TR Dünyanın önde gelen açık erişimli yayıncılarından biri olan Elsevier, 500'den fazla tam açık erişimli dergi yayınlamakta ve birçok toplumun açık erişimi benimsemesine yardımcı olmuştur.
Maaaring isalin ang "açık bir şekilde" sa Turko sa mga sumusunod na Ingles na salita/parirala:
TR Dünyanın önde gelen açık erişimli yayıncılarından biri olan Elsevier, 500'den fazla tam açık erişimli dergi yayınlamakta ve birçok toplumun açık erişimi benimsemesine yardımcı olmuştur.
EN As one of the world?s leading open access publishers, Elsevier publishes over 500 full open access journals and has helped many societies embrace open access.
Turko | Ingles |
---|---|
açık | open |
olan | has |
elsevier | elsevier |
tam | full |
dergi | journals |
erişimi | access |
TR Dünyanın önde gelen açık erişimli yayıncılarından biri olan Elsevier, 500'den fazla tam açık erişimli dergi yayınlamakta ve birçok toplumun açık erişimi benimsemesine yardımcı olmuştur.
EN As one of the world?s leading open access publishers, Elsevier publishes over 500 full open access journals and has helped many societies embrace open access.
Turko | Ingles |
---|---|
açık | open |
olan | has |
elsevier | elsevier |
tam | full |
dergi | journals |
erişimi | access |
TR Oyunlarımız açık havada oynanmak üzere tasarlanmıştır. Doğa yürüyüşü, bisiklet sürme veya parkta spor yapma gibi tüm açık hava aktivitelerinde olduğu gibi, herkesi dikkatli olmaya ve güvenli şekilde oynamaya davet ediyoruz.
EN Our games are designed to be played outdoors. As with any outdoor activity like hiking, biking, or playing sports in a park, we encourage everyone to exercise caution and play safely.
Turko | Ingles |
---|---|
tasarlanmıştır | designed |
spor | sports |
güvenli | safely |
TR Veri tabanını en basit şekilde özetleyecek olursak bilgi depolayan bir yazılımdır. Verilerin düzenli bir şekilde saklanmasını, hızlı bir şekilde yönetilmesini ve veriler üzerinde kolaylıkla değişiklikler yapılabilmesini sağlar.
EN Information on SSL Installation and help documentation.
TR Ücretsiz herkese açık Wi-Fi, mobil verileriniz için bir mucizedir ancak aynı zamanda hackler'lar için de bir nimettir. Herkese açık Wi-Fi noktalarına bağlanırken VPN kullanmak bu hacker'ları uzak tutmak için her zaman daha iyidir.
EN Free public Wi-Fi is a miracle for your mobile data, but it’s also a blessing for hackers. It’s always better to use a VPN when connecting to public Wi-Fi hotspots to keep those hackers at bay.
TR '5', açık bir şekilde, 5 değerine sahiptir, ya da başka bir deyişle '5', değeri 5 olan bir ifadedir (bu durumda, '5' bir tamsayı sabittir).
EN '5', obviously, has the value 5, or in other words '5' is an expression with the value of 5 (in this case, '5' is an integer constant).
Turko | Ingles |
---|---|
başka | other |
bu | this |
durumda | case |
TR Core P3 Açık Çerçeve kasa, çığır açan açık kasa şasi tasarımında yeni bir standart ortaya koyuyor
EN The Core P3 Open Frame chassis sets a new benchmark in groundbreaking open frame chassis design
Turko | Ingles |
---|---|
core | core |
açık | open |
tasarımı | design |
TR Qtum, Bitcoin UTXO protokolünün güvenlik ve basitlik avantajlarını kullanırken akıllı kontratlara kolaylık ve esneklik sağlayan açık kaynak kodlu, açık bir blockchain platformudur.
EN Qtum is an open-source, public blockchain platform that leverages the security and simplicity advantages of Bitcoin's UTXO protocol while adding the convenience and flexibility of smart contracts.
Turko | Ingles |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
güvenlik | security |
akıllı | smart |
kolaylık | convenience |
esneklik | flexibility |
açık | open |
kaynak | source |
blockchain | blockchain |
protokolü | protocol |
TR Ethereum, herkese açık, açık kaynaklı, eşler arası bir sanal makine ağıdır
EN Ethereum is a public, open-source, peer-to-peer network of virtual machines
Turko | Ingles |
---|---|
ethereum | ethereum |
açık | open |
sanal | virtual |
TR Ethereum, herkese açık, açık kaynaklı, eşler arası bir sanal makine ağıdır
EN Ethereum is a public, open-source, peer-to-peer network of virtual machines
Turko | Ingles |
---|---|
ethereum | ethereum |
açık | open |
sanal | virtual |
TR Bölgenizdeki Açık Kaynak Devrimine katılmak isteyen diğer yerlilerle tanışın! Açık kaynak yazılım kullanmanın ve geliştirmenin faydalarını tartışmak için bir araya gelin.
EN Meet others in your local area who want to join the Open Source Revolution! Gather to discuss the benefits of using and developing open source software.
Turko | Ingles |
---|---|
açık | open |
kaynak | source |
katılmak | join |
isteyen | want |
diğer | others |
tanışın | meet |
yazılım | software |
tartışmak | discuss |
faydaları | benefits |
TR Herkese açık bir web sunucusunda bir wildcard sertifikası kullanarak, hepsi aynı sertifika ile şifrelenmiş sınırsız alt alan adının güvenliğini hızlı bir şekilde sağlayabilirsiniz
EN By using a wildcard certificate on a public web server, you can quickly secure unlimited subdomains, all encrypted with the same certificate
Turko | Ingles |
---|---|
wildcard | wildcard |
şifrelenmiş | encrypted |
sınırsız | unlimited |
güvenliğini | secure |
TR Herkese açık bir web sunucusunda bir wildcard sertifikası kullanarak, hepsi aynı sertifika ile şifrelenmiş sınırsız alt alan adının güvenliğini hızlı bir şekilde sağlayabilirsiniz
EN By using a wildcard certificate on a public web server, you can quickly secure unlimited subdomains, all encrypted with the same certificate
Turko | Ingles |
---|---|
wildcard | wildcard |
şifrelenmiş | encrypted |
sınırsız | unlimited |
güvenliğini | secure |
TR 3. En hızlı büyüyen açık erişimli yayıncılardan birisi olarak kalmak için kapasite oluşturmaya yatırım yaparız. 2019'de önceki yıla kıyasla %40'tan daha fazla açık erişimli makale yayınladık.
EN 3. We are investing in capacity-building to remain one of the fastest-growing open access publishers. In 2019 we published over 40% more open access articles than the previous year.
Turko | Ingles |
---|---|
hızlı | fastest |
büyüyen | growing |
açık | open |
kapasite | capacity |
önceki | previous |
TR 2019 yılında 100 adet yepyeni altın açık erişimli dergiyi yayın hayatına başlatarak Elsevier tarafından yayınlanan toplam tam açık erişimli dergi sayısını 370'in üzerine çıkardık
EN In 2019 we launched 100 brand new gold open access journals, bringing the total to over 370 Elsevier-published fully OA titles
Turko | Ingles |
---|---|
yepyeni | brand new |
altın | gold |
açık | open |
elsevier | elsevier |
yayınlanan | published |
toplam | total |
tam | fully |
dergi | journals |
TR Herkese açık veriler, herkese açık profilinizi, ipuçlarınızı, beğenilerinizi, kaydettiklerinizi, fotoğraflarınızı, oluşturduğunuz ve takip ettiğiniz listeleri, rozetleri/çıkartmaları, mayor’lukları ve takipçi listelerini içerir
EN Publicly available data includes your public profile, tips, likes, saves, photos, lists you create and follow, badges/stickers, mayorships, and lists of followers
Turko | Ingles |
---|---|
açık | available |
veriler | data |
ve | and |
takip | follow |
listeleri | lists |
içerir | includes |
fotoğrafları | photos |
ın | of |
TR Kibar Gönüllüleri işbirliği içerisinde bulanacağı STK’ları belirlerken “Açık Açık” platformunda yer alan STK’lara öncelik veriyor.
EN While Kibar Volunteers determine the NGOs that will be in cooperation, they prioritize the NGOs in "Açık Açık" platform.
Turko | Ingles |
---|---|
işbirliği | cooperation |
TR 2005 yılında Federal İletişim Komisyonu, Açık İnternet Yönetmeliği'ni oluşturarak interneti tüketicilere açık tutmak için girişimde bulundu
EN In 2005, the Federal Communications Commission set out to keep the Internet open to consumers by establishing the Open Internet Order
Turko | Ingles |
---|---|
federal | federal |
komisyonu | commission |
açık | open |
interneti | internet |
TR Daha önce bütün uygulamalara açık iken artık yalnızca temelindeki altyapıyı kontrol eden erişim sağlayıcılar tarafından onaylanan uygulamalara açık.
EN What was previously open to all applications is now closed to only those applications approved by the access providers—who control the underlying infrastructure.
Turko | Ingles |
---|---|
bütün | all |
açık | open |
artık | now |
kontrol | control |
erişim | access |
sağlayıcılar | providers |
TR Herkese Açık: Arama motorları tarafından indekslendiği için Herkese Açık formunuzu herkes görebilir.
EN Public: Everyone can see your Public form as it's indexed by the search engines.
Turko | Ingles |
---|---|
arama | search |
motorları | engines |
TR Açık kaynak Redis çözümüyle geliştirilmiş ve Redis API’leri ile uyumlu olan ElastiCache for Redis, Redis istemcilerinizle birlikte çalışır ve verilerinizi depolamak için açık kaynak Redis veri biçimini kullanır
EN Built on open-source Redis and compatible with the Redis APIs, ElastiCache for Redis works with your Redis clients and uses the open Redis data format to store your data
Turko | Ingles |
---|---|
açık | open |
kaynak | source |
redis | redis |
api | apis |
elasticache | elasticache |
çalışır | works |
verilerinizi | your data |
depolamak | store |
veri | data |
TR Açıklama: Genç karısı, sörfçüleri kızdırmak için halka açık plajda berbat hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx Genç karısı, sörfçüleri kızdırmak için halka açık plajda berbat video.
EN Description: View Youthful wife receives in natures garb on public beach to tease surfers hd as completely free. BDSM porn xxx Youthful wife receives in natures garb on public beach to tease surfers video.
Turko | Ingles |
---|---|
açıklama | description |
hd | hd |
tamamen | completely |
bdsm | bdsm |
porno | porn |
xxx | xxx |
video | video |
TR Hesabınızı, açık yazılı iznimiz olmadan kimseye devredemezsiniz ve bu hesabın sahibinin açık izni ve onayı olmadan başka birinin Hesabını veya şifresini hiçbir zaman kullanamazsınız.
EN You may not transfer your Account to anyone without our explicit written permission and you may not use anyone else s Account or password at any time without the express permission and consent of the holder of that Account.
Turko | Ingles |
---|---|
hesabınızı | your account |
yazılı | written |
zaman | time |
ın | of |
TR 3. En hızlı büyüyen açık erişimli yayıncılardan birisi olarak kalmak için kapasite oluşturmaya yatırım yaparız. 2019'de önceki yıla kıyasla %40'tan daha fazla açık erişimli makale yayınladık.
EN 3. We are investing in capacity-building to remain one of the fastest-growing open access publishers. In 2019 we published over 40% more open access articles than the previous year.
Turko | Ingles |
---|---|
hızlı | fastest |
büyüyen | growing |
açık | open |
kapasite | capacity |
önceki | previous |
TR 2019 yılında 100 adet yepyeni altın açık erişimli dergiyi yayın hayatına başlatarak Elsevier tarafından yayınlanan toplam tam açık erişimli dergi sayısını 370'in üzerine çıkardık
EN In 2019 we launched 100 brand new gold open access journals, bringing the total to over 370 Elsevier-published fully OA titles
Turko | Ingles |
---|---|
yepyeni | brand new |
altın | gold |
açık | open |
elsevier | elsevier |
yayınlanan | published |
toplam | total |
tam | fully |
dergi | journals |
TR Açık kaynak Redis çözümüyle geliştirilmiş ve Redis API’leri ile uyumlu olan ElastiCache for Redis, Redis istemcilerinizle birlikte çalışır ve verilerinizi depolamak için açık kaynak Redis veri biçimini kullanır
EN Built on open-source Redis and compatible with the Redis APIs, ElastiCache for Redis works with your Redis clients and uses the open Redis data format to store your data
Turko | Ingles |
---|---|
açık | open |
kaynak | source |
redis | redis |
api | apis |
elasticache | elasticache |
çalışır | works |
verilerinizi | your data |
depolamak | store |
veri | data |
TR 2005 yılında Federal İletişim Komisyonu, Açık İnternet Yönetmeliği'ni oluşturarak interneti tüketicilere açık tutmak için girişimde bulundu
EN In 2005, the Federal Communications Commission set out to keep the Internet open to consumers by establishing the Open Internet Order
Turko | Ingles |
---|---|
federal | federal |
komisyonu | commission |
açık | open |
interneti | internet |
TR Daha önce bütün uygulamalara açık iken artık yalnızca temelindeki altyapıyı kontrol eden erişim sağlayıcılar tarafından onaylanan uygulamalara açık.
EN What was previously open to all applications is now closed to only those applications approved by the access providers—who control the underlying infrastructure.
Turko | Ingles |
---|---|
bütün | all |
açık | open |
artık | now |
kontrol | control |
erişim | access |
sağlayıcılar | providers |
TR Kibar Gönüllüleri işbirliği içerisinde bulanacağı STK’ları belirlerken “Açık Açık” platformunda yer alan STK’lara öncelik veriyor.
EN While Kibar Volunteers determine the NGOs that will be in cooperation, they prioritize the NGOs in "Açık Açık" platform.
Turko | Ingles |
---|---|
işbirliği | cooperation |
TR olmak hevesli tutmak açık akıl ve titizlikle açık sözlü
EN Be willing to keep an open mind, and be rigorously honest
Turko | Ingles |
---|---|
olmak | be |
açık | open |
ve | and |
TR ORCID Açık Erişim Haftasını Kamuya Açık Veri Dosyasının Yayınlanmasıyla Kutladı
EN ORCID Celebrates Open Access Week with Release of Public Data File
TR Elsevier'in cinsiyet eşitliği konusunda kararlılığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu ve bu konuda daha fazla ilerleme kaydetmek için somut bir eylem planı belirlediğini göstermektedir.
EN It recognises that Elsevier has made a public commitment to gender equality and has identified a concrete action plan to further its progress.
Turko | Ingles |
---|---|
elsevier | elsevier |
cinsiyet | gender |
ilerleme | progress |
somut | concrete |
eylem | action |
planı | plan |
TR Dash, ödeme endüstrisine güçlü bir şekilde odaklanan eşler arası açık kaynak kodlu bir kripto paradır
EN Dash is an open source peer-to-peer cryptocurrency with a strong focus on the payments industry
Turko | Ingles |
---|---|
dash | dash |
ödeme | payments |
güçlü | strong |
açık | open |
kaynak | source |
kripto | cryptocurrency |
TR Açık Bilişim Projesi (Open Compute Project - OCP) bilişim altyapısının giderek artan taleplerini verimli bir şekilde desteklemek için donanım teknolojisini yeniden tasarlamaya odaklanan, işbirliğine dayalı bir topluluktur.
EN The Open Compute Project (OCP) is a collaborative community focused on redesigning hardware technology to efficiently support the growing demands on compute infrastructure.
Turko | Ingles |
---|---|
açık | open |
projesi | project |
compute | compute |
artan | growing |
verimli | efficiently |
desteklemek | support |
donanım | hardware |
teknolojisini | technology |
odaklanan | focused |
altyapısı | infrastructure |
TR Dash, ödeme endüstrisine güçlü bir şekilde odaklanan eşler arası açık kaynak kodlu bir kripto paradır
EN Dash is an open source peer-to-peer cryptocurrency with a strong focus on the payments industry
Turko | Ingles |
---|---|
dash | dash |
ödeme | payments |
güçlü | strong |
açık | open |
kaynak | source |
kripto | cryptocurrency |
TR Elsevier'in cinsiyet eşitliği konusunda kararlılığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu ve bu konuda daha fazla ilerleme kaydetmek için somut bir eylem planı belirlediğini göstermektedir.
EN It recognises that Elsevier has made a public commitment to gender equality and has identified a concrete action plan to further its progress.
Turko | Ingles |
---|---|
elsevier | elsevier |
cinsiyet | gender |
ilerleme | progress |
somut | concrete |
eylem | action |
planı | plan |
TR Öte yandan bazı kararların oylanmasında meclis grubu yönetimi açık ve net bir şekilde milletvekillerinin bağımsız bir karar vermelerini isteyebiliyor
EN There are decisions, however, in which the parliamentary party leadership explicitly demands a free vote of all members
Turko | Ingles |
---|---|
açık | free |
şekilde | which |
TR “Visme, bir projeyi hızlı bir şekilde bitirmek istediğimde kolaylıkla kullanabileceğim bir araç. Sitenin basit bir şekilde kullanılabilmesini seviyorum. Tasarım deneyimine sahip olmayan kişiler için kullanım kolaylığı sağlıyor.”
EN “Visme is my easy go-to when I need a project completed quickly. The simple functionality of the site is awesome. User-friendly for people without design backgrounds.”
Turko | Ingles |
---|---|
visme | visme |
sahip | is |
olmayan | without |
kişiler | people |
kullanım | user |
TR Pure'u kullanarak, üniversiteler ulusal değerlendirmeler ve finansörlerin açık erişim gerekliliklerine daha kolay bir şekilde uyabilir.
EN By using Pure, universities can more easily comply with open access requirements of national assessments & funders.
Turko | Ingles |
---|---|
üniversiteler | universities |
ulusal | national |
açık | open |
erişim | access |
TR Aşağıdaki tüm bu araçlar işlerin iki kez yapılmasının önüne geçilmesi için pürüzsüz bir şekilde birbirleriyle bütünleştirilmiştir. Bütün araçların yerel entegrasyonlar için açık API'leri de vardır.
EN All these tools below are seamlessly integrated with one another to avoid double work. All tools have open API?s to allow for local integrations as well.
Turko | Ingles |
---|---|
aşağıdaki | below |
yerel | local |
entegrasyonlar | integrations |
açık | open |
api | api |
ne | these |
TR 500'ün üzerindeki dergi sitemizdeki banner pozisyonlarından birini yaratıcı bir şekilde kullanarak açık pozisyon ilanınızın görülme şansını artırın.
EN Get creative to increase the chance of your opening being seen with one of the banner positions on our 500+ journal websites.
Turko | Ingles |
---|---|
dergi | journal |
yaratıcı | creative |
TR Aynı amaçlar ve kapsam, editoryal ekip, gönderim sistemi ve titiz hakem denetimini paylaşacak şekilde orijnal derginin aynası olarak yayın hayatına yeni başlayan altın açık erişimli bir dergi.
EN A newly launched gold open access journal as a mirror to the original journal, sharing the same aims and scope, editorial team, submission system and rigorous peer review.
Turko | Ingles |
---|---|
kapsam | scope |
editoryal | editorial |
ekip | team |
sistemi | system |
altın | gold |
açık | open |
TR Güneş merkezli Kopernik sistemini Ptolemaik sistemden açık bir şekilde üstün gören Galileo?nun Diyalog'u Katolik Kilisesi tarafından yasaklanmış; Galileo yargılanmış ve sapkınlıktan suçlu bulunmuştu.
EN Galileo?s Dialogue, which presented the heliocentric Copernican system as superior to the Ptolemaic system in a none-too-subtle fashion was banned by the Catholic Church; Galileo was tried and convicted of heresy.
Turko | Ingles |
---|---|
sistemini | system |
üstün | superior |
diyalog | dialogue |
TR Hayata Destek, rehberleri aracılığı ile mümkün olduğunca açık bir şekilde kurallarını ve doğrularını yazılı olarak belirtir
EN Support to Life specifies its rules and codes in writing as clear as possible through its guides
Turko | Ingles |
---|---|
destek | support |
mümkün | possible |
açık | clear |
yazılı | writing |
TR Taraflar yazılı olarak açık bir şekilde aksini kararlaştırmadıkça faaliyetlerimizde aşağıdaki hüküm ve koşullar geçerli olacaktır
EN Unless explicitly agreed otherwise by the parties in writing, the following terms and conditions shall apply to our activities
Turko | Ingles |
---|---|
taraflar | parties |
yazılı | writing |
geçerli | apply |
olacaktır | shall |
TR Ücretsiz ve açık bvir İnternet'in mücadelesini veriyoruz, ve misyonumuzu ve yarattığımı teknolojileri destekleyen ilke ve yasaları aktif bir şekilde savunuyoruz.
EN We fight for a free and open Internet, and actively advocate for policies and legislation that support our mission and the technology we create.
Turko | Ingles |
---|---|
teknolojileri | technology |
destekleyen | support |
aktif | actively |
TR Hayata Destek, rehberleri aracılığı ile mümkün olduğunca açık bir şekilde kurallarını ve doğrularını yazılı olarak belirtir
EN Support to Life specifies its rules and codes in writing as clear as possible through its guides
Turko | Ingles |
---|---|
destek | support |
mümkün | possible |
açık | clear |
yazılı | writing |
TR Yine de, çoğu zaman sistem yöneticileri sertifikaları düzgün bir şekilde yapılandırmada başarısız olur ve farkında olmadan açık güvenlik açıkları bırakır
EN However, most of the time system administrators fail to configure certificates properly and unwittingly leaves open vulnerabilities
Turko | Ingles |
---|---|
sistem | system |
sertifikaları | certificates |
düzgün | properly |
başarısız | fail |
açık | open |
TR C3 AIRCROSS, şehirde ve açık yolda rahatça günlük hayatı kolaylaştırır. Şehirde Park Assist teknolojisi park manevralarını hafif bir şekilde yapıyor.
EN At ease in the city and on the open road, C3 AIRCROSS makes everyday life easier. In the city, Park Assist technology makes light work of parking manœuvres.
Turko | Ingles |
---|---|
aircross | aircross |
günlük | everyday |
hayatı | life |
park | park |
teknolojisi | technology |
TR Videolar ve animasyonlarla marka stratejinize hareket katın. Sosyal medyanız, web siteniz veya YouTube kanalınız fark etmeksizin videolar, mesajınızı daha hızlı ve daha açık bir şekilde karşı tarafa sunmak için harika yöntemlerdir.
EN Add movement to your brand strategy with videos & animation. Whether for social media, your website or your YouTube channel, videos are a great way to get your message across faster and with more clarity.
Turko | Ingles |
---|---|
videolar | videos |
hareket | movement |
web | website |
siteniz | your website |
veya | or |
youtube | youtube |
hızlı | faster |
şekilde | way |
harika | great |
kanalı | channel |
Ipinapakita ang 50 ng 50 na mga pagsasalin