EN Through branded experiences, sponsorship options, and the ability to build communities from scratch, Meetup Pro makes it easy to find members and communities that align with your goals
"communities" u Engleski može se prevesti u sljedećih turski riječi/izraza:
communities | her topluluk topluluklara toplulukların |
EN Through branded experiences, sponsorship options, and the ability to build communities from scratch, Meetup Pro makes it easy to find members and communities that align with your goals
TR Markalı deneyimler, sponsorluk seçenekleri ve baştan topluluk oluşturma imkanıyla Meetup Pro hedeflerinize uygun üyeler ve topluluklar bulmayı kolaylaştırır
Engleski | turski |
---|---|
experiences | deneyimler |
sponsorship | sponsorluk |
options | seçenekleri |
communities | topluluk |
meetup | meetup |
branded | markalı |
from | baştan |
your goals | hedeflerinize |
members | üyeler |
easy | kolaylaştırır |
pro | pro |
build | oluşturma |
with | uygun |
and | ve |
EN Through branded experiences, sponsorship options, and the ability to build communities from scratch, Meetup Pro makes it easy to find members and communities that align with your goals
TR Markalı deneyimler, sponsorluk seçenekleri ve baştan topluluk oluşturma imkanıyla Meetup Pro hedeflerinize uygun üyeler ve topluluklar bulmayı kolaylaştırır
Engleski | turski |
---|---|
experiences | deneyimler |
sponsorship | sponsorluk |
options | seçenekleri |
communities | topluluk |
meetup | meetup |
branded | markalı |
from | baştan |
your goals | hedeflerinize |
members | üyeler |
easy | kolaylaştırır |
pro | pro |
build | oluşturma |
with | uygun |
and | ve |
EN Elsevier provides librarians and information professionals with world-class research platforms for you and your user communities
TR Elsevier kütüphaneciler ve bilgi uzmanlarının kendileri ve kullanıcı toplulukları için birinci sınıf araştırma platformları sağlar
Engleski | turski |
---|---|
provides | sağlar |
professionals | uzmanlar |
research | araştırma |
platforms | platformlar |
elsevier | elsevier |
user | kullanıcı |
class | sınıf |
information | bilgi |
for | için |
and | ve |
EN The peer review system exists to validate academic work, helps to improve the quality of published research and increases networking possibilities within research communities
TR Hakem denetimi sistemi akademik çalışmaların doğrulanması amacını taşır, yayınlanan araştırmaların kalitesinin yükseltilmesine yardımcı olur ve araştırma camiaları içinde ağ oluşturma olanaklarını artırır
Engleski | turski |
---|---|
review | denetimi |
system | sistemi |
academic | akademik |
helps | yardımcı olur |
of | ın |
published | yayınlanan |
and | ve |
increases | artırır |
research | araştırma |
to | içinde |
EN Science, technology & health communities
TR Bilim, teknoloji ve sağlık komüniteleri
Engleski | turski |
---|---|
health | sağlık |
technology | teknoloji |
science | bilim |
EN Library and information science communities & information
TR Kütüphane ve Bilgi Belge Yönetimi komünitesi ve bilgileri
Engleski | turski |
---|---|
library | kütüphane |
and | ve |
EN Find the information you need to make Elsevier products and solutions available to your user communities and to help manage and monitor your account.
TR Elsevier ürünleri ve çözümlerini kurumlarınızın kullanımına sunmak ve hesabınızı yönetmek ve takip etmek için ihtiyaç duyduğunuz bilgileri bulun.
Engleski | turski |
---|---|
find | bulun |
user | kullanım |
elsevier | elsevier |
your account | hesabınızı |
manage | yönetmek |
account | hesabı |
monitor | takip |
information | bilgileri |
need | ihtiyaç |
products | ürünleri |
and | ve |
EN Working in partnership to realize your mission and inspire your communities
TR Misyonunuzu gerçekleştirmek ve cemiyetlerinize ilham vermek için ortaklaşa çalışıyoruz
Engleski | turski |
---|---|
and | ve |
to | için |
EN We are proud of our unique contributions to sustainability development, in partnership with our global research and health communities
TR Küresel araştırma ve sağlık camialarıyla birlikte sürdürülebilir kalkınmaya sağladığımız katkılardan gurur duymaktayız.
Engleski | turski |
---|---|
proud | gurur |
sustainability | sürdürülebilir |
global | küresel |
research | araştırma |
health | sağlık |
and | ve |
EN We make these contributions in partnership with our global research and health communities.
TR Bu katkıları küresel araştırma ve sağlık camialarımızla birlikte yapmaktayız.
Engleski | turski |
---|---|
global | küresel |
research | araştırma |
health | sağlık |
these | bu |
and | ve |
with | birlikte |
EN Through gift-matching, the Foundation also supports the efforts of Elsevier employees to play a positive role in their local and global communities.
TR Vakıf hediye eşleştirme programı ile Elsevier çalışanlarının yerel ve küresel toplumlarında olumlu roller oynama yönündeki çabalarını desteklemektedir.
Engleski | turski |
---|---|
positive | olumlu |
local | yerel |
global | küresel |
gift | hediye |
matching | eşleştirme |
elsevier | elsevier |
and | ve |
to | e |
the | ile |
EN Elsevier's ability to consistently provide its high level of evidence-based content and resources is made possible by strong partnerships with the science and health communities and leading HIT vendors, resellers and suppliers.
TR Elsevier'in yüksek seviyede kanıt tabanlı içerikler ve kaynaklarını istikrarlı olarak sağlama becerisi, sağlık ve bilim camiaları ve önde gelen IT aracıları ve tedarikçileri ile kurulan güçlü ortaklıklar sayesinde mümkün olmaktadır.
Engleski | turski |
---|---|
possible | mümkün |
partnerships | ortaklıklar |
science | bilim |
health | sağlık |
evidence | kanıt |
strong | güçlü |
high | yüksek |
based | tabanlı |
and | ve |
level | seviyede |
resources | kaynaklarını |
EN Reviewing and addressing the gender diversity of editors, editorial boards, and reviewers to ensure journals continue to be relevant, representative, and stimulating to the communities they serve
TR Dergilerin hizmet ettikleri camialar için uygun, temsil edici ve ilham verici olmaya devam edebilmesini sağlamak için editörler, editörlük kurullları ve hakemlerin cinsiyet çeşitliliğini incelemek ve bu konunun üzerine eğilmek
Engleski | turski |
---|---|
gender | cinsiyet |
editors | editörler |
continue | devam |
relevant | uygun |
serve | hizmet |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
of | in |
EN How access to scientific literature improves the livelihoods of communities
TR Bilimsel literatüre erişim toplumların geçim kaynaklarını nasıl artırıyor
Engleski | turski |
---|---|
access | erişim |
scientific | bilimsel |
how | nasıl |
EN Humanitarian aid actors and their actions need to be accountable to all actors including individuals, communities, partners, donors and states
TR İnsani yardım aktörleri, yürüttükleri çalışmalarda birey, topluluk, ortak, bağışçı ve devletler dahil tüm paydaşlara karşı hesap verebilir olmalıdır
Engleski | turski |
---|---|
aid | yardım |
including | dahil |
individuals | birey |
communities | topluluk |
partners | ortak |
states | devletler |
and | ve |
all | tüm |
EN With our livelihoods programs, we aim to enable disaster-affected communities and individuals to access sources of regular income and lead independent lives.
TR Afetten etkilenen birey ve toplulukların kendi ayakları üzerinde durmalarını ve gelir elde edebilecekleri fırsatlara erişebilmelerini hedefliyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
communities | toplulukların |
individuals | birey |
income | gelir |
affected | etkilenen |
and | ve |
with | elde |
to | üzerinde |
EN We lead capacity building and coordination activities focusing on disaster risk reduction and response so that individuals, communities and institutions are prepared for disasters.
TR Birey, topluluk ve kurumların afete hazırlanmaları, risklerin azaltılması ve afet sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili kapasite geliştirme ve koordinasyon çalışmaları yürütüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
capacity | kapasite |
building | yapı |
and | ve |
coordination | koordinasyon |
disaster | afet |
individuals | birey |
communities | topluluk |
activities | çalışmaları |
on | ilgili |
for | sonrasında |
institutions | kurumlar |
EN Drawing from the experience we gain in the field, we do awareness raising work to defend basic rights of vulnerable communities and positively impact relevant policy making.
TR Saha çalışmalarında edindiğimiz bilgi ve deneyimle, kırılgan grupların temel haklarının korunması ve ilgili yasal düzenlemeler için kamuoyu oluşturma faaliyetleri yürütüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
field | saha |
basic | temel |
relevant | ilgili |
policy | yasal |
and | ve |
rights | hakları |
of | in |
experience | deneyimle |
to | için |
EN We started the humanitarian aid project, which aims to provide communities affected by disaster with e-cards with a certain amount of cash for them to provide for their food and non-food basic needs.
TR Afetten etkilenen toplulukların e- kartlara yüklenen nakit ile gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçları kendi isteklerine göre tedarik etmelerini amaçlayan ve yerel ekonomiye katkı sunan insani yardım projemize başladık.
Engleski | turski |
---|---|
started | başladı |
aid | yardım |
provide | sunan |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
cash | nakit |
we started | başladık |
food | gıda |
and | ve |
needs | ihtiyaçları |
to | e |
by | göre |
with | ile |
EN We conduct emergency assistance operations in disaster situations by means of providing in-kind and cash-based assistance to disaster affected communities
TR Olası bir afet durumunda, afetlerden etkilenen topluluklara ayni ve nakdi yardım sunarak acil yardım operasyonları yürütüyoruz
Engleski | turski |
---|---|
assistance | yardım |
disaster | afet |
affected | etkilenen |
communities | topluluklara |
and | ve |
operations | operasyonları |
EN Our program is shaped with an eye for refugee and host communities’ participation and thanks to this participatory framework, we are hoping to reach out to more and more people
TR Programımızı mülteci ve yerel topluluk üyelerinin katılımı ile şekillendiriyor ve onların aracılığıyla daha fazla kişiye ulaşmayı amaçlıyoruz
Engleski | turski |
---|---|
refugee | mülteci |
communities | topluluk |
program | programı |
and | ve |
participation | katılım |
are | onların |
EN Track member engagement and event performance through key metrics and comparisons. Learn what makes your communities tick so you can optimize your outreach.
TR Kilit ölçümler ve karşılaştırmalarla üye katılımını ve etkinlik performansını izleyin. En iyi imkanları sunabilmek için topluluklarınızı harekete geçiren şeyleri öğrenin.
Engleski | turski |
---|---|
track | izleyin |
event | etkinlik |
key | kilit |
communities | toplulukların |
member | üye |
optimize | en iyi |
performance | performans |
EN Join our communities to follow latest updates, giveaways and lot more!
TR En son güncellemeleri, hediyeleri ve daha fazlasını takip etmek için topluluklarımıza katılın!
Engleski | turski |
---|---|
follow | takip |
more | fazlasını |
join | katılın |
updates | güncellemeleri |
latest | en |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
Engleski | turski |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN As we look to the future, our hotels pledge to continue promoting long-term sustainability and stewardship in each of our communities.
TR Geleceğe baktığımızda, otellerimiz, topluluklarımızın her birinde uzun dönemli sürdürülebilirliği ve koruyuculuğu desteklemeye devam etmeye söz veriyor.
Engleski | turski |
---|---|
long | uzun |
to | etmeye |
continue | devam |
and | ve |
of | her |
EN And we work in concert with our local communities as volunteers for environmental clean-up days, food drives and organic gardening efforts.
TR Ve yerel topluluklarımızla işbirliği içinde, çevreyi temizleme günleri, yiyecek bağışları ve organik bahçecilik çalışmalarında gönüllü olarak çalışıyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
local | yerel |
food | yiyecek |
organic | organik |
clean | temizleme |
and | ve |
in | içinde |
work | çalışıyoruz |
as | olarak |
EN Blues is a vocal and instrumental form of music based on the use of "blue notes." It emerged in Black communities of the United States from spirituals, work songs, field hollers, shouts and chants, and rhymed simple narrative ballads
TR "Blues müziği yaşamdır, bugün yaşamakta olduğumuz gibi bir yaşam, geçmişte yaşamış olduğumuz gibi bir yaşam, inanıyorum ki yarın da yaşayacağımız bir yaşam, çünkü insanlarla, yerlerle ve olaylarla ilgisi vardır
Engleski | turski |
---|---|
blues | blues |
music | müziği |
and | ve |
in | da |
a | bir |
the | gibi |
EN Our team of community volunteers is very important for voicing the rights of refugee communities we want to reach, meeting their needs and touching their lives
TR Ulaşmak istediğimiz mülteci toplulukların hak taleplerine ses verebilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve hayatlarına dokunabilmek için topluluk üyesi gönüllü ekibimiz büyük önem taşıyor
Engleski | turski |
---|---|
refugee | mülteci |
our team | ekibimiz |
is | ses |
of | in |
community | topluluk |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
EN Our team of community volunteers is very important for voicing the rights of refugee communities we want to reach, meeting their needs and touching their lives
TR Ulaşmak istediğimiz mülteci toplulukların hak taleplerine ses verebilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve hayatlarına dokunabilmek için topluluk üyesi gönüllü ekibimiz büyük önem taşıyor
Engleski | turski |
---|---|
refugee | mülteci |
our team | ekibimiz |
is | ses |
of | in |
community | topluluk |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
EN With financial support of our partners European Union Civil Protection & Humanitarian Aid and Diakonie Katastrophenhilfe, our Support to Life Hub in Istanbul’s Kucukcekmece district offers a variety of services for vulnerable communities
TR Partnerlerimiz Avrupa Birliği Sivil Koruma & İnsani Yardım ve Diakonie Katastrophenhilfe desteğiyle Küçükçekmece’de faaliyet yürüten Hayata Destek Noktamız'da ekiplerimiz kırılgan kesimlere çeşitli hizmetler veriyor
Engleski | turski |
---|---|
partners | partnerlerimiz |
union | birliği |
civil | sivil |
protection | koruma |
variety | çeşitli |
to | e |
support | destek |
services | hizmetler |
aid | yardım |
and | ve |
to life | hayata |
european | avrupa |
EN Support to Life is a humanitarian aid organization founded with the aim of helping individuals and communities affected by disasters meet their basic rights and access services
TR Hayata Destek Derneği afetlerden etkilenen birey ve toplulukların temek hak ve hizmetlere erişimine destek olmak amacıyla kurulmuş bir insani yardım kuruluşudur
Engleski | turski |
---|---|
organization | kuruluş |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
access | erişimine |
support | destek |
aid | yardım |
to life | hayata |
and | ve |
a | bir |
services | hizmetlere |
to | olmak |
EN Support to Life is a humanitarian aid organization founded with the aim of helping individuals and communities affected by disasters meet their basic rights and access services
TR Hayata Destek Derneği afetlerden etkilenen birey ve toplulukların temek hak ve hizmetlere erişimine destek olmak amacıyla kurulmuş bir insani yardım kuruluşudur
Engleski | turski |
---|---|
organization | kuruluş |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
access | erişimine |
support | destek |
aid | yardım |
to life | hayata |
and | ve |
a | bir |
services | hizmetlere |
to | olmak |
EN Despite the Internet's pervasive role in commerce, communication and our communities, millions of people continue to be restricted by benevolent governments and corporations.
TR İnternetin ticarete, iletişime ve toplumumuza tamamen nüfuz eden rolüne rağmen, milyonlarca insan halen müşfik hükümetlerce ve şirketlerce sınırlandırılmaktadır.
Engleski | turski |
---|---|
of | ın |
people | insan |
role | rol |
despite | rağmen |
and | ve |
EN I had found my online communities that I felt like fulfilled my need for socialization and fun better than any contact in real life.
TR Sosyalleşme ve eğlence ihtiyacımı gerçek hayattaki herhangi bir temastan daha iyi karşıladığını hissettiğim çevrimiçi topluluklarımı bulmuştum.
Engleski | turski |
---|---|
need | ihtiyacı |
online | çevrimiçi |
real | gerçek |
had | daha |
better | daha iyi |
any | herhangi |
and | ve |
in | bir |
EN Getting together with friends and family, taking part in group activities, or being of service in our communities can help relieve the isolation that our addiction reinforces.
TR Arkadaşlarınızla ve ailenizle bir araya gelmek, grup etkinliklerine katılmak veya topluluklarımızda hizmet etmek, bağımlılığımızın pekiştirdiği izolasyonu hafifletmeye yardımcı olabilir.
Engleski | turski |
---|---|
friends | arkadaşlar |
group | grup |
service | hizmet |
help | yardımcı |
and | ve |
can | olabilir |
or | veya |
EN They are building a decentralized autonomous organization (DAO) to handle complex data networks that fully embrace communities, decentralization and autonomy.
TR Nebulas, herkesin merkeziyetsiz işbirliğinden adil şekilde değer kazanmasını amaçlar.
Engleski | turski |
---|---|
they | ama |
decentralized | merkeziyetsiz |
and | şekilde |
EN Humanitarian aid actors and their actions need to be accountable to all actors including individuals, communities, partners, donors and states
TR İnsani yardım aktörleri, yürüttükleri çalışmalarda birey, topluluk, ortak, bağışçı ve devletler dahil tüm paydaşlara karşı hesap verebilir olmalıdır
Engleski | turski |
---|---|
aid | yardım |
including | dahil |
individuals | birey |
communities | topluluk |
partners | ortak |
states | devletler |
and | ve |
all | tüm |
EN With our livelihoods programs, we aim to enable disaster-affected communities and individuals to access sources of regular income and lead independent lives.
TR Afetten etkilenen birey ve toplulukların kendi ayakları üzerinde durmalarını ve gelir elde edebilecekleri fırsatlara erişebilmelerini hedefliyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
communities | toplulukların |
individuals | birey |
income | gelir |
affected | etkilenen |
and | ve |
with | elde |
to | üzerinde |
EN We lead capacity building and coordination activities focusing on disaster risk reduction and response so that individuals, communities and institutions are prepared for disasters.
TR Birey, topluluk ve kurumların afete hazırlanmaları, risklerin azaltılması ve afet sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili kapasite geliştirme ve koordinasyon çalışmaları yürütüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
capacity | kapasite |
building | yapı |
and | ve |
coordination | koordinasyon |
disaster | afet |
individuals | birey |
communities | topluluk |
activities | çalışmaları |
on | ilgili |
for | sonrasında |
institutions | kurumlar |
EN Drawing from the experience we gain in the field, we do awareness raising work to defend basic rights of vulnerable communities and positively impact relevant policy making.
TR Saha çalışmalarında edindiğimiz bilgi ve deneyimle, kırılgan grupların temel haklarının korunması ve ilgili yasal düzenlemeler için kamuoyu oluşturma faaliyetleri yürütüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
field | saha |
basic | temel |
relevant | ilgili |
policy | yasal |
and | ve |
rights | hakları |
of | in |
experience | deneyimle |
to | için |
EN We started the humanitarian aid project, which aims to provide communities affected by disaster with e-cards with a certain amount of cash for them to provide for their food and non-food basic needs.
TR Afetten etkilenen toplulukların e- kartlara yüklenen nakit ile gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçları kendi isteklerine göre tedarik etmelerini amaçlayan ve yerel ekonomiye katkı sunan insani yardım projemize başladık.
Engleski | turski |
---|---|
started | başladı |
aid | yardım |
provide | sunan |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
cash | nakit |
we started | başladık |
food | gıda |
and | ve |
needs | ihtiyaçları |
to | e |
by | göre |
with | ile |
EN We conduct emergency assistance operations in disaster situations by means of providing in-kind and cash-based assistance to disaster affected communities
TR Olası bir afet durumunda, afetlerden etkilenen topluluklara ayni ve nakdi yardım sunarak acil yardım operasyonları yürütüyoruz
Engleski | turski |
---|---|
assistance | yardım |
disaster | afet |
affected | etkilenen |
communities | topluluklara |
and | ve |
operations | operasyonları |
EN Our program is shaped with an eye for refugee and host communities’ participation and thanks to this participatory framework, we are hoping to reach out to more and more people
TR Programımızı mülteci ve yerel topluluk üyelerinin katılımı ile şekillendiriyor ve onların aracılığıyla daha fazla kişiye ulaşmayı amaçlıyoruz
Engleski | turski |
---|---|
refugee | mülteci |
communities | topluluk |
program | programı |
and | ve |
participation | katılım |
are | onların |
EN Official language is Chinese. Turkish, Mongolian and all communities speak their own language.
TR Çinliler, Türkler, Şuanglar, Hueiler, Tibetliler ve Moğollardır, Tibetliler, Huei’ler, Moğollar yaşamaktadırlar.
Engleski | turski |
---|---|
all | ya |
and | ve |
EN Thus, for example, Kiel is a centre for cutting-edge research on precision medicine, Jena for advanced research on microbial communities and Stuttgart for simulation science.
TR Örneğin Kiel Üniversitesi bireysel tıp alanında üst düzey araştırmalara yoğunlaşırken Jena Üniversitesi mikrobik topluluklara ve Stuttgart Üniversitesi simülasyon bilimlerine odaklanıyor.
Engleski | turski |
---|---|
research | araştırmalara |
medicine | tıp |
communities | topluluklara |
simulation | simülasyon |
stuttgart | stuttgart |
and | ve |
on | üst |
EN Preparing the strategies of protection and workshop training in the dimension of social work to respond to the needs of the most vulnerable and at-risk individuals and communities,
TR En kırılgan ve risk altında olan ihtiyaç sahibi bireyler ve toplulukların ihtiyaçlarına cevap vermek için koruma ve atölye eğitimlerinin stratejilerinin sosyal hizmet boyutunda hazırlanması,
Engleski | turski |
---|---|
protection | koruma |
social | sosyal |
individuals | bireyler |
communities | toplulukların |
risk | risk |
and | ve |
of | in |
most | en |
to | için |
needs | ihtiyaçları |
EN Ensuring cooperation with the necessary institutions, organizations, and communities,
TR Gerekli kurum, kuruluş ve topluluklar ile iş birliğinin sağlanması,
Engleski | turski |
---|---|
necessary | gerekli |
and | ve |
organizations | kuruluş |
with | ile |
EN Will accompany field workers working in the association in the training and collective information activities to be carried out for the Syrian communities in Diyarbakır province and its districts as a translator,
TR Dernekte görevli saha çalışanları Diyarbakır ili ve ilçelerdeki Suriyeli topluluklar için gerçekleştirilecek olan eğitim ve toplu bilgilendirme çalışmalarına tercüman olarak eşlik edecek,
Engleski | turski |
---|---|
field | saha |
training | eğitim |
information | bilgilendirme |
syrian | suriyeli |
and | ve |
will | edecek |
its | in |
a | olan |
EN The Canada Fund provides grants to Civil Society Organizations, community-based organizations and communities that are in line with the political goals of the Government of Canada and address their priority areas of work
TR Kanada Fonu, Kanada Hükümeti’nin siyasal amaçlarıyla bağdaşan ve öncelikli çalışma alanlarına hitap eden sivil toplum örgütlerine, toplum temelli örgütlere ve toplululuklara hibe yardımı yapar
Engleski | turski |
---|---|
canada | kanada |
civil | sivil |
priority | öncelikli |
based | temelli |
to | yapar |
in | da |
society | toplum |
work | çalışma |
and | ve |
EN The program also aims to contribute to the social cohesion between the two communities by means of bringing together the old neighbors with the new.
TR Program kapsamında yürütülecek etkinliklerde yeni ve eski komşuların birbirleriyle kaynaşması, böylece mültecilerle ev sahibi nufüsun sosyal uyumuna katkı sağlanması da amaçlanıyor.
Engleski | turski |
---|---|
social | sosyal |
of | ın |
old | eski |
to | böylece |
contribute | katkı |
new | yeni |
program | program |
Prikazuje se 50 od 50 prijevoda