarantee or a specific guaranteed sum deposited in a blocked account
TR Bu belge anne babanın gelir belgesi, bir banka kefaleti veya bir bankada bloke hesaba yatırılmış güvence meblağı olabilir
| Engleski | turski |
|---|---|
| can | olabilir |
| parents | anne |
| income | gelir |
| this | bu |
| or | veya |
| a | bir |
| account | banka |
EN Why many Germans do not become parents until late in life, and how families are supported by the state.
TR Almanlar espri yapabilirler mi? Ciddi mi? Küçük bir inceleme.
| Engleski | turski |
|---|---|
| germans | almanlar |
EN As such, for 35 years the generation of children has been about a third smaller than that of its parents – nowadays there are twice as many 50-year olds as there are newborn babies
TR 1975 yılından bu yana kadın başına düşen çocuk sayısı küçük değişiklikler göstererek 1,3 seviyesinde seyrediyor
| Engleski | turski |
|---|---|
| children | çocuk |
| a | sayısı |
| smaller | küçük |
| of | başına |
EN Hansel and Gretel are abandoned by their parents to die in the forest and fall into the hands of a man-eating witch, but can save themselves thanks to Gretel’s shrewdness.
TR Hänsel ve Gretel – Anne ve babaları tarafından bir ormanda terkedilen iki kardeş, insan yiyen bir cadının eline düşse de Gretel’in kurnazlığı sayesinde kurtulmayı başarır.
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | anne |
| thanks | sayesinde |
| by | tarafından |
| a | bir |
| and | ve |
EN Taking care of the children? Working part-time or from home? Parents explain how they balance their family and working lives.
TR Çocuklara nasıl bakılacak? Yarım gün çalışarak mı, evden çalışarak mı? Ana babalar, aile ve iş hayatını nasıl pay ettiklerini anlatıyorlar.
| Engleski | turski |
|---|---|
| family | aile |
| working | çalışarak |
| how | nasıl |
| the | gün |
| and | ve |
EN The parental allowance that was introduced in 2007 is designed to compensate for the shortfall in earnings that parents experience when they look after their children or work part-time
TR 2007’de yürürlüğe konulan ebeveyn parası, çocuklarına evde bakan veya yarım gün çalışan ana babaların uğradıkları kazanç kaybını telafi etmeyi amaçlıyor
| Engleski | turski |
|---|---|
| to | e |
| they | ama |
| or | veya |
| the | gün |
EN is the proportion of single parents.
TR çocuğunu tek başına büyütüyor
EN Flexible career models for parents or jobs for fugitives - these projects provide new impetus for the modern world of work.
TR Anne babalar için esnek kariyer modelleri ya da sığınmacılara iş... Bu projeler, çağdaş çalışma dünyasına ilham veriyorlar.
| Engleski | turski |
|---|---|
| flexible | esnek |
| career | kariyer |
| models | modelleri |
| parents | anne |
| projects | projeler |
| world | dünyasına |
| work | çalışma |
| these | bu |
| of | in |
| for | için |
EN While parents work, educators look after their children in a kindergarten next door
TR Anne-babalar çalışıyor, hemen yan taraftaki kreşte eğitmenler onların çocuklarına bakıyorlar
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | anne |
| after | e |
| work | çalışıyor |
| their | onların |
EN A text message or phone call is all it takes for parents to be there if their children need them
TR Bir kısa mesaj ya da bir telefon yetiyor; çocukların ihtiyaç duydukları an, anne-babalar hemen orada bitiveriyorlar
| Engleski | turski |
|---|---|
| message | mesaj |
| parents | anne |
| there | orada |
| children | çocukların |
| need | ihtiyaç |
| be | hemen |
| phone | telefon |
| a | bir |
| all | da |
EN In the separate coworking room, parents can work in a productive atmosphere instead of working alone in a home office
TR Ebeveynler, homeoffice’de tek başına çalışmak yerine, ayrı bir bölümdeki coworking space’de üretken bir ortamda çalışabiliyorlar
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | ebeveynler |
| separate | ayrı |
| productive | üretken |
| work | çalışmak |
| a | bir |
| the | tek |
EN Coworking Toddler helps to promote a healthy work-life balance by combining the requirements of the modern working world with the needs of children and parents.
TR Coworking Toddler, aile ve işi birbiriyle bağdaştırmaya; böylece modern çalışma dünyasının talepleri ve çocuklarla anne babaların gereksinimlerini birbirine uyumlu kılmaya yardımcı oluyor.
| Engleski | turski |
|---|---|
| requirements | gereksinimlerini |
| modern | modern |
| world | dünyasını |
| parents | anne |
| to | böylece |
| a | yardımcı |
| and | ve |
| working | iş |
| work | çalışma |
| of | nın |
EN English, German and Spanish: since Jan Keck and his wife Natalia became parents in 2018, their home in Toronto, Canada, has been multilingual
TR İngilizce, Almanca ve İspanyolca: Jan Keck ve eşi Natalia 2018’de anne baba olmuş, Kanada’nın Toronto kentindeki evlerinde çok dilli bir ortam var
| Engleski | turski |
|---|---|
| jan | jan |
| parents | anne |
| toronto | toronto |
| has | var |
| and | ve |
EN “I did it to make sure my vote counted, and it was thrilling to know that it was important.” He was five years old when his parents brought him and his brother to Germany from St Petersburg in 1993
TR “Sesimi duyurabilmek için oyumu kullandım
EN Şahin und Türeci, whose parents came to Germany from Turkey, aimed to do nothing less than revolutionise the treatment of cancer with their Biontech company
TR Anne ve babaları Türkiye’den Almanya’ya gelen Şahin ve Türeci’nin hedefleri, şirketleri Biontech ile kanser tıbbında devrim yapmak gibi özel bir iddiaydı
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | anne |
| cancer | kanser |
| their | ve |
| to | yapmak |
| with | ile |
EN In addition to direct payments to families, the rules on taking time off work to provide childcare and parents’ entitlement to income support for such periods have been adjusted to meet the new situation
TR Ailelere doğrudan ödemelerin yanı sıra bu dönemde çocuk bakımı için izinli sayılma ve ücret ikame yardımlarına hak kazanma ile ilgili ölçütler mevcut gereksinimlere uyarlandı
| Engleski | turski |
|---|---|
| direct | doğrudan |
| families | ailelere |
| on | ilgili |
| off | ile |
| and | ve |
| new | mevcut |
| been | bu |
EN But many of them, unlike foreigners, can get on a train and go home to their parents if necessary
TR Fakat Alman öğrencilerin büyük bir çoğunluğu gerekirse bir trene atlayıp ailelerin yanına gidebilecek durumda
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | alman |
| many | büyük |
| but | fakat |
| a | bir |
EN The 18-year-old school student, whose parents came to Germany from Armenia 25 years ago, is a “neighbourhood ambassador”
TR Bundan 25 yıl önce Ermenistan’dan Almanya’ya gelen anne babanın 18 yaşındaki kızı, bir „Semt Elçisi“
EN I only have a few memories of Iran, my parents’ home, things like blossoming trees
TR Anne babamın memleketi İran’la ilgili artık fazla bir anım yok, çiçeklenen ağaçlar geliyor sadece aklıma
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | anne |
EN Ali Faramarzi was born in 1979 in Teheran, Iran, and came to Germany with his parents in 1986. He has been living in Frankfurt am Main since 2002, where he heads a tech start-up company.
TR Ali Faramarzi, 1979’da Tahran’da doğdu, 1986’da anne babasıyla Almaya’ya geldi. 2002’den beri, Frankfurt/ Main’da yaşıyor ve bir Tech-Startup’ın başında.
| Engleski | turski |
|---|---|
| ali | ali |
| came | geldi |
| parents | anne |
| frankfurt | frankfurt |
| been | ya |
| and | da |
| a | bir |
EN Mirweis Neda, born in Germany as the son of Afghan parents, plays the tabla, a percussion instrument
TR Afgan kökenli bir aileden gelen ve Almanya doğumlu Mirweis Neda vurmalı bir çalgı olan tablayı çalıyor
| Engleski | turski |
|---|---|
| born | doğumlu |
| germany | almanya |
| the | gelen |
EN Adoptive Parents With Young Children groups in Australia | Meetup
TR Türkiye ülkesinde Genç Çocuk Evlatlık Edinmiş Ebeveynler grupları | Meetup
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | ebeveynler |
| meetup | meetup |
| in | ülkesinde |
| young | genç |
| groups | grupları |
EN Adoptive Parents With Young Children
TR Genç Çocuk Evlatlık Edinmiş Ebeveynler
| Engleski | turski |
|---|---|
| parents | ebeveynler |
| young | genç |
Prikazuje se 50 od 50 prijevoda
Slični prijevodi
her parents her parents homeland her into her her boost her her watch her parents parents during both parents parents would parents being would parents parents know working parents provide parents every parents parents love modern parents divorced parents evaluations to parents parents to die parents we often parents if necessary whose parents came earnings that parents empowers the parents parents can protect parents until late takes for parents parents are unsure technophobe parents parents are concerned parents teach children pet parents live parents by theonespy parents to enjoy awesome parents practical for parents his parents because why pet parents transgender parents even your parents would say parents encourage parents parents feel equipped utmost importance parents become parents until adoptive parents with project supporting parents parents whose children monitored by parents
Arapski
Finski
Mađarski
Nizozemski
Norveški
Polirati
Portugalski
francuski
indonezijski
japanski
kineski
korejski
njemački
ruski
talijanski
turski
vijetnamski
češki
Španjolski
švedski