EN We love connecting shoppers with each other. It keeps brands accountable, and the ones that listen ? really listen – are able to tune in perfectly with their customers’ needs.
EN We love connecting shoppers with each other. It keeps brands accountable, and the ones that listen ? really listen – are able to tune in perfectly with their customers’ needs.
TR Alışveriş yapanları birbirine bağlamayı çok seviyoruz. Bu, markaları hesap verebilir kılar ve dinleyen, gerçek anlamda dinleyen markalar, müşterilerinin ihtiyaçlarıyla kusursuz bir uyum içinde hareket eder.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
brands | markalar |
customers | müşterilerinin |
that | gerçek |
and | ve |
in | içinde |
EN We love connecting shoppers with each other. It keeps brands accountable, and the ones that listen ? really listen – are able to tune in perfectly with their customers’ needs.
TR Alışveriş yapanları birbirine bağlamayı çok seviyoruz. Bu, markaları hesap verebilir kılar ve dinleyen, gerçek anlamda dinleyen markalar, müşterilerinin ihtiyaçlarıyla kusursuz bir uyum içinde hareket eder.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
brands | markalar |
customers | müşterilerinin |
that | gerçek |
and | ve |
in | içinde |
EN Being an ideal mattress and helping your baby have a nice sleep, Baby Blue Star mattress keeps your baby cool with the cotton content of summer-side and keeps your baby warm with natural Woolmark® wool content of the winter-side.
TR Pamuk içeriği ile yazlık tarafta serin, doğal Woolmark® yünü ile kışlık tarafında sıcak tutan Baby Blue Star, bebeğiniz için ideal bir yatak ve iyi uykular demek.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
ideal | ideal |
mattress | yatak |
cool | serin |
cotton | pamuk |
content | içeriği |
warm | sıcak |
natural | doğal |
blue | blue |
star | star |
a | bir |
of | in |
and | ve |
with | ile |
EN An American car brand that keeps a steep competition with all renowned car brands, this comes with some outstanding features together enough to tempt people
TR Tüm ünlü otomobil markalarıyla rekabet halinde olan bir Amerikan otomobil markası, bu, insanları cezbedecek kadar bazı olağanüstü özelliklerle birlikte geliyor
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
american | amerikan |
car | otomobil |
competition | rekabet |
brands | markalar |
renowned | ünlü |
outstanding | olağanüstü |
features | özelliklerle |
this | bu |
people | insanları |
all | tüm |
some | bazı |
EN Humanitarian aid actors and their actions need to be accountable to all actors including individuals, communities, partners, donors and states
TR İnsani yardım aktörleri, yürüttükleri çalışmalarda birey, topluluk, ortak, bağışçı ve devletler dahil tüm paydaşlara karşı hesap verebilir olmalıdır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
aid | yardım |
including | dahil |
individuals | birey |
communities | topluluk |
partners | ortak |
states | devletler |
and | ve |
all | tüm |
EN While we support life, we remain aware of our responsibility to be accountable.
TR İnsani yardım faaliyetlerimizi hesap verme sorumluluğu bilinciyle yürüterek hayatı destekleriz.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
support | yardım |
responsibility | sorumluluğu |
we support | destekleriz |
life | hayatı |
EN STGM provides a wide range of support for civil society to be strong, effective, participatory, transparent, accountable, and independent
TR STGM, sivil toplumun güçlü, etkili, katılımcı, şeffaf, hesap verebilir ve bağımsız olması için geniş bir yelpazede destekler sağlar
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
stgm | stgm |
provides | sağlar |
support | destekler |
civil | sivil |
society | toplumun |
effective | etkili |
independent | bağımsız |
strong | güçlü |
participatory | katılımcı |
transparent | şeffaf |
to be | olması |
wide | geniş |
and | ve |
of | in |
a | bir |
EN Humanitarian aid actors and their actions need to be accountable to all actors including individuals, communities, partners, donors and states
TR İnsani yardım aktörleri, yürüttükleri çalışmalarda birey, topluluk, ortak, bağışçı ve devletler dahil tüm paydaşlara karşı hesap verebilir olmalıdır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
aid | yardım |
including | dahil |
individuals | birey |
communities | topluluk |
partners | ortak |
states | devletler |
and | ve |
all | tüm |
EN While we support life, we remain aware of our responsibility to be accountable.
TR İnsani yardım faaliyetlerimizi hesap verme sorumluluğu bilinciyle yürüterek hayatı destekleriz.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
support | yardım |
responsibility | sorumluluğu |
we support | destekleriz |
life | hayatı |
EN Ensure enhanced representation and voice for developing countries in decision-making in global international economic and financial institutions in order to deliver more effective, credible, accountable and legitimate institutions
TR Daha etkili, güvenilir, hesap verebilir ve meşru kurumların var olması için küresel uluslararası ekonomi ve finans kurumlarındaki karar verme süreçlerinde gelişmekte olan ülkelerin daha iyi temsilinin sağlanması ve seslerinin duyurulması
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
developing | gelişmekte |
economic | ekonomi |
financial | finans |
effective | etkili |
legitimate | meşru |
countries | ülkelerin |
and | ve |
global | küresel |
international | uluslararası |
institutions | kurumlar |
decision-making | karar |
ensure | güvenilir |
EN Promote peaceful and inclusive societies for sustainable development, provide access to justice for all and build effective, accountable and inclusive institutions at all levels
TR Sürdürülebilir kalkınma için barışçıl ve kapsayıcı toplumlar tesis etmek, herkes için adalete erişimi sağlamak ve her düzeyde etkili, hesap verebilir ve kapsayıcı kurumlar oluşturmak
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
access | erişimi |
effective | etkili |
institutions | kurumlar |
inclusive | kapsayıcı |
levels | düzeyde |
and | ve |
development | kalkınma |
build | oluşturmak |
to | sağlamak |
for | için |
EN 16.6. Develop effective, accountable and transparent institutions at all levels
TR 16.6. Her düzeyde etkili, hesap verebilir ve şeffaf kurumlar kurulması
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
effective | etkili |
and | ve |
institutions | kurumlar |
levels | düzeyde |
transparent | şeffaf |
all | her |
EN Everyone in our community is responsible and accountable for working in a way that reflects what we stand for and helping others do the same.
TR Topluluğumuzdaki herkes savunduğumuz ilkeleri yansıtacak şekilde çalışmak ve başkalarına da aynısını yapmak için yardım etmek sorumluluğu altındadır.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
helping | yardım |
others | başkaları |
same | aynı |
in | da |
working | çalışmak |
and | ve |
the | şekilde |
for | için |
is | etmek |
EN Humanitarian aid actors and their actions need to be accountable to all actors including individuals, communities, partners, donors and states
TR İnsani yardım aktörleri, yürüttükleri çalışmalarda birey, topluluk, ortak, bağışçı ve devletler dahil tüm paydaşlara karşı hesap verebilir olmalıdır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
aid | yardım |
including | dahil |
individuals | birey |
communities | topluluk |
partners | ortak |
states | devletler |
and | ve |
all | tüm |
EN While we support life, we remain aware of our responsibility to be accountable.
TR İnsani yardım faaliyetlerimizi hesap verme sorumluluğu bilinciyle yürüterek hayatı destekleriz.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
support | yardım |
responsibility | sorumluluğu |
we support | destekleriz |
life | hayatı |
EN Humanitarian aid actors and their actions need to be accountable to all actors including individuals, communities, partners, donors and states
TR İnsani yardım aktörleri, yürüttükleri çalışmalarda birey, topluluk, ortak, bağışçı ve devletler dahil tüm paydaşlara karşı hesap verebilir olmalıdır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
aid | yardım |
including | dahil |
individuals | birey |
communities | topluluk |
partners | ortak |
states | devletler |
and | ve |
all | tüm |
EN While we support life, we remain aware of our responsibility to be accountable.
TR İnsani yardım faaliyetlerimizi hesap verme sorumluluğu bilinciyle yürüterek hayatı destekleriz.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
support | yardım |
responsibility | sorumluluğu |
we support | destekleriz |
life | hayatı |
EN STGM provides a wide range of support for civil society to be strong, effective, participatory, transparent, accountable, and independent
TR STGM, sivil toplumun güçlü, etkili, katılımcı, şeffaf, hesap verebilir ve bağımsız olması için geniş bir yelpazede destekler sağlar
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
stgm | stgm |
provides | sağlar |
support | destekler |
civil | sivil |
society | toplumun |
effective | etkili |
independent | bağımsız |
strong | güçlü |
participatory | katılımcı |
transparent | şeffaf |
to be | olması |
wide | geniş |
and | ve |
of | in |
a | bir |
EN We are working for a strong, independent, transparent, accountable, effective and participatory civil society while strengthening our team through various supports depending on the needs changing over time.
TR Güçlü, bağımsız, şeffaf, hesap verebilir, etkili ve katılımcı bir sivil toplum için çalışırken örgütlerin zaman içinde değişen ihtiyaçlarıyla birlikte ekibimizi de farklı desteklerle güçlendiriyoruz.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
working | iş |
independent | bağımsız |
effective | etkili |
civil | sivil |
society | toplum |
strong | güçlü |
transparent | şeffaf |
participatory | katılımcı |
time | zaman |
and | ve |
for | için |
needs | ihtiyaç |
EN However, a member of the Bundestag who does not obey party discipline cannot be penalised or made accountable.
TR Fakat meclis grubu disiplinine aykırı davranan bir milletvekilinden konuyla ilgili hesap sorulması ya da milletvekilinin sorumlu tutulması söz konusu değil.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
the | değil |
EN A true professional, experienced and eager to learn employee, good communicator, accountable, enthusiastic person with networking ability, who always finds a way to negotiate.
TR Deneyimli ve öğrenmeye istekli, iyi bir iletişimci, güvenilir, ağ kurma becerisine sahip, her zaman müzakere etmenin bir yolunu bulan hevesli, gerçek bir profesyonel.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
true | gerçek |
professional | profesyonel |
experienced | deneyimli |
good | iyi |
way | yolunu |
always | her zaman |
a | bir |
EN Users will be solely responsible and accountable for any immoral act by using TheOneSpy
TR Kullanıcılar, TheOneSpy'ı kullanarak herhangi bir ahlaksız davranıştan yalnızca sorumlu ve mesul olacaktır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
responsible | sorumlu |
and | ve |
using | kullanarak |
solely | yalnızca |
any | herhangi |
users | kullanıcılar |
will | olacaktır |
EN For other members, counting days can help keep us accountable to our fellows and give us a measure of progress
TR Diğer üyeler için günleri saymak, arkadaşlarımıza karşı sorumlu olmamıza yardımcı olabilir ve bize bir ilerleme ölçüsü verebilir
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
other | diğer |
members | üyeler |
and | ve |
help | yardımcı |
us | bize |
give | için |
can | verebilir |
progress | ilerleme |
EN If you have many brands, you can create multiple subscriptions to help manage your brands' social media profiles, and team members.
TR Eğer birden fazla marka yönetiyorsanız, her markanız ve ilgili ekip arkadaşlarınız için ayrı ayrı abonelik oluşturabilirsiniz.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
team | ekip |
if | eğer |
multiple | birden fazla |
and | ve |
EN Special days are among the moments that brands attach great importance to and see as opportunities.Special days, which are recognized collectively or universally, are met with great interest by brands throughout the year
TR Özel günler, markaların bilhassa çok önemsediği ve fırsat olarak gördüğü günler arasındadır.Kolektif ya da evrensel düzeyde karşılık bulan özel günler, sene boyunca markalar tarafından ciddi bir ilgiyle karşılanır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
days | günler |
opportunities | fırsat |
and | ve |
among | bir |
brands | markalar |
by | tarafından |
the | özel |
EN We offer security products from the world's most well-known SSL brands. When you purchase an SSL certificate from us, you and your customers will receive the same certificate as you purchased directly from CAs (SSL brands).
TR Dünyanın en tanınmış SSL markalarına ait güvenlik ürünlerini sunuyoruz. Bizden bir SSL sertifikası satın aldığınızda, siz ve müşterileriniz doğrudan CA'lardan (SSL markalarından) satın aldığınız aynı sertifikayı alacaksınız.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
security | güvenlik |
most | en |
ssl | ssl |
brands | markalar |
directly | doğrudan |
known | tanınmış |
certificate | sertifikası |
products | ürünlerini |
purchase | satın |
and | ve |
the | aynı |
same | bir |
we offer | sunuyoruz |
EN We offer security products from the world's most well-known SSL brands. When you purchase an SSL certificate from us, you and your customers will receive the same certificate as you purchased directly from CAs (SSL brands).
TR Dünyanın en tanınmış SSL markalarına ait güvenlik ürünlerini sunuyoruz. Bizden bir SSL sertifikası satın aldığınızda, siz ve müşterileriniz doğrudan CA'lardan (SSL markalarından) satın aldığınız aynı sertifikayı alacaksınız.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
security | güvenlik |
most | en |
ssl | ssl |
brands | markalar |
directly | doğrudan |
known | tanınmış |
certificate | sertifikası |
products | ürünlerini |
purchase | satın |
and | ve |
the | aynı |
same | bir |
we offer | sunuyoruz |
EN Examples include Dorothy from Wizard of Oz, Forrest Gump, and wholesome skincare brands such as Dove or toy brands like Toys R Us.
TR Oz Büyücüsü'nden Dorothy, Forrest Gump ve Dove gibi sağlıklı cilt bakım markaları veya Toys R Us gibi oyuncak markaları örnek olarak verilebilir.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
brands | markalar |
or | veya |
examples | örnek |
and | ve |
as | gibi |
EN The Outlaw archetype should be used by brands that offer products to help retain values that prevailing ones often threaten. Examples of this archetype include Zorro and brands like Harley Davidson and MTV.
TR Haydut arketipi, hakim olanların sıklıkla tehdit ettiği değerlerin korunmasına yardımcı olacak ürünler sunan markalar tarafından kullanılmalıdır. Bu arketipe örnek olarak Zorro ile Harley Davidson ve MTV gibi markalar verilebilir.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
brands | markalar |
offer | sunan |
often | sıklıkla |
help | yardımcı |
products | ürünler |
examples | örnek |
this | bu |
by | tarafından |
and | ve |
the | gibi |
EN Brands offer products to help people perform at their best, and brands that offer solid products or services that help do a tough job efficiently and well.
TR Markalar, insanların en iyi performanslarını göstermelerine yardımcı olacak ürünler ve zor bir işi verimli ve iyi bir şekilde yapmalarına yardımcı olan sağlam ürünler veya hizmetler sunar.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
brands | markalar |
solid | sağlam |
efficiently | verimli |
job | iş |
offer | sunar |
products | ürünler |
do | işi |
or | veya |
help | yardımcı |
people | insanlar |
services | hizmetler |
and | ve |
best | en |
EN That is why brands that help people find love or friendship and fosters beauty, such as cosmetic brands, use the Lover archetype.
TR Bu nedenle, insanların aşkı veya arkadaşlığı bulmalarına yardımcı olan ve kozmetik markaları gibi güzelliği teşvik eden markalar Aşık arketipini kullanır.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
brands | markalar |
help | yardımcı |
and | ve |
people | insanlar |
use | kullan |
is | olan |
or | veya |
EN Examples of this archetype include Mary Poppins, health care brands, and brands like Johnson and Johnson, Campbell’s Soup, and Pampers.
TR Bu arketipin örnekleri arasında Mary Poppins, sağlık bakım markaları ve Johnson and Johnson, Campbell's Soup ve Pampers gibi markalar yer almaktadır.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
health | sağlık |
care | bakım |
brands | markalar |
examples | örnekleri |
this | bu |
and | ve |
EN Some brands use archetypes for brand storytelling, some brands channel archetypes for a specific marketing campaign
TR Bazı markalar arketipleri marka hikayesi anlatımı için kullanırken, bazı markalar arketipleri belirli bir pazarlama kampanyası için kanalize eder
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
campaign | kampanyası |
brands | markalar |
marketing | pazarlama |
some | bazı |
brand | marka |
for | için |
EN Position Tracking is a universal keyword rank monitoring tool that keeps you aware of fluctuations in your website’s ranking on search engines.
TR Pozisyon İzleme, websitenizin arama motorlarındaki sıralamasındaki dalgalanmaların farkında olmanızı sağlayan evrensel bir anahtar kelime sıralamasını izleme aracıdır.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
position | pozisyon |
universal | evrensel |
aware | farkında |
ranking | sıralaması |
tool | aracı |
search | arama |
a | bir |
monitoring | izleme |
engines | motorları |
EN Customer success story Eaton’s Hydre-MAC radial piston motor keeps Tolko’s Kraft paper operation running smoothly }
TR Müşteri Başarı Hikâyesi Eaton’ın Hydre-MAC radyal pistonlu motoru, Tolko’nun dayanıklı ambalaj kağıdı operasyonunun düzgün şekilde yürütülmesini sağlamaktadır. }
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
customer | müşteri |
success | başarı |
EN Eaton’s Hydre-MAC radial piston motor keeps Tolko’s Kraft paper operation running smoothly
TR Eaton’ın Hydre-MAC radyal pistonlu motoru, Tolko’nun dayanıklı ambalaj kağıdı operasyonunun düzgün şekilde yürütülmesini sağlamaktadır.
EN Trust.Zone VPN Servicemakes you invisibleand keeps you anonymous
TR Trust.Zone VPN Hizmeti çevrimiçi kimliğinizi gizlersizi ANONİM tutar
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
vpn | vpn |
keeps | tutar |
trust | trust |
zone | zone |
EN Success on YouTube is about more than just views — Vision keeps you focused on the metrics that matter.
TR YouTube'da başarı, söz konusu metriklere odaklanıp skorkartdaki görüntülenmeleri takip etmekten daha fazlasıdır.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
success | başarı |
more | daha |
EN Resistant against crushing and washing due to its high-tech fibre. Moreover, keeps its first day appearance for long years.
TR Yüksek teknolojili elyaflarıyla ezilme ve yıkanmaya karşı dayanıklıdır. Üstelik uzun yıllar ilk günkü gibi bir uyku ortamı sunar.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
long | uzun |
high | yüksek |
and | ve |
first | ilk |
to | karşı |
years | bir |
EN Your Purotex® mattress keeps off allergens.
TR Yatağınızdaki alerjenler ve organik kirler Purotex® ile tamamen yok edilir
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
off | ile |
your | ve |
EN Our international Biofuel & Biomass team keeps track of these changes and can support you find the right schemes to comply with the current and future needs in your supply chain.
TR Uluslararası Biyoyakıt ve Biyokütle ekibimiz bu değişiklikleri takip eder ve tedarik zincirinizde mevcut durumdaki ve gelecekteki ihtiyaçlara uymak için doğru planı bulmanıza destek olabilir.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
track | takip |
changes | değişiklikleri |
support | destek |
future | gelecekteki |
needs | ihtiyaç |
supply | tedarik |
international | uluslararası |
these | bu |
can | olabilir |
of | in |
and | ve |
current | mevcut |
to | için |
EN Our award-winning antivirus protection keeps harmful threats away from your system.
TR Ödüllü antivirüs korumamız, zararlı tehditleri sisteminizden uzak tutar.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
antivirus | antivirüs |
keeps | tutar |
threats | tehditleri |
away | uzak |
harmful | zararlı |
EN Answer to "Samsung Galaxy S4 Active keeps turning off every ten minutes"
TR "Samsung Galaxy S4 Active keeps turning off every ten minutes" için yanıt
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
answer | yanıt |
galaxy | galaxy |
active | active |
minutes | minutes |
off | off |
to | için |
samsung | samsung |
EN Also, Sonix keeps your media and transcripts organized so you can easily find key sound bites.
TR Ayrıca, Sonix medya ve transkriptlerinizi düzenli tutar, böylece anahtar ses ısırıklarını kolayca bulabilirsiniz.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
keeps | tutar |
media | medya |
organized | düzenli |
easily | kolayca |
key | anahtar |
sonix | sonix |
so | böylece |
sound | ses |
and | ve |
EN Evergreen content keeps attracting new visitors
TR Evergreen içeriği yeni ziyaretçiler çekmeye devam ediyor
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
content | içeriği |
new | yeni |
visitors | ziyaretçiler |
EN A password vault is a software program that keeps a number of passwords in a secure digital location. A password vault is also often called a password manager.
TR Şifre defteri, şifrelerinizi güvenli bir şekilde saklamanızı ve yönetmenizi kolaylaştıran bir yazılımdır. Şifre defterine genellikle şifre yöneticisi de denir.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
software | yazılımdır |
often | genellikle |
called | denir |
manager | yöneticisi |
password | şifre |
secure | güvenli |
digital | bir |
also | ve |
that | şekilde |
EN A password vault is a software program that keeps a number of passwords in a secure digital location. A password vault is also often called a password manager. Learn more.
TR Şifre defteri, şifrelerinizi güvenli bir şekilde saklamanızı ve yönetmenizi kolaylaştıran bir yazılımdır. Şifre defterine genellikle şifre yöneticisi de denir. Dafa fazla bilgi.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
software | yazılımdır |
often | genellikle |
called | denir |
manager | yöneticisi |
password | şifre |
secure | güvenli |
more | fazla |
digital | bir |
learn | ve |
that | şekilde |
EN Provisioned Concurrency gives you greater control over the performance of your serverless applications. When enabled, Provisioned Concurrency keeps functions initialized and hyper-ready to respond in double-digit milliseconds.
TR Eş Zamanlı Tedarik, sunucusuz uygulamalarınızın performansı üzerinde daha iyi bir kontrol sağlar. Etkinleştirildiğinde, Eş Zamanlı Tedarik, işlevleri başlatır ve çift basamaklı milisaniyelerde yanıt vermeye hazır olarak tutar.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
gives | sağlar |
control | kontrol |
serverless | sunucusuz |
keeps | tutar |
functions | işlevleri |
respond | yanıt |
double | çift |
ready | hazır |
applications | uygulamalar |
greater | iyi |
and | ve |
to | e |
the | üzerinde |
of | bir |
EN Provisioned Concurrency keeps functions initialized and ready to respond in double-digit milliseconds. When enabled, Provisioned Concurrency will also initialize extensions and keep them ready to execute alongside function code.
TR Eş Zamanlı Tedarik, işlevleri başlatır ve çift basamaklı milisaniyelerde yanıt vermeye hazır olarak tutar. Eş Zamanlı Tedarik etkinleştirildiğinde, uzantıları da başlatır ve işlev koduyla birlikte çalışmaya hazır olarak tutar.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
keeps | tutar |
ready | hazır |
respond | yanıt |
double | çift |
functions | işlevleri |
function | işlev |
and | ve |
in | da |
extensions | uzantıları |
EN Multi Domain San SSL is a security tool that keeps information passing over the internet confidential and protected. SAN SSL protects your data with data encryption technology up to 256 bits.
TR Multi Domain San SSL internet üzerinden geçen bilgileri gizli ve korumalı tutan bir güvenlik aracıdır. SAN SSL, verilerinizi 256 bite kadar veri şifreleme teknolojisi ile korumaktadır.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
domain | domain |
san | san |
ssl | ssl |
tool | aracı |
confidential | gizli |
technology | teknolojisi |
your data | verilerinizi |
internet | internet |
data | veri |
information | bilgileri |
encryption | şifreleme |
security | güvenlik |
multi | multi |
protected | korumalı |
a | bir |
and | ve |
over | en |
with | ile |
{Endresult} ji 50 wergeran nîşan dide