NL Onze verkoop- en marketingteams bestaan uit strategen, analisten en optimisten die wereldwijde teams graag helpen om hun manier van werken sneller te maken.
ලන්දේසි හි "vaak bestaan" පහත තුර්කි වචන/වාක්ය ඛණ්ඩවලට පරිවර්තනය කළ හැක:
vaak | daha daha fazla daha yüksek fazla genelde genellikle veya yüksek |
NL Onze verkoop- en marketingteams bestaan uit strategen, analisten en optimisten die wereldwijde teams graag helpen om hun manier van werken sneller te maken.
TR Satış ve pazarlama ekiplerimiz, dünyanın dört bir yanındaki ekiplerin birlikte çalışma şeklini hızlandırmalarına yardımcı olan stratejistler, analistler ve iyimserlerle doludur.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
verkoop | satış |
werken | çalışma |
NL Een Open internet zal alleen bestaan met een werkelijk concurrerende markt die gebruikers toestaat om een ISP die hun privacy respecteert , en die een uitstekende service biedt te kiezen.
TR Açık bir İnternet sadece mükemmel bir hizmet sağlarken aynı zamanda kullanıcılarının gizliliğine saygı gösteren bir ISP seçmelerine müsaade eden gerçekten rekabetçi bir pazar ile mevcut olacaktır.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
open | açık |
zal | olacaktır |
concurrerende | rekabetçi |
uitstekende | mükemmel |
service | hizmet |
isp | isp |
NL Systemen voor ticketbeheer bestaan al jaren en helpen bedrijven om de manier waarop ze hun klantenservice afhandelen te verbeteren
TR Biletleme yönetim sistemleri yıllardır kullanılmaktadır ve işletmelerin müşteri hizmetleriyle başa çıkma yöntemlerini geliştirmelerine yardımcı olmaktadır
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
bedrijven | işletmelerin |
NL De gesplitste lay-out mag niet uit twee 50/50-componenten bestaan
TR Bölünmüş düzen, iki 50/50 bileşenden oluşmamalıdır
NL Betrouwbaarheid: Als het om betrouwbaarheid gaat, is BMW de eerste naam. Het automerk staat bekend om zijn garantie en geweldige klantenservicesysteem. BMW is meer een schat die met goed onderhoud voor altijd zal blijven bestaan.
TR Güvenilirlik: Güvenilirlik söz konusu olduğunda ilk isim BMW'dir. Otomobil markası, garantisi ve harika müşteri destek sistemiyle tanınır. BMW, uygun bakımla sonsuza kadar devam edecek bir hazinedir.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
betrouwbaarheid | güvenilirlik |
als | olduğunda |
en | ve |
geweldige | harika |
blijven | devam |
altijd | sonsuza |
NL Lincoln heeft bijna zijn hele bestaan nauw geconcurreerd met Cadillac
TR Lincoln, neredeyse tüm varlığı için Cadillac'a karşı sıkı bir rekabet içinde
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
bijna | neredeyse |
hele | tüm |
NL Een Open internet zal alleen bestaan met een werkelijk concurrerende markt die gebruikers toestaat om een ISP die hun privacy respecteert , en die een uitstekende service biedt te kiezen.
TR Açık bir İnternet sadece mükemmel bir hizmet sağlarken aynı zamanda kullanıcılarının gizliliğine saygı gösteren bir ISP seçmelerine müsaade eden gerçekten rekabetçi bir pazar ile mevcut olacaktır.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
open | açık |
zal | olacaktır |
concurrerende | rekabetçi |
uitstekende | mükemmel |
service | hizmet |
isp | isp |
NL Elk bedrijf dat geen online winkel had met goede zoekmachine rankings over de hele linie had net zo goed niet kunnen bestaan.
TR Genel olarak iyi arama motoru sıralamalarına sahip bir online mağazası olmayan herhangi bir işletme, var olmamış da olabilir.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
online | online |
zoekmachine | arama |
kunnen | olabilir |
NL Alle Community-tweets (inclusief antwoorden) die je hebt verzonden terwijl je lid was van de Community blijven bestaan in de Community.
TR Topluluk üyesiyken oluşturduğunuz Topluluk Tweetleri (yanıtlar dâhil) Toplulukta bulunmaya devam eder.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
community | topluluk |
blijven | devam |
NL Om het eenvoudig te zeggen, statistieken bestaan uit de ruwe informatie die u ontvangt van Google Analytics, en dimensies zijn hoe u de gegevens segmenteert.
TR Basitçe söylemek gerekirse, metrikler Google Analytics'ten aldığınız ham bilgilerden oluşur ve boyutlar verileri nasıl bölümlere ayırdığınızı gösterir.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
eenvoudig | basit |
analytics | analytics |
en | ve |
gegevens | verileri |
NL Gegevens over gebruikersgedrag bestaan uit de dingen die u over een persoon te weten komt zodra ze uw website hebben bereikt
TR Kullanıcı davranışı verileri, bir kişi hakkında web sitenize ilk ulaştığında öğrendiğiniz şeylerden oluşur
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
gegevens | verileri |
persoon | kişi |
website | web |
NL Onze verkoop- en marketingteams bestaan uit strategen, analisten en optimisten die wereldwijde teams graag helpen om hun manier van werken sneller te maken.
TR Satış ve pazarlama ekiplerimiz, dünyanın dört bir yanındaki ekiplerin birlikte çalışma şeklini hızlandırmalarına yardımcı olan stratejistler, analistler ve iyimserlerle doludur.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
verkoop | satış |
werken | çalışma |
NL Ticketing management systemen bestaan al jaren en helpen bedrijven om de manier waarop ze met klantenservice omgaan te verbeteren
TR Biletleme yönetim sistemleri yıllardır kullanılmaktadır ve işletmelerin müşteri hizmetleriyle başa çıkma yöntemlerini geliştirmelerine yardımcı olmaktadır
NL Content waarin het bestaan of de gevolgen van klimaatverandering, de invloed van mensen op klimaatverandering of de wetenschappelijke bewijzen voor klimaatverandering, worden ontkend
TR İklim değişikliğinin varlığını veya etkilerini, iklim değişikliği üzerindeki insan etkisini ya da iklim değişikliği hakkında bilimsel fikir birliği olduğunu reddeden içerikler.
NL Uw unieke bruiloftsarrangement kan bestaan uit speciale menu's en gezamenlijke behandelingen in So SPA.
TR Kişiye özel menüler ve So SPA'daki iki kişilik bakım eşsiz düğün paketinizin parçası olabilir.
NL Hoewel er geen officiële cijfers bestaan over het aantal matches dat op de site is gemaakt, heerst er een algemeen gevoel van geluk bij de gebruikers.
TR Sitede oluşturulan eşleşme sayılarına ilişkin resmi bir rakam bulunmamakla birlikte, kullanıcılar arasında genel bir mutluluk hissi hakim.
NL Ja! QR-codes zijn nog steeds relevant in 2023 en ze maken een grote comeback tijdens COVID-19! QR-codes bestaan al enkele jaren.
TR Evet! QR kodları 2023'te hala geçerli ve COVID-19 sırasında büyük bir geri dönüş yapıyorlar! QR kodları birkaç yıldır ortalıkta dolaşıyor.
NL DNS is een missiekritiek onderdeel voor elk online bedrijf. Toch wordt dit onderdeel vaak over het hoofd gezien en vergeten, totdat er iets fout gaat.
TR DNS, tüm çevrim içi işletmeler için iş açısından kritik bir bileşendir. Yine de bu bileşen genellikle ikinci planda kalır ve bir şeyler bozulana kadar pek akla gelmez.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
dns | dns |
bedrijf | iş |
vaak | genellikle |
en | ve |
NL Voer het domein van je concurrent in in Content Explorer om te zien hoe vaak ze content publiceren en herpubliceren.
TR Rakibinizin domain’ini İçerik Gezgini’ne girerek ne kadar sık şekilde yayınlama ve yeniden yayınlama yaptıklarını görün.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
NL Throttling wordt vaak toegepast op de verbindingen van gamers omdat die veel bandbreedte innemen
TR Kısıtlama, genellikle önemli miktarda bant genişliğine sahip oldukları için oyuncuların bağlantılarına yapılır
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
vaak | genellikle |
NL Hergebruik in ontwikkelingslanden is vaak effectiever dan lokale recycling—er is bijvoorbeeld niet echt een markt in de VS voor oude kathodestraalbuizen, maar deze worden wel hergebruikt in andere landen.
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
vs | abd |
NL Het is lastig om technische SEO-fouten op te sporen, maar ze kunnen vaak voorkomen
TR Teknik SEO hatalarını bulmak zor, ancak bunlar sıklıkla ortaya çıkabilir
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
technische | teknik |
maar | ancak |
seo | seo |
het | bunlar |
NL Ze worden vaak gezien als omslagfoto's voor sociale media of als website banners, maar kunnen ook gebruikt worden als online advertenties voor promotiecampagnes.
TR Genellikle sosyal medya kapak fotoğrafları veya web sitesi banner’ları olarak görülürler, ama aynı zamanda promosyon kampanyaları için çevrimiçi reklamlar olarak da kullanılabilirler.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
vaak | genellikle |
maar | ama |
advertenties | reklamlar |
NL Hoe vaak een ontwerp wordt gemaakt
TR Yeni bir tasarımın oluşturulduğu zaman
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
een | bir |
NL Om de biologische status, duurzaamheid, veiligheid en kwaliteit van een product te bewijzen, wordt vaak een certificaat, factuur of verklaring gebruikt
TR Ürünlerin organik, sürdürülebilir, güvenli ve kaliteli olma durumu genellikle bir sertifika, fatura veya beyanla ortaya konur
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
kwaliteit | kaliteli |
vaak | genellikle |
factuur | fatura |
NL Door de lengte en complexiteit van de toeleveringsketen is het voor importeurs en bedrijven vaak moeilijk en onbetaalbaar om elk radartje in de keten te controleren
TR Tedarik zincirlerinin uzunluğu ve karmaşıklığı, ithalatçılar ve şirketler için tedarik zincirindeki her işi doğrulamayı imkansız ve pahalı bir hale getirir
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
bedrijven | şirketler |
NL Certificeringsnormen verplichten vaak tot het nemen van steekproeven of monsters uit geproduceerde of verwerkte producten.
TR Birçok sertifikasyon standardı, üretilen veya işlemden geçirilen ürünlerden rastgele bir numune alınmasını gerektirir.
NL Op basis van deze kwalificatietest krijgen ze de eerste beoordeling, die zal bepalen of en hoe vaak ze betaalde gebruikerstesten zullen doen
TR Bu teste dayanarak test katılımcısının ücretli kullanılabilirlik testi yapıp yapamayacağını ve ne sıklıkla test yapabileceğini belirleyen ilk değerlendirme gerçekleştirilir
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
eerste | ilk |
en | ve |
betaalde | ücretli |
NL Klanten moeten vaak externe software installeren om met u te communiceren, maar met onze Live Chat software (link to Live chat software page) kunnen uw klanten kant-en-klaar video- en audiogesprekken voeren
TR Müşterilerin, ekibinizle iletişim kurmak için genellikle üçüncü taraf yazılımı kurmaları gerekir
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
klanten | müşterilerin |
moeten | gerekir |
vaak | genellikle |
communiceren | iletişim |
NL "Met Soundtrap kunnen mijn leerlingen zich emotioneel, sociaal en academisch uitdrukken, terwijl ze het vaak heel moeilijk vinden om dat verbaal te doen."
TR "Öğrencilerim sözlü anlatımın zor olduğu durumlarda Soundtrap'i kullanarak kendilerini duygusal, sosyal ve akademik anlamda ifade edebiliyor."
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
moeilijk | zor |
soundtrap | soundtrap |
NL Zo vaak als u wilt. Maar houd in het achterhoofd dat de crawler automatisch wordt herstart na elke verandering.
TR İhtiyacınız olduğu kadar sık değiştirebilirsiniz. Unutmayın ki her değişiklikten sonra tarayıcı otomatik olarak yeniden başlayacaktırç
NL Controleer bij de lokale nutsbedrijven waar eventuele ondergrondse leidingen of kabels zich bevinden (een bouwbedrijf helpt hier vaak bij).
TR Yeraltında bulunan kablo, hat veya boruların konumları için yerel tesisat firmalarını arayın (bu konuda genellikle bir yapı ustası yardımcı olacaktır).
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
lokale | yerel |
vaak | genellikle |
NL In 2015 kwamen honderdduizenden vluchtelingen aan in Duitsland die alles en vaak ook een deel van hun familie hadden moeten achterlaten om te ontsnappen aan terreur en oorlog
TR 2015 yılında, terör ve savaştan kaçmak için tüm hayatlarından vaz geçmek, kısmen ailelerini geride bırakmak zorunda kalmış yüz binlerce mülteci Almanya’ya ulaştı
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
duitsland | almanya |
en | ve |
NL Vaak kun je de software ook niet aan iemand anders geven
TR Başka birisine hediye edemezsin
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
anders | başka |
NL Uiteindelijk is de software voor individuele gebruikers vaak gratis, terwijl bedrijven meestal graag betalen voor meer ondersteuning.
TR Sonuç olarak, kurumsal müşteriler daha fazla destek almak için ödeme yapmaktan mutluyken, bireysel son kullanıcılar ise genellikle sıfır maliyetle yazılım elde ederler.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
software | yazılım |
individuele | bireysel |
bedrijven | kurumsal |
ondersteuning | destek |
betalen | ödeme |
NL Vanwege de eenvoudige instellingen in het admin-paneel vallen ze vaak in populaire categorieën
TR Yönetici panelindeki basit ayarlar nedeniyle genellikle popüler kategorilere girerler
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
vanwege | nedeniyle |
eenvoudige | basit |
instellingen | ayarlar |
vaak | genellikle |
populaire | popüler |
admin | yönetici |
NL Als je problemen ondervindt nadat je verbinding hebt gemaakt met een nieuw wifi-netwerk, houd er dan rekening mee dat universiteiten, bibliotheken, kantoren en bepaalde andere plaatsen Facebook vaak verbieden om de productiviteit te verhogen.
TR Yeni bir Wifi ağına bağlandıktan sonra sorun yaşamaya başladıysanız üniversiteler, kütüphaneler, ofisler ve bazı diğer yerlerin üretkenliği artırmak amacıyla Facebook'u genellikle yasakladığını unutmayın.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
problemen | sorun |
nieuw | yeni |
en | ve |
andere | diğer |
vaak | genellikle |
NL Bepaalde criteria nakijken is een ondankbare taak en is vaak ook duur. Jij, je team en je SEO-providers hebben niet altijd de tijd om alles steeds na te kijken.
TR Bazı kriterleri kontrol etmek sıkıcı ve genellikle pahalı bir iştir. Siz, ekibiniz veya SEO sağlayıcınız, bunu sürekli olarak kontrol edecek zamana sahip değilsiniz.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
vaak | genellikle |
seo | seo |
NL "Wanneer mensen tussen teams of tussen rollen wisselden, ging informatie vaak verloren in e-mailthreads. monday.com stelt ons in staat om al die kennis echt vast te leggen, zodat we na verloop van tijd geen informatie verliezen."
TR "İnsanlar ekipler veya roller arasında gidip gelirken, bilgiler genellikle e-posta dizilerinde kayboluyordu. monday.com, zaman içinde bilgileri kaybetmememiz için tüm bu bilgileri depolamamıza olanak tanıyor. "
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
teams | ekipler |
vaak | genellikle |
tijd | zaman |
NL Als je eenmaal je middelbare leeftijd bent ingegaan, ga je vaak door wat langere periodes van singledom dan toen je in de twintig was
TR Kısa Versiyon: Bazı bekarlar profesyonel yaşamlarında oldukça başarılıdır, ancak özel yaşamlarına biraz daha dikkat edilmesi gerekir
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
de | özel |
NL Woorden met een hashtag die veelvuldig worden gebruikt, zijn vaak populaire onderwerpen.
TR Çok popüler olan etiketli sözcükler genellikle gündem başlıklarıdır.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
vaak | genellikle |
populaire | popüler |
NL "Wanneer mensen tussen teams of tussen rollen wisselden, ging informatie vaak verloren in e-mailthreads. monday.com stelt ons in staat om al die kennis echt vast te leggen, zodat we na verloop van tijd geen informatie verliezen."
TR "İnsanlar ekipler veya roller arasında gidip gelirken, bilgiler genellikle e-posta dizilerinde kayboluyordu. monday.com, zaman içinde bilgileri kaybetmememiz için tüm bu bilgileri depolamamıza olanak tanıyor. "
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
teams | ekipler |
vaak | genellikle |
tijd | zaman |
NL Zo vaak als u wilt. Maar houd in het achterhoofd dat de crawler automatisch wordt herstart na elke verandering.
TR İhtiyacınız olduğu kadar sık değiştirebilirsiniz. Unutmayın ki her değişiklikten sonra tarayıcı otomatik olarak yeniden başlayacaktırç
NL Het is lastig om technische SEO-fouten op te sporen, maar ze kunnen vaak voorkomen
TR Teknik SEO hatalarını bulmak zor, ancak bunlar sıklıkla ortaya çıkabilir
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
technische | teknik |
maar | ancak |
seo | seo |
het | bunlar |
NL Ze worden vaak gezien als omslagfoto's voor sociale media of als website banners, maar kunnen ook gebruikt worden als online advertenties voor promotiecampagnes.
TR Genellikle sosyal medya kapak fotoğrafları veya web sitesi banner’ları olarak görülürler, ama aynı zamanda promosyon kampanyaları için çevrimiçi reklamlar olarak da kullanılabilirler.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
vaak | genellikle |
maar | ama |
advertenties | reklamlar |
NL Om de biologische status, duurzaamheid, veiligheid en kwaliteit van een product te bewijzen, wordt vaak een certificaat, factuur of verklaring gebruikt
TR Ürünlerin organik, sürdürülebilir, güvenli ve kaliteli olma durumu genellikle bir sertifika, fatura veya beyanla ortaya konur
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
kwaliteit | kaliteli |
vaak | genellikle |
factuur | fatura |
NL Door de lengte en complexiteit van de toeleveringsketen is het voor importeurs en bedrijven vaak moeilijk en onbetaalbaar om elk radartje in de keten te controleren
TR Tedarik zincirlerinin uzunluğu ve karmaşıklığı, ithalatçılar ve şirketler için tedarik zincirindeki her işi doğrulamayı imkansız ve pahalı bir hale getirir
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
bedrijven | şirketler |
NL Certificeringsnormen verplichten vaak tot het nemen van steekproeven of monsters uit geproduceerde of verwerkte producten.
TR Birçok sertifikasyon standardı, üretilen veya işlemden geçirilen ürünlerden rastgele bir numune alınmasını gerektirir.
NL Hergebruik in ontwikkelingslanden is vaak effectiever dan lokale recycling—er is bijvoorbeeld niet echt een markt in de VS voor oude kathodestraalbuizen, maar deze worden wel hergebruikt in andere landen.
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
vs | abd |
NL "Met Soundtrap kunnen mijn leerlingen zich emotioneel, sociaal en academisch uitdrukken, terwijl ze het vaak heel moeilijk vinden om dat verbaal te doen."
TR "Öğrencilerim sözlü anlatımın zor olduğu durumlarda Soundtrap'i kullanarak kendilerini duygusal, sosyal ve akademik anlamda ifade edebiliyor."
ලන්දේසි | තුර්කි |
---|---|
en | ve |
moeilijk | zor |
soundtrap | soundtrap |
{Totalresult} පරිවර්තන වල 50 පෙන්වමින්