EN Attendees will hear the translated audio and can choose if they want to hear the original audio at a lower volume
"hear their views" di Îngilîzî de dikare bi van Tirkî peyv/hevokên jêrîn were wergerandin:
EN Attendees will hear the translated audio and can choose if they want to hear the original audio at a lower volume
TR Katılımcılar tercüme edilmiş sesi dinler ve isterlerse daha düşük bir ses seviyesinde orijinal sesi dinlemeyi de seçebilir
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
attendees | katılımcı |
original | orijinal |
at | de |
a | bir |
lower | düşük |
EN You can also break down your search by views per hour, views, or engagements depending on the information you need based on videos from the last six months, from the last week, or from videos trending right now
TR Aramanızı, son altı ay, son haftadan itibaren veya şu anda devam eden videolara dayalı olarak ihtiyaç duyduğunuz bilgilere bağlı olarak, saat başına görünütülenmelere, etkileşimlere veya görüntülenmelere göre ayarlabilirsiniz
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
hour | saat |
last | son |
months | ay |
by | göre |
per | başına |
need | ihtiyaç |
the information | bilgilere |
or | veya |
six | altı |
depending | bağlı olarak |
based | dayalı |
EN You can also break down your search by views per hour, views, or engagements depending on the information you need based on videos from the last six months, from the last week, or from videos trending right now
TR Aramanızı, son altı ay, son haftadan itibaren veya şu anda devam eden videolara dayalı olarak ihtiyaç duyduğunuz bilgilere bağlı olarak, saat başına görünütülenmelere, etkileşimlere veya görüntülenmelere göre ayarlabilirsiniz
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
hour | saat |
last | son |
months | ay |
by | göre |
per | başına |
need | ihtiyaç |
the information | bilgilere |
or | veya |
six | altı |
depending | bağlı olarak |
based | dayalı |
EN The experience of being able to tell somebody about something I?d felt ashamed about and kept secret for years was so incredibly liberating, and to hear others share their own experience with this helped me realize I wasn?t alone
TR Yıllardır utandığım ve gizli tuttuğum bir şeyi birine anlatabilme deneyimi inanılmaz derecede özgürleştiriciydi ve başkalarının kendi deneyimlerini paylaşmasını duymak yalnız olmadığımı anlamama yardımcı oldu
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
experience | deneyimi |
secret | gizli |
incredibly | inanılmaz |
share | paylaş |
for years | yıllardır |
was | oldu |
years | bir |
others | başkaları |
and | ve |
to | şeyi |
EN When I hear others come into ITAA and share their own experiences, I?m reminded of how severe this can be
TR Başkalarının ITAA'ya geldiğini ve kendi deneyimlerini paylaştığını duyduğumda, bunun ne kadar şiddetli olabileceğini hatırladım
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
share | paylaş |
m | m |
can | ne |
others | başkaları |
and | ve |
of | kadar |
this | bunun |
EN Hub Masterclass series offers its participants the opportunity to hear about technology, innovation and (social) entrepreneurship from their experts from around the world
TR Hub Masterclass serisi katılımcılarına teknoloji, inovasyon ve (sosyal) girişimciliği dünyanın dört bir yanından gelen uzmanlarından dinleme fırsatı sunuyor
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
series | serisi |
offers | sunuyor |
participants | katılımcılar |
technology | teknoloji |
innovation | inovasyon |
social | sosyal |
world | dünyanın |
hub | hub |
from | yanından |
opportunity | fırsat |
and | ve |
EN When we hear somebody share something in a meeting that resonates with us, afterwards we can ask that person for their phone number or find them on an outreach list and arrange a call.
TR Bir toplantıda bize hitap eden bir şey paylaştığını duyduğumuzda, daha sonra o kişiden telefon numarasını isteyebilir veya bir sosyal yardım listesinde bulabilir ve bir arama ayarlayabiliriz.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
share | paylaş |
meeting | toplantı |
outreach | sosyal yardım |
that | o |
in | da |
phone | telefon |
number | numarası |
or | veya |
something | bir şey |
and | ve |
us | bize |
a | bir |
find | arama |
for | şey |
EN When we hear somebody share something in a meeting that resonates with us, afterwards we can ask that person for their phone number or find them on an outreach list and arrange a call
TR Bir toplantıda bizimle yankı uyandıran bir şey paylaştığını duyduğumuzda, daha sonra o kişiden telefon numarasını isteyebilir veya bir sosyal yardım listesinde bulabilir ve bir arama ayarlayabiliriz
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
share | paylaş |
meeting | toplantı |
outreach | sosyal yardım |
with us | bizimle |
that | o |
in | da |
phone | telefon |
number | numarası |
or | veya |
something | bir şey |
and | ve |
a | bir |
find | arama |
for | şey |
EN Attendees can select an audio channel to hear their language of choice
TR Katılımcılar, bir ses kanalı seçerek toplantıyı kendi seçtikleri dilde dinleyebilirler
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
attendees | katılımcı |
select | seç |
language | dilde |
audio | ses |
channel | kanal |
EN Brands that analyze their numbers of views, audiences, and active members can use this situation to their advantage
TR İzlenme sayıları, izleyici kitleleri, aktif üye sayıları analiz edildiğinde markalar, bu durumu kendi lehlerine çevirebilirler
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
brands | markalar |
analyze | analiz |
active | aktif |
situation | durumu |
members | üye |
this | bu |
to | kendi |
EN Data and insights belong to their creator. IBM clients’ data is their data, and their insights are their insights.
TR Veriler ve içgörüler onları yaratanlara aittir. IBM müşterilerinin verileri ve içgörüleri onların verileri ve içgörüleridir.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
insights | içgörüler |
ibm | ibm |
data | verileri |
and | ve |
EN Be the first to hear about GitHub's latest open source tips and resources.
TR GitHub'ın açık kaynak ipuçlarını ve güncel kaynaklarını ilk duyan siz olun.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
open | açık |
tips | ipuçları |
latest | güncel |
source | kaynak |
first | ilk |
and | ve |
resources | kaynaklarını |
the | siz |
to | olun |
EN Hear the words spoken in British and American English
TR Kelimelerin İngiliz ve Amerikan İngilizcesi seslendirmelerini dinleyin
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
american | amerikan |
and | ve |
EN "Surprised by the amount of galleries I found hear .. Moreover if ur lucky enough, u might as well find a cute hidden hotel that is just "beautiful" .. Don't miss sitting in the beautiful cute park♡"
TR "Sakin bir yer hugonun evi var"
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
a | bir |
EN Hear what other users have to say
TR Diğer kullanıcıların söylediklerini dinleyin
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
other | diğer |
users | kullanıcılar |
EN He loves to hear from Jotform users
TR Ayrıca Jotform kullanıcılarından geri bildirimler almayı çok sever
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
jotform | jotform |
users | kullanıcılar |
to | geri |
EN We would love to hear from you!
TR Fikirleriniz bizim için çok önemli!
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
to | için |
EN When you hear about a bank partnering with Ripple, more likely than not, this is what they’re using
TR Ripple'ın bir banka ile ortaklık yaptığını duyduğunuzda, bu muhtemelen bankanın kullanmaya başladığı platformla ilgilidir
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
bank | banka |
likely | muhtemelen |
this | bu |
a | bir |
with | kullanmaya |
EN Hear everything with high resolution speaker drivers
TR Yüksek çözünürlüklü hoparlör sürücüleriyle her şeyi duyun
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
high | yüksek |
speaker | hoparlör |
everything | şeyi |
with | her |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN To hear our latest news, follow @blockchain and our CEO, Peter Smith, @OneMorePeter. For support, see @AskBlockchain for links. For press inquiries, contact
TR En son haberlerimizi duymak için @blockchain ve CEO'muz Peter Smith'i @OneMorePeter takip edin. Desteklemek için, bağlantılara @AskBlockchain bakın. Basın sorguları için
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
follow | takip |
peter | peter |
support | desteklemek |
links | bağlantı |
press | basın |
blockchain | blockchain |
see | edin |
latest | en |
and | ve |
EN Do you instantly grab your phone the second you hear a notification or get a text message?
TR Bir bildirim duyduğunuzda veya kısa mesaj aldığınızda anında telefonunuzu kapıyor musunuz?
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
instantly | anında |
notification | bildirim |
message | mesaj |
your phone | telefonunuzu |
do you | musunuz |
or | veya |
second | bir |
EN Vitality for us isn't just a thought, it's a philosophy. Hear from Lilian Roten, VP Brand Management for Swissôtel, about how we integrate our Vitality philosophy into every step of your stay with us. #SwissVitality
TR Vitality bizim için sadece bir düşünce değil, bir felsefedir. Swissôtel Marka Yönetimi Başkan Yardımcısı Lilian Roten’den Vitality felsefesini bizimle konaklamanızın her adımına nasıl entegre ettiğimizi duyun. #SwissVitality
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
thought | düşünce |
management | yönetimi |
integrate | entegre |
swissôtel | swissôtel |
with us | bizimle |
step | adım |
how | nasıl |
brand | marka |
for | için |
a | bir |
just | sadece |
EN For those who want to feel and hear every keypress, the Razer™ Green Mechanical Switch features a ta...
TR Her tuşa basıp hissetmek ve duymak isteyenler için Razer ™ Yeşil Mekanik Anahtar, sınıfının en iyisi...
EN Sign up for our newsletter and be the first to hear about new products and sales. For a limited time, new subscribers enjoy 10% off any full price purchase.
TR Bültenimize kaydolun, yeni ürünler ve indirimlerden ilk siz haberdar olun. Sınırlı bir süre için, yeni aboneler tüm satın alma fiyatlarından %10 indirimden yararlanır.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
new | yeni |
time | süre |
limited | sınırlı |
sign up | kaydolun |
products | ürünler |
and | ve |
first | ilk |
purchase | satın |
off | bir |
EN Sound is your competitive advantage with the high quality S1 speaker drivers, engineered to produce ultra-low distortion audio so you hear every detail
TR Yüksek kaliteli S1 hoparlör sürücüleri sayesinde, ses rakiplerinize karşı avantajınız hale geliyor. Sesi ultra düşük bozulmayla iletmek için tasarlanan S1 sayesinde her ince detayı duyacaksınız.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
high | yüksek |
quality | kaliteli |
s | s |
speaker | hoparlör |
ultra | ultra |
low | düşük |
audio | ses |
EN "The Winner of the Next Election Will Be the One Who Will Hear the Voice of the Young Voters."…
TR Engelli Çocuk Hakları Ağı, Aralık ayı webinarında, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi…
EN In this exclusive podcast interview, you’ll hear how Zebra’s first-to-market rugged Android 10 leadership and ongoing development of future-ready Android mobility solutions are giving customers a competitive advantage.
TR Bu özel podcast röportajında, Zebra'nın pazara ilk giren dayanıklı Android 10 liderliğinin ve geleceğe hazır Android mobil çözümlerinin devam eden gelişiminin müşterilere nasıl rekabet avantajı sağladığını dinleyeceksiniz.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
podcast | podcast |
android | android |
ongoing | devam eden |
mobility | mobil |
customers | müşterilere |
market | pazara |
rugged | dayanıklı |
future | geleceğe |
ready | hazır |
competitive | rekabet |
this | bu |
and | ve |
advantage | avantajı |
first | ilk |
how | nasıl |
EN Learning English has become much more interesting with colourful and funny infographics on the Preply Blog. Subscribe to our updates and hear a lot of useful information right now!
TR İngilizce öğrenmek, Preply Blog'daki renkli ve eğlenceli infografiklerle birlikte çok daha ilginç hale geldi. Bir sürü kullanışlı bilgi almak için hemen güncellemelerimize abone ol!
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
subscribe | abone |
interesting | ilginç |
useful | kullanışlı |
information | bilgi |
now | hemen |
and | ve |
a | bir |
of | in |
EN Have an idea? We want to hear it. Share and vote for ideas related to our products.
TR Bir fikriniz mi var? Duymak isteriz. Ürünlerimizle ilgili fikirlerinizi bizimle paylaşın ve diğer fikirleri olayın.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
share | paylaşın |
ideas | fikirleri |
related | ilgili |
want | var |
and | ve |
products | bir |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN After picking up the handset and before connecting to the customer, the support agent will hear a voice notification that he/she accepted the call from the website
TR Çağrıyı cevapladıktan sonra, müşteriye bağlanmadan önce, temsilci web sitesinden aramayı kabul ettiğine dair bir sesli uyarı duyacaktır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
customer | müşteriye |
agent | temsilci |
voice | sesli |
website | web |
she | bir |
the | kabul |
before | önce |
EN We Would Love To Hear From You HTML Template
TR Koyu Arka Planlı Iletişim Formu HTML Şablonu
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
html | html |
template | formu |
EN We would love to hear from you!
TR Fikirleriniz bizim için çok önemli!
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
to | için |
EN When you hear about a bank partnering with Ripple, more likely than not, this is what they’re using
TR Ripple'ın bir banka ile ortaklık yaptığını duyduğunuzda, bu muhtemelen bankanın kullanmaya başladığı platformla ilgilidir
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
bank | banka |
likely | muhtemelen |
this | bu |
a | bir |
with | kullanmaya |
EN Print, hack, and redistribute this manifesto. The world needs to hear this message, and we need to get the word out every way possible. Download this file as:
TR Bu manifestoyu yazdırın, hackleyin ve yeniden dağıtın. Dünyanın bu mesajı duymaya ihtiyacı var ve bizim de bu mesajları mümkün olan her şekilde yaymamız gerekiyor. Bu dosyayı indirin:
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
world | dünyanın |
possible | mümkün |
file | dosyayı |
download | indirin |
this | bu |
to | her |
and | ve |
the | şekilde |
message | mesaj |
need | ihtiyacı |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN In this exclusive podcast interview, you’ll hear how Zebra’s first-to-market rugged Android 10 leadership and ongoing development of future-ready Android mobility solutions are giving customers a competitive advantage.
TR Bu özel podcast röportajında, Zebra'nın pazara ilk giren dayanıklı Android 10 liderliğinin ve geleceğe hazır Android mobil çözümlerinin devam eden gelişiminin müşterilere nasıl rekabet avantajı sağladığını dinleyeceksiniz.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
podcast | podcast |
android | android |
ongoing | devam eden |
mobility | mobil |
customers | müşterilere |
market | pazara |
rugged | dayanıklı |
future | geleceğe |
ready | hazır |
competitive | rekabet |
this | bu |
and | ve |
advantage | avantajı |
first | ilk |
how | nasıl |
EN So whether you’re on a push-to-talk or video call, dictating notes or using voice commands to perform a wide variety of actions on the tablet, you, your callers and your tablet will always hear every word.
TR Böylece, ister bas-konuş veya video konferansında olun, ister sesli komutlarla yazıya döküyor olun (diktasyon), siz, arayanlarınız ve tabletiniz daima her kelimeyi duyar.
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
video | video |
voice | sesli |
always | daima |
or | veya |
and | ve |
whether | ya |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
EN It’s that moment when you see, hear, taste, touch or feel something as if for the very first time
TR Bir şeyin sanki ilk kezmiş gibi görüldüğü, duyulduğu, tadıldığı, dokunulduğu ve hissedildiği o andır
Îngilîzî | Tirkî |
---|---|
that | o |
first | ilk |
hear | ve |
{Endresult} ji 50 wergeran nîşan dide