TR Türkiye topraklarının büyük bir kısmı Asya kıtasında yer alırken, küçük bir kısmı da Avrupa kıtasında bulunmaktadır
"bunların büyük kısmı" w turecki można przetłumaczyć na następujące język angielski słowa/frazy:
TR Türkiye topraklarının büyük bir kısmı Asya kıtasında yer alırken, küçük bir kısmı da Avrupa kıtasında bulunmaktadır
EN While a large part of the territory of Turkey in Asia, there is also a small portion of the European continent
turecki | język angielski |
---|---|
türkiye | turkey |
büyük | large |
asya | asia |
küçük | small |
avrupa | european |
bulunmaktadır | is |
TR Bunların büyük kısmı, tam olarak tahmin edeceğin şekilde yazılmış; ciddiyetle süslenmiş otoriter bir ses ve eski mobilya kokusuna sahip
EN For the most part these are written in exactly the terms you'd expect; authoritative tones laced with seriousness and the smell of old furniture
turecki | język angielski |
---|---|
büyük | most |
yazılmış | written |
eski | old |
mobilya | furniture |
TR Bunların büyük kısmı, tam olarak tahmin edeceğin şekilde yazılmış; ciddiyetle süslenmiş otoriter bir ses ve eski mobilya kokusuna sahip
EN For the most part these are written in exactly the terms you'd expect; authoritative tones laced with seriousness and the smell of old furniture
turecki | język angielski |
---|---|
büyük | most |
yazılmış | written |
eski | old |
mobilya | furniture |
TR Eğer bu metnin bir kısmı veya bireysel formülasyonları, geçerli hukuki duruma uygun değilse, artık uygun değilse veya kısmi olarak uygun değilse, dokümanın geriye kalan kısımları içerik ve geçerlilik olarak bundan etkilenmezler.
EN Insofar as parts or single formulations of this text do not, no longer or do not completely conform to the legal situation, the remaining parts of the document remain unaffected with respect to their content and their validity.
turecki | język angielski |
---|---|
bu | this |
veya | or |
hukuki | legal |
artık | no longer |
kalan | remaining |
geçerlilik | validity |
TR Bunların arasında bir dizi sorun giderme önerileri bulunur; bunların, sorununuza bir çözüm bulmanızı ve sizi oyuna geri döndürüp oyunu çalıştırmanızı sağlamasını umuyoruz.
EN These include a number of troubleshooting suggestions which should hopefully allow you to find a solution to your issue and get you back up and running.
turecki | język angielski |
---|---|
sorun | issue |
önerileri | suggestions |
çözüm | solution |
sizi | you |
geri | back |
TR iPad için daha fazla katılım olsa bile, bahçe ürünleri hakkında e-posta gönderdiğinizde katılımcıların büyük bir kısmı kaybolacaktır.
EN A lot more people might sign up for the iPad, but they will all churn out as soon as you resume your gardening-related emails.
turecki | język angielski |
---|---|
ipad | ipad |
e-posta | emails |
TR Bölgedeki yerel konseyler ve girişimlerle birlikte çalışan WATAN, büyük bir kısmı şu anda yaşanabilir olmadığından, binaların durumunu değerlendirmeyi amaçlayan anketler gerçekleştirdi.
EN WATAN since then has been operating water stations in each of the villages of Babka, Kafr Nasih, and Abyan Samaan
turecki | język angielski |
---|---|
watan | watan |
TR Elon Musk’ın uluslararası Hyperloop yarışmasının seri galibi TUM Boring ekibini oluşturanların büyük bir kısmı Münih Teknik Üniversitesi (Technische Universität München, TUM) öğrencisi
EN Most of the TUM Boring team are studying at the Technical University of Munich (TUM), series winner in Elon Musk's international Hyperloop competition
turecki | język angielski |
---|---|
uluslararası | international |
seri | series |
büyük | most |
münih | munich |
teknik | technical |
TR Rusya’da Alman kökenli olan ve bir kısmı hala Almanca konuşan yaklaşık 800.000 insan yaşıyor. Ataları 18. Yüzyılda Almanya’dan gelen Rus Çariçesi Büyük Katerina’nın daveti üzerine buraya yerleşmişti.
EN 800,000 people with German roots live in Russia, some of whom still speak German. In the eighteenth century, their ancestors accepted an invitation from Russian Tsarina Catherine the Great, who came from Germany.
turecki | język angielski |
---|---|
insan | people |
yaşıyor | live |
büyük | great |
TR Yahudilerin büyük bir kısmı “mülteci kotası” uygulamasından yararlanarak Almanya’ya göç edebildi
EN As a qualified engineer he found work in Dortmund, where Alexander grew up
TR Amfi dersleri ve seminerlerin büyük bir kısmı çevrimiçi olarak gerçekleştirilirken, küçük gruplarla yürütülecek olan dersler fiziki ortamda gerçekleştiriliyor
EN Most lectures and seminars are taking place online, though some face-to-face classes are also being held for small groups
turecki | język angielski |
---|---|
büyük | most |
çevrimiçi | online |
küçük | small |
dersler | lectures |
TR Tarımda kullanılan suyun büyük bir kısmı, gerçekten kullanılamadan toprak tarafından emiliyor ya da buharlaşıyor
EN A very large amount of the water used in agriculture seeps into the ground or evaporates before it can be absorbed by plants
turecki | język angielski |
---|---|
büyük | large |
TR Bunun büyük bir kısmı, SEO'nun müşteri sadakati oluşturmanıza nasıl izin verdiğine bağlıdır; bu, insanların işletmenizin pazarlama hunisinde ilerlemesini sağlamanın en önemli parçasıdır
EN Much of this is dependent on how SEO allows you to build customer loyalty, which is the most crucial part of ensuring that people progress through your business’s marketing funnel
turecki | język angielski |
---|---|
seo | seo |
müşteri | customer |
işletmenizin | your business |
önemli | crucial |
insanları | people |
TR Birçok site veya işletme sahibi için, özellikle de gelirlerinin büyük bir kısmı sitelerinin iyi arama sonuçlarına sahip olmasına bağlıysa, böyle bir risk almak neredeyse kabul edilemez
EN For many site or business owners, taking such a risk is nearly unacceptable, especially if a large amount of their income is dependent on their site having good search results
turecki | język angielski |
---|---|
site | site |
veya | or |
işletme | business |
sahibi | owners |
özellikle | especially |
büyük | large |
iyi | good |
arama | search |
risk | risk |
neredeyse | nearly |
TR Yapay zekaya ilişkin kamuoyu algısının büyük bir kısmı iş kaybıyla ilgili olsa da, bu kaygıya muhtemelen farklı bir açıdan bakmak gerekiyor
EN While a lot of public perception around artificial intelligence centers around job loss, this concern should be probably reframed
turecki | język angielski |
---|---|
olsa | while |
bu | this |
muhtemelen | probably |
TR Büyük sosyal kanallarda içerik tasarlayın, planlayın ve yayınlayın ve bunların performans analizlerini yapın
EN Draft, schedule, and post content across major social channels and analyze its performance
turecki | język angielski |
---|---|
büyük | major |
sosyal | social |
içerik | content |
planlayın | schedule |
ve | and |
performans | performance |
TR Ancak, bunların büyük çoğunluğu başlangıçtaki içeriğin kolay anlaşılabilir bir biçimidir ve daha fazla ayrıntı istersen, lütfen daha yakından incele.
EN That said, many of them have a human-readable version of the contents at the opening, and if you want greater detail then please do have a closer look.
TR HPC uygulamaları genellikle yüksek ağ performansı, hızlı depolama, büyük miktarda bellek, çok yüksek kapasiteli işlem özellikleri ya da bunların hepsini birden gerektirir
EN HPC applications often require high network performance, fast storage, large amounts of memory, high compute capabilities, or all of the above
turecki | język angielski |
---|---|
hpc | hpc |
uygulamaları | applications |
genellikle | often |
performansı | performance |
hızlı | fast |
depolama | storage |
bellek | memory |
gerektirir | require |
ın | of |
TR Büyük kentlerin ışıltısını sunamasalar da, sundukları birçok iyi fikirleri var: İşte az bilinen üç şehir ve bunların çekici yanları.
EN Whether you’re interested in economic regions, research centers, natural landscapes or cultural scenes – here you’re given an overview.
turecki | język angielski |
---|---|
da | in |
TR Moroğlu Arseven; Türkiye’de franchising ve distribütörlük sözleşmeleri akdedilmesine, bunların yönetilmesine ve feshedilmesine yönelik büyük deneyim sahibidir
EN Moroğlu Arseven has significant experience helping clients to establish, manage and terminate their distribution, franchising and agency arrangements in Turkey
turecki | język angielski |
---|---|
arseven | arseven |
türkiye | turkey |
ve | and |
yönelik | to |
deneyim | experience |
TR Büyük kentlerin ışıltısını sunamasalar da, sundukları birçok iyi fikirleri var: İşte az bilinen üç şehir ve bunların çekici yanları.
EN From the coast to the Alpine foothills, from Saxony to the Saarland, these links inform you about destinations for trips and outings.
TR Almanya herkese göre bir şeyler sunuyor: Güzel yemekler, dağlar, adalar, sahiller, büyük kentler, tarihi turistik yerler ve bunların arasında yer alan her şey! En iyisi trenle seyahat edin
EN Germany offers something for everyone: good food, mountains, islands, beaches, big cities, historical sights, and everything in between! It's best to travel by train
turecki | język angielski |
---|---|
almanya | germany |
sunuyor | offers |
güzel | good |
büyük | big |
tarihi | historical |
seyahat | travel |
TR Bunların ortalamada en büyük bölümü inşaat sektörü, servis hizmetleri ve depo işçiliği gibi alanlarda, yani iş piyasasının düşük ücretli kesiminde işe girdi
EN An above-average share found jobs in the construction trade, in service industries and in the warehouse sector, therefore in the lower segment of the labour market
turecki | język angielski |
---|---|
inşaat | construction |
depo | warehouse |
düşük | lower |
ın | of |
TR Büyük sosyal kanallarda içerik tasarlayın, planlayın ve yayınlayın ve bunların performans analizlerini yapın
EN Draft, schedule, and post content across major social channels and analyze its performance
turecki | język angielski |
---|---|
büyük | major |
sosyal | social |
içerik | content |
planlayın | schedule |
ve | and |
performans | performance |
TR Başlık etiketleri SEO'da büyük bir rol oynar ve bunların eksikliği sizi geriye götürebilir.
EN Heading tags play a huge role in SEO, and lacking them may set you back.
turecki | język angielski |
---|---|
etiketleri | tags |
seo | seo |
büyük | huge |
rol | role |
sizi | you |
TR Ancak, bunların büyük çoğunluğu başlangıçtaki içeriğin kolay anlaşılabilir bir biçimidir ve daha fazla ayrıntı istersen, lütfen daha yakından incele.
EN That said, many of them have a human-readable version of the contents at the opening, and if you want greater detail then please do have a closer look.
TR Kazılar sonucu tarih öncesi ve tarih sonrası devirlere ait, tiyatronun koruma altına alınmış kısmı ve çok sayıdaki heykel ve kabartmalar kadar, birçok değerli sanat eseri bulunmuştur
EN The result of the excavation, many statues, reliefs and valuable works of art, relating to the age of the prehistory and history, and taken under protection by the theater, were found
turecki | język angielski |
---|---|
sonucu | result |
tarih | history |
koruma | protection |
altına | under |
değerli | valuable |
sanat | art |
TR Bu alanın gri-mavi sütunları ve payelerin bir kısmı onarılarak yerlerine konmuştur.
EN Restoring placed the portion of the gray-blue columns and pillars in this area.
turecki | język angielski |
---|---|
bu | this |
alanı | area |
TR 1979 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN SATIŞI YASASI'NIN 12. KISMI VEYA 1982 TARİHLİ TİCARİ MALLARIN VE HİZMETLERİN SATIŞI YASASI BÖLÜM 2 TARAFINDAN İFADE EDİLMİŞ HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜN HERHANGİ BİR İHLALİ.
EN ANY BREACH OF ANY OBLIGATIONS IMPLIED BY SECTION 12 OF THE SALE OF GOODS ACT 1979 OR SECTION 2 OF THE SUPPLY OF GOODS AND SERVICES ACT 1982.
TR Sıralamaların bir kısmı düştüğünde haberdar olun
EN Be notified when some of keyword rankings were dropped
turecki | język angielski |
---|---|
olun | be |
TR Bu zirvelerin nedenlerini ve kaynaklarını öğrenin (içeriğinizin bir kısmı viral hale geldi veya sponsorunuz tarafından gönderilen sonuçlar geldi) ve web sitenizin sıralamasının bunlardan nasıl değiştiğini ölçün.
EN Find out the reasons and the sources of these peaks (may be some of your content became viral or your sponsored post brought results) and measure how your website rankings were changed after them.
turecki | język angielski |
---|---|
öğrenin | find out |
içeriğinizin | your content |
sonuçlar | results |
web | website |
sitenizin | your website |
TR En iyi kısmı ise tek bir çizgi bile çizmek zorunda değilsiniz
EN The best part is that you don’t need to draw a single line
turecki | język angielski |
---|---|
iyi | best |
çizgi | line |
TR Kitlenizin sesin belirli bir kısmı için metinde arama yapabilmesi bizi birbirinden ayırır
EN The ability for your audience to search through the text for a specific part of the audio sets us apart
turecki | język angielski |
---|---|
kitlenizin | your audience |
belirli | specific |
arama | search |
bizi | us |
TR Sesin belirli bir kısmı için metin arama yeteneği
EN The ability to search through the text for a specific part of the audio
turecki | język angielski |
---|---|
belirli | specific |
metin | text |
arama | search |
TR Siyah Kağıdın Sol Üst Kısmı
EN Top Left Part of a Black Leaflet
turecki | język angielski |
---|---|
siyah | black |
sol | left |
ın | of |
TR Saf ve düzgün çizgileri ile C4 Kaktüs?ün iç kısmı odağı tamamen insanın sıcaklığına ve rahatlığına yerleştirir.
EN With its pure and smooth lines, the interior of the C4 Cactus places the focus squarely on human warmth and comfort.
turecki | język angielski |
---|---|
saf | pure |
TR Artık hafta boyunca kısmi servisler kullanmak istemiyorsunuz.
EN You no longer want to drive partial services during the week.
turecki | język angielski |
---|---|
artık | no longer |
hafta | week |
boyunca | during |
servisler | services |
kullanmak | drive |
TR Hawt Kızıl saçlı, iki kısmı için Villeine ihtiyacınız var
EN Janice griffith hawt pornstar cutie love to engulf and fuck a large mamba dong chap vid-03
TR Ortaklarımızın bir kısmı Zebra ürünlerini tamamlayan yazılım uygulamaları, özelleştirilmiş çözümler veya hizmetler sunarken, çoğunluğu Zebra ürünlerini ve hizmetlerini satıyor
EN Many of our partners resell Zebra products and services, while others provide software applications, specialized solutions or services that complement Zebra offerings
turecki | język angielski |
---|---|
zebra | zebra |
veya | or |
TR Wunder, çalışanlarının faailyetlerini yürüttüğü çeşitli ülkelerde VPN çözümleri entegre etmeye çalışıyordu - bir kısmı ticari olarak yönetilen diğerleriyse kendini yöneten çözümlerdi
EN Wunder was implementing several different VPN solutions in various countries where employees worked from - some of which were commercially managed, while others were self-managed
turecki | język angielski |
---|---|
vpn | vpn |
çözümleri | solutions |
yönetilen | managed |
kendini | self |
TR MİB?ler talebe cevabın tam olarak verilmesinin gecikebileceği durumlarda geçici veya kısmi cevap vermek için azami gayreti göstereceklerdir.
EN If necessary, FIUs will provide their best-effort interim or partial responses in a timely manner in such cases where there may be a delay in providing a full response.
turecki | język angielski |
---|---|
tam | full |
durumlarda | cases |
veya | or |
cevap | response |
vermek | provide |
TR Takımın erkek kısmı HTML Şablonu
EN Male part of the team HTML Template
turecki | język angielski |
---|---|
erkek | male |
html | html |
ın | of |
takımı | team |
TR Kısmi en küçük kareler-yol modellemesi (VT-YEM) kullanılarak kanatlı refahının değerlendirilmesi: fiziksel aktivite ve stresin büyüme üzerindeki etkilerinin modellenmesi
EN The assessment of poultry welfare using partial least squares-path modelling (PLS-SEM): a modeling the effects of physical activity and stress on growth
turecki | język angielski |
---|---|
kullanılarak | using |
fiziksel | physical |
ve | and |
büyüme | growth |
üzerindeki | on |
ın | of |
TR Trichophyton sp. Suşundan Keratinaz Üretimi, Saflaştırılması ve Kısmi Karakterizasyonu
EN Isolation and Partial Characterizatıon of Keratinase from Trichophyton sp.
turecki | język angielski |
---|---|
ve | and |
TR Kazılar sonucu tarih öncesi ve tarih sonrası devirlere ait, tiyatronun koruma altına alınmış kısmı ve çok sayıdaki heykel ve kabartmalar kadar, birçok değerli sanat eseri bulunmuştur
EN The result of the excavation, many statues, reliefs and valuable works of art, relating to the age of the prehistory and history, and taken under protection by the theater, were found
turecki | język angielski |
---|---|
sonucu | result |
tarih | history |
koruma | protection |
altına | under |
değerli | valuable |
sanat | art |
TR Bu alanın gri-mavi sütunları ve payelerin bir kısmı onarılarak yerlerine konmuştur.
EN Restoring placed the portion of the gray-blue columns and pillars in this area.
turecki | język angielski |
---|---|
bu | this |
alanı | area |
TR Bu zirvelerin nedenlerini ve kaynaklarını öğrenin (içeriğinizin bir kısmı viral hale geldi veya sponsorunuz tarafından gönderilen sonuçlar geldi) ve web sitenizin sıralamasının bunlardan nasıl değiştiğini ölçün.
EN Find out the reasons and the sources of these peaks (may be some of your content became viral or your sponsored post brought results) and measure how your website rankings were changed after them.
turecki | język angielski |
---|---|
öğrenin | find out |
içeriğinizin | your content |
sonuçlar | results |
web | website |
sitenizin | your website |
TR Bu sayede, kısmi kesintilerden kaçınmak için önbellek yeniden doldurulana kadar erişimi kısıtlamak zorunda kalmazsınız.
EN This prevents you from having to throttle access until the cache is repopulated to avoid brownouts.
turecki | język angielski |
---|---|
erişimi | access |
TR MİB?ler talebe cevabın tam olarak verilmesinin gecikebileceği durumlarda geçici veya kısmi cevap vermek için azami gayreti göstereceklerdir.
EN If necessary, FIUs will provide their best-effort interim or partial responses in a timely manner in such cases where there may be a delay in providing a full response.
turecki | język angielski |
---|---|
tam | full |
durumlarda | cases |
veya | or |
cevap | response |
vermek | provide |
TR ve içeriğinizin kalan kısmı da
EN and so does the rest of your content
turecki | język angielski |
---|---|
içeriğinizin | your content |
Pokazuję 50 z 50 tłumaczeń