EN Given the COVID-19 pandemic, call ahead to verify hours, and remember to practice social distancing
EN Given the COVID-19 pandemic, call ahead to verify hours, and remember to practice social distancing
TR Küresel COVID-19 (Koronavirüs) salgınını göz önünde bulundurarak, mekân çalışma saatlerini doğrulamak için önceden arayın ve sosyal mesafeyi korumayı unutmayın
영어 | 터키어 |
---|---|
social | sosyal |
ahead | önünde |
and | ve |
pandemic | salgın |
to | için |
EN However, Ellenborough Market Café, Fitness centre and swimming pool are open with social distancing measures in place.
TR Ancak, Ellenborough Market Café Spor salonu ve yüzme havuzu sosyal mesafe tedbirleri uygulanarak açık bulunuyor.
영어 | 터키어 |
---|---|
however | ancak |
market | market |
fitness | spor |
and | ve |
open | açık |
social | sosyal |
EN Social distancing and new forms of solidarity have played a decisive role in ensuring the virus has not done even greater damage
TR Fiziki mesafe ve yeni dayanışma biçimleri, virüsün daha büyük hasarlar açmamasında belirleyici rol oynadı
영어 | 터키어 |
---|---|
and | ve |
new | yeni |
solidarity | dayanışma |
a | a |
role | rol |
virus | virüs |
greater | daha büyük |
the | daha |
EN In public, however, tourists should observe the hygiene and distancing rules
TR Öte yandan tatilcilerin kamusal alanda hijyen ve mesafe kurallarına dikkat etmesi, bunları uygulaması isteniyor
영어 | 터키어 |
---|---|
public | kamusal |
hygiene | hijyen |
and | ve |
the | bunları |
rules | kurallar |
EN We had to put together a screen for distancing, implement the mask rules, and create a sanitary station
TR Müşterilerimizi ve elemanlarımızı tehlikeye atmadan evlere servis ve paket hizmetini nasıl kuracağımızı düşünmek zorundaydık
영어 | 터키어 |
---|---|
and | ve |
to | nasıl |
EN Obviously, we need to stick to the distancing and hygienic precautions, and that’s especially difficult during fittings
TR Elbette mesafe ve hijyen önlemlerine uymak zorundayız, bu da özellikle provalar esnasında zor bir şey
영어 | 터키어 |
---|---|
difficult | zor |
especially | özellikle |
and | ve |
to | şey |
the | bir |
EN But that’s not possible with the distancing rules
TR Ancak bu mesafe kuralları nedeniyle pek mümkün değil
영어 | 터키어 |
---|---|
possible | mümkün |
with | nedeniyle |
rules | kuralları |
EN Filming a love scene with the appropriate distancing can be quite a challenge, that’s why we’re working a lot with different camera perspectives, so as to stick to the rules while still creating the impression of normality in the film.
TR Bir sevişme sahnesini mesafeyle çekmek, son derece zor bir sınama olabiliyor; bu yüzden, kurallara uymak ve buna rağmen filmde normal durum görüntüsü vermek için birçok farklı kamera perspektifiyle çalışılıyor.
영어 | 터키어 |
---|---|
camera | kamera |
were | bu |
so | bu yüzden |
of | in |
lot | çok |
different | farklı |
to | için |
EN Climate change impacts vary strongly depending on location – above all, they affect those who are already struggling to cope with difficult social, political and ecological conditions
TR İklim değişikliğinin etkileri her yerde aynı şiddette ortaya çıkmıyor ve halihazırda zorlu sosyal, politik ve ekolojik koşullarla mücadele etmek zorunda olan insanları vuruyor
영어 | 터키어 |
---|---|
and | ve |
already | halihazırda |
social | sosyal |
political | politik |
ecological | ekolojik |
are | olan |
to | etmek |
with | aynı |
EN Your customers are searching pages about your products and services on social media. Social media plug-ins enable users to share your products and services in social networks.
TR Müşterileriniz sosyal medyada ürün ve hizmetleriniz ile ilgili sayfaları arıyor. Sosyal medya eklentileri sayesinde sosyal ağlarda ürün ve hizmetlerinizi paylaşılabilir hale getirin.
영어 | 터키어 |
---|---|
pages | sayfaları |
social | sosyal |
products | ürün |
media | medya |
and | ve |
to | sayesinde |
share | ile |
EN Your customers are searching pages about your products and services on social media. Social media plug-ins enable users to share your products and services in social networks.
TR Müşterileriniz sosyal medyada ürün ve hizmetleriniz ile ilgili sayfaları arıyor. Sosyal medya eklentileri sayesinde sosyal ağlarda ürün ve hizmetlerinizi paylaşılabilir hale getirin.
영어 | 터키어 |
---|---|
pages | sayfaları |
social | sosyal |
products | ürün |
media | medya |
and | ve |
to | sayesinde |
share | ile |
EN Go to Social Warfare -> Social Identity -> Social Network Connections to get started.
TR Başlamak için Social Warfare -> Sosyal Kimlik -> Sosyal Ağ Bağlantıları bölümüne gidin.
영어 | 터키어 |
---|---|
go | gidin |
identity | kimlik |
started | başlamak |
to | için |
connections | bağlantıları |
social | sosyal |
EN Go to Social Warfare -> Social Identity -> Social Network Connections to get started.
TR Başlamak için Social Warfare -> Sosyal Kimlik -> Sosyal Ağ Bağlantıları bölümüne gidin.
영어 | 터키어 |
---|---|
go | gidin |
identity | kimlik |
started | başlamak |
to | için |
connections | bağlantıları |
social | sosyal |
EN Stay informed about the latest industry developments, as well as policies and initiatives that affect you. We will also keep you updated about the services and support available to you.
TR Sektördeki son gelişmelerin yanı sıra sizi etkileyen politikalar ve inisiyatiflerden haberdar olun. Ayrıca yararlanabileceğiniz hizmetler ve destekler konularında da size güncel bilgiler sağlarız.
영어 | 터키어 |
---|---|
policies | politikalar |
affect | etkileyen |
services | hizmetler |
and | ve |
support | destekler |
developments | son |
the | size |
EN Unconscious Bias can negatively affect the publishing process in a number of ways, for example:
TR Bilinçsiz Önyargı yayıncılık sürecini olumsuz yönde etkileyebilir, örneğin:
영어 | 터키어 |
---|---|
unconscious | bilinçsiz |
publishing | yayıncılık |
process | sürecini |
of | in |
EN use the Services in any manner that could interfere with, disrupt, negatively affect or inhibit other users from fully enjoying our services or that could damage, disable, overburden or impair the functioning of our services in any manner;
TR diğer kullanıcılarımızın hizmetlerimizi tamamen kullanabilmesine müdahale edebilecek, hizmetleri devre dışı bırakabilecek, yoğun yüke maruz kalmalarına neden olabilecek veya bunları bozabilecek şekilde kullanmak;
영어 | 터키어 |
---|---|
could | olabilecek |
other | diğer |
of | ın |
our services | hizmetlerimizi |
fully | tamamen |
services | hizmetleri |
or | veya |
users | kullanıcılar |
EN If you reject cookies, this could affect the availability and functionality of the Consumer Services
TR Çerezleri reddederseniz, bu, Tüketici Hizmetlerinin kullanılabilirliğini ve işlevselliğini etkileyebilir
영어 | 터키어 |
---|---|
consumer | tüketici |
services | hizmetlerinin |
this | bu |
and | ve |
EN that distance would negatively affect the bond of trust between us and our clients
TR Mesafelerin danışanlarımızla aramızdaki güven bağını olumsuz etkileyeceği endişesinden gün geçtikçe sıyrıldım
영어 | 터키어 |
---|---|
trust | güven |
and | e |
the | gün |
EN Dear Traders, Wednesday, July 21st, between 2:00 AM and 3:30 AM UTC, we will be performing system maintenance. This will temporarily affect trading for XRPUSD, AAVEUSD, DOGEUSD. Contract Trading fo……
TR Sevgili Yatırımcılar, Phemex’e Spot İşlemler için iki yeni coin eklediğimizi duyurmaktan mutluluk duyuyoruz! Qtum (QTUM) Zcash (ZEC) Bu coinler vadeli işlemler platformumuz……
EN Dear Traders, Monday, July 5th, between 2:00 AM and 3:30 AM UTC, we will perform system maintenance. This will temporarily affect trading for XRPUSD, AAVEUSD, DOGEUSD. Contract Trading for these pa……
TR Değerli Yatırımcılar, Tahmin Et promosyonumuzun birinci bölümünü yeni bitirdik, şimdi eğlenceli bölüm, yani Devam filmi geliyor! Bildiğiniz gibi, Phemex platformu ATOM, LUNA ve FIL……
EN Leave important notes for yourself or your clients and executives. Add notes about content changes, Google updates, new backlinks, and any other changes that might affect website rankings.
TR Kendiniz, müşterileriniz veya yöneticileriniz için önemli notlar bırakın. İçerik değişiklikleri, Google güncellemeleri, yeni geri bağlantılar ve web sitesi sıralamalarını etkileyebilecek diğer değişiklikler hakkında notlar ekleyin.
영어 | 터키어 |
---|---|
notes | notlar |
clients | müşterileriniz |
add | ekleyin |
other | diğer |
important | önemli |
rankings | sıralamalarını |
new | yeni |
or | veya |
updates | güncellemeleri |
about | hakkında |
changes | değişiklikleri |
and | ve |
for | için |
leave | bırak |
yourself | kendiniz |
EN Web accessibility encompasses all disabilities that affect access to the Web, including: visual, auditory, physical, speech, cognitive and neurological disabilities."
TR Web erişilebilirliği, aşağıdakiler dahil, Webe erişimi etkileyen tüm engellilik türlerini kapsar: görsel, işitsel, fiziksel, konuşma, zihinsel ve nörolojik engellilik türleri."
영어 | 터키어 |
---|---|
affect | etkileyen |
access | erişimi |
including | dahil |
visual | görsel |
physical | fiziksel |
speech | konuşma |
cognitive | zihinsel |
and | ve |
web | web |
all | tüm |
EN Identity Theft can harm or even ruin your credit score, affect medical records, and wipe out savings and college funds.
TR Kimlik Hırsızlığı, kredi puanınıza zarar verebilir, tıbbi kayıtlarınızı etkileyebilir ve birikimlerinizi sıfırlayabilir.
영어 | 터키어 |
---|---|
identity | kimlik |
harm | zarar |
credit | kredi |
medical | tıbbi |
can | verebilir |
and | ve |
EN To provide in-depth information for the emerging issues and trends that affect the space for civil society work globally, in Europe and WBT region;
TR Küresel olarak, Avrupa'da ve WBT bölgesinde sivil toplum çalışma alanını etkileyen ortaya çıkan sorunlar ve eğilimler hakkında derinlemesine bilgi sağlamak;
영어 | 터키어 |
---|---|
information | bilgi |
issues | sorunlar |
affect | etkileyen |
civil | sivil |
society | toplum |
work | çalışma |
and | ve |
globally | küresel olarak |
to | sağlamak |
the | olarak |
EN We have scheduled a system maintenance and upgrade for Tuesday, November 30th that will last for two hours from 3:00 AM to 5:00 AM UTC. The upgrade will affect our spot trading service, and users m……
TR Tüm traderlara, Phemex'in tam olarak iki yıl önce bugün piyasaya sürüldüğünü biliyor muydunuz? 2. yıl dönümümüzü kutlamak için, son derece popüler işlem yarışmamız olan P……
영어 | 터키어 |
---|---|
provides | sunar |
visibilityiq | visibilityiq |
foresight | foresight |
help | yardımcı |
events | olayları |
problems | sorunları |
영어 | 터키어 |
---|---|
exposure | maruz kalma |
medical | tıbbi |
change | değişiklik |
time | zaman |
sensitive | duyarlı |
and | ve |
products | ürünler |
temperature | sıcaklığı |
product | ürünün |
many | çok |
even | bir |
in | içinde |
EN If a particular provision of these Terms is held to be invalid by a court of competent jurisdiction, the provision shall be deemed severed from these Terms and shall not affect the validity of these Terms as a whole.
TR İşbu Koşullardaki başlıklar anlamda kolaylık sağlamak adına kullanılmıştır ve işbu Koşulların anlam ve kapsamına etkisi olmayacak ve başka bir hukuki etki yaratmayacaktır.
영어 | 터키어 |
---|---|
and | ve |
these | bu |
to | sağlamak |
the | başka |
a | bir |
terms | koşullar |
영어 | 터키어 |
---|---|
cold | soğuk |
can | olabilir |
different | farklı |
products | ürünlerini |
and | ve |
the | şekilde |
EN Will be in constant communication with the specified special targeted visitor segment. It will be conducted one-to-one interviews with the points that may affect the visitor as group.
TR Belirlenmiş özel hedef ziyaretçi kesimi ile sürekli iletişim halinde olunacaktır. Grup şeklinde ziyaretçiyi etkileyecek noktalar ile birebir görüşmeler yapılacaktır.
영어 | 터키어 |
---|---|
constant | sürekli |
communication | iletişim |
targeted | hedef |
visitor | ziyaretçi |
in | halinde |
group | grup |
the | özel |
EN How Does the Surface Topography of a Green Composite Affect its Printability?
TR Bitkisel Bir Kompozitin Yüzey Topografyası Basılabilirliğini Nasıl Etkiler?
영어 | 터키어 |
---|---|
surface | yüzey |
how | nasıl |
a | bir |
EN How Does Self-Realization in Nurses Affect Attitudes and Behaviors Towards Palliative Care?
TR HEMŞİRELERDE KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME, PALYATİF BAKIMA YÖNELİK TUTUM VE DAVRANIŞLARI NASIL ETKİLER?
영어 | 터키어 |
---|---|
and | ve |
EN Late-night cinema watching did not affect cortisol awakening response and heart rate variability in the next morning
TR Gece Geç Saatlerde Sinema Izlemek, Ertesi Sabah Kortizol Uyanma Yanıtı Ve Kalp Hızı Değişkenliğini Etkilemedi
영어 | 터키어 |
---|---|
and | ve |
heart | kalp |
next | de |
morning | sabah |
night | gece |
late | geç |
response | yanıt |
EN How do levels of ferritin, fibrinogen and procalcitonin affect the clinical course of COVID-19 in pregnant women?
TR Ferritin, fibrinojen ve prokalsitonin düzeyleri gebelerde COVID-19 klinik seyrini nasıl etkiler?
영어 | 터키어 |
---|---|
levels | düzeyleri |
clinical | klinik |
and | ve |
how | nasıl |
EN Variables That Affect the Willingness of Farmers to Participate Good Agricultural Practices: Sample of Kahramanmaraş
TR Çiftçilerin İyi Tarım Uygulamalarına Katılma İstekliliklerini Etkileyen Değişkenler: Kahramanmaraş İli Örneği
영어 | 터키어 |
---|---|
affect | etkileyen |
agricultural | tarım |
practices | uygulamalar |
EN Stay informed about the latest industry developments, as well as policies and initiatives that affect you. We will also keep you updated about the services and support available to you.
TR Sektördeki son gelişmelerin yanı sıra sizi etkileyen politikalar ve inisiyatiflerden haberdar olun. Ayrıca yararlanabileceğiniz hizmetler ve destekler konularında da size güncel bilgiler sağlarız.
영어 | 터키어 |
---|---|
policies | politikalar |
affect | etkileyen |
services | hizmetler |
and | ve |
support | destekler |
developments | son |
the | size |
EN How does the AWS provisional authorization affect the mission owner's ATO?
TR AWS geçici yetkilendirmesi misyon sahibinin ATO'sunu nasıl etkiler?
영어 | 터키어 |
---|---|
aws | aws |
provisional | geçici |
how | nasıl |
EN How does the July 2020 European Union Court of Justice ruling affect key data transfer mechanisms under the EU-US Privacy Shield?
TR Temmuz 2020 Avrupa Birliği Adalet Divanı kararı AB-ABD Gizlilik Kalkanı kapsamındaki temel veri aktarım mekanizmalarını nasıl etkiler?
영어 | 터키어 |
---|---|
july | temmuz |
union | birliği |
justice | adalet |
key | temel |
data | veri |
privacy | gizlilik |
shield | kalkan |
how | nasıl |
european | avrupa |
EN Leave important notes for yourself or your clients and executives. Add notes about content changes, Google updates, new backlinks, and any other changes that might affect website rankings.
TR Kendiniz, müşterileriniz veya yöneticileriniz için önemli notlar bırakın. İçerik değişiklikleri, Google güncellemeleri, yeni geri bağlantılar ve web sitesi sıralamalarını etkileyebilecek diğer değişiklikler hakkında notlar ekleyin.
영어 | 터키어 |
---|---|
notes | notlar |
clients | müşterileriniz |
add | ekleyin |
other | diğer |
important | önemli |
rankings | sıralamalarını |
new | yeni |
or | veya |
updates | güncellemeleri |
about | hakkında |
changes | değişiklikleri |
and | ve |
for | için |
leave | bırak |
yourself | kendiniz |
영어 | 터키어 |
---|---|
other | diğer |
this | bu |
of | in |
and | ve |
methods | yöntemleri |
to add | eklemek |
method | yöntemi |
to | için |
영어 | 터키어 |
---|---|
provides | sunar |
visibilityiq | visibilityiq |
foresight | foresight |
help | yardımcı |
events | olayları |
problems | sorunları |
영어 | 터키어 |
---|---|
exposure | maruz kalma |
medical | tıbbi |
change | değişiklik |
time | zaman |
sensitive | duyarlı |
and | ve |
products | ürünler |
temperature | sıcaklığı |
product | ürünün |
many | çok |
even | bir |
in | içinde |
EN The invalidity or ineffectiveness of individual provisions of this contract shall not affect the validity of the remaining provisions
TR Bu sözleşmenin münferit hükümlerinin geçersizliği veya etkisizliği, kalan hükümlerin geçerliliğini etkilemeyecektir
영어 | 터키어 |
---|---|
validity | geçerliliğini |
remaining | kalan |
this | bu |
or | veya |
EN We develop solutions that do not affect the performance of the platform onto which they are integrated, and that do not void its warranty
TR Silahın entegre edileceği platformun performansını değiştirmeyen; hatta garanti şartlarını bozmayan çözümler geliştiriyoruz
영어 | 터키어 |
---|---|
of | ın |
which | de |
integrated | entegre |
warranty | garanti |
solutions | çözümler |
performance | performans |
EN Web accessibility encompasses all disabilities that affect access to the Web, including: visual, auditory, physical, speech, cognitive and neurological disabilities."
TR Web erişilebilirliği, aşağıdakiler dahil, Webe erişimi etkileyen tüm engellilik türlerini kapsar: görsel, işitsel, fiziksel, konuşma, zihinsel ve nörolojik engellilik türleri."
영어 | 터키어 |
---|---|
affect | etkileyen |
access | erişimi |
including | dahil |
visual | görsel |
physical | fiziksel |
speech | konuşma |
cognitive | zihinsel |
and | ve |
web | web |
all | tüm |
EN Web accessibility encompasses all disabilities that affect access to the Web, including: visual, auditory, physical, speech, cognitive and neurological disabilities."
TR Web erişilebilirliği, aşağıdakiler dahil, Webe erişimi etkileyen tüm engellilik türlerini kapsar: görsel, işitsel, fiziksel, konuşma, zihinsel ve nörolojik engellilik türleri."
영어 | 터키어 |
---|---|
affect | etkileyen |
access | erişimi |
including | dahil |
visual | görsel |
physical | fiziksel |
speech | konuşma |
cognitive | zihinsel |
and | ve |
web | web |
all | tüm |
EN Web accessibility encompasses all disabilities that affect access to the Web, including: visual, auditory, physical, speech, cognitive and neurological disabilities."
TR Web erişilebilirliği, aşağıdakiler dahil, Webe erişimi etkileyen tüm engellilik türlerini kapsar: görsel, işitsel, fiziksel, konuşma, zihinsel ve nörolojik engellilik türleri."
영어 | 터키어 |
---|---|
affect | etkileyen |
access | erişimi |
including | dahil |
visual | görsel |
physical | fiziksel |
speech | konuşma |
cognitive | zihinsel |
and | ve |
web | web |
all | tüm |
EN Web accessibility encompasses all disabilities that affect access to the Web, including: visual, auditory, physical, speech, cognitive and neurological disabilities."
TR Web erişilebilirliği, aşağıdakiler dahil, Webe erişimi etkileyen tüm engellilik türlerini kapsar: görsel, işitsel, fiziksel, konuşma, zihinsel ve nörolojik engellilik türleri."
영어 | 터키어 |
---|---|
affect | etkileyen |
access | erişimi |
including | dahil |
visual | görsel |
physical | fiziksel |
speech | konuşma |
cognitive | zihinsel |
and | ve |
web | web |
all | tüm |
EN Web accessibility encompasses all disabilities that affect access to the Web, including: visual, auditory, physical, speech, cognitive and neurological disabilities."
TR Web erişilebilirliği, aşağıdakiler dahil, Webe erişimi etkileyen tüm engellilik türlerini kapsar: görsel, işitsel, fiziksel, konuşma, zihinsel ve nörolojik engellilik türleri."
영어 | 터키어 |
---|---|
affect | etkileyen |
access | erişimi |
including | dahil |
visual | görsel |
physical | fiziksel |
speech | konuşma |
cognitive | zihinsel |
and | ve |
web | web |
all | tüm |
50 번역 중 50 표시 중