EN Independent Contractors. The relationship between you and Mobiroller is the relationship of independent contractors; they are not legal partners, employees or dealers of each other.
EN Independent Contractors. The relationship between you and Mobiroller is the relationship of independent contractors; they are not legal partners, employees or dealers of each other.
TR Bağımsız Müteahhitler. Sizinle Mobiroller arasındaki ilişki, bağımsız yüklenicilerin ilişkisidir; birbirlerinin yasal ortağı, çalışanı veya bayisi değildirler.
אנגלית | טורקי |
---|---|
independent | bağımsız |
relationship | ilişki |
mobiroller | mobiroller |
legal | yasal |
or | veya |
between | arasındaki |
EN In this context the intertwined tree and vine represent a fruitful relationship – and the story therefore carries a moral
TR Bu bağlamda, sarmaşıkla sarılmış ağaç ve üzüm asması verimli bir ilişkiyi temsil etmekte, dolayısıyla hikaye bir ders içermektedir
אנגלית | טורקי |
---|---|
tree | ağaç |
represent | temsil |
therefore | dolayısıyla |
story | hikaye |
and | ve |
this | bu |
a | bir |
EN Viewed this way, the logo represents, in classical symbolism, the symbiotic relationship between publisher and scholar
TR Bu şekilde bakıldığında, logo, klasik sembolizm içinde yayıncı ve akademisyen arasındaki simbiyotik ilişkiyi temsil etmektedir
אנגלית | טורקי |
---|---|
logo | logo |
represents | temsil |
classical | klasik |
this | bu |
in | içinde |
and | ve |
the | şekilde |
between | arasındaki |
EN Promotion materials, gifts, etc. from suppliers that might create a dependency relationship or create such a perception or leave an impression of fraud are definitely not accepted.
TR Tedarikçilerden bağımlılık ilişkisine dönüşebilecek veya bu algıyı oluşturabilecek ya da bir usulsüzlük izlenimini yaratabilecek promosyon malzemesi, hediye vb. kesinlikle kabul edilmez.
אנגלית | טורקי |
---|---|
promotion | promosyon |
gifts | hediye |
etc | vb |
definitely | kesinlikle |
accepted | kabul |
or | veya |
a | bir |
such | bu |
EN Foursquare has no special relationship with or fiduciary duty to you
TR Yasaların gerektirdiği ölçüde Foursquare'in size karşı hiçbir özel ilişkisi ya da size karşı güvene dayalı bir görevi yoktur
אנגלית | טורקי |
---|---|
you | size |
to | karşı |
no | yoktur |
EN No agency, partnership, joint venture, or employment relationship is created as a result of these Terms of Use and neither party has any authority of any kind to bind the other in any respect.
TR Bu Kullanım Koşullarının bir sonucu olarak hiç hayır kurumu, ortaklık, ortak girişim veya istihdam ilişkisi oluşturulmaz ve iki taraf herhangi bir konuda diğerini bağlamak için herhangi bir tür yetkiye sahip değildir.
אנגלית | טורקי |
---|---|
partnership | ortaklık |
joint | ortak |
party | taraf |
bind | bağlamak |
and | ve |
employment | istihdam |
kind | tür |
result | sonucu |
or | veya |
of | in |
these | bu |
terms | koşullar |
use | kullanım |
any | herhangi |
respect | bir |
EN If a traditional contract outlines the terms of a relationship, a smart contract ensures those terms are fulfilled by writing it in code
TR Eğer geleneksel bir kontrat bir ilişkinin koşullarını belirliyorsa, bir akıllı kontrat da bu koşulların yerine getirildiğini koda yazarak garanti eder
אנגלית | טורקי |
---|---|
traditional | geleneksel |
contract | kontrat |
smart | akıllı |
if | eğer |
in | da |
by | yazarak |
those | bu |
a | bir |
terms | koşullar |
EN A transparent relationship between brands and consumers is better for both.
TR Markalar ve tüketiciler arasında şeffaf bir ilişki, her iki taraf için de daha iyidir.
אנגלית | טורקי |
---|---|
relationship | ilişki |
brands | markalar |
consumers | tüketiciler |
transparent | şeffaf |
and | ve |
both | de |
a | bir |
for | için |
EN On the contrary, this relationship of trust deepened, and we noticed that now people expressed their problems more freely.
TR Aksine bu güven ilişkisi derinleşti, insanların bu süreçte sorunlarını daha açıklıkla dile getirdiklerini fark ettik.
אנגלית | טורקי |
---|---|
of | ın |
trust | güven |
this | bu |
people | insanlar |
problems | sorunları |
more | daha |
EN In this respect, we provided Networks-Platforms Database for the use of CSOs which seek new opportunities for cooperation, relationship, and partnership.
TR Yeni işbirlikleri, tanışıklıklar ve ortaklıklar oluşturmak isteyen STÖ’ler çalışmalarına başlamadan önce Ağlar-Platformlar Veritabanı’nı inceleyebilirler.
אנגלית | טורקי |
---|---|
database | veritabanı |
of | ın |
new | yeni |
and | ve |
the | önce |
EN Our groundbreaking research confirms the relationship between people's working environment and their health, well-being and ability to perform.
TR Çığır açan araştımalarımız, kişilerin çalışma alanları ve sağlık & refahlarının ve performanslarının arasındaki pozitif ilişkiyi teyit etmektedir.
אנגלית | טורקי |
---|---|
health | sağlık |
working | çalışma |
and | ve |
between | arasındaki |
EN Sponsorship is an informal, voluntary relationship in which a more experienced member helps guide a newcomer through recovery
TR Sponsorluk, daha deneyimli bir üyenin yeni gelen bir kişiye iyileşme sürecinde rehberlik etmesine yardımcı olduğu gayri resmi, gönüllü bir ilişkidir
אנגלית | טורקי |
---|---|
sponsorship | sponsorluk |
experienced | deneyimli |
guide | rehberlik |
voluntary | gönüllü |
a | yardımcı |
is | olduğu |
more | daha |
EN Many of us find understanding and developing a relationship with power greater than ourselves necessary for recovering from our addiction.
TR Birçoğumuz, bağımlılığımızdan kurtulmak için kendimizden daha büyük bir güçle bir ilişki kurmayı ve geliştirmeyi gerekli buluyoruz.
אנגלית | טורקי |
---|---|
relationship | ilişki |
power | güç |
necessary | gerekli |
and | ve |
greater | daha büyük |
many | büyük |
of | in |
a | bir |
for | için |
EN Co-sponsorship is a relationship with another member who is in the process of working the steps
TR Eş-sponsorluk, adımların üzerinde çalışma sürecinde olan başka bir üye ile bir ilişkidir
אנגלית | טורקי |
---|---|
process | sürecinde |
working | çalışma |
member | üye |
steps | adımlar |
with | ile |
the | başka |
EN As we continue attending meetings, sharing with other members, and working our recovery, our intuition will strengthen, and over time our relationship to sobriety will naturally grow clearer.
TR Toplantılara katılmaya, diğer üyelerle paylaşmaya ve toparlanmaya çalışmaya devam ettikçe, sezgimiz güçlenecek ve zamanla ayıklıkla ilişkimiz doğal olarak daha da netleşecek.
אנגלית | טורקי |
---|---|
meetings | toplantı |
naturally | doğal |
time | zamanla |
other | diğer |
continue | devam |
and | ve |
over | da |
to | e |
EN 19 years since my last serious relationship.
TR Son ciddi ilişkimin üzerinden 19 yıl geçti.
אנגלית | טורקי |
---|---|
years | yıl |
last | son |
serious | ciddi |
EN I?m 26 years old, and I have had a compulsive relationship to the internet and technology for as far back as I can remember
TR 26 yaşındayım ve hatırlayabildiğim kadarıyla internet ve teknolojiyle zorlayıcı bir ilişkim oldu
אנגלית | טורקי |
---|---|
m | m |
internet | internet |
technology | teknolojiyle |
and | ve |
years | bir |
have | ya |
EN These principles are reflected in our relationship with clients, not as a temporarily hired provider of legal services but rather as a trusted advisor for both legal and strategic matters, often on a long-term basis.
TR Müvekkillerimizden ve çevremizden, detaylara odaklanan, konusuna yoğunlaşan, karmaşık işlemleri basite indirgeyebilen bir bakış ve beceriye sahip olduğumuzu sıklıkla duymaktayız.
אנגלית | טורקי |
---|---|
often | sıklıkla |
and | ve |
a | bir |
EN Genuine and appealing slideshows are a great way to establish trust with your audience. They share your emotions with the viewer, thus strengthening your relationship with them.
TR Samimi ve göz alıcı slayt gösterileri, hedef kitlenizin güvenini kazanmak için harika bir yöntemdir. Slayt gösterileri sayesinde duygularınızı izleyicilerle paylaşır ve onlarla aranızdaki bağı güçlendirirsiniz.
אנגלית | טורקי |
---|---|
great | harika |
trust | güvenini |
your audience | kitlenizin |
to | alıcı |
a | bir |
and | ve |
EN Build stronger customers' relationship
TR Daha güçlü müşteri ilişkileri kurun
אנגלית | טורקי |
---|---|
customers | müşteri |
EN Creating delightful customers' relationship shouldn't be exclusive to big businesses
TR Keyifli müşteri ilişkileri yaratmak, büyük işletmelere özel olmamalı
אנגלית | טורקי |
---|---|
creating | yaratmak |
customers | müşteri |
big | büyük |
businesses | işletmelere |
exclusive | özel |
EN Build powerful autoresponders to scale your customers' relationship
TR Müşterilerinizin ilişkilerini ölçeklendirmek için güçlü otomatik yanıtlayıcılar oluşturun
אנגלית | טורקי |
---|---|
build | oluşturun |
your customers | müşterilerinizin |
to | için |
powerful | güçlü |
אנגלית | טורקי |
---|---|
these | bu |
and | ve |
אנגלית | טורקי |
---|---|
management | yönetim |
these | bu |
platform | platform |
publishing | yayınlama |
social | sosyal |
media | medya |
listening | dinleme |
and | ve |
EN Much more than your traditional customer relationship management software
TR Geleneksel müşteri ilişkileri yönetimi yazılımınızdan çok daha fazlası
אנגלית | טורקי |
---|---|
traditional | geleneksel |
customer | müşteri |
management | yönetimi |
more | fazlası |
software | yazılım |
your | daha |
EN Improve customers' and lead relationship by automating interactions from different entry point
TR Farklı giriş noktalarından etkileşimleri otomatikleştirerek müşterilerin ve lider ilişkilerini geliştirin
אנגלית | טורקי |
---|---|
customers | müşterilerin |
and | ve |
different | farklı |
entry | giriş |
improve | geliştirin |
EN Pile of business cards? Messy Spreadsheets? Stop managing your relationship in silos
TR Kartvizit yığını mı? Dağınık Hesap Tabloları? İlişkinizi silolarda yönetmeyi bırakın
אנגלית | טורקי |
---|---|
of | ın |
cards | kartvizit |
in | da |
EN To improve customer experience on a global level, you have to engage with your customers to build an ever lasting relationship
TR Müşteri deneyimini küresel düzeyde geliştirmek için, müşterilerinizle kalıcı bir ilişki kurmak için etkileşim kurmanız gerekir
אנגלית | טורקי |
---|---|
experience | deneyimini |
global | küresel |
level | düzeyde |
you | in |
engage | etkileşim |
relationship | ilişki |
with your customers | müşterilerinizle |
lasting | kalıcı |
customer | müşteri |
have to | gerekir |
to | için |
a | bir |
improve | geliştirmek |
EN A Customer Relationship Management (CRM) system helps to manage and centralize customer data
TR Müşteri İlişkileri Yönetimi ( CRM ) sistemi, müşteri verilerini yönetmeye ve merkezileştirmeye yardımcı olur
אנגלית | טורקי |
---|---|
customer | müşteri |
crm | crm |
system | sistemi |
helps | yardımcı olur |
and | ve |
data | verilerini |
a | yardımcı |
management | yönetimi |
EN A Customer Relationship Management (CRM) is a tool for managing all your company’s relationships and interactions with customers and potential customers over multiple channels
TR Müşteri İlişkileri Yönetimi ( CRM ), şirketinizin müşteriler ve potansiyel müşterilerle olan tüm ilişkilerini ve etkileşimlerini birden çok kanal üzerinden yönetmek için kullanılan bir araçtır
אנגלית | טורקי |
---|---|
crm | crm |
potential | potansiyel |
management | yönetimi |
managing | yönetmek |
customer | müşteri |
tool | araç |
all | tüm |
customers | müşteriler |
for | için |
and | ve |
multiple | bir |
with | üzerinden |
EN Thanks to integrations with Segments or by using our APIs, you can make data flow easily for an everlasting relationship with your customers.
TR Segmentler ile entegrasyonlar veya API'lerimizi kullanarak müşterilerinizle sonsuz bir ilişki için veri akışını kolayca sağlayabilirsiniz.
אנגלית | טורקי |
---|---|
integrations | entegrasyonlar |
data | veri |
relationship | ilişki |
with your customers | müşterilerinizle |
you can | sağlayabilirsiniz |
easily | kolayca |
or | veya |
flow | akışını |
using | kullanarak |
EN Customer engagement is the action of interacting with customers through multiple channels to build stronger relationship with them
TR Müşteri etkileşimi, müşterilerle daha güçlü ilişkiler kurmak için birden fazla kanal üzerinden etkileşim kurma eylemidir
אנגלית | טורקי |
---|---|
engagement | etkileşim |
customer | müşteri |
multiple | birden fazla |
of | in |
EN See why 300 000+ companies have already joined Crisp to make customer relationship more human
TR Müşteri ilişkilerini daha insani hale getirmek için neden 300.000'den fazla şirketin Crisp'e katıldığını görün
אנגלית | טורקי |
---|---|
customer | müşteri |
see | görün |
more | fazla |
why | neden |
EN We strive to make customer relationship more human
TR Müşteri ilişkilerini daha insancıl hale getirmek için çalışıyoruz
אנגלית | טורקי |
---|---|
customer | müşteri |
to | için |
more | daha |
EN “Super practical, easy to use and bug free and the tool value the human relationship above everything.“
TR “Süper pratik, kullanımı kolay ve hatasız ve araç, insan ilişkisine her şeyin üzerinde değer veriyor.“
EN Promotion materials, gifts, etc. from suppliers that might create a dependency relationship or create such a perception or leave an impression of fraud are definitely not accepted.
TR Tedarikçilerden bağımlılık ilişkisine dönüşebilecek veya bu algıyı oluşturabilecek ya da bir usulsüzlük izlenimini yaratabilecek promosyon malzemesi, hediye vb. kesinlikle kabul edilmez.
אנגלית | טורקי |
---|---|
promotion | promosyon |
gifts | hediye |
etc | vb |
definitely | kesinlikle |
accepted | kabul |
or | veya |
a | bir |
such | bu |
EN If the CA is based on an intermediate certificate - you should consider the long-term stability of the CA supplying the intermediate and clearly the stability of the supplier relationship between the two CAs
TR CA bir ara sertifikaya dayanıyorsa - ara ürünü tedarik eden CA'nın uzun vadeli istikrarını ve açıkça iki CA arasındaki tedarikçi ilişkisinin istikrarını göz önünde bulundurmalısınız
אנגלית | טורקי |
---|---|
ca | ca |
clearly | açıkça |
supplier | tedarikçi |
term | vadeli |
long | uzun |
and | ve |
between | arasındaki |
EN If the CA is based on an intermediate certificate, you must consider the long-term stability of the CA that supplies the intermediate product, and clearly the stability of the supplier relationship between the two CAs
TR CA bir ara sertifikaya dayanıyorsa - ara ürünü tedarik eden CA'nın uzun vadeli istikrarını ve açıkça iki CA arasındaki tedarikçi ilişkisinin istikrarını göz önünde bulundurmalısınız
אנגלית | טורקי |
---|---|
ca | ca |
clearly | açıkça |
supplier | tedarikçi |
product | ürünü |
term | vadeli |
long | uzun |
and | ve |
between | arasındaki |
EN The Germans and their forests – read here a little countdown about a particularly emotional relationship.
TR Ormanlar en önemli doğal kaynaklardan. İşte bu nedenle Almanya ormanların korunması için uluslararası çapta angajman gösteriyor.
אנגלית | טורקי |
---|---|
germans | almanya |
and | bu |
the | için |
EN For me postcards are the perfect tool to establish a personal relationship with my clients
TR Benim için kartpostallar müşterilerimle kişisel ilişkiler kurmak mükemmel bir araç ve tam da bu yöntemle rakiplerimden öne çıkıyorum
אנגלית | טורקי |
---|---|
perfect | mükemmel |
the | araç |
personal | kişisel |
a | bir |
my | benim |
EN This year marks the 50th anniversary of our close relationship with the Government and the people of Turkey. While marking this important milestone, we also would like to...
TR Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye toplumu ile yakın işbirliğimizin 50. yıldönümü. Bu vesileyle özellikle kadınları, kız çocuklarını ve kırılgan grupları desteklemek ve...
אנגלית | טורקי |
---|---|
year | yıl |
close | yakın |
turkey | türkiye |
anniversary | yıldönümü |
this | bu |
and | ve |
אנגלית | טורקי |
---|---|
turkey | türkiye |
us | abd |
help | yardımcı |
EN These Terms and Conditions (also "Agreement") shall govern the commercial relationship between you and us
TR Bu Hüküm ve Koşullar (ayrıca "Sözleşme") sizinle aramızdaki ticari ilişkiyi yönetir
אנגלית | טורקי |
---|---|
agreement | sözleşme |
commercial | ticari |
these | bu |
terms | koşullar |
and | ve |
EN Agreement: any standard terms imposed by us to regulate the commercial relationship between you and us, including these terms and conditions.
TR Anlaşma: Bu şartlar ve koşullar da dahil olmak üzere, sizinle aramızdaki ticari ilişkiyi düzenlemek için kabul ettiğimiz standart şartlar.
אנגלית | טורקי |
---|---|
standard | standart |
commercial | ticari |
these | bu |
the | kabul |
agreement | anlaşma |
terms | koşullar |
and | ve |
including | dahil |
to | için |
EN There is no relationship of exclusivity, partnership, joint venture, employment, agency or franchise between you and us under this Agreement
TR Bu Anlaşma kapsamında sizinle aramızda münhasırlık, ortaklık, ortak girişim, istihdam, acente veya franchise ilişkisi yoktur
אנגלית | טורקי |
---|---|
partnership | ortaklık |
joint | ortak |
employment | istihdam |
agreement | anlaşma |
this | bu |
or | veya |
no | yoktur |
אנגלית | טורקי |
---|---|
relationship | ilişki |
put | için |
a | bir |
אנגלית | טורקי |
---|---|
center | merkezi |
zebra | zebra |
partner | ortağı |
partnerconnect | partnerconnect |
questions | sorular |
and | ve |
of | dair |
with | ile |
אנגלית | טורקי |
---|---|
zebra | zebra |
access | erişim |
marketing | pazarlama |
support | desteği |
collaboration | işbirliği |
demo | demo |
development | geliştirme |
additional | ek |
higher | daha yüksek |
closer | daha yakın |
and | ve |
as | gibi |
to | sahip |
with | ile |
EN SunExpress is awarded the Kybele-Award of the German-Turkish-Friendship-Federation for special merits in the economic relationship between Germany and Turkey.
TR SunExpress, Almanya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilere katkılarından dolayı, Alman-Türk Dostluk Federasyonu (DTF) tarafından Kybele ödülü ile ödüllendirildi.
אנגלית | טורקי |
---|---|
turkey | türkiye |
sunexpress | sunexpress |
award | ödülü |
and | ve |
germany | almanya |
special | ile |
between | arasındaki |
EN HP and Maersk have had a long-standing and trusted relationship.
TR HP - Maersk ilişkisi, uzun bir geçmişe ve karşılıklı güvene dayanır.
אנגלית | טורקי |
---|---|
maersk | maersk |
long | uzun |
and | ve |
a | bir |
מציג 50 מתוך 50 תרגומים