EN Front-facing and 13 MP rear-facing high-resolution cameras enable capture of proof-of-condition/delivery, incident documentation, evidence and more.
영어 | 터키어 |
---|---|
and | ve |
cameras | kameralar |
enable | sağlar |
of | ın |
delivery | teslimat |
incident | olay |
documentation | belgeleri |
evidence | kanıt |
rear | arka |
condition | durum |
high | yüksek |
more | fazlasını |
영어 | 터키어 |
---|---|
and | ve |
cameras | kameralar |
enable | sağlar |
of | ın |
delivery | teslimat |
incident | olay |
documentation | belgeleri |
evidence | kanıt |
rear | arka |
condition | durum |
high | yüksek |
more | fazlasını |
EN Today we are facing pressing sustainability challenges, from climate change to conflict
TR Günümüzde, iklim değişiminden çatışmalara kadar pek çok konuda sürdürülebilirlikle ilgili zorluklarla karşı karşıyayız
영어 | 터키어 |
---|---|
today | günümüzde |
climate | iklim |
to | karşı |
EN <strong>SEO errors:</strong> If you’re facing issues with missing meta tags, duplicate content and more.
TR <strong>SEO hataları:</strong> Eğer eksik meta etiketleri, çifte içerik ve daha fazlasına ilişkin sorunlar yaşıyorsanız.
영어 | 터키어 |
---|---|
seo | seo |
if | eğer |
issues | sorunlar |
missing | eksik |
meta | meta |
tags | etiketleri |
content | içerik |
strong | strong |
and | ve |
more | daha |
errors | hataları |
EN The front panel has a home, menu, back, and search button as well as a front-facing camera.
TR Ön panelinde öne bakan bir kameranın yanı sıra; ana sayfa, menü, geri ve arama butonları bulunur.
영어 | 터키어 |
---|---|
back | geri |
search | arama |
menu | menü |
and | ve |
has | ne |
a | bir |
EN The Federation of German Industries Conference (TDI) will be looking at the key challenges facing the world’s fourth-largest industrial nation.
TR Onların gündelik yaşamı bilgisayar oyunları üzerine kurulu: Üç gençten Berlin’deki Games Academy’de aldıkları eğitime dair izlenimler.
영어 | 터키어 |
---|---|
of | dair |
the | onların |
EN The key questions facing research in short, entertaining videos: These three channels from Germany are a must-see.
TR Araştırma dünyasının okkalı sorularını kısa ve eğlenceli videolarda açıklamak: Almanya menşeli bu üç kanalı tanımalısınız.
영어 | 터키어 |
---|---|
research | araştırma |
short | kısa |
germany | almanya |
a | a |
these | bu |
questions | sorular |
영어 | 터키어 |
---|---|
increased | artan |
challenges | zorluklar |
regulations | düzenlemeler |
protection | koruma |
supply | tedarik |
chain | zinciri |
companies | şirketleri |
strict | sıkı |
and | ve |
product | ürün |
the | ile |
by | boyunca |
EN Outsourcing agreements include business process, procurement, back office functions, facility management, logistics and warehousing, IT and financial services, through to customer-facing functions such as support and service centres
TR Dış kaynak kullanımı sözleşmeleri; iş süreçleri, tedarik etme, idari departmanların görevleri, tesis yönetimi, lojistik ve depolama, bilişim teknolojileri ve mali hizmetler, destek ve hizmet merkezleri gibi alanları düzenler
영어 | 터키어 |
---|---|
agreements | sözleşmeleri |
procurement | tedarik |
facility | tesis |
logistics | lojistik |
financial | mali |
centres | merkezleri |
management | yönetimi |
support | destek |
service | hizmet |
and | ve |
services | hizmetler |
as | gibi |
EN These range from business process, procurement and finance services, through to customer-facing functions such as support and service centres
TR Bunlar iş sürecinden, tedarik ve finansman hizmetlerinden, destek ve hizmet merkezleri gibi müşteriler ile birebir iletişim kurmaya kadar uzanmaktadır
영어 | 터키어 |
---|---|
procurement | tedarik |
centres | merkezleri |
and | ve |
support | destek |
service | hizmet |
to | kadar |
as | gibi |
EN The firm provides grounded and commercially-focused advice on a wide range of legal matters facing the food and beverage sectors
TR Moroğlu Arseven, yiyecek ve içecek sektörlerinin karşı karşıya olduğu çok çeşitli hukuki konularda ticaret odaklı öneriler geliştirir
영어 | 터키어 |
---|---|
legal | hukuki |
food | yiyecek |
beverage | içecek |
focused | odaklı |
advice | öneriler |
and | ve |
of | karşı |
the | çok |
EN The firm provides grounded and commercially-focused advice on a wide range of legal matters facing the industrial and manufacturing sectors
TR Moroğlu Arseven; müvekkillere, sanayi ve üretim sektörlerinin karşı karşıya olduğu hukuki konularda ticaret odaklı önerilerle gelir
영어 | 터키어 |
---|---|
legal | hukuki |
focused | odaklı |
and | ve |
industrial | sanayi |
manufacturing | üretim |
of | karşı |
EN Today we are facing pressing sustainability challenges, from climate change to conflict
TR Günümüzde, iklim değişiminden çatışmalara kadar pek çok konuda sürdürülebilirlikle ilgili zorluklarla karşı karşıyayız
영어 | 터키어 |
---|---|
today | günümüzde |
climate | iklim |
to | karşı |
EN He joined RELX in 1998 and has worked in a number of business-facing finance roles, has been deeply involved in the business?s digital transformation from print publisher to online information provider
TR RELX'e 1998 yılında katıldı ve bir dizi ticarete dönük finans rolünde çalışarak işletmenin basılı yayıncılıktan çevrimiçi bir bilgi sağlayıcısına dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynadı
영어 | 터키어 |
---|---|
finance | finans |
business | iş |
s | s |
transformation | dönüşüm |
information | bilgi |
joined | katıldı |
online | çevrimiçi |
and | ve |
number | dizi |
digital | bir |
EN Facing the challenge of continuously increasing customer demand and the desire to get new products to market faster motivated William Hill, one of the largest gaming companies, to migrate their on-premises data centers to the cloud
TR Sürekli olarak artan müşteri talebinin ve daha hızlı satmak için yeni ürünler alma isteğinin zorluğu, en büyük oyun şirketlerinden biri olan William Hill’i yerinde veri merkezlerini buluta taşıma konusunda motive etmiştir
영어 | 터키어 |
---|---|
continuously | sürekli |
increasing | artan |
customer | müşteri |
new | yeni |
gaming | oyun |
data | veri |
faster | hızlı |
william | william |
desire | olan |
products | ürünler |
and | ve |
get | alma |
영어 | 터키어 |
---|---|
loading | yükleme |
mobile | mobil |
rfid | rfid |
readers | okuyucular |
achieve | elde |
maximum | maksimum |
visibility | görünürlük |
customer | müşteriye |
indoor | kapalı |
help | yardımcı |
environments | ortamlar |
you | etmenize |
and | ve |
to | her |
EN These range from business process, procurement and finance services, through to customer-facing functions such as support and service centres
TR Bunlar iş sürecinden, tedarik ve finansman hizmetlerinden, destek ve hizmet merkezleri gibi müşteriler ile birebir iletişim kurmaya kadar uzanmaktadır
영어 | 터키어 |
---|---|
procurement | tedarik |
centres | merkezleri |
and | ve |
support | destek |
service | hizmet |
to | kadar |
as | gibi |
EN The key questions facing research in short, entertaining videos: These three channels from Germany are a must-see.
TR Araştırma dünyasının okkalı sorularını kısa ve eğlenceli videolarda açıklamak: Almanya menşeli bu üç kanalı tanımalısınız.
영어 | 터키어 |
---|---|
research | araştırma |
short | kısa |
germany | almanya |
a | a |
these | bu |
questions | sorular |
EN Decentralization, digitization and decarbonisation: the energy industry is facing major challenges
TR Merkezi olmayan, dijital ve karbon salımına yol açmayan bir enerji tedariki: Enerji sektörünün önünde aşması gereken büyük zorluklar var
영어 | 터키어 |
---|---|
energy | enerji |
industry | sektör |
major | büyük |
challenges | zorluklar |
and | ve |
the | olmayan |
EN Prosperity or sustainability? Many people believe societies are now facing this decision
TR Refah mı, yoksa sürdürülebilirlik mi? Birçok insan, toplumların ikisinden birine karar vermek durumunda olduklarını düşünüyor
영어 | 터키어 |
---|---|
prosperity | refah |
sustainability | sürdürülebilirlik |
people | insan |
decision | karar |
or | yoksa |
are | vermek |
many | çok |
EN One of its main findings is that the largest challenge facing the region’s inhabitants is not the drying out of the enormous freshwater lake, but the uncertainty about when to expect rain and periods of drought
TR Elde edilen ana bilgilerden biri şu: Bölgede yaşayan insanlar için en zorlu görev; bu tatlı su gölünün giderek artan ölçüde kurumasından ziyade, yağmur ve kuraklık dönemlerinin ne zaman olduğu konusundaki belirsizlik
영어 | 터키어 |
---|---|
drought | kuraklık |
when | zaman |
main | ana |
and | ve |
is | olduğu |
to | için |
영어 | 터키어 |
---|---|
robert | robert |
solutions | çözüm |
and | ve |
some | birkaç |
영어 | 터키어 |
---|---|
solutions | çözüm |
and | ve |
some | birkaç |
EN Climate change, access to water, energy costs and the health trend among consumers are among the trends facing the juice, nectar and still drinks industry.
TR İklim değişikliği, suya erişim, enerji maliyetleri ve tüketiciler arasındaki sağlık endişeleri; meyve suyu, nektar ve gazsız içecek endüstrisindeki eğilimler arasındadır.
영어 | 터키어 |
---|---|
change | değişikliği |
access | erişim |
energy | enerji |
costs | maliyetleri |
and | ve |
consumers | tüketiciler |
health | sağlık |
to | arasındaki |
water | suya |
EN With the global demand for milk set to overtake supply within a decade, the dairy industry is facing immense pressure
TR Süte olan talep miktarı arz miktarını 10 yıl içerisinde geçeceği için süt ürünleri sanayisi çok ciddi bir baskı altındadır
영어 | 터키어 |
---|---|
demand | talep |
supply | arz |
milk | süt |
EN Using the latest available science and technologies, our dedicated team of innovators and collaborators work together restlessly to find answers to some of the biggest challenges facing the global food and beverage industry today.
TR Kararlı yenilik ve iş birliği ekibimiz mevcut en yeni bilim ve teknolojiler ile dünyadaki yiyecek ve içecek endüstrisinin bugün karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan bazılarına yanıt bulmak için yılmadan birlikte çalışıyor.
영어 | 터키어 |
---|---|
science | bilim |
technologies | teknolojiler |
food | yiyecek |
beverage | içecek |
today | bugün |
industry | endüstrisinin |
work | çalışıyor |
and | ve |
latest | en |
some | bazı |
EN Consumers, regulators and retailers are placing more and more demands on food safety in a world facing natural resource shortages and health and hygiene concerns
TR Tüketiciler, düzenleyiciler ve perakendeciler, doğal kaynak kıtlığı ve sağlık/hijyen endişeleriyle karşı karşıya olan bir dünyada gıda güvenliği konusunda giderek daha fazla talepte bulunuyorlar
영어 | 터키어 |
---|---|
consumers | tüketiciler |
food | gıda |
world | dünyada |
natural | doğal |
resource | kaynak |
hygiene | hijyen |
and | ve |
health | sağlık |
safety | güvenliği |
in | da |
and more | giderek |
on | konusunda |
EN Find out as much as you can about the disease of internet and technology addiction to familiarize yourself with the illness your loved one is facing
TR Sevdiğiniz kişinin karşı karşıya olduğu hastalığa kendinizi alıştırmak için internet ve teknoloji bağımlılığı hastalığı hakkında mümkün olduğunca çok şey öğrenin
영어 | 터키어 |
---|---|
internet | internet |
technology | teknoloji |
is | olduğu |
disease | hastalığı |
find out | öğrenin |
can | mümkün |
about | hakkında |
and | ve |
EN Any consumer-facing commercial organisation, but especially ones in apparel, home, travel and leisure.
TR Tüketiciye yönelik herhangi bir ticari kuruluş, ancak özellikle giyim, ev, seyahat ve eğlence alanlarındakiler.
영어 | 터키어 |
---|---|
commercial | ticari |
apparel | giyim |
travel | seyahat |
especially | özellikle |
but | ancak |
ones | bir |
and | ve |
any | herhangi |
in | yönelik |
EN We recommend, but do not require, that you use your own name as your user name (“User Name”) so your friends can recognize you more easily.
TR Arkadaşlarınızın sizi kolayca fark edebilmeleri için kendi adınızı kullanıcı adınız (\"Kullanıcı Adı\") olarak kullanmanızı tavsiye ediyor ama zorunlu tutmuyoruz.
영어 | 터키어 |
---|---|
easily | kolayca |
user | kullanıcı |
you | sizi |
but | ama |
as | olarak |
name | adınız |
your | adınızı |
own | kendi |
EN You shall never use another user's account without such other user's prior express permission
TR Başka bir kullanıcının önceden açık izni olmaksızın onun hesabını asla kullanmamalısınız
영어 | 터키어 |
---|---|
such | bir |
permission | izni |
prior | önceden |
you | onun |
users | kullanıcı |
never | asla |
without | olmaksızın |
use | kullanıcının |
영어 | 터키어 |
---|---|
document | belge |
legal | yasal |
administration | yönetimi |
whoer | whoer |
this | bu |
user | kullanıcı |
net | net |
and | ve |
a | bir |
between | arasındaki |
영어 | 터키어 |
---|---|
constitutes | teşkil |
acceptance | kabul |
this | bu |
user | kullanıcı |
the | durumda |
by | tarafından |
of the site | sitenin |
EN The tools were designed for the user and to benefit the user directly
TR Araçlar kullanıcıyı düşünerek ve kullanıcının yararına tasarlanmıştır
영어 | 터키어 |
---|---|
and | ve |
user | kullanıcı |
the user | kullanıcının |
tools | araçlar |
designed | tasarlanmış |
영어 | 터키어 |
---|---|
plan | plan |
allows | sağlar |
control | kontrol |
user | kullanıcı |
sonix | sonix |
login | giriş |
your data | verileriniz |
member | üyesi |
team | ekip |
all | tüm |
the | üzerinde |
files | dosyaları |
will | olur |
complete | tam |
and | ve |
영어 | 터키어 |
---|---|
sonix | sonix |
invite | davet |
permission | izin |
manage | yönetin |
based | tabanlı |
easily | kolayca |
cloud | bulut |
and | ve |
users | kullanıcıları |
monitor | izleyin |
user | kullanıcı |
a | bir |
EN Renderforest has been a fantastic product. Simple and easy to use, the user interface allows for seamless user experience.
TR Renderforest muhteşem bir ürün. Kullanımı çok kolay ve sade. Kullanıcı arayüzü kusursuz bir deneyim sunuyor.
영어 | 터키어 |
---|---|
renderforest | renderforest |
product | ürün |
easy | kolay |
experience | deneyim |
and | ve |
user | kullanıcı |
simple | sade |
use | kullanımı |
a | bir |
interface | arayüzü |
EN NLP chatbots have the ability to create user input, understand the user request and then construct the most accurate answer before sending the right information to the customer
TR NLP sohbet robotları, kullanıcı girişi oluşturma, kullanıcı talebini anlama ve ardından müşteriye doğru bilgiyi göndermeden önce en doğru cevabı oluşturma yeteneğine sahiptir
영어 | 터키어 |
---|---|
have | sahiptir |
input | giriş |
most | en |
information | bilgiyi |
customer | müşteriye |
answer | cevabı |
user | kullanıcı |
to create | oluşturma |
and | ve |
EN Viewer Request - This event occurs when an end-user or a device on the Internet makes an HTTP(S) request to CloudFront, and the request arrives at the edge location closest to that user.
TR Görüntüleyici İsteği - Bu olay, internetteki bir son kullanıcı veya cihaz CloudFront'a bir HTTP(S) isteği gönderdiğinde ve istek bu kullanıcıya en yakın uç konumuna ulaştığında gerçekleşir.
영어 | 터키어 |
---|---|
event | olay |
device | cihaz |
http | http |
s | s |
end | son |
and | ve |
user | kullanıcı |
this | bu |
closest | en yakın |
at | nda |
or | veya |
a | bir |
EN After the verification, the user to whom domain is transferred should approve internal domain transfer through user domain panel.
TR Onayladıktan sonra domain aktarılan kullanıcı domain paneli üzerinden domain iç transferi onaylamalıdır.
영어 | 터키어 |
---|---|
domain | domain |
transfer | transferi |
panel | paneli |
user | kullanıcı |
the | sonra |
EN This update enables all these end user systems to view the Extended Validation (EV) SSL user
TR Bu güncelleme, tüm bu son kullanıcı sistemlerinin Genişletilmiş Doğrulama (EV) SSL kullanıcısını görüntülemesini sağlar
영어 | 터키어 |
---|---|
update | güncelleme |
enables | sağlar |
systems | sistemlerinin |
validation | doğrulama |
ev | ev |
ssl | ssl |
extended | genişletilmiş |
user | kullanıcı |
this | bu |
all | tüm |
end | son |
EN Multi Domain San SSL removes the unsafe warning on the user's browser that the certificate is not recognized or there may be some problems. It keeps the user safe.
TR Multi Domain San SSL, kullanıcının tarayıcı üzerinde, sertifikanın tanınmadığı veya bazı sorunlar olabileceği konusunda güvenli değil uyarısını ortadan kaldırır. Kullanıcıyı güvende tutar.
영어 | 터키어 |
---|---|
domain | domain |
san | san |
ssl | ssl |
warning | uyarı |
problems | sorunlar |
keeps | tutar |
multi | multi |
browser | tarayıcı |
certificate | sertifikanın |
user | kullanıcı |
the user | kullanıcının |
some | bazı |
safe | güvenli |
or | veya |
EN Accordingly, if the User views or browses the Raffles Site, the User will be deemed to have read and accepted the terms of use in effect and to have agreed to abide by them
TR Dolayısıyla, Kullanıcı Raffles Sitesini görüntüler veya tararsa, geçerli olan kullanım koşullarını okuduğu, onayladığı ve uymayı kabul ettiği varsayılır
영어 | 터키어 |
---|---|
raffles | raffles |
site | sitesini |
of | ın |
user | kullanıcı |
or | veya |
terms | koşullar |
use | kullanım |
the | kabul |
read | ve |
EN A user can actively delete Personal Data that is connected to his or her user profile by deleting this profile on the Website.
TR Kullanıcı, Web Sayfasındaki kullanıcı profiline bağlı olan Kişisel Veriyi bu profili silerek aktif olarak silebilir.
영어 | 터키어 |
---|---|
data | veriyi |
profile | profili |
user | kullanıcı |
connected | bağlı |
website | web |
this | bu |
personal | kişisel |
a | olan |
EN Cookies do lots of different things, for example, remembering user preferences, letting users navigate between pages efficiently and generally improving the user experience
TR Çerezler, kullanıcı tercihlerini hatırlamak, kullanıcıların sayfalar arasında verimli bir şekilde gezinmesine izin vermek ve genellikle kullanıcı deneyimini geliştirmek için birçok farklı şey yapar
영어 | 터키어 |
---|---|
do | yapar |
pages | sayfalar |
efficiently | verimli |
generally | genellikle |
experience | deneyimini |
user | kullanıcı |
and | ve |
the | şekilde |
of | in |
different | farklı |
users | kullanıcılar |
for | için |
lots | çok |
EN Using a music recommender system called Audioscrobbler, Last.fm builds a detailed profile of each user's musical taste by recording details of the tracks the user listens to.
TR Audioscrobbler isimli bir müzik tavsiye sistemi kullanan Last.fm, kullanıcıların dinledikleri parçaların ayrıntılarını kaydederek her kullanıcının müzik zevkinin ayrıntılı bir profilini oluşturmaktadır.
영어 | 터키어 |
---|---|
profile | profilini |
last | last |
detailed | ayrıntılı |
music | müzik |
system | sistemi |
user | kullanıcı |
details | ayrıntılarını |
a | bir |
the user | kullanıcının |
users | kullanıcılar |
to | her |
EN Renderforest has been a fantastic product. Simple and easy to use, the user interface allows for a seamless user experience.
TR Renderforest muhteşem bir ürün. Kullanımı gerçekten kolay. Kullanıcı arayüzü sorunsuz bir deneyim sağlıyor.
영어 | 터키어 |
---|---|
renderforest | renderforest |
seamless | sorunsuz |
product | ürün |
easy | kolay |
experience | deneyim |
user | kullanıcı |
use | kullanımı |
a | bir |
interface | arayüzü |
EN Create different user segments and assign each user to a different group
TR Farklı kullanıcı segmentleri oluşturun ve her kullanıcıyı farklı bir gruba atayın
영어 | 터키어 |
---|---|
create | oluşturun |
user | kullanıcı |
and | ve |
to | her |
different | farklı |
EN Viewer Request - This event occurs when an end-user or a device on the Internet makes an HTTP(S) request to CloudFront, and the request arrives at the edge location closest to that user.
TR Görüntüleyici İsteği - Bu olay, internetteki bir son kullanıcı veya cihaz CloudFront'a bir HTTP(S) isteği gönderdiğinde ve istek bu kullanıcıya en yakın uç konumuna ulaştığında gerçekleşir.
영어 | 터키어 |
---|---|
event | olay |
device | cihaz |
http | http |
s | s |
end | son |
and | ve |
user | kullanıcı |
this | bu |
closest | en yakın |
at | nda |
or | veya |
a | bir |
EN After the verification, the user to whom domain is transferred should approve internal domain transfer through user domain panel.
TR Onayladıktan sonra domain aktarılan kullanıcı domain paneli üzerinden domain iç transferi onaylamalıdır.
영어 | 터키어 |
---|---|
domain | domain |
transfer | transferi |
panel | paneli |
user | kullanıcı |
the | sonra |
50 번역 중 50 표시 중