DE Manchmal denke ich an mich selbst, als ich jünger war und Kraft brauchte, um aus meiner Sucht herauszukommen, und manchmal denke ich an andere Mitglieder, möglicherweise wie Sie, die dies lesen
DE Manchmal denke ich an mich selbst, als ich jünger war und Kraft brauchte, um aus meiner Sucht herauszukommen, und manchmal denke ich an andere Mitglieder, möglicherweise wie Sie, die dies lesen
TR Bazen kendimi daha gençken ve bağımlılığımdan kurtulmak için güce ihtiyacım olduğunu düşünüyorum ve bazen de muhtemelen sizin gibi bunu okuyan diğer üyeleri düşünüyorum
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
manchmal | bazen |
mitglieder | üyeleri |
andere | diğer |
und | ve |
war | daha |
wie | gibi |
um | için |
DE Denke aufgrund der COVID-19-Pandemie daran, Öffnungszeiten vorher telefonisch anzufragen und den Kontakt zu anderen zu vermeiden
TR Küresel COVID-19 (Koronavirüs) salgınını göz önünde bulundurarak, mekân çalışma saatlerini doğrulamak için önceden arayın ve sosyal mesafeyi korumayı unutmayın
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
und | ve |
zu | için |
DE Ich denke, das Beste daran ist, dass Sie in wenigen Minuten ein Werbe-Geschäftsvideo haben können
TR Bence en iyi yanı, ticari bir tanıtım videosunu dakikalar içinde oluşturabilmeniz
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
minuten | dakikalar |
wenigen | bir |
sie | iyi |
in | içinde |
beste | en |
DE Dokumente mit flexibler Formatierung für allgemeine Infos, wie Seiten zur Fehlerdiagnose. Denke daran, sie zu verlinken, damit sie gefunden werden können!
TR Sorun giderme sayfaları gibi genel bilgiler için esnek biçimlendirilebilir belgeler. İnsanların ulaşabilmesi için bir bağlantı eklemeyi unutmayın!
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
dokumente | belgeler |
allgemeine | genel |
verlinken | bağlantı |
wie | gibi |
seiten | sayfaları |
DE Ich denke, wir tun gut daran, wenn wir uns nicht mit zu vielen nachhaltigen Vorhaben gleichzeitig überlasten.
TR Bir seferde aşırı miktarda sürdürülebilirlik tasarısıyla kendimize fazla yüklenmezsek iyi yaparız, diye düşünüyorum.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
gut | iyi |
nicht | bir |
zu | fazla |
DE Ich denke, wir tun gut daran, wenn wir uns nicht mit zu vielen nachhaltigen Vorhaben gleichzeitig überlasten
TR Hiçbirimiz tek başımıza dünyayı bugünden yarına değiştiremeyiz
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
nicht | hiç |
zu | tek |
uns | de |
DE Ich denke, das Beste daran ist, dass Sie in wenigen Minuten ein Werbe-Geschäftsvideo haben können
TR Bence en iyi yanı, ticari bir tanıtım videosunu dakikalar içinde oluşturabilmeniz
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
minuten | dakikalar |
wenigen | bir |
sie | iyi |
in | içinde |
beste | en |
DE "Schreien Kinder, denke ich, sie werden umgebracht"
TR ABD, IŞİD'i hedef aldığı saldırıda 10 sivil öldürdüğünü kabul etti
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
sie | abd |
DE Und ich denke, dass wir damit unsere Teams in die Lage versetzen können, ihre Rolle in ihrem Job besser zu erfüllen.“
TR Bence bu, ekiplerimizin kendi işlerinde ve rollerinde daha verimli bir şekilde çalışmasını sağlayacak.”
DE Und ich denke, dass wir damit unsere Teams in die Lage versetzen können, ihre Rolle in ihrem Job besser zu erfüllen.“
TR Bence bu, ekiplerimizin kendi işlerinde ve rollerinde daha verimli bir şekilde çalışmasını sağlayacak.”
DE „Ich denke, wir können zusammenarbeiten, wenn wir eine besondere Herausforderung bei der Implementierung haben, für die wir eine Lösung finden müssen
TR Uygulama açısından daha önce görülmemiş bir zorluk yaşadığımızda bir çözüm bulmak için birlikte çalışabiliyoruz
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
implementierung | uygulama |
lösung | çözüm |
finden | bulmak |
die | önce |
eine | bir |
für | için |
DE Ich denke, dass die Krise uns langfristig dabei helfen wird, die Welt besser zu verstehen.
TR Ben bu krizin uzun vadede dünyayı daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını düşünüyorum.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
welt | dünyayı |
besser | daha iyi |
zu | daha |
dass | bu |
DE Denke nach und werde reich (Buch) Gruppen in Deutschland | Meetup
TR Türkiye ülkesinde Düşün ve Zengin Ol grupları | Meetup
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
deutschland | türkiye |
gruppen | grupları |
und | ve |
DE Entdecke was in Meetup Gruppen zum Thema Denke nach und werde reich (Buch) rund um den Globus passiert und fange selbst damit an, Dich mit Gleichgesinnten in Deiner Stadt zu treffen.
TR Dünya genelindeki Düşün ve Zengin Ol Meetup gruplarında olup bitenleri öğrenin ve yakınınızdakilerle buluşmaya başlayın.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
globus | dünya |
in | genelindeki |
gruppen | grupları |
und | ve |
treffen | meetup |
DE Tritt Denke nach und werde reich (Buch) Gruppen bei
TR Düşün ve Zengin Ol gruplarına katılın
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
und | ve |
gruppen | grupları |
DE Meine Prognose über SPX. Die News sind nicht Bombe aber der Grafik sieht interessant aus. Wahrscheinlich wird es was schnelles und wird auch rasch fallen. Paar Monate. Denke ab Oktober wird es interessant. Nur meine Gedanken. Für mich.
TR Endekste 4300 üzeri geçildiği zaman alımların artacağını söylemiştik ve oldu da. 4365 seviyesine ulaşmasını bekliyorum şu an için. Yönümüz yukarı.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
auch | da |
und | ve |
DE Meine Prognose über SPX. Die News sind nicht Bombe aber der Grafik sieht interessant aus. Wahrscheinlich wird es was schnelles und wird auch rasch fallen. Paar Monate. Denke ab Oktober wird es interessant. Nur meine Gedanken. Für mich.
TR Endekste 4300 üzeri geçildiği zaman alımların artacağını söylemiştik ve oldu da. 4365 seviyesine ulaşmasını bekliyorum şu an için. Yönümüz yukarı.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
auch | da |
und | ve |
DE Denke das Video ist ausführlich erklärt daher schreibe ich hier jetzt keine Erklärung
TR Risk yönetimi, ticaret ve yatırım ile ilişkilendirilen potansiyel riskleri belirlemek, değerlendirmek ve azaltmak için kullanılan teknikleri ifade eder
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
das | ve |
keine | için |
ist | ile |
DE Ich denke, dass Miro für die Zusammenarbeit und das Brainstorming absolut unverzichtbar ist
TR Miro'nun iş birliği ve beyin fırtınası için kesinlikle gerekli olduğunu düşünüyorum
DE Google Play Protect, regelmäßige Sicherheitsupdates und Kontrolle darüber, wie deine Daten geteilt werden: Wir arbeiten jeden Tag daran, die über 2,5 Milliarden aktiven Android-Geräte sicher zu machen und die Daten der Nutzer zu schützen.
TR Google Play Protect, düzenli güvenlik güncellemeleri ve verilerinizin nasıl paylaşıldığının kontrolü. Android'in her gün kullanıldığı 2,5 milyardan fazla aktif cihazı korumaya ve bilgileri gizli tutmaya büyük önem veriyoruz.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
regelmäßige | düzenli |
daten | bilgileri |
aktiven | aktif |
play | play |
und | ve |
wie | nasıl |
kontrolle | kontrol |
schützen | güvenlik |
zu | her |
über | fazla |
DE „Beim reinen Mehrwert gewinnt Semrush. Das liegt hauptsächlich daran, dass Sie hier eine umfassende SEO-Software-Suite UND Google-Ads-Software zum gleichen monatlichen Preis erhalten.“
TR ''Konu saf değer olduğu zaman, Semrush kazanır. Bunun temel nedeni, tam-özellikli SEO yazılım paketi ve Google Ads yazılımını aylık aynı fiyata elde ediyorsunuz.''
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
zum | konu |
semrush | semrush |
seo | seo |
ads | ads |
monatlichen | aylık |
erhalten | elde |
und | ve |
preis | fiyata |
software | yazılım |
DE Unterstützen Sie Patienten dabei, ihre Behandlung zu verstehen und sich aktiv daran zu beteiligen
TR Hastaları sağlıklarını anlamaları ve bu konuda aktif katılım sağlamaları için teşvik edin
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
unterstützen | teşvik |
aktiv | aktif |
und | ve |
DE Wir bei Elsevier sind der Meinung, dass niemand daran gehindert werden sollte, vollumfänglich am akademischen Veröffentlichungsprozess beteiligt zu sein
TR Elsevier olarak, kimsenin akademik yayıncılık sürecine tam iştirak etmesinin önüne geçilmemesi gerektiğine inanıyoruz
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
akademischen | akademik |
elsevier | elsevier |
sollte | olarak |
wir | ne |
DE Wenn Sie daran interessiert sind, einen Buchvorschlag einzureichen, tun Sie dies bitte hier.
TR Bir kitap teklifi göndermekle ilgileniyorsanız buradan yapabilirsiniz.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
hier | buradan |
sind | bir |
DE NVIDIA nimmt Sicherheitsbedenken sehr ernst und arbeitet daran, diese schnell zu bewerten und darauf zu reagieren
TR NVIDIA, güvenlik sorunlarını ciddiyetle ele alır ve hızla değerlendirip çözmeye çalışır
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
nvidia | nvidia |
schnell | hızla |
und | ve |
arbeitet | çalışır |
diese | de |
DE Wir können nicht behaupten, dass unser System 100 % sicher ist - niemand kann dieses Sicherheitsniveau bieten - wir arbeiten aber hart daran, Ihnen das höchstmögliche Sicherheitsniveau zu bieten.
TR Sistemimizin% 100 güvenli olduğunu iddia edemeyiz - hiç kimse bu düzeyde bir güvenlik sunamaz - ancak size mümkün olan en yüksek düzeyde koruma sunmak için çok çalışıyoruz.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
bieten | sunmak |
kann | mümkün |
niemand | kimse |
aber | bir |
dass | bu |
DE Vertrauen steht bei uns an erster Stelle. Wir arbeiten unermüdlich daran, allen Kunden das höchste Maß an Datenschutz, Privatsphäre und Kontrolle zu bieten.
TR Güven bizim 1 numaralı değerimizdir. Tüm müşterilerin en üst düzeyde veri koruma, gizlilik ve kontrol seviyesine sahip olmalarını sağlamak için yorulmadan çalışıyoruz.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
vertrauen | güven |
arbeiten | veri |
kunden | müşterilerin |
höchste | en |
kontrolle | kontrol |
bieten | sağlamak |
und | ve |
bei | de |
zu | için |
datenschutz | gizlilik |
DE Wir arbeiten jeden Tag hart daran, unseren Kunden und der ganzen Welt eine neue Möglichkeit gemeinsamer Arbeit an die Hand zu geben
TR Müşterilerimize ve tüm dünyaye, birlikte çalışmanın yeni bir yolunu sunmak her gün çok çalışıyoruz
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
und | ve |
jeden | bir |
neue | yeni |
zu | her |
DE Es ist höchste Zeit, dass wir das Recht einfordern, alles, was wir besitzen, zu öffnen, daran herumzubasteln und zu reparieren.
TR Sahip olduğumuz her şeyi açma, tamir etme ve onarma hakkını talep etme zamanı geldi.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
zeit | zaman |
reparieren | tamir |
es | etme |
und | ve |
besitzen | sahip |
alles | şeyi |
recht | hakkını |
DE Hindere ISP daran, dich zu verfolgen
TR İSP’nin sizi Takip Etmesini Durdurun
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
dich | sizi |
verfolgen | takip |
DE Unser Trust Wallet Entwicklerteam arbeitet stets daran die App zu verbessern, haltet also nach weiteren feature updates auschau
TR Trust Cüzdan geliştirme ekibimiz desteklediği kripto paralara her ay yenilerini eklemektedir, bu nedenle güncellemeler için bizi takip edin
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
wallet | cüzdan |
updates | güncellemeler |
trust | trust |
zu | için |
DE Denken außderdem stets daran, ein Projekt zu wählen, das bei dir Resonanz findet
TR Size bir anlam ifade eden ve gelecekte piyasada olmasını beklediğiniz bir proje seçmeyi hiçbir zaman unutmayın
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
projekt | proje |
dir | size |
das | ve |
DE Geben Sie zunächst Name Ihres Unternehmens, Slogan und Geschäftsfeld ein. Es ist wichtig, dass die Website relevante Darstellungen zusammenstellt. Denken Sie auch daran, dass der Slogan besser treffend sein sollte!
TR Öncelikle firmanızın adını, sloganını ve iş alanını yazınız. Sitenin ilgili tasvirleri sınıflandırması gerekir. Ayrıca, sloganın daha uygun olduğunu unutmayın!
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
name | adı |
slogan | slogan |
relevante | ilgili |
es | olduğunu |
und | ve |
auch | ayrıca |
ist | gerekir |
website | sitenin |
DE Denken Sie daran, dass der Titel leicht zu lesen sein muss.
TR Başlığın kolay okunması gerektiğini unutmayın.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
leicht | kolay |
DE Unser Team möchte die Art und Weise ändern, wie die Welt zusammenarbeitet. Daran haben wir Spaß. Wir sind eine eklektische Gruppe aus Eltern, Weltenbummlern und Hardcore-Gamern (und auch Brettspielern). Das sind unsere Führungskräfte.
TR Dünyanın işbirliği yapma yöntemlerini değiştirmeye kararlı bir ekibiz ve bunu yaparken çok eğleniyoruz. Biz, ebeveynler, dünya gezginleri ve ciddi (masa oyunu) oyuncularından oluşan karmaşık bir grubuz. Bu kişiler bizim liderlerimiz.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
eltern | ebeveynler |
und | ve |
welt | dünyanın |
auch | de |
wir | biz |
DE Wir arbeiten jeden Tag hart daran, unseren Kunden und der ganzen Welt eine neue Möglichkeit für gemeinsames Arbeiten an die Hand zu geben
TR Müşterilerimize ve tüm dünyaye, birlikte çalışmanın yeni bir yolunu sunmak her gün çok çalışıyoruz
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
und | ve |
jeden | bir |
neue | yeni |
zu | her |
DE Immer daran denken, diese XXX rated webcam Frauen stellen diese zeigt auf, denn Ihnen sowie Ihrem Vergnügen
TR Her zaman hatırla bu XXX anma webcam kadınlar üzerinde, onların da zevk için bu görüntüler yaratıyor
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
immer | her zaman |
xxx | xxx |
frauen | kadınlar |
diese | bu |
ihrem | onları |
stellen | için |
auf | üzerinde |
DE Hindern Sie Benutzer daran, kritische oder sensible Daten zu übertragen bzw. mehr zu teilen als nötig.
TR Kullanıcıların verileri aktarmasını veya sınırsız paylaşım yapmasını engelleyin
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
daten | verileri |
teilen | paylaşım |
benutzer | kullanıcı |
bzw | veya |
DE In den meisten Implementierungen werden starre Richtlinien verwendet, die die Mitarbeiter praktisch daran hindern, ihre Arbeit zu tun, während sie gleichzeitig übertrieben viele Alarme auslösen, die die IT- und Sicherheitsteams überfordern.
TR Pek çok uygulama, insanların işlerini yapmasını engelleyen ve BT güvenlik ekiplerini aşırı iş yüküne boğan gereksiz uyarılara neden olan katı politikalar uyguluyor.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
richtlinien | politikalar |
arbeit | iş |
it | bt |
tun | ne |
und | ve |
viele | pek |
zu | neden |
DE Wir erinnern uns stets an Ihren Namen und daran, welches Kissen, welche Etage und Aussicht Sie bevorzugen
TR Her zaman adınızı, hangi yastığı, katı veya manzarayı tercih ettiğinizi hatırlayacağız
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
stets | her zaman |
etage | kat |
namen | adı |
welche | hangi |
sie | veya |
wir | her |
ihren | adınızı |
DE Hacker werden daran gehindert, die Schwachstellen dieser Websites/Apps zu nutzen, um Ihre persönlichen Informationen abzufangen.
TR Bu, bilgisayar korsanlarının kişisel bilgilerinize ulaşmak için bu web siteleri/uygulamalardaki güvenlik açıklarını istismar etmesini engeller.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
dieser | bu |
DE Unsere VPN-Server zählen zu den schnellsten in der Branche und wir arbeiten hart daran, dass es so bleibt
TR Bizim VPN sunucularımız sektörün en hızlısıdır ve öyle kalmaları için çok çalışıyoruz
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
branche | sektör |
vpn | vpn |
und | ve |
schnellsten | hızlı |
wir | bizim |
zu | için |
DE Sie möchten Hacker daran hindern, Ihre persönlichen Informationen zu stehlen.
TR Özel bilgilerinizi hackerlardan korumak istiyorsunuz
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
sie | istiyorsunuz |
DE legoktm hat 2020 keine Events besucht oder Interesse daran gezeigt.
TR legoktm 2020 yılında hiçbir etkinliğe gitmedi veya ilgi göstermedi.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
interesse | ilgi |
oder | veya |
keine | bir |
hat | hiç |
DE Ich erinnere mich daran, dass eine meiner schematischen Zeichnungen voller roter Linien war, die von den leitenden Ingenieuren markiert wurden
TR Şematik çizimlerimden birinin kıdemli mühendisler tarafından kırmızı çizgilerle dolu bir şekilde işaretlendiğini hatırlıyorum
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
ingenieuren | mühendisler |
dass | şekilde |
eine | birinin |
die | bir |
von | tarafından |
DE Changelly Dienst geht keine Geschäftsvereinbarung mit Personen oder Einrichtungen ein, die der Geldwäsche verdächtigt oder direkt daran beteiligt sind oder bei denen die Gelder die Quelle illegaler Aktivitäten waren.
TR Changelly service, kara para aklama şüphesi olan veya doğrudan para aklama ile ilgili olan veya fonların yasadışı faaliyetinin kaynağı olduğu kişi veya kuruluşlarla bir iş anlaşmasına girmeyecektir.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
direkt | doğrudan |
mit | ile |
oder | veya |
waren | bir |
DE Nun können Sie Ihre Bankkartendaten eingeben. Denken Sie daran, dass Ihre Karte 3D-Secure akzeptieren soll (Überprüfung anhand der Telefonnummer).
TR Şimdi banka kartı bilgilerinizi girmeniz istenecektir. Kartınızın 3D güvenliği desteklemesi gerektiğini unutmayın (telefon numarasıyla doğrulama).
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
sie | i |
DE Tucker konzentriert sich darauf, Kunden-Feedback zu sammeln, um das Produktprogramm zu bestimmen, und er arbeitet daran, die beste Software und Services für Nutzer weltweit zu liefern.
TR Tucker, ürün yol haritasını bildirmek adına kullanıcı geri bildirimlerini toplamaya odaklanmıştır ve tüm dünyadaki kullanıcılarımız için en iyi yazılım ve hizmetleri sağlamak adına çalışmalarını sürdürmektedir.
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
software | yazılım |
liefern | sağlamak |
services | hizmetleri |
und | ve |
beste | en |
nutzer | kullanıcılar |
DE Im Jahr 2005 machte sich die Federal Communications Commission daran, das Internet für Verbraucher offen zu halten, indem sie die Open Internet Order etablierte
TR 2005 yılında Federal İletişim Komisyonu, Açık İnternet Yönetmeliği'ni oluşturarak interneti tüketicilere açık tutmak için girişimde bulundu
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
internet | interneti |
halten | tutmak |
jahr | yıl |
open | açık |
DE Vorschriften und Gesetze können Technologie nicht daran hindern, den Menschen Macht zu verleihen
TR Regülasyonlar ve kanunlar teknolojinin insanları güçlendirmesini engelleyemez
Saksa keel | Türgi keel |
---|---|
macht | güç |
und | ve |
menschen | insanları |
Kuvatakse 50 tõlget 50 -st