TR Daha düşük gecikme süresi, %19'a kadar daha iyi performans, %20 daha düşük maliyet ve şu anda AWS'de bulunan en yüksek güç verimliliği ile Graviton2 işlevleri, görev açısından kritik öneme sahip sunucusuz uygulamaları destekleyebilir
TR Daha düşük gecikme süresi, %19'a kadar daha iyi performans, %20 daha düşük maliyet ve şu anda AWS'de bulunan en yüksek güç verimliliği ile Graviton2 işlevleri, görev açısından kritik öneme sahip sunucusuz uygulamaları destekleyebilir
EN With lower latency, up to 19% better performance, a 20% lower cost, and the highest power-efficiency currently available at AWS, Graviton2 functions can power mission critical serverless applications
טורקי | אנגלית |
---|---|
gecikme | latency |
a | a |
performans | performance |
aws | aws |
verimliliği | efficiency |
işlevleri | functions |
görev | mission |
kritik | critical |
sunucusuz | serverless |
uygulamaları | applications |
TR Expedia Group, önümüzdeki iki ila üç yılda şirket içindeki veri merkezlerinde bulunan görev açısından kritik uygulamaların %80'ini buluta geçirme planlarıyla her konuda AWS'ye güveniyor
EN Expedia Group is all in on AWS, with plans to migrate 80 percent of its mission-critical apps from its on-premises data centers to the cloud in the next two to three years
טורקי | אנגלית |
---|---|
group | group |
veri | data |
görev | mission |
kritik | critical |
her | all |
uygulamaları | apps |
TR Daha düşük gecikme süresi, %19'a kadar daha iyi performans, %20 daha düşük maliyet ve şu anda AWS'de bulunan en yüksek güç verimliliği ile Graviton2 işlevleri, görev açısından kritik öneme sahip sunucusuz uygulamaları destekleyebilir
EN With lower latency, up to 19% better performance, a 20% lower cost, and the highest power-efficiency currently available at AWS, Graviton2 functions can power mission critical serverless applications
טורקי | אנגלית |
---|---|
gecikme | latency |
a | a |
performans | performance |
aws | aws |
verimliliği | efficiency |
işlevleri | functions |
görev | mission |
kritik | critical |
sunucusuz | serverless |
uygulamaları | applications |
TR Konumuz, vazgeçilemez bir görev; fahri görev. İşte Almanların çok zaman harcayarak ve büyük bir tutkuyla gönüllü sorumluluk üstlendikleri alanlar.
EN Working at the office from 9 to 5? That’s a thing of the past. Here you can discover different work models that exist in Germany alongside traditional full-time employment.
טורקי | אנגלית |
---|---|
zaman | time |
TR Konumuz, vazgeçilemez bir görev; fahri görev. İşte Almanların çok zaman harcayarak ve büyük bir tutkuyla gönüllü sorumluluk üstlendikleri alanlar.
EN Working at the office from 9 to 5? That’s a thing of the past. Here you can discover different work models that exist in Germany alongside traditional full-time employment.
טורקי | אנגלית |
---|---|
zaman | time |
TR Yeni Şansölye Olaf Scholz Merkel’in son görev döneminde Federal Maliye Bakanı olarak görev yaptı
EN The new Federal Chancellor Olaf Scholz was Merkel’s Vice Chancellor and Federal Finance Minister during the last parliament
טורקי | אנגלית |
---|---|
merkel | merkel |
federal | federal |
TR Bu görev, Avrupa’yı süregeldiğinden daha güçlü kılmak ve belli konulara ağırlık vermek açısından bir fırsat.
EN This represents an opportunity to play an even stronger role in shaping Europe and define thematic priorities.
טורקי | אנגלית |
---|---|
bu | this |
avrupa | europe |
fırsat | opportunity |
TR Kritik hataları tespit edin ve ilk başta düzeltin. Hızlı gezinme size yardımcı olacaktır. Tüm hatalara en kritikten en kritik noktaya öncelik verilir.
EN Detect critical errors and fix them at first. Quick navigation will help you. All errors are prioritized from the most critical to the least critical.
טורקי | אנגלית |
---|---|
kritik | critical |
hataları | errors |
tespit | detect |
ve | and |
ilk | first |
hızlı | quick |
gezinme | navigation |
olacaktır | will |
טורקי | אנגלית |
---|---|
kritik | critical |
mobil | mobility |
TR DNS, tüm çevrim içi işletmeler için iş açısından kritik bir bileşendir. Yine de bu bileşen genellikle ikinci planda kalır ve bir şeyler bozulana kadar pek akla gelmez.
EN DNS is a mission-critical component for any online business. Yet this component is often overlooked and forgotten, until something breaks.
טורקי | אנגלית |
---|---|
dns | dns |
işletmeler | business |
kritik | critical |
bileşen | component |
genellikle | often |
TR Bireyler için Cloudflare, küresel ağımız üzerine kurulmuştur. Bu paket, iş açısından kritik olmayan kişisel veya hobi projeleri olan kişiler için idealdir.
EN Cloudflare for Individuals is built on our global network. This package is ideal for people with personal or hobby projects that aren’t business-critical.
טורקי | אנגלית |
---|---|
bireyler | individuals |
cloudflare | cloudflare |
küresel | global |
paket | package |
kritik | critical |
kişisel | personal |
veya | or |
projeleri | projects |
olan | is |
kişiler | people |
idealdir | ideal |
TR Bu, güvenlik açısından oldukça kritik bir ifadedir. “5G için hazır” ürün ve teknolojilerin sayısı her geçen gün artıyor. Ancak bu ifade tam olarak ne anlama geliyor? Mobil Servis Sağlayıcıları, kapasite ve performans ?
EN SOC teams need all the support they can get to successfully defend and protect against today’s attacks.
טורקי | אנגלית |
---|---|
güvenlik | protect |
ancak | they |
טורקי | אנגלית |
---|---|
pazar | market |
lideri | leading |
yenilikçi | innovative |
donanım | hardware |
veya | or |
hizmet | service |
müşterilerin | customers |
kritik | critical |
kararlar | decisions |
טורקי | אנגלית |
---|---|
kritik | critical |
kararlar | decisions |
verileri | data |
özel | tailored |
טורקי | אנגלית |
---|---|
pazar | market |
lideri | leading |
yenilikçi | innovative |
donanım | hardware |
veya | or |
hizmet | service |
müşterilerin | customers |
kritik | critical |
kararlar | decisions |
טורקי | אנגלית |
---|---|
zebra | zebra |
ses | voice |
ve | and |
mobil | mobile |
işlem | exchange |
çok | to |
kritik | critical |
sağlar | allow |
TR Benzer şekilde, ticaret gibi hayati veya iş açısından kritik uygulamalar için gecikme, her şeyin bittiği anlamına gelir
EN Similarly, for life-critical or business-critical applications such as trading, latency means it?s game over
טורקי | אנגלית |
---|---|
veya | or |
kritik | critical |
uygulamalar | applications |
gecikme | latency |
anlamına | means |
TR Güçlü bilgi işlem ile bu veri merkezleri, iş açısından kritik olan her türlü süreci mümkün kılmak için kullanılabilir
EN With powerful compute, these data centers can be used to enable any business-critical process
טורקי | אנגלית |
---|---|
güçlü | powerful |
merkezleri | centers |
kritik | critical |
her | any |
mümkün | can |
TR İSG, işletme stratejimiz açısından kritik önem taşır ve yaklaşımımız, temel değerlerimiz ile desteklenmektedir.
EN OHS is critical to our business strategy and our approach is underpinned by our core values.
טורקי | אנגלית |
---|---|
işletme | business |
kritik | critical |
temel | core |
TR Paketleme, küresel gıda teslimat sistemleri açısından kritik bir önem taşır
EN Packaging is critical to global food delivery systems
טורקי | אנגלית |
---|---|
paketleme | packaging |
küresel | global |
gıda | food |
teslimat | delivery |
sistemleri | systems |
kritik | critical |
bir | to |
TR Biraz da Batı’nın bakış açısından yeniden birleşme, daha doğrusu bir Batı Berlinlinin açısından..
EN Now for a view of reunification from the West, or more precisely from the West Berlin perspective
טורקי | אנגלית |
---|---|
batı | west |
bakış | view |
TR Almanya sadece kaliteli otomobiller açısından değil, mükemmel bir meslek eğitim sistemi açısından da bir marka
EN Germany not only stands for high-quality cars, but also for an excellent training system
טורקי | אנגלית |
---|---|
almanya | germany |
değil | not |
eğitim | training |
sistemi | system |
da | also |
TR Sol cepheyse ister bilinçli ister bilinçsiz bir şekilde, küresel çapta yalnızca mal ve hizmetler açısından değil, iş gücü açısından da serbest bir küresel piyasayı savunuyor hale gelmiş durumda
EN Whether consciously or unconsciously, they argue in favour of establishing a global free market, not only of goods and services, but also of labour
טורקי | אנגלית |
---|---|
küresel | global |
mal | goods |
hizmetler | services |
serbest | free |
TR ''Semrush kullanarak, takım arkadaşlarım doğru içerik üzerinde ve veriye dayalı şekilde çalışarak çok fazla zaman kazanıyor. Semrush, bir çok görev için benim sağ elim, bana ve ekibime strateji konusunda yardımcı oluyor.''
EN “By using Semrush, my team saves a lot of time by working on the right content and in a more data-driven way. Semrush is my right hand for many tasks, it helps me and my team to strategize.”
טורקי | אנגלית |
---|---|
semrush | semrush |
takım | team |
şekilde | way |
zaman | time |
görev | tasks |
TR Bu süreçte, kimya eğitimi almış olan Amsterdam'daki kitap satıcısı Maurits Dekker, danışman olarak görev aldı
EN In this process the Amsterdam bookseller Maurits Dekker, who was trained as a chemist, served as an advisor
טורקי | אנגלית |
---|---|
bu | this |
olan | was |
amsterdam | amsterdam |
TR İletişimlere ek olarak, Elsevier çalışanları erişim, doğrulama, gösterge ve eğitimle ilgili Research4Life görev komitelerinde yer almaktadır.
EN In addition to communications, colleagues throughout Elsevier are involved in Research4Life task forces on access, authentication, metrics and training.
טורקי | אנגלית |
---|---|
elsevier | elsevier |
erişim | access |
doğrulama | authentication |
görev | task |
TR Uzaktan ve yerinde eğitimlerin Research4Life görev güçleri tarafından kullanıma sunulan akademik makalelerin kullanımını artırmakta en etkili yöntem olduğu kanıtlanmıştır.
EN Distance and on-site training have proven to be the most effective way of increasing usage of the scholarly publications available through Research4Life task forces.
טורקי | אנגלית |
---|---|
görev | task |
en | most |
etkili | effective |
yöntem | way |
kullanımı | usage |
TR Uzman ekiplerimizle ihtiyaç ve durum tespiti için ev ziyaretleri yaparken, gönüllü ekiplerimiz de yardım malzemeleri dağıtımlarında görev aldı
EN While our expert teams made home visits to determine the needs and the situation, our volunteer teams took part in the distribution of relief materials
טורקי | אנגלית |
---|---|
uzman | expert |
ihtiyaç | needs |
durum | situation |
ev | home |
ziyaretleri | visits |
gönüllü | volunteer |
malzemeleri | materials |
TR Diğer taraftan, SEO raporunun bağlantısını kopyalayabilir ve web sitesi geliştiricinize, web yöneticinize, SEO uzmanınıza gönderebilir veya bu işle ilgili serbest çalışanlar için bir görev oluşturabilirsiniz.
EN On the other hand, you also can copy the link of the SEO report and send it to your developer, webmaster, SEO specialist or create a task for freelancers on special marketplaces.
טורקי | אנגלית |
---|---|
diğer | other |
seo | seo |
görev | task |
טורקי | אנגלית |
---|---|
shinoda | shinoda |
doğum | born |
vokalist | singer |
devamını | more |
oku | read |
TR Düzenlemeler, sertifikasyonlar ve özelleştirilmiş standartlar sürekli iyileştirmeye tabidir. Control Union, bu gelişmeleri yakından izler ve müşterileri en son değişikliklerden her daim haberdar etmeyi görev kabul eder.
EN Regulations, certifications and tailor-made standards are the subjects of continuous improvement. Control Union Certifications follows these developments closely and we see it as our task to keep our customers updated about the latest changes.
טורקי | אנגלית |
---|---|
düzenlemeler | regulations |
ve | and |
standartlar | standards |
sürekli | continuous |
control | control |
union | union |
yakından | closely |
müşterileri | customers |
görev | task |
TR Özel mobil cihazınızı tanımlamak başlı başına bir görev olabilir
EN Identifying your particular mobile device can be a task in itself
טורקי | אנגלית |
---|---|
görev | task |
olabilir | can |
טורקי | אנגלית |
---|---|
shinoda | shinoda |
doğum | born |
vokalist | singer |
devamını | more |
oku | read |
טורקי | אנגלית |
---|---|
charles | charles |
mart | march |
devamını | more |
oku | read |
טורקי | אנגלית |
---|---|
charles | charles |
mart | march |
park | park |
oku | read |
TR Diyarbakır’da sosyal çalışmacı olarak görev alan arkadaşımız Lokman Amaç, 3 aylık Sena bebeğin hayatta kalma mücadelesine nasıl destek olduklarını anlatıyor
EN Lokman Amaç, social worker in Diyarbakır province in eastern Turkey, tells us how he supported 3 month-old Sena in her struggle to survive
טורקי | אנגלית |
---|---|
sosyal | social |
lokman | lokman |
aylık | month |
anlatıyor | tells |
TR Hayata Destek Diyarbakır sahasında sosyal çalışmacı olarak görev alıyorum
EN I am working as a social worker at Support to Life Diyarbakır
טורקי | אנגלית |
---|---|
destek | support |
sosyal | social |
TR Eğer sivil toplumun aktif bir bireyi iseniz, ya da bir sivil toplum örgütünde gönüllü ya da profesyonel olarak görev alıyorsanız, STGM’nin sağladığı destekleri inceleyebilirsiniz
EN If you are an active member of the civil society or if you are working as a volunteer or professional in a civil society organization, you can examine the support provided by STGM
טורקי | אנגלית |
---|---|
sivil | civil |
aktif | active |
iseniz | if you are |
gönüllü | volunteer |
profesyonel | professional |
stgm | stgm |
TR Diyarbakır’da sosyal çalışmacı olarak görev alan arkadaşımız Lokman Amaç, 3 aylık Sena bebeğin hayatta kalma mücadelesine nasıl destek olduklarını anlatıyor
EN Abdullah works for an organization delivering humanitarian assistance and tells us how aid is continuously delivered to those most in need amidst COVID-19
טורקי | אנגלית |
---|---|
anlatıyor | tells |
TR Hayata Destek Diyarbakır sahasında sosyal çalışmacı olarak görev alıyorum
EN I work as project manager at Support to Life in Diyarbakır
טורקי | אנגלית |
---|---|
destek | support |
TR [Başkan, bir gönüllünün Görev Bildirgesini okumasını isteyebilir].
EN [Chair may ask for a volunteer to read the Mission Statement].
טורקי | אנגלית |
---|---|
görev | mission |
TR Telaşlı ve dikkatim dağılıyor, her zaman olduğu gibi çoklu görev yapmaya ve başarısız olmaya çalışıyorum
EN I get hectic and distracted, try to multitask and fail, as always
טורקי | אנגלית |
---|---|
başarısız | fail |
טורקי | אנגלית |
---|---|
kanban | kanban |
zaman | time |
görev | tasks |
טורקי | אנגלית |
---|---|
görev | task |
yöneticisi | manager |
özelliği | feature |
טורקי | אנגלית |
---|---|
görev | task |
yöneticisi | manager |
özelliği | feature |
tüm | all |
kullanıcılar | users |
ücretsizdir | free |
bilgi | learn |
טורקי | אנגלית |
---|---|
kanban | kanban |
zaman | time |
görev | tasks |
bilgi | learn |
TR Uzman ekiplerimizle ihtiyaç ve durum tespiti için ev ziyaretleri yaparken, gönüllü ekiplerimiz de yardım malzemeleri dağıtımlarında görev aldı
EN While our expert teams made home visits to determine the needs and the situation, our volunteer teams took part in the distribution of relief materials
טורקי | אנגלית |
---|---|
uzman | expert |
ihtiyaç | needs |
durum | situation |
ev | home |
ziyaretleri | visits |
gönüllü | volunteer |
malzemeleri | materials |
TR Diyarbakır’da sosyal çalışmacı olarak görev alan arkadaşımız Lokman Amaç, 3 aylık Sena bebeğin hayatta kalma mücadelesine nasıl destek olduklarını anlatıyor.
EN Lokman Amaç, social worker in Diyarbakır province in eastern Turkey, tells us how he supported 3 month-old Sena in her struggle to survive.
טורקי | אנגלית |
---|---|
sosyal | social |
lokman | lokman |
aylık | month |
anlatıyor | tells |
TR Diyarbakır’da sosyal çalışmacı olarak görev alan arkadaşımız Lokman Amaç, 3 aylık Sena bebeğin hayatta kalma mücadelesine nasıl destek olduklarını anlatıyor.
EN Lokman Amaç, social worker in Diyarbakır province in eastern Turkey, tells us how he supported 3 month-old Sena in her struggle to survive.
טורקי | אנגלית |
---|---|
sosyal | social |
lokman | lokman |
aylık | month |
anlatıyor | tells |
TR E-posta adresi oluşturmak ya da içerik yönetimi sistemi kurulumu gibi çoğu günlük görev hiçbir teknik bilgiye ihtiyaç duyulmadan birkaç tıklama ile yapılabilir
EN A great number of daily tasks such as creating an email address or setting up a content management system can be done with a few clicks without needing any technical knowledge
טורקי | אנגלית |
---|---|
adresi | address |
oluşturmak | creating |
içerik | content |
yönetimi | management |
sistemi | system |
günlük | daily |
görev | tasks |
teknik | technical |
yapılabilir | can |
מציג 50 מתוך 50 תרגומים