NL Als u een reis naar het VK plant, zult u merken dat alle belangrijke bezienswaardigheden in het land wijd en zijd verspreid zijn
"subsets zijn verspreid" în Olandeză poate fi tradus în următoarele turc cuvinte/expresii:
NL Als u een reis naar het VK plant, zult u merken dat alle belangrijke bezienswaardigheden in het land wijd en zijd verspreid zijn
TR Birleşik Krallık'a bir gezi planlıyorsanız, ülkedeki tüm önemli turistik yerlerin çok geniş bir alana yayıldığını göreceksiniz
Olandeză | turc |
---|---|
belangrijke | önemli |
als | çok |
NL Als u een reis naar de VAE plant u zult merken dat alle grote attracties in de VAE wijd en zijd verspreid zijn
TR BAE'ye bir seyahat planlıyorsanız BAE'deki tüm önemli cazibe merkezlerinin çok geniş olduğunu göreceksiniz
Olandeză | turc |
---|---|
reis | seyahat |
vae | bae |
als | çok |
grote | geniş |
NL Specifieke SSL-certificaten worden automatisch gegenereerd en verspreid over ons wereldwijde netwerk voor contentlevering, en bieden robuuste versleuteling, samen met razendsnelle prestaties en compatibiliteit.
TR Özel SSL Sertifikaları, ışık hızında performans ve uyumluluk ile birlikte sağlam şifreleme sağlayan küresel içerik dağıtım ağımız genelinde otomatik olarak oluşturulur ve yayılır.
Olandeză | turc |
---|---|
en | ve |
wereldwijde | küresel |
netwerk | ağı |
prestaties | performans |
ssl | ssl |
versleuteling | şifreleme |
NL Maak een redelijk aantal reservekopieën voor archiveringsdoeleinden, zolang de reservekopieën niet worden verspreid.
TR Başkaları ile paylaşılmadığı sürece ve makul sayıda olmak üzere arşiv amaçlı yedek kopyalar oluşturabilirsiniz.
Olandeză | turc |
---|---|
voor | ile |
niet | ama |
worden | olmak |
NL Print, bewerk en verspreid dit manifest. De wereld moet deze boodschap horen en we moeten alles doen om het mogelijk te maken. Download het manifest als:
TR Bu manifestoyu yazdırın, hackleyin ve yeniden dağıtın. Dünyanın bu mesajı duymaya ihtiyacı var ve bizim de bu mesajları mümkün olan her şekilde yaymamız gerekiyor. Bu dosyayı indirin:
Olandeză | turc |
---|---|
wereld | dünyanın |
mogelijk | mümkün |
te | de |
download | indirin |
NL Maak een redelijk aantal reservekopieën voor archiveringsdoeleinden, zolang de reservekopieën niet worden verspreid.
TR Başkaları ile paylaşılmadığı sürece ve makul sayıda olmak üzere arşiv amaçlı yedek kopyalar oluşturabilirsiniz.
Olandeză | turc |
---|---|
voor | ile |
niet | ama |
worden | olmak |
NL Met ons netwerk van leveranciers verspreid over de emiraten, kunt u bijna overal in de VAE een auto naar uw keuze huren tegen concurrerende beste tarieven
TR Emirlikler'e yayılmış tedarikçi ağımızla, BAE'nin hemen her yerinde rekabetçi en iyi fiyatlarla beğeninize göre bir araba kiralayabilirsiniz
Olandeză | turc |
---|---|
netwerk | ağı |
bijna | hemen |
auto | araba |
concurrerende | rekabetçi |
tarieven | fiyatlarla |
NL We brengen u rechtstreeks in contact met verschillende autoleveranciers verspreid over Fujairah en Dubai
TR Sizi doğrudan Fujairah ve Dubai'de bulunan çeşitli araba tedarikçilerine bağlarız
Olandeză | turc |
---|---|
rechtstreeks | doğrudan |
en | ve |
u | sizi |
dubai | dubai |
verschillende | çeşitli |
NL We werken samen met meer dan 70 lokale autoverhuurbedrijven verspreid over de VAE met meer dan 800 auto's waaruit u kunt kiezen
TR Aralarından seçim yapabileceğiniz 800'den fazla araba ile BAE'ye yayılmış 70'in üzerinde yerel araba kiralama acentesi ile çalışıyoruz
Olandeză | turc |
---|---|
meer | fazla |
lokale | yerel |
vae | bae |
auto | araba |
kiezen | seçim |
NL Het krijgen van hoge resultaten op een Google-zoekopdracht is niet zo eenvoudig als ervoor te zorgen dat je een bos van backlinks en zoekwoorden verspreid over uw inhoud hebt
TR Google aramalarında yüksek sonuçlar elde etmek, içeriğinize yayılmış bir dizi geri bağlantıya ve anahtar kelimeye sahip olduğunuzdan emin olmak kadar basit değildir
Olandeză | turc |
---|---|
niet | değildir |
eenvoudig | basit |
zorgen | emin olmak |
en | ve |
NL In de meeste gevallen worden podcasts gratis verspreid, maar er kunnen er van hoge kwaliteit geproduceerd worden voor abonnees.
TR Çoğu durumda, podcast'ler ücretsiz olarak dağıtılır, ancak aboneler için yüksek kaliteli olanlar üretilebilir.
Olandeză | turc |
---|---|
maar | ancak |
hoge | yüksek |
kwaliteit | kaliteli |
gratis | ücretsiz |
NL Als u verbinding maakt, geeft onze service u een nieuw anoniem IP-adres uit de collectie van 2500+ servers verspreid over 50 locaties
TR Bağlandığınız zaman servisimiz size 50 lokasyona yayılmış 2500’dan fazla sunucu içerisinden yeni anonim bir IP adresi verir
Olandeză | turc |
---|---|
als | zaman |
geeft | verir |
nieuw | yeni |
anoniem | anonim |
servers | sunucu |
u | size |
adres | adresi |
NL Als alles verspreid is kan deze informatie weinig kwaad, maar als het verzameld wordt kan er een profiel over u opgebouwd worden.
TR Dağınık haldeyken bu bilgiler fazla anlam ifade etmeyebilir ama bir araya geldiğinde profiliniz çıkarmak için kullanılabilir.
Olandeză | turc |
---|---|
informatie | bilgiler |
NL De informatie wordt verspreid in kleine pakketten; ieder versleuteld pakket gebruikt de AES-256 methode
TR Bilgi küçük paketler halinde dağıtılır; şifrelenmiş paketlerin her biri AES-256 yöntemi kullanır
Olandeză | turc |
---|---|
informatie | bilgi |
kleine | küçük |
gebruikt | kullanır |
NL Geniet van ons uitgebreide VPN servernetwerk op 50 locaties, verspreid over 42 landen:
TR 42 ülkeye dağıtılmış 50 lokasyonda çok sayıda VPN:
Olandeză | turc |
---|---|
vpn | vpn |
NL We bieden gratis opslag op onze servers, waarbij je back-up meervoudig wordt opgeslagen op meerdere locaties verspreid over de wereld
TR Sunucularımızda, dünya çapında birden fazla yerde yedekli olarak kaydedilen ücretsiz depolama sağlarız
NL Een ebook is een stuk longform content dat digitaal wordt gelezen en verspreid
TR Bir e-kitap dijital olarak okunan ve dağıtılan uzun biçimli bir içerik parçasıdır
NL LifePoints is een community van meer dan vijf miljoen leden verspreid over de hele wereld.
TR LifePoints dünya çapında 5.000.000'dan fazla üyeye sahip bir topluluktur.
NL Terwijl dat voor hem de wereld kleiner maakte, was het zijn ontdekking van het internet die zijn ogen echt opende voor de mogelijkheden die er zijn
TR Bu onun için dünyayı daha küçük hale getirirken,gerçek manada olabileceklere gözünü açan İnternetin keşfi olmuştur
Olandeză | turc |
---|---|
echt | gerçek |
wereld | dünyayı |
NL Er zijn tools om uw site te scannen (en dit zijn geautoriseerde tools), maar er zijn ook hackertools
TR Sitenizi taramak için araçlar vardır (ve bunlar yetkili araçlardır), ancak korsan araçları da vardır
Olandeză | turc |
---|---|
en | ve |
maar | ancak |
ook | da |
uw site | sitenizi |
om | için |
NL Dit zijn waarschuwingen die de site-eigenaar informeren over wat er verbeterd kan worden. En de minder belangrijke zijn mededelingen, die geen belangrijke waarschuwingen zijn.
TR Bunlar, site sahibine nelerin iyileştirilebileceği konusunda bilgi veren uyarılardır. Ve küçük olanlar, önemli uyarılar olmayan bildirimlerdir.
Olandeză | turc |
---|---|
over | konusunda |
en | ve |
geen | olmayan |
site | site |
kan | bilgi |
belangrijke | önemli |
NL Omdat hij door zijn ziekte aan bed gekluisterd is, zijn we deze actie begonnen om de vervulling van zijn wens toch nog zo dichtbij mogelijk te brengen
TR Ancak, hastalığı nedeniyle yatağa bağlı olduğu için kendisini bu arzusuna olabildiğince yakınlaştıran bir kampanya başlattık
NL Foto's die in openbare Tweets zijn opgenomen, kunnen te zien zijn in zoekresultaten op Twitter. Foto's in afgeschermde Tweets en verwijderde foto's zijn niet te zien in zoekresultaten op Twitter.
TR Herkese açık Tweetlere eklenen fotoğraflar, Twitter arama sonuçlarında görüntülenebilir. Korumalı Tweetlerle gönderilen fotoğraflar ve silinen fotoğraflar, Twitter arama sonuçlarında görüntülenmez.
Olandeză | turc |
---|---|
openbare | açık |
zoekresultaten | arama |
en | ve |
NL Alle verwijzingen die enkelvoud of meervoud zijn en alle verwijzingen die mannelijk, vrouwelijk of neutraal in geslacht zijn, zijn bedoeld om door elkaar vervangen te kunnen worden, als de context van de zin dat impliceert.
TR Tekil veya çoğul atıflar ve erkeklere özgü, kadınlara özgü veya cinsiyetsiz atıflar, cümlenin bağlamına göre birbirlerinin yerine geçebilecek şekilde kullanılmıştır.
Olandeză | turc |
---|---|
en | ve |
context | bağlam |
NL Terwijl dat voor hem de wereld kleiner maakte, was het zijn ontdekking van het internet die zijn ogen echt opende voor de mogelijkheden die er zijn
TR Bu onun için dünyayı daha küçük hale getirirken,gerçek manada olabileceklere gözünü açan İnternetin keşfi olmuştur
Olandeză | turc |
---|---|
echt | gerçek |
wereld | dünyayı |
NL Alle pagina's die op de eerste pagina van Google zijn beland, zijn daar niet handmatig gekomen. Ze zijn daar gekomen door onderzoek te doen, hun concurrenten in de gaten te houden en dagelijks verbeteringen aan hun site aan te brengen.
TR Google'ın ilk sayfasına çıkan tüm sayfalar oraya manuel olarak ulaşmadı. Araştırma yaparak, rakiplerini izleyerek ve sitelerinde günlük olarak iyileştirmeler yaparak oraya ulaştılar.
Olandeză | turc |
---|---|
alle | tüm |
eerste | ilk |
handmatig | manuel |
onderzoek | araştırma |
en | ve |
dagelijks | günlük |
NL In de overgrote meerderheid van de gevallen zal dit Google zijn, maar er zijn randgevallen waarin u de SERP wilt controleren op zoekmachines zoals Yandex, die exclusief zijn voor plaatsen zoals Rusland.
TR Vakaların büyük çoğunluğunda bu Google olacaktır, ancak Rusya gibi yerlere özel olan Yandex gibi arama motorlarında SERP kontrolü yapmak isteyeceğiniz istisnai durumlar da vardır.
Olandeză | turc |
---|---|
zal | olacaktır |
maar | ancak |
serp | serp |
controleren | kontrol |
yandex | yandex |
NL Er zijn misschien een paar uitzonderingen, maar over het algemeen zijn nepvolgers lege accounts, bots of mensen die niet echt geïnteresseerd zijn in je merk.
TR Birkaç istisna olabilir, ancak genel olarak sahte takipçiler boş hesaplar, botlar veya markanızla gerçekten ilgilenmeyen kişiler olacaktır.
NL De volgende definities zijn van toepassing op deze Overeenkomst. Definities die specifiek van toepassing zijn op bepaalde Diensten zijn te vinden in de Beschrijving van de Zoom-diensten.
TR Aşağıdaki tanımlar bu Sözleşmede geçerli olacaktır. Hizmete özgü tanımlar Zoom Hizmetleri Tanımı altında verilmektedir.
NL Hoewel zijn carrière soms hectisch kan zijn, maakt hij altijd tijd voor de belangrijke dingen in het leven: goede koffie, goede wijn en quality time met zijn tweelingzoons, Aiden en Sean.
TR İş hayatı zaman zaman çok yoğun olsa da, her zaman iyi kahve, iyi şarap ve ikiz oğulları Aiden ve Sean ile kaliteli zaman geçirmek için fırsat bulur.
NL Einstein gebruikte zijn kennis altijd om de wereld beter te informeren en liet zijn intelligentie na als zijn nalatenschap.
TR Einstein bilgisini her zaman dünyayı daha iyi bilgilendirmek için kullandı ve zekasını miras olarak bıraktı.
NL U ziet mogelijk een bericht dat cookies vereist zijn of dat cookies zijn uitgeschakeld in uw browser.
TR Çerezlerin gerekli olduğunu veya tarayıcınızda çerezlerin kapalı olduğunu belirten bir ileti görebilirsiniz.
Olandeză | turc |
---|---|
vereist | gerekli |
browser | tarayıcı |
NL Het is belangrijk om er zeker van te zijn dat er geen technische beperkingen zijn die Google tegenhouden om toegang te krijgen tot je website en deze te begrijpen.
TR Google’ın web sitenize erişmesini ve onu anlamasını engelleyen hiçbir teknik hata olmadığından emin olmak önemlidir.
Olandeză | turc |
---|---|
zeker | emin |
en | ve |
NL Zie alle verwijzende domeinen die erbij zijn gekomen of zijn verdwenen in een bepaalde periode.
TR Belli bir zaman aralığı boyunca kazanılan veya kaybedilen, yönlendirme yapan alanları görün.
Olandeză | turc |
---|---|
zie | görün |
NL We gebruiken clickstreamdata om onze zoekvolumes maandelijks te verfijnen, om er zeker van te zijn dat ze altijd up-to-date zijn.
TR Arama hacimlerimizi hassaslaştırmak için her ay tıklama verileri kullanıyoruz, böylece her zaman güncel olduklarından emin oluyoruz.
Olandeză | turc |
---|---|
zeker | emin |
altijd | her zaman |
NL Laten we eerlijk zijn: softwarevergelijkingspagina‘s als deze zijn meestal bevooroordeeld
TR Gerçekçi olalım: Bunun gibi yazılım kıyaslama sayfaları genellikle taraflıdır
Olandeză | turc |
---|---|
meestal | genellikle |
zijn | bunun |
NL We zijn niet alleen het gereedschap, we zijn de hele werkplaats.
TR Biz yalnızca bir araç değiliz, atölyenin ta kendisiyiz.
NL We zijn opgericht in 1999 en zijn een pionier in het aanbieden van cloud software
TR Şirketi 1999 yılında başlattık ve Avrupa'da bulut yazılımının öncüleri arasındayız
Olandeză | turc |
---|---|
en | ve |
cloud | bulut |
NL Gegevens die zijn samengesteld op het Quip-platform, zijn altijd actueel en klaar voor bespreking in real-time.
TR Quip platformunda oluşturulan veriler her zaman günceldir ve gerçek zamanlı olarak tartışmaya hazırdır.
Olandeză | turc |
---|---|
gegevens | veriler |
altijd | her zaman |
en | ve |
real | gerçek |
NL Op de meeste websites zijn er pagina’s die meer waard zijn dan andere pagina’s. Begin met het verbeteren van de pagina’s die het meeste verkeer trekken of de meeste verkopen.
TR Çoğu web sitesinde, bazı sayfalar diğerlerinden daha değerlidir. Trafik ve satıştan en iyi şekilde yararlanan sayfaların geliştirilmesinden başlayın.
Olandeză | turc |
---|---|
websites | web |
verkeer | trafik |
verkopen | satış |
die | şekilde |
begin | başlayın |
NL De branchecollecties van Autodesk zijn softwaresuites die speciaal in een pakket zijn samengevoegd voor bouw- en infrastructuurontwerp, productontwerp en productie, en media en entertainment.
TR Autodesk sektörel çözüm paketleri; bina, inşaat ve altyapı tasarımı, ürün tasarımı ve imalatı ile medya ve eğlence için özel olarak bir araya getirilen yazılımlardan oluşan paketlerdir.
Olandeză | turc |
---|---|
en | ve |
media | medya |
autodesk | autodesk |
NL U hoeft zich nooit nog af te vragen of de gegevens die u bekijkt, verouderd zijn. Open live Salesforce-rapporten in Quip met één enkele klik. De gegevens zijn altijd up-to-date en klaar voor bespreking.
TR Baktığınız verinin eski olup olmadığından endişelenmenize asla gerek kalmayacak. Tek bir tıklamayla Quip'te canlı Salesforce raporlarını açın. Veriler her zaman günceldir ve tartışmaya hazırdır.
Olandeză | turc |
---|---|
hoeft | gerek |
nooit | asla |
gegevens | veriler |
open | açın |
live | canlı |
NL We zijn een team dat zich inzet om de manier waarop de wereld samenwerkt te veranderen. Daar hebben we echt plezier in. We zijn een eclectische groep van ouders, wereldreizigers en fanatieke (bord)spelers.
TR Dünyanın işbirliği yapma yöntemlerini değiştirmeye kararlı bir ekibiz ve bunu yaparken çok eğleniyoruz. Biz, ebeveynler, dünya gezginleri ve ciddi (masa oyunu) oyuncularından oluşan karmaşık bir grubuz. Bu kişiler bizim liderlerimiz.
Olandeză | turc |
---|---|
en | ve |
NL Niet alle onderdelen of verkopers bieden dezelfde kwaliteit. Moeilijk te weten of ze goed, slecht of inconsistent zijn. We zijn al meer dan 10 jaar bezig met het nagaan van bronnen en leveranciers.
TR Tüm parçalar ya da satıcılar eşit olarak yaratılmamıştır. Üstelik zaman zaman iyiyi, kötüyü ve güvenilmez olanı ayırmak da zordur. On yıldan uzun bir süredir kaynakları ve tedarikçileri değerlendirme olanağına sahip olduk.
Olandeză | turc |
---|---|
alle | tüm |
onderdelen | parçalar |
of | ya |
en | ve |
bronnen | kaynakları |
NL Soms zijn er OEM-onderdelen (Original Equipment Manufacturer) beschikbaar, maar veel fabrieksonderdelen zijn gewoon niet beschikbaar —voor niemand
TR Zaman zaman OEM (Orijinal Malzeme Üreticisi) parçalar mevcut olmakla birlikte, çoğu orijinal parça herkes için erişilebilir değildir
Olandeză | turc |
---|---|
maar | de |
niet | değildir |
onderdelen | parçalar |
veel | çoğu |
NL Golden Frog's oprichters, Ron en Carolyn Yokubaitis, zijn internet veteranen die eigenaars zijn van internet bedrijven en hierin opereren sinds het begin van het publieke internet in 1994 (eerder dan de Web!)
TR Golden Frog'un kurucuları Ron ve Carolyn Yokubaitis, kamu internetinin ortaya çıktığı 1994'ten beri (Web'den önce!) kendi internet işlerine sahip olmuş ve bunu yürütmüş olan deneyimli İnternet kullanıcılarıdır
Olandeză | turc |
---|---|
en | ve |
NL In de loop der jaren zijn de regels van het Open Internet Order versoepeld, en restricties voor bedrijven zijn losser geworden
TR Yıllar içinde Açık Internet Kuralları düzenlemeleri yumuşadı ve şirketler üzerindeki kısıtlamalar gevşedi
Olandeză | turc |
---|---|
open | açık |
internet | internet |
en | ve |
regels | kuralları |
bedrijven | şirketler |
NL Jamie drijft onze visie, strategie en groei aan. Zijn liefde voor klanten wordt alleen maar vervangen door zijn genegenheid voor chocolade.
TR Jamie vizyonumuzu, stratejimizi ve büyümemizi yönlendiriyor. Müşterilere olan sevgisi sadece çikolataya olan sevgisinin yerini alıyor.
Olandeză | turc |
---|---|
en | ve |
klanten | müşterilere |
NL Onze taalmodellen zijn de beste in zijn klasse. Zorg voor een nauwkeurige transcriptie van uw vergaderingen en conferenties.
TR Dil modellerimiz sınıfının en iyisi. Toplantılarınızın ve konferanslarınızın doğru transkripsiyonunu alın.
Olandeză | turc |
---|---|
beste | en iyisi |
en | ve |
NL We beweren niet 100% nauwkeurig te zijn gezien we een geautomatiseerd systeem zijn, maar we kunnen vrij dichtbij komen met een helder, helder audiobestand
TR Otomatik bir sistem olduğumuzdan%100 doğru olduğunu iddia etmiyoruz, ancak net, net bir ses dosyasıyla oldukça yakınlaşabiliriz
Olandeză | turc |
---|---|
nauwkeurig | doğru |
zijn | ses |
geautomatiseerd | otomatik |
systeem | sistem |
Se afișează 50 din 50 traduceri