TR Uzun deneyimimize bağlı olarak size yenilikçi ve çekici dondurma ürünleri geliştirme konusunda yardımcı olabiliriz. Dondurma sarf malzemeleri, tarifler ve ürün fikirleri hakkında daha fazla bilgi edinin.
TR Uzun deneyimimize bağlı olarak size yenilikçi ve çekici dondurma ürünleri geliştirme konusunda yardımcı olabiliriz. Dondurma sarf malzemeleri, tarifler ve ürün fikirleri hakkında daha fazla bilgi edinin.
EN Based on our long experience, we can help you develop innovative and attractive ice cream products. Learn more about ice cream consumables, recipes and product ideas.
Turks | Engels |
---|---|
uzun | long |
size | you |
yenilikçi | innovative |
çekici | attractive |
fikirleri | ideas |
TR Danimarka'da birinci sınıf bir dondurma üreticisi olan Hansens Flødeis, dondurma üretiminde hepsi Tetra Pak'tan temin edilen üç nesil dondurucu kullanıyor.
EN Hansens Flødeis, a premium ice cream producer in Denmark, uses three generations of freezers, all from Tetra Pak in their ice cream production.
Turks | Engels |
---|---|
hepsi | all |
tetra | tetra |
kullanıyor | uses |
TR Gıda güvenliği donanımı ve yazılımı, konuklarınızı güvende tutar ve gıda güvenliği prosedürlerini otomatik hale getirerek, gıda kaynaklı hastalık yayma ihtimalini azaltmanızı sağlar.
EN Food safety hardware and software keep your guests safe and enable you to automate food safety procedures, reducing the odds of spreading food-borne illness.
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
güvenliği | safety |
sağlar | enable |
ın | of |
TR Gıda güvenliğinde mükemmellik için Uluslararası Gıda Koruma Siyah İnci Ödülü tarafından tanınan Disney'in ödüllü gıda güvenliği eğitim programına dayanır.
EN It is built upon Disney’s award-winning food safety training programme as recognised by the International Association for Food Protection Black Pearl Award for excellence in food safety.
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
uluslararası | international |
siyah | black |
ödüllü | award-winning |
eğitim | training |
programı | programme |
TR Amacımız, güvenli, uygun fiyatlı ve besleyici gıdaya erişim sağlayan güvenli, esnek ve sürdürülebilir gıda sistemlerine katkıda bulunarak değer zincirimiz genelinde gıda kaybını ve gıda israfını en aza indirmek
EN Our ambition is to contribute to secure, resilient and sustainable food systems that provide access to safe, affordable, and nutritious food, and minimise food loss and food waste across our value chain
Turks | Engels |
---|---|
uygun | affordable |
erişim | access |
sağlayan | provide |
sürdürülebilir | sustainable |
gıda | food |
değer | value |
genelinde | across |
TR Kolektif olarak harekete geçme amacıyla, 5 yeni girişimciyle takviyeli gıda ve içecek ürünleri geliştirmek ve gıda atıklarını besleyici gıda kaynaklarına dönüştürmek üzere iş birlikleri gerçekleştirdik
EN With the goal of driving collective action, we’ve collaborated with 5 start-ups to develop fortified food and beverage products and transform food waste into nutritious food sources
Turks | Engels |
---|---|
harekete | action |
gıda | food |
içecek | beverage |
ürünleri | products |
geliştirmek | develop |
dönüştürmek | transform |
TR Dondurma ve gıda güvenliğindeki son gelişmeler. Üretimde hijyen, malzemeler, ekipman tasarımı, paketleme, izlenebilirlik, tüketici endişeleri vb. hakkında bilgi edinin.
EN What does the future hold for commercial ice cream production? We explore the opportunities and challenges of digitalisation.
Turks | Engels |
---|---|
hakkında | for |
TR Ayrıca, süt ve içecekten dondurma, peynir, çorbalara ve sebzelere dek geniş bir ürün yelpazesinde kullanılmak üzere gıda prosesi uzmanlığı ve ekipmanı sağlıyoruz.
EN We also provide food processing expertise and equipment for a broad array of products, from milk and beverages to ice cream, cheese, soups and vegetables.
Turks | Engels |
---|---|
ayrıca | also |
geniş | broad |
ürün | products |
TR Afetten etkilenen toplulukların e- kartlara yüklenen nakit ile gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçları kendi isteklerine göre tedarik etmelerini amaçlayan ve yerel ekonomiye katkı sunan insani yardım projemize başladık.
EN We started the humanitarian aid project, which aims to provide communities affected by disaster with e-cards with a certain amount of cash for them to provide for their food and non-food basic needs.
Turks | Engels |
---|---|
etkilenen | affected |
nakit | cash |
gıda | food |
temel | basic |
ihtiyaçları | needs |
sunan | provide |
yardım | aid |
başladık | we started |
TR Afet alanlarında temiz suya erişimin sağlanması ve hijyen ve barınma koşullarının iyileştirilmesi, gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçların karşılanması için çalışıyoruz
EN We work to provide access to clean water and improve housing and hygiene conditions
Turks | Engels |
---|---|
temiz | clean |
hijyen | hygiene |
TR Control Union, ABD Gıda ve İlaç Kurumunun (FDA) Gıda Güvenliği Modernizasyon Kanununa (FSMA) uyum sağlama ve bu uyumu devam ettirme konusunda işletmenize yardımcı olmaya hazırdır.
EN Control Union Certifications can assist your business in achieving and maintaining regulatory compliance with the US Food and Drug Administration?s (FDA) Food Safety Modernization Act (FSMA).
Turks | Engels |
---|---|
control | control |
union | union |
abd | us |
gıda | food |
güvenliği | safety |
uyum | compliance |
TR FSMA, gerek lokal ABD gıda şirketleri, ABD dışındaki gıda işletmeleri ve ABD pazarına yönelik insan ve hayvan besinlerini üreten, işleyen, paketleyen ya da depolayan bölgeler için geçerlidir.
EN FMSA applies to both domestic US Food companies, food businesses outside the US and territories that manufacture, process, pack or hold human and animal food destined for the US market.
Turks | Engels |
---|---|
abd | us |
gıda | food |
şirketleri | companies |
insan | human |
hayvan | animal |
geçerlidir | applies |
TR Afetten etkilenen toplulukların e- kartlara yüklenen nakit ile gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçları kendi isteklerine göre tedarik etmelerini amaçlayan ve yerel ekonomiye katkı sunan insani yardım projemize başladık.
EN We started the humanitarian aid project, which aims to provide communities affected by disaster with e-cards with a certain amount of cash for them to provide for their food and non-food basic needs.
Turks | Engels |
---|---|
etkilenen | affected |
nakit | cash |
gıda | food |
temel | basic |
ihtiyaçları | needs |
sunan | provide |
yardım | aid |
başladık | we started |
TR Afet alanlarında temiz suya erişimin sağlanması ve hijyen ve barınma koşullarının iyileştirilmesi, gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçların karşılanması için çalışıyoruz
EN We work to provide access to clean water and improve housing and hygiene conditions
Turks | Engels |
---|---|
temiz | clean |
hijyen | hygiene |
TR 12.3. 2030’a kadar perakende ve tüketici düzeylerinde kişi başına düşen küresel gıda atığının yarıya indirilmesi ve hasat sonrası kayıplar dâhil üretimdeki ve tedarik zincirlerindeki gıda kayıplarının azaltılması
EN 12.3. By 2030, halve per capita global food waste at the retail and consumer levels and reduce food losses along production and supply chains, including post-harvest losses
Turks | Engels |
---|---|
perakende | retail |
tüketici | consumer |
kişi | capita |
küresel | global |
gıda | food |
sonrası | post- |
tedarik | supply |
TR Sıkı gıda güvenliği yönetmeliklerine uymanız, markanızı pazarlamak için gıda etiketleri basmanız ve ayrıntılı besin bilgileri sunmanız gerekir
EN You have to meet stringent food safety guidelines, print food labels to market your brand and provide detailed nutritional information
Turks | Engels |
---|---|
sıkı | stringent |
güvenliği | safety |
etiketleri | labels |
ayrıntılı | detailed |
bilgileri | information |
TR Günümüzün mobil teknolojileri, yiyecek-içecek ve konaklama sektörü işletmecilerinin, gıda nakliyesinden depolama, hazırlama ve hizmete kadar gıda güvenliğinin sağlandığı bir ortam yaratmalarına yardımcı olur.
EN Today’s mobile technologies help food and beverage and hospitality operators create an environment in which food safety is ensured — from food transport and storage to preparation and service.
Turks | Engels |
---|---|
mobil | mobile |
teknolojileri | technologies |
gıda | food |
depolama | storage |
hizmete | service |
ortam | environment |
TR Zebra ve Disney CHEFS™ 'in gıda yükleme alanında alındığı andan konukların ilk lokmalarını tatmalarından hemen önceye gıda güvenliği prosedürlerini nasıl otomatik hale getirdiklerini öğrenin.
EN Learn how Zebra and Disney CHEFS™ are automating food safety procedures from the moment food is received at the loading dock to just before guests’ savor their first bites.
Turks | Engels |
---|---|
zebra | zebra |
gıda | food |
yükleme | loading |
güvenliği | safety |
öğrenin | learn |
TR Gıda etiketleri, tüketicilerin gıda seçenekleriyle ilgili daha bilinçli kararlar almalarını sağlamak için beslenme bilgileri, içerik ve potansiyel alerjenleri içermelidir
EN Food labelling must include nutritional information, ingredients and potential allergens to enable consumers to make more informed decisions about their food choices
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
tüketicilerin | consumers |
kararlar | decisions |
beslenme | nutritional |
potansiyel | potential |
TR Gıda etiketleri ve takip edilebilirlik için karmaşık düzenlemelere ve standartlara uyma gereği karşısında, yiyecek-içecek ve konaklama-ağırlama işletmecileri güvenilir ve güvenli bir gıda etiketleme sistemine ihtiyaç duyar
EN Faced with the need to comply with complex regulations and standards for food labelling and traceability, food and beverage and hospitality operators need a reliable and secure food-labelling system
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
karmaşık | complex |
standartlara | standards |
etiketleme | labelling |
sistemine | system |
ihtiyaç | need |
TR Gıda tedarik zincirinin tamamında gıda etiketleme ve takip edilebilirlik için giderek daha karmaşık hale gelen düzenlemelere ve standartlara uygunluk sağlayın.
EN Ensure compliance with increasingly complex regulations and standards for food labelling and traceability across the food supply chain.
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
tedarik | supply |
etiketleme | labelling |
giderek | increasingly |
karmaşık | complex |
standartlara | standards |
uygunluk | compliance |
TR Gıda etiketleri söz konusu olduğunda katı düzenlemelere uyulmalıdır. Zebra, gıda etiketleme uygulamaları için çok çeşitli sarf malzemeleri sunar.
EN When it comes to food labelling, strict regulations must be followed. Zebra offers a wide variety of supplies that are suitable for food labelling applications.
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
zebra | zebra |
etiketleme | labelling |
uygulamaları | applications |
çeşitli | variety |
sunar | offers |
TR Afetten etkilenen toplulukların e- kartlara yüklenen nakit ile gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçları kendi isteklerine göre tedarik etmelerini amaçlayan ve yerel ekonomiye katkı sunan insani yardım projemize başladık.
EN We started the humanitarian aid project, which aims to provide communities affected by disaster with e-cards with a certain amount of cash for them to provide for their food and non-food basic needs.
Turks | Engels |
---|---|
etkilenen | affected |
nakit | cash |
gıda | food |
temel | basic |
ihtiyaçları | needs |
sunan | provide |
yardım | aid |
başladık | we started |
TR Afet alanlarında temiz suya erişimin sağlanması ve hijyen ve barınma koşullarının iyileştirilmesi, gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçların karşılanması için çalışıyoruz
EN We work to provide access to clean water and improve housing and hygiene conditions
Turks | Engels |
---|---|
temiz | clean |
hijyen | hygiene |
TR Afetten etkilenen toplulukların e- kartlara yüklenen nakit ile gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçları kendi isteklerine göre tedarik etmelerini amaçlayan ve yerel ekonomiye katkı sunan insani yardım projemize başladık.
EN We started the humanitarian aid project, which aims to provide communities affected by disaster with e-cards with a certain amount of cash for them to provide for their food and non-food basic needs.
Turks | Engels |
---|---|
etkilenen | affected |
nakit | cash |
gıda | food |
temel | basic |
ihtiyaçları | needs |
sunan | provide |
yardım | aid |
başladık | we started |
TR Afet alanlarında temiz suya erişimin sağlanması ve hijyen ve barınma koşullarının iyileştirilmesi, gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçların karşılanması için çalışıyoruz
EN We work to provide access to clean water and improve housing and hygiene conditions
Turks | Engels |
---|---|
temiz | clean |
hijyen | hygiene |
TR Control Union, ABD Gıda ve İlaç Kurumunun (FDA) Gıda Güvenliği Modernizasyon Kanununa (FSMA) uyum sağlama ve bu uyumu devam ettirme konusunda işletmenize yardımcı olmaya hazırdır.
EN Control Union Certifications can assist your business in achieving and maintaining regulatory compliance with the US Food and Drug Administration?s (FDA) Food Safety Modernization Act (FSMA).
Turks | Engels |
---|---|
control | control |
union | union |
abd | us |
gıda | food |
güvenliği | safety |
uyum | compliance |
TR FSMA, gerek lokal ABD gıda şirketleri, ABD dışındaki gıda işletmeleri ve ABD pazarına yönelik insan ve hayvan besinlerini üreten, işleyen, paketleyen ya da depolayan bölgeler için geçerlidir.
EN FMSA applies to both domestic US Food companies, food businesses outside the US and territories that manufacture, process, pack or hold human and animal food destined for the US market.
Turks | Engels |
---|---|
abd | us |
gıda | food |
şirketleri | companies |
insan | human |
hayvan | animal |
geçerlidir | applies |
TR 2002’den beri, Federal Gıda ve Tarım Bakanlığı (BMEL) iki uluslu bir yediemin fonu aracılığıyla BM Tarım ve Gıda Kuruluşu’nun (FAO) toplam 118 projesini toplamda yaklaşık 142 Millionen euro tutarında kaynakla destekledi.
EN Since 2002, the Federal Ministry of Food and Agriculture (BMEL) has supported a total of 118 projects of the UN Food and Agriculture Organization (FAO) with a total of around 142 million euros through a Bilateral Trust Fund.
Turks | Engels |
---|---|
federal | federal |
gıda | food |
tarım | agriculture |
yaklaşık | around |
euro | euros |
TR Bu bölümün öğrencileri, farklı ülkelere özgü gıda durumunu BM Sürdürülebilirlik Amaçlarını göz önünde tutarak inceliyor, yetersiz beslenmenin sonuçlarına eğiliyor ve gıda sorunlarına çözümler arıyorlar.
EN With a view to the UN's Sustainable Development Goals (SDGs), students examine different country-specific nutritional situations, look at the consequences of inadequate nutrition and seek solutions to nutritional problems.
Turks | Engels |
---|---|
farklı | different |
çözümler | solutions |
ın | of |
TR Tüketiciler, perakendeciler ve gıda üreticileri çevresel etkisi en az olan, daha yeni ve daha kullanışlı gıda paketleme çözümleri arıyorlar
EN Consumers, retailers and food producers are looking for fresher, more convenient food packaging solutions that have a minimum impact on the environment
Turks | Engels |
---|---|
tüketiciler | consumers |
gıda | food |
etkisi | impact |
kullanışlı | convenient |
paketleme | packaging |
çözümleri | solutions |
TR 3 küresel gıda mega trendi ve gıda üreticilerinin bunları sermayeye çevirmesi
EN 3 global food megatrends and how food manufacturers can capitalize on them
Turks | Engels |
---|---|
küresel | global |
gıda | food |
TR 3 küresel mega gıda eğilimi ve gıda üreticilerinin bunları sermayeye çevirmesi hakkında daha fazlasını okuyun
EN Read more on 3 global food megatrends and how food manufacturers can capitalize on them
Turks | Engels |
---|---|
küresel | global |
gıda | food |
TR Size eksiksiz bir hazır gıda prosesi ve paketleme çözümleri yelpazesi sunuyoruz. Böylece tüketicilerinize ticari sterilite ve güvenliği garanti eden cazip ambalajlarda lezzetli gıda ürünleri sunabilirsiniz.
EN We offer you a complete range of pre-prepared food processing and packaging solutions. So you can provide your customers with tasty food products in attractive packages that guarantee commercial sterility and safety.
Turks | Engels |
---|---|
size | you |
eksiksiz | complete |
gıda | food |
paketleme | packaging |
çözümleri | solutions |
böylece | so |
ticari | commercial |
ürünleri | products |
TR Burada gıda güvenliği, gıda satın alınabilirliği, okul beslenmesi, sorumlu kaynak kullanımı ve geri dönüşüm ile ilgili öyküler bulacaksınız.
EN Here you'll find stories about food safety, food affordability, school feeding, responsible sourcing and recycling.
Turks | Engels |
---|---|
burada | here |
gıda | food |
güvenliği | safety |
okul | school |
sorumlu | responsible |
TR Dijitalleşme ve bağlanabilirlik, bildiğimiz gıda ve içecek sektörünü değiştiriyor. Gıda güvenliğini artırmak için benzeri görülmemiş fırsatlar sunuyorlar
EN Digitalisation and connectivity are changing the food and beverage industry as we know it. They offer unprecedented opportunities to increase food safety
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
içecek | beverage |
güvenliğini | safety |
fırsatlar | opportunities |
TR Gıda kalitesi farklı şekillerde tanımlanabilir. Gıda kalitesinin tüketiciler ve üreticiler için gerçekte ne anlama geldiği hakkında daha fazla bilgi edinin.
EN Food quality can be defined in different ways. Read more about what it really means to consumers and manufacturers.
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
kalitesi | quality |
tüketiciler | consumers |
üreticiler | manufacturers |
anlama | means |
TR Gıda prosesi ve paketleme üzerinde çalışan, dünyanın önde gelen gıda prosesi ve paketleme çözümleri şirketi olarak, sürdürülebilirliğe ilişkin ele almamız gereken birçok konu ve keşfedilmesi gereken fırsatlar var
EN As a world leading food processing and packaging solutions company with business within food processing as well as packaging, there are many sustainability topics to address and opportunities to explore
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
paketleme | packaging |
dünyanın | world |
çözümleri | solutions |
şirketi | company |
fırsatlar | opportunities |
TR Gıda Güvenliği İlkemiz, gıda prosesi ve paketleme değer zincirinin genelinde en yüksek güvenlik standartlarını sürdürmek ve tam ürün izlenebilirliğine ulaşmak için bizi taahhüt altına sokmaktadır
EN Our Food Safety Policy commits us to maintaining the highest standards of safety and achieving full product traceability through the entire food processing and packaging value chain
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
paketleme | packaging |
değer | value |
tam | full |
ürün | product |
standartları | standards |
TR İzlenebilirlik ve gıda güvenliği hakkında daha fazla bilgi edinin: Gıda Güvenliği konusundaki taahhüdümüz (pdf)
EN Read more about traceability and food safety: Our commitment to Food Safety (pdf)
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
güvenliği | safety |
hakkında | about |
TR Gıda Erişilebilirliği ve Gelişim için Gıda Ofisi | Tetra Pak
EN Food availability and Food for Development Office | Tetra Pak
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
gelişim | development |
ofisi | office |
tetra | tetra |
TR Gıda emniyeti ve beslenmeye ilişkin küresel zorlukların üstesinden gelmenin en etkili yolunun sürdürülebilir gıda değer zincirleri oluşturmak olduğuna inanıyoruz.
EN We believe that the most effective way to tackle the global food security and nutrition challenge is to build sustainable food value chains.
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
küresel | global |
en | most |
etkili | effective |
sürdürülebilir | sustainable |
değer | value |
zincirleri | chains |
inanıyoruz | we believe |
TR Tetra Laval Gıda için Gelişim; müşteriler, hükümetler, gelişim ajansları, fon sağlama organizasyonları ve STK'lar ile işbirliği yoluyla süt ürünleri ve gıda değer zinciri genelinde gelişim için çaba göstermektedir.
EN Tetra Laval Food for Development drives the development of the dairy and food value chain through cooperation with customers, governments, development cooperation agencies, funding organisations and NGO’s all over the world.
Turks | Engels |
---|---|
tetra | tetra |
gelişim | development |
müşteriler | customers |
ajansları | agencies |
lar | s |
işbirliği | cooperation |
değer | value |
zinciri | chain |
TR Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre, gıda atıkları sera gazı emisyonlarının yüzde 8'ini oluşturuyor ve aynı zamanda işletmeler için önemli bir finansal maliyet yaratıyor
EN According to the UN Food and Agriculture Organization, food waste accounts for 8 percent of greenhouse gas emissions as well as creating a significant financial cost to business
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
tarım | agriculture |
sera | greenhouse |
yüzde | percent |
işletmeler | business |
önemli | significant |
finansal | financial |
maliyet | cost |
TR Gıda emniyetini iyileştirmek ve gezegen üzerinde daha az olumsuz bir etkiye sahip olmak için gıda sistemlerinin dönüştürülmesi gerekiyor
EN To improve food security and have a less negative impact on the planet, food systems need to transform
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
gezegen | planet |
olumsuz | negative |
etkiye | impact |
sistemlerinin | systems |
gerekiyor | need |
TR Dünyanın gıda sistemlerinin, gıda emniyetini iyileştirmek ve gezegeni korumak için dönüştürülmesi gerekiyor
EN The world’s food systems need to transform to improve food security and protect the planet
Turks | Engels |
---|---|
gıda | food |
sistemlerinin | systems |
gezegeni | planet |
gerekiyor | need |
TR Günümüzün küresel gıda zorluklarına ve Tetra Pak'ta daha güvenli ve sürdürülebilir gıda sistemlerine sahip bir dünya için gıdayı ileriye taşımak için nasıl bir rol oynayacağımıza hızlı bir genel bakış edinin.
EN Get a quick overview of today’s global food challenges and how we at Tetra Pak will play our part in moving food forward – for a world with more secure and sustainable food systems.
Turks | Engels |
---|---|
tetra | tetra |
sürdürülebilir | sustainable |
hızlı | quick |
TR Rolümüzü oynayacağımız üç kilit alan var; güvenli, besleyici gıdaya erişimi artırmak, gıda kaybını ve israfını azaltmak ve sürdürülebilir gıda değer zincirleri oluşturmak.
EN There are three key areas where we will play our part; increase access to safe, nutritious food, reduce food loss and waste, and build sustainable food value chains.
Turks | Engels |
---|---|
kilit | key |
alan | areas |
güvenli | safe |
erişimi | access |
artırmak | increase |
gıda | food |
azaltmak | reduce |
sürdürülebilir | sustainable |
değer | value |
zincirleri | chains |
TR Artan nüfusa sürdürülebilir bir gıda tedariki sağlamak için küresel gıda sistemlerini dönüştürmemiz gerekiyor
EN To ensure a sustainable food supply to a growing population, we need to transform global food systems
Turks | Engels |
---|---|
artan | growing |
sürdürülebilir | sustainable |
gıda | food |
küresel | global |
sistemlerini | systems |
gerekiyor | need |
TR COP26 kritik bir zamanda geliyor ve küresel gıda sistemleri aktörlerine gıda sistemleri zorluklarının üstesinden gelmek amacıyla birlikte çalışmak için eşsiz bir fırsat sunuyor.
EN COP26 comes at a critical time and offers global food systems actors a unique opportunity to work together to tackle the food systems challenges.
Turks | Engels |
---|---|
kritik | critical |
zamanda | time |
küresel | global |
gıda | food |
sistemleri | systems |
fırsat | opportunity |
sunuyor | offers |
Wys 50 van 50 vertalings