TR Elsevier ayna dergileri hibrit dergilerden iki kez ücret almak için mi hayata geçiriyor?
TR Elsevier ayna dergileri hibrit dergilerden iki kez ücret almak için mi hayata geçiriyor?
EN Is Elsevier launching mirror journals because hybrid journal double dip?
Türk | Iňlis |
---|---|
elsevier | elsevier |
ayna | mirror |
hibrit | hybrid |
iki | double |
TR Artık kullanıcıların neredeyse%90'ı çevrimiçi olarak bir MacOS X zaman geçiriyor
EN Now almost 90% of users spend time online on a MacOS X
Türk | Iňlis |
---|---|
neredeyse | almost |
çevrimiçi | online |
TR Artık kullanıcıların neredeyse%90'ı çevrimiçi olarak bir Windows PC zaman geçiriyor
EN Now almost 90% of users spend time online on a Windows PC
Türk | Iňlis |
---|---|
neredeyse | almost |
çevrimiçi | online |
windows | windows |
pc | pc |
TR Artık kullanıcıların neredeyse%90'ı çevrimiçi olarak bir mobil cihazda zaman geçiriyor
EN Now almost 90% of users spend time online on a mobile device
Türk | Iňlis |
---|---|
neredeyse | almost |
çevrimiçi | online |
mobil | mobile |
TR Dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanın çalışma hayatını iyileştirmek bizi harekete geçiriyor
EN Improving the working lives of millions of people all over the world is what drives us
Türk | Iňlis |
---|---|
dünyanın | world |
çalışma | working |
iyileştirmek | improving |
bizi | us |
insan | people |
TR Gelen kutunuzda çok zaman geçiriyor musunuz? E-postaları Sonix'e iletin ve ses veya video eklerinin dakikalar içinde otomatik olarak transkribe edilmesini sağlayın.
EN Do you spend a lot of time in your inbox? Forward emails to Sonix and have the audio or video attachments automatically transcribed in minutes.
Türk | Iňlis |
---|---|
musunuz | do you |
veya | or |
video | video |
transkribe | transcribed |
TR Buddy'den önce kızımızın İngilizce'ye hiç ilgisi yoktu, ne yapacağımızı bilmiyorduk. Şimdi Buddy ile her gün zaman geçiriyor, onu zorlamamız gerekmiyor çünkü Buddy'i çok seviyor.
EN Before Buddy, we couldn’t get our daughter interested in learning English. Now she is happy to play with Buddy every day. We don't have to force her, she just loves it.
Türk | Iňlis |
---|---|
her | every |
TR AB’nin iklim hedeflerini aşmak: Belediye Başkanları Sözleşmesi, yerel düzeyde küresel bir çevre politikasını hayata geçiriyor.
EN Exceeding EU climate goals: the Convenant of Mayors is advancing environmental policy worldwide at the municipal level.
Türk | Iňlis |
---|---|
ab | eu |
yerel | municipal |
düzeyde | level |
küresel | worldwide |
politikasını | policy |
TR Erkekler mi kadınlar mı internette daha fazla vakit geçiriyor ve ne kadar Alman WhatsApp kullanıyor gibi soruların cevaplarını burada bulabilirsiniz.
EN Discover here whether men or women spend more time on the Internet, and how many people in Germany actually use WhatsApp.
Türk | Iňlis |
---|---|
erkekler | men |
kadınlar | women |
internette | on the internet |
vakit | time |
alman | germany |
kullanıyor | use |
burada | here |
TR Perakende satış dünyası, siz bu yazıyı okurken bile değişim geçiriyor
EN The retail world is changing as you read this
Türk | Iňlis |
---|---|
dünyası | world |
siz | you |
bu | this |
TR Otomotiv endüstrisi köklü bir dönüşüm geçiriyor. Ulaşımda elektrikli ve bağlantılı araçlar gibi gelişmelerin ortaya çıkması, sektörü yüksek hızlı bir otobana yerleştirerek, çok yönlü bir geleceğe doğru yöneltti.
EN The automotive industry is undergoing a radical transformation. The advent of mobility advancements such as electric and connected cars has put the industry on a high-speed expressway, propelling it to a future that is shrouded in complexity.
Türk | Iňlis |
---|---|
otomotiv | automotive |
endüstrisi | industry |
elektrikli | electric |
araçlar | cars |
yüksek | high |
hızlı | speed |
geleceğe | future |
TR Yapılan bir araştırmaya göre Almanların sadece yüzde 54’ü izleme zamanlarını klasik televizyonun başında geçiriyor.
EN One survey showed that Germans are now spending only 54 per cent of their viewing time watching classic television.
Türk | Iňlis |
---|---|
yüzde | per cent |
klasik | classic |
TR Elsevier ayna dergileri hibrit dergilerden iki kez ücret almak için mi hayata geçiriyor?
EN Is Elsevier launching mirror journals because hybrid journal double dip?
Türk | Iňlis |
---|---|
elsevier | elsevier |
ayna | mirror |
hibrit | hybrid |
iki | double |
TR Buddy'den önce kızımızın İngilizce'ye hiç ilgisi yoktu, ne yapacağımızı bilmiyorduk. Şimdi Buddy ile her gün zaman geçiriyor, onu zorlamamız gerekmiyor çünkü Buddy'i çok seviyor.
EN Before Buddy, we couldn’t get our daughter interested in learning English. Now she is happy to play with Buddy every day. We don't have to force her, she just loves it.
Türk | Iňlis |
---|---|
her | every |
TR Erkekler mi kadınlar mı internette daha fazla vakit geçiriyor ve ne kadar Alman WhatsApp kullanıyor gibi soruların cevaplarını burada bulabilirsiniz.
EN Discover here whether men or women spend more time on the Internet, and how many people in Germany actually use WhatsApp.
Türk | Iňlis |
---|---|
erkekler | men |
kadınlar | women |
internette | on the internet |
vakit | time |
alman | germany |
kullanıyor | use |
burada | here |
TR Bu öğrenim, işi ve yükseköğrenimi iç içe geçiriyor ve en yeni trendleri ve New Work araçlarını öğretiyor.
EN It links work and studies, looks at the latest trends and provides new work tools.
Türk | Iňlis |
---|---|
ve | and |
TR Yapılan bir araştırmaya göre Almanların sadece yüzde 54’ü izleme zamanlarını klasik televizyonun başında geçiriyor.
EN One survey showed that Germans are now spending only 54 per cent of their viewing time watching classic television.
Türk | Iňlis |
---|---|
yüzde | per cent |
klasik | classic |
TR AB’nin iklim hedeflerini aşmak: Belediye Başkanları Sözleşmesi, yerel düzeyde küresel bir çevre politikasını hayata geçiriyor.
EN Exceeding EU climate goals: the Convenant of Mayors is advancing environmental policy worldwide at the municipal level.
Türk | Iňlis |
---|---|
ab | eu |
yerel | municipal |
düzeyde | level |
küresel | worldwide |
politikasını | policy |
TR Erasmus bursiyerleri bugün 33 ülkeden birini seçebilirler; pek çoğu yurt dışı sömesterlerini İspanya, Almanya veya Büyük Britanya’da geçiriyor
EN Today, Erasmus scholarship holders can choose between 33 countries – the highest numbers spend their exchange period in Spain, Germany or the United Kingdom
Türk | Iňlis |
---|---|
bugün | today |
veya | or |
da | in |
TR Artık kullanıcıların neredeyse%90'ı çevrimiçi olarak bir Windows PC zaman geçiriyor
EN Now almost 90% of users spend time online on a Windows PC
Türk | Iňlis |
---|---|
neredeyse | almost |
çevrimiçi | online |
windows | windows |
pc | pc |
TR Artık kullanıcıların neredeyse%90'ı çevrimiçi olarak bir mobil cihazda zaman geçiriyor
EN Now almost 90% of users spend time online on a mobile device
Türk | Iňlis |
---|---|
neredeyse | almost |
çevrimiçi | online |
mobil | mobile |
TR Artık kullanıcıların neredeyse%90'ı çevrimiçi olarak bir MacOS X zaman geçiriyor
EN Now almost 90% of users spend time online on a MacOS X
Türk | Iňlis |
---|---|
neredeyse | almost |
çevrimiçi | online |
TR Dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanın çalışma hayatını iyileştirmek bizi harekete geçiriyor
EN Improving the working lives of millions of people all over the world is what drives us
Türk | Iňlis |
---|---|
dünyanın | world |
çalışma | working |
iyileştirmek | improving |
bizi | us |
insan | people |
TR Gelen kutunuzda çok zaman geçiriyor musunuz? E-postaları Sonix'e iletin ve ses veya video eklerinin dakikalar içinde otomatik olarak transkribe edilmesini sağlayın.
EN Do you spend a lot of time in your inbox? Forward emails to Sonix and have the audio or video attachments automatically transcribed in minutes.
Türk | Iňlis |
---|---|
musunuz | do you |
veya | or |
video | video |
transkribe | transcribed |
{Totalresult} terjimeleriniň 24 görkezmek