TR Reinemann: Benim nezdimde medyanın geleceği ciddi gazetecilik yapan medya kuruluşlarında yatıyor. Çünkü bu kuruluşlar, karşı karşıya olduğumuz yarı gerçekler ve sahte haber yoğunluğu karşısında giderek daha önem kazanıyor.
"ciddi gazetecilik yapan" v turečtina lze přeložit do následujících Angličtina slov/frází:
ciddi | serious |
gazetecilik | journalism |
TR Reinemann: Benim nezdimde medyanın geleceği ciddi gazetecilik yapan medya kuruluşlarında yatıyor. Çünkü bu kuruluşlar, karşı karşıya olduğumuz yarı gerçekler ve sahte haber yoğunluğu karşısında giderek daha önem kazanıyor.
EN Reinemann: Serious journalistic media are the media of the future in my opinion. I think they will become increasingly important on the net in view of the huge amount of sources, half-truths and fake news.
turečtina | Angličtina |
---|---|
ciddi | serious |
ve | and |
sahte | fake |
giderek | increasingly |
TR Gazetecilik Bölümü Öğrencileri ve Yeni Mezunlarına Yönelik Çevrimiçi Gazetecilik Eğitimi
EN The 25th Flying Broom International Women's Film Festival is looking for Volunteers
turečtina | Angličtina |
---|---|
yönelik | for |
TR Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) Gazetecilik Bölümü Öğrencileri ve Yeni Mezunlarına…
EN The Flying Broom Foundation is looking for volunteers to support them at the Flying Broom Women's…
turečtina | Angličtina |
---|---|
vakfı | foundation |
TR 33.2 Sözleşme Yapan Kuruluş. Zoom hesabınızın Hindistan'daki bir faturalandırma veya satış adresini yansıtması halinde, bu Sözleşme altında sözleşme yapan kuruluş Zoom’un İştiraki ZVC Hindistan Pvt. Ltd. olacaktır.
EN 33.2 Contracting Entity. If your Zoom account reflects a bill to or sold to address in India, the contracting entity under this Agreement shall be Zoom?s affiliate, ZVC India Pvt. Ltd.
TR Lütfen formu doldurun ve “Bilmemiz gereken başka bir şey” alanında ayrıntılı bilgi verin. Kurumsal ekibimiz, gazetecilik transkripsiyon ihtiyaçlarınız hakkında sizinle sohbet etmek ister.
EN Please fill out the form and elaborate in the “Anything else we should know” field. Our enterprise team would love to chat with you about your journalistic transcription needs.
turečtina | Angličtina |
---|---|
doldurun | fill |
başka | else |
bilgi | know |
kurumsal | enterprise |
transkripsiyon | transcription |
sizinle | with you |
sohbet | chat |
ihtiyaçları | needs |
TR Bu eylemi yerine getirerek, MyPostcard açıkça ifade özgürlüğünü destekliyor ve kesinlikle gazetecilik sansürüne karşı olduğunu göstermektedir
EN By carrying out this action, MyPostcard is clearly in favor of freedom of expression and decided against journalistic censorship
turečtina | Angličtina |
---|---|
bu | this |
mypostcard | mypostcard |
açıkça | clearly |
ifade | expression |
olduğunu | is |
TR Biyoçeşitlilik ve koruma konularında haber yapmak için gazetecilik ağlarının ve medya kuruluşlarının kapasitesini oluşturmak
EN Build the capacity of journalism networks and media organizations to report on biodiversity and conservation issues
turečtina | Angličtina |
---|---|
biyoçeşitlilik | biodiversity |
koruma | conservation |
gazetecilik | journalism |
medya | media |
kapasitesini | capacity |
kuruluşların | organizations |
TR Sosyal medya paylaşımlarına ve gazetecilerin retweetlerine atıfta bulunulan SETA raporu, Türkiye’deki gazetecilik örgütleri tarafından gazetecileri “kara listeye alma” ve “hedefleme” olarak yorumlandı.
EN Citing social media posts and retweets of the journalists, the SETA report was seen as “blacklisting” and “targeting” by journalism associations in Turkey.
turečtina | Angličtina |
---|---|
raporu | report |
türkiye | turkey |
gazetecilik | journalism |
TR Bizim gezilerimizin gücü iş birliğinden geliyor ve zaten gazeteciliğin geleceği bu: en son “Pandora Papers” örneğinde olduğu gibi büyük araştırmacı gazetecilik projeleri, iş birliğiyle hayat buluyor
EN The strength of our tours lies in collaboration, and that’s definitely where the future of journalism lies
turečtina | Angličtina |
---|---|
gazetecilik | journalism |
TR Kriz dönemlerinde gazetecilik: Bir yurt dışı muhabir anlatıyor
EN Journalism in times of crisis: a foreign correspondent explains
turečtina | Angličtina |
---|---|
kriz | crisis |
gazetecilik | journalism |
TR Gazetecilik yapılan bölgeye ait haber, rapor, arka plan bilgisi, analiz, portre, röportaj, yorum ve olaylara içeriden bakış sunarak bölgeyi hedef kitlesi için izlenir kılmak yurt dışı muhabirin görevidir.
EN It’s the foreign correspondent’s job to increase readers’ understanding of the territory he or she covers by delivering news, reports, background information, analyses, profiles, interviews and commentaries, as well as facilitating new insights.
turečtina | Angličtina |
---|---|
haber | news |
bilgisi | information |
TR Bununla birlikte, çoğu zaman aynı konular hakkında haber yapıyoruz çünkü bunlar genel bir gazetecilik perspektifiyle önem taşıyan konular.
EN Usually, however, we report on the same subjects because they are relevant from a general journalistic perspective.
turečtina | Angličtina |
---|---|
genel | general |
TR Bağımsız gazetecilik: Korona krizinin basın özgürlüğünü nasıl etkilediği ve Almanya’nın basın özgürlüğüne yönelik çabaları üzerine.
EN Independent journalism: how the coronavirus crisis affects press freedom, and how Germany is supporting freedom of the press.
turečtina | Angličtina |
---|---|
bağımsız | independent |
gazetecilik | journalism |
basın | press |
almanya | germany |
TR Bizim gezilerimizin gücü iş birliğinden geliyor ve zaten gazeteciliğin geleceği bu: en son “Pandora Papers” örneğinde olduğu gibi büyük araştırmacı gazetecilik projeleri, iş birliğiyle hayat buluyor
EN The strength of our tours lies in collaboration, and that’s definitely where the future of journalism lies
turečtina | Angličtina |
---|---|
gazetecilik | journalism |
TR “Reporterfabrik” – Herkes için gazetecilik okulu
EN Reporterfabrik – journalism school for all
turečtina | Angličtina |
---|---|
herkes | all |
için | for |
gazetecilik | journalism |
okulu | school |
TR Panama Papers, Paradise Papers, İbiza Skandalı… Geçtiğimiz yıllardaki önemli gazetecilik başarılarının çoğu Bastian Obermayer ve Frederik Obermaier imzalarını taşıyor
EN Panama Papers, Paradise Papers, Ibiza affair – many of the major journalistic revelations of recent years are linked to the names Bastian Obermayer and Frederik Obermaier
turečtina | Angličtina |
---|---|
önemli | major |
çoğu | many |
ve | and |
ın | of |
TR Gazetecilik deyince günümüzde sürekli dile getirilen üç kriz var: Mali sıkıntılar, gazeteciliğin farkını ortaya koyamaması ve kalitede düşüş
EN Three crises are always mentioned: economic pressure, lack of differentiation, loss of quality
turečtina | Angličtina |
---|---|
sürekli | always |
var | are |
kalitede | quality |
ın | of |
TR Bu da tabii belli bir iz bırakıyor: Medya kuruluşları işten çıkarmalarla kadro daraltıyor ve gazetecilik dışı sektörlerle iş birliği yapıyor ve bunlara yatırım yapmayı tercih ediyor.
EN That has left its mark: media companies are cutting back on jobs, and prefer to cooperate, merge and invest outside of journalism.
turečtina | Angličtina |
---|---|
medya | media |
gazetecilik | journalism |
yatırım | invest |
tercih | prefer |
TR Gazetecilik içinde bulunduğu krizden nasıl çıkabilir?
EN How can journalism get out of its crisis?
turečtina | Angličtina |
---|---|
gazetecilik | journalism |
nasıl | how |
TR Gazetecilik dünyası bugün kendini hiç olmadığı kadar derinden sorguluyor ve hatalara karşı hiç olmadığı kadar büyük bir duyarlılık gösteriyor
EN Never before has it focused on itself so intensely; never before has it been so sensitive to mistakes
turečtina | Angličtina |
---|---|
hiç | never |
TR Gazetecilik demokrasi için o kadar önemli ki varlığı yalnızca pazar ekonomisindeki güçlerin insafına bırakılamaz
EN Journalism is so important for democracy that its existence must not depend solely on market forces
turečtina | Angličtina |
---|---|
gazetecilik | journalism |
demokrasi | democracy |
o | that |
önemli | important |
pazar | market |
TR Almanlar gazetecilik için ellerini ceplerine atmaya hazır mı?
EN Are Germans willing to pay for journalism?
turečtina | Angličtina |
---|---|
almanlar | germans |
gazetecilik | journalism |
TR Araştırma ağı Correctiv, internette herkese açık bir gazetecilik okulu başlatıyor – ve sosyal medyadaki sahte haberlere karşı mücadele veriyor.
EN The research network Correctiv is starting a journalist’s school for everyone on the Internet – and is combatting fake news in the social media.
turečtina | Angličtina |
---|---|
araştırma | research |
ağı | network |
internette | on the internet |
herkese | everyone |
okulu | school |
sahte | fake |
TR Gazetecilerin oluşturduğu bu grup „Kamu Yararına Çalışan Sanal Gazetecilik Akademisi “ açtı
EN The group of journalists has opened a ‘Virtual Academy for common-benefit journalism’
turečtina | Angličtina |
---|---|
sanal | virtual |
gazetecilik | journalism |
TR Bu „herkese açık“ gazetecilik okulunun tam da şimdi başlaması bir rastlantı değil
EN It is no coincidence that this journalists’ academy ‘for all’ is starting at this particular point in time
turečtina | Angličtina |
---|---|
bu | this |
değil | no |
TR „Gazetecilik her zamankinden daha önemli“
EN Interview with Peter Limbourg about journalism
turečtina | Angličtina |
---|---|
gazetecilik | journalism |
daha | with |
TR Global Media Forum'un ağırlık verilen bir başka konusu da, gazetecilik alanındaki yapay zeka. Çoktandır metin robotları spor haberleri, finans ve hava tahmin raporları üretiyor. Bu hayır mı, şer mi?
EN Another focal point of the Global Media Forum is artificial intelligence in journalism. Text robots long ago began producing sports, financial and weather reports. Is that a boon or a bane?
turečtina | Angličtina |
---|---|
global | global |
media | media |
forum | forum |
başka | another |
gazetecilik | journalism |
zeka | intelligence |
metin | text |
spor | sports |
finans | financial |
hava | weather |
raporları | reports |
TR Lakin belirleyici olan şey, aktarma yolu değil, aksine içeriktir. Gazetecilik şimdiye kadarkinden daha da önemli; çünkü biz bir büyük değişimler evresinde yaşıyoruz; ve işte burada, tasnif ve değerlendirme elzem şeyler.
EN What is decisive, however, is not the transmission channel, but the content. Journalism is more important than ever because we live in a period of great change. And classification and evaluation are essential here.
turečtina | Angličtina |
---|---|
gazetecilik | journalism |
burada | here |
değerlendirme | evaluation |
TR Bağımsız gazetecilik demokrasi için neden bu kadar önemli
EN Why independent journalism is so important for democracy
turečtina | Angličtina |
---|---|
bağımsız | independent |
gazetecilik | journalism |
demokrasi | democracy |
önemli | important |
TR Ana Carbajosa, Madrid, Brüksel ve Boston’da hukuk okudu ve 2001’den beri gazetecilik dalında çalışıyor. Brüksel ve Kudüs muhabirliği yaptı; şimdilerde Berlin muhabiri.
EN Ana Carbajosa studied law in Madrid, Brussels and Boston and worked in journalism since 2001. She was a correspondent in Brussels and Jerusalem and is now in Berlin.
turečtina | Angličtina |
---|---|
brüksel | brussels |
boston | boston |
hukuk | law |
gazetecilik | journalism |
berlin | berlin |
TR Teyit tarafından Ankara ve İstanbul’da gazeteciler ve gazetecilik öğrencileri için düzenlenecek…
EN Applications for Teyit-organized verification trainings for journalists and journalism students in…
turečtina | Angličtina |
---|---|
gazeteciler | journalists |
gazetecilik | journalism |
TR Lütfen formu doldurun ve “Bilmemiz gereken başka bir şey” alanında ayrıntılı bilgi verin. Kurumsal ekibimiz, gazetecilik transkripsiyon ihtiyaçlarınız hakkında sizinle sohbet etmek ister.
EN Please fill out the form and elaborate in the “Anything else we should know” field. Our enterprise team would love to chat with you about your journalistic transcription needs.
turečtina | Angličtina |
---|---|
doldurun | fill |
başka | else |
bilgi | know |
kurumsal | enterprise |
transkripsiyon | transcription |
sizinle | with you |
sohbet | chat |
ihtiyaçları | needs |
TR "Peter Hahn uzaktan çalışmaya geçtiğinde VPN'imizin ciddi performans sorunlarına neden olduğunu gördük
EN "When Peter Hahn transitioned to working remotely, we found that our VPN was causing serious performance issues
turečtina | Angličtina |
---|---|
peter | peter |
uzaktan | remotely |
vpn | vpn |
ciddi | serious |
performans | performance |
neden | to |
sorunları | issues |
TR Sam, sizi ciddi anlamda bir SEO uzmanı yapacak :). Teşekkürler
EN Sam will literally make you an SEO specialist :). Thank you
turečtina | Angličtina |
---|---|
sam | sam |
sizi | you |
bir | an |
seo | seo |
yapacak | will |
TR Temiz su kaynaklarına erişim ve kanalizasyon sistemi eksikliğinin ciddi risk oluşturduğu afet bölgesinde toplum temelli sağlık ve hijyen eğitimleri gerçekleştirdik
EN We delivered community-based health and hygiene trainings in disaster areas where access to clean water and insufficient sewage infrastructure are serious risks
turečtina | Angličtina |
---|---|
temiz | clean |
su | water |
erişim | access |
ve | and |
ciddi | serious |
risk | risks |
afet | disaster |
toplum | community |
temelli | based |
sağlık | health |
hijyen | hygiene |
TR Ciddi şeyler yapıyoruz ama tutkuyla
EN We do serious things but with passion
turečtina | Angličtina |
---|---|
ciddi | serious |
şeyler | things |
TR Ciddi güvenlik işletim sistemleri ve açık kaynak yazılım kullanıyoruz
EN We use operating systems and open source software that take security seriously
turečtina | Angličtina |
---|---|
güvenlik | security |
sistemleri | systems |
ve | and |
açık | open |
kaynak | source |
yazılım | software |
TR Dijital Binyıl Telif Hakkı Yasasına 2018'de ciddi tamir muafiyetleri kazandık.
EN We won major repair exemptions to the Digital Millenium Copyright Act in 2018.
turečtina | Angličtina |
---|---|
dijital | digital |
telif | copyright |
tamir | repair |
TR Ünlü "Doge" internet karikatürüne dayanan bu dijital para, logo olarak bu karikatürün Shiba Inu köpeğini taşımaktadır ve Bitcoin'in daha az ciddi ve eğlenceli alternatifi olmayı hedefler
EN Based on the famous "Doge" internet meme, the digital currency carries the meme's Shiba Inu dog as its logo and aims to be a more light-hearted and fun alternative to Bitcoin
turečtina | Angličtina |
---|---|
doge | doge |
internet | internet |
logo | logo |
bitcoin | bitcoin |
eğlenceli | fun |
TR Ciddi bir yangın tehlikesi mevcut.
EN In extreme cases, the problem could set the vehicles on fire.
turečtina | Angličtina |
---|---|
yangın | fire |
TR C-Stok parçalarının dış yüzeyleri ciddi şekilde hasar görmüş ancak tamamen kullanılabilir durumdalar
EN C-Stock parts have major cosmetic wear but are fully functional
turečtina | Angličtina |
---|---|
ancak | but |
tamamen | fully |
TR Golf, spa, tenis ve yiyecek ve içecek mekanlarına VIP erişim, ciddi bir değer katmaktadır ve özel ev kulübünü geleneksel ev sahipliğinden daha da farklılaştırmaktadır
EN VIP access to amenities such as golf, spa, tennis and food and beverage outlets add significant value and further differentiate the private home club from traditional home ownership
turečtina | Angličtina |
---|---|
golf | golf |
tenis | tennis |
yiyecek | food |
içecek | beverage |
vip | vip |
erişim | access |
özel | private |
geleneksel | traditional |
TR Ticari amaçlı olmadığı iddia edilse de dünya üzerinde büyük bir dinleyici kitlesine sahip olması ve ciddi ticari başarıların yakalanmış olması sebebi ile, müzik endüstrisinin bel kemiği niteliğindedir
EN Allmusic states that, “of all rock & roll’s myriad forms, heavy metal is the most extreme in terms of volume, machismo and theatricality.” Heavy metal has long had a worldwide following of fans known as metalheads or headbangers
turečtina | Angličtina |
---|---|
dünya | worldwide |
büyük | most |
TR Yaklaşık iki yıldır, tüm dünya modern çağın en ciddi sağlık krizlerinden biri olan COVID-19 salgını ile mücadele ediyor. Salgın, iş piyasasından sağlık hizmetlerine kadar hayatın çeşitli sektörlerinde büyük değişiklikle...
EN For almost two years now, the world has been struggling with one of the most serious health crises of the modern world, COVID-19 pandemic. While the pandemic has resulted in major changes in various sectors of life from...
turečtina | Angličtina |
---|---|
dünya | world |
modern | modern |
ciddi | serious |
sağlık | health |
salgın | pandemic |
hayatı | life |
TR Kaya, göçmen ve mültecilerin piyasaya katılımlarında uzmanlık desteği aldıkları koşulda ekonomiye ciddi katkı yapabilme potansiyeli olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve dünyadan bazı örnekleri paylaştı.
EN Kaya emphasized that when supported with access to relevant expertise, refugees have the capacity to make significant contributions to the economy and she shared a number of examples from Turkey and abroad.
turečtina | Angličtina |
---|---|
ve | and |
uzmanlık | expertise |
türkiye | turkey |
örnekleri | examples |
TR Kaya, göçmen ve mültecilerin piyasaya katılımlarında uzmanlık desteği aldıkları koşulda ekonomiye ciddi katkı yapabilme potansiyeli olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve dünyadan bazı örnekleri paylaştı.
EN Kaya emphasized that when supported with access to relevant expertise, refugees have the capacity to make significant contributions to the economy and she shared a number of examples from Turkey and abroad.
turečtina | Angličtina |
---|---|
ve | and |
uzmanlık | expertise |
türkiye | turkey |
örnekleri | examples |
TR Ve mucize şu ki, ITAA'ya katıldığımdan beri ciddi bir internet kanaması yaşamadım (gerçi birkaç kez kısa bir süre için alt çizgimi geçtim)
EN And the miracle is that since I joined ITAA I haven’t had a severe internet binge (although I have briefly crossed my bottom lines a few times)
turečtina | Angličtina |
---|---|
itaa | itaa |
internet | internet |
kez | times |
alt | bottom |
TR Son ciddi ilişkimin üzerinden 19 yıl geçti.
EN 19 years since my last serious relationship.
turečtina | Angličtina |
---|---|
son | last |
ciddi | serious |
yıl | years |
TR Renderforest, görsel olarak cazip, etkileyici ve etkili video şablonları sayesinde, oluşturduğum içerikleri çok ciddi şekilde kaliteli hale getiriyor.
EN Renderforest is a key enhancement to the content that I create because of its visually appealing, impactful, and effective video templates.
turečtina | Angličtina |
---|---|
renderforest | renderforest |
etkili | effective |
video | video |
şablonları | templates |
TR Bugün küçük ya da büyük ölçekli tüm markalar, Facebook?un kendileri için ne kadar ciddi bir reklam ve iletişim alanı olduğunu keşfetmiş durumda
EN Today, all brands, small or large, understand how critical Facebook is for them in advertising and communication
turečtina | Angličtina |
---|---|
bugün | today |
küçük | small |
büyük | large |
tüm | all |
markalar | brands |
reklam | advertising |
iletişim | communication |
olduğunu | is |
Zobrazuje se 50 z 50 překladů