TR Bazen insan hayatı, ufacık bir valf parçasının mevcudiyetine bağlı oluyor: parçanın aşınmış olması, solunum cihazının kullanılamamasına neden olabiliyor
"bazen insan hayatı" на турецкий можно перевести в следующие английский слова/фразы:
TR Bazen insan hayatı, ufacık bir valf parçasının mevcudiyetine bağlı oluyor: parçanın aşınmış olması, solunum cihazının kullanılamamasına neden olabiliyor
EN Sometimes human lives depend on a tiny valve: if the small part is worn out, the entire ventilator is useless
турецкий | английский |
---|---|
bazen | sometimes |
insan | human |
bağlı | depend |
TR 360 milyon kilometre karelik alanı kaplıyor ve Dünya yüzeyinin neredeyse yüzde 75 kadarı. Bizi birbirimize, diller ve kültürler arasında bağlıyor. Hayatı devam ettirip, hayatı sürdürüyor.
EN It covers 140 million square miles and nearly 75 percent of the Earth's surface. It connects us to each other, across language, and culture. It sustains life and supports life.
турецкий | английский |
---|---|
milyon | million |
neredeyse | nearly |
yüzde | percent |
bizi | us |
hayatı | life |
TR 360 milyon kilometre karelik alanı kaplıyor ve Dünya yüzeyinin neredeyse yüzde 75 kadarı. Bizi birbirimize, diller ve kültürler arasında bağlıyor. Hayatı devam ettirip, hayatı sürdürüyor.
EN It covers 140 million square miles and nearly 75 percent of the Earth's surface. It connects us to each other, across language, and culture. It sustains life and supports life.
турецкий | английский |
---|---|
milyon | million |
neredeyse | nearly |
yüzde | percent |
bizi | us |
hayatı | life |
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
турецкий | английский |
---|---|
olmak | being |
bazen | sometimes |
destek | supporting |
demek | means |
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN The Coronavirus pandemic has made extraordinary measures necessary to deal with unprecedented challenges
TR Bazen kendimi daha gençken ve bağımlılığımdan kurtulmak için güce ihtiyacım olduğunu düşünüyorum ve bazen de muhtemelen sizin gibi bunu okuyan diğer üyeleri düşünüyorum
EN Sometimes I think of myself when I was younger and needed strength to get out of my addiction, and sometimes I think of other members, possibly such as you who are reading this
турецкий | английский |
---|---|
bazen | sometimes |
de | out |
üyeleri | members |
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
турецкий | английский |
---|---|
olmak | being |
bazen | sometimes |
destek | supporting |
demek | means |
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
турецкий | английский |
---|---|
olmak | being |
bazen | sometimes |
destek | supporting |
demek | means |
TR Orkestrayla bazen bir hafta içinde birkaç konserimiz olur ya da bazen kısa bir süre olmazdı… Şimdi hiç yok
EN With the band we had several performances each week, or occasionally none
турецкий | английский |
---|---|
hafta | week |
birkaç | several |
TR Hayati önem taşıyan: İnsan sağlığı ve güvenliğini doğrudan etkileyen kullanım durumları
EN Life critical: use cases that directly impact human health and safety
турецкий | английский |
---|---|
sağlığı | health |
ve | and |
güvenliğini | safety |
doğrudan | directly |
kullanım | use |
TR Çeşitli insan transkripsiyon hizmetlerini inceledik ve Sonix ile karşılaştırdık. İnsan transkripsiyon servisleri%99 doğruluk, otomatik transkripsiyon ses kalitesine bağlı olarak daha az doğru olabilir.
EN We reviewed a variety of human transcription services and compared them against Sonix. Human transcription services claim 99% accuracy, automated transcription may be less accurate depending on the audio quality.
турецкий | английский |
---|---|
insan | human |
transkripsiyon | transcription |
otomatik | automated |
kalitesine | quality |
TR Etkiniz AB Programı insan hakları izlemesini “insan hakları uygulamalarının iyileştirilmesi amacıyla veri toplama, doğrulama ve savunuculuk” faaliyetlerinin bütünü olarak tanımlıyor
EN Etkiniz UN Project defines monitoring human rights as “data collection, verification and advocacy for the improvement of human rights practice” and all of its activities
турецкий | английский |
---|---|
insan | human |
hakları | rights |
veri | data |
toplama | collection |
doğrulama | verification |
savunuculuk | advocacy |
TR Etkiniz AB Programı insan hakları izlemesini “insan hakları uygulamalarının iyileştirilmesi amacıyla veri toplama, doğrulama ve savunuculuk” faaliyetlerinin bütünü olarak tanımlıyor
EN Etkiniz UN Project defines monitoring human rights as “data collection, verification and advocacy for the improvement of human rights practice” and all of its activities
турецкий | английский |
---|---|
insan | human |
hakları | rights |
veri | data |
toplama | collection |
doğrulama | verification |
savunuculuk | advocacy |
TR Ardından BM İnsan Hakları Konseyi ve BM Genel Kurulu için çok sayıdaki ülkenin tedarik koşulları arasındaki farklılıkları analiz ettiğim ve insan haklarına yönelik potansiyel ve ağır ihlalleri tespit ettiğim raporu hazırlıyorum.
EN Afterwards, I produce reports for the Human Rights Council and the UN General Assembly in which I analyse the differences in supply in many countries and ascertain any potential serious human rights violations.
турецкий | английский |
---|---|
hakları | rights |
konseyi | council |
genel | general |
tedarik | supply |
insan | human |
potansiyel | potential |
TR Yapay zekanın insan hakları, temel özgürlükler ve ortak demokratik değerlerle uyumlu, sorumlu ve insan merkezli bir şekilde geliştirilmesini ve kullanılmasını destekler.
EN Supports the responsible and human-centric development and use of AI in a manner consistent with human rights, fundamental freedoms, and shared democratic values.
турецкий | английский |
---|---|
insan | human |
hakları | rights |
temel | fundamental |
ortak | shared |
demokratik | democratic |
sorumlu | responsible |
şekilde | manner |
destekler | supports |
TR Çeşitli insan transkripsiyon hizmetlerini inceledik ve Sonix ile karşılaştırdık. İnsan transkripsiyon servisleri%99 doğruluk, otomatik transkripsiyon ses kalitesine bağlı olarak daha az doğru olabilir.
EN We reviewed a variety of human transcription services and compared them against Sonix. Human transcription services claim 99% accuracy, automated transcription may be less accurate depending on the audio quality.
турецкий | английский |
---|---|
insan | human |
transkripsiyon | transcription |
otomatik | automated |
kalitesine | quality |
TR Hakemlerin bu hayati önemdeki rolü neden yerine getirdiğini, nasıl kabul gördüklerini ve hakemlik yapmak için sizin de nasıl gönüllü olabileceğinizi öğrenin.
EN Find out why reviewers perform this vital role, how they are recognised and how you can volunteer to review yourself.
турецкий | английский |
---|---|
hayati | vital |
rolü | role |
de | out |
gönüllü | volunteer |
öğrenin | find out |
TR İhtiyaç sahipleri arasında ayrım gözetmeden hayatı destekleriz.
EN We plan our interventions according to our own needs assessment analyses and identify our priorities in supporting life without involving political, economic or military interests.
турецкий | английский |
---|---|
hayatı | life |
TR Çalıştığımız bölgelerde, hiçbir çatışmanın tarafı olmadan insani ihtiyaçlara odaklanarak hayatı destekleriz.
EN We support life solely on the basis of rights and needs with no discrimination among those in need.
турецкий | английский |
---|---|
hiçbir | no |
hayatı | life |
destekleriz | we support |
ın | of |
TR Afet müdahale planımızı kendi ihtiyaç analizlerimize göre oluşturur, yardım önceliğimizde siyasi, ekonomik, askeri çıkar gözetmeden hayatı destekleriz.
EN We do not take sides in any of the conflict zones we operate in and focus on basic needs and rights.
турецкий | английский |
---|---|
ihtiyaç | needs |
TR İnsani yardım faaliyetlerimizi hesap verme sorumluluğu bilinciyle yürüterek hayatı destekleriz.
EN While we support life, we remain aware of our responsibility to be accountable.
турецкий | английский |
---|---|
yardım | support |
sorumluluğu | responsibility |
hayatı | life |
destekleriz | we support |
TR En iyi Yemekler, Gece Hayatı, Eğlence ve Etkinlikler
EN Guides to the Top Food, Nightlife, Entertainment and Events
турецкий | английский |
---|---|
eğlence | entertainment |
ve | and |
etkinlikler | events |
TR Websitenizi güvene almak, sadece hassas bilgiler ile uğraşanlar için değil, bu günlerde her websitesi için hayati derecede önemli. Bu rapor ile websitenizin güvenlik durumunu kolaylıkla izleyebilirsiniz.
EN Securing your website is vital for every website today, not just those dealing with sensitive information. With this report you can easily monitor your site’s security status.
турецкий | английский |
---|---|
hassas | sensitive |
bilgiler | information |
değil | not |
hayati | vital |
rapor | report |
websitenizin | your website |
güvenlik | security |
durumunu | status |
TR Mount Kenya’nın eteklerini her tür yaban hayatı kendine yuva edinmiştir: leoparlar, gergadanlar, filler ve düzinelerce kuş türü
EN All kinds of wildlife make their homes in the foothills of Mount Kenya: leopards, rhinos, elephants and dozens of species of birds
турецкий | английский |
---|---|
kenya | kenya |
her | all |
TR Yerel ekosistemlerimizin koruyucusu olarak görevimizin hayati önemi olduğuna inanırız
EN We believe our role as caretakers for our local ecosystems is vital
турецкий | английский |
---|---|
yerel | local |
hayati | vital |
TR Lise yıllarında şarkılar yazan Sara’nın müzik hayatı üniversite öğrenimi için UCLA’e gitmesiyle başladı
EN Bareilles was born and raised in Eureka, California, United States
TR Sara Beth Bareilles, 1979’da Kaliforniya’da dünyaya geldi. Lise yıllarında şarkılar yazan Sara’nın müzik hayatı üniversite öğrenimi için UCLA’e gitmesiyle başladı. Sanatçı, orada Awaken … Devamını oku
EN Sara Beth Bareilles (born December 7, 1979) is a Grammy-winning American singer-songwriter, pianist, Broadway composer, actress, and TV producer and writer. Bareilles was born and raised in… read more
турецкий | английский |
---|---|
devamını | more |
oku | read |
TR Daha iyi bir iş hayatı - özel hayat dengesi elde etmek ve ekstra gelir kazanmak istiyor musunuz? Kendi işinizi kurun.
EN Do you want a better work life balance and extra income? Start a business of your own.
турецкий | английский |
---|---|
dengesi | balance |
gelir | income |
istiyor | want |
musunuz | do you |
TR Sadece bugünlük, hayatın şartlarına göre hayatı kabul ediyorum. Sadece bugün için, hayatımdaki tüm nimetler için minnettarım.
EN Just for today, I accept life on life’s terms. Just for today, I am grateful for all of the blessings in my life.
турецкий | английский |
---|---|
hayatı | life |
kabul | accept |
bugün | today |
tüm | all |
TR İhtiyaç sahipleri arasında ayrım gözetmeden hayatı destekleriz.
EN We plan our interventions according to our own needs assessment analyses and identify our priorities in supporting life without involving political, economic or military interests.
турецкий | английский |
---|---|
hayatı | life |
TR Çalıştığımız bölgelerde, hiçbir çatışmanın tarafı olmadan insani ihtiyaçlara odaklanarak hayatı destekleriz.
EN We support life solely on the basis of rights and needs with no discrimination among those in need.
турецкий | английский |
---|---|
hiçbir | no |
hayatı | life |
destekleriz | we support |
ın | of |
TR Afet müdahale planımızı kendi ihtiyaç analizlerimize göre oluşturur, yardım önceliğimizde siyasi, ekonomik, askeri çıkar gözetmeden hayatı destekleriz.
EN We do not take sides in any of the conflict zones we operate in and focus on basic needs and rights.
турецкий | английский |
---|---|
ihtiyaç | needs |
TR İnsani yardım faaliyetlerimizi hesap verme sorumluluğu bilinciyle yürüterek hayatı destekleriz.
EN While we support life, we remain aware of our responsibility to be accountable.
турецкий | английский |
---|---|
yardım | support |
sorumluluğu | responsibility |
hayatı | life |
destekleriz | we support |
TR Bizi hayatı sevmeye ve ona bağlı kalmaya itti
EN It forced us to love life and hold on to it
турецкий | английский |
---|---|
bizi | us |
hayatı | life |
ve | and |
ona | to |
TR Bizi hayatı sevmeye ve ona bağlı kalmaya itti
EN It forced us to love life and hold on to it
турецкий | английский |
---|---|
bizi | us |
hayatı | life |
ve | and |
ona | to |
TR Daha önce tartışıldığı gibi, yeşil EV çubuğu ziyaretçilere bir web sitesinin güvenli olduğuna dair net bir mesaj göndererek, onu halka açık web sitelerinin hayati bir güvenlik bileşeni haline getirir.
EN As discussed earlier, the green EV bar sends visitors a clear message that a website is safe, making it a vital security component of public websites.
турецкий | английский |
---|---|
yeşil | green |
mesaj | message |
hayati | vital |
haline | making |
TR Banka Hayvanlar Çakal Aslan Afrikalı Leopar Çita Yaban kedisi Baş kaplan Baş Canavar Yırtıcı Kızgın Kedi Portakal Turuncu kaplan Yaban hayatı Vahşi Kaplan
EN Bank Animals Coyote Leo African Leopard Cheetah Wildcat Head tiger Head Beast Predator Angry Feline Orange Orange tiger Wildlife Wild Tiger
турецкий | английский |
---|---|
banka | bank |
hayvanlar | animals |
yaban | wild |
baş | head |
TR Motto kurumsal kültürünüzün hayati bir unsurudur. Satışları artırmaktan ziyade esas amacınızı ve takım ruhunuzu oluşturmaktır.
EN Motto is a vital element of your corporate culture. Rather than boosting sales, its main goal is to build your team spirit.
турецкий | английский |
---|---|
kurumsal | corporate |
hayati | vital |
satışları | sales |
ziyade | rather |
takım | team |
TR CITROËN C4 Cactus sürücü arayüzü% 100 kullanıcı dostu olup günlük hayatı daha kolay hale getirir.
EN The CITROËN C4 Cactus driver interface is 100% user-friendly, making everyday life that much easier.
турецкий | английский |
---|---|
cactus | cactus |
sürücü | driver |
arayüzü | interface |
kullanıcı | user |
dostu | friendly |
günlük | everyday |
hayatı | life |
daha | that |
TR C3 AIRCROSS, şehirde ve açık yolda rahatça günlük hayatı kolaylaştırır. Şehirde Park Assist teknolojisi park manevralarını hafif bir şekilde yapıyor.
EN At ease in the city and on the open road, C3 AIRCROSS makes everyday life easier. In the city, Park Assist technology makes light work of parking manœuvres.
турецкий | английский |
---|---|
aircross | aircross |
günlük | everyday |
hayatı | life |
park | park |
teknolojisi | technology |
TR Cinsel hayatta açıklık, eşe sadakat: Almanların aşk hayatı hakkında, bilim gazetecisi Christoph Drösser’in açıklamaları.
EN Openness in sex, fidelity in partnerships: science journalist Christoph Drösser on the love lives of the Germans.
турецкий | английский |
---|---|
aşk | love |
hakkında | on |
bilim | science |
ın | of |
TR 2022’de yerinden edilmiş 54,5 milyon kadın, kız çocuğu ve gencin sağlık ve koruma ihtiyaçlarını karşılamak ve ihtiyaç duydukları en hayati hizmetlere...
EN $835 million is needed to provide life-saving essential services to meet health and protection needs of 54.5 million displaced women, girls and young...
турецкий | английский |
---|---|
milyon | million |
kadın | women |
kız | girls |
ve | and |
sağlık | health |
koruma | protection |
karşılamak | meet |
ın | of |
TR 2022’de yerinden edilmiş 54,5 milyon kadın, kız çocuğu ve gencin sağlık ve koruma ihtiyaçlarını karşılamak ve ihtiyaç duydukları en hayati hizmetlere ulaşmalarını sağlamak için 835 milyon dolara... Daha fazla
EN $835 million is needed to provide life-saving essential services to meet health and protection needs of 54.5 million displaced women, girls and young people in 2022! UNITED NATIONS, New York, 13... Read more
турецкий | английский |
---|---|
milyon | million |
kadın | women |
kız | girls |
sağlık | health |
koruma | protection |
karşılamak | meet |
TR Şubat ayının son günlerinden bu yana Türkiye’nin Yunanistan ve Bulgaristan sınırında, mülteciler ve göçmenler için hayati hadiseler yaşanıyor
EN Since the last days of February, crucial events are unfolding for refugees and migrants on Turkey’s border with Greece and Bulgaria
турецкий | английский |
---|---|
son | last |
türkiye | turkey |
yunanistan | greece |
mülteciler | refugees |
TR Merkezi ve yerel otoritelerin sivil toplumun desteğiyle gösterdiği çaba, hayati önem arz ediyor
EN The efforts of central as was as local authorities, and the support of civil society is crucial
турецкий | английский |
---|---|
merkezi | central |
ve | and |
yerel | local |
sivil | civil |
toplumun | society |
TR Merkezi ve yerel otoritelerin sivil toplumun desteğiyle gösterdiği çaba, hayati önem arz ediyor
EN The efforts of central as was as local authorities, and the support of civil society is crucial
турецкий | английский |
---|---|
merkezi | central |
ve | and |
yerel | local |
sivil | civil |
toplumun | society |
TR Bir aile gibi birlik içinde ve birbirimizden güç alarak çalışıyoruz. “BİZ” geleceği, başarıyı ve hayatı paylaşıyoruz.
EN We work like a family, united and taking power from each other. WE share the future, success and life.
турецкий | английский |
---|---|
aile | family |
güç | power |
hayatı | life |
TR Grubumuz için BİZ; geleceği, başarıyı ve hayatı birlikte paylaşmanın gücüdür
EN For our group, BİZ is about the power of sharing the future, the success and the life
турецкий | английский |
---|---|
hayatı | life |
TR Geleceğe yön veren sanayi hamlelerini yaparken çalışanlarımızla sadece performans odaklı değil, hayatı yaşamaya odaklı bir dünya kuruyoruz
EN As we make industrial moves that shape the future, we are not only creating a performance-oriented atmosphere for our employees, but we are building a world that emphasizes living one’s life
турецкий | английский |
---|---|
geleceğe | future |
sanayi | industrial |
performans | performance |
değil | not |
hayatı | life |
dünya | world |
TR Balıkçılık Ve Yaban Hayatı Tespit Etme Web Sitesi Şablonu
EN Summer Vacations Website Template
Показаны переводы 50 из 50