EN Select Use preshared key for authentication from the Type of VPN and enter your pre-shared key into the Key field. Click OK.
İngilizce dilindeki "key one being", aşağıdaki Türk kelimelere/ifadelere çevrilebilir:
EN Select Use preshared key for authentication from the Type of VPN and enter your pre-shared key into the Key field. Click OK.
TR VPN tipinden Kimlik doğrulaması için önceden paylaşılan anahtarı kullanı seçin ve Anahtar alanına önceden paylaşılan anahtarınızı girin. Tamama tıklayın.
İngilizce | Türk |
---|---|
authentication | kimlik |
vpn | vpn |
shared | paylaşılan |
key | anahtar |
of | in |
click | tıklayın |
and | ve |
enter | girin |
pre | önceden |
EN Check Use pre-shared key for authentication check-box and enter your pre-shared key into the Key field. Click OK button.
TR Kimlik doğrulama için önceden paylaşılan anahtarı kullan kutusunu işaretleyin ve Anahtar alanına önceden paylaşılan anahtarı girin. Tamam düğmesine tıklayın.
İngilizce | Türk |
---|---|
click | tıklayın |
button | düğmesine |
shared | paylaşılan |
authentication | kimlik doğrulama |
and | ve |
enter | girin |
pre | önceden |
EN Our keystore allows you to generate a key pair but also to import your already existing OpenPGP key pair
TR Anahtar depomuz, bir anahtar çifti oluşturmanıza ve aynı zamanda zaten var olan OpenPGP anahtar çiftinizi içe aktarmanıza izin verir
İngilizce | Türk |
---|---|
allows | izin verir |
key | anahtar |
to | e |
pair | çifti |
your | ve |
EN Also, to prevent a strong adversary from cracking-down a private key, the default length of every generated key pair has been set to 4096 bits (generated with strong entropy)
TR Ayrıca, özel anahtar aşağı kırma-güçlü bir düşman önlemek için, her üretilen anahtar çifti varsayılan uzunluğu (güçlü entropi ile oluşturulan) 4096 bit için ayarlanmış
İngilizce | Türk |
---|---|
key | anahtar |
default | varsayılan |
length | uzunluğu |
generated | oluşturulan |
down | aşağı |
strong | güçlü |
also | ayrıca |
pair | çifti |
prevent | önlemek |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN Easily search across your transcripts to find key moments, highlight key soundbites, and quickly export snippets to social media.
TR Önemli anları bulmak, anahtar ses bitelerini vurgulamak ve parçacıkları sosyal medyaya hızlı bir şekilde aktarmak için transkriptlerinizde kolayca arama yapın.
İngilizce | Türk |
---|---|
key | anahtar |
highlight | vurgulamak |
media | medyaya |
moments | anları |
easily | kolayca |
search | arama |
social | sosyal |
to | yapın |
and | ve |
EN Highlight key soundbites for other team members to use. Comment and make notes alongside key parts of the transcript like Google docs.
TR Diğer ekip üyelerinin kullanacağı tuş ses bitelerini vurgulayın. Google belgeleri gibi transkriptin önemli kısımlarıyla birlikte yorum yapın ve not alın.
İngilizce | Türk |
---|---|
other | diğer |
comment | yorum |
members | üyelerinin |
team | ekip |
to | yapın |
and | ve |
the | gibi |
key | tuş |
EN Search transcripts in seconds and pinpoint key information and data. You can also search across all your transcripts to isolate key themes.
TR Transkriptleri saniyeler içinde arayın ve anahtar bilgileri ve verileri kesin. Anahtar temaları ayırmak için tüm transkriptlerinizde de arama yapabilirsiniz.
İngilizce | Türk |
---|---|
search | arama |
transcripts | transkriptleri |
seconds | saniyeler |
key | anahtar |
themes | temaları |
you can | yapabilirsiniz |
data | verileri |
all | tüm |
and | ve |
in | içinde |
information | bilgileri |
EN The public key of the certificate will not match the public key of the original certificate
TR Sertifikanın genel anahtarı, orijinal sertifikanın genel anahtarıyla eşleşmeyecektir
İngilizce | Türk |
---|---|
public | genel |
of | ın |
certificate | sertifikanın |
original | orijinal |
key | anahtar |
EN A digital certificate includes fields such as key usage and extended key usage that determine the purpose of a certificate
TR Dijital sertifika, bir sertifikanın amacını belirleyen anahtar kullanımı ve genişletilmiş anahtar kullanımı gibi alanlar içerir
İngilizce | Türk |
---|---|
includes | içerir |
key | anahtar |
purpose | amacı |
extended | genişletilmiş |
certificate | sertifika |
and | ve |
usage | kullanım |
digital | dijital |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN The public key of the certificate will not match the public key of the original certificate
TR Sertifikanın genel anahtarı, orijinal sertifikanın genel anahtarıyla eşleşmeyecektir
İngilizce | Türk |
---|---|
public | genel |
of | ın |
certificate | sertifikanın |
original | orijinal |
key | anahtar |
EN A digital certificate includes fields such as key usage and extended key usage that determine the purpose of a certificate
TR Dijital sertifika, bir sertifikanın amacını belirleyen anahtar kullanımı ve genişletilmiş anahtar kullanımı gibi alanlar içerir
İngilizce | Türk |
---|---|
includes | içerir |
key | anahtar |
purpose | amacı |
extended | genişletilmiş |
certificate | sertifika |
and | ve |
usage | kullanım |
digital | dijital |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN It’s not about handing in the key at checkout; it’s about keeping the key and handing it down from generation to generation
TR Anahtarın çıkışta bırakıldığı değil, saklanarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı yerdir
İngilizce | Türk |
---|---|
at | de |
key | anahtar |
the | değil |
EN Easily search across your transcripts to find key moments, highlight key soundbites, and quickly export snippets to social media.
TR Önemli anları bulmak, anahtar ses bitelerini vurgulamak ve parçacıkları sosyal medyaya hızlı bir şekilde aktarmak için transkriptlerinizde kolayca arama yapın.
İngilizce | Türk |
---|---|
key | anahtar |
highlight | vurgulamak |
media | medyaya |
moments | anları |
easily | kolayca |
search | arama |
social | sosyal |
to | yapın |
and | ve |
EN Highlight key soundbites for other team members to use. Comment and make notes alongside key parts of the transcript like Google docs.
TR Diğer ekip üyelerinin kullanacağı tuş ses bitelerini vurgulayın. Google belgeleri gibi transkriptin önemli kısımlarıyla birlikte yorum yapın ve not alın.
İngilizce | Türk |
---|---|
other | diğer |
comment | yorum |
members | üyelerinin |
team | ekip |
to | yapın |
and | ve |
the | gibi |
key | tuş |
EN Search transcripts in seconds and pinpoint key information and data. You can also search across all your transcripts to isolate key themes.
TR Transkriptleri saniyeler içinde arayın ve anahtar bilgileri ve verileri kesin. Anahtar temaları ayırmak için tüm transkriptlerinizde de arama yapabilirsiniz.
İngilizce | Türk |
---|---|
search | arama |
transcripts | transkriptleri |
seconds | saniyeler |
key | anahtar |
themes | temaları |
you can | yapabilirsiniz |
data | verileri |
all | tüm |
and | ve |
in | içinde |
information | bilgileri |
EN Vitamin C is a key quality factor for orange juice so the amount of vitamin C that is retained after processing and packaging is of key interest..
TR C vitamini portakal suyu için temel bir kalite faktörüdür, bu yüzden proses ve paketlemeden sonra kalan C vitamini miktarı içecek sektörünün çok ilgilendiği..
İngilizce | Türk |
---|---|
c | c |
quality | kalite |
and | ve |
orange | portakal |
so | bu yüzden |
amount | miktarı |
of | in |
for | için |
the | sonra |
a | bir |
EN To delete an area from the path, hold down the Alt key (Windows) or Option key (Mac) while you click. You can also click and drag in a direction to remove larger sections.
TR Bir alanı yoldan silmek için Alt tuşuna (Windows) veya Option tuşuna (Mac) basarak tıklatın. Ayrıca, daha büyük bölümleri kaldırmak için kenarları tıklatıp bir yöne doğru sürükleyebilirsiniz.
İngilizce | Türk |
---|---|
delete | silmek |
windows | windows |
mac | mac |
remove | kaldırmak |
sections | bölümleri |
larger | daha büyük |
area | alan |
can | ne |
or | veya |
a | bir |
key | büyük |
also | ayrıca |
EN Press the open square bracket key ([) to decrease the Magnetic Pen width by 1 pixel; press the close square bracket key (]) to increase the pen width by 1 pixel.
TR Mıknatıslı Kalem kalınlığını 1 piksel azaltmak için köşeli parantez aç ([) tuşuna basın; kalem kalınlığını 1 piksel artırmak için köşeli parantez kapa (]) tuşuna basın.
İngilizce | Türk |
---|---|
press | basın |
key | tuş |
to | için |
increase | artırmak |
EN Specifically, any tables that begin with your WordPress table prefix and also have a unique key or primary key
TR Özellikle, WordPress tablo önekinizle başlayan ve aynı zamanda benzersiz bir anahtarı veya birincil anahtarı olan tüm tablolar
İngilizce | Türk |
---|---|
tables | tablolar |
wordpress | wordpress |
table | tablo |
primary | birincil |
or | veya |
unique | benzersiz |
key | anahtar |
and | ve |
EN Websites will get a public and private key after successfully acquiring or purchasing SSL certificates. When users access the website, their browser will request the public key to verify its identity.
TR Bir web sitesi SSL sertifikasını başarıyla aldığında genel ve özel bir anahtar alır. Kullanıcılar web sitesine eriştiğinde, tarayıcıları güvenilir olup olmadığını doğrulamak için SSL sertifikasını ve genel anahtarı ister.
İngilizce | Türk |
---|---|
get | al |
public | genel |
successfully | başarıyla |
ssl | ssl |
browser | tarayıcı |
the | olup |
and | ve |
its | in |
users | kullanıcılar |
to | için |
EN ReusableThe key benefit for the wider research community of having research data being shared is the ability to reuse this data
TR Yeniden kullanılabilirGenel olarak araştırma camiası için verilerin paylaşılmasının en önemli faydası, bu verileri yeniden kullanabilme imkanı sağlamasıdır
İngilizce | Türk |
---|---|
research | araştırma |
key | önemli |
this | bu |
data | verileri |
of | in |
EN If you want to prevent two words from being separated by a line break or page break between them, just enter a "non-breaking space" between the words. To do so, just press the key combination Ctrl+Shift+Space.
TR İki sözcüğün satır sonu veya sayfa sonu ile ayrılmasını önlemek istiyorsanız sözcükler arasına “bölünmez boşluk” eklemeniz yeterlidir. Bunu yapmak için Ctrl + Shift + Space tuş kombinasyonuna basmanız yeterlidir.
İngilizce | Türk |
---|---|
page | sayfa |
do | yapmak |
or | veya |
enter | için |
line | ile |
EN ReusableThe key benefit for the wider research community of having research data being shared is the ability to reuse this data
TR Yeniden kullanılabilirGenel olarak araştırma camiası için verilerin paylaşılmasının en önemli faydası, bu verileri yeniden kullanabilme imkanı sağlamasıdır
İngilizce | Türk |
---|---|
research | araştırma |
key | önemli |
this | bu |
data | verileri |
of | in |
EN Imagine being able to find a mention in an audio or video file by typing into a search box, clicking on a link, and being immediately transported to the exact moment that your word or phrase of interest was spoken. That's the power of Sonix.
TR Bir ses veya video dosyasında bir arama kutusuna yazarak, bir bağlantıya tıklayarak ve sözcüğünüzün veya ilgili cümlenizin konuşulduğu ana anında aktarıldığını hayal edin. Bu Sonix'in gücü.
İngilizce | Türk |
---|---|
power | gücü |
video | video |
link | bağlantı |
by | yazarak |
search | arama |
on | ilgili |
file | dosyası |
or | veya |
a | bir |
in | anında |
moment | an |
EN Instead of dealing with such a big commitment, we do not think about being sober for a whole lifetime; we just work on being sober for the next 24 hours
TR Bu kadar büyük bir taahhütle uğraşmak yerine, bir ömür boyu ayık olmayı düşünmüyoruz; Sadece önümüzdeki 24 saat ayık olmaya çalışıyoruz
İngilizce | Türk |
---|---|
big | büyük |
lifetime | ömür |
work | çalışıyoruz |
such | bu |
the | sadece |
EN Therefore, being a brand on Facebook means being visible on a top-ranking platform with billions of active users
TR Bu nedenle Facebook?ta bir markanın var olması demek; reyting sıralamasında zirvede yer alan, milyonlarca aktif kullanıcının yer aldığı bir platformda görünür olmak demek
İngilizce | Türk |
---|---|
brand | markanın |
means | demek |
visible | görünür |
platform | platformda |
active | aktif |
users | kullanıcı |
being | bu |
therefore | bu nedenle |
a | bir |
of | yer |
EN Being aware of the value of these achievements, STGM sees being alongside the Convention and civil society organizations strengthened with its support as a part of its future mission
TR Bu kazanımların değerinin farkında olan STGM, Sözleşme’nin ve onun desteğiyle güçlenen sivil toplum örgütlerinin yanında yer almayı gelecek misyonunun bir parçası olarak görmektedir
İngilizce | Türk |
---|---|
aware | farkında |
stgm | stgm |
civil | sivil |
society | toplum |
support | desteğiyle |
future | gelecek |
organizations | örgütlerinin |
and | ve |
these | bu |
value | bir |
EN Being aware of the value of these achievements, STGM sees being alongside the Convention and civil society organizations strengthened with its support as a part of its future mission
TR Bu kazanımların değerinin farkında olan STGM, Sözleşme’nin ve onun desteğiyle güçlenen sivil toplum örgütlerinin yanında yer almayı gelecek misyonunun bir parçası olarak görmektedir
İngilizce | Türk |
---|---|
aware | farkında |
stgm | stgm |
civil | sivil |
society | toplum |
support | desteğiyle |
future | gelecek |
organizations | örgütlerinin |
and | ve |
these | bu |
value | bir |
EN Altınay acts not only the mission of being a company using technology but also the mission of being a company that produces and directs the technological requirements of the future
TR Altınay; teknolojiyi kullanan değil, üreten ve geleceğin teknolojik gereksinimlerine yön veren bir şirket olma misyonuyla hareket etmektedir
İngilizce | Türk |
---|---|
requirements | gereksinimlerine |
future | geleceğin |
company | şirket |
technological | teknolojik |
technology | teknolojiyi |
and | ve |
of | in |
a | bir |
the | değil |
EN Emphasizing that Turkey is now taking firm steps from being an importing country to being an exporting country, Defense Industry...
TR “Barış istiyorsan, savaşa sürekli hazır ol!” savı konusunda çok yazı yazılmış ve öğüt tüketilmiştir. Zamanında “Modern çağda savaşmanın ne gereği...
İngilizce | Türk |
---|---|
now | zaman |
being | ne |
EN A new feature is the AI map that shows where AI solutions are being used, institutes where research is being carried out and which universities are training new AI talent
TR Yeni olan şey; nerelerde YZ çözümlerinin kullanıldığını, hangi enstitülerde araştırma yapıldığını ve hangi yüksekokulların yeni nesil YZ uzmanları eğittiğini gösteren YZ haritası
İngilizce | Türk |
---|---|
new | yeni |
research | araştırma |
map | haritası |
where | nerelerde |
and | ve |
that | şey |
a | olan |
EN Last but not least, the keyword rank tracker also displays how competitive the target keywords are on a scale of 0 to 100 (0 being the least competitive, and 100 being the most competitive)
TR Son olarak, anahtar kelime sıralama izleyicisi, hedef anahtar kelimelerin 0 ila 100 arasında ne kadar rekabetçi olduğunu da gösterir (0 en az rekabetçi ve 100 en çok rekabetçi)
İngilizce | Türk |
---|---|
rank | sıralama |
displays | gösterir |
competitive | rekabetçi |
target | hedef |
most | en |
last | son |
least | az |
being | ne |
and | ve |
to | kadar |
the | arasında |
EN In a world where up-to-date info can mean the difference between being at the top of the search results and being on the second page, we’ll never compromise when it comes to our data.
TR Güncel bilginin, en üst sıralarda yer almakla en alt sıralarda yer almak arasındaki fark anlamına gelebildiği bir dünyada arama sonuçlarında ve ikinci sayfada yer aldığımızda asla ödün vermeyeceğiz. verilerimize geliyor.
İngilizce | Türk |
---|---|
world | dünyada |
up-to-date | güncel |
never | asla |
page | sayfada |
search | arama |
at | nda |
and | ve |
second | ikinci |
to | anlamına |
difference | fark |
between | arasındaki |
top | en |
a | bir |
EN Imagine being able to find a mention in an audio or video file by typing into a search box, clicking on a link, and being immediately transported to the exact moment that your word or phrase of interest was spoken. That's the power of Sonix.
TR Bir ses veya video dosyasında bir arama kutusuna yazarak, bir bağlantıya tıklayarak ve sözcüğünüzün veya ilgili cümlenizin konuşulduğu ana anında aktarıldığını hayal edin. Bu Sonix'in gücü.
İngilizce | Türk |
---|---|
power | gücü |
video | video |
link | bağlantı |
by | yazarak |
search | arama |
on | ilgili |
file | dosyası |
or | veya |
a | bir |
in | anında |
moment | an |
EN We have experienced honest relations with ourselves and others, and we have experienced a sense of being alive, of being in the world.
TR Kendimizle ve başkalarıyla dürüst ilişkiler yaşadık ve Hayatta olmak, dünyada olmanın.
İngilizce | Türk |
---|---|
honest | dürüst |
others | başkaları |
of | ın |
the | olmak |
and | ve |
in the world | dünyada |
EN A Stay shall be one booking by a Member for one or multiple rooms. Bookings that include more than one room shall be counted as one Stay.
TR Konaklama bir Üye tarafından bir veya birden fazla oda için yapılan rezervasyon kabul edilecektir. Birden fazla oda içeren rezervasyonlar bir Konaklama sayılacaktır.
İngilizce | Türk |
---|---|
by | tarafından |
room | oda |
stay | konaklama |
booking | rezervasyon |
or | veya |
more | fazla |
EN We will not be able to help you in any way, except to urge you to change your passphrase or simply revoke that key pair and use a new one.
TR Parolanızı değiştirmenizi ya da yalnızca bu anahtar çiftini iptal etmenizi ve yeni bir anahtar kullanmanız gerektiğini söylememiz dışında, size hiçbir şekilde yardımcı olamayacağız.
İngilizce | Türk |
---|---|
except | dışında |
key | anahtar |
use | kullanmanız |
in | da |
help | yardımcı |
not | hiçbir |
and | ve |
new | yeni bir |
50 çeviriden 50 tanesi gösteriliyor