EN As research becomes increasingly interdisciplinary, authorship roles are growing and changing
{эзләү {Инглиз түбәндәге Төрек сүз / сүзтезмәләргә тәрҗемә ителергә мөмкин:
customers | hizmet iş kullanarak müşteri müşteriler müşterilere müşterileri müşterilerin müşterilerinin müşterileriniz veya |
increasingly | daha fazla fazla giderek gittikçe her için |
EN As research becomes increasingly interdisciplinary, authorship roles are growing and changing
TR Araştırma giderek daha disiplinler arası bir hal aldıkça, yazarlık rolleri de gelişmekte ve değişmektedir
Инглиз | Төрек |
---|---|
research | araştırma |
increasingly | giderek |
and | ve |
are | daha |
EN In an increasingly competitive environment, it can be challenging to find the best candidates for healthcare jobs
TR Rekabet seviyesinin giderek arttığı bir ortamda, sağlık işleri için en iyi adayların bulunması zor olabilmektedir
Инглиз | Төрек |
---|---|
healthcare | sağlık |
competitive | rekabet |
best | en |
the | giderek |
EN Forest certification is becoming increasingly important as it provides credible assurance of a sustainable or legal origin of a wide range of forest-based products
TR Orman sertifikasyonu, çeşitli orman bazlı ürünlerin sürdürülebilir veya yasal kaynağına ilişkin güvenilir bir garanti sağladığı için giderek önemli hale gelmektedir
Инглиз | Төрек |
---|---|
forest | orman |
certification | sertifikasyonu |
increasingly | giderek |
credible | güvenilir |
assurance | garanti |
sustainable | sürdürülebilir |
legal | yasal |
based | bazlı |
important | önemli |
or | veya |
of | in |
products | ürünlerin |
a | bir |
EN At the same time, you can convey a lot of information to users about your enterprise quickly and effectively with stories, which have become increasingly popular recently.
TR Aynı zamanda, son dönemde gittikçe popüler olan hikaye kullanımı ile girişiminiz ile ilgili birçok bilgiyi kullanıcılara hızlı ve etkin bir şekilde aktarabilirsiniz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
information | bilgiyi |
effectively | etkin |
increasingly | gittikçe |
popular | popüler |
recently | son |
stories | hikaye |
quickly | hızlı |
about | ilgili |
lot | çok |
and | ve |
the | aynı |
same | bir |
to | e |
users | kullanıcı |
EN The digital world is increasingly dominating everything, and the popularity of the domain is growing fast due to my digital
TR Dijital dünya giderek her şeye hakim olmaya başladı ve alan adının popülerliği de dijitalime bağlı olarak hızlı büyüyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
digital | dijital |
world | dünya |
fast | hızlı |
and | ve |
everything | şeye |
is | olmaya |
domain | alan adı |
the | giderek |
to | her |
EN Live it well when you stay with us.Stepping away from your everyday life to relax and feel restored is no longer considered an indulgence and is increasingly becoming a necessity in our fast-paced world
TR Bizimle konakladığınızda iyi yaşayın.Rahatlamak ve yenilenmiş hissetmek için günlük yaşamınızdan uzaklaşmanız artık bir şımarıklık olarak görülmüyor ve hızla akan dünyamızda bir gereklilik haline geliyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
well | iyi |
with us | bizimle |
fast | hızla |
everyday | günlük |
life | yaşam |
is | artık |
and | ve |
a | bir |
to | için |
EN Women are increasingly asserting themselves in traditionally male-dominated fields. The proportion of people with a migration background is also increasing.
TR Geleneksel olarak erkek egemen alanlarda bile kadınlara ve daha fazla çeşitliliğe ihtiyaç, her geçen gün yükseliyor.
Инглиз | Төрек |
---|---|
traditionally | geleneksel |
male | erkek |
also | ve |
the | gün |
of | her |
in | olarak |
EN Simon-Kucher has extensive experience in helping media and entertainment companies to improve their profitability and grow in a rapidly changing, increasingly digitalized market.
TR Simon-Kucher, medya ve eğlence şirketlerinin kârlılıklarını artırarak hızla değişip gittikçe dijitalleşen bir pazarda büyümelerine yardımcı olma noktasında ciddi bir deneyime sahiptir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
has | sahiptir |
experience | deneyime |
media | medya |
entertainment | eğlence |
rapidly | hızla |
increasingly | gittikçe |
market | iş |
companies | şirketlerinin |
a | yardımcı |
and | ve |
to | e |
EN Ensure compliance with increasingly complex regulations and standards for food labelling and traceability across the food supply chain.
TR Gıda tedarik zincirinin tamamında gıda etiketleme ve takip edilebilirlik için giderek daha karmaşık hale gelen düzenlemelere ve standartlara uygunluk sağlayın.
Инглиз | Төрек |
---|---|
compliance | uygunluk |
complex | karmaşık |
standards | standartlara |
labelling | etiketleme |
food | gıda |
and | ve |
supply | tedarik |
for | için |
EN Greater visibility into the status of assets, at the operational edge of your business, delivers the performance required in increasingly automated, data-powered environments
TR İşinizin operasyonel kısmında varlıkların durumu konusunda daha fazla görünürlük elde etmek, gittikçe otomatikleşen, veri destekli hale gelen ortamlarda gereken performansı sunar
Инглиз | Төрек |
---|---|
visibility | görünürlük |
status | durumu |
operational | operasyonel |
delivers | sunar |
required | gereken |
increasingly | gittikçe |
environments | ortamlarda |
data | veri |
greater | daha fazla |
assets | varlıklar |
at | nda |
of | konusunda |
EN In the view of increasingly complex supplier relationships, it is important for the BMW Group to work together with suppliers to increase transparency and resource efficiency along the supply chain.
TR Tedarikçi ilişkilerinin giderek karmaşıklaştığı göz önüne alındığında, BMW Grubunun tüm tedarik zinciri boyunca şeffaflığı ve kaynak verimliliğini artırmak için tedarikçiler ile birlikte çalışması önemlidir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
supplier | tedarikçi |
bmw | bmw |
suppliers | tedarikçiler |
resource | kaynak |
efficiency | verimliliğini |
supply | tedarik |
chain | zinciri |
transparency | şeffaflığı |
work | çalışması |
and | ve |
important | önemlidir |
view | ile |
of | in |
increase | artırmak |
the | giderek |
EN Today?s Fashion and Lifestyle consumers are increasingly expecting companies to embrace sustainability
TR Günümüzün Moda ve Yaşam Tarzı tüketicileri, şirketlerden sürdürülebilirliği benimsemelerini giderek daha fazla bekliyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
s | s |
fashion | moda |
increasingly | giderek |
and | ve |
to | fazla |
EN In an increasingly competitive environment, it can be challenging to find the best candidates for healthcare jobs
TR Rekabet seviyesinin giderek arttığı bir ortamda, sağlık işleri için en iyi adayların bulunması zor olabilmektedir
Инглиз | Төрек |
---|---|
healthcare | sağlık |
competitive | rekabet |
best | en |
the | giderek |
EN Forest certification is becoming increasingly important as it provides credible assurance of a sustainable or legal origin of a wide range of forest-based products
TR Orman sertifikasyonu, çeşitli orman bazlı ürünlerin sürdürülebilir veya yasal kaynağına ilişkin güvenilir bir garanti sağladığı için giderek önemli hale gelmektedir
Инглиз | Төрек |
---|---|
forest | orman |
certification | sertifikasyonu |
increasingly | giderek |
credible | güvenilir |
assurance | garanti |
sustainable | sürdürülebilir |
legal | yasal |
based | bazlı |
important | önemli |
or | veya |
of | in |
products | ürünlerin |
a | bir |
EN An exponential trend is a group of dots that can be represented as a curved line that rises or falls at an increasingly higher rate.
TR Üstel bir eğilim, giderek daha yüksek bir oranda yükselen veya düşen eğri bir çizgi olarak temsil edilebilen bir nokta grubudur.
Инглиз | Төрек |
---|---|
represented | temsil |
increasingly | giderek |
line | çizgi |
or | veya |
higher | daha yüksek |
a | bir |
EN Live it well when you stay with us.Stepping away from your everyday life to relax and feel restored is no longer considered an indulgence and is increasingly becoming a necessity in our fast-paced world
TR Bizimle konakladığınızda iyi yaşayın.Rahatlamak ve yenilenmiş hissetmek için günlük yaşamınızdan uzaklaşmanız artık bir şımarıklık olarak görülmüyor ve hızla akan dünyamızda bir gereklilik haline geliyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
well | iyi |
with us | bizimle |
fast | hızla |
everyday | günlük |
life | yaşam |
is | artık |
and | ve |
a | bir |
to | için |
EN Women are increasingly asserting themselves in traditionally male-dominated fields. The proportion of people with a migration background is also increasing.
TR Geleneksel olarak erkek egemen alanlarda bile kadınlara ve daha fazla çeşitliliğe ihtiyaç, her geçen gün yükseliyor.
Инглиз | Төрек |
---|---|
traditionally | geleneksel |
male | erkek |
also | ve |
the | gün |
of | her |
in | olarak |
EN Furthermore, the enormous use of reinforced concrete is making many countries with few natural resources increasingly dependent on imports.
TR Ve aşırı miktarda çelikli beton kullanımı, hammade açısından fakir olan birçok ülkeyi giderek ithalata daha bağımlı kılıyor.
Инглиз | Төрек |
---|---|
furthermore | ve |
concrete | beton |
is | olan |
use | kullanımı |
many | çok |
the | giderek |
few | bir |
EN We are successfully building and linking together increasingly better and more attractive ecosystems focusing on both research and applications
TR Araştırma ve uygulamadan oluşan cazip ekosistemler kurmayı ve ikisini birbirine bağlamayı her geçen gün daha iyi başarıyoruz
Инглиз | Төрек |
---|---|
and | ve |
ecosystems | ekosistemler |
research | araştırma |
better | daha iyi |
more | daha |
EN Agile human resource management It is becoming increasingly difficult for companies to attract motivated specialists – and to keep them
TR Agil İnsan Kaynakları Yönetimi Firmalar için motivasyonu yüksek uzmanlar bulmak ve onları firmaya kazanmak her geçen gün daha da zorlaşıyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
management | yönetimi |
companies | firmalar |
them | onları |
and | ve |
EN Yes, things like climate protection and stakeholder value are becoming increasingly important, but Fridays for Future doesn’t stand for the whole generation
TR Evet, iklimin korunması ve Stakeholder Value gibi şeyler giderek daha fazla önem kazanıyor, ancak Fridays for Future tüm bir nesli temsil etmiyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
climate | iklimin |
protection | korunması |
things | şeyler |
yes | evet |
value | bir |
and | ve |
for | tüm |
EN And how is Germany supporting this internationally? Germany supports global technology transfer by increasingly linking industrial policy and climate policy
TR Peki, Almanya uluslararası ortamda nasıl bir uğraş veriyor? Almanya, endüstri politikasıyla iklim politikasını gitgide birbirine bağlamak suretiyle dünya çapındaki teknoloji transferini destekliyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
supports | destekliyor |
technology | teknoloji |
industrial | endüstri |
climate | iklim |
by | suretiyle |
germany | almanya |
policy | politikası |
how | nasıl |
internationally | uluslararası |
global | dünya |
EN The German model of dual education, in which young people are prepared for a career by a combination of practical training in a company and education at a vocational school, is increasingly popular worldwide
TR Bir işletmede uygulamalı eğitim ve bir meslek okulunda okul eğitiminden oluşan bir kombinasyonla genç insanların mesleğe hazırlandıkları Alman dual (ikili) eğitim modeli, dünya çapında giderek artan bir rağbet görüyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
model | modeli |
company | iş |
young | genç |
at | nda |
people | insanlar |
school | okul |
a | bir |
and | ve |
worldwide | çapında |
training | eğitim |
EN Robots in the operating room or a digital patient twin for trying out cancer therapy: artificial intelligence is becoming increasingly important in medicine
TR Ameliyathanede robotlar veya kanser tedavilerini test etmek üzere hastanın dijital kopyasını çıkarma: Yapay zekanın tıptaki önemi giderek artıyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
cancer | kanser |
digital | dijital |
or | veya |
artificial | yapay |
is | etmek |
EN Taking a peek into Germany’s treasure trove: why patents are becoming increasingly important, and which technologies are currently in the spotlight.
TR Ekonomi ulusunun hazine sandığına bir bakış: Patentlerin neden giderek daha çok önem kazandıkları ve günümüzde hangi teknolojilerin odakta yer aldıkları hakkında.
Инглиз | Төрек |
---|---|
and | ve |
a | bir |
why | neden |
in | yer |
the | giderek |
EN Svenja: In just a few months we have mobilised 300,000 people, and climate change is now being increasingly discussed by the public
TR Svenja: Birkaç ay içinde 300.000 kişiyi harekete geçirerek, iklimin korunmasını kamuoyunda daha güçlü biçimde tartıştık
Инглиз | Төрек |
---|---|
months | ay |
climate | iklimin |
now | iyi |
a | birkaç |
in | içinde |
the | daha |
EN Private media and public broadcasters are increasingly recognizing that reporting needs to become more diverse
TR Özel medya kuruluşları ve devlet radyo ve televizyonları haberlerin çeşitliliğini daha iyi gözetmesi gerektiğini fark etmeye başladı
Инглиз | Төрек |
---|---|
media | medya |
and | ve |
to | etmeye |
more | daha |
EN Reinemann: Serious journalistic media are the media of the future in my opinion. I think they will become increasingly important on the net in view of the huge amount of sources, half-truths and fake news.
TR Reinemann: Benim nezdimde medyanın geleceği ciddi gazetecilik yapan medya kuruluşlarında yatıyor. Çünkü bu kuruluşlar, karşı karşıya olduğumuz yarı gerçekler ve sahte haber yoğunluğu karşısında giderek daha önem kazanıyor.
Инглиз | Төрек |
---|---|
serious | ciddi |
future | geleceği |
fake | sahte |
media | medya |
news | haber |
and | ve |
the | giderek |
of | karşı |
my | benim |
EN With regulators, investors, and consumers increasingly demanding sustainability, companies must transform their business models and offerings. Learn how to transform successfully in our 4-part blog series.
TR Şirketlerden dijital tecrübeler, satış kanalları ve ürünler hakkındaki beklentiler artarken, dijitalizasyon çabalarınızı nasıl monetize edeceğinize dair tavsiyeler verebiliriz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
business | satış |
how | nasıl |
EN While the cloud took a while to catch on, organizations are increasingly adopting cloud-first IT strategies.
TR Bulutu yakalamak biraz zaman alırken, kuruluşlar giderek daha fazla bulut öncelikli BT stratejilerini benimsiyor.
Инглиз | Төрек |
---|---|
organizations | kuruluşlar |
strategies | stratejilerini |
cloud | bulut |
while | zaman |
it | bt |
EN Latency: Consumers are increasingly unwilling to wait
TR Gecikme: Tüketiciler giderek daha fazla beklemek istemiyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
latency | gecikme |
consumers | tüketiciler |
increasingly | giderek |
to | fazla |
EN These capabilities are increasingly being performed in edge devices, rather than just the cloud.
TR Bu kabiliyetler, buluttan ziyade edge cihazlarında giderek daha fazla gerçekleştirilmektedir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
devices | cihazlar |
edge | edge |
these | bu |
EN As stores increasingly serve as distribution centers, retailers know it?s important to get online fulfillment right to guarantee customer satisfaction and maximize profitability.
TR Mağazalar giderek dağıtım merkezleri olarak hizmet verdiğinden, perakendeciler müşteri memnuniyetini garanti etmek ve kârlılığı en üst düzeye çıkarmak için online siparişi yerine getirme hakkının önemli olduğunu biliyorlar.
Инглиз | Төрек |
---|---|
increasingly | giderek |
serve | hizmet |
distribution | dağıtım |
centers | merkezleri |
online | online |
guarantee | garanti |
customer | müşteri |
satisfaction | memnuniyetini |
and | ve |
it | olduğunu |
important | önemli |
right | hakkı |
EN Project timelines are becoming increasingly shorter, and clients want everything faster. 3ds Max gives you the speed and flexibility to perform fast iterations and countless variations without starting from scratch.
TR Proje zaman çizelgeleri gittikçe kısalıyor ve müşteriler her şeyi daha hızlı istiyor. 3ds Max, en baştan başlamanıza gerek kalmadan hızlı yinelemeler ve sayısız varyasyonlar gerçekleştirmek için size hız ve esneklik sunar.
Инглиз | Төрек |
---|---|
project | proje |
increasingly | gittikçe |
clients | müşteriler |
gives | sunar |
flexibility | esneklik |
perform | gerçekleştirmek |
countless | sayısız |
max | max |
from | baştan |
want | istiyor |
speed | hız |
without | kalmadan |
and | ve |
to | şeyi |
the | size |
fast | hızlı |
EN Project timelines are becoming increasingly shorter, and clients want everything faster. 3ds Max gives you the speed and flexibility to perform fast iterations and countless variations without starting from scratch.
TR Proje zaman çizelgeleri gittikçe kısalıyor ve müşteriler her şeyi daha hızlı istiyor. 3ds Max, en baştan başlamanıza gerek kalmadan hızlı yinelemeler ve sayısız varyasyonlar gerçekleştirmek için size hız ve esneklik sunar.
Инглиз | Төрек |
---|---|
project | proje |
increasingly | gittikçe |
clients | müşteriler |
gives | sunar |
flexibility | esneklik |
perform | gerçekleştirmek |
countless | sayısız |
max | max |
from | baştan |
want | istiyor |
speed | hız |
without | kalmadan |
and | ve |
to | şeyi |
the | size |
fast | hızlı |
EN Project timelines are becoming increasingly shorter, and clients want everything faster. 3ds Max gives you the speed and flexibility to perform fast iterations and countless variations without starting from scratch.
TR Proje zaman çizelgeleri gittikçe kısalıyor ve müşteriler her şeyi daha hızlı istiyor. 3ds Max, en baştan başlamanıza gerek kalmadan hızlı yinelemeler ve sayısız varyasyonlar gerçekleştirmek için size hız ve esneklik sunar.
Инглиз | Төрек |
---|---|
project | proje |
increasingly | gittikçe |
clients | müşteriler |
gives | sunar |
flexibility | esneklik |
perform | gerçekleştirmek |
countless | sayısız |
max | max |
from | baştan |
want | istiyor |
speed | hız |
without | kalmadan |
and | ve |
to | şeyi |
the | size |
fast | hızlı |
EN Project timelines are becoming increasingly shorter, and clients want everything faster. 3ds Max gives you the speed and flexibility to perform fast iterations and countless variations without starting from scratch.
TR Proje zaman çizelgeleri gittikçe kısalıyor ve müşteriler her şeyi daha hızlı istiyor. 3ds Max, en baştan başlamanıza gerek kalmadan hızlı yinelemeler ve sayısız varyasyonlar gerçekleştirmek için size hız ve esneklik sunar.
Инглиз | Төрек |
---|---|
project | proje |
increasingly | gittikçe |
clients | müşteriler |
gives | sunar |
flexibility | esneklik |
perform | gerçekleştirmek |
countless | sayısız |
max | max |
from | baştan |
want | istiyor |
speed | hız |
without | kalmadan |
and | ve |
to | şeyi |
the | size |
fast | hızlı |
EN Project timelines are becoming increasingly shorter, and clients want everything faster. 3ds Max gives you the speed and flexibility to perform fast iterations and countless variations without starting from scratch.
TR Proje zaman çizelgeleri gittikçe kısalıyor ve müşteriler her şeyi daha hızlı istiyor. 3ds Max, en baştan başlamanıza gerek kalmadan hızlı yinelemeler ve sayısız varyasyonlar gerçekleştirmek için size hız ve esneklik sunar.
Инглиз | Төрек |
---|---|
project | proje |
increasingly | gittikçe |
clients | müşteriler |
gives | sunar |
flexibility | esneklik |
perform | gerçekleştirmek |
countless | sayısız |
max | max |
from | baştan |
want | istiyor |
speed | hız |
without | kalmadan |
and | ve |
to | şeyi |
the | size |
fast | hızlı |
EN Project timelines are becoming increasingly shorter, and clients want everything faster. 3ds Max gives you the speed and flexibility to perform fast iterations and countless variations without starting from scratch.
TR Proje zaman çizelgeleri gittikçe kısalıyor ve müşteriler her şeyi daha hızlı istiyor. 3ds Max, en baştan başlamanıza gerek kalmadan hızlı yinelemeler ve sayısız varyasyonlar gerçekleştirmek için size hız ve esneklik sunar.
Инглиз | Төрек |
---|---|
project | proje |
increasingly | gittikçe |
clients | müşteriler |
gives | sunar |
flexibility | esneklik |
perform | gerçekleştirmek |
countless | sayısız |
max | max |
from | baştan |
want | istiyor |
speed | hız |
without | kalmadan |
and | ve |
to | şeyi |
the | size |
fast | hızlı |
EN Project timelines are becoming increasingly shorter, and clients want everything faster. 3ds Max gives you the speed and flexibility to perform fast iterations and countless variations without starting from scratch.
TR Proje zaman çizelgeleri gittikçe kısalıyor ve müşteriler her şeyi daha hızlı istiyor. 3ds Max, en baştan başlamanıza gerek kalmadan hızlı yinelemeler ve sayısız varyasyonlar gerçekleştirmek için size hız ve esneklik sunar.
Инглиз | Төрек |
---|---|
project | proje |
increasingly | gittikçe |
clients | müşteriler |
gives | sunar |
flexibility | esneklik |
perform | gerçekleştirmek |
countless | sayısız |
max | max |
from | baştan |
want | istiyor |
speed | hız |
without | kalmadan |
and | ve |
to | şeyi |
the | size |
fast | hızlı |
EN In this digital age, social media is playing an increasingly larger role in the recruitment process. According to a recent survey by SHRM, around 84% of organizations are currently using it to find high-quality candidates.
TR Bu dijital çağda, sosyal medya işe alım sürecinde giderek daha büyük bir rol oynuyor. SHRM tarafından yakın zamanda yapılan bir ankete göre, kuruluşların yaklaşık 'ü şu anda onu yüksek kaliteli adaylar bulmak için kullanıyor.
Инглиз | Төрек |
---|---|
role | rol |
this | bu |
in | da |
organizations | kuruluşlar |
using | kullanıyor |
high | yüksek |
quality | kaliteli |
social | sosyal |
digital | dijital |
media | medya |
the | anda |
it | onu |
process | sürecinde |
to | için |
EN In a world where the internet is becoming increasingly crucial for conducting good business, this can potentially kneecap your brand.
TR İnternetin iyi iş yapmak için giderek daha önemli hale geldiği bir dünyada, bu durum markanızı potansiyel olarak diz çöktürebilir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
world | dünyada |
good | iyi |
crucial | önemli |
your brand | markanızı |
this | bu |
a | bir |
potentially | potansiyel olarak |
brand | için |
the | giderek |
EN When we observe one decision, like in the above example, we can see how a neural network could make increasingly complex decisions depending on the output of previous decisions or layers.
TR Yukarıdaki örnekte olduğu gibi bir kararı gözlemlediğimizde, bir nöral ağın önceki kararların ya da katmanların çıktısına bağlı olarak giderek nasıl daha karmaşık kararlar yaratabileceğini görebiliriz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
network | ağı |
complex | karmaşık |
decision | karar |
in | da |
decisions | kararlar |
how | nasıl |
depending | bağlı olarak |
EN Consumers increasingly demand foods made using sustainable manufacturing methods and with fewer additives. Here’s how to embrace the clean label trend.
TR Tüketiciler, sürdürülebilir üretim yöntemleri kullanılan ve daha az katkı maddesi ile üretilen gıdaları giderek daha fazla talep etmektedir. Temiz etiket eğilimini nasıl benimseyeceğiniz aşağıda açıklanmıştır.
Инглиз | Төрек |
---|---|
consumers | tüketiciler |
demand | talep |
foods | gıdalar |
sustainable | sürdürülebilir |
methods | yöntemleri |
clean | temiz |
label | etiket |
manufacturing | üretim |
and | ve |
fewer | az |
using | da |
how | nasıl |
EN They’re also demanding greater convenience in preparation and eating on-the-go, and are increasingly favouring products that prioritise low environmental impact.
TR Aynı zamanda ayak üstü yemek hazırlama konusunda daha fazla kolaylık sağlayan ürünler talep ediyorlar ve çevresel etkisi düşük olan ürünlere daha fazla öncelik veriyorlar.
Инглиз | Төрек |
---|---|
convenience | kolaylık |
preparation | hazırlama |
low | düşük |
impact | etkisi |
environmental | çevresel |
greater | daha fazla |
the | aynı |
and | ve |
are | olan |
products | ürünler |
EN As the offline and online worlds blur for connected consumers, they increasingly expect a seamless experience across all channels and devices
TR Çevrimdışı ve çevrimiçi dünyaların sınırları çevrimiçi tüketiciler için belirsiz olduğundan, bu tüketiciler tüm kanallar ve cihazlarda giderek daha fazla sorunsuz bir deneyim beklemektedir
Инглиз | Төрек |
---|---|
consumers | tüketiciler |
seamless | sorunsuz |
experience | deneyim |
channels | kanallar |
devices | cihazlarda |
online | çevrimiçi |
as | olduğundan |
all | tüm |
and | ve |
a | bir |
EN Consumers are increasingly focused on eating healthy and nutritious food with more than 80% globally seeing 100% juice as healthy, natural and tasty.
TR Tüketiciler sağlıklı ve besleyici gıdaya odaklanmış durumda ve küresel olarak %80'inden fazla tüketici %100 meyve suyunu sağlıklı, doğal ve lezzetli buluyor.
Инглиз | Төрек |
---|---|
consumers | tüketiciler |
natural | doğal |
healthy | sağlıklı |
focused | odaklanmış |
and | ve |
more | fazla |
globally | küresel olarak |
as | olarak |
EN Traceability is becoming increasingly important in demonstrating food safety for manufacturers and consumers.
TR İzlenebilirlik, üreticiler ve tüketiciler için gıda güvenliğini göstermede gittikçe artan bir oranda önemli hale gelmektedir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
increasingly | gittikçe |
food | gıda |
consumers | tüketiciler |
manufacturers | üreticiler |
important | önemli |
and | ve |
in | da |
for | için |
is | bir |
safety | güvenliğini |
EN 1953 The cream carton becomes increasingly common in Sweden. Mjölkcentralen in Stockholm, Sweden, installs its first Tetra Pak® machines. Polyethylene is introduced as the plastic coating for the paperboard.
TR 1953 Krema kartonu İsveç'te giderek yaygınlaşmaya başladı. İsveç, Stockholm'deki Mjölkcentralen fabrikasında ilk Tetra Pak® makineleri kuruldu. Polietilen, karton kutuları için plastik kaplama olarak kullanılmaya başlandı.
Инглиз | Төрек |
---|---|
carton | karton |
its | in |
tetra | tetra |
pak | pak |
machines | makineleri |
plastic | plastik |
first | ilk |
the | giderek |
for | için |
EN As margins for fast-moving consumer goods continue to be squeezed, process optimisation is increasingly important
TR Hızlı hareket halindeki tüketim malları için marjlar daralmaya devam ederken proses optimizasyonu giderek daha önemli hale geliyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
increasingly | giderek |
fast | hızlı |
important | önemli |
as | ederken |
continue | devam |
{Totalresult} тәрҗемәләренең 50 күрсәтү