TR Tokyo Olimpiyatları sonunda başladı, ve Phemex olarak biz de bir tane düzenliyoruz! Büyük etkinliğimize ısınma amacıyla, katılımcıların aktif olmasını gerektiren bir sosyal medya aktiv……
Maaaring isalin ang "katılımcıların aktif olmasını" sa Turko sa mga sumusunod na Ingles na salita/parirala:
aktif | active actively data engaged new of the plan service states support |
olmasını | a all any as at be can each of the that these this to to be what with you you can your |
TR Tokyo Olimpiyatları sonunda başladı, ve Phemex olarak biz de bir tane düzenliyoruz! Büyük etkinliğimize ısınma amacıyla, katılımcıların aktif olmasını gerektiren bir sosyal medya aktiv……
EN Dear Traders, The League of Traders (LoT) competition held in April 2021 concluded with immense success. Phemex received incredible support from our participants, so we’re partnering again wi……
Turko | Ingles |
---|---|
phemex | phemex |
TR Tokyo Olimpiyatları sonunda başladı, ve Phemex olarak biz de bir tane düzenliyoruz! Büyük etkinliğimize ısınma amacıyla, katılımcıların aktif olmasını gerektiren bir sosyal medya aktiv……
EN Dear Phemexers, Phemex has added KAVA/USD, BNX/USD, CELO/USD, MTL/USD and 49 other trading pairs (listed below) to our contract trading platform at 10:00 UTC on May 31 2022 Trade Now New contract……
Turko | Ingles |
---|---|
phemex | phemex |
biz | our |
TR GNU/Linux'un tıpkı Windows gibi olmasını istiyorsanız, muhtemelen hayal kırıklığına uğrayacaksınız. GNU/Linux, sadece farklı olmasını isteyen kişiler tarafından oluşturulmuştur.
EN If you wish GNU/Linux to be just exactly like Windows, you will probably be disappointed. GNU/Linux is built by people who simply wish it to be different.
Turko | Ingles |
---|---|
linux | linux |
windows | windows |
istiyorsanız | if you wish |
muhtemelen | probably |
farklı | different |
kişiler | people |
TR Parallel Query, verilerin güncel olmasını ve büyük tablolarda bile sorgu performansının yüksek olmasını gerektiren analitik iş yükleri için uygundur. Bu tür iş yükleri genellikle tasarımı itibarıyla operasyoneldir.
EN Parallel Query is a good fit for analytical workloads requiring fresh data and good query performance, even on large tables. Workloads of this type are often operational in nature.
Turko | Ingles |
---|---|
verilerin | data |
bile | even |
analitik | analytical |
tür | type |
genellikle | often |
TR Yardımınıza da ihtiyaç duyuyoruz; Kişisel Bilgilerinizin doğru olmasını sağlamak sizin sorumluluğunuzdur ve parolanızın benzersiz, güvenli olmasını sağlamanızı ve üçüncü taraflarla paylaşmamanızı teşvik ediyoruz.
EN We need your help too: it is your responsibility to make sure that your Personal Information is accurate and we encourage you to ensure that your password is unique, secure and not shared with third parties.
TR Katılımcıların kolayca konser gibi etkinliklerin biletlerini satın alabilecekleri basit bir form.
EN Sell raffle tickets online with a free Raffle Ticket Form. Easy to customize, embed, and share. Collect payments instantly via 30+ popular payment processors.
Turko | Ingles |
---|---|
form | form |
TR iPad için daha fazla katılım olsa bile, bahçe ürünleri hakkında e-posta gönderdiğinizde katılımcıların büyük bir kısmı kaybolacaktır.
EN A lot more people might sign up for the iPad, but they will all churn out as soon as you resume your gardening-related emails.
Turko | Ingles |
---|---|
ipad | ipad |
e-posta | emails |
TR Farklı veri görselleştirme araçlarının da uygulamalı olarak gösterildiği eğitim tartışma soruları ve katılımcıların çalışmalarının sunumuyla tamamlandı.
EN The training, in which different data visualization tools were shown in practice, was completed with discussion questions and the presentation of the participants' work.
Turko | Ingles |
---|---|
farklı | different |
veri | data |
görselleştirme | visualization |
eğitim | training |
tartışma | discussion |
soruları | questions |
TR Dijital iletişim ve sosyal medya eğitiminde ele alınan başlıklar bir iletişim planı etrafında bir araya getirilirken katılımcıların hem teorik, hem de teknik kapasitesinin güçlendirilmesi amaçlanıyor
EN The subjects handled through the digital communication and social media trainings are integrated around a communication plan, aiming for the participants' both theoretical and technical capacities to be strengthened
Turko | Ingles |
---|---|
planı | plan |
etrafında | around |
teknik | technical |
TR Konu anlatımları ve grup çalışmaları temel prensipler paylaşılırken, uygulama oturumları ile katılımcıların kendi yapabilme becerilerinin arttırılması eğitimin temel önceliklerinden birisi oluyor.
EN Fundamental principles are shared through lectures and group studies, while increasing the self application skills in practical sessions become one of the fundamental priorities of the trainings.
Turko | Ingles |
---|---|
grup | group |
çalışmaları | studies |
uygulama | application |
TR Giriş kartı basımı konukların veya katılımcıların eğlence mekanlarına, spor etkinliklerine, üyelik alanlarına ve daha fazlasına girişini sağlamak için özel kartlar oluşturmanızı sağlar.
EN Access card printing lets you create customised cards to give guests or attendees access to entertainment venues, sporting events, membership areas and more.
Turko | Ingles |
---|---|
giriş | access |
veya | or |
eğlence | entertainment |
üyelik | membership |
oluşturmanızı | create |
mekanları | venues |
TR Katılımcıların sunduğu tüm kişisel verilere ilişkin tüm hak ve yükümlülükler Promosyonu Düzenleyen’in gizlilik politikasında belirtilmiştir.11
EN All rights and obligations with respect to personal data provided by Participants are set out in the Promoter’s privacy policy.11
Turko | Ingles |
---|---|
tüm | all |
verilere | data |
TR Farklı veri görselleştirme araçlarının da uygulamalı olarak gösterildiği eğitim tartışma soruları ve katılımcıların çalışmalarının sunumuyla tamamlandı.
EN The training, in which different data visualization tools were shown in practice, was completed with discussion questions and the presentation of the participants' work.
Turko | Ingles |
---|---|
farklı | different |
veri | data |
görselleştirme | visualization |
eğitim | training |
tartışma | discussion |
soruları | questions |
TR Dijital iletişim ve sosyal medya eğitiminde ele alınan başlıklar bir iletişim planı etrafında bir araya getirilirken katılımcıların hem teorik, hem de teknik kapasitesinin güçlendirilmesi amaçlanıyor
EN The subjects handled through the digital communication and social media trainings are integrated around a communication plan, aiming for the participants' both theoretical and technical capacities to be strengthened
Turko | Ingles |
---|---|
planı | plan |
etrafında | around |
teknik | technical |
TR Konu anlatımları ve grup çalışmaları temel prensipler paylaşılırken, uygulama oturumları ile katılımcıların kendi yapabilme becerilerinin arttırılması eğitimin temel önceliklerinden birisi oluyor.
EN Fundamental principles are shared through lectures and group studies, while increasing the self application skills in practical sessions become one of the fundamental priorities of the trainings.
Turko | Ingles |
---|---|
grup | group |
çalışmaları | studies |
uygulama | application |
TR Almanların hakiki romantikler olduğu kimin aklın gelirdi? YouGov araştırmasına göre katılımcıların üçte ikisi ilk görüşte aşka inanıyorlar
EN Germans are really romantic? Who would have thought it? According to a YouGov study two-thirds of those interviewed believe in love at first sight
Turko | Ingles |
---|---|
üçte | thirds |
ikisi | two |
ilk | first |
ın | of |
TR Bu kuruluşun özel yanı; Linguedo’da bakıcılara, çevrim içi bir lisan kursu da veriliyor ve bu kursa devam eden katılımcıların çoğu B2 lisan seviyesine ulaşıyor
EN What is special about Linguedo’s approach is that nurses are also offered an online German course that allows most to reach B2 proficiency level within just nine months
Turko | Ingles |
---|---|
özel | special |
da | also |
çoğu | most |
TR Katılımcıların üzerinde durduğu önemli bir nokta, Birleşmiş Milletlerin Gündem 2030 programının tek tek ülkelerde hayata geçirilmesinde tüm ilgili grupların katkısının gerektiği
EN Among other things, the participants agreed that the United Nations 2030 Agenda, which is closely bound up with questions of migration, must be realised in individual countries jointly by all interest groups
Turko | Ingles |
---|---|
gündem | agenda |
grupları | groups |
TR Savunmasız veya korunan gruplardaki seçmenlerin veya katılımcıların sindirilmesi dahil olmak üzere oy kullanma yerlerine, nüfus sayımı veya seçim görevlilerine, seçmen veya nüfus sayımı katılımcılarına karşı tehditler.
EN Threats against voting locations, census or voting personnel, voters or census participants, including intimidation of vulnerable or protected group voters or participants.
TR Katılımcıların katılması kolay mı?
EN Is it easy for attendees to join?
TR Bir Zoom Webinar oturumu sahibi, kaydolan herkesi manuel olarak onaylayıp reddederek, rolsüz katılımcıları kaldırarak veya web seminerini kilitleyerek web semineri başladıktan sonra başka rolsüz katılımcıların katılmasını önleyebilir
EN A Zoom Webinar host may choose to manually approve or decline anyone who registers as well as remove an attendee or lock a webinar to prevent additional attendees from joining once the webinar has started
TR Rally Bar veya Rally Bar Mini gibi video barlar kullanılan odalarda, Swytch Hub'ı video bara takın ve Swytch Konnektörünü katılımcıların erişebileceği bir yere koyun.
EN In rooms using video bars such as Rally Bar or Rally Bar Mini, run the Swytch Hub into the video bar and place the Swytch Connector within reach of participants.
TR Ancak diğer yandan katılım hakkı seçme seçilme hakkının ötesinde, bireylerin seçimlerin olmadığı zamanlarda da kendileriyle ilgili süreçlere aktif bir şekilde dahil olmasını, görüşlerini değişik kanallarla ifade etmesidir
EN But, on the other hand, the right to participation is beyond the right to vote and be elected, and implies active participation of individuals in processes related to themselves also during non-electoral periods
Turko | Ingles |
---|---|
diğer | other |
katılım | participation |
ötesinde | beyond |
ilgili | related |
aktif | active |
TR Ancak diğer yandan katılım hakkı seçme seçilme hakkının ötesinde, bireylerin seçimlerin olmadığı zamanlarda da kendileriyle ilgili süreçlere aktif bir şekilde dahil olmasını, görüşlerini değişik kanallarla ifade etmesidir
EN But, on the other hand, the right to participation is beyond the right to vote and be elected, and implies active participation of individuals in processes related to themselves also during non-electoral periods
Turko | Ingles |
---|---|
diğer | other |
katılım | participation |
ötesinde | beyond |
ilgili | related |
aktif | active |
TR Ülke sınırları içinde ve dışında, sahada aktif olarak rol oynayan bu kuvvetlere çözümler sağlıyor olmamız, yaptığımız her şeyin, operasyonel geçerliliğinin olmasını sağlıyor.
EN Providing solutions for these forces, who are engaged in operations both within and outside the borders of our country, ensures that everything we do has operational validity.
Turko | Ingles |
---|---|
aktif | engaged |
çözümler | solutions |
yaptığımız | we do |
operasyonel | operational |
TR Eğitim, işbirlikli eğitim, aktif öğrenme, eğitimin zorlukları, çocuklar için yaşam becerileri, öğrenmesi eğlenceli, aktif yönetim ve ayrıca okul müdürleri için kapasite geliştirme dahil olmak üzere birçok kilit noktayı kapsıyordu.
EN WATAN held sessions to raise awareness among camp residents in order to protect
TR Doktorların hayatlar kurtarmasına yardımcı olur, hekimlerin doğru klinik cevapları bulmak için ihtiyaç duydukları bilgilere sahip olmasını sağlar ve hemşireler ve diğer sağlık profesyonellerini kariyerleri boyunca destekleriz
EN We help doctors to save lives, providing insight for physicians to find the right clinical answers and we support nurses and other healthcare professionals throughout their careers
Turko | Ingles |
---|---|
klinik | clinical |
cevapları | answers |
sahip | their |
sağlar | providing |
diğer | other |
sağlık | healthcare |
destekleriz | we support |
TR Hoşuna giden bir Tweet gördüğün zaman, kalbe dokun. Bu işlem, Tweeti yazan kişinin, beğeninden haberdar olmasını sağlar.
EN When you see a Tweet you love, tap the heart – it lets the person who wrote it know that you appreciate them.
Turko | Ingles |
---|---|
sağlar | lets |
TR Section 508, ABD federal hükümeti ya da federal hükümet tarafından finanse edilen kuruluşlar tarafından satın alınan ya da kullanılan tüm IT ürünlerinin engelliler tarafından kullanılabilir olmasını temin eder
EN Section 508 ensures any IT purchased or used by the US federal government or federally funded institutions is usable by people with disabilities
Turko | Ingles |
---|---|
abd | us |
federal | federal |
kuruluşlar | institutions |
it | it |
TR ClinicalKey, tıp ve cerrahideki tüm uzmanlık alanlarını kapsayan tek güvenilir içerik kaynağınızdır. Klinisyenlerin aldığı her kararım en güncel kanıtlara dayalı olmasını sağlayan içerikler.
EN ClinicalKey is your single source for trusted content covering every medical and surgical speciality. Content that ensures every decision clinicians make is based on the most current evidence.
Turko | Ingles |
---|---|
clinicalkey | clinicalkey |
tıp | medical |
ve | and |
uzmanlık | speciality |
kapsayan | covering |
güvenilir | trusted |
içerik | content |
güncel | current |
TR Bilgilerinin güncel olmasını sağla. Lütfen yeni müşteri bulmak için ücretsiz araçlarımızı kullan.
EN Make sure your information is up to date. Plus use our free tools to find new customers.
Turko | Ingles |
---|---|
bilgilerinin | information |
yeni | new |
müşteri | customers |
ücretsiz | free |
kullan | use |
TR [İşverenler] dünyanın herhangi bir yerinden özelleştirilmiş araçlar kullanarak proje modunda çalışabilme becerisini bekliyor…Knovel öğrencilerin bu tür bir yaklaşıma aşina olmasını sağlıyor.
EN [Employers expect the] ability to work in project mode using specialised tools from anywhere in the world? Knovel enables students to become familiar with this type of approach.
Turko | Ingles |
---|---|
dünyanın | world |
herhangi | anywhere |
araçlar | tools |
proje | project |
knovel | knovel |
bu | this |
tür | type |
TR Milyonlarca insan, iPhone'larını ve MacBook'larını onarmak için bu kılavuzları kullanıyor - paradan tasarruf ediyor ve cihazlarının Apple mühendislerinin hayal ettiğinden daha uzun ömürlü olmasını sağlıyorlar.
EN Millions of people are using those manuals to repair their iPhones and MacBooks—saving money and making their gadgets last longer than Apple’s engineers imagined possible.
Turko | Ingles |
---|---|
insan | people |
tasarruf | saving |
apple | apple |
TR Kullanıcılar, benzersiz ve kullanışlı içeriğe sahip sayfalara ulaşmanın hızlı ve kolay olmasını severler. Sayfada daha fazla dönüşüm elde etmek için çalışmayan bağlantıları kaldırın, gezinmeyi ve sayfa hızını iyileştirin.
EN Users love well-optimized pages with unique and useful content. Remove broken links, improve navigation and page loading to get more conversions and leads.
Turko | Ingles |
---|---|
kullanıcılar | users |
benzersiz | unique |
kullanışlı | useful |
içeriğe | content |
kaldırın | remove |
TR Size bir anlam ifade eden ve gelecekte piyasada olmasını beklediğiniz bir proje seçmeyi hiçbir zaman unutmayın
EN Always remember to pick a project that resonates with you and one that you expect will be around far into the future
Turko | Ingles |
---|---|
size | you |
gelecekte | future |
proje | project |
TR Ayrıca özel bir logo oluşturmak için aralarından seçim yapabileceğim birçok seçenek ve kategori olmasını da seviyorum
EN I also like the many options and categories to choose from in order to create a custom logo
Turko | Ingles |
---|---|
özel | custom |
logo | logo |
seçenek | options |
TR Control Union, gelecek düzenlemelerin müşterilerimize yardımcı olmasını sağlayacak şekilde bu yeni gelişmelerle yakından ilgilenir.
EN Control Union is heavily involved in these new developments, ensuring that the upcoming regulations help our customers.
Turko | Ingles |
---|---|
control | control |
union | union |
yeni | new |
TR Bu özet, ilgili bilgilerin önemli unsurlarının kamuya açık olmasını sağlar ve gelişmeleri takip edebilen paydaşlarınıza güven verir
EN This allows public visibility of key aspects of relevant information and reassures your stakeholders, who are able to follow developments
Turko | Ingles |
---|---|
bu | this |
ilgili | relevant |
bilgilerin | information |
önemli | key |
sağlar | allows |
ve | and |
takip | follow |
ın | of |
TR Nişan partileri, evlilik öncesi partiler ve prova yemekleri düğün kadar unutulmaz olmayı hak ediyor. Her bir etkinliğin aşkınız kadar mükemmel olmasını sağlamanıza yardım ediyoruz.
EN Engagement parties, pre-wedding parties and rehearsal dinners deserve to be as memorable as your wedding. We help you make each event as perfect as your love.
Turko | Ingles |
---|---|
unutulmaz | memorable |
her | each |
mükemmel | perfect |
yardım | help |
TR B2Broker, brokerlığınızın işletme operasyonları performansını maksimize edecek güç ve dayanıklılıkta olmasını sağlayarak işlemlerinizi güvenle yürütmenize olanak tanır.
EN B2Broker ensures your brokerage is fully equipped to maximise the performance of your business operations backed by solid, long-standing expertise so you can run your operations with confidence.
Turko | Ingles |
---|---|
işletme | business |
güç | can |
ın | of |
TR Sonix, verilerinizin güvenli ve güvenli olmasını sağlamak için en son güvenlik protokollerini kullanır. Dosyalarınıza hiçbir insan dokunmaz; tamamen otomatiktir.
EN Sonix uses the latest security protocols to ensure your data is safe and secure. No human touches your files; it's completely automated.
Turko | Ingles |
---|---|
sonix | sonix |
verilerinizin | your data |
kullanır | uses |
hiçbir | no |
insan | human |
tamamen | completely |
TR Sonix, verilerinizin güvenli ve güvenli olmasını sağlamak için en son güvenlik protokollerini kullanır. Dosyalarınıza hiçbir insan dokunmaz. Sonix platformu tamamen otomatik bulut tabanlı bir sistemdir.
EN Sonix uses the latest security protocols to ensure your data is safe and secure. No human touches your files. The Sonix platform is a completely automated cloud-based system.
Turko | Ingles |
---|---|
sonix | sonix |
verilerinizin | your data |
kullanır | uses |
hiçbir | no |
insan | human |
platformu | platform |
tamamen | completely |
otomatik | automated |
bulut | cloud |
tabanlı | based |
TR Başka bir güvenilir üyeden, bizi rahatsız eden kişiye hitap etmemize, eylemlerinin etkisinden haberdar olmalarına ve davranışın bize veya başkalarına karşı tekrarlanmamasını talep etmemize yardımcı olmasını isteyebiliriz
EN We could ask another trusted member to help us in addressing the person who made us uncomfortable, to make them aware of the effect of their actions, and to request that the behavior is not repeated towards us or others
Turko | Ingles |
---|---|
başka | another |
güvenilir | trusted |
rahatsız | uncomfortable |
talep | request |
TR İstanbul Finans Merkezi’nin FinTek alanında küresel merkez olmasını güçlendirecek şekilde, ödemeler alanında düzenleyici deney alanı (sandbox) ve FinTek girişimlerinin desteklenmesi için Finans ve Teknoloji Üssü kurulacaktır.
EN A regulatory test area (sandbox) in the field of payments and a Finance and Technology Base will be established to support FinTech initiatives, which will strengthen the Istanbul Financial Center?s internationalization.
Turko | Ingles |
---|---|
ödemeler | payments |
düzenleyici | regulatory |
teknoloji | technology |
TR Bitcoin Cash protokolünde geçmişte geçerli olan eski blokların geçersiz olmasını sağlayacak değişikliklerdir. Bitcoin Segwit işlemleri özelliği ağa soft fork olarak eklenmiştir.
EN A change to the Bitcoin Cash protocol that makes old blocks invalid which were valid in the past. Bitcoin Segwit transactions feature was implemented as a soft fork to the network.
Turko | Ingles |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
cash | cash |
geçerli | valid |
olan | was |
eski | old |
geçersiz | invalid |
işlemleri | transactions |
özelliği | feature |
protokolü | protocol |
blokları | blocks |
TR Bitcoin Cash protokolünde önceden geçersiz olan blokların ve işlemlerin geçerli olmasını sağlayacak değişikliklerdir. BerkeleyDB sorunu 2013 yılında Bitcoin ağında kazara bir hard fork'a neden olmuştur.
EN Change to the Bitcoin Cash protocol that makes previously invalid blocks or transactions valid. The BerkeleyDB bug activated an accidental hard fork to the Bitcoin network in 2013.
Turko | Ingles |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
cash | cash |
geçersiz | invalid |
işlemlerin | transactions |
geçerli | valid |
protokolü | protocol |
blokları | blocks |
TR Bitcoin protokolünde geçmişte geçerli olan eski blokların geçersiz olmasını sağlayacak değişikliklerdir. Bitcoin Segwit işlemleri özelliği ağa soft fork olarak eklenmiştir.
EN Change to the Bitcoin protocol that makes old blocks invalid which were valid in the past. Bitcoin Segwit transactions feature was implemented as a soft fork to the network.
Turko | Ingles |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
geçerli | valid |
olan | was |
eski | old |
geçersiz | invalid |
işlemleri | transactions |
özelliği | feature |
protokolü | protocol |
blokları | blocks |
TR Bitcoin protokolünde, önceden geçersiz olan blokların ve işlemlerin geçerli olmasını sağlayacak değişikliklerdir. BerkeleyDB sorunu Bitcoin ağında 2013 yılında kazara bir hard fork'a neden olmuştur.
EN Change to the Bitcoin protocol that makes previously invalid blocks or transactions valid. The BerkeleyDB bug activated an accidental hard fork to the Bitcoin network in 2013.
Turko | Ingles |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
geçersiz | invalid |
işlemlerin | transactions |
geçerli | valid |
protokolü | protocol |
blokları | blocks |
TR Hayır. AWS Lambda, container görüntüleri olarak paketlenmiş işlevlerin, saniyenin altında başlangıç süreleri dahil olmak üzere ZIP arşivleriyle aynı performans profillerine sahip olmasını sağlar.
EN No - AWS Lambda ensures that the performance profiles for functions packaged as container images are the same as for those packaged as ZIP archives, including typically sub-second start up times.
Turko | Ingles |
---|---|
hayır | no |
aws | aws |
lambda | lambda |
container | container |
görüntüleri | images |
paketlenmiş | packaged |
başlangıç | start |
süreleri | times |
zip | zip |
performans | performance |
sağlar | ensures |
TR Merkeziyetsiz bir ağ ve açık, programlanabilir bir para birimi yaratarak akıllı telefonu olan herkesin katılabilmesini, geliştirebilmesini, değiş tokuş yapabilmesini ve memnun olmasını sağlamak.
EN To create a vibrant decentralized network and open programmable currency — so anyone with a smartphone can participate, build, exchange and thrive.
Turko | Ingles |
---|---|
merkeziyetsiz | decentralized |
açık | open |
herkesin | anyone |
Ipinapakita ang 50 ng 50 na mga pagsasalin