TR Giderek artan sayıda sağlık uzmanı artık bilgileri telefonları ve tabletlerinden okuyup özümsüyor, yani giderek daha fazlası uygulamaları kullanıyor
"arasında giderek daha" v turečtina lze přeložit do následujících Angličtina slov/frází:
TR Giderek artan sayıda sağlık uzmanı artık bilgileri telefonları ve tabletlerinden okuyup özümsüyor, yani giderek daha fazlası uygulamaları kullanıyor
EN An increasing number of healthcare professionals are now reading and digesting information on their phones and tablets, which means an increasing number are turning to apps
turečtina | Angličtina |
---|---|
sağlık | healthcare |
artık | now |
bilgileri | information |
uygulamaları | apps |
TR Giderek artan sayıda sağlık uzmanı artık bilgileri telefonları ve tabletlerinden okuyup özümsüyor, yani giderek daha fazlası uygulamaları kullanıyor
EN An increasing number of healthcare professionals are now reading and digesting information on their phones and tablets, which means an increasing number are turning to apps
turečtina | Angličtina |
---|---|
sağlık | healthcare |
artık | now |
bilgileri | information |
uygulamaları | apps |
TR Live chat yazılımı, özellikle canlı sohbet desteği sunmaya istekli olduklarında şirketler arasında giderek daha popüler hale geliyor
EN Live chat software are more and more popular among companies, especially when they're willing to offer live chat support
turečtina | Angličtina |
---|---|
yazılımı | software |
özellikle | especially |
desteği | support |
şirketler | companies |
popüler | popular |
TR Tüketiciler, sürdürülebilir üretim yöntemleri kullanılan ve daha az katkı maddesi ile üretilen gıdaları giderek daha fazla talep etmektedir. Temiz etiket eğilimini nasıl benimseyeceğiniz aşağıda açıklanmıştır.
EN Consumers increasingly demand foods made using sustainable manufacturing methods and with fewer additives. Here’s how to embrace the clean label trend.
turečtina | Angličtina |
---|---|
tüketiciler | consumers |
sürdürülebilir | sustainable |
üretim | manufacturing |
yöntemleri | methods |
giderek | increasingly |
talep | demand |
temiz | clean |
etiket | label |
daha az | fewer |
TR Aynı zamanda, giderek daha fazla müşteri, üretim hatlarına yönelik daha fazla kontrol ve bilgi edinme ihtiyacını dile getiriyordu
EN At the same time, more and more customers expressed a need to get more control and insights into their production lines
turečtina | Angličtina |
---|---|
zamanda | time |
müşteri | customers |
üretim | production |
kontrol | control |
ve | and |
TR Yeni çift hatlı demiryolu tamamlandığında daha fazla tren, Arna ve Bergen arasında daha fazla insanı ve yükü daha hızlı ve daha sık aralıklarla taşıyabilecek.
EN When the new double-track railway is complete, more trains will be able to transport more people and cargo between Arna and Bergen, at faster speeds, and at more frequent intervals.
turečtina | Angličtina |
---|---|
çift | double |
hızlı | faster |
sık | frequent |
insan | people |
TR Ortalama bir blog yazınız 250 ile 1000 kelime arasında değişir, ancak aynı zamanda Bundan daha uzun olan ve genellikle uzun biçimli içerik olarak adlandırılan makaleler arasında
EN Your average blog post ranges between 250 and 1000 words, though you’ll also come across articles that are longer than that, typically referred to as long-form content
turečtina | Angličtina |
---|---|
ortalama | average |
blog | blog |
genellikle | typically |
içerik | content |
TR Bir alanın kenar olarak kabul edilmesi için pikseller arasında olması gereken kontrastı belirlemek üzere, Kontrast alanına 1 ile 100 arasında bir değer girin. Düşük kontrastlı görüntüler için daha yüksek bir değer kullanın.
EN For Contrast, enter a percentage value between 1 and 100 to specify the contrast required between pixels for that area to be considered an edge. Use a higher value for low-contrast images.
TR Araştırma giderek daha disiplinler arası bir hal aldıkça, yazarlık rolleri de gelişmekte ve değişmektedir
EN As research becomes increasingly interdisciplinary, authorship roles are growing and changing
turečtina | Angličtina |
---|---|
araştırma | research |
giderek | increasingly |
TR B2Broker tüm kripto özelliklerinde, kripto exchange lisans da dahil olmak üzere, yetkinliğe sahiptir. Kripto giderek daha fazla dikkat çekmektedir ve bu nedenle lisans sahibi olarak yasal bir işletme olmak en iyi seçenektir.
EN B2Broker has deep knowledge on all crypto aspects including specific expertise in helping you obtain a crypto exchange license. Crypto is coming under increased scrutiny and obtaining a licence is the best way to offer a legitimate service.
turečtina | Angličtina |
---|---|
tüm | all |
kripto | crypto |
exchange | exchange |
lisans | license |
TR Kurumlarda kullanıcı tecrübesi temalı bir gündem olarak, teknoloji kullanımının, sağlıklı çalışma koşullarının ve esnek mekanların temel bileşenler olarak giderek daha fazla kullanımı.
EN Highlighting a growing focus by corporates on deploying technology, wellness and flexible space as core elements in a user experience themed agenda.
turečtina | Angličtina |
---|---|
tecrübesi | experience |
gündem | agenda |
teknoloji | technology |
esnek | flexible |
temel | core |
TR Online form oluşturucular giderek daha popüler hale geliyor
EN Online form builders are getting more popular
turečtina | Angličtina |
---|---|
online | online |
form | form |
popüler | popular |
TR QR Kodları, çok yönlü olmaları sayesinde giderek daha popüler hale gelmektedir
EN They are gaining popularity because of their versatility
turečtina | Angličtina |
---|---|
sayesinde | of |
TR Yerel aramaların artmasıyla yerel olarak hedef kitleye erişilebilir olmak işletmeler için giderek daha önemli hale geliyor
EN Local search requests are increasing, and being available locally is becoming more and more important for local businesses
turečtina | Angličtina |
---|---|
erişilebilir | available |
işletmeler | businesses |
önemli | important |
TR Yerel aramaların giderek arttığı günümüzde, yerel olarak erişilebilir olmak daha da önemli hale geliyor
EN Local search queries are rising and being locally reachable is becoming more important
turečtina | Angličtina |
---|---|
önemli | important |
TR Giderek daha fazla influencer, açık ve çeşitlilik arz eden bir toplumdan yana tavır alıyor
EN More and more influencers are committed to an open and diverse society. We introduce three of them.
turečtina | Angličtina |
---|---|
açık | open |
TR Ülkemizde özellikle son yıllarda bu alanlara ek olarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli örgütler ile kısmen gençlik örgütlenmeleri de bu mekanizmaları giderek daha fazla aktif olarak kullanmaktadır
EN In our country, especially in recent years, in addition to these areas, organizations based on sexual orientation and gender identity and partially youth organizations have been using these mechanisms more and more actively
turečtina | Angličtina |
---|---|
özellikle | especially |
son | recent |
alanlara | areas |
kimliği | identity |
gençlik | youth |
TR 10.4. Özellikle mali, ücret ve sosyal koruma politikaları olmak üzere politikaların benimsenmesi ve eşitliğin giderek daha çok sağlanması
EN 10.4. Adopt policies, especially fiscal, wage and social protection policies, and progressively achieve greater equality
turečtina | Angličtina |
---|---|
sosyal | social |
koruma | protection |
daha | greater |
TR Merhaba Phemex Kullanıcıları, Gerçekliğini Seç kampanyamız giderek daha da popülerleşiyor! 2. Yıl dönümü kutlamalarımızın bir parçası olarak Phemex, sizlere hayallerinizi gerçekl……
EN Due to an upcoming system upgrade from 2:30 UTC to 4:00 UTC today (Dec. 30, 2021), the following functions will be temporarily suspended until upgrade is complete. Crypto converter Fund transf……
TR Gıda tedarik zincirinin tamamında gıda etiketleme ve takip edilebilirlik için giderek daha karmaşık hale gelen düzenlemelere ve standartlara uygunluk sağlayın.
EN Ensure compliance with increasingly complex regulations and standards for food labelling and traceability across the food supply chain.
turečtina | Angličtina |
---|---|
gıda | food |
tedarik | supply |
etiketleme | labelling |
giderek | increasingly |
karmaşık | complex |
standartlara | standards |
uygunluk | compliance |
TR Günümüzün Moda ve Yaşam Tarzı tüketicileri, şirketlerden sürdürülebilirliği benimsemelerini giderek daha fazla bekliyor
EN Today?s Fashion and Lifestyle consumers are increasingly expecting companies to embrace sustainability
turečtina | Angličtina |
---|---|
moda | fashion |
ve | and |
giderek | increasingly |
TR Günümüzde, giderek daha fazla araç gelişmiş güvenlik ekipmanı ile donatılmaktadır
EN Nowadays, an increasing number of vehicles are fitted with advanced safety equipment
turečtina | Angličtina |
---|---|
giderek | increasing |
gelişmiş | advanced |
güvenlik | safety |
TR Giderek daha çok askeri müşteri ABD Savunma Bakanlığı (DoD) verilerini işlemek, depolamak ve iletmek için AWS hizmetlerinin kullanımını benimsemektedir
EN A growing number of military customers are adopting AWS services to process, store, and transmit US Department of Defense (DoD) data
turečtina | Angličtina |
---|---|
askeri | military |
müşteri | customers |
abd | us |
savunma | defense |
dod | dod |
verilerini | data |
depolamak | store |
aws | aws |
TR Ülkemizde özellikle son yıllarda bu alanlara ek olarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli örgütler ile kısmen gençlik örgütlenmeleri de bu mekanizmaları giderek daha fazla aktif olarak kullanmaktadır
EN In our country, especially in recent years, in addition to these areas, organizations based on sexual orientation and gender identity and partially youth organizations have been using these mechanisms more and more actively
turečtina | Angličtina |
---|---|
özellikle | especially |
son | recent |
alanlara | areas |
kimliği | identity |
gençlik | youth |
TR Kurumlarda kullanıcı tecrübesi temalı bir gündem olarak, teknoloji kullanımının, sağlıklı çalışma koşullarının ve esnek mekanların temel bileşenler olarak giderek daha fazla kullanımı.
EN Highlighting a growing focus by corporates on deploying technology, wellness and flexible space as core elements in a user experience themed agenda.
turečtina | Angličtina |
---|---|
tecrübesi | experience |
gündem | agenda |
teknoloji | technology |
esnek | flexible |
temel | core |
TR Üstel bir eğilim, giderek daha yüksek bir oranda yükselen veya düşen eğri bir çizgi olarak temsil edilebilen bir nokta grubudur.
EN An exponential trend is a group of dots that can be represented as a curved line that rises or falls at an increasingly higher rate.
turečtina | Angličtina |
---|---|
giderek | increasingly |
veya | or |
çizgi | line |
TR BAE'de giderek daha fazla insan, bir araba satın almaya kıyasla bir araba satın almayı düşünüyor.
EN More and more people in the UAE are considering getting a rental car as compared to buying one.
turečtina | Angličtina |
---|---|
bae | uae |
insan | people |
araba | car |
satın | buying |
TR Giderek daha fazla influencer, açık ve çeşitlilik arz eden bir toplumdan yana tavır alıyor
EN More and more influencers are committed to an open and diverse society. We introduce three of them.
turečtina | Angličtina |
---|---|
açık | open |
TR Yazlar giderek daha da sıcaklaşıyor; iklim değişikliği, şehir planlamacılarının karşısına yeni sınamalar çıkarıyor. Almanya diğer ülkelerden neler öğrenebilir, bu yazımızda gösteriyoruz.
EN Summers are getting hotter, and climate change is presenting city planners with new challenges. We show what Germany can learn from other countries.
turečtina | Angličtina |
---|---|
da | and |
iklim | climate |
değişikliği | change |
şehir | city |
yeni | new |
TR Ve aşırı miktarda çelikli beton kullanımı, hammade açısından fakir olan birçok ülkeyi giderek ithalata daha bağımlı kılıyor.
EN Furthermore, the enormous use of reinforced concrete is making many countries with few natural resources increasingly dependent on imports.
turečtina | Angličtina |
---|---|
olan | is |
birçok | many |
giderek | increasingly |
TR Yazlar giderek daha da sıcaklaşıyor; iklim değişikliği, şehir planlamacılarının karşısına yeni sınamalar çıkarıyor. Almanya diğer ülkelerden neler öğrenebilir, bu yazımızda gösteriyoruz.
EN Summers are getting hotter, and climate change is presenting city planners with new challenges. We show what Germany can learn from other countries.
turečtina | Angličtina |
---|---|
da | and |
iklim | climate |
değişikliği | change |
şehir | city |
yeni | new |
TR Evet, iklimin korunması ve Stakeholder Value gibi şeyler giderek daha fazla önem kazanıyor, ancak Fridays for Future tüm bir nesli temsil etmiyor
EN Yes, things like climate protection and stakeholder value are becoming increasingly important, but Fridays for Future doesn’t stand for the whole generation
turečtina | Angličtina |
---|---|
şeyler | things |
giderek | increasingly |
tüm | whole |
TR Dolayısıyla bu alanda tüm sorunları çözecek sihirli formül olarak “blockchain”, yani blok zincir teknolojisi giderek daha sık dile getiriliyor.
EN In the current discussion, therefore, the magic word “blockchain” is heard more and more frequently.
turečtina | Angličtina |
---|---|
dolayısıyla | therefore |
blockchain | blockchain |
sık | frequently |
TR Vejetaryen ve vegan mutfak da giderek daha çok tercih ediliyor
EN Vegetarian or vegan food is also gaining in popularity
TR Bunalan insanlar giderek daha fazla kırlara çıkar oldu
EN Increasing numbers of people have been drawn to the countryside in pursuit of recreation
turečtina | Angličtina |
---|---|
insanlar | people |
giderek | increasing |
TR Belli hassasiyetlere rağmen aşıların ihtiyacı olan herkese ulaşmasını sağlamazsak pandemiyi yenmemiz mümkün olmayacak ve virüsün giderek daha fazla mutasyonuyla da karşı karşıya kalacağız.
EN We will not defeat the pandemic – and we will be forced to fight an increasing number of variants – if we don’t ensure that vaccines can reach all people in need, including in fragile environments.
turečtina | Angličtina |
---|---|
ihtiyacı | need |
herkese | all |
giderek | increasing |
TR Ekonomi ulusunun hazine sandığına bir bakış: Patentlerin neden giderek daha çok önem kazandıkları ve günümüzde hangi teknolojilerin odakta yer aldıkları hakkında.
EN Taking a peek into Germany’s treasure trove: why patents are becoming increasingly important, and which technologies are currently in the spotlight.
turečtina | Angličtina |
---|---|
giderek | increasingly |
TR İsimleri farklı dillerden gelen insanlar farklı kanal ve platformlarda giderek daha ön plana çıkıyorlar
EN More and more people with non-German names are having a say on different levels
turečtina | Angličtina |
---|---|
insanlar | people |
ve | and |
TR Reinemann: Benim nezdimde medyanın geleceği ciddi gazetecilik yapan medya kuruluşlarında yatıyor. Çünkü bu kuruluşlar, karşı karşıya olduğumuz yarı gerçekler ve sahte haber yoğunluğu karşısında giderek daha önem kazanıyor.
EN Reinemann: Serious journalistic media are the media of the future in my opinion. I think they will become increasingly important on the net in view of the huge amount of sources, half-truths and fake news.
turečtina | Angličtina |
---|---|
ciddi | serious |
ve | and |
sahte | fake |
giderek | increasingly |
TR İnternet edebiyat faaliyetinde değişim getiriyor. Yazma ve okuma eylemi giderek daha sık birarada yapılıyor.
EN The Internet is changing the way literature is produced, with more and more people choosing to read and write together.
turečtina | Angličtina |
---|---|
ve | and |
okuma | read |
TR Anlaşmalarda yer aldığı şekliyle “giderek sıkılaşan Birlik”, daha uzun süre kıtamızın güvenli geleceği değil.
EN The ‘ever-closer union’, as anchored in the treaties, no longer represents the secure future of our continent.
turečtina | Angličtina |
---|---|
güvenli | secure |
değil | no |
TR Seçili çiftin sayfasına giderek daha fazla veri alın
EN Get more data by going to the page of the selected pair
turečtina | Angličtina |
---|---|
sayfasına | page |
veri | data |
alın | get |
ın | of |
TR Bulutu yakalamak biraz zaman alırken, kuruluşlar giderek daha fazla bulut öncelikli BT stratejilerini benimsiyor.
EN While the cloud took a while to catch on, organizations are increasingly adopting cloud-first IT strategies.
turečtina | Angličtina |
---|---|
kuruluşlar | organizations |
giderek | increasingly |
bt | it |
TR Gecikme: Tüketiciler giderek daha fazla beklemek istemiyor
EN Latency: Consumers are increasingly unwilling to wait
turečtina | Angličtina |
---|---|
gecikme | latency |
tüketiciler | consumers |
giderek | increasingly |
TR Bu kabiliyetler, buluttan ziyade edge cihazlarında giderek daha fazla gerçekleştirilmektedir.
EN These capabilities are increasingly being performed in edge devices, rather than just the cloud.
turečtina | Angličtina |
---|---|
ziyade | rather |
edge | edge |
giderek | increasingly |
TR Bu dijital çağda, sosyal medya işe alım sürecinde giderek daha büyük bir rol oynuyor. SHRM tarafından yakın zamanda yapılan bir ankete göre, kuruluşların yaklaşık 'ü şu anda onu yüksek kaliteli adaylar bulmak için kullanıyor.
EN In this digital age, social media is playing an increasingly larger role in the recruitment process. According to a recent survey by SHRM, around 84% of organizations are currently using it to find high-quality candidates.
turečtina | Angličtina |
---|---|
sürecinde | process |
giderek | increasingly |
rol | role |
kuruluşların | organizations |
TR Masaüstü aramalar dünya çapında popülerliğini korusa da, giderek daha fazla insan bilgisayar ve dizüstü bilgisayarlar yerine mobil cihazları kullanarak çevrimiçi arama yapıyor.
EN Although desktop searches remain popular around the world, more and more people are searching online using mobile devices in place of computers and laptops.
turečtina | Angličtina |
---|---|
çapında | around |
insan | people |
mobil | mobile |
çevrimiçi | online |
TR İnternetin iyi iş yapmak için giderek daha önemli hale geldiği bir dünyada, bu durum markanızı potansiyel olarak diz çöktürebilir.
EN In a world where the internet is becoming increasingly crucial for conducting good business, this can potentially kneecap your brand.
turečtina | Angličtina |
---|---|
iyi | good |
giderek | increasingly |
önemli | crucial |
TR Yukarıdaki örnekte olduğu gibi bir kararı gözlemlediğimizde, bir nöral ağın önceki kararların ya da katmanların çıktısına bağlı olarak giderek nasıl daha karmaşık kararlar yaratabileceğini görebiliriz.
EN When we observe one decision, like in the above example, we can see how a neural network could make increasingly complex decisions depending on the output of previous decisions or layers.
turečtina | Angličtina |
---|---|
önceki | previous |
giderek | increasingly |
karmaşık | complex |
TR Merhaba Phemex Kullanıcıları, Gerçekliğini Seç kampanyamız giderek daha da popülerleşiyor! 2. Yıl dönümü kutlamalarımızın bir parçası olarak Phemex, sizlere hayallerinizi gerçekl……
EN Dear Phemexers, We’re happy to announce that our platform will be upgrading our spot fee structure. Enjoy lower fees on spot trading as you accumulate more trading volume! In celebration, we are ……
turečtina | Angličtina |
---|---|
merhaba | dear |
sizlere | you |
Zobrazuje se 50 z 50 překladů