TR tür teorisi tabiriyle en alt türdür. Yani, diğer tüm türlerin alt türüdür ve kalıtım sırasında diğer herhangi bir dönüş türünün yerini alabilir.
TR tür teorisi tabiriyle en alt türdür. Yani, diğer tüm türlerin alt türüdür ve kalıtım sırasında diğer herhangi bir dönüş türünün yerini alabilir.
EN is, in type theory parlance, the bottom type. Meaning it is the subtype of every other type and can replace any other return type during inheritance.
turco | inglês |
---|---|
alt | bottom |
diğer | other |
sırasında | during |
dönüş | return |
alabilir | can |
TR Ama uzaktan görüntülü görüşmeler yüz yüze görüşmelerin yerini tutamıyor, tıpkı internette gezinmenin sahada araştırmanın yerini tutmaması gibi.”
EN Nevertheless, video conversations are no substitute for face-to-face meetings; just as searching the Internet cannot replace research on the spot.”
turco | inglês |
---|---|
ama | just |
yüz | face |
TR Heavy metal (çoğunlukla yalın biçimde metal olarak anılır) türünün kökleri 1960'ların sonları ve 1970'lerin başında blues ve rock türünü… Devamını oku
EN Heavy metal (often referred to simply as metal) is a subgenre of rock music that developed in the late 1960s and early 1970s. With roots in blues-roc… read more
turco | inglês |
---|---|
heavy | heavy |
metal | metal |
rock | rock |
devamını | more |
oku | read |
TR Heavy metal (çoğunlukla yalın biçimde metal olarak anılır) türünün kökleri 1960'ların sonları ve 1970'lerin başında blues ve rock türünü birleşt… Devamını oku
EN Heavy metal (often referred to simply as metal) is a subgenre of rock music that developed in the late 1960s and early 1970s. With roots in blues-rock and ps… read more
turco | inglês |
---|---|
heavy | heavy |
metal | metal |
rock | rock |
devamını | more |
oku | read |
TR Heavy metal (çoğunlukla yalın biçimde metal olarak anılır) türünün kökleri 1960'ların sonları ve 1970'lerin başında blues ve rock türünü birleştirerek, daha çok gitar ve davul bazl… Devamını oku
EN Heavy metal (often referred to simply as metal) is a subgenre of rock music that developed in the late 1960s and early 1970s. With roots in blues-rock and psychedelic rock, the bands that creat… read more
turco | inglês |
---|---|
heavy | heavy |
metal | metal |
rock | rock |
oku | read |
TR ImageSync türünün ilk örneği, saniyeler içerisinde en karmaşık aydınlatma efektlerini oluşturabilen programlanabilir bir araç.
EN ImageSync is a first of its kind, programmable tool that creates the most complicated lighting effects in seconds.
turco | inglês |
---|---|
saniyeler | seconds |
en | most |
karmaşık | complicated |
aydınlatma | lighting |
araç | tool |
TR 5.2. Kamu alanları ve özel alanlarda, bütün kadınlara ve kız çocuklarına yönelik, kadın ticareti, cinsel ve her türlü istismarı da kapsayan şiddetin her türünün ortadan kaldırılması
EN 5.2. Eliminate all forms of violence against all women and girls in the public and private spheres, including trafficking and sexual and other types of exploitation
turco | inglês |
---|---|
kamu | public |
özel | private |
kız | girls |
kadın | women |
cinsel | sexual |
ın | of |
türü | types |
TR 16.2. Çocuk istismarının, sömürüsünün, ticaretinin ve çocuklara karşı şiddet ve işkencenin her türünün sona erdirilmesi
EN 16.2. End abuse, exploitation, trafficking and all forms of violence against and torture of children
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
çocuklara | children |
şiddet | violence |
her | all |
TR Türünün ilk örneği olan dayanıklı HD4000 Kurumsal Kafaya Monte Ekran sayesinde, personelinizin gerçek zamanlı görüş alanına en somut durum bilgilerini ekleyerek görev verimliliğini ve hatasızlığını artırın
EN With the first of its kind rugged HD4000 Enterprise Head-Mounted Display, you can boost task efficiency and accuracy by overlaying the most relevant contextual information over your workers’ real-time field of view
turco | inglês |
---|---|
ilk | first |
olan | its |
dayanıklı | rugged |
kurumsal | enterprise |
ekran | display |
gerçek | real |
görüş | view |
en | most |
bilgilerini | information |
görev | task |
verimliliğini | efficiency |
ve | and |
TR Türünün ilki RFID lift erişimiyle, Zebra'nın RFID kart yazıcılarının Vail Resorts teleski lift hatlarındaki konuk deneyimini nasıl iyileştirdiklerini öğrenin.
EN With first-of-kind RFID lift access, learn how Zebra’s RFID card printers helped Vail Resorts improve guest experiences in ski lift lines.
turco | inglês |
---|---|
rfid | rfid |
nın | of |
kart | card |
konuk | guest |
nasıl | how |
öğrenin | learn |
yazıcılar | printers |
TR Hangi NETZSCH-Beads® türünün sizin bireysel kullanımınız için en uygun olacağını ve bunun için hangi karıştırmalı değirmeni modelini tavsiye ettiğimizi tablodan edinebilirsiniz.
EN Please refer to table to determine which NETZSCH-Beads® are the best for your specific application and which agitator bead mills are recommended for them.
TR Türünün ilk örneği olan dayanıklı HD4000 Kurumsal Kafaya Monte Ekran sayesinde, personelinizin gerçek zamanlı görüş alanına en somut durum bilgilerini ekleyerek görev verimliliğini ve hatasızlığını artırın
EN With the first of its kind rugged HD4000 Enterprise Head-Mounted Display, you can boost task efficiency and accuracy by overlaying the most relevant contextual information over your workers’ real-time field of view
turco | inglês |
---|---|
ilk | first |
olan | its |
dayanıklı | rugged |
kurumsal | enterprise |
ekran | display |
gerçek | real |
görüş | view |
en | most |
bilgilerini | information |
görev | task |
verimliliğini | efficiency |
ve | and |
TR Berlin’deki bu mağaza Almanya’da türünün ilk örneklerinden biri olarak 2014’te bu yana paketlenmemiş gıda ürünleri satıyor
EN In fact, when the Berlin store opened in 2014 it was one of the first to offer food products without packaging
turco | inglês |
---|---|
berlin | berlin |
mağaza | store |
gıda | food |
ürünleri | products |
TR Deniz suyu sıcaklıklarındaki artış, deniz akıntılarında ve sayısız canlı türünün yaşam alanlarında değişimlere yol açıyor
EN Marine currents and the habitats of many species are changing as a result of the rise in water temperatures
turco | inglês |
---|---|
deniz | marine |
suyu | water |
ve | and |
sayısız | many |
türü | species |
TR Ayrıca buralar, sayısız hayvan ve bitki türünün da yaşama alanları
EN In addition, they are habitats for countless animal and plant species
turco | inglês |
---|---|
ayrıca | in addition |
sayısız | countless |
hayvan | animal |
bitki | plant |
türü | species |
TR Ancak, ürettiğiniz içeriğin türünün, ilk etapta içerik üretiyor olmanız gerçeğine göre ikincil olduğunu unutmayın
EN However, remember that the type of content you produce is secondary to the fact that you are producing content in the first place
turco | inglês |
---|---|
ilk | first |
içerik | content |
ikincil | secondary |
olduğunu | is |
ın | of |
TR Türünün ilk örneği yüksek kaliteli oyun sesi
EN First of its kind high fidelity gaming audio
turco | inglês |
---|---|
ilk | first |
yüksek | high |
oyun | gaming |
TR Hardcore, kısa, gürültülü, ve çok hızlı gitar değişiklikleri kullanıp, öfkeli müzikler yapan gruplar tarafından şekillendirilen, punk rock türünün daha yoğun ve kuvvetli bir versiyonu olarak doğdu
EN Hardcore can be used to describe a number of genres including: 1) The genre of hardcore punk as well as its various offshoots and derivatives
turco | inglês |
---|---|
punk | punk |
TR Geçersiz kod dizilimlerinin, kullanılan belge türünün ve tırnakların nasıl ele alınacağını belirten aşağıdaki seçenekler bitsel VEYAlanarak seçenekler bağımsız değişkeninde belirtilebilir
EN A bitmask of one or more of the following flags, which specify how to handle quotes, invalid code unit sequences and the used document type
TR Tablonun her sütundaki en yüksek ölçüm yeşil olarak vurgulanır, böylece hangi içerik türünün ve ilişkilendirilen eylemlerin en başarılı olduğunu bilirsiniz
EN The highest metric in each column in the table will be highlighted green so you know which content type and attributed actions performed most successfully
TR Müşterileriniz en yeni ürünleriniz raflarda yerini almadan önce bu ürünlere sahip olmak istiyorsa profesyonel bir ön sipariş formu müşterilerinizin ürün piyasaya sürülmeden önce sipariş vermesini kolaylaştırır
EN If your customers want their hands on the latest products before they reach the shelves, or hate waiting in long lines for their food, a professional preorder form makes it easier for customers to order in advance
turco | inglês |
---|---|
önce | before |
sahip | their |
profesyonel | professional |
sipariş | order |
formu | form |
ürün | products |
TR Bağlamak istediğiniz takvimi seçtikten sonra başlangıç ve bitiş saatini, etkinlik yerini ve açıklamayı belirtin
EN After you’ve selected which calendar you’d like to connect, select your start time, end time, event location, and description
turco | inglês |
---|---|
takvimi | calendar |
başlangıç | start |
ve | and |
etkinlik | event |
TR O zamanlar Commodore 64 ler yerini çoktan Amiga lara bırakmış ve Commodere Amigaların artık son Yıllarıydı.Online hizmet verdikleri web sitelerinin seo hizmetleri için bizimle çalışıyorlar.
EN At that time, the Commodore 64s had already been replaced by the Amigas, and the Commodere Amigas were now the last years.They work with us for the seo services of the websites they provide online services.
turco | inglês |
---|---|
o | that |
çoktan | already |
son | last |
seo | seo |
bizimle | with us |
TR Mekan-bağımsız çalışma yönteminin çalışma hayatımıza girmesiyle birlikte yüz yüze yaptığımız görüşmeler yerini çevrimiçi telefon görüşmelerine bıraktı
EN With the introduction of the location-independent working method, our face-to-face interviews have been replaced by online phone calls
turco | inglês |
---|---|
çalışma | working |
yüz | face |
çevrimiçi | online |
telefon | phone |
TR Jamie vizyonumuzu, stratejimizi ve büyümemizi yönlendiriyor. Müşterilere olan sevgisi sadece çikolataya olan sevgisinin yerini alıyor.
EN Jamie drives our vision, strategy, and growth. His love for customers is only superseded by his affection for chocolate.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
müşterilere | customers |
sadece | only |
TR "Her şey değişimdir, her şey yerini verir, her şey gelir geçer"
EN “All is change, all yields its place, all comes and goes”
turco | inglês |
---|---|
gelir | comes |
TR Yazılımımız, sizin için VPN sunucusunun en hızlı ve en yakın yerini otomatik olarak seçer.
EN Our software automatically chooses the fastest and closest location of the VPN server for you.
turco | inglês |
---|---|
vpn | vpn |
hızlı | fastest |
yazılımı | software |
TR Ancak, şu anda kullanım dışı kalmış ve yerini TLS almıştır
EN However, it is currently dismissed and replaced by TLS
turco | inglês |
---|---|
tls | tls |
TR Üçüncü şahıs telefon listesi aracılığıyla telefon doğrulamasının yerini alacaktır
EN It will replace phone verification via the third party phone list
turco | inglês |
---|---|
telefon | phone |
listesi | list |
aracılığıyla | via |
TR Ağır borçlu ve başarısız ulusal taşıyıcı Alitalia?nın nihayet yerini devlete ait yeni ITA ile değiştirmesi bekleniyor
EN The heavily indebted and failing national carrier Alitalia is finally due to be replaced, with the new state owned ITA
turco | inglês |
---|---|
ulusal | national |
nihayet | finally |
TR İSO’nun Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasının sonuçları açıklandı. Kibar Holding Hyundai Assan, Assan Alüminyum ve Assan Hanil şirketleriyle listede üst sıralarda yerini aldı.
EN The results of ISO’s survey on the Top 500 Largest Industrial Institutions in Turkey were announced. Kibar Holding made it to the list at the top with Hyundai Assan, Assan Alüminyum, and Assan Hanil.
turco | inglês |
---|---|
türkiye | turkey |
büyük | largest |
sanayi | industrial |
holding | holding |
hyundai | hyundai |
assan | assan |
TR Bugünkü sıkıntılar geçecek; kısa zamanda gelişmiş ülkeler statüsündeki yerini alacaktır” dedi.
EN These troubles will be over soon and we will become one of the developed countries of the world.”
turco | inglês |
---|---|
gelişmiş | developed |
ülkeler | countries |
TR Bir Zebra Bluetooth barkod okuyucunun kişisel bilgisayar, telefon veya tablet ile tek bir basit adımda eşleşmesine izin verir (Windows için olan Scan-to-Connect Yardımcı Yazılımı, Kablosuz Bluetooth Wedge uygulamasının yerini alır)
EN Enables a Zebra Bluetooth scanner to pair to a PC, phone or tablet in one simple step (Scan-to-Connect Utility for Windows replaces the Cordless Bluetooth Wedge application)
turco | inglês |
---|---|
zebra | zebra |
bilgisayar | pc |
telefon | phone |
veya | or |
tablet | tablet |
basit | simple |
windows | windows |
TR Otomatik, İnteraktif Araç Manuel Raporlamanın Yerini Alıyor
EN Automated, Interactive Tool Replaces Manual Reporting
turco | inglês |
---|---|
otomatik | automated |
araç | tool |
manuel | manual |
TR RFD40, RFD8500 ve MC3300R için RFID etiketlerini okuma ve konumlandırma demonstrasyonu (RFID Mobil Uygulama’nın yerini alır).
EN Demonstrate reading and locating RFID tags for the RFD40, RFD8500 and MC3300R (replaces RFID Mobile Application).
turco | inglês |
---|---|
rfid | rfid |
okuma | reading |
mobil | mobile |
uygulama | application |
TR Hareket halinde olanlar dahil etiketlenmiş varlıklarınızın tamamının yerini saptayabilecek izlenebilirlik sunan gelişmiş teknolojiye sahip Zebra RFID Seri Okuyucu ile daha fazla bilgi sahibi olun.
EN Get even more insight with Zebra’s RFID Array Reader which offers advanced technology that provides visibility into the pinpoint location of all of your tagged assets, including if they are on the move.
turco | inglês |
---|---|
hareket | move |
izlenebilirlik | visibility |
gelişmiş | advanced |
teknolojiye | technology |
rfid | rfid |
okuyucu | reader |
TR UNESCO biyosfer rezerv alanları sürdürülebilirliği temsil ediyor. Alanların Almanya ve dünyadaki yerini buradan öğrenebilirsiniz.
EN UNESCO biosphere reserves stand for sustainable development. Find out here what distinguishes these areas in Germany and worldwide.
turco | inglês |
---|---|
unesco | unesco |
almanya | germany |
ve | and |
buradan | here |
TR Bu Koşullar, Web Sitesine ilişkin olarak tarafınızla aramızdaki tek sözleşmeyi oluşturur ve bu Koşullar Web Sitesi ile ilgili diğer ve önceki tüm sözleşmelerin yerini alır.
EN These Terms are the entire and exclusive agreement between Busbud and you regarding the Website, and these Terms supersede and replace any prior agreements between Busbud and you regarding the Website.
turco | inglês |
---|---|
koşullar | terms |
TR Bu Koşullar (Ek Koşullar dahil) sizinle MobiRoller arasındaki sözleşmenin bütününü oluşturur ve konusuyla ilgili olarak daha önceki, yazılı ve sözlü tüm eşzamanlı sözleşmelerin, hükümlerin ve koşulların yerini alır
EN These Terms (including Additional Terms) form the entirety of the agreement between you and MobiRoller and replaces all prior, simultaneous agreements, provisions, and conditions, written and oral, related to its subject
turco | inglês |
---|---|
dahil | including |
arasındaki | between |
ilgili | related |
yazılı | written |
tüm | all |
TR Öncelik. Herhangi bir çelişki olması durumunda, Ek Koşulların geçerli olduğu Hizmetlere ilişkin bu Kullanım Koşullarının yerini Ek Koşullar alır.
EN Precedence. If there is any contradiction, Additional Terms replace these Terms of Use concerning Services that the Additional Terms are valid for.
turco | inglês |
---|---|
ek | additional |
geçerli | valid |
olduğu | is |
kullanım | use |
koşullar | terms |
TR NOLTO BİLİŞİM IMEX FUARI’NIN İLK YILINDA YERİNİ ALDI!
EN NOLTO BILISIM BOOKED ITS PLACE IN THE FIRST YEAR OF IMEX!
turco | inglês |
---|---|
yer | year |
TR Bu değerlendirme, AWS’nin yerini aldığı ürünlerle ilgili olarak, KORUMALI seviyedeki Avustralya resmi iş yükleri için gerekli olan geçerli kontrollerin uygulandığına dair güvence sağlar
EN This assessment provides assurance that in respect of these products AWS has in place the applicable controls required for Australian government workloads at the PROTECTED level
turco | inglês |
---|---|
değerlendirme | assessment |
aws | aws |
gerekli | required |
olan | has |
sağlar | provides |
TR Üçüncü şahıs telefon listesi aracılığıyla telefon doğrulamasının yerini alacaktır
EN It will replace phone verification via the third party phone list
turco | inglês |
---|---|
telefon | phone |
listesi | list |
aracılığıyla | via |
TR Hareket halinde olanlar dahil etiketlenmiş varlıklarınızın tamamının yerini saptayabilecek izlenebilirlik sunan gelişmiş teknolojiye sahip Zebra RFID Seri Okuyucu ile daha fazla bilgi sahibi olun.
EN Get even more insight with Zebra’s RFID Array Reader which offers advanced technology that provides visibility into the pinpoint location of all of your tagged assets, including if they are on the move.
turco | inglês |
---|---|
hareket | move |
izlenebilirlik | visibility |
gelişmiş | advanced |
teknolojiye | technology |
rfid | rfid |
okuyucu | reader |
TR RFD40, RFD8500 ve MC3300R için RFID etiketlerini okuma ve konumlandırma demonstrasyonu (RFID Mobil Uygulama’nın yerini alır).
EN Demonstrate reading and locating RFID tags for the RFD40, RFD8500 and MC3300R (replaces RFID Mobile Application).
turco | inglês |
---|---|
rfid | rfid |
okuma | reading |
mobil | mobile |
uygulama | application |
TR Otomatik, İnteraktif Araç Manuel Raporlamanın Yerini Alıyor
EN Automated, Interactive Tool Replaces Manual Reporting
turco | inglês |
---|---|
otomatik | automated |
araç | tool |
manuel | manual |
TR Hiçbir dizüstü bilgisayarın sunamadığı esnekliği sunan ET80 ve ET85 onların yerini alır
EN The ET80 and ET85 are true laptop replacements, with a level of flexibility no laptop can provide
turco | inglês |
---|---|
hiçbir | no |
esnekliği | flexibility |
sunan | provide |
ın | of |
TR S: Aurora Parallel Query, veri ambarımın yerini alabilir mi?
EN Q: Can Aurora Parallel Query replace my data warehouse?
turco | inglês |
---|---|
aurora | aurora |
query | query |
veri | data |
alabilir | can |
mı | my |
TR Buna rağmen, sunulan veriler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup bağlayıcı özellik taşımamaktadır; ayrıntılı, bireysel satış öncesi danışmanlık bilgilerinin yerini alması amaçlanmamaktadır.
EN Nonetheless, the data provided are non-binding and solely for general informational purposes; they are not intended to replace detailed, individualized pre-sales consultation.
turco | inglês |
---|---|
sunulan | provided |
veriler | data |
bağlayıcı | binding |
ayrıntılı | detailed |
satış | sales |
TR Burada tam zamanı, katılımın yerini ve maliyetini, konuşmacı listesini inceleyerek çevrimiçi olarak biletlerinizi satın almaya devam edebilirsiniz
EN Here you can find out about the exact time, the place and cost of participation, examining the speakers list and continue to purchase your tickets online
turco | inglês |
---|---|
burada | here |
tam | exact |
maliyetini | cost |
listesini | list |
çevrimiçi | online |
satın | purchase |
devam | continue |
Mostrando 50 de 50 traduções