EN The usable range of CPI in the TrueMove3 sensor is more than good enough for the current gaming environment, and CPI is not a measure of performance
EN The usable range of CPI in the TrueMove3 sensor is more than good enough for the current gaming environment, and CPI is not a measure of performance
TR TrueMove3 algılayıcısındaki kullanılabilir CPI aralığı mevcut oyunculuk ortamı için yeterince iyidir ve CPI performans ölçütü değildir
inglês | turco |
---|---|
gaming | oyunculuk |
performance | performans |
environment | ortamı |
and | ve |
of | in |
a | mevcut |
more | de |
EN Instead of focusing on CPI alone, TrueMove3 was engineered for true 1 to 1 tracking
TR TrueMove3, yalnızca CPI’a odaklanmak yerine gerçek birebir takip için tasarlanmıştır
inglês | turco |
---|---|
true | gerçek |
tracking | takip |
of | in |
EN For maximum speed we designed the QcK Hard with a hard polyethylene surface optimized for low and high CPI tracking movements using enhanced texture for pin-point accuracy.
TR Maksimum hız sunmak üzere, düşük ve yüksek CPI izleme hareketleri için optimize edilmiş sert polietilen yüzeye sahip QcK Hard'ı, nokta atışı doğruluğu için gelişmiş doku kullanarak tasarladık.
inglês | turco |
---|---|
speed | hız |
qck | qck |
hard | sert |
optimized | optimize |
tracking | izleme |
point | nokta |
enhanced | gelişmiş |
and | ve |
maximum | maksimum |
high | yüksek |
low | düşük |
designed | için |
using | kullanarak |
EN TrueMove3 is a 12,000 CPI, 350 IPS optical sensor built exclusively with industry leader PixArt
TR TrueMove3, endüstri lideri PixArt ile özel olarak üretilmiş 12.000 CPI, 350 IPS optik algılayıcıdır
inglês | turco |
---|---|
optical | optik |
industry | endüstri |
leader | lideri |
a | özel |
is | olarak |
with | ile |
EN Powerful 32-bit ARM processor allows you to save CPI settings, button remappings and lighting effects on-board for software free use at LAN events and tournaments.
TR Güçlü 32-bit ARM işlemciyle CPI ayarlarınızı, tuş atamalarınızı ve ışıklandırma efektlerinizi yazılım olmadan dahili hafıza kaydedebilir, LAN etkinlerde ve turnuvalarda kullanabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
powerful | güçlü |
software | yazılım |
and | ve |
use | kullanabilirsiniz |
EN TrueMove3 is our 12,000 CPI, 350+ IPS, 50G sensor with True 1 to 1 tracking and ultra-low latency
TR TrueMove3, Gerçek birebir takip ve ultra düşük gecikme süresine sahip 12.000 CPI, 350+ IPS, 50 g algılayıcımızdır
inglês | turco |
---|---|
true | gerçek |
tracking | takip |
latency | gecikme |
ultra | ultra |
low | düşük |
and | ve |
to | sahip |
EN TrueMove3? What about more CPI?
TR TrueMove3 mü? Daha fazla CPI yok mu?
EN The TrueMove3 is our 12,000 CPI, 350+ IPS, 50G sensor with True 1 to 1 tracking and optimized latency
TR TrueMove3, gerçek 1 'e 1 izlemeye ve iyileştirilmiş gecikmeyle beraber, 12.000 CPI değerine, 350+ IPS'e, 50G ivmelenmeye sahip sensörümüzdür
inglês | turco |
---|---|
sensor | sensörü |
true | gerçek |
and | ve |
to | sahip |
with | beraber |
EN What is left after the gold CPI news?
TR ARPA HAREKET ETMESİN Mİ ARTIK
EN It is inscribed with the Latin term Non Solus (not alone)
TR Üzerinde Latince bir terim olan Non Solus (yalnız değil) yazmaktadır
inglês | turco |
---|---|
is | olan |
the | değil |
EN Publishers and scholars cannot do it alone
TR Yayıncılar ve akademisyenler bunları tek başlarına yapamazlar
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN Ahrefs monitors over <strong>150 million keywords</strong> in the US alone (+ more for over 150 countries), so we have enough coverage to paint an accurate picture of websites’ organic search traffic.
TR Ahrefs, yalnızca ABD’de <strong>150 milyondan fazla anahtar kelimeyi</strong> (150’den fazla ülke için daha da fazla) izlediğinden, web sitelerinin organik arama trafiğinin isabetli bir resmini çizmek için yeterli kapsama sahibiz.
inglês | turco |
---|---|
ahrefs | ahrefs |
million | milyondan |
picture | resmini |
websites | web |
organic | organik |
search | arama |
strong | strong |
countries | ülke |
keywords | anahtar |
in | da |
of | in |
more | fazla |
enough | yeterli |
we have | sahibiz |
EN Good news fast, bad news faster. We communicate honestly. The best decisions are made quickly and with the best information possible. We never struggle alone.
TR İyi haberler hızlı, kötü haberler daha hızlı duyulur. Dürüstçe iletişim kurarız. En iyi kararlar, hızlı ve mümkün olan en iyi bilgilerle alınır. Asla tek başımıza mücadele etmeyiz.
inglês | turco |
---|---|
news | haberler |
decisions | kararlar |
possible | mümkün |
bad | kötü |
and | ve |
never | asla |
are | olan |
best | en |
fast | hızlı |
the | tek |
EN Karaosmanoğlu stated that they value the importance of public-civil society cooperation in tackling adversities, and said, “We at Support to Life are aware that the efforts of institutions alone are not enough to solve the problems
TR Olumsuzluklarla mücadelede, kamu-sivil toplum işbirliğine büyük önem atfettiklerini belirten Karaosmanoğlu; “Hayata Destek olarak, sorunların çözümü için kurumların tek başına mücadelesinin yeterli olmayacağının farkındayız
EN Attending meetings and experiencing first-hand that we are not alone in our addiction is a central part of the recovery journey
TR Toplantılara katılmak ve bağımlılığımızda yalnız olmadığımızı ilk elden deneyimlemek, iyileşme yolculuğunun merkezi bir parçasıdır
inglês | turco |
---|---|
meetings | toplantı |
not | olmadığı |
central | merkezi |
part | parçası |
and | ve |
first | ilk |
EN I watched for the purpose of watching, often quitting videos halfway through or playing games while watching because one video alone wasn’t doing it anymore.
TR İzlemek, çoğu zaman videoları yarıda bırakmak veya izlerken oyun oynamak amacıyla izledim çünkü artık tek bir video bunu yapmıyordu.
inglês | turco |
---|---|
purpose | amacı |
games | oyun |
videos | videoları |
video | video |
or | veya |
anymore | artık |
the | çoğu |
because | çünkü |
it | bunu |
while | da |
EN The experience of being able to tell somebody about something I?d felt ashamed about and kept secret for years was so incredibly liberating, and to hear others share their own experience with this helped me realize I wasn?t alone
TR Yıllardır utandığım ve gizli tuttuğum bir şeyi birine anlatabilme deneyimi inanılmaz derecede özgürleştiriciydi ve başkalarının kendi deneyimlerini paylaşmasını duymak yalnız olmadığımı anlamama yardımcı oldu
inglês | turco |
---|---|
experience | deneyimi |
secret | gizli |
incredibly | inanılmaz |
share | paylaş |
for years | yıllardır |
was | oldu |
years | bir |
others | başkaları |
and | ve |
to | şeyi |
EN It can be helpful to find a dedicated co-chair or meeting buddy so you’re not alone
TR Yalnız kalmamanız için özel bir eş başkan veya toplantı arkadaşı bulmak yardımcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
meeting | toplantı |
a | yardımcı |
or | veya |
be | olabilir |
to | için |
EN We are here to prove that your ideas alone are enough! Tell our tool what you want, and it will generate the best logo design solution for your business.
TR Bu süreçte, sahip olduğunuz fikirlerin sonuca ulaşmak için yeterli olduğunu sizlere kanıtlamak istiyoruz! Logo aracımıza nasıl bir logo istediğinizi anlatın; işletmeniz için en iyi logo tasarımlarını üretsin.
inglês | turco |
---|---|
tool | aracı |
design | tasarımları |
business | iş |
your business | işletmeniz |
logo | logo |
we | istiyoruz |
here | bu |
tell | için |
it | olduğunu |
enough | yeterli |
you | sizlere |
best | en |
to | nasıl |
EN You don't have to do it all alone anymore
TR Artık tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz
inglês | turco |
---|---|
anymore | artık |
have to | zorunda |
all | de |
EN Secure: Decred's unique hybrid PoW/PoS consensus mechanism is more than 20x more expensive to attack than PoW alone because it provides layered security
TR Güvenlik:Decred'in benzersiz hibrid PoW/PoS mutabakat mekanizmasına saldırmak yalnızca bir PoW'a saldırmaktan 20 kat daha masraflıdır çünkü hibrid sistemde katmanlı güvenlik bulunur
inglês | turco |
---|---|
consensus | mutabakat |
unique | benzersiz |
security | güvenlik |
because | çünkü |
EN These functions can stand alone or leverage other resources such as DynamoDB tables or Amazon S3 buckets
TR Bu işlevler bağımsız olabilir veya DynamoDB tabloları ya da Amazon S3 klasörleri gibi diğer kaynaklardan faydalanabilir
inglês | turco |
---|---|
functions | işlevler |
can | olabilir |
or | veya |
other | diğer |
dynamodb | dynamodb |
tables | tablolar |
amazon | amazon |
these | bu |
as | gibi |
EN Now I had to face a new challenge: providing alone for my children.
TR Artık yeni bir zorluğa daha göğüs germeliydim: çocuklarımla yalnız yaşamak.
inglês | turco |
---|---|
now | artık |
a | bir |
new | yeni bir |
EN Now I had to face a new challenge: providing alone for my children.
TR Artık yeni bir zorluğa daha göğüs germeliydim: çocuklarımla yalnız yaşamak.
inglês | turco |
---|---|
now | artık |
a | bir |
new | yeni bir |
EN Tesla shares gained 8% yesterday alone, closing at $1,208.59, but fell 5% this morning in pre-market trading.
TR Hertz'in sipariş ettiği 100.000 adet Model 3'ten sonra Tesla hisseleri uçuşa geçti ve 1 Trilyon Dolar değere ulaştı.
inglês | turco |
---|---|
tesla | tesla |
at | de |
in | sonra |
EN Several combined kits are offered to protect either the floor load area alone or the side panelling over its entire height and the wheel arches as well.
TR Yer yükünü tek başına ya da yan panelleri tüm yüksekliğinden ve tekerlek kemerlerinden de korumak için birkaç kombine kit sunulmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
load | yük |
side | yan |
alone | tek başına |
and | ve |
entire | de |
its | in |
to | birkaç |
the | tek |
EN In the years 2016 to 2020, Germany’s Federal Ministry of Education and Research (BMBF) alone made almost 510 million euros available for global health research.
TR 2016-2020 yılları arasında tek başına Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı (BMBF) Forschung zu Global Health için yaklaşık 510 milyon avro tahsis etmiş bulunuyor.
inglês | turco |
---|---|
federal | federal |
education | eğitim |
research | araştırma |
million | milyon |
euros | avro |
global | global |
ministry | bakanlığı |
health | health |
years | yıllar |
and | ve |
alone | tek başına |
of | in |
EN With so many threats and frustrations plaguing the internet, Antivirus alone is no longer enough
TR İnternette yayılan çok sayıda tehdit ve kötü amaçlı uygulama yüzünden antivirüsler artık tek başlarına yeterli olamıyor
inglês | turco |
---|---|
enough | yeterli |
and | ve |
the | artık |
EN Proportion of population that feel safe walking alone around the area they live
TR Yaşadıkları alanın çevresinde yalnız yürürken güvende hisseden nüfusun oranı
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
population | nüfusun |
alone | yalnız |
around | çevresinde |
area | alan |
EN You are never alone as an Amway Business Owner. We support you every step of the way, providing the level of guidance that is right for you.
TR Amway Serbest Girişimcisi olarak hiçbir zaman yalnız değilsiniz. Sizin için uygun seviyede rehberlik sağlayarak, sizi her adımınızda destekliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
amway | amway |
level | seviyede |
guidance | rehberlik |
an | bir |
step | adım |
right | sağ |
never | hiç |
for | için |
EN The UWB Vision Reader can be deployed alongside the UWB RTLS solution, or alone through an Ethernet connection.
TR UWB Vision Reader, UWB RTLS çözümünün yanında veya bir Ethernet bağlantısı aracılığıyla tek başına kullanılabilir.
inglês | turco |
---|---|
uwb | uwb |
alongside | yanında |
through | aracılığıyla |
connection | bağlantı |
or | veya |
EN Get customized learning solutions that comprise of online learning modules which can be delivered via a learning management system for tracking purposes or stand alone.
TR Takip amaçları için veya kendi başına olmak üzere, bir öğrenme yönetimi sistemi aracılığıyla sunulabilecek çevrimiçi öğrenme modüllerinden oluşan kişiselleştirilmiş öğrenme çözümleri edinin.
inglês | turco |
---|---|
management | yönetimi |
system | sistemi |
purposes | amaçlar |
online | çevrimiçi |
customized | kişiselleştirilmiş |
solutions | çözümleri |
or | veya |
can | olmak |
of | in |
learning | öğrenme |
a | bir |
for | için |
tracking | takip |
EN VisibilityIQ Foresight goes beyond what a MDM alone can offer you
TR VisibilityIQ Foresight sadece MDM›nin sunabileceklerinin ötesine geçer
EN Table-side ordering and payment eliminates the need for your servers to run between the stand-alone POS and their table, so your servers can be more attentive to guests – creating happier customers.
TR Masada sipariş ve ödeme sayesinde servis personelinizin bağımsız POS'lar ve masalar arasında gidip gelmesi gerekmez; böylece servis personeliniz konuklarınıza daha fazla özen gösterebilir, müşterileriniz de daha mutlu olur.
inglês | turco |
---|---|
payment | ödeme |
customers | müşterileriniz |
and | ve |
more | fazla |
can | olur |
ordering | sipariş |
EN Process more orders, more accurately and in less time. When your servers don’t need to re-enter orders in a stand-alone POS, errors in the kitchen are dramatically reduced.
TR Daha fazla siparişi, daha doğru olarak ve daha kısa sürede işleme koyun. Servis personelinizin siparişleri bağımsız bir POS'a tekrar girmeleri gerekmediğinde, mutfaktaki hatalar önemli ölçüde azaltılır.
inglês | turco |
---|---|
time | sürede |
errors | hatalar |
process | iş |
orders | sipariş |
and | ve |
a | bir |
to | doğru |
EN Resellers can resell VyprVPN as a stand alone product to supplement existing revenue or bundle VyprVPN with their core offerings to add value to existing products and reduce churn.
TR Satıcılar var olan gelire katkı sağlamak için VyprVPN'i tek başına satabilir veya var olan ürünlere değer katmak ve dalgalanmayı azaltmak için VyprVPN'i kendi asıl ürünleriyle paket haline satabilirler.
inglês | turco |
---|---|
value | değer |
reduce | azaltmak |
alone | tek başına |
or | veya |
products | ürünlere |
and | ve |
to | sağlamak |
with | haline |
EN Full details of what's new can be found in our Mobile feature blog for the game which stands alone at the top of the mobile gaming football league.
TR Mobil futbol oyunları zirvesinde tek başına duran FM22 Mobil yeniliklerinin tüm ayrıntılarını, Mobil özellikler blogumuzda bulabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
mobile | mobil |
alone | tek başına |
football | futbol |
details | ayrıntılarını |
for | tüm |
the | tek |
EN Inspired by the lymphatic eye massages practiced in Asia, the innovative IRIS enhances the visible benefits of this technique beyond the capability of fingertips alone
TR Asya'da uygulanan lenfatik göz masajlarından esinlenen yenilikçi IRIS, bu tekniğin gözle görülür faydalarını avucunuzun içine getiriyor
inglês | turco |
---|---|
eye | göz |
innovative | yenilikçi |
this | bu |
in | içine |
of | in |
benefits | faydalar |
EN You don't have to do it all alone...
TR Tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz...
inglês | turco |
---|---|
have to | zorunda |
all | de |
EN Now I had to face a new challenge: providing alone for my children.
TR Artık yeni bir zorluğa daha göğüs germeliydim: çocuklarımla yalnız yaşamak.
inglês | turco |
---|---|
now | artık |
a | bir |
new | yeni bir |
EN Now I had to face a new challenge: providing alone for my children.
TR Artık yeni bir zorluğa daha göğüs germeliydim: çocuklarımla yalnız yaşamak.
inglês | turco |
---|---|
now | artık |
a | bir |
new | yeni bir |
EN These functions can stand alone or leverage other resources such as DynamoDB tables or Amazon S3 buckets
TR Bu işlevler bağımsız olabilir veya DynamoDB tabloları ya da Amazon S3 klasörleri gibi diğer kaynaklardan faydalanabilir
inglês | turco |
---|---|
functions | işlevler |
can | olabilir |
or | veya |
other | diğer |
dynamodb | dynamodb |
tables | tablolar |
amazon | amazon |
these | bu |
as | gibi |
EN Stand-alone Windows Control Panel application used for camera and non-Zebra imagers in legacy products
TR Eski ürünlerde kamera ve Zebra markalı olmayan görüntüleyiciler için bağımsız kullanılan Windows Kontrol Paneli uygulaması
inglês | turco |
---|---|
windows | windows |
control | kontrol |
panel | paneli |
camera | kamera |
zebra | zebra |
application | uygulaması |
and | ve |
used | kullanılan |
EN The UWB Vision Reader can be deployed alongside the UWB RTLS solution, or alone through an Ethernet connection.
TR UWB Vision Reader, UWB RTLS çözümünün yanında veya bir Ethernet bağlantısı aracılığıyla tek başına kullanılabilir.
inglês | turco |
---|---|
uwb | uwb |
alongside | yanında |
through | aracılığıyla |
connection | bağlantı |
or | veya |
EN Get customised learning solutions that comprise of online learning modules which can be delivered via a learning management system for tracking purposes or stand alone.
TR Takip amaçları için veya kendi başına olmak üzere, bir öğrenme yönetimi sistemi aracılığıyla sunulabilecek çevrimiçi öğrenme modüllerinden oluşan kişiselleştirilmiş öğrenme çözümleri edinin.
inglês | turco |
---|---|
management | yönetimi |
system | sistemi |
purposes | amaçlar |
online | çevrimiçi |
solutions | çözümleri |
or | veya |
can | olmak |
of | in |
learning | öğrenme |
a | bir |
for | için |
tracking | takip |
EN VisibilityIQ Foresight goes beyond what a MDM alone can offer you
TR VisibilityIQ Foresight sadece MDM›nin sunabileceklerinin ötesine geçer
EN The Bombus Gun Pod is suitable for stand-alone use, and is equipped with a 12.7x99 mm heavy machine gun for use on fixed- and rotary-wing platforms.
TR Bombus Silah Podu, sabit kanatlı ve döner kanatlı hava platformlarında kullanılmak üzere 12.7x99 mm ağır makinalı tüfekle donatılmış bağımsız kullanıma uygundur.
inglês | turco |
---|---|
gun | silah |
suitable | uygundur |
use | kullan |
and | ve |
a | a |
platforms | platformlar |
fixed | sabit |
is | hava |
mm | mm |
EN If you are travelling alone or with your friends or family, Kia cars are cheap yet luxurious, appropriate for small family
TR Yalnız ya da arkadaşlarınız ya da ailenizle seyahat ediyorsanız, Kia arabaları ucuz ama lüks, küçük aileler için uygun
inglês | turco |
---|---|
alone | yalnız |
friends | arkadaşlar |
kia | kia |
cheap | ucuz |
luxurious | lüks |
small | küçük |
if you are | ediyorsanız |
your | seyahat |
for | için |
with | uygun |
cars | arabalar |
EN Whether travelling alone or in a group, Renault cars would serve you great in any long or short journey
TR İster tek başınıza ister grup halinde seyahat edin, Renault otomobilleri her uzun veya kısa yolculukta size harika hizmet eder
inglês | turco |
---|---|
travelling | seyahat |
great | harika |
long | uzun |
short | kısa |
serve | hizmet |
group | grup |
in | halinde |
or | veya |
you | size |
EN Several combined kits are offered to protect either the floor load area alone or the side panelling over its entire height and the wheel arches as well.
TR Yer yükünü tek başına ya da yan panelleri tüm yüksekliğinden ve tekerlek kemerlerinden de korumak için birkaç kombine kit sunulmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
load | yük |
side | yan |
alone | tek başına |
and | ve |
entire | de |
its | in |
to | birkaç |
the | tek |
Mostrando 50 de 50 traduções